26 Mart 2014 Çarşamba

Bir haftaya üç şovlu milonga sığdırdık, şaşırmayınız...:-)

Haftanın ilk milongasını Çarşamba Günü, Porteno'da yakaladık. Gökhan'ın Dj olduğu gecede, harika dansların, leziz sohbetlerin ve keyifli anların içine daldık yine. İsabel, Evrim ve Aron'la Pugliese masamızda şenlenirken, Mehmet Sinan'la, Hakkı'yla, Ralph'le ve bir çok harika milongueroyla paylaştığımız güzel tandalarımızın keyfini sürdük. Gecenin ortasında da, Ali Alper Özdemir ve Setenay Ersoy çiftinin gösterilerini keyifle izledik. Bu bir kaç parçalık şov sürecinin ardından gece devam etti ve sona vardığımızda da harika bir şarap dostu arkadaşımla, üzümsel yolculuklarıma devam ettim gece boyunca, en eşsiz manzaralarla..Ne harika! :-)
Perşembe Günü, Point milongasında aldım soluğu. Yine çok güzeldi, yine çok lezizdi. Milonganın geç başlaması etkilememiş görünse de başta beni-normalde hep sevinirim geç başlıyor diye bu arada-, gecenin sonunu alamadan, gözlerimden uyku aka aka evime koştum. Tabii öncesinde yine harika danslar, Celil'le, Ferhat'la, Giuseppe'yle, Hüseyin'le, Aziz Abi'yle, Görkem'le, Ralph'le ve bir çok dostla sürdü de sürdü. Point milongası benim için Perşembe günleri kaçmaz bir keyif sunar, o yüzden yorgunluktan bitsem bile koşarak gidiyorum. Şaşmaz!
Cuma Günü bu kez çılgın bir aksiyon alıp, tango hayatımda bir ilki yaşadım. İstanbul sınırları içinde en uzak milonga olan Büyük Çekmece Pelikan Otel milongasına gittim. Elbette, bu kararımda etkileri olan Evrim, Ralph, Hakkı ve Fümerel faktörler bütünü vardı. Nasıl oldu bilmiyorum ama kandım ve kendimi orada buldum. İyi ki de gitmişim çünkü harika bir gece yaşadık hep birlikte. Cem Abi'yle de keyifli bir araba yolculuğu, müzik dinletisi eşliğinde milongaya hazırlanmıştık zaten. Otel'e vardığımızda, Fümerel'in getirdiği Bulgaristan şarabıyla yıkanarak harika danslara uzandık yine. Doping olunca raksların sonu olmuyor...:-)
 Yine Hakkı, Mehmet Sinan, Ali Alper, Gökhan, Erdem tüm tandalarla uçmama, kopmama, süzülmeme yardım ettiler. Her dans müthişti, her an keyifliydi. Dostlarla her an güzel, leziz! :-)
 Gece sonunda da, Ralph, Evrim, Gökhan ve İsabel'le  yine uzun bir yolculuk yaparak Ortaköy semalarıma uzandım.Onlar da Çınaraltı'nda günü ağırttılar sanırım..
Cumartesi Günü, önce sevgili Dj arkadaşım Murat Mengi'yle harika bir yemek olayına girdik, sohbet cennetim Zencefil'de. Sonrasında ben Martı Otel milongasına geçtim, o da Djlik yapacağı 333 milongasına. Sözüm ona güyya oraya da gidecektim ama pilim bittigi için gidemedim tabii. Ah gençlik ah...Eskiden bir kaç milonga dolaştığımdan, 'milonga pass' kartı olsun diye önerim olmuştu organizatörlere. Kimse sıcak bakmamıştı tabii bu fikrime. Olsun bizde fikir çok, duygu da çok...;-)
Martı Elegante milongası, yine harikaydı diyebilirim. Muhteşem bir ambiyans, hoş bir dansçı kitlesi, harika tandalar ve keyifli bir şov seremonisi beni karşıladı, tuttu ve bırakmadı. Onur Gümrükçü ve Özge Çolak çiftini ilk kez partner olarak izlemenin keyfini yaşadım. Fikrimce, harika bir karar olmuş partner olarak çalışmaları. Çok umut vaad ettiklerini düşünüyorum ve harika şovlar hazırlayacaklarından eminim. Gece boyunca güzel tandalarıyla beğenimi kazanan  Dj arkadaşımız Murat Selçuk'u da ilk kez dinlemenin keyfine vardım.
Yine milonga süresi boyunca-genelde bu süre bana yetmez ya..:-)- müthiş dansları, süper milonguerolarla paylaştım. Güzel sohbetleri, Sergülen Abla'yla, Canan'la, Anette'le, az biraz Cem Abi'yle, Aziz Abi'yle, Erdem'le, Müge'yle; dans kritiklerimi de Onur ve Özge'yle paylaştım. Bana göre muhteşem geçen geceden evime yol aldığımda hazdan, mutluluktan dört köşeydim.Yalnız yolu uzatmak isteyen 'alçak'  taksi şöförüne kızdım ama sonucu huzurlu tamamladım. Şükür!
