26 Ekim 2018 Cuma


Sarılışlarımız egoya hizmet ettiğinde farklı bir tango deneyimi, ruha hizmet ettiğinde ise bambaşka bir tango akışı yakalarız. Müzik ruhun aktığı yerde vurgulanır ve bütünlük iki ruhun, bedenin ve aklın birleştiği, uyumlandığı ve ayrıştığı yerlerde tamlanır.

Tango insanı farklı yönleriyle buluşturur, Egosunu aşabilen her tanguera/o gerçekten büyülü bir okyanusta dönüşüm geçirir. Başka türlü bir boyut yakalar ve orada her şey müzikle akar, enerjiyle yaşar.

Tango eşsiz bir diyalogtur, bambaşka bir yürüyüş, rengarenk, dinamik bir akıştır. Yaşamınıza dahil olduğunda kendisini ayrıştırmaz. Hayatınıza tüm yoğunluğuyla dokunur ve emeğinizi, zamanınızı, enerjinizi en yüksek boyutuyla ister. Ona karşı koyamaz, isteklerini birer birer yerine getirirsiniz. Tangoya kapılır, anların sonsuzluğuna varır ve zamanın ötesine geçersiniz.
Yıllar böyle geçebilir, sizin için yaşamdaki hiçbir şey "normal" olarak tanımlanamaz hale gelir. Çünkü renkleri tüm canlılıklarıyla keşfetmişsinizdir ve dünyanızı kendi fırçalarınızla, tangonun ritmleriyle boyamayı öğrenmiş ve deneyimlemişsinizdir.

Dansı dans yapan da ettiğiniz dansın müziği ile ruhunuzun uyumudur. Tangodaki keskinlik, netlik, kıvraklık, odaklılık ve yoğunluk yaşamınıza nüfuz eder. Silikleşen her şeyi geride bırakır, açık yolculuklarda vurgulu, net adımlara ulaşırsınız. Yön, hareket, dönüş sizin huzurunuzda başka haller alır ve dilediğiniz özgürlükleri size aşkla, sevgiyle, ritmle sunar.

Partnerinizle kalplerinizin atışında buluşur ve enerjilerinize  uyumlanırsanız, birlikte müziğin nefesiyle hareket ederek gerçek manada bir uçuş yakalarsınız. Bu duyguyu çok az şeyde yakalayabilirsiniz ya da belki de yakalayamazsınız bilemiyorum...
 Fiziksel olarak uçsanız bu başka bir duygu yaratır ve o da olağanüstüdür, gözlerinizi yaşartacak kadar mutluluk verebilir ve belki de yaşamdaki en güzel duygudur ancak dansınızla ve müziğin akışıyla aldığınız yol da eşsiz duygularla dolduğunuz bir okyanus süzülüşü sağlar size. Hiç de az değildir yaşadığınız. Günlük yaşamdan çok başka türlü bir zenginlik, farklılıktır ve doyuma ermedir.

Fiziksel olarak dans etseniz de etmeseniz de tutku tüm vücudunuzu, aklınızı, kalbinizi sarmıştır artık. Size gittiğiniz her yerde eşlik eder ve en sessiz olduğu anlarda bile minik bir kıvılcım bekler. Tangoyu bu aşkla yaşadığınız sürece deneyimlediğinz çok boyutluluk ve duygusal bolluk olağanüstüdür. Aşkın hallerinden bir tanesidir bu anlamıyla tango ve mutlaka tadılmalıdır.

Tangoya ve onun sunduğu bu bambaşka duygular oluşturan yaşama karşı bir doyum noktasına geldiğinizde, biraz farklılaşır hisleriniz.  Tango yapma arzunuz da oldukça değişebilir.
Yaşamda farklı yönlere ve ritmlere açılabilirsiniz belki. Kiminde doğa olur yeni yön, kimde sanat açılımları olur, kiminde bambaşka seçimler, yönler şekil bulur. Ancak tangoda bulduğunuz o tutku ve aşk frekansını yaşamınıza, ilişkilerinize  yönlendirirseniz dansın size kattığı şeyi kavramış, kabul etmiş, kucaklamış ve yaşayabilmiş olursunuz. Gözlerinizin içi güler, ışığınız her koşulda parlar ve ruhunuz, akışın "follower" ı ve yönü olur. Başka türlü bir olgunluk ve derinlik yakalarsınız.

