31 Aralık 2012 Pazartesi

Konumuz bu kez yılbaşı milongaları olsun...:-))

Geçtiğimiz hafta boyunca süregelen milongaların snrm hepsine katıldım...
Bu bir yılbaşı enerjisi miydi, 2012'yi uğurlayıp, 2013' e hoşgeldin deme motivasyonu muydu inanın bilmiyorum ama sonuç uykusuz sabahlar ve günler oldu diyebilirim!!
Bir de 6'da, 7'de  kalksam yandık...Şanslıyım aslında, gayrimenkul işimiz sağolsun ve elbette ortağım ve elemanım...Onlarsız ne yapardım bilemiyorum!! :-)
Hafta boyunca, hepsinde harika vakit geçirdiğim milongalar, Cafe Krepen, My House, 333, Caminito ve Point, Tangolic, 333 ve Ponte oldu...Valla bitap düşme potansiyelime fırsat tanımadım...Potansiyeller dönüştürülür, değiştirilir, geliştirilir efenim...:-))
Kabul ediyorum, tepede ışıl ışıl bir güneş bana bakıp gülümserken, ılık ve insanı okşayan cinsten bir hava hakimiyeti de elbette motivasyonumu güçlendirdi...Tabi  Cumartesi'nin o berbat soğuğu hariç; ıyyy!! **
Cafe Krepen'de Ali  Alper'in doğumgünü kutladık; bu yemyeşil bitkilerle dolu hoş pisste güzel dostlarla harika danslar ettik,  Dj imiz Volkan - tarafımdan lakabı Mr Donato...Her yerde söylerim...:-))-da keyifli tandalarla ve muhteşem cortinalarla enerjimize enerji kattı...Yine sağolsun varolsun..Tabi keyifli dansı da harikaydı!! Süregelen anlarla eğlenmek, genişlemek, büyümek, gelişmek, hazla, mutlulukla, tutkuyla, aşkla dolmak güzel..İnsan dans ederken eğlenecek, yaşayacak , hissedecek anların büyüsünü ve tadacak o anki yaşamsal hazları;  yoksa zaman geçer, anlar, dakikalar, saatler kaybolur,  biter gider...Bitmez mi?? :-))
Geçen  her  bir an o kadar değerli ki, geri dönüşü mümkün olmuyor..Bu da anların büyüsü işte!! :-)
Pazartesi Günü'nü  keyifle tamamlarken, Salı'ya uzanıp tüm güneşi yüzümde hissedip, ofis faaliyetlerini gerçekleştirdikten sonra Sıraselviler Caddesi'ne uzandım...My House milongasında, müziğin ve manzaranın tadını, sohbetin neşesini hissettim ve  yine bolca dans ettim...Tabi,  bu kez yorgunluktan La Cumparsita'yı duyamadan ayrıldım...Ne kayıp! peh peh..:-)))
Bitmiştim uykusuzluktan..Esnemekten ağzımı kapatamadım, şaka gibi! :))
Çarşamba Günü'yse, Kız Kuleli milonga lakabını taktığım 333 milongasına katıldım! Yine çok keyifliydi atmosfer, müzik,dostlar, her şey...:-)
O kadar çok sevdiğim arkadaşım var ki orada- Çiğdem'le başlarım sonunu getiremem, zaten onlar biliyorlar kendilerini... Ve  daha da katlanarak artıyor sevdiğim arkadaşların sayısı her geçen gün orada, bu da harika...Keyfim her gittiğinde katlanıyor.!!**
En komik durumsa keyifli dansların yanısıra, Arjantin'li dansçılardan çok daha ileri bir seviyede dans ediyor olmamdı; tabi sadece bu seferlik eminim...Bs As'e gidince alırlar ifademi...Haşa!! :-)))
Cidden güldüm işte bu duruma...Heyyo heyyo, Arjantin'li arkadaş dur da  sana tango göstereyim...:-)) Kozmik şaka sanırsın adeta...:-))
Oldukça internasyonel bir milonga oldu ve yerli yabancı bir çok kişiyle, bolca dans ettik, güldük eğlendik...Günü tamamlayıp Perşembe'yi yakalayınca yine üzümlerle dansımızın ardından- ki görüldüğü gibii dans her adımımızda yanıbaşımızda- Caminito'da arkadaşlarımı kucakladım!
Bu kez DJ Sezen Hanımefendiydi; lakabı Çıtır DJ..:-))
Esen harika bir fotoğrafımızı da  çekti, Sezen tam tandalarını ayarlarken- iş üzerinde yani-, sağolsun varolsun...Hem muhteşem sesli, hem olağanüstü bir samimiyete ve mütevaziliğe sahip olan bir arkadaşımız Esen...Seviyoruz kendisini...
Ve bu güncede insanlardan da bahsediyorum biraz; zira Nevin Abla, niye insanları yazmıyorsun hiç, hep mekanlar, ve milonga atmosferine odaklısın demişti, o yüzden bu güzel feedback i değerlendireyim dedim...İnsansız her şey bomboş Nevin Abla...Her yer buz gibi soğuk, ve pistler manasız...:-))
Sonrasında, hemen uçarak  Point'e geçtim; güzel havanın bir hediyesi olarak terasının açılan kapılarından dolan mis gibi havayla, harika manzarada, nezih danslar, keyifli sohbetler ettim..Yine dansını çok sevdiğim Ferhat'la - İstanbul'umuzun Torelli'si.. benim taktığım lakap yine..:))- da harika danslar ettik.. Sergülen Abla ve Nevin Abla'yla da harika sohbetler ettik...:)) Ee yay ve aslan kadınlarının sohbeti ve yaşama bakış açıkları bir farklı oluyor...Enerjileri de max. da..:)
Zaten bu ara tüm sürekli görüştüğüm arkadaşlarım ya yaylar, ya kova ilginçtir!! **
Cuma günüyse, Tangolic' e koştum...Ilgın, Sercan ve Zeynep, tüm gelenleri memnun etmek için ellerinden geleni yapıyorlardı, hep olduğu gibi...Hizmet sektörü, daima insanla varolur, şekillenir ne de olsa...Bunu çoğu organizatörümüz biliyorlar zaten...*
Balkonundansa, neredeyse, martılara uzanacak, Hazarfen gibi bir diğer binaya uçarak gidecek kadar güzel bir cesaret, hoş ve sıcacık bir atmosfer hissettim..
İtalyan bir arkadaşla, Volkanla, Doğaçla da keyifli danslar ettim...Ne başarılı milonguerolar var ya...Şanslıyız İstanbul'da...Yoksa napardık bilmem...Artık sürekli sıkıntıdan,  lead etme stratejime dönmek zorunda kalırdım...Geçmişte iyi dansçı olmadığında, yapmamın daha akıllıca olduğunu düşünüp lead edip arkadaşlarımla dans edip eğlenirken, güzel bir enerji atmak gibi...Bu aslında iyi bir dostla güzel sohbet edip, eğlenmek gibi bir  şey, sadece sözcükle değil de dansla! :-))
Dj Sabri de harika çaldı yine;  lakabı tarafımdan verilmedi henüz...:-)
Ee müzik en önemli etmenlerden biri, bir milongadaki..Kötü olursa yandık!Ağlamaklı oluyorum klasik..:-)
Tabi tüm hafta boyunca milongaların ve ofis yaşamının yanı sıra  La Paz'da Küba müziği dinleyip, Şili Merlot'larını götürürken, Salsa hocam Oğuz'la da orada ilahi bir rastlantıyla karşılaşıp...:=))) Solera'da da özellikle bu haftaya özgü İtalyan üzümlerini inceleme çalışması yaptım...Nero D'avola üzümü favorim oldu bu haftalık!!*
Tabi hsonuna girerken, sevimsiz bir karayelle gelen- pek severim bu rüzgarı sormayın!! - kıl bir soğuk ve yağışlı hava ' Ctesi günü milongasını es geç istersen Ebru' diye kulağıma fısıldamaya çalıştı...Ofiste klimamın altında ısınırken bir adım dahi atmak istemedim..Ama neyse ki,  bir güç bulup kendimi Taksim'e yolladım ve  karma İtalyan şaraplarını yuvarlayıp kendimi yine yılbaşı etkinliği olan Kız Kuleli milongaya yönlendirdim..Dj ekibi bir şahaneydi..Ramo ve Go Go bence bu camianın en popüler Djleri oldular bile, en azından yurdumda, tangonun kalbinin attığı kentte, yani İstanbul'da..:-)) Cortinalarında ise coşmamak olanaksızdı..İnanın ben bile göbek atıp, halay dahi çektim... Zıp zıp zıplarken çoook eğlendim diyebilirim...:-))
333'ün geleneksel Yılbaşı treni de görülmeye değerdi..Bol bol videolar çekildi; çılgın milonga geceleri konseptinde...Yeniyılı C.tesi itibariyle karşılamış oldum..Beni koparacak danslar da ettim o gün... Sağolsun çok sevdiğim ve inanılmaz bir sese ve yoruma sahip Aylin'in- ki konserini sabırsızlıkla bekliyoruz- Fransa'dan gelen arkadaşlarından biriyle tandalarda gezinirken gerçekten uçtum diyebilirim...İnanılmaz bir empati, müzikalite, zerafet ve algı hissiyatı yaşattı bana sağolsun...İsmini klasik hatırlayamıyorum..Ne zor isimleri var bazı arkadaşların, özellikle benim gibi isim özürlü insanlar için de ayrıca facia potansiyeli sunuyor adeta..Pes! :-))
Benim için, bugünkü milongaya damgasını vuran dansım da bu oldu...Tabi çok sevdiğim arkadaşlarımla keyifli danslar, sohbetler de eklendi.....Bir de yılbaşına özel dansöz seramonisinde- Murat masraftan kaçınmamış, bravo..:-)- kadının oynarken aniden kendini yere bırakıvermesini hala fiziksel kanunlarla açıklayamıyorum...'Ay kesin kırdı!' dedim baldırlarını ya da bacaklarını; pat yere atıverdi kendini zira..Saç seramonisine hiç değinmiyorum...:))
Biraz erkeksi bulduğumu da itiraf etmeliyim, tüm kadınsı vücuduna rağmen bu arkadaşı ve hala şüphelerim var...:-))
Bu arada oryantal dansına damgasını vuran isim de Özge oldu...Valla görmeliydiniz Murat'la danslarını..Kaçıranlar çok şey kaçırdılar..:))
Tabi Eşref'le Murat'ın şovları da, dansözden çok daha fazla alkış aldı....Çok eğlendiğimi söylemeliyim..:-)
Saatler sabaha yaklaşırken yine milonga bitiminde neye uğradığımı anlayamadım.. Sudan çıkmış balık misali, zamansallığını yitirmiş şuursuz insan modelini sunmaya odaklanmıştım belli ki...:)))
Gecelerin gündüzü yine koşarak yakaladığı Pazar Günü'ne geçtiğimizde ise, harika bir kahvaltı ve Ortaköy'de gazete keyfi sonrasında, biraz gezinip akşamı yakalayınca,  Solera'da Ayşe'yle buluştum. İş hayatındaki olumsuzluklar üzerine sohbet ederken, üzümlerin dansını her zamanki gibi  içimizde yaşadık, derin hazlar hissettik...İş hayatındaki olumsuzluklar bile etkilemeyemedi...Belki, benden ziyade Ayşe dertli olduğu içindi bilmiyorum...Müzikle uğraşan insanların hayatı, bankacılardan daha zor o kesin...İnsanlar sanata değer vermedikleri gibi, ekonomik anlamda da insanları tatminsiz bırakabiliyorlar...Ne garip!!! *
Neyse biraz yürüyüş yapıp Ponte'ye geçtim..Muhteşem bir masa ayırtmıştım, tam cam kenarı ve  karşımda tango şovlarını izleyebileceğim bir potansiyel sunan bir enlem, boylamda..:)
Sağolsun Ayşe Hm, o masayı bizlere ayırmış, çok mutlu olduğumu ayrıca ifade etmeliyim..**
Bu arada  Ponte'yi  harika süslemişler; renkler, ışıklar, manzara harikaydı!!
 Eşref'in birbirinden güzel tandaları ve cortinaları, Canan'ın harika sohbeti, yılbaşı hediyeleri ve Yalçın'la süregelen tandalarla, sıçramalı danslar güne damgasını vurdu diyebilirim...*
Tangoda da o kadar farklı stiller var ki, kimine hoş gelen kimine hoş gelmez...
Tam milonguero stilini uyguladığın ifade eden Yalçın, kendi alanında oldukça yetkin  bence...Tüm o sıçramaları kolaylıkla yapıyorsun ve tüm hızlı hareketlere rağmen güven ve denge hissedebiliyorsun...Adam gerçekten tutuyor seni; düşmezsin yani..
Gerçek anlamda tutamayanlara ve güven vermeyenlere de anektod olsun....Milongueralar her şeyden öte güven beklerler....***
Yalnız, her bu stili benimseyen için aynı şeyleri söyleyemem tabi.. Topaç gibi dönenleri görüp eleştirdiğim çok olmuştur zira...Hele çarpanlarsa tüm sinirimi altüst edebiliyorlar...Uçarken yere çakılmak gibi bir his bu!! Neyse ki, nadir de olsa bu stili -tabi yurdumda- iyi uygulayan biriyle dansın büyüsünü yaşayabiliyor insan...Bulutlarda salınmaya devam..:-))
Tüm geçen günlerin ve gecelerin ardından, gelinen  son durum şudur ki,
hafta boyunca kocaman, renkli ve keyifli milongalar deneyimlerken, tatlı, hoş  yüzlerce duygu hissettim, büyüleyici danslar ettim ve nezih ortamlar soludum!
Asıl Yılbaşı günüyse bugün aslında, haftalar boyunca yaptığımız kutlamalara ek yine sıcacık bir ortam ve bolca atıştırmalık sunan La Cumparsita milongasına katılmalı mı, bir ev partisine mi yollanmalı, yoksa özel bir arkadaşla yemek mi yenmeli henüz bilemedim...Ee akışla hareket etmek güzel..Hoş bizim akışlar hep tangoya açılsa da son zamanlarda, yine de güzel işte! :))
İnsan içinden geçen eylemleri yaşayıp, özgürleşirken, tüm hissettiği duygu ve düşüncelerine bağlanıp yaşamı tadacak, tadımlayacak, duyumsayacak,.ne diyelim!!
Tüm yollar, kişiye özel ve olağanüstü hoşluklar, muhteşem hisler getiren okyanuslara açılsın...
Ve dans edip bulutlara yükselirken, hep o sınırsız gökyüzünde buluşalım diyorum dostlarım, haydi!..:)))


24 Aralık 2012 Pazartesi

Ve İstanbul'a yepyeni bir milonga....:-))