Pazar Günü, Ponte milongasına uzandım. Dj koltuğunda Ramo Go Go ekibinin harika tandalarıyla- Mercedes Simone tandasında da uçtum-muhteşem masamızda-12 kişi; Özden, Elmira, Bülent, Yeşim, Mira, Hakkı, Fümerel, Aysun, Cem Abi, Ceren, Ahmet vardı-tatlı sohbetlerle dolu, keyifli danslara uzandım. Oranın yetenekli ve genç milonguerolarından Mehmet Cemal Bayraktar'la başladığım 4 tandalık serüven, Hakkı'yla, Ahmet'le, Eray'la, Ferhat'la ve bir iki yabancı milongueroyla devam etti.
Gecenin ortasında bu kez, 'Connection Gurum' lakaplı, duygu yüklü ve tutkulu dansıyla göze çarpan Gökçe Ceren Haznedar ile, yetkin dans tecrübesini adımlarıyla vurgulayan ve egodan arınmış stiliyle hoş bir lezzet sunan Ahmet Koral çifti vardı. Zarif ve müzik yüklü dansları, izleyen herkesin beğenisini kazanmış olmalı ki, 4. parça için de bis alarak performanslarının sonuna ulaştılar. Harikalardı! Ayşe Tünsoy Hm, muhteşem evsahipliği ve zarif kişiliğiyle hepimizin enerjisini yükselttiği gibi, tangonun gelişimine verdiği katkı ve destekle de hepimizi sevindirdi diyebilirim. İyi ki  bu denli özel ve değerli şahsiyetler var tango camiamızda çünkü  yıllardır benim şahsen çok keyifle gittiğim başta Litera'da olan-ki bu mekana da hayrandım-, şimdinin Ponte'sinde süregelen, harika peynir tabağı, muhteşem manzarası ve şık ambiyansı ve dekorasyonuyla huzur bulduğumuz milongaları sürdürüyorlar. Yaz geldiğinde, o mekanın ambiyansının ve manzarasının eşi benzeri olmuyor. Tek kelimeyle büyüleyici bir doku, nefes kesici bir manzara ve  tuvaletlerindeki egzantrik stil ve yine muhteşem manzarasıyla dünyada eşi benzeri az mekanlardan biri olma niteliğinde. Harika İstanbul şehrinin, harika bir mekanı işte!
Dolayısıyla bol üzüm sulu, peynirli, keyifli sohbetli harika bir gecenin ardından evime doğru yollandım.Erken uyuyayım ve dinlenmiş bir şekilde yeni haftayı kucaklayayım diye. Nitekim öyle de başladım. Harika bir haftaya, tüm duygu yüklü anları doldurup, yine 'sıradaşı' deneyimlerle ve lezzetlerle başladım diyebilirim.
Bu hafta da, tüm aşk dolu,  ışıltı yüklü, tutku pırıltılı, huzur tınılı, sevinç kokulu  milongalarda ve tatlı sohbetlerle dolu tüm eşsiz gecelerde ve gündüzlerde görüşmek dileğiyle dostlarım. Bu harika haftanın, tüm eşsiz pırıltıları, olağanüstü tınıları olalım, olmaz mı...:-)

17 Mart 2014 Pazartesi

Bambaşka duygu ve düşüncelerle dopdolu bir haftaya başladık bu kez...

Festival haftasını büyük bir keyifle, yoğun müzik ziyafetiyle, danslarla, sohbetlerle ve yemeklerle atlattıktan sonra, yorgunluktan düşecek halde olmama rağmen yine de Armada'da aldım soluğu...
 Neden mi...Festivale gelemeyen dostlarımla görüşmek ve festival ardı sendromunu atlatmada ön hazırlık  için kuşkusuz. Ölmek var, dönmek yok; tangoyla yaşamak ve büyümek var! :-)
Armada yine her zamanki gibi  kalitesiyle, hoş ambiyansıyla karşıladı bizi. Festivale gelen yabancı bir kitlenin de olduğu gecede, yine muhteşem dans deneyimleriyle canlandım. Harika tandalar, harika uçuşları getirdi pek klasik ve haftaya şahane başladım.Bir anlamda da ruhsal, zihinsel, kalpsel ve evet bedensel de bir dinlenme yaşadım.