Bu sebeple, tangoya içimdeki dişil ve eril enerjilerin iç içe geçmiş döngüsünü coşkuyla yaşayabildiğim, tutkuyla dans edebildiğim, yaşama dair adımlarımı keşfettiğim ve ruhumun yankılarını bulabildiğim için müteşekkirim. Artık yolculuğum biraz daha yaşamın özüyle ve kendisiyle dans edebilme aşkına kapılmış halde soluk buluyor. Yaşamın bütünlüğüne en çok zamanı ve emeği verebilme arzusu içimde fişekleniyor ve başka türlü ama çok yoğun bir enerji beni oraya yönlendiriyor.

Ey eşsiz, büyülü  duygularda yaşadığım tango iyi ki hayatıma girdin. Sen olmadan büyüyemez, kendimi bulamaz ve coşkuyla ritmleri(mi) keşfedemezdim.

Sevgiyle dostum;
Hem belli mi olur bakarsın bir gün bambaşka yerlerde de buluşur, aşkla kucaklaşırız! :)

16 Temmuz 2018 Pazartesi

Bugün günlerden 16 Temmuz ve bugünü
"Dostluk ve Bütünlük Günü" olarak seçiyorum.

Balzac'ın bir sözünde olduğu gibi,
 "İyi dostluklar, hesapsız kurulur."

Hesap kitap yaptığımızda hangi gerçek dostlarımızı bulabildiğimizi düşünebiliriz ki...
Sizinle çıkarlarıyla dost görünenlere kalbinizi açmanız mümkün olur mu?
İnsanların niyetleri daima enerjilerinde saklıdır. Hepimizin rengi ifademizde belirgindir. Bu da yaşadığımız sürece evrene sunduğumuz bir izdir. Zamandan zaman değişebilir, gelişebilir ya da küçülebilir kuşkusuz.  Dolayısıyla, bu hafta dostluk kavramının içimizde daha da yükselmesini dileyerek geçtiğimiz haftaya dair yaşadıklarımı aktarmak istedim.

Cıvıl cıvıl bir haftayla buluştum İstanbul'a ayak bastığım andan itibaren. Bunaltıcı havalara aldırmadan gözüme kestirdiğim milongalara katıldım, özlediğim ve vakitlerimizin uyuştuğu dostlarımla buluştum, yepyeni insanlarla tanışma ve yaşama dair sohbet etme şansı elde ettim.

Bu hafta katıldığım milongaların başında "Point" oldu yine. Büyük bir kalabalığın olduğu geceye, yaptığım üzüm sohbetlerinin ve bu alanda usta dostlarla karşılaşmanın mutluluğu sebebiyle biraz geç katıldım. Yine de Dj Serçin Bedir'in  nice güzel tandasıyla,karşılaştığım eski milonguero dostlarımla çok güzel danslar ettim ve  güzel bir salsa parçasının da katılımıyla harika bir gece yaşadım.

Cuma Günü aylar, yıllar sonra "Kanyon" milongasına katıldım. İstanbul'dayken denk gelemediğim için bir kaç yıldır hiç katılamıyordum ancak bu sefer şansım yaver gitti ve İstanbul'da olduğum ve uygun olduğum için milongaya geçtim.  Harika bir coşku ve atmosfer de yakaladım orada. Yıllar önce başayan Kanyon milongalarında - en az 8, 10 yıl vardır - ilk senelerinde suyun ve çayın yanında şarap ikramı da olurdu.. Bir kaç yıldır ise malum yasaklar sayesinde şarabın, içkinin kokusunun bile neredeyse yasaklandığı gerçeğiyle yüzleştik orada. Kanyon'da şarap tadım günleri de yapılırdı ve yerli şarap markalarının nice ürünüyle tanışma, buluşma şansı bulur ve şaraba aşık insanlarla hoş tadımlarda sohbetler etme keyfini yaşardık. Malum onlar da son yıllarda Türkiye'mizde tamamiyle yasaklandı. Yeni ülkemizde "yasak" sözcüğünü her yerde görmemiz, işitmemiz ve fark etmemiz en belirgin gerçeklerimizden biri oldu malesef!