Şimdi şöyle bir Pazar günü yapılan kocaman ve geç bir kahvaltı, gazete keyfi, bir boğaz yürüyüşünün ardından, Kuruçeşme'deki La Mancha' da bir milonga düzenlenirse, İstanbul milonga mekanları içinde, manzara, ambians, seçkinlik, yeme-içme, atmosfer, müzik kapasitesi anlamında 1. sıraya yerleşir..
Zaten mekan İncirli Şaraphanesi'ne ait bir restaurant olma özelliğinde..Tandalar arasında yolculuklardan yorgun düşen her kişi, şöyle bir nefes almak için dışarı çıktığında, İstanbul'u İstanbul yapan eşsiz Boğaz manzarasını, tüm güzelliğiyle içine çekebilir ki harika!!
Ee mekanların da ruhu vardır denir ya...La Mancha eşsiz bir yer, o yüzden Elif'i tebrik ederim gerçekten, harika bir mekan kazandırdığı için yurdumun tango camiasına...Hoş oraya tango nedir bilmeyen bir insan dahi gitse, kesin başlar diyorum!! :-))
Özellikle de Pazar Günü harika bir yemek yiyip, bir kaç hoş tandada dans etmek için süper bir seçim olma özelliğini kaçırmaz milonguera ve milonguerolar diye düşünüyorum...
Bunun yanısıra, birbirinden güzel şarapları içme şansınız da oluyor, her ne kadar bugünkü hakkımı es geçsem de...Malum bünyeyi dinlendirmek şart!! Yeşil çayy ltfn, yogi olucam daa......:)
Alt kattaki İncirli Şaraphanesi sağolsun,  şarapsever tüm dansçılar için cennet diyebiliriz buraya!! 
Biraz da mekanı geçip milongadan bahsedecek olursam, yine güleryüzlü :) bir karşılama, her gelen kişiye özel bir ilgi sunulması ve güzel ses sistemiyle hoş ezgilerin yankısını duyumsamak, daha içeri girer girmez,  haftanın tüm yorgunluğunu üzerinizden alan büyüsel bir his uyandırıyor..
Zaten çok değerli DJ arkadaşlarımızdan Mihran da harika tandalarıyla, mekana uygun hoş cortinalarını sıralayarak, müziği ve tangoyu coşkuyla hissetmemizi sağladı, sağolsun!!
Tanıdık hoş dostlarla da ufak sohbetler de yeni bir haftaya başlamadan önce güzel bir dinlenme hissi uyandırdı benim için..Hani şöyle yazın hamakla bütünleşirsin ya, öyle bir şey....:-)))
Tabi tüm haftanın yorgunluğu ve şarapları tadımlama etkinliğim sonucu ciddi yorulan bünyemi, milongadan erken ayrılarak dinlendirmeyi hedefledim ki bu bir başarı oldu!! :))
Şimdi yepyeni bir haftaya başlarken, LA PAz'da harika bir Küba müziği sonrası -ki Yansel'in sesi muhteşem-, yine sevdiğimiz bir organizatör ve eğitmen arkadaşımız Alper'in doğum günü için Cafe Krepen'deki milongaya katılalım diye düşünüyoruz...
İşte günlerin geceleri bağladığı, soğuk kış günlerinin griliğinde, alev alev parlayan tangonun coşkusunu yaşamamak bizim gibi tango müptelaları için olanaksız olurdu!!
Ee tangoyla yaşamak, dönüşmek, yol almak, büyümek, gelişmek, ilerlemek güzel!!!
Şu kesin, İstanbul milonga mekanları içinde dünyada 1. sıraya oturur..
Bu eşsiz kentin, eşsiz manzaraları karşısnda yarışacak bir yer düşünemiyorum..
Merkezde olup tüm uçları görmek güzel!!
İstanbul işte böyle bir kentt
Herkese harika, mutluluklarla yoğunlaşan, kazançlı, keyifli, bol tangolu bir hafta dilerim...
Milonga pistlerinde göüşmek dileğiyle...
Her yer bizimdir, bu tango aşkı olduğu sürece...***

16 Aralık 2012 Pazar

Ve Bomonti'ye akar tüm yollar bugün....:-))

Hafta boyunca o milonga senin, bu milonga benim gezdiğimden bitap düşmüştüm..Ee bunun yanısıra her insanın hayatında olduğu gibi bir ofis hayatı, tango dışı faaliyetler, üzümsuyuyla buluşma ya da her ne ile buluşmaysa işte onlar tüm bu seanslarımız da eklenince 24 saatlik günün her saati ayrı bir prglama stratejisi gerektiriyor, anı yakalasak da...:)
Neyse, bu Cumartesi de öyle bir gündü işte benim için!
Önce Kanyon'daki şarap tadım etkinliğine katıldım. İnanılmaz iyi şaraplar var günümüzde artık yurdumda her tadımda gururlanıyorum; bana ne oluyorsa artık...Gerçi toprağımızın değerini yansıtıyor bu nadide şaraplar snrm ondan...Butiğinden, kupajına, sekin de serilerine kadar muhteşem olanlar vardı!! Bayıldım. Tabi müzik de tangoydu. Arkadaşımız Selahattin de grupta çalıyordu ki, onunla orada karşılaşmak ayrı bir keyif oldu..Tango ve üzümle dans eden insanlar, bazen tadımlarda buluşup bu tadımla dansla kendilerini buluyorlar...:)
Neyse Sonra Bomonti'ye geçtik. Yıllardır bildiğimiz, çoğu şovlarını izlediğimiz Chicho ve Juana'yı yeniden canlı izlemek de hedeflerimizden biriydi..Ben Chicho için adımlarında notaları okuduğum Milonguero diye lakap takmıştım..Kendi bakış açıma göre..:)
Neyse, öncelikle mekan bence çok daha güzel olmuş, biraz daraltmışlar ki bu da enerjinin dağılmamasına  sebep oluyor. Rahat bir pist, dinamik bir enerji vardı. Güzel bir ayakkabı reyonunun yanından geçince de, tüm ayakkabıları alma isteği yaratıyordu bu atmosfer... Parıl parıl beynimin diplerinde parladılar sormayın! :))Tabi lavabolar da çok daha yakındı pistte, buna ayrıca çok sevindim..Yoksa o kadar zor olabiliyor ki oraya gidiş gelişler...Tm ben çok mızmızlanıyorum!! **
Neyse herkes keyifli danslar etti benim gözlemin + rahatça sohbet ortamı da yakalayabildiler..Bunun yanısıra fotoğrafçıların da fotoğraf yakalama çabaları ve enerjileri görülmeye değerdi.."Çık çık çık" olan sesler de ayrı bir büyü yarattı pisstte...:D
Neyse güzel gelen tandaların ardından şovlar başladı...
Şimdi insan izleyen taraf olunca, şov yapan değil;
sürekli daha da iyi, en daha iyiyi bekliyor..
Şovlar güzeldi ama beni koparmadı diyebilirim.  Chicho ve Juana'nın başarısı tartışılmaz zaten ama her şova da bayılmayabiliriz bu da doğal...Gerçi yanımdaki arkadaşlar bayıldılar şovlara...
Kendi adıma en çok milonga parçalarını beğendim..Neyse bu da böyle..
Belki arayışım, biraz da ateş ve yoğun bir tutku, zaman zaman aşkın da daha yoğun yansıtılması piste..Tabi arada şaşırmak da güzel bazı figürlerle!
Sanıyorum o yüzden yeni nesil dansçılara ayrı bir sempatim var..O kadar tutkuyla dans ediyorlar ki bayılıyorum buna! :))
Şovlardan sonra da gece boyunca enerji dinmedi diyebilirim.  Güzel tandalar, cortinalarla anın içinde yolculuklar sürdü ve sürdü...Arkadaşların danslarını da izlemek ayrıca keyif verdi...:)
Artık gözlerimi açamadığımda evimin yolunu tuttum ve bir milonga macerası daha burada bitti!!
Yenilerinde görüşeceğiz elbette...
Eskişehir yolu da ışık yakıyor bugünlerde... Bakalım bir de oralarda bu dansın dilini konuşalım..:))

12 Aralık 2012 Çarşamba

Dünya Tango Günü'nde bu kez yollar  çocukluğumuz boyunca duyduğumuz 'La Cumparsita' parçasının ismindeki milongaya açıldı...Çok keyifliydi!! **

Yıllar önce o milonga senin bu milonga benim gezerken, buranın biraz küçük olduğunu ve şarap servisi yapılmadığını duymuştum...Eh küçüklüğü nispeten atlatabilirim de kırmızı şarabımı hep isterim tango yaparken...Neyse sonra bir gün tüm duyumlarım yerine her zamanki gibi kişisel deneyimlerimi seçip,  milongaya katılmıştım ve o kadar çok sevmiştim ki, şaşkınlığımı anlatamam...
Bir kere benim deyimimle ruhu olan, sempatik, nezih, kaliteli, iyi dansçıların bulunduğu ve güzel ambianslı bir yerdi...Işıklandırma da çok başarılıydı!!*
Neyse, işte ben de 11 Aralık Dünya Tango Günü'nü bu milongaya ayırdım bu kez ve gerçekten çok keyif aldım...Bolca çay içtim ve bir yığın atıştırmalıklar da vardı, götürenleri gözlemledim...
Gerçi artık bira ve şarap da varmış ki bunun  ayrıca çok  hoşuma gittiğini söylemeliyim...
Çok çok geniş olmayan milongalarda insanlar daha iyi kaynaşıyor ve keyifli sohbetler edip, anın tadını daha rahat çıkarıyor fikrimce...Eh sohbetsiz de anları kovalamak bana boşuna gibi gelir zaman zaman...Dolayısıyla sohbet işin büyüsü, tadı, yüreği...Ve bunu getirisiyle,  çok keyifli danslar ettim keyifli tandalarla ve şunu düşündüm, mutlaka farklı milongaları denemeli insan!
Hepimizin tutkuyla bağlandığı bu dansta, hepimizin yorumları ve enerjisi farklı neticede...Bunu görmek ve yaşamak güzel!
Yine hep yaptığım gibi, milonganın sonunu getirip evime döndüm...Yağmur Allahtan yoğun değildi, bunun yerine mis gibi bir hava hakimdi...İzmir'de sel olmuştu da bir kaç gün önce...**
Uzun lafın kısası, bu da böyle hoşluklar içiren bir geceydi  benim için,
+ 12.12.12 tarihine bağlayan sabahı getirdi ki, bir çok insanın bu tarihle ilgili beklentisi çok yüksek!! Bravo...:)
Ben en çok 21' ini bekliyorum, sırf insanlara bak ne değişti demek istiyorum..Umarım yanılmam! :))
Tabi bilinçler hep değişir ve gelişir, buna lafım yok da, bu kadar abartılı senaryolar komik geliyor bana!
İşte böyle...İtirazı olan şimdi konuşsun, aydınlatsın beni..:)
Bugünse şöyle Kız Kule'li milonga çekiyor eee 12.12.12 simetrisinde 3. 3.3 hoş olur ki üstelik 12 de üçtür aslında... 1+2 =3 işte matematiksel deha...:))
Hadi bakalım bugüne dair hayatımıza akan bu üçler bize neler getirecek...
Hepimize harika bir gün diliyorum...Bol keyifle bezenmiş nice danslar da...***

10 Aralık 2012 Pazartesi

İzmir'in fendi, Maratonu yendi...:-)))
Şimdi yıllar sonra İzmir'e giden bir İstanbullu ne yaparsa cidden onu yaptım...Fazlası değil yani...:)
Biraz moody davranmış olabilirim elbette ama bu da benim yapım, ne yapalım..
Mooduyla yaşayan kadın lakabımı kendim kendime talıyorum....***
Zaten İzmir'e Cuma  akşamı gelip, hemen otelime yerleştim..Aslında, işin gerçeği,  İzmir'e gelmeden önce gittiğim İstanbul milongalarında bitap düşmüştüm...İnanın uyurum diye gündüz otobüsünü seçtim...Nitekim bolca uyudum, şu sinir bozucu sesi olan Yasmin midir nedir Levy  soyisimli kadını dinledim..Çok gıcıktı ama kopardı beni!! :))) Tabi bir kaç film de izleme şansım oldu + bolca kahve içip otobüs yolculuğumu tatlandırdım...Yolculuk bence apayrı keyif...On, oniki saate kadar olan otobüs yolculukları ok, 12 saaten sonrasıysa uçaklara devreder kendini benim dünyamda...
Neyse ilk gün şöyle bir Kordon turu yapıp Mekkan adlı mekanı keşfettim bu güzel şehre varınca...Aslında keşfim şöyle oldu ki, Kordon boyunca yürüyen bir uykusuz yolcu olarak bendeniz bir harika ses dıydum, bir de gitar tınısı devreye girince,  orada kalakaldım!!! Bu güzel ses karşısında  büyülendim...Benim Bob Dylan'ınmın 'One More Cup Of Coffee'sini de çalınca arkadaş koptum...Sonrasında İzmirli bir arkadaşımla buluştum. İnanılmaz güzel sohbeti şarapla ve şömineyle kutladık..Uyuduğumda snrm saat 4'tü..Sabah kahvalltısını kaçırmadım tabi, 9'da indim...Yumurta rahatsızlığım var da...Kahvaltıda mutlaka yemeliyim..ve bardak bardak çay ve sonrasında kahvesi de tabi...:)
Bugünün  de bize sunduğu ödül dahilinde-Tşkler Tanrım.:)- hava günlük güneşlik olunca, uykusuzluğumu unutup Kordon boyunca yürüdüm. Asmaaltı'nda meşhur Dibek kahvesini içme ritüelimi gerçekleştirdim yine..Oranın kahvesi apayrı...Biraz sertti gerçi, telveyi abartmışlar ama yine de, İzmir'i yeniden yaşattı bana...:)
Neyse, sonra Kordon'da , paluk yemeğiyle derinleşirken çok sevdiğim bir dostumla buluştum!
 İzmir' e geldiğimde ilk aradığım bir kaç insandan biridir kendisi..Aslında onda niye kalmadığımı sordu ve davet etti ama saat kaçta eve varacağımı bilemediğimden arkadaşlarımı evlerinde kalma konusunda rahatsız etmek istemiyorum.. O da bu durumun aslında benim bu özgür ruhumun bir sonucu olduğunu söyledi! Eh pek yanılıyor sayılmaz sanırım. Ve her defasında olduğu gibi bu kez de beni nefes eğitimi almaya ikna etti...Zaten  katılıyorum, her şeyin nefesle başladığında,, niye üzerime geliyorsun...:D
Sonrasında bir günce yazdığım için şu maratona katılmam gerektiğini kendime telkin verdim lakin, yine Kordon-Cumartesi günkü Kordon apayrı bir keyif....Cazibesine kapılmamak olanaksız!!- ve yine muhteşem sesi duyunca hareket yeteneğim durdu...Orada olmak o kadar güzeldi ki, tarif edilemez!! Harika bir sohbetin ardından Gazi Kadınlar Sokağı'na geçtik arkadaşımla- ki adım atılamıyordu- Bu kadar kalabalık olduğunu hiç görmemiştim..
Delirmiş İzmirliler, hepsi çıkmış sokağa bu Ctesi sanki,  bir güneş gördü
ler  diye...Acı çektim..:D
Neyse travma olmadan ataltabildim bu acımı ve bir İzmir barında, müzisyen bu İzmirli dostumla harika bir sohbetin  ve güzel şarap keyifinin tadını çıkarıpi uykusuzluktan bitap düşünce odama  döndüm..Yatar yatmaz anında uykuya dalıvermişim....Mefta İstanbullu! :)
Ee bir gün önce  4,5 saat uyumuştum ki, insan 35 ve üstü yaş seviyesine gelince, bebek gibi mızmızlanıyor az uyuyunca...İlla 6-8 saat olacak...Bünye kaldırmıyor valla gülmeyin! :)
Neyse Pazar Günüyse öyle bir yağmur belirdi ki  İzmir semalarında sormayın... Adım atılamaz cinsten...
İkiye kadar dışarı burnumu çıkartmadım. Sonra biraz Kordon sefamdan sonra, maratonun olduğu Soyer Kültür Merkezi'nde aldım soluğu....Lavoboya geçtiğimde,  dağınıklığı görünce hemen uyardım görevliyi ve pırıl pırıl bir lavaboya kavuşabildim neyse ki.Yoksa asabım bozuluyor...
Tabi maraton biraz sakindi..Ee millet cumartesi gelmiş, herkes bolca dans edip, kurtlarını dökmüş; bize ne kalmış...Pıh...:)
Sonuçta 200, 300 kişi varmış maratonda o Ctesi akşamı, sinerji süpermiş, dans, pist vs..Sordum soruşturdum...Ay niye gelmedin Ebru filan dediler de, Ebru Kordon'la bütünleşti diyemedim..Kim anlar ki...Herkes maratona gelmiş, bense İzmir aşkım fondayken gelmişim maratona..Öyle olunca da Kordon tuttu bırakmadı beni, ne yapayım..Günahsızım..:) Ama müthiş zaman geçirdim itiraf etmeliyim ve hafızama inanılmaz anılar eklendi İzmir'e dair yine...***
Tabi maratonda sakinliği bozma eğilimim olduğundan - enerji biraz düşüktü; uyuyamamış insanlar...- biraz sohbetle canlanıp, bir iki  gerçeten keyifli dans ettim..Yeni insanlarla tanıştım, eski arkadaşlarımla karşılaştım ven, bolca çay içtim...Yağmur dindiği zaman da yine kendimi Kordon'un kucağına bıraktım....Sokakta bir yığın sahipsiz köpek dikkatimi çekti...Allahtan bana karşı naziktiler, kendi aralarında didişseler de...Didişme seslerinden pek haz ettiğimi söyleyemeyeceğim...Azcık eğitim şart ses konusunda, olmaz ki!! :)
Yollar da boştu..İzmirli dostlar Pazar Günleri uykuya ayırıyorlar demek ki...Gerçi anormal bir yağış vardı, snrm bundan dolayı olacak ki, herkes evin yolunu tutmuş...Ama İstanbullu tatminsiz şimdi..:)
Neyse harika bir yolculuğun ve harika bir kaç günün ardından İstanbul'a dönüyorum yarın akşam!
Yurdumda yapılan tangoya dair tüm etkinlikler merak konum bu günlerde...Nerede ne yapıldığı, nasıl yapıldığı, nelerin doğru, yanlış, iyi ve kötü yapıldığı konusunda araştırma yapıyorum.. Gelişim isteyen çoğu insanın yaptığı çalışmadan sadece biri bu....
Dolayısıyla bol gelişimli günler, geceler, harika milongalar, workshoplar, festivaller, karnavallar, maratonlar diliyorun tüm yudumdaki  tango tutkunu dostlarım için...
Daima inanılmaz derecede enerjik ve dinamik milongalarda buluşmak dileğiyle sn dostlarım...
Harika bir hafta diliyorum hepimize....***