Salı Günü, Gezi olaylarında patlak veren protesto gösterilerinde, polisin fırtlattığı gaz fişeğiyle Haziran'dan beri komada olan gencecik Berkin'in vefatı ile sarsırdı Türkiyemiz. Herkes o kadar üzgündü ki, müşterilerimden çoğu ağlamaklıydı. Elbette akabinde, Berkin'i anma ve polis şiddetini kınama, hak adaleti savunma protestoları başladı. Yine korkunç bir gazlama ve tazyikli sularla dolu bir süreç başladı. Bu ertesi gün de devam etti ve hepimizin moraller sıfırlandı diyebilirim. Telefonda konuştuğum çoğu arkadaşım, Türkiye'nin geleceği için ciddi endişeler taşıyordu. Hepimiz taşıyoruz ama umutlu olmak enerjimizi daima yükseltecek bir katkı sağlar ve yapılacak şey bu şu anda. Her şey, en güzel, en hakka, hukuka, saygı ve sevgiye dayalı günlere götürsün bizi dileğim.
Dolayısıyla Perşembe Günü de, gerek havanın etkisi, gerek yurt meseleleri nedeniyle milongayı es geçip, evde dinlenmeyi tercih ettim.
Cuma Günü Tangoz milongasında çok keyifli bir atmosfer hissettik diyebilirim. Hakkı'yla da ertesi günkü 'Gecenin dansı' için çalışma imkanı bulduk. Bu milonga gerçekten bu anlamda bir cennet. İkimiz de o kadar mutlu olduk ki, hafta boyunca dans edemememize rağmen  Cumartesi'ye çok hazırlanmış olduk..Hoş Hakkı'yla ilk dansımızdan beri, o kadar rahat bir iletişim şeklimiz ve dansta uyum potansiyelimiz var ki, bu tangoda birlikte hareket etmek için gerçekten büyük şans. Çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum!
Cumartesi Günü geldiğinde, en yüksek irtifalara ulaşacağımız ve en dipteki derinliklerimize dalacağımız martılar haline gelmek adına tam da ismine yakışan 'Martı Elegante' milongasına katıldık. Elbette öncesinde Hakkı, Fümerel, Aysun ve bir kaç arkadaşımızla birlikte Zencefil'de-benim yemek ve sohbet cennetim orası- yemek, şarap ve bira ziyafeti çektik. Müthişti atmosfer yine! Ee biz sosyal dansçılar için yiyip, içip dans etmektir aslolan. Bunu da kuşkusuz pek bir afiyetle yaptık yine; sonra da Martı Otel'e geçtik.
Yine Erdem, Müge ve Bilgen'in sıcacık karşılamaları, bizi milongaya girer girmez kucakladı. Hakkı, burada 'duygusal bir konfor hissediyorum' diye harika bir ifade kullandı ki, gerçekten duygusal konfor en ihtiyaç duyduğumuz şeylerden biri hayatta. Rahatlık, sıcaklık, saygı, sevgi ve huzur sunuyor insana, bu da lezzet ve zarif bir doku hücrelerimizde...:-)
Gece yine muhteşem geçti diyebilirim. Ankara'dan sık sık İstanbul'a gelen değerli Dj arkadaşımız Murat Mengi, harika tandalarıyla pistteki enerjiyi gece boyunca zirvede tuttu. Gelen arkadaşlarımızdan Özden, Elmira, Cem,Yeşim, Sergülen Abla, Ertuğrul, Anette, Cem Abi, Ceren, Ahmet, Doğa, Can, Aziz Abi, Şerife, Hüseyin, İzzet , Cenap, Ralph, İsabel ve bir çok dostumuzla çok coşkulu sohbetler ve danssal hazlar tattık, yaşadıkdoyasıya. Gecenin ortasında da Hakkı'yla gecenin dansına uzandık. En son parçamız, Melody Gardot'tan 'If I tell you I love you' parçasıydı ve o dans anımız, şu ana kadarki tango yaşamımdaki, en eşsiz ve özel anlardan biriydi. Gerçekten tam uçuş neyse, o da buydu benim için ve bu deneyimi, en az benim kadar Melody Gardot hayranı Hakkı'yla paylaşmak da olağanüstüydü. Gerçekten mutluluk demek, bu eşsiz duyguları ve uçuşları birlikte tatmaki deneyimlemek ve  bunun içinde bütünlükle yol almak demek bana göre, ondan eminim...
Gece bol şarapla devam ettikten sonra, Harbiye'ye kadar yürüyerek ulaştığımız,  enfes çorbası ama çayı olmayan Nizam'da sonlandı. Aç olmayıp da, bir buçuk porsiyon ezogelin çorbasını yuvarlayan da bir  ben varımdır. Bari tokum deme, değil mi..:-)
Evrim de, göbeğimi tez eritmem konusunda ısrar ediyor. Hazırlayacağı giysiler olmayacakmış...:-)
Hakikaten şart, yine de 'Yiyip, içip dans ediyoruz' çok sevdiğim bir konsept ve umarım sağlığım izin verdiği oranda da bolca yapabilirim. Yaşam ve milonga gurmeliği prensibindeyim zira...