20. si düzenlenen geceye dair fikrime gelince,
Dj Yüksel Şişe'ye öncelikle içten teşekkürlerimi sunmak isterim Hazırladığı liste gerçekten çok çok hoşuma gitti. Çaldığı tandalarda, pistteki akışın da rahat olmasının etksiyle muhteşem danslar edebildim. Dans etmeyi çok seven tangosever dostlarla bir bakışımızla en güzel uçuşlara  akan danslara ulaşabildim. Ruhen zarifliği keşfetmiş milonguerolarla en hoş translara ulaştım.Harikaydı!
 Bu milongaları yıllardır en güzel şekilde hazırlayan ve hizmetimize sunan Güralp Diner'e de gerçekten çok teşekkür etmek isterim. Gerek Point Otel milongalarında, gerekse Kanyon milongalarında özeni,emeği ve davet ettiği Djler, dansçılar sayesinde çok güzel anılar biriktirmiş olup, olumsuz hiçbir anı gözümün önüne gelmiyor diyebilirim. Bu bir sosyal dansçı için çok önemlidir. Konfor, rahatlık, hoş bir akışla ilerleyen danslar, müziğin büyüsü, ambiyans ve renk ile geceden muhteşem hislerle ayrılmak bu dansın müptelası yapabilir sizleri...
Performans sergileyen yerli dansçılarımız Selen Sürek ile Alper Ergökmen çiftiydi. Müziğin hoş dokunuşlarıyla ve aralarındaki uyumla akan adımları, figürleri ile benim için izlemesi  keyifli bir performanstı. Zaten tango dünyasında performans yapan çiftler arasında en çok beğendiklerim arasındalar diyebilirim. Gözümü yormayan, enerjiyi germeyen, rahat, müzikalitenin hoş yansıyan seyriyle dolu bir dansı izlemek, tangonun özünde ne olduğunu da güzel hissettiriyor. Malum ruh, his ve müzikalite çok mühim!
Cihangir'de Tangoloji stüdyoları da var  bu çiftin ve orada dersler de veriyorlar, Pazartesi Günü milonga da düzenliyorlar diye biliyorum. Bir kaç yıldır tangoyla yoğun olmasa da, doğayla dopdolu yaşadığım için hiçbir milongalarına katılma şansı bulamadım ama duyumlarım dahilinde diyebilirim ki, dans seviyesi oldukça yüksek milongalardan bir tanesi imiş. Kendilerine stüdyolarının İstanbul ayağını bir kaç yıl önce açmış olsalar da buradan olsa da hayırlı olsun dileklerimi iletmek isterim.

 Performanslardan diğerini Arjantinli bir çift sundu. Onlar Arjantin folklörünü hoş bir seyrini farklı kostümleriyle gözlerinizi adımlarından alamayacağınız bir şekilde sergilediler. Gerçekten de chacareralarda nasıl oluyor da böyle adımlar atabiliyor, ayaklarıyla oyunlar oynayabiliyor  bu dansların üstadları, bunu bilmek zor ama etkilenmemek olanaksız!
Elbette dans eden, etmeyen herkesin ücretsiz olarak  tango ruhunu, deneyimini ve rengini görmesi, yaşaması için harika bir etkinlik olduğunu söyleyebilirim Kanyon milongalarının.
Nefis bir La Cumparsita yorumuyla gecenin buradaki akışını tamamladım ve hemen ardından Beşiktaş'taki "Milongahane" milongasına geçtim. Didem Kalkan Erdem ve Bora Erdem çiftinin organize ettiği milongada da ortamın sunduğu konfora, genişliğe, keyifle akan danslara uzanabildiginiz güzel bir piste sahipsiniz. Kendi stüdyolarında öğrencilerini de yetiştiriyorlar.
 Dj koltuğunda da bir müzik hastası olduğu ve aşkla müzik yaptığı  için "Uçuran Dj" lakabını uygun gördüğüm Hakkı İnce vardı. Yine seçtiği hoş tandalarıyla ve renkli cortinalarıyla harika bir gece yaşamamızda etkili oldu. Elbette güzel sohbetlere açıldık, eski dostlarımızı gördük, dansa hevesle devam eden yeni arkadaşlarla tanıştık, harika, derinlikli, konforlu danslar ettik ve lead etmeye bayılan bir milongueraya da dansı dilediği gibi yapabilmesi yönünde motivasyon verdik. Motivasyon, azim,istek ile dans aşkı ve arzusu olmasa şu an hiçbirimiz dans etmeyebilirdik. Bu konuda cömertlik ve saygı zamanın akışıyla da hepimizde daha bir yükselir eminim.
 Gecenın ışıltısında yankılanan iki milonganın da tadı damağımda evimin yolunu gülümseyerek tuttum.

Cumartesi Günü harika bir dostumla birlikte Litera'nın enfes manzarasıyla dünyanın üzümleriyle dans ettik önce sonra Grand Pera'ya geçtik. Bu arada Litera'da da Pazar Günleri bir milonga düzenleniyor, ancak haftasonları genede İstanbul'da olmadığım için hiçbirine katılamadım. Yine de tahminim keyifli geçiyordur orası da. Malum manzara da eşsiz!
Grand Pera'nın 5. katındaki bu yepyeni milongaya gelince;
Erdal Atik ve Nora Şigager Atik çiftinin organize ettiği bir gece ve onlarla uzun bir aradan sonra olsa da buluşmaktan çok memnun oldum. Kendileri "Contact Tango" okulunun da kurucuları ve eğitmenleri. Öğrencileri de gerçekten keyifle, nazikçe ve rondada güzel bir uyumla dans etmenizi sağlıyorlar. Kendilerini tebrik ediyorum.