6 Aralık 2012 Perşembe

Tüm milongalar Punch'a açılsın...:-))

Günlerden hafta ortası, insanlar işlerinden güçlerinden çıkmışlar, Taksim havası solumaya gelmişler, biraz dans, biraz sohbet, biraz kahkaha, biraz içecek, yiyecek, gezinecekler, ertesi güne motive olacaklar...Sonra bir Beyoğlu Binası'na gelip, Kız Kulesi'ni izlerken, D'arienzo'larda Pugliese'lerde, Canaro'larda tangonun ruhuyla bütünleşecekler, ayaklarının tabanından evrene yükselecekler, saatler hızlıca geçecek ve yine yaşayacaklar o anın tüm güzelliğini, büyüsünü, coşkusunu...Ve derken herkes yorulacak ve milonga sona erecek..İşte tam o zaman,  bir koca kabın içinde punch belirecek..Bardak bardak içilecek, şarabın aksine hızlıca...:)
Bu mükemmel anın ardından  millet cozutmaya başlayacak.. Komik danslar edip,  birbirleri üzerine doğru sıçrayışlar sergileyecekler tam festival edasında...:)))
Ertesi günse tüm kaslar ağrıyacak-işte huzurlarınızda mazoşizm...:-)- ve sabah kahvaltıda tonlarca çay içilecek, kendine gelinecek, iş yapılacak, kulakta bir milonga tınısının içimize seslenişiyle elbette..Ötesi var mı bu eşşizliğin!!!
Motivasyon tavan yapıyor her geçen milonga gününün ertesinde ki kışa da  biraz renk lazım zira...İçte ve dışta beliren tüm renkliliklerle yaşamak ve ansal titreşimleri soluklamak güzel! :))
 Ve festival tadında geçen İstanbul milongalarımız için milonga sonu puncha açılan yol olsun ne diyelim..Keyfi az şeyde vardır fikrimce...***

Not: Bir de DJ ler artık CD dağıtmaya başlamış...Hepsi dağıtsa muamma olur arada...:))) Bu konuda öncülük yapan arkadaşımızı kutluyorum...Tabi diğer DJ arkadaşlarımız belki bu uygulamadan çok haz etmeyebilirler ama bayılanlar da çıkabilir, kimbilir...Biz talep edelim, yeni görüp beğendiğimiz şeyleri yapıp yapmaması da uygulayıcılara kalsın...:))
Bir de yurdumun ayakkabı reyonları sergilense arada, kendi markalarımızı desteklemeliyiz görüşündeyim, Avrupa'ya niye kazandıralım... Kalite biziz...:)

4 Aralık 2012 Salı

Bir yeni Milonga daha....:)

Pazartesi günleri genelde dinlenme günüm oluyordu, ancak bu sefer bir değişiklik yapıp Beyoğlu'nda Halep Pasajı'nın içindeki Cafe Krepen milongasına katılayım dedim ve çok hoşuma gitti...Kesinlikle değişik bir atmosfer sunuyor, çoğu milongaya göre fikrimce..
Bir kere her yer bitki kaynıyor; zemin gayet iyi, ambiansı, çok sıcak olmaması güzel!
Zaten yine güleryüzlü bir karşılama gördüm ki,  bu tür hoşgeldinleri gerçekten seviyorum. Çünkü insan daha tangoyla buluşmadan-tabi Dj in çaldığı tandalar sayesinde girişte buluşuyor ama, dans anlamında diyelim-pozitif bir enerjiyle doluyor, içi ısınıyor ve motive oluyor fikrimce...En azından bendeki etkisi böyle..
Ve gülen bir yüz nerele kadir  görüyoruz işte..
 İnsanın tüm enerjinisini ve moodunu dönüştürüyor..
İçten bir gülümsemede gözler ışıldıyor,yüz aydınlanıyor, tüm hücreler derin bir nefes almış gibi canlanıyor, hatta dans edip şarkı söylüyorlar sanki..:)
Hayatta ne bu kadar güçlüdür bilemiyorum!!
Seven gülümser çünkü,
seven dönüştürür; seven yaşar, yaşatır...
Biz tangoyu sevmişiz ve dans ettiğimiz arkadaşlarımız da sevmişler...
Yaptığımız  şeyler bizim belli alanlarımızı yansıtmaz mı zaten!!
Başka insanlarda görünce o yansımaları,  seviyoruz işte, ya da bazen sevmemeyi seçiyoruz...:) Sevmeyebiliriz de tm..Sevgi çiçeği olalım demiyorum!! :)
Pisti de sevdim, gayet rahat dans edebildim..
Dj' imizse benim deyimimle Mr. Donato, keyifli tandalarıyla hem sohbet hem keyifli danslar etmemize yardımcı oldu sağolsun..
Artık bazı Pazartesiler dinlenme yerine bu milongaya katılacağım o kesin...
Herkese harika bir hafta dilerim bol neşeylei kazançla, aşkla, enerjiyle, sağlıkla!!! ***

Bir ufak not:
Misyonum yurdumun tangoda gelişimine elimden gelen katkıyı sunmaktır!!
Kendimce en iyiye ilerlemek adına bana düşen görev bu en azından.
Hepimize bir mikter emek düşer elbette; biraz uçuk gelse de çoğu insana, bence tangoyla buluştuysak ve aşıksak buna işte hepimiz bir takımız..Ötesi var mı??
Birlikte gelişip, yenilenip, dönüşüp, ilerleyelim her zaman...Tatlı rekabetler de bize güç ve enerji veren yakıtımız olsun daima!! **

3 Aralık 2012 Pazartesi

Hayat Karnavallarla Güzelmiş...:))

Evet İstanbul'a has süregelen Milongueralığım, 28 Kasım- 2 Aralık arası gerçekleşen Ankara'daki Tango Karnaval'ı sayesinde son buldu...Sonunda ben de kendimi tutamadım! :)
Tabi bir iki yurtdışı seyahatinde, iyi bir milonga arayışım olmuştu, ancak salonların içine girip, 100 yaş civarındaki insanları görünce, Rock, Pop, Etnik ya da House müzik çalan Pubları tercih etmiştim..Yaşıtlarımın cazibesi, tangonun cazibesini yenmişti doğrusu..Şaşırtıcı! :))
Ankara'ya gidiş amaçlarımdan biri de, hayranı olduğum Gaston Torelli'yle tanışmak ve Noela'yla yapacakları şovlarını seyretmekti. Dolayısıyla kaçıramazdım bunu ve ilk günden yetiştim Karnaval'a! Elit Palas'taki odamdan da  çok memnun kaldım! Organizatör arkadaşlar sağolsunlar, varolsunlar! Aksi durumda huysuzlaşabilirdim..:)))
Kendi ülkende arada turist olup, turistliğe has olan bu hazzı doyasıya ve gönlünce yaşayacaksın!**
Eh otelde dinlenip, güzel bir şehir turu yaptıktan sonra-Kızılay, Tunalı Caddesi, Cafe'ler vs- Mydonose Plaza'daki  milongaya geçtik. Ankaralı dostlarımı da görmek ayrıca keyifliydi benim için..
İlk gün olmasının etkisiyle-elbette herkesin işlerini ayarlaması mümkün değil- aşırı bir kalabalık yoktu. Aslında belki bu da iyiydi ortama ısınmak için. Gaston'u görünce de hemen gidip tanışmak istedim..O kadar sıcacık ve espritüel bir selamlama şekli oldu ki, asla unutmayacağım bir an olarak hafızama kazındı!
 Noela'nın uçağı gecikince endişelendim, şov ertelenir mi diye...
Ee koşarak gitmişim Karnaval'a bu şov için, ağlardım valla! :)
Neyse ki, gecikme olsa da başladı şov...Canlı performansını izlemek büyük bir haz oldu benim için Torelli'nin..Tabi, Noela da çok başarılıydı...Milongueralığın kitabını yazar bu kadın! :))
Karizma, elektirik, cazibe, tutku ve uyum danslarında hoşuma giden unsurlardı..Zaten zeminle adeta bütünleşen adımları, dikkat çeken hoşluktaki müzikaliteleri ve dinamik enerjileri de görülmeye değerdi...
İkinci gün, Javier ve Virginia'nın şovlarını izlemek için yine Mydonose'daydık!
Müzik seçimi de başarılıydı DJ'in, lakin tek dezavantajımız,  dinamik tandaların etkisiyle daha da artan dans isteğimizin büyüsüne kapılıp, hiç oturmak istemiyor olmamızdı sanırım! :)) Eh kaçınılmaz son, bolca dans etmek oldu tabi!! :-))
Gerçi İstanbullu bir kaç Milonguea arkadaşım, Ankaralı Milongueroların sadece kendi çevreleriyle dansediyor olmalarından şikayet ettiler; milonga boyunca oturmak zorunda kalıyorlarmış!
Onlara katılmadan edemedim bu görüşlerinde!
Oysa bu tür internasyonel etkinliklerde, festivallerde, özel organizasyonlarda biraz da  maksat kaynaşmalar, tanışmalar, buluşmalar ve evrensel bir milonga dili oluşturmak için değil mi ki zaten..
Kendi adıma, hoşuma giden bir tandada biri beni dansa kaldırmadıysa, oturmak istemiyorsam gidip rahatca bir arkadaşımı dansa kaldırabiliyorum! Gerçi cabeceo daha hoş bir yöntem, ancak bizde genelde bön bön bakışmaların ardından gelmesi gereken eylemler gelemediğinden kafalar karışabiliyor...:))
Oysa cabeceo eğlencelidir değil mi,  yurdumun dansçıları?? Kim eğlenmez istemez ki!!  :-)
Javier'in de gerçekten kendine has, zarif ve farklı bir stili var! Milonga parçalarıyla gelen şovlarında ise, adımlarını yakalayamamaktan ağlamaklı olan milonguero dostlarım var!  :)
Javier'in  Geradine' le oldukları dönemlerdeki şovlarını ise sanırım çoğumuz defalarca izlemişizdir! Estetik ve zerafetin buluşma noktası gibiydi onları pistte gördüğümüz anlar!!
Dolayısıyla hayranı olmayan azdı!
Virginia için ne düşünürler bilmiyorum  ama bir Geraldine olmasa da Javier'le olan şovları değişik ve gayet güzeldi bence...*
Geçmiş geçmiş, şimdi şimdinin içinde; gelecekse geliyor nasıl olsa! :)) Kaçış yok ki!!*
Milonga mekanı olarak seçilen Mydonose Plaza, hem pist olarak, hem ambians, atmosfer, zemin olarak gayet başarılıydı! Tabi dansçı sayısının, Karnavalın bu ikinci günüyle gelen artışı da mekanın enerjisini yükseltmişti diyebilirim...
Ertesi gün, yıllardır bildiğimiz, severek seyrettiğimiz Esteban ve Claudia'nın şarap rengiyle gözlerimizi kamaştıran kostümleri içinde yaptıkları şovları izledik ve harikalardı yine...
Zaten Esteban'ın da doğumgünüymüş o gün ve neşeli ve keyifli hali de göze çarpıyordu!
Gecenin Djleri de yine harikalardı; çaldıkları güzel tandalarla, hoş danslar etmemize vesile oldular ve
hangi tandanın geldiğini belirtmelerini de seviyorum...*
İki gün kalacağım dediğim Karnaval keyfim ise, her festivalde olduğu gibi yine uzayarak dört günle son buldu.. Sağolsun Selen de aynı odada kalmam konusunda yardımcı oldu ve keyfim ikiye katladı!
Karnaval'ın bu dördüncü gününde tüm maestroların yapacakları şovları da kaçırmak istemedim!
Zaten kaldığımız oteldeydi milonga ve ulaşıma gerek kalmadan rahatça salona inebilecektim ki, bu da cazibesini daha da çok arttırdı inkar edemem!!
 İyi ki de kalmışım, çünkü çok keyifliydi milonga...
 Karnaval boyunca çalan tüm DJ'ler de fikrimce çok başarılıydı...
Bu da bir milongayı milonga yapan en önemli unsurlardan biri fikrimce..Müziksiz hayat olur mu...Hele müzik güzelse, hayat cennet olur! :-))
Tabi otelin salonunun biraz  küçük geleceğini tahmin etmiştim; buna rağmen, o kocaman kalabalığı görünce yine de şaşırdım... Salon biraz geniş olsaydı, pistte hareket etmek daha rahat olurdu eminim, ama yine de sıcacık bir ortam oldu ve sanırım çok geniş olamasının ekisindendi bu ve harikayd!**
Tabi zaman zaman istenmeyen çarpışmalar,- ki bazen sebebi, herkes pistteyken şov yapmaya çalışan dansçılar oluyordu inkar edilemez!!- ' benim yerim, seni yerin' didişmeleri ve havalandırmanın yetmemesinden ötürü ardına kadar açılan camlardan gelen soğuk havanın etkisiyle sırt felcine yakalanmamız da ufak çapta bir içsel gerginlik yarattı elbette..Ancak yine de,  harika danslar ve enerjik bir milonga geçirmemizi engelleyemezdi tüm bu olanlar! Zaten hepsi hoş anılar olarak hafızalarımıza kazınmıyor mu çoğu zaman acısı tatlısıyla süregelen bu  tango yüklü deneyimlerimiz...
Yeter ki, hep tangoyla dolalım ve o müthiş anların tam içinde olalım! :-)
İkişer parçalık şovlar da mest etkisi yarattı bende..Tüm maestrolar vardı işin içinde sonuçta!!*
Saat 5 i gördüğümde kendimi odama yolladım nihayet! Zira, her sabah kalvaltıyı kaçırmamak için - ki, bolca omletle gelen kocaman ve enfes bir lezzet yolculuğu bu- 4, 5 saatlik uykuyla yetinemediğinden süregelen uyuklama halinde olup, odamda bir uyku sefası çekmek de bir ritüel  olmuştu benim için Karnaval süresince...Ritüel moodum hep yüksektir zaten!! :)
Tabi kahvaltı sonrası uyuklamalarımın ardından gelen geziler;  Kuğulu Park-ancak, malesef tadilattydı!!-, Odtü'nün yapay gölü, - muhteşemdi; doğa, göl, ördekler, sempatik Cafe'leri-, ufak çaplı şehir turu da Ankara'da gündüz yapılan etkinliklerimdi!
Karnaval'ın  benim için son günü de bitmişti; aslında daha bir tango konser, ve maskeli milonga kutlamsı vardı ama benim yolculuk zamanım gelip çatmıştı işte!
Günlük güneşlik Ankara havasını ardımda bırakıp, İstanbul'a doğru yola çıktım..
Vardığımda gece yarısı olmuştu ve  gümbür gümbür yağan yağmur uykumu getirmişti..Gerçi hala uyuyamadım!
 Ankara Karnaval gezisiyle oluşan görüşlerimden biri,  ara ara İstanbul dışı festivallerine katılmamın keyfime keyif katacağı oldu!.
Her seyahatin kendine has sürprizleri oluyor ki, bu da seyahate dair en sevdiğim şeylerden biri sanırım..Artık, yurtiçi ve yurtdışı festivallerde tüm dansseverlerle buluşma özlemiyle yanıp tutuşuyorum; hadi hayırlısı!
Elbette öncelikle İzmir'deki marathon gündemimizde;
 marathon olmadan hayat mı olur...:))
Zira, gönül Kordon'da  bir kahve çeker!
Enfes kokusu geldi bile şimdiden burnuma...Ohh mis..... :-)