Pazar Günü ise nakavt bir halde akşama yaklaşan bir brunch, bol ev dinlencesi, gazete Ortaköy sefası, latte ve ufacık bir yürüyüş ritüelimin ardından, salonumdaki tüm koltuklara ve komik Tv programlarına gömüldüm. Haftaya güzel bir dinlenmenin getirdiği enerjiyle de başladım yine. Güneş parlıyor, deniz ışıldıyor, yaşam gülümsüyor. Hepimize çok mutlu olacağımız anlarla dopdolu bir hafta dilerim. Bolca da milongaya gidip ruhumuzu arındıralım, olmaz mı...

10 Mart 2014 Pazartesi

Festivallerde, festival olup çıktık bu hafta...:-)

Muhteşem bir haftaya, muhteşem bir festivalle başladık. Tango to İstanbul'un 6. yılında yine en güzel mekanlarda, en başarılı Djlerle, çok keyifle izlediğimiz maestro(a)larla, eşsiz Color Tango ve iki yeni orkestrayla da en keyifli festival milongalarına kavuştuk. Elbette dünyanın her yerinden gelen dansçılarla, o kadar yoğun ve hoş bir bağlantı hissi yaşadım ki, bu bana uzun bir süre gider diye düşünüyorum. Hoş bugün Armada milongası için arkadaşlarıma sözüm var ama, en azından bir 20 saat gitti diyebiliriz...:-)
Festivalin ilk milongası Çarşamba Günü Legacy Ottoman Otel'de gerçekleşti. Bazı arkadaşlarımın burayı basık bulmasına karşın, bu oteli, açılış milongası konsepti adına oldukça uygun bulduğumu söylemeliyim. Ambiyansı, şıklığı ve dokusu bana göre çok güzeldi. Sadece havalandırmasının daha düzenli çalışması ve şarap fiyatlarının da daha uygun olması hoş olur diye düşünüyorum. Çünkü kalite yönünden pek iyi olmayan bir ürüne bu fiyat kesinlikle çok fazla. Bir de ülkemiz üzüm ve bağcılık alanında sürekli gelişiyor. İnanılmaz kaliteli ürünler, çok ekonomik fiyatlarla tüketiciye kavuşuyor. Fikrimce kalite odağı olan her kişi, ülkemizin tangonun yanı sıra, ürettiği ürünlerle de başarıya ulaşmasında katkı sağlayabilir. Bu nacizane görüşüm. Yani hep güzel  tatlara ulaşalım; kalitenin içinde yüzelim olmaz mı...;-)
Sonuç olarak milonga nasıldı sorusuna gelecek olursam tekrar, benim için çok güzeldi diyebilirim. Zaten G.Afrikalı arkadaşım Reza'yla, hoş bir Arjantin Malbec'iyle tatlanıp, milongaya öyle gelmiş olduğum için etrafa neşe saçıyordum...Genelde tadım tuzum iyi olunca pozitif bir ruh halinde oluyorum, aksi takdirde ona buna çatarım, aman fazla yaklaşmayın..:)
Gecenin Dj'i Fausto Caprino'ydu ve açılış dansında tüm maestoro(a)ları keyifle izledik diyebilirim. Sevdiğim arkadaşlarımla güzel sohbetler ve danslarla o güzel anları kucakladıktan sonra fazla gecikmeden evimin yolunu tuttum. Bir ara hafif bir huzursuzluk dalgasıyla festival çalkalandı sanki ama Allahtan sonrası tatlıya bağlandı. Fikrimce her alanda zerafet ve iletişim önemli ve insanın en güzel özelliği, her anlaşmazlığı çözebilecek bir zekasının ve dil gücünün olması...
Festivalin ikinci günü, Conrad Otel'deydik ve Eşsiz Color Tango performansıyla milongayı buram buram tüm hücrelerimde hissettim yine. Şov yapan çiftler arasında Dana Frigoli ve Roberto Ferreyra çiftinin 3. parçalarında da o kadar keyif aldım ki, bu çifti günlerdir sabırsız beklememe değdi doğrusu. Öncesinde D. Frigoli ve Pablo hayranıydım çünkü. O zaman da muhteşem şovlarını çok izledim. Firgoli, şu anki partneri Ferreyra ile İstanbul'da ilk kez sahne aldılar sanıyorum. Gayet de hoş dans ettiler bana göre. Elbette Sebastian Jimenes ve Maria Enes Bogado da keyifli adımları ve danslarıyla  ilk sırada çıkarak ortamı ısıtmışlardı zaten.
Milonga bana göre harikaydı. Hep yurtiçinden hem de yurtdışından bir çok dansçıyla muhteşem tandalara uzandım.Aşırı kalabalık da yoktu pist rahat aktı. Pek çarpışma ve tekme vakası da yaşamadığım için kendimi mutlu saydım. Festivallerde hep sakatlanma vakkaları olur bilindiği üzere. Sırf bu nedenle maraton kültürünü benimseyen çok dansçı tanıyorum. Daha seçilen bir kitleyi dahil ediyorlar ya maratonlara, maraton maraton geziyorlar dans tutkunları.
Festivalin üçüncü günü, yine Conrad Otel'de aldık soluğu. Bu arada festival öncesinde Aslı ve Evrim'le yaşadığımız Zencefil'in tatsal, tuzsal ve üzümsel seremonisi festivale hazırlık aşamasında en büyük lezzeti sundu diyebilirim. Müthiş bir yeme içme ve sohbet mekanıdır orası. İçinde bitkiler olan, harika bir taş dokusu ve zarif servis elemanları ve gelen kitlesiyle harika bir atmosfer oluşturup, huzur ve neşe verir bana her zaman.
Milongaya geçtiğimde, Roulotte Tango Orkestrası'nın keyifli müziği eşliğinde yine muhteşem danslara uzandım. Bu arada orkestranın esprisi, enstrümantistlerin enstrümanlarını çalarken yaptıkları şovdu bir anlamda. İzleyicileri hemen kendilerine bağladılar. Bana göre arada keyifle izlenecek bir ekip ama çok çok bayılanlar oldu, onu biliyorum. Özellikle geceninm sonunda koptular, coştular ve asıl en güzel müziklerini de o zaman yaptılar fikrimce. Coşku her şeyi yeşertir ve keyifli hale getirir ne de olsa! 
Dünyanın her yerinden gelen milonguerolarla harika danslarla coşarken, sıra şov zamanına geldiğinde, Dmitri Vasin-Esmer Omerova, Frederico Naviera-Sabrina Masso ve Sebastian Achaval-Roxana Suarez çiftlerinin performanslarını izledik. İlk sırada çıkan Rus çifti Dmitri ve Esmer, stage tango alanında çok başarılı bulduğumu söylemeliyim. Bana göre inanılmazlardı. Esmer'in kemiklerinin kıkırdağa dönüştüğünden şüphe bile ettim o an. Süperlerdi. İkinci çiftin performansı bana hitap etmedi, o yüzden pek keyif almadım diyebilirim. Achaval ve Suarez çifti de keyifli danslarını ve rahatlıklarını yine piste taşıdılar. Zaten S. Achaval'ın adımları, hayran kitlesinin genişlemesinde en büyük etken sanırım. Milonga parçalarında da,  kedisini izlemeye doyum olmuyor. Lakin yine de ben şaşırmayı seven bir izleyici olduğum için, daha çok şaşırmak isterdim. Çünkü bazı şovlar oluyor, insan etkisinden kurtulamıyor uzun süre. Bence yaratılıcılık özelllikle şovsal performanslarda büyük önem taşıyor. Bu arada  gecenin DJ'i, hepimizin yakından tanıdığı arkadaşımız Halil Ertekin'di ve hazırladığı keyifili tandalarla, gecenin enerjisinin hiç düşmemesini sağladı sağolsun.Cortinalar da on numaraydı! :)
Milonga öncesinde, Color Tango konserini ve tüm milonguero(a)ların keyifli danslarını seyretmiştik empatik gurum, değerli arkadaşım Evrim'le. Dolayısyla harika bir enerjiyle gelmiştik milongaya çünkü, konser gerçekten muhteşemdi ikimiz için de; anslar da genel olarak etkileyiciydi. LaCumparsita parçasında ise performans çok lezizdi. Color Tango'nun Desde El Alma yorumunda da başka diyalara göç ettim yine. Zaten öncesinde tüm Pugliese eserleriyle kopmuş ve bitmiştim ya, neyse! :)
Dolayısıyla gece, çift orkestra ve muhteşem danslar, sohbetler, şahane anlarla sabah saatlerinde noktalandı. Tadından yenmez bir hazla da koştum evime, uykuma, mışıltıma en nihayetinde.
Festivalin dördüncü günü yine Conrad'a gittik. Gece La Tipica Sanata Orkestirasıyla, keyifle başladı. Pek dans edilemiyor olsa da,değişik tarzları hoştu aslında başlangıçta, ama fikrimce özellikle milongalarda Gotan Project ve Otros Aires tarzındaki ekipler daha uygun. Hem elekronik, nuevo stilinde olup, hem de keyifle dans etmek mümkün oluyor çünkü. Dans edemeyen milonguera(o)lar ne mi yapar dersiniz...Öyle bir somurturlar ki  aman diyorum, yaklaşmayın, yakarlar. Hayattan bile bezersiniz valla! :-)
Gecenin Dj' i La Rubia'ya ise bayıldığımı söylemeliyim. Mümkünse her festivalde çalsın bu Dj hanımefendi; en azından çoğunda. Dolayısıyla, keyifle ilerleyen gecede, keziz tandalarının ardından   yine Color Tango ziyafeti çekildi. Yine eşsizdi, yine şahaneydi. Benim için üçleme oldu bu yıl Color Tango. Madem Pugliese hayranısın Ebru, al sana 3 kez Color Tango. Konser desen var, orkestra kupajı desen var, solo desen var. Ne istersen önünde işte. Seç seç beğen! Bir de orkestrada hoş bir tat olarak, hepimizin tanıdığı arkadaşımız Ortaç Aydınoğlu da bandoneonu ile eşlik etti. Kendisini orkestrada çalması için bile davet ettiler. Bravo..:)
Tüm yabancı dansçılarla dünya seyahati tadında bir dans ambiyansı yakalamamın yanı sıra, gecenin şovlarında, hepimizn hem çok sevdiği, hem de yakınen tanıdığı dostlarımız Vanessa Gauch Arabacıoğlu ve Eşref Tekinalp'in keyifli performansları geceye damgasını vurdu. Yaratıcı, neşeli, rahat ve güzel enerjilerini piste taşıdılar ve en yüksek alkışları da kaptılar. Kendilerini tekrar tebrik ediyorum.