27 Kasım 2012 Salı

Stage Tango Şovlu ve Kız Kuleli bir Milongadayız bu kez..**

Eh günlerden Cumartesiydi, bir gün öncesinin yorgunluğu da vardı üzerimizde.
Enerjimizi diplerine kadar tüketmiştik, bolca üzümsuyu da içmiştik, enerji verecek ya bize ama nafile! Tabi yine de şov merakımızdan ve milongaya katılma isteğimizden gidecektik; "Kaçış Yok!"
 Sabahsa, kahvaltıda içime bir ağırlık çökmüştü nedense; hatta profil resmimi siyah yapayım demiştim; yapmamıştım gerçi, manasız gelmişti çünkü!
Neyse, ofiste Farukla oturuyorduk, birden bizim çok sevdiğimiz Cumhur Amcamızın vefat haberi geldi...Ofisimizin kuruluş tarihinden beri bizle olan çok sevdiğimiz amcamız, babamız, komşumuz ayrılmıştı aramızdan..İkimiz de çok fena olduk tabi!
Babamla olan hoş sohbetleri, şakalaşmaları ve çay içişleri gözümün önüne geldi...Bir an onu da yeniden kaybetmiş gibi hissettim!!
İşte ölüm deneyimi böyle bir şeydi; bir kez yaşadın mı, yakın çevrenden insanlar ayrılınca katlıyordu etkisi sanki!!
Dolayısıyla yutkundum ve gözlerim ıslandı; manasız boşluğa bakakaldım; o anda hissettiğim yer buydu çünkü..Boşluk..Uzaysal boşlukta doluluk vardır ya, tam boşluk değildir...Benimkiyse tamamiyle boşluktu; sessiz, görüntüsüz, hissiz, her şeysiz!!
Tam bu haberin üstüne Nihan geldi.
O da Can Abi'yi yitirmişti geçtiğimiz yıl. Kahve içip sohbet ederken dedi ki;
"Bir süre sanki hayatım normal akışında devam ediyor, her şey normal seyrinde güzel gidiyor. Ancak bir an geliyor ki, öyle bir dağılıyorum ki toparlanmakta güçlük çekiyorum. Tarif etmesi ve anlaması zor. Arkadaşlarıma da anlatmak istemiyorum çünkü hem sıkmak istemiyorum, hem de o duygu durumunda olmak istemiyorum. Zaten beni de anlayabileceklerinden emin olamıyorum..."
Çok çok iyi anladım bunu elbette; yitirdiğim ama çok sevdiğim onca insan geldi aklıma...
Hepsi tek tek ciddi darbeler oluşturmuştu kalbimde ve ruhumda...
Elbette enteresan bir idrak ve karmaşık ruh durumlarını da  getirmişti ilerleyen günler, saatler, gecelerde...
 "Darbelerin sayısı arttıkça, devrim niteliği taşıyor!"  diye düşündüm tam o anda!
Koskoca bir devrim!
 İnsanı bir çok yönden ve boyuttan dönüştüren cinsten..İstersen dönüşmeye karşı diren, nafiledir çaban ve belki de, iyi ki öyledir!!!
Yakın birini kaybedince insan, ancak o zaman ölümle tanışır...
Yoksa ölüm olsa da bu dünyada, olmasa da , o kişi için hikayeden öteye gidemez, çünkü hiçbir şey hissetmez derin anlamda...Ta ki yanıbaşından biri alınıncaya kadar...İşte o zaman bizzat deneyimleyerek öğrenir ölümü ve ölümün ardından gelen süreci...
Hepimiz, yaşamla ölüm arasında ince bir çizgide duruyor gibiyiz zaman zaman.
O yüzden, nasıl bir hayat yaşadığımız, kimleri sevdiğimiz ve derin anlamda ne hissettiğimiz asıl önemli olan bence! Gerisi masal bile değil aslında!!
Neyse bu konu uzar gider.. Yaşam da, ölüm de derin ve enteresan bir süreç snrm.
Milonganın kişisel deneyimlerimden oluşan özetine geçişi uzattım bugün biraz ama, algımız anla gelen akışa bağlı olmuyor mu zaten...Günce de böyle bir şey; her an, her deneyim algını değiştiriyor!
Milongaya gitmeden önce bir kaç kadeh şarap içmek için Solera'ya uğradım..Nedense gözlerim sürekli ıslaklığını korumak istiyordu...Gülmenin rahat ifade edildiği bir dünyada olsak da, göz yaşlarımızı pek de rahat ifade edemediğimizi düşünüyorum. Dolayısıyla insanlarla birlikteyken, bu tür hüzünlerimi  benden başka insanların anlamamasına gayret ediyorum.. Yakın arkadaşlarım ve dostlarım ayrı elbette..Her an onlar da değil tabi....*
Sonrasında, milongaya geçtim..
Gayet kalabalık, hoş bir ortam vardı.. Müzikler çok güzeldi; iki başarılı DJ in düeti vardı. Çok keyif aldım çünkü enerji hiç düşmedi pistte ve içimde. Dolayısıyla çok hoş bir geceydi benim için!
Evrensel hediye paketi ve tangonun terapisel özelliği işte bu!
Müzik içine işlerken dansın seni iyileştiren ilacın oluyor!
Şovla ilgili görüşlerime gelince,
pek benim tarzı gibi gelmedi bana bu dansçıların stili!
Bana sertlik yansıtan ifadeler zinciri ve gereksiz akrobasi var gibi geldi...
Yani duyguyla bütünleşmeyen hareketler, figürler olunca bana manasızlık hissi verir...
Niye yapasın ki o hareketleri, o muhteşem müziğin içinde, o duygu yoğunluğunu yansıtmayacaksa...
Dolayısıyla bazı figürler bana değişik geldi itiraf etmeliyim.
Ancak bir arkadaşım workshoplarına katılmıştı bu çiftin -ki sosyal dansları da gayet zarif gözüküyordu bence de-, oldukça faydalı bulduğunu söyledi..Eğitim ve şov apayrı kulvarlar elbette..
Zaten şovu çok beğenenler de oldu aslında...Ben onlardan olmasam da..:)
Fikirler çok görecelidir zaten ve farklılık güzeldir, özgünlüğü getirir..
Harika tandalarla gelen çok keyifli danslarımın ardından, yine anın yoğun yolculuğunda bambaşka yaşayışlara uzandım ve derin bir nefesle içime çektim bugünle gelen her şeyi yeniden..
Gece bittiğinde, her milonga yolculuğunda olduğum gibi mutlu, huzurlu, dingin ve yoğunlukla dolmuş evime döndüm..
Hepsinde olmasa da keyif aldıklarımda böyle hissediyorum!
Gerçekten haz böyle bir şey... Kendini anın tam merkezine ya da içine bırakmak ve o anla gelen kişsel tutkularınla dolmak belki! En azından benim hissettiğim böyle bir şey!
Yarından sonra da Ankara'daki Carnaval için yola çıkıyorum...Bakalım nasıl sürprizler, şovlar ve keyifli milongalar yaşayacağız ilerleyen günlerde, merak konusu.:).
Tabi ki o anlara doğru koşar adım gidiyoruz şimdi;
Haydi Görüşürüz orada, şurada ve her yerde... :-))

24 Kasım 2012 Cumartesi

Günde iki milonga: Gelinen son durum! :-))

Bu ara tango moodumuz pek yükselmiş olacak ki, bir güne iki milonga sığdırabiliyoruz...
İlki genç arkadaşlarımızın şovlarını izleyeceğimiz yepyeni bir stüdyo milongasına katılımla gerçekleşti. Adı Tangolic...:)) Tam  tango tutkunlarına uygun bir isim..:)
 Sıcacık bir atmosferi olan-ki bu hep içindeki insanlarla gerçekleşir bence-, sempatik ve kalabalık bir milongaydı..Girişte, bir firmanın tanıtım amaçlı  yaptığı makyajsa derin vizyonlar kattı bu anlamda bana diyebilirim..Ee far ve rujdan başka bir şey sürmeyi bilmediğimden yanlarına gidip ders alayım diyorum...:)) Gelişim şart! :))
 Nasıl fosforlu ışıkta parlanır sn hocam? Parlat beni!! :)
Tabi amacımız milongada genç arkadaşlarımızın şovlarını da görmekti; makyajı bıraktık bir kenara!!
Ve piste yansıyan heyecanlarını görmek güzeldi...Ee ilk şovları- en azından benim bildiğim!
Niceleri olsun dileyelim!**
Bir doğumgünü kutlaması, pastası- ki bir daha göremedik pastayı, sadece mumlar üflendi, kesildi filan, bir daha yok; ama zaten görmeyelim; gençler yesin...bizim metabolizma iyice yavaşladı.:)) -dgünü dansının anında gördüğüm eski dostlarım ve yeni arkadaşların varlığı da anı daha da güzelleştirdi...Kalabalık ya işte!!
Sonrasında maratona uğradım. İşimiz gücümüz kalmadı...Bol bol gez dur milongaları...:)
Yalnız saati 2 zannediyor ve indirimden yararlanmayı umuyordum; ama malesef benim biyolojik saatimle gerçek saat uymamış..İndirim filan alamadım, ağlamaklı oldum! :))
Bolca güzel şaraplar üzerine sohbet edince Şebnem ve İlhan'la, keyfim yerine geldi...Onlar da Shirazcılarmış..Pek sevindim ve tabi ki Sensus'u önerdim...Valla sevdiğim her şeyin reklamını yapıp duruyorum, ücretsiz hem de. Bari reklam yüzü olayım ne diyeyim...:)
Valla benden iyisini bulamazlar...Hiç sevmeyene bile şarabı, tangoyu ve her ne ise onu sevdiririm; iddialıyım! :))
Caminito'nun orjinal duvarını da açmaları harika olmuş, 100 kez söyledim snrm..:))
Ferah geniş bir pistte dans etmenin keyfini hissettim. Zaten girişte Pugliese çalıyordu Murat şans bu ya, yakalamışım...İşin komiği Tangolic'ten çıkarken de Pugliese çalıyordu...PArantez hissi yaşadım...:) Ruhen arındım!
Genç yetenek bir DJ imizi de dinlemek istiyordum ama gözümü açamayınca veda etmek zorunda kaldım; saat 5:30 yaa manyaklık...:)
 Aklım kahvaltıda kalmıştı ama şimdi kahvaltı edersem bir iki saat daha dans etme riskim vardı..Engelledim..Risk Yönetimi..:D
Bir de her günü yaşamak güzel!!
Zaten bugün Kız Kuleli milongada Stage Tango şovu izleyeceğim...ve ömürboyu izleyeceğim. akrobitik insanları!! :))
İşte bir hsonu da böyle geçer İstanbul milongalarının semalarında...:)

18 Kasım 2012 Pazar

İsmine TEM dediğim MilongaYEM....:) Yapı Endüstri Merkezi...*

Bir yerin ismini unutunca kafamdan uydurma gibi yöntemlerim vardır...:)
İnsan isimlerinde de yaparım ve kırdığım nice potu şu anda sayamıyorum!!
Sözünü ettiğim yer YEM; Tem diye söyleyince,  arkadaşım kakaha attı ve hatılattı "Hanım YEM Yahu!! YEM! " ..:)) Artık asla unutmam! :)
 YEM'in atmosferini, zeminini, ambiyansını çok iyi hatırlayamamıştım; geçen yıl da katılmadığım için o ilk hafızamdaki salon vardı aklımda ve zemininden tutun, ses sistemine, ambiyansına kadar çoğu şeyi beğenmemiştim o geçtiğimiz yıllarda katıldığımda..Yalnız, genişliği iyiydi fest için..
Dünse, salona girince etrafıma şöyle bir bakındım ve ne yapmışlarsa yapmışlar, zemin de, ambiyans, ışıklandırma, ses sistemi, atmosfer de her şey harikaydı...
Hafızama yeni bir YEM fotoğrafı kazınmış oldu...Oh be!!
DJ de mükemmeldi; müzik seçkisine bayıldım dyebilirim, o yüzden çıkışta kendisiyle tanışmak istedim..Master DJ ler büyülüyorlar!
Şovlar da harikaydı; adımlar, uyum, müzikalitenin görüntüsü ve sıcacık bir hissiyatla bezenmiş dansları vardı ilk çiftin...İsim vermiyorum..:)..Çok şekerlerdi! :-)
Neden popüler olduklarını da anlamış oldum.
Fark yaratmak da böyle bir şey işte..
İnsanın kendi yetkinliklerini ve yeteneklerini şovlarında daha da vurgulamaları aslında ..
Özgünlük zaten bu ve her dansçı o yüzden aynı parçalarda da dans etse tamamiyle farklı bir eneji ortaya koyar...Zaten dansçıların enerjilerini kişiliklerini, duygularını, düşüncelerini ve yeteneklerini görmek isteriz şovlarında..Bu seyirciyle buluşma noktasıdır çünkü..İletişimdir!
En iyi şov yapanlar diye nitelendirdiklerimiz de belki de kendilerini en iyi ifade edip, enerjilerini o piste ve o ana en iyi ve özgün bir şekilde yansıtabilenlerdir!
Neyse şovlardan mıdır, güzel tandalardan mıdır bilemedim saate aktığımda 4:30 du ve gözlerimi açamıyordum artık ve  Cumartesi olmasından dolayı da rahattım...Bolca uyku bekler ertesi gün, ne güzel! :) Sanırım en çok keyif aldığım milonga da bu oldu, zaman sınırlamamıın olmaması da etken!
Tabi Suada'nın manzarası ve lokasyonu, Liman Lokantası'nın da büyüleyici atmosferi değerlendirme dışı..:))
Bugün de muhteşem bir hava var dışarıda...Ahali hemen kendinizi deniz kenarına atınız...Demedi demeyin; biraz da güneşle dans etmek lazım! :))) En güzel dans bu zaten!!
Bir delilik-ki hiç değiliz ya biz dans severler- yapıp kapanış milongasına Armada Otel'e de katılırsam, ruhumu teslim edebilirim...Cidden! :)
Neyse bu festivali böyle bitirirken, bu günlük güneşlik, sıcacık hava mıdır bu motivasyonun sebebi bilinmez Ankara'daki Carnaval'a, İzmir'deki Maraton'a  da gönüller  katılmak ister...
Eylemlerse gitmeyi gerektirir!! :)

Bakalım nice festlere uzanalım ve muhteşem danslarla da  an be an tangonun ruhunda yani merkezinde buluşalım...
 Ve en güzel anlar yaşandıkça artar;
nice güzellikleri de beraberinde getirir!!!
***

17 Kasım 2012 Cumartesi

Suada Suada olalı, İstanbu İstanbul olmuştur..

Eh Kuruçeşme denince akla bir Aşk Cafe gelir, bir tekneler, bir de Suada...
Reina'lar Sortie'ler -birer tane olmalarına karşın çoğul ifadeler kullansam da:) -şu an konsept dışında...Yabancıların favori mekanları olsalar da..
Şöyle bir Boğaz yürüyüşündeyken Suada'dan yükselen çeşit çeşit müzik sesleri, insanın içinin kıpırdanmasına sebep olur ve o an daha da bir  İstanbullu hissettirir, o kesin..
Hoş ve egzantrik bir 2 dak lık deniz yolculuğuyla ulaşılır bizim Boğaz ortasındaki adamıza..Önceleri GS Adası olarak bilinirdi ve BJK liler, FB liler alınmazdı...:) Allahtan Suada oldu da yolu sudan geçen herkesi kabul ediyorlar...
Bu arada, böyle bir mekanda çeşitli festivalleri ve tango festivallerini organize eden ekipleri de ayrıca tebrik ediyorum..İstanbullulara, ve  başta Ankara, İzmir, Bursa olmak üzere yurdumuzun çeşitli yerlerinden gelen dansçılarımıza ve yurtdışından gelen yüzlerce dans dostuna muhteşem bir ziyafet yaşama şansı veriyor burası..
Mükemmel ambiansı,suyun üstünde ve içinde olma hissiyatı, muhteşem manzarası insana "İyi ki bu dansı yaşıyorum!" dedirtiyor adeta..En azından ben, dün öyle hissettim!
Ve adaya ulaştığımda içimden yükselerek artan ses "Suada'yı Seviyorum! " oldu  tabi ki!
Neyse gelelim müziğe, piste ve şovlara ve danslarımıza...
Kritiklersiz yaşam pek durağan...:))
Dj i çok başarılı buldum yine...Pugliese' mi de çaldı ya çok geç olmadan; ayrıca sempati duydum...Sabahlara kadar beklemek istemiyordum bu tango müziğinin en yoğun ve tutkulu tandaları için...Tşk ediyorum ayrıca..:))
Ve gerçekten zor bu iş bu DJ lik. Saatlerce yüzlerce dansçının dansından, enerjisinden, pistin akışından, yoğunluğundan, duruluğundan, ses sisteminden her şeye kadar ciddi bir organizasyonu ve müzik yelpazesindeki yetkinliğini ve sorumluluğunu üstlenmek gerekiyor..
Bu yüzden, DJlerimize,  emeklerini bir anlamda gördüğümüzü hissettirmek için sinerji yüklü, yoğun bir  alkış sunmamız milongalarda ayrıca çok güzel bence ve şart!
Şov yapan dansçılardan 1. çift, pek bana hitap etmedi diyebilirim;
2. çiftin dansları  hoş olmasına rağmen şov olarak daha fazlasını bekliyordum...
Kişisel olarak, farklı şeyler görmeyi, şaşırmayı, "Vay be nasıl yapmışlar!" , "Biz de dans mı ediyoruz!", "Bu Milongueranın eklem yerleri yok mu?", "Nasıl bir karizmadır bu Milonguerodaki!", "Nasıl bir  müzikalite ve uyun yansıtıyorlar, off!" demeyi umuyorum...
Çok şey mi söyledim...:)
Evet biz şovları izleyen insanlar, son derece acımasız olabiliyoruz...
Hep daha iyi, hep daha yeni, orijinal ve bizleri şaşırtan şovları izlemek istiyoruz..
Bu anlamda şov dansçısı olmadığım için Tanrıya şükrediyorum...:)))
Sürekli beklentilere yanıt vermek ve en iyini, farkını ve orjinalliğini ve karakteristiğini sunmak gerekiyor....Kesinlikle zor, ama ne yapalım, bu da onların işi...
Şahsen Gaston Torelli hayranı olup, her şovunda kopuyorum diyebilirim...Tamam belki her şov iddialı oldu; çoğu diyelim!
Javier, Achaval, Arce, Montes, Erdemseller ve ismini daha saymadığım bir yığın yerli ve yabancı şov dansçısı, izlemekten her zaman keyif aldıklarım arasındalar...Müthiş şovlara imza atıyorlar! İzlemek gerçekten çok keyifli ve yeni vizyonlar oluşturabiliyor insanda...
 Evet en iyi şovları izlemek, en iyi DJlerin müzik seçkisiyle tandalar arası yolculuk yapmak, en iyi ambianslı salonlara, zemini mükemmel pistlere ulaşmak,  en iyi festival organizasyonlarıyla büyülenmek ve coşmak istiyoruz...Çok mu!!! :)
Neyse, biz ve hep isteklerimiz...Sonu dipsiz bir kuyu, uçu açık bir okyanus..:)
Dipsizlik ve uçsuz bucaksız diyarlar diyarında değil miyiz zaten...
Adı Tango olan bir diyarlar merkezi....

Neyse burada uçuşa ara verip şovlara dönelim...:)

3. çifti izlemekten gerçekten keyif aldığımı söylemeliyim.
Değişik bir vizyon sunabiliyorlar izleyiciye fikrimce..
Adımlarının çevikliği ve uyumu, müzikaliteyle harmanlanmış tınısı gerçekten hoştu!

Şovlar bittiğinde 2. kata çıktım, aslında bir arkadaşımı arıyordum ama birden arkamı dönüp de piste bakınca, o muhteşem görüntüdeki yüzlerce dansçının dans etme anını, eşsiz güzellikteki  denizi ve Boğaz Köprü'sünü gördüm vebunu  izlemek beni uçurdu diyebilirim..
Zaten yere indiğim pek söylenemez...:-)
Denizin ortasında muhteşem bir mutluluk ve haz anı olsa gerek bu! Harikaydı!
Bir de yeni ayakkabılarıma kavuştum..Buket'i kucaklayacaktım o an; zor tuttum kendimi...:)
Eh 10 yıl sonra şu sürekli tavsiye edilen ayakkabıları biz de deneyelim değil mi...Bakalım farkı neymiş...*
Eve getirince de uzun uzun seyrettim zaten kendilerini...Deli miyim bilmem de, pek normal sayılmıyorum o kesin!
Keyifli danslarımın durduğu ve uykumun maximuma ulaştığı an evin yolunu tuttum...
Gecenin o vaktindeki motor yolculuğumsa mükemmel bir romantizim yaşattı bana...
Yalnız olmuş olsam da o anda...
Ee romantiksen yalnızken de, biriyleyken de, aşkınlayken de fark etmez, hep romantiksindir!
Romantik doğduk, romantik ölürüz! :-))
Bugün de bir arkadaşımızın Cihangir'de açtığı bir tango giysileri ve ayakkabıları dükkanının açılışı var...Yetişebilmeyi umuyorum...
Ne güzel ama, tüm tanıdığımız, sevdiğimiz insanlar tangoya hizmet ediyor; gerek dans anlamında, gerek müzik, ayakkabı, kostüm tasarımı, organizayon, eğitim  alanlarında ve  daha nicelerinde...
Bu yola hepimiz baş koymuşuz ve 
Tangomuz daima yükseliyor!!
 Tabi bu akşam da, bir fest milongası yolu gözükür bize...
Eminim  göreceğimiz, yaşayacağımız daha nice tango dolu anlar vardır!!! *
Yok mudur? :)))

16 Kasım 2012 Cuma

Ey Liman , vay Liman...:-)

Son anda gitmeye karar verip, bayıldığım bir milonga oldu Liman Lokantası..
Lokasyonu, manzarası, ambiyansı, zemini her şeyi harikaydı.
Sıcaktan bunalıp balkonuna çıktığında insan adeta denize atlamak istiyor..Solda Boğaz Köprüsü' nün ışıl ışıl görüntüsü, sağda bir yığın güzel Eminönü ve Sultanahmet Camileri...Beğenmek az kalır bayıldım!!:))
Zemin de dans etmek için çok uygun..Şov yapan dansçılardan biri olsaydım, şovumu bu mekanda yapmak istediğimi belirtirdim...İstanbul'un tarihi dokusunu yansıtıyor adeta...Zaten şatafatlı olmayan bir girişten geçtiğimizde içi sürprizli bir salona açılıyor ki çok hoş bu...
O kadar şatafatlı girişler de içi  boş ve sevimsiz yerlerle karşılaşıyoruz ki, trajik bir ruh haliyle başbaşa kalabiliyoruz..
Zaman zaman insanlara benziyor aslında bu şatafatlı olup olmama durumu...
Şatafat arttıkça doluluk oranı azalıyor sanki ...Tabi hep değil; çoğunlukla...:))
Neyse Nevra sağolsun elbiseme de kızmadı, yahu fest di mi git evine giyin, yok, ofis kıyafetimle katılıyorum festlere ki  bu facia, kabul ediyorum..Ama Allahtan pek feste uygun olmasa da elbiseydi üzerimdeki ve çok göze batmadım..
Lakin bir miktar kalın geldi giysim..Havalandırma da daha iyi çalışabilirdi belki ondan..
Bu da klasik Türk zihniyeti..Camlar havalandırma olarak kullanılır...:))
Yahu camları aç tamam da havalandırmamdan ne istiyorsun..
Burada en çok bana servis yapan genci sevdim..İdol marka şarabın 15 TL ye sunulduğunu söyleyince bari dedim seçenek olsun..Müşteri seçsin...12 ye kadar hiçbir şey içmedim boykot ettim...Tabi yemekte muhteşem bir İtalyan Sangiovese' si içmiştim o ayrı...O yüzden tuzum kuruydu...Ama ben şarap isteyince ilerleyen saaterde bayıldığım kadehte harika bir şarap sunuldu bana...Çocuğu ikna etmiş olacağım bu seçenek gerekliliğine..Lakin bu kadarını beklemiyordum..Aslında 5 TL sıkıştıracaktım çocuğun cebine ama ödül sistemi illa paraya dayalı olmasın diye durdurdum kendimi...Her şey paradan kaynaklı olmasın...Bizler insanız..İletişim gücümüzdür...Paramızsa cebimizdeki aracımız, o kadar...
Neyse DJ i de ayrıca çok başarılı buldum; harika tandalarla dans ettik...Yurtiçi ve yurtdışından bir yığın dansçı vardı ve yerlilerin seviyesi çok daha iyiydi...
Çok başarılı dansçılarımız var; hepsini ayrı ayrı izlemekten keyif alıyorum...
Gece 2.30 olunca eve kaçtım...Bu tangonun sonu yok, hele fest milongaları sabahlara kadar sürmekte..Helak olmayayım dedim ..Sonra  Suada'ya nasıl kalırdı enerjimiz..
Mazallah!! Enerjimiz kalsın değil mi? Bir yığın şov, şahane tandalar, danslar, ambiyanssal büyüleyicilikler ve feste ait her şey bekler bizi..
Yalnız şu çarpışmalar, ayaklara topukların gelmesi gibi  kazalarını hiç söylemiyorum..
Dün bir topuk geldi ayağıma; acıdan gözlerim yandı!! Kadın oydu ayağımı ama o ne yapsın lead edenler ne kadar bakıyo önünde insan var mı yok mu...Etrafına yönelik dans etmek, kendi için dans etse ve  pisti gözönünde bulundursa bu tür facialar olmaz ya da azalır..
Dolayısıyla, festlerde dans ederken gözlerimi açık tutuyorum...
Hani derler ya, kadın akışa bıraksın kendini tangoda, keyfini çıkarsın...
Hadi festte yapsın bakalım..Hastanelik olur valla...Rondayı takip etmezse.Sakatlanır garanti!!  Milonguerolar da pek dikkatli sayılmaz...Hele bazıları bir pist var farkında bile değil...:) Neyse!!
Çok iyileri de var...Bu konu da böyle!
Suada'ya gelirse sözümüz; orası da  apayrı bir ekol; suyun içinde yahu..Daha ne olsun...
İstanbul gibi kent dünyada yok işte...İstanbul'a gelip de aşık olmayan da yok zaten..Yoksa çekilir mi trafiği, gürültüsü..vs vs..
 Neyse, hadi bakalım bugün ollar Kuruçeşme'ye  uzanır...---*

14 Kasım 2012 Çarşamba

 Tam festival moodundayım...

 Ey milonga, vay milonga, ah milonga...:)

Bu ara nedense sürekli dans etmek istiyorum..Ve harika milonga deneyimleri yaşıyorum...Ne güzel!!