İlk sırada çıkan İtalyan çift Giampiero Cantone- FrancescaDel Bueno çiftinin de estetik adımları ve dansları da keyifliydi diyebilirim. Sanırım bu çifti ilk kez izledim ve Francesca'nın süslemeleri, ve iki dansçının da zarif adımları ilgimi çekti diyebilirim.
Gecenin son dansı ise Javier Rodriges-Noela Barsi'ydi. Gayet sade ve kendi stillerinde dans ettiler. Ama benim kişisel olarak beklentim daha fazlaydı, o yüzden şovdan fazla etkilenmedim. Çünkü iki yıl önceki ya da üç yıl önceki benzerse benim için sadece o dansı izlemek çok keyif vermiyor. Değişiklik ve yaratıcılık en sevdiğim unsurlar çünkü. Adımları zarif ve kendi tatlarında dans etseler de.
Şovların ardından tam Dj performansıyla keyifli bir tandaya uzanıyorduk ki, gecenin sürprizi olarak korkunç bir rap tango denemesiyle karşılaştık ve daha tandanın 1. parçasında araya giren bu sürpriz , 45 dak boyunca işkence haline geldi benim için. La Tipica Sanata tekrar sahne almıştı ama bu kez trajik rapsel vokal denemeleriyle ve sabahım 3:30' unda ve Color Tango'nun ardından hem de...
Bir tek ben değil bir çok kişi çileden çıktı. Hatta Dj geri geldiğinde, her çaldığı parçada herkes coşkuyla alkışladı. O 45 dak lık süreçte, sıkılıp giden çok oldu ama ben iyi ki gitmemişim zira, o ekip sahneden indikten sonra, Dj in hazırladığı o muhteşem tandalarla, öyle iyi dansçılarla dans ettim ki, muhteşem bir hazla sabahı karşıladım. Gece sonunda kapıda rastladığım Ceren ve Ahmet'le de harika bir sohbetin ardından evime ulaştım. Arjantin saatiyle yaşıyoruz bu ara; geceler gündüz, gündüzler gece misali...:)
En büyük gün festivalin son günü için oldukça mantıklı bir seçim olmuştu Çırağan Sarayı fikrimce.  Geceye başlamadan Aslı'yla biraz Ortaköy sefası yapıp yürüye yürüye ulaştık sarayımıza. Bu muhteşem ambiyanslı yapı, manzara, tını, doku o kadar eşsiz ki, her zaman en favori salonlarımdan biri benim için. Kesinlikle eşsiz!  Zaten dans ettiğim yabacıların her biri, ne kadar muhteşem bir yapı olduğunu belirtti buranın. Bir tanesi o kadar heyecanlıydı ki 'Dünyada böyle bir yapı görmedim; ne muhteşem bir yer burası' deyiverdi. Ee tarihimizin  ve kültürümüzn zenginliği tartışılmaz...Milonga Pazar gününe denk geldiği için de Çırağan Sarayı'nda izdiham yoktu ve o kadar rahat dans edebildik ki, bu da harika oldu. Keyifli kapanış dansında da tüm maestra(o)ları izleyip, yine ardından pek leziz danslara uzandım. Bu arada kaliteli üzümsuyu-fiyat yanından da, kalitesiz üzümsularının yarı fiyatıydı bu arada-ambiyansı, görkemi beni büyüledi. Sırf bunun için bile, yani burada fest milongası düzenledikleri için İstanbul Tango ekibine ve kendilerinin özverisi ve azmine teşekkür etmek gerekir. Ülkemizde festivallerin kalite çıtasını yükseltip, dünyada tangonun merkezlerinde biri haline gelmemizi sağladıkları için katkıları büyük. İyi ki varlar ve nice başarılı organizayonlarına katılmaktan, keyif almaktan ve elbette onlara destek olmaktan mutluluk duyacağım o kesin!
Son olarak, dünyanın her köşesinden gelen yüzlerce dansçı, müzisyeni organizatörle bu ortamı solumak gerçekten en manalı şeydi benim için diyebilirim . Daha nice pek sinerjik, derinlikli, coşkulu festivallere, kaliteli maratonlara ve sıcacık,hoş milongalara ulaşalım ve bunun tadını  daima doyasıya paylaşalım.