Ptesi Armada, dün My House milongaları harikaydı; enerji çok güzeldi...Dj de sonradan coştu...:)
Şimdi bugün itibariyle fest başlıyor; çeşit çeşit renkliliklere tanık olacağız eminm.
Bu akşam emin değilim fest milongasına katılımım konusunda ama Cuma Suada kesin gibi gözüküyor.
Bugün de Kız Kuleli milongayı çekti gönlüm...Rahat, hoş danslar etmek ister gönül, milonga bahane..:)
 Perş ise ya martılı milonga ya Liman milongası olabilir bakalım göreceğiz...Martılı da çekici geliyor oldukça..İnsan konfor istiyor...:) Rahat rahat müziğin büyüsüne, manzaranın güzelliğine, pistin akışına kapılmak istiyor..
Cuma ise Suada'ya mutlaka gidilmeli; yoksa çok şey kaçar...:)
Bu arada henüz kimler nerede şov yapıyor, incelemedim..Biraz araştırmam lazım..
Hava koşulları da değişiyormuş;
bir iki gündür gülümseyen güneş, yerini, gümbür gümbür bir yağmura bırakıyor...
Aman kaçınız! :))



13 Kasım 2012 Salı

Bir Sürpriz Milonga...:)

Haftanın ilk günü, şöyle güzel bir dinlenirim diyordum ancak, sağolsun çok sevdiğim bir arkadaşımın telefonda konuştuğumuzdaki coşkulu sesi sayesinde kendimi Armada'da buldum ve o kadar keyif aldım ki sormayın...Üzerimde tango için hiç de uygun olmayan bir elbise ve bavulum yani kırmızı çantam olsa da sorun olmadı...Tandalar çok başarılıydı ve çok keyifli danslar ve sohbetler ettim...
İşte bazen insan, hayatın akışına bırakmalı kendini; hoş ben sürekli akışa bırakıyorum ya neyse...:))
Birbirinden yetenekli dansçıların danslarını  izlemekten de oldukça keyif aldığımı söylemeliyim...Artık yaşlanıyorum sanıyırum zira oturabiliyorum...:)
Eskiden zıp zıp sürekli  dans edeyim isterdim, şimdi arada nefes almak, sohbet etmek, ve pisti izlemek istiyorum...30'dan sonra böyle oldu..:))
Milonga öncesinde ise her zamanki ritüelimiz gereği bir arkadaşımla buluşup sohbet ettik; yemek yiyip bir güzel İtalyan' Pinot Noir ı içtik...Harikaydı...Motivasyon bombası! :)
Sohbetlerin şekillendiği yön ise, hep ilgimi çekmiştir...
Snrm en çok bahsettiklerimiz, yaşamsal derslerimizin o anki yansımalarını yansıtıyor...Neye ihtiyacımız varsa deneyimsel olarak görmemiz sağlanıyor..Enteresan...
Biraz sohbet olmadan da yaşam pek boş; hoş hiç konuşmaktan haz etmeyen arkadaşlar da edindim bir ara ve şok oldum; insan nasıl konuşmaz ya...
Neyse, bu Ahırkapı milongasının da havası mıdır suyu mudur bilinmez, hep keyifle döndüğüm milongalardan biri  oluyor nedense..Ee gençliğimiz var içinde...Anılar, anılar...
Bir de pist, ambians filan çok başarılı; harika bir salon..*
Neyse bugün bakalım istikamet neresi olacak, akıştayımmm;
zaman içinde sürekli ve yeniden akmaya devam ederek....*

11 Kasım 2012 Pazar

Bir Moda esintisi...:-)

Sabah  dayılar, kuzenlerle başlayan bir aile kahvaltısından sonra- ki sormayın bal kaymaklar yutuldu...:-))- tertemiz hava içe çekildi ve hafif bir orman yürüyüşü yapılıp güzel bir kahve içildi...Pazar Günü'nün bu rahatlatıcı rehaveti mutlaka doğaya dokunma anıyla eşdeğer oluyor...
Asya Kıtası'na her geldiğimde içim açılıyor...Sakin ve yeşil...Harika!*
Bu keyifle geçen bir öğlen sürecinden sonra çok sevdiğimiz Alejandra'nın dersine geçtik...Numaralar çok zor İspanyolca'da..ya da benim ezberim feci..:) Neyse insan kafasını bambaşka şeylere yoğunlaştırınca güzel bir dinlenme çekiyor insaın canı..Kesinlikle arada milongasız geçen günlerin olması şart; özlemek de lazım bu yoğun duygular yaşadığımız ve bir yaşam biçimi olan hobimizi...:-))
Gerçi özlemeye pek vaktimiz olmayacak..Önümüzdeki hafta başlayacak olan Ritüeller ve ay sonundaki  Carnavallar filan bakalım ne deneyimler getirecek...
Suada'yı  ise özel bir sabırsızlıkla bekliyorum...
Öncesinde mutlaka "vino tinto" olayına gireriz...Şifreli kullanıyorum artık..:))
Şart oldu zira..:)
Moda da öyle güzel bir yer ki; tüm yelkenlileri görebilmek insanın kişisel özgürlüğünü arttırıyor sanki..Bugün de olağanüstü gözüküyorlardı, suyun üstünde rüzgarla bütünleşirken...*
Deniz ne mutheşem bir şey; uçsuz bucaksızlığı insanı derinden sarmalıyor sanki...Mis..**
Haftaya da "La Paz" da bir Küba müziği rüzgarıyla başlayabiliriz...
Barış dolu bir zaman geçirmek adına...İsimlerin manası tamamiyle taşıyanı yansıtır belki de...Kimbilir!!
Bakalım nasıl bir hafta geliyor avuçlarımıza...Meraktayım.:)
Bol idraklara uzandığımız bir yollar diyarına olsa mı ki yine..

10 Kasım 2012 Cumartesi

10 KAsım ve enteresan bir tarih 10.11.12,   9'u 5 geçe  Atamıza saygı duruşunu evimizde de olsa geçekleştirdik, bir yandan köprüde arabaların korna seslerini işitirken ve durduklarını görürken; bir yandan o anın büyüsünü sinerjik bir duyguda hissettik. Gerçekten çok memnun oldum bu ruhun hep içimizde olması ve toplumsal bir hareket yapısına dönüşmesine...Evet Atam İZindeyiz ve sen olmasan biz diye bir şey olamazdı...
Bunun aklıma şu cümleler geldi yine;
Eylemler sonuç ve etkileriyle, düşünceler özgürlükleriyle gelir."
 İnsanın eylemleri tıpkı kelebek etkisinde olduğu gibi bir çok insanı etkiler, düşünceleri de perspektifleri genişletir. İşte o yüzden insan teklikle topluluk, toplulukla teklik hissedebilir ve bu sınırsız evrende binlerce evren yaşayabilir. İnsan çaresiz kaldığında, bir sonraki günü beklemeli ve bir anlık yoğun duygularının esiri olduğu zamanın getireceği eylemin tüm sevdiklerinin hayatını da etkileyeceğini bilmelidir. Bunu bana, geçen yıl yitirdiğimiz canım kuzenim Evrent yeniden hatırlattı bugün. İsmi gibi bir cevher ve evrendi bizim Evrentimiz. Tam 9 ay olmuş aramızdan ayrılalı, bunu bana dayım hatırlattı sabah kahvaltısında...Bir bebeğin doğma aşamasına gelme süresiyle eşdeğer...İşte hayat bu kadar enteresan...Her an çok değerli ve sayılı...Biz de bu değerli anlarımızı sevdiğimi şeylere ayırıyoruz işte, milongalar, keyifli zamanlar, şarapla gelen hoş sohbetler, yürüyüşler, geziler, çalışmalar, kazançlar, aşklar, dostluklar ve daha niceleri...
Dün de Levent'teki milongaya katıldım, metroyla ulaştığım tek milonga...:) ve çok istediğim bir kitabıma kavuştum; Tango Stories Musical Secrets; acilen hatmetmem gerekiyor...Heyecanla okuyacağım..Keyifli danslar, sıcacık bir şov, ve gerçekten iyi bir müzik ziyafeti sonrası evime döndüm; zira gözlerimi açamıyordum artık...Tüm gece esnedim zaten niyeyse...Kış rehaveti...:-))
Bugün de bütün organizasyonlar peşpeşe gelmiş ve hepsi de sevdiğim organizasyonlar. Zira o en şiddetli yağmur altında şirşipit olunca enerjim azcık düştü. Akşam duruma göre bir akış söz konusu olacak gibi...
Bu poyraz yağışlarından pek haz ettiğim söylenemez...Ya ev ya yeni bir milongaya ve nice güzel tandalara akış halinin dayanılmaz serinliği ve hoşluğu...
İşte bir hsonu da böyle geçer...*


9 Kasım 2012 Cuma

Günün sözcüğü "Başarı",
Bana göre başarı;
 Yalınayak yürümeye başlayıp, yol boyunca tüm kumu ve çakıltaşlarını hissedebilmenin özgürlüğünü yaşayabilmek, yeri geldiğinde ya da arzu ettiğinde de istediğin ayakkabıyı giyip yoluna devam ederken, yeri geldiğinde de yanıbaşındaki ormana, ya da denize, o ayakkabıları sırf istedin diye fırlatabilmektir...Başarı budur! :-))
Günün milongasıysa dün keyifle dansettiğim, Mr. Donato'nun müziğiyle, çok sevdiğim dostlarımla birlikte o bir kaç saatimi geçirdiğim ve başta gitmekte emin olamayıp, gidince de çok keyif aldığım milonga oldu...Farkediyorum ki, insan sevdiği dostlarıyla da tandalar sonrası oturup sohbet ettiğinde çok daha keyifli geçiyor milongalar...Otelin pisti de başarılıydı, yani benim çok hoşuma gitti, sanki daha sıcak bir ortamı vardı...Arada iyi bir alternatif olur orası diye düşündüm..Servis her şey iyiydi...Diğer martılara uzandığımız milonga olmadığı durumlarda bu sıcak atmosfer de cazip..
Gelelim günümüze, bugün Cuma, hsonuna geçiş...Ofis sonrası bir arkadaşla görüşülüp, güzel bir yemek paylaşılıp, Levent'teki milongaya akılır diyorum..Ee leyleği pistlerde gördük bu ara...Hep tango...Hep tango...:)

8 Kasım 2012 Perşembe

Ve milonga kuşluğuna devam...:)))

İşte güne şu cümlemle başlamak istedim;
"Bir gün cömertsen, bir gün cimri, bir gün neşeliysen, bir gün hüzünlü, bir gün tutarlıysan, bir gün tutarsız, bir gün hızlıysan bir gün yavaş, bir gün düzenliysen, bir gün dağınık olacaksın ki tüm farklar farklılıklarıyla anlaşılsın...Zıtlıkları şöyle değişik bir perspektifle algılamak lazım...
Ve bir gün aşıksan, hep aşık kalacaksın..:) "

Dün şiddetli yağmura yakalandığım Taksim'de- ki tüm ayaklarım suyun içindeydi, göl gibi olan yolda, buna rağmen şikayet etmedim, Sensus'un güzel Vinolus Shrah'ı mı, otlu peyniri, Ayvalık tulumu mu  bilinmez bir keyifle yürüdüm Galata ile Sıraselviler arasındaki yolu...Ne için Kız Kulesini göreceğiz diye...:) Eh gayet de keyif aldık....
Mühim olan keyfe odaklanalım...ve anın, tangonun, paylaşımın tadını çıkaralım; ve Pugliese çalınca da ne olursa olsun dans etmek istiyorum...Ya da milongayı terk ediyorum...:) Dans edemiyorsam tabi...Tahammül edemiyorum, böyle  mükemmel bir tanda çalarken, vücudumdan tüm tınıların akmamasına ve dolayısıyla, adımlarım çıkış yolunu seçmeye zorlanıyor...Durmuyorlar!
İstediğim bir müzik varsa zaman zaman  ısrarcı olabiliyorum- ki hiç değilimdir ya...:)
Bir arkadaşı da zaten bir milonga tandasında tüm ısrarlarımla dans etmeye ikna ettim, azcık da zorladım kabul ediyorum...:) Oysa milonga tandası diye oturmuş..Ama baktı durduramıyor beni, en nihayetinde dans etmekte buldu çareyi  naapsın....Can çıkar,  huy çıkmazmış..:)
Bana göre hoş olan şey,  gittiğim çoğu milongada keyif alıyorum; eğer pist, zemin,  müzik ve ambians  feci değil, rondalar düzgün ve  dansçılar da iyiyse; yani dansçıların hepsi illa iyi olacak değil de, serpme olmalı bir miktar..."Sinerjik Motivasyon" diyorum buna ben..**
Tabi keyif almak bulunduğun andan, biraz da insana bağlı...Gittiğimiz milongalarda her şeyi eleştirmek yerine, keyif almaya odaklansak daha hoş bir milonga deneyimi yaşayacağız fikrimce.
Sonuçta organizatörler de ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar; onlar da birer insanlar  ve piyasada tutunmak  hiç de kolay değil..Hep destekle yürür organizasyonlar...
İnsansız her şey bir hiçliktir aslında...
Tabi zaman zaman yapıcı eleştiriler -üstüne basa basa söylüyorum "yapıcı eleştiriler"- olması şart ki, farklı perspektiflerle en iyi milonga ortamlarına, dansçılarına ve organizasyonlarına kavuşalım çünkü bunu hepimiz istiyoruz ve bunu bireysel, ekipsel  ve camiasal çabalarımızla oluşturabiliriz...Bozmaktan ziyade geliştirmek, oluşturmak ve yapmak mühim...
Seçenekler, opsiyonlar daima iyidir...Bu dünyadaki renkler gibidir...Hepsini görmek insanı genişletir,, keyiflendirir...
Ve hayat keyifle çok daha güzel...ve tüm keyifler ve milongalar bizlerin olsun...:))


2 Kasım 2012 Cuma

Ritüel i beklereken...:-)
Eh Kasım ayını hayatımda ilk kez sevmeye başladım; çünkü ılık seyrediyor; ne mutlu ilkbahar sevenlere..:-)) Dolayısıya milonga moodumuz yüksek, güzel ve keyifli milongalara katılıyoruz, manzaralı, manzarasız, eski, yeni, geniş kitleli, küçük ve sıcak, çeşit çeşit...
Ama en çok da festivali bekliyorum; Suada var...Suyun içinde yüzdüğümü hayal edeceğim, orada dans ederken...Merakla bekliyorum...
İnsanın doymadığı şeyler var hayatta işte;
tango, bana göre şarap peynir-özellikle yüzülmediği zamanlarda-, kahveler, güzel yiyecekler, hoş sohbetler, doğa aktiviteleri, geziler, aşk, kazançlar ve daha niceleri..Ha bir de kutlamalar..Çok seviyorum..Hem etkinliklere, hem de kutlamalara karşı zaafım var kabul ediyorum...Hepsine katılmak istiyorum, ne iştah; durmuyor!! :)
Neyse bakalım, gönül farklı dansçılarla dans etmek ister..
İnsan bildiği dili daima öğrenir ne de olsa ve farklı insanlarla yeniden geliştirir...Bir Torelliyle karşılaşamadık ki, kendisiyle dans edemezsem gözüm açık gidecek zira..Evrensel sistem?? Sesleniyorum..Nice Torelliler bahşet tm mı; bir de Max Von....:)
Şimdilik susayım; ofiste canım sıkıldıkça yazıyorum...Levent'e uzanmalı ve güzel bir milonga deneyimi yaşanmalı bugün de diyorum...Haydi Bakalım Nice güzel h.sonlarında gezinelim, martılarla dans edercesine...**

24 Ekim 2012 Çarşamba

Ve bir bayram haftasına, ingilizce bir hikayeyle başlamak istedim..Çünkü şu an içimden gelen dil bu oldu...Ve bugüne has bunu hissettiğim için paylaşmak istedim...
"The young boy said " Dad I am lost! "
& the father replied..."Oh my son I love you very much; deeply in my heart & soul, tomorrow will be another day! You ll feel better! Now lets sleep I am tired, you are too... "
& The next day, there was not a new day for the boy... It was just the end for the road...All the leaves were behind his path..."
So we always plan for the next day, or for the future..However, what we have, whom we are with are all depending on just for the present...Now is always in our ands...That is it!!! ** "


Bu bayram da içimden martılara uzanacağım milonga geliyor, terasından bir derin nefes çekebileceğim bir ansal ve bütünsel bir zaman dilimini doyasıya yaşayıp, içeriden yankılanan eşsiz müziği tüm ruhumda hissetme ve adımlarımda canlandırmak için belki...
Yaşam ansal derinliklerin nicesel değerinin yoğunluğunda gizlernirken günyüzüne çıkıveriyor işte...Bu yüzden ilgi duyduğumuz şeyler belki de ruhsal adımlarımızın dünyasal versyonu...Bu yüzden müzik tüm boyutlarımızın ansal izdüşümü işte...
Bu güne has parçaysa "Tres Palabras... "
(Bebo Valdes y Chucho Valdes han grabado un disco juntos a dos pianos. Esto es una primicia de esa grabacion historica.)
 İşte böyle bir haftadayız...***

18 Ekim 2012 Perşembe

Bu haftaya özel yeni bir Milonguera havası geldi çattı...:-))
Hep enteresan bir hava hakim olur bana...Balkanlardan gelen bir yoğun milonga ve fest rüzgarlarının ardından, güneyden gelen dinginlik, dinlence ve sakinlik rüzgarları etkili olur....
Bu kezse kuzeyden gelen yeni ve yoğun, bir o kadar da eğlenceli bir milonga havasının akımına kapıldım ve dün itibariyle etksini arttırdı bu hava sistemi...:))
Kız Kulesi'ne baktım gönlüm açıldı....Müthiş tandalarda süper Milonguerolarla dans edince motivasyonum iyice arttı ve sonunda  neredeyse martılara uzanacağım bir 9. kat milongasına katılmak için şu an ofisimde parmak uçlarım heyecandan dans etmeye başladılar bile...:)) Durduramıyorum da...
Neyse bu haftayı full milongalara ayırdım, sonra bayram seyran derken insan hayatında hangi prg lar olacağı belli olmaz ve şu an radio'da birden bire ansızın gelen bir Pink Floyed parçası "Wish You Were Here" ı dinlerken derin bir nefesle içime dolan yaşamsal enerji gözlerimden ışıksal hüzmelerle atmosfere yayılıyor sanki...Miss gibi bir hava, taze, yeni ,fresh, heyecan verici...Anlarım gizeminin renksel bütünlüğüyle gökyüzüne yayılıyor ve harika bir his bu işte...İnsanın tüm damarlarından akan canın, kanın, enerjinin izdüşümsel yansımasının berraklığı ve ışıltısı gibi...
Yaşamın renkleriyle olan dansımız daima süregelsin, coştursun ve yükseltsin bizleri;
bütünselliğimizi kat kat arttırsın...
Ey güneş nelere kadirsin!!! :)))

9 Ekim 2012 Salı

Bir mini fest geldi geçti, Ekim ayının en güzel günlerinde...**

Ekim aynının güzel havası mı, suyu mu, kokusu mu bilinmez insan hep kendini fest moodunda buluveriyor; sağolsun organizatör arkadaşlarımız da peşpeşe ve aynı anda oluşturulan fest ler organize etmişler ve tabi hepsine katıldık..
Başta Pera Palace olmak üzere, Inn Park ve Armada' yla tango coşkumuzu iyice arttırdık diyebilirim!
Tabi söylenecek çok şey var bu birbirinden güzel milongalarla ilgili olarak...
Pera Palace bir muamma; dışının büyüleyiciliği, içine girdiğin anda artan bir cennet yapısı; merdivenleri , tavanı, görkemli avizeleri, iç dekorasyonu ve mobilyalarıyla insanın bakışını süslüyor adeta...
Tek kelimeyle muhteşem!!
Bu görkemle gelen güzel bir ambians, güleryüzlü ve insanın içini ısıtan bir karşılama, rahat hissettiren bir atmosfer, keyifli şovlar, fotoğrafçılar, ışık, djlerin güzel enerjileri ve müzik seçimleri, dansçılar, sohbetler ortamı daha da etkileyici kılıyordu elbette...
İçki fiyatları insanın dudağını uçuklatan cinstendi ama olsun; yine de unutulmaz bir geceydi; varsın cepler boşalsın; yeniden dolar elbet!! Orada dans ederken aldığım keyfi parasal niteliklerle ölçmek hata olur; o yüzden bu organizasyonda emeği geçen tüm dostları tebrik ediyorum..**
Ctesi günüyse Solo Tango'yu dinlemek amacıyla ve genel bir atmosfer değerlendirme amacıyla Sinergia'ya katıldım; çok da keyifliydi..Adı üstünde sinerji milongası!!
Güzel şovlar izledik, dans ettik, ve birden bire bambaşka bir çiftin -benim için sürpriz oldu-  şovlarını izleme şansı elde ettim...Meğer Mundial şampiyonlarıymış kendileri!! Cehalet işte şovları olduğundan bihaberdim aslında..Başladıklarında gözlerim açıldı ve birbirinden etkileyici dört parçayla sergiledikleri şovları da hayat boyu unutacağımı sanmıyorum...O gün bugündür gözlerim açık; kapanamadı...:))))
Tabi bayıldım ve bayıldım ve bayıldım!! İnsanlar ne şovlar hazırlıyorlar; adımlarındaki, hareketlerindeki yetkinlik, dinginlik, atraksiyon, zerafet, sürpriz ve müzikalite beni gerçekten etkiledi. ve daha bu arkadaşlar 89 doğumlu...Şaka gibi gerçekler!!!
Pazar günü biraz İspanyolca söküm çalışmasına katıldım..Alejandra inanılmaz bir eğitmen..Çok memnun kadım ve keyifli bir ekiple de çalışmak hoşuma gitti...Ve o kadar uykum geldi ki akşam saatlerinde evde koltukta sızdım...Güyya festin son gününe katılacaktım ama ne gezer; rüyalarımda raks ettim..:)
Ptesi başladığında, Armada'da Horacio Godoy'un Dj' liğinin olduğu milongaya katılmayı hedeflemiştim ancak yorgunum gidemem diye düşünüyordum...Ofisten çıkıp sevdiğimiz Şili yemekleri ve Şili Merlot'u içmek amacıyla La Paz'da Sezen'ciğimle buluşup tam bir gurme ziyafeti çekince birden erneryi yükseldi ve kendimi Armada'da buldum...:) Ehh bunda bir kaç kadeh Merlot'un  etkisi yok dersem yalan olur!! :)
Milonganın ilk saatlerinde mızıklanmaya başladım; çünkü Horacio sürekli müziği kesip, açıklamalar yapıyordu...Mutlaka verimli bir çalışma oldu bir çok insan için ama yine de benim milonga anlayışmla çok uyuşmadı...En azından 1 saatlik kısmı kapsasaydı bu çalışma anlardım, ama 23:30 a kadar devam edince bu durum somurtmaya zorladı beni..:D itiraf etmeliyim...Neyse  en sonunda  bitti bu durum ve müzik kesilmeden bir kaç tanda dans edebildim...Ve sonra tabi bu değerli Arjantinli dostlarımızın bir parçalık şovlarını seyrettik..O adımlardaki çeviklik ve müzikalite fikrimce olağanüstü!! Maestrolar ne de olsa; ne yer ne içer nerelerde gezerler bilinmez..:)) Öğrenmek hoş olur belki de!!
Sonunda akşamı keyifle bitirip, evimin yolunu tuttum...
Ortaköy'ün miss gibi deniz kokan havasını içime çekip rüyamın derinliklerine daldım ve yepyeni bir güne uyandım yeniden, yeniden ve yeniden...
Dünya dönerken ben de katıldım o dönüşünün dansına, coşkusuna, hazzına ve heyecanına.....
Ehh işte böyle bir fest rüyasından uyandım bugün de!!! *

2 Ekim 2012 Salı

Biraz acı olmadan yaratıcılık sınırılı bir seviyede kalır...
O yüzden sanatçılar zaman zaman acıyla harmanlanır ki yaratıcılıkları kat kat artsın..
Hep halinden memnun olmaksa yaratıcılığı bitiririr..*
 Günümüz ilişkilerine bir atıf bugünkü yazımın konusundaki seçimim..
Eski dönemlerin uzun süreli, emekle oluşturulan, yaşatılan, sürdürülen ilişkilerin yerini, kısa dönemli, heyecansal, anlık ve dürtüsel ilişkiler aldı...
Tamam hala uzun süreliler yaşatılıyor ve kısmen sevindirici, çünkü sayıları azalıyor gitgide...
Ee iş hayatında, yaptığı her alanda en iyisi olması beklenen insan, başka bir insanla ortak bir yolda yürümekte zorlanır oldu..Tahammül sınırlarında da ciddi limitler oluşur oldu..
Bu da mantıksız sayılmaz...
Sonuçta;
'Aşk herkesin ortak istediği, ama uğruna çaba göstermediği bir ütopyadan öteye gidemez oldu' 

Bazı ütopik kuralları oluşturma ve bazı gereksiz ya da sınırlayıcı kuralları yıkma vakti belki de şimdi!
Arada dansla da tüm yaşamımızın anlarını pistin ortasına yerleştiriveririz kimbilir...
Bu dünyada tüm deneyimler insana özel ve geliştirdiği oranda genişliklere uzanan bir vadi gibi...
İşte böyle
Eh bu haftaya da bolca fest le başlıyoruz...
Müşteri olmanın en güzel yanı, o anda moodun nereyi çekiyorsa oraya gidebilme özgürlüğünün olması aslında ve bunu gerçekten çok seviyorum. Zaten snrm tüm organizatörleri de tanıyoruz, hatta hepsi de arkadaşlarımız, zamanında birlikte dans ettiğimiz de dostlarımız çoğu..Bu da hoş bir şey tabi.
Biz dağcılık yaparken "Dağcının dağcıdan başka dostu yoktur!"

derdik; bir yığın rekabet durumları, didişmeler vs olsa da..
Aslında aynı şey tango dostları için de geçerli; "Evet Tangocunun tangocu dışında dostları da olmasına karşın, fazla görüşememekten kaynaklı en çok da, bir anlamda tangoculardır dostları!
Bunu unutmamalı; ee ne de olsa senin içindeki duygularıi düşünceleri ve yaşayışları en iyi benzer aktiviteyi paylaşan insanlar algılayabiliyor...Gerçi dost diyince de, sen bambaşka ve ondan farklı şeyler de yaşasan, dostun bir bakışıyla anlayabiliyor seni ki bu da mucizelerden biri yaşamlarımızın..
Özsel benzerlikler, yaşayışsal farklılıkları algılatır çünkü. Çok etkileyicidir bu da!!
Şimdi gelirsek haftanın programına,
Pera Palace' a mutlaka gidilmeli; ne bina ama!! ve Sinergia nın da bir milongasına mutlaka katılınmalı.
Hatta gönül ister şu güneydeki fest e de katılmak, yüzmek filan ama bu biraz da zor bir ihtimal..:-)
Bana kalsan şimdi uçağa atlar giderim Kaş'a ve suyun içinde raks ederim ama işte...:-))
Bunun yanı sıra hafta içi milongalarını da hafife almamalı, zira çoğuna katılma isteğim var...
Sonbahar tango mevsiminin açılış sezonu bence; havalar sular gayet şahane; tango aşkı ve özlemi de yazın birikti ve arttı da zaten; oh ne ala!!
Bol milongalı, bol kazançlı, keyifli, sevinçli, sağlıklı, bolluk ve bereketle dopdolu bir hafta olsun hepimize inş...:-)
Ekim bir ayrı güzel!!***
Sonbaharın favori ayıdır Ekim; her şey bambaşkadır!**

25 Eylül 2012 Salı

Bir milongaya gidersin,
 ve orada tango serüvenindeki bebekliğini, çocukluğunu, yetişkinliğini ve belki yaşlılığını görürsün. İlk dansettiğin değerli bir dostun ue ilk partnerinle tangoyu yaşarken ilk adımların ve tüm yaşadığın süreç birden aklına geliverir. Bunu yaşamak yılların fazlalığı ve yoğunluğuyla derinleşir. İşte o yüzden tango ya da her ne ise yaşamının uzun bir zamanını kapsayan alan hayatının akışını yansıtır ve ışığını hissettiğin süreçle derinleşir;
ve derinliklerde gezinmeden renkler asıl oldukları ve parladıkları renklilikler değildir!! *

Başka söz yok bugünlük...*

20 Eylül 2012 Perşembe

Bir sonbahar masalı,

Koca bir yaz geldi geçti, ancak oturup bir şeyler yazmaya zaman ayırabildim..
 Hayat ışık hızıyla devam ediyor denir ya, aynen öyle.
Önceliklerin, derinliklerin, keşiflerin, yaşayışların değiştiği dönemlerdir insanın İstanbul'dan ya da yaşadığı yerlerden ayrılış hikayeleri...
Bambaşka yerlere gdip, bambaşka insanlarla karşılaşmak, şu evrensel renklilikte, sanki daha da parlatıyor insan..
Etkileyici olan, insanın her döndüğünde, başta kendini, çevresini, dünyasını ve evrenini bambaşka gözlerle görebilmesi oluyor snrm..
Bu yüzden hep yolculuk, yol ve yolcu olma hali var insanda ve adeta sınırsızlığının, sonsuzluğunun gökyüzünde yansıyarak parıldaması gibi, pek ışıksal bir yörüngede..
İnsan zaman zaman hep yaptığı şeylerin dışında şeyler yaptığında yepyeni yanlar ve yönler keşfediyor..Yelkenleri genişletip, açılıyor okyanuslara..Engin sularda, bir bütünlükle dolup taşıyor..Sonrasında tekrar dönüyor bulunduğu yere, dünyamızın  dönüşüyle dans edercesine.
Bugünlerde hazırım tekrar tangoyla dolup taşmaya; bambaşka ışıkları, renkleri görmeye ve elbette karşımdakinin de eşsizliğini öğrenmeye..
Hep açılışlar var sonbaharın getirdikleri arasında...
Bu her yaprağın toprağa düşmesindeki hafif dingin, narin ufacık bir çıtırtı gibi hoş ve sürprizsel..
Bizler de açılalım, genişleyelim istiyorum;
şu yaşadığımız her anı daha da ferahlatalım..
Ve yollar hepimize açık olsun; sınırların ötesinde gezindiğimiz diyarlara...