Hepimize muhteşem, verimli, dolu dolu bir hafta dilerim.
Tüm milongalarda görüşürüz....:)


2 Mart 2014 Pazar

Festival öncesi, tüm güzel İstanbul milongalarıyla keyifleniyoruz....:-)

Haftanın ilk günü Armada milongasının eşsiz cazibesine kapıldım yine. Öncesinde Cape Town'lı harika bir dostum olan Reza'yla, müthiş bir Sensus akşamı yaşadık tabii. Corvus Syrah 2010 ve oranın eşsiz peynirleri eşliğinde, süregelen, en derin sohbet dalgalarının ardından, ful dopingle Armada'nın hoş salonuna ulaştım. Gece geleneksel keyifli tınısıyla ilerlerken, yine en güzel danslarıma, en sevdiğim ve bana göre süper dans eden milonguerolarla; en hoş sohbetlere de, en sevdiğim dostlarımla ulaştım.
Milonga enerjisi, gece boyunca çok yüksekti.Herkes bolca dans etti. Sonlara doğru Nevra'yla, Arjantin'den gelen Özgür arkadaşımızın bir parçalık zarif performanslarını da seyrettik. O da hoş bir tat verdi geceye. Milonga bitiminde de, herkes keyifle evlerine dağılırken, yepyeni bir haftaya da en güzel umutlarla ve hoş heyecanlarla başladı sanıyorum...:-)
Çarşamba Günü'nü, bu kez  bir değişiklik yapıp, yeni başlayan Porteno milongasına ayırdım. Bir kaç haftalık mazisi olan bu milongada, hizmet kalitesi ve güleryüz potansiyeli gerçekten beni etkiledi diyebilirim. Birincisi, o binanın, öyle bir katını, en güzel hale çevirmişler kesinlikle. Duvarlar hoş boyanmış, lavabolar tertemiz- body spreyine kadar düşünülmüş-, gece ise Çorba ve tatlı atıştırmalıklarıyla da hizmette en üst noktalara erişmiş. Çok beğendim!
Gece boyunca, güzel sıralanmış tandalarla harika danslara, Hakkı'yla, Hüseyin'le, Alp'le, Mehmet Sinan'la, Ozan'la, Ralp'le ve ismini hatırlayamadığım bir çok dostlarla ulaşırken, Pugliese masamızda Evrim'le de güzel sohbetlere uzandık elbette. Zaten öncesinde Bibucuk'ta da biraları yuvarlamıştık. Arkadaşlar Latin Amerika kanı taşıyınca, çok eğlenceli, empatik, dinamik ve keyifli oluyor daima! :-)
Perşembe Günü, Aslı'yla harika bir Zencefil keyfine varırken, en leziz tatlarla ve yudum yudum yuvarladığımız şaraplarla da, Point rüzgarına hazırlandık. Milongaya geçtiğimizde de oldukça keyifliydik çünkü, milonga enerjisi yine çok yüksekti. Dolayısıyla en güzel danslarıma, Ferhat'la, Celil'le başlayıp, Erkut'la, Görkem'le, Murat'la, Ogün'le de devam ettim. Masamızda, Doğa'nın, Zeynep'in ve bir çok arkadaşımızın varlığı sayesinde de, harika sohbetler de yakaladım. Tango hayatına dair uzun uzun konuştuk.
Gece sonunda, sağolsun Ralph hepimizi evlerimize bıraktı. Valla böyle milonguerolar da gerçekten çok yardımcı oluyor, yorgun bitkin kalmış milongueaları evlerine servis hizmetiyle. Her milongaa lazım, üç beş tane..:-)
Cuma Günü Hakkı'yla Tangoz'da biraz sosyal dansımız üzerine çalışmak adına, bu konsepti benimseyerek geçtik milongaya. Gerçekten de o kadar doğru bir seçimdi ki, hem harika çalıştık, hem süper sohbet ettik, hem de Dj arkadaşımız Gökhan'dan istediğimiz tüm parçaları sipariş ederek, keyifle ve azimle dans etmeye devam ettik. Duygu'nun,, Hayati'nin, Evrim'in güleryüzüyle de daha bir pozitif enerji ile yüklenip tüm gece keyfimize keyif kattık.
Cumartesi Günü, Maral'ın ürettiği güzel bir proje kapsamı için 333'te dans sözümüz vardı. Social Divas Vol 1 için önce Zencefil'de Murat, Evrim, Hakkı, Fümerel, Aysun ve bendeniz muhteşem bir yemek keyfi ve şarap, bira partisi yaptık. Hatta kendi adıma, yemeği yine abarttım. Sonra milongaya geçtik. Gece yine harika başladı ve süper danslar peşpeşe gelirken-Sağolsun Dj'imiz Aykut müthiş çaldı yine-en keyifli gecelerimden daha birini yaşadım diyebilirim. Bunda varlıklarıyla hep anlam katan dostlarım Canan, Evrim, Ceren, Hakkı, Ahmet, Erdem, Özla, Alp, Ogün ve pozitif enerjileriyle bizi karşılayan Eşref, Maral, Çiğdem, çıtır barmen ve çıtır milongueranın katkısı büyüktü kuşkusuz. Bu arada Anette ve Cem Abi'ye de ayrıca tşk etmek isterim. Çünkü sırf bizi izlemek için geldiler, ne kadar tatlılar! :-)
Sıra danslarımıza geldiğinde, beklemeyi hiçbir alanda sevmediğimden, ilk sırada  Hakkı'yla ben dans etmek istedik. Color Tango'dan, Pugliese'nin eşsiz parçası Nochero Soy'la gayet sade, dingin ve duygulu bir dansa kendi açımızdan ulaştık. Ne de olsa, hayatta her şey, insanın kendisi için başta. Sonra da paylaşmak için. Nitekim bu keyfimizi, tüm dostlarımızla paylaştık. Bizden sonra, Tina-Gökhan ve Aybike-Doruk çiftleri çıktılar. Herkes keyifle danslarını gerçekleştirdi sanırm ve en son olarak hep birlikte, pek sinerjik bir dans keyfi yaşadık. Dansımızın en güzel kısımlarından biri de buydu benim için. Hep birlikte dans etmek kadar keyifli ne var ki..:-)
Danslarımızın bitiminde, benim çılgın bir arkadaşım, o yine tüm ince düşüncesiyle sırf bizim için getirdiği şampanyayı patlatmadan-yudum hesabı yaptık da..:)- açtı.
 Evet o çılgın arkadaşım elbette Evrim Kıvançer'den başkası değildi. Zaten dans için giydiğim kostüm de, kendisinin dizaynı olarak yeni markasıyla hepimizle buluşacak yakında. Bordolu siyahlı o harika elbise, bana şans getirdi eminim! Zaten, şimdiden kendisinin, en büyük bir müşteri adaylarından biriyim. Sanırım kazandığımız paraların çoğunu ona yatıracağız, kaçış yok!
 'No way out' filmi aklıma geldi bu arada. Ne güzel filmdir ama. İzlemeyenler, mutlaka izlesin! :-)
Sadede gelirsem, bana göre muhteşem geçen bu güzel  gecenin ardından, elbette baya kaymış  bir şekilde -şampanya etkisi-eve döndüm. Sabah başım zonklayarak uyanmama rağmen bu müthiş gecenin enerjisi hala üzerimdeydi. Tüm gün Ortaköy semalarında dinlenmeye ve kahve- gazete keyfine ayırdım tabii ve bolca da sohbet ettim chat de chut.
 Bir arkadaşımla sosyal dans üzerine fikir alışverişinde bulunuyorduk ki,  şunu ifade ettim kendisine;
 "Sosyal dansçı oldukça 'moody'dir aslında çünkü, milongaya rahatlamaya gelebilir; yemekten sonra bir iki güzel tandada uçmaya, keyif almaya;
bir kaç kadehi, hoş müzik ve dostlar eşliğinde atmaya odaklı olabilir ya da,
spor sonrası dinlenmeye kendini adayabilir;
iş stresinden arınmak isteyebilir;
özlemle ve dans etme hayaliyle yanıp tutuşup, koşa koşa abrazolarına ve en eşsiz danslarına kavuşmaya gelebilir. Dolayısıyla o anki dans ve tüm hareketler, kişinin o andaki ihtiyacını yansıtır..."

Ve o da bu görüşüme, yüzde yüz katıldı!
Pazar Günü'nü, hoş bir rehavet tınısıyla tamamlarken, önümüzdeki hafta başlayacak olan festivalin heyecanı ise, şimdiden içimi sardı diyebilirim. Tüm gecelerine katılmadan durabileceğimi  sanmıyorum festivalin. Zaten Cumatesi gecesi, alnımızın teriyle kazandığımız Color Tango konser bileti ile birlikte, en güzel parçalarla başka dünyalara ve translar alemine yolculuk ederken, Ottoman Legacy, Conrad ve Çırağan Kempinski Otelleri'ndeki festival milongalarıyla da tam bir kopuş anlarına ulaşıp, doyasıya mutluluk ve haz pırıltılarıyla coşacağım eminim. Hadi hayırlısı bakalım! :-)
Son olarak, hepimize harika bir hafta;
 muhteşem ansal yolculuklar;
güzel, kazançlı işler 
ve en güzel tandalar, orkestralar eşliğinde, en olağanüstü danssal uçuşsal ve en derin transal aşklar diliyorum. Her günümüz, en güzel milongaların tınısında ve coşkusunda geçsin dostlarım! ;-)