13 Temmuz 2012 Cuma

Uzun bir aradan sonra bir yazı daha gelsin...:))
Ee tabi bu yaz aylarının etkisi midir bilinmez, insanın rutinleri değişebiliyor...Gerçi yaz olmasa da rutinlerle aram çok iyi değildir...
Neyse, konumuzadönersem, öncelikle güzel bir tatil yaptım...Deniz suyu ve güneş ışınları tüm ruhumu canlandırdı ve bedenim, zihnim doğayla dans etti...Harikaydı....
Sonrasında , her yıl düzenlenen ve koşarak gittiğimiz tango festivaline katıldım..Tabi Bodrum'dakini kaçırmıştım...Malesef...Her yere yetişmek mümkün olmuyor; benim için bile...:)
Mekanlardan özellikle Büyük Klüp çok hoşuma gitti...Diğer mekanların da manzarası, son gün de Dalyan'ın havuzu İstanbul'un yaz büyüsünü iyice açığa çıkardı....Şovlar da gayet etkileyiciydi..
Kostümler şahaneydi...Apayrı bir sektör oldu ayakkabı ve kostüm...Müthiş şeyler görüyoruz...Tasarımcılara bravo...:)
Festivaller güzeldir; genelde hep keyifli anlar sunar bizlere....Bir çok dostumuzu da görebildik; en güzel kısmı...Bolca da dans...Hiç etmeyiz ya...Malesef G.Torelli yoktu...Allahtan ona benzeyen bir Milonguero vardı...Artık Torelli'yle Arjantin'de dans ederiz...Derslerine de katılırız...Valla kopacağız gibi bir hissiyat içerisindeyim..Hadi bakalım, hayırlısı olsun..
Fest sona erdiğinde hala fest moodundan çıkamayıp Ahırkapı, Taksim'deki manzaralı  milongalara katıldık...Hepsi fest tadındaydı...Dün de teraslı ve iyi havalandırmalı mekanda dostlarımızla görüşüp keyifli danslar ettik...:)  Şahsen çok keyif aldım; zira nem %75, 80 filandı snrm...:)) Dışarıda olmak pek hoş olmazdı!! Delirtecek bir hava ....Gerçi yarından itibaren 9 derece artıyormuş hava sıcaklıkları...Ne oluruz bilemiyorum artık...:))
Bir de bugün gördüm ki Color Tango geliyormuş...Uçtum, uçtum...
Geçen yıl gelsinler de gelsinler diyip durmuştum...Arkadaşlar organize etmiş...Çok sevindim...Kaçırmayız artık...
İşte böyle, yeni bir haftasonuna girerken harika günler geçirelim, tangoyla anın büyüsünü arttıralım ve arada şarap, peynir ve harika sohbetlerle anımızı şenlendirelim....:)))

11 Haziran 2012 Pazartesi

Haftanın son üç gününden milonga, jazz ve festival izlenimleri....:-)

Bir Cuma akşamının getirileriyle kendimi anın akışına bırakmıştım ki, bu alışveriş merkezindeki milongaya yetişemeyeceğimi anladım. Böylece jazz dinlemek için hoş bir teras akşamını seçtim önce..Güzel parçalar eşliğinde hoşca vakit geçirdikten ve bolca üzümsuyumdan içtikten sonra buraya en yakın lokasyondaki milongaya geçtim...
Oranın organizatörü de akıllıca düşünmüş ve milongayı uzatmıştı-herkes alışveriş merkezinde olup da yetişemez diye- tabi en mutlu olan ben oldum, çünkü gecenin sonuna kadar harika danslar edip, gözlerimi açamamaya başlayıncaya kadar tüm tandalarla kendimden geçtim ve en sonunda eve yollanabildim..Oh neyse ki...**
Ertesi günse sevdiğim bir arkadaşımın nikahı vardı, ancak yoğunluktan yetişemedim ve arayarak tebriklerimi iletme seçeneğimi kullandım..Onun da buna sevinmesi ve beni anlaması çok hoşuma gitti! :) Mutlu oldum! Hem ona harika bir milonga kutlaması yaparız  belki bir gün kimbilir...:)
Akşam, ilerleyen saatlerde ise benim favori manzaralı milongalarımdan birine geçtim..
Çok keyifli danslar ettim pek başarılı  milonguerolarla.. Dj de şahaneydi, pist de çok rahattı üstelik milonga gayet doluydı...Sonuna kadar kalamadım milonganın, yorgunluktan eve kaçtım ve direk uyumuşum...Kondisyonum yetmedi yani...:)
Ertesi günse Pazar rehavetine kapılıp saatlerce kendimce dinlendim...Sonra Bebek Festivali'ne uğradım...Oh oh hoş da bir grup vardı, adı "Friends" miş, annemler olsa onların da seveceği bir ekipti...Biraları ve pizzaları da yuvarlayıp, birbirinden renki standları gezdikten sonra eve dönüş yolculuğumu Boğaz'ın esintisiyle şenlendirdim...
İstanbul öyle muhteşem bir kent ki, bu manzara çocukluğuımdan beri beni buraya adeta çiviler..."Senin evin burası" der bana..Ben de "Çok haklısın!" derim ona göz kırparak...:))
Biz konuşuruz kentimle...O beni anlar, ben onu anlarım...
 Ve bu bol esintili ve gayet uzun olan yürüyüşüm günümün en güzel parçası oldu...Her nefeste bir İstanbul anısı...Vay be!! :)) Kentim benim dostumdur; ondan ötesi yok!! :)
Evde de bolca tv ve zap zup opsiyonlarıyla günü bitirdim...Zaten sıcaklardan da ekstra yorgunluk hakimdi...Şöyle bir Yunan Adaları'na uzansak fena mı olur... Şöyle yakınlarda...
Neyse şimdi hafta başı ve herkese harika bir hafta diliyorum bol danslar ve keyifli anlarla dopdolu! :-)

8 Haziran 2012 Cuma

 Havalar sıcak mı sıcak...:)

Bu ara sıcaklar iyice bastırınca, ben de "off"layıp "puf"lamaya başladım tabi...:))
Manzaralı milongalar çekici geliyor bu ara , Salı ve Perş günleri gittiğim milongalarda, keyifle içtidğim içeceklerimi, hoş sohbetlerimi ve keyifli tandalarla dolu danslarımı tamamlayıp, bu güzel seyirde geçen  milonga anılarımı hafızamın derinliklerine kaydetmiş oldum...
Bir de jazz müptelalığı sardı bugünlerde...
Canlı müzik gibisi var mı??
Şahane!!
Tabi müzik fest de başladı...
Hsonu da bir yığın festival bizleri  bekliyor...
Bugün de bir alışveriş merkezinde var bir milonga var ancak hala kararsızım jazz mı, yoksa bu yılda  bir kez düzenlenen milonga mı cazip gelecek diye...Akşam seçimimi yaptırır elbet...anların getirisiyle....***
Bu ara sıcakların etkisi mi bilinmez, pek yazasım yok; daha çok konuşasım, yaşayasım ve yüzesim var....Tatil güncemle geri dönmeyi bekliyorum...
Bir süre nadas....:)
Herkese iyi h.sonları...:)

3 Haziran 2012 Pazar

 Bir Milonga Masalı! :)))

Bir varmış bir yokmuş....Evvel zaman içinde, çok uzak kent köylerinden birinde yaşayan  bir milonguera varmış....Bu milonguera, o milonga senin bu milonga benim demez hepsini  birer birer dolaşırmış...Dolaşırken kapılırmış tangonun, müziğinin, dansının, insanlarının, anlarının büyüsüne...
O büyüyle dolup taşarken, akarmış zaman birer birer anılarının zenginliğiyle dolan bir deniz misali...İşte orada başlarmış yolculuklar, ruha seslenişler, özlenişler, kapılışlar, süregelen aşkla dolu gözlerin bir su yüzeyine yansıması gibi parlak ve akışkandaki ışıltıyla coşarcasına adeta..
Hiç bitmezmiş bu sezi, hissediş, varoluş ve süregelişlik bilmeceleri ve yankılanışları...
Zaman her şeyin içinde akarken ve hiçbir şeyden bağımsız ilerlerken,  insanı, ruhunun en ötelerine götürüp bambaşka deneyimlerle  mekan, boyut, an algılamalarını hep farklı farklı yaşatıp  insana adeta gülümser gibi bakarken, esprisiyle güldürmek ister gibi bir kıkırdayış sunar sanki...Kimine göreyse hüzün seslenişleri midir...Bu da bilinmez! :))
Bu milonguera bir hsonu klasiğiyle manzaralı bir milongaya gitmiş günün birinde...Bu tarihi binayı da öyle çok seviyormuş ki, İstanbul'u yaşararkenki o güzel hisleri sunan, bol bölmeli bir alanmış insanın bu şehre yolculuklarını sağlarken sanki...Rengarenk ışıklarıyla da kendi içindeki renkleri çıkartan bir alan hazırlarmış sanki...Gelsin tandalar, gitsin zamanlar, gelsin coşkular, gitsin yorgunluklar derken, harika tandalarla danstaki yükselişlere kaptırmış yine kendisini, kapılımın ışıltısıyla yanıp sönerken tüm içinin derinlikleri....Cortinalarla bir soluk alp yine dönmüş tandaların dairesel hareketlerine benzer yönde akarak, çoğunlukla da  kapılarak o anlardaki yolculuklarına...
Sevdiği milonguerolarla, sevdiği dansları edip bugünkü yolculuğunu tamamladığında, eve gidiş yönünde ilerlerken tüm trafik sıkışıklığıyla bezenmiş kentinde yolu yürüyerek gideceği aklına gelmezmiş...Biraz sezinlemiş sanki..Ama azıcık!! Tüm yolsa tam bir şaka mı ki...:)
Moralini bozmamış, gelen deniz esintisiyle dolu havanın güzelliğiyle kentini manzara manzara seyrederken...Tüm hücreleriyle sevmiş bu andaki deneyimsel süreçlerini, sahiplenmiş anların ona sunduğu olasıklarının gerçekliklerini, hayallerinin yansıyışlarını tüm içindeki o odaksal alanda...Odağının da odağında...Tam andaki yankıda..
İçinden demiş ki tüm evrene haykırarak "İşte günün sonu, ve anın getirdikleri...Hep seçimle, akıştaki enerjiyle ya kapılarak ya mücadele ederek...
Anların özü, özün aydınlığında gizli...
Özün aydınlığı ise evrensel muammanın derinliklerinde gizli...
Şimdide, sonrada ve ötede...Müzikle birlikte yankı olmak bütün mesele..."


2 Haziran 2012 Cumartesi

Ehh bir gün de sıkılalım...:))

Bugünkü milongada sebebini anlayamadığım bir nedenle cidden çok sıkıldım... Oysa çok iyi  vakit geçiririm yıllardır orada...Hayret!  Sanrım tatilim geldi...:))
Açık hava ve püfür püfür yerler arar gönül artık sıkça..
Pek az iyi milonguero arkadaşım vardı tabi, bir sebep de bu; dansa etkisi ise "danssızlık" olarak gelişti...
Sohbet et et nereye kadar...:) Ay olmaz!!
Neyse işte böyle artık şöyle deniz kenarına gitmeli bolca yüzmeli, gezmeli, ruhunu akışın dansına bırakmalı...Hep tango olacak değil ya...:) Bir de yurtdışı meseleleri var...Gitmeli görmeli değişik yerler...Vaktidir! :) Vakit nakit ya...
Neyse, işte insanın moodu birbirini tutmuyor; bir süper vakit geçiriyorsun bir milongada, bir ehh, bir püfff...:) Bu da organizasyon yapan arkadaşların çabalarıyla aslında "iyi vakit geçirme" potansiyeline dönüşebiliyor zaman zaman...İyi Dj, iyi pist, havadar mekan, iyi dansçılar çekebiliyorsan ve gruplaşma değil de her gelen insanı da o dünyanın içine dahil edebiliyorsan başarmışsın demektir...Bravolar ve alkışlar...:)) Aslında başarı için de bu şart; tabi bana göre!! Herkesin başarı anlayışı farklı olabilir...Bilinmez...
Aksi takdirde o insan niye gitsin ki bir daha o yere...:) İyi anı satıyoruz biz insanlara aslında...Bu da tekrar tekrar gelmelerini sağlamıyor mu zaten..."İyi Milonga Anısı Sat, Milongan  Tavan Yapsın   Dostum; Başarda ve Popülerlikte + Kalitede!! " Bu da satışçının notları..Olmazsa olmaz...:)))
Bunu da zaten organizatör arkadaşlarımız yapıyorlar sağolsunlar genelde...:)
Bir de, o değil de B.A.' e gitme vakit dolmuş taşmış artık onu anladım....
İşi gücü bırakıp gidicem artık..Yetti...:))
Biraz da orada milongueralığımızın tadını çıkaralım değil mi...Tat uzmanlığı hayatta sevdiğim en büyük uzmanlık dalı da...Nacizane...:)
Tonlarca ayakkabı alıp, şehirleri dolaşıp, milongaları tadımlayıp, akışla yükselelim göklere, dalalım okyanusların derinliklerine, uçalım müziksel yolculuklarımızın tınısına....
Tınıdır dans neticede...
Ruhun tınısı işte...
Hepsi bu mudur; değil...
Tınıların dansı da yaşamın izleridir...İz, Biz Siz...:)))
İzlerimizi bırakalım bu kocaman dünyaya, küçücük anılarımızla ve muamma evrene, muamma anılarımızla...Olmaz mı!!! :)))) Olsun!!!
Haydi o zaman dansla, keyifle, şarkılarla, yükselişlerle olasılıklar evrenine yolculuk başlasın şimdi ve daima...:)..

1 Haziran 2012 Cuma

Bir milonganın ardından...
Bugünlerde yeni bir yer keşfettim...Muhteşem şarapları çok uygun fiyata içebileceğin, internasyonel bir mekan...Kedisi de bir içim su!! :))
Dolayısıyla, akşam milonga öncesi bir kadeh atmak enerjiye enerji katıyor...
Zaten bu benim doping içeceğim...Bilmeyen kaldı mı!!!
Sonrasında bizim yine kentimizin çok eski milongalarından olan, güzel manzaralı, geniş pistli yerine geçtik..
Buraya ilk geldiğim gün hafızamın en derin köşelerinde yerini tutar...
Asansörle 9. kata çıkıp kapılar açıldığında gördüğüm manzara karşısında hayrete düşmüştüm...
Direkt pist karşına çıkıveriyor;  ilerisinde terasın harika manzarası, hoş ambiansı ve inanılmaz dansçıların silüetleri, müzik desen şahane....Dolayısıyla pek etkilenmiştim bu ilk deneyimimden ve yıllarca aynı gün aynı milongaya katılmış aynı Dj i dinlemeye gitmiştim..Güzel anılarımız oldu burada...Yazsan kitap olur! :))
Neyse bugün buraya gelme amacımız da Türkiye'mizin yetiştirdiği iki yetenekli ve tangoya büyük katlıları olan iki eğitmen, şovcu, organizatör arkadaşımızın şovlarını izlemek içindi...Yıllardır izleriz yaptıkları keyifli dansları ve onların öğrencilerinin danslarını da...Bu kez de izledik elbette...**
Yine keyifle geçen tandalar eşliğinde dansımızı çok sevdiğimiz Milonguerolarla ettikten ve keyifli sohbetlerle gecemizi renklendirdikten sonra gecenin sessizliğine bıraktık kendimizi; evimizin en sakin köşelerine.....
Günün hoş anılarını yakalamanın keyfi üzerimizdeyken uykuya dalmak istedik hemen...
Tam uykuya dalmadan önce şunu da düşünmeyi ihmal etmedim..:)
Dünyaya yeniden gelsem "Müşteri" olarak gelmek isterdim...
Müşteri olmak kadar keyifli ne var hayatta...Keyfin gıcır yani!! :))
Kendi işinde de önce müşteri gibi düşünmek vizyonu, hizmeti genişleten bir yetkinlik vermiyor mu insana zaten....Çok şey kattığı kesin bu öngörününve kaliteyi arttırdığı da...
Keyfimize diyecek yok bugünlerde maş..Hiç eksik olmasın milongalarımız da, keyifli sohbetlerimiz de...
Bir de tatil yapabilirsek harika olacak...Yüzsek, yüzsek uçsuz bucaksız koylarda, dalsak, dalsak maviliğin en derin noktalarına, gezsek, gezsek kıta kıta dünyamın renklerine, şehirlerine, ülkelerine, tanısak, tanışsak dünyanın bambaşka yerlerinden rengarenk insanlarla, konuşsak, anlaşsak bir yığın yabancı dille, işaret, beden ve dans diliyle, oluştursak, yaratsak bambaşka evrensel yolculukları, farkındalıkları, gezinişleri...Yapsak ve yapsak istediğimiz her şeyi ve her hayali...Ulaşsak ve ulaşsak ruhumuzun en uçsuz bucaksız köşelerine, derinliklerinei yüksekliklerine, genişliklerine.....Olmaz mı!!! :)
Olursa büyülenmemek olanaksız!! Olsun o halde, hep olsun!!!
Daima aşkla, barışla, ışıkla...Gerçekleşsin tüm hayallerimiz....***