Grand Pera'nın salonu bana ışığının loşluğu ve rengi ile  ortamın ambiyansıyla yıllar önceki "Underground" milongalarını anımsattı. Nuevo tango yoğunluklu müziklerin olduğu bu milongada sadece enerjiniz müzikte, dansta oluyor, yoğun translarla sabahlara kadar durmaksızın dans ediyordunuz. O dönemde uçmama büyük katkısı olan tüm nuevo aşıklısı milonguerolara da selam olsun buradan. Elbette bu gece bir nuevo gecesi değildi. Bu yüzden Dj masasında  da şans bu ya, yine  Hakkı İnce dostumuz vardı ve klasik tandalarıyla, insanın içini kıpır kıpır eden milongalarıyla, renkli cortina seçkisiyle müziğini sundu ve oradaki dansçıların büyük katkısıyla kaliteli danslar etmemize yardımcı oldu. Yine de gecenin ilerleyen saatlerinde, içimde öyle bir nuevo isteği oldu ki,  o an diledim, bir gün bu milongada, gecenin ilerleyen saatleri bu tür parçalara da ayrılır ya da başka bir underground milonga başlar diye. Hoş yeni Türkiye'mizde böyle organizasyonlar nasıl olur bilemiyorum. Zira bilemediğimiz nice şeyi, garip durumlarla dolu olarak yıllardır yaşıyoruz. Neyse, ne olur, ne biter bilinmez  ülkemizde ama biz asıl meselemize gelelim uzatmadan;

Grand Pera'nın, milonganın da yapıldığı beşinci katında, bir çok dans türünü de farklı salonlarda görebiliyorsunuz. Salsa, bachata ezgisiyle dolu müzik sesleri milonga salonunda cortinalarda da ara ara duyulsa da, yine de büyük dert yaratmadı. Tango salonundan çıktığımda, bol dönüş içeren danslarla harekette tavan yapan dansçıları da izleyebildim bir kaç kez. Fazlasıyla genç ve hiperaktif bir kitle gördüğüm için hiç dans edesim gelmedi orada, ancak Küba stili salsa bulsaydım şayet, onu es geçmez ve yapabildiğim oranda müziğin coşkusuyla,  ağzım kulaklarıma varırcasına gülümseyerek dans ederdim. Kısmet! :)

Sabah dört sularına kadar süren milongada, bir gece öncesinden yorgun ve az uykulu olduğum için gecenin sonuna kalamadan İstiklal Cadde'sine indim ve taksiye yürüme parkuruma geçtim. Yalnız gördüğüm manzara hiç hoşuma gitmedi. Yirmi beş, otuz yıldır Taksim'e çıkıyorsam eğer,  gördüğüm en kötü çehre o gün yüzüme tokat gibi çarptı ve ciddi rahatsız etti beni. Gayet kirli ve çirkin görüntülerle, insansılarla, eylemlerle dolu parkurdan geçip taksiye ulaştıktan sonra, nihayet evime huzurla ulaşabildim. Ancak yine de şehrimin bu karanlık görüntüsü içimi ciddi acıttı, ruhumu yaraladı ve geleceğe umuduma az biraz gölge düşürdü. Yine de ertesi gün bu enerjiyi silkeledim attım üzerimden ve umudumu, inancımı güçlendirdim. Yaşadığım sürece de bu seçimden yılmama kararı aldım!

Pazar Günü'ne geldiğimizde, akşamüstüne doğru yıllardır tanıdığım dostlarımla buluşup, harika sohbetlerle dolu, dingin, yumuşacık bir akşam yaşadım.

İşte haftam böyle renkle, ritmle dopdolu geçti dostlarım. Diliyorum ki her yeni hafta daha da ışıl ışıl günleri bize getirir, ruhumuzu kaybetmeden, içimizdeki aşkla, coşkuyla yaşamlarımızın içinde dilediğimiz deneyimleri seçme özgürlüğünü bizleri yaşatır!
Sevgi, saygı ve kalite hepimizi, bugünümüzde ve yarınımızda da kucaklasın!

1 Temmuz 2018 Pazar


Yaşamlarımızda coşkuyu, hazzı, merakı, mutluluğu, heyecanı, aşkı, sevgiyi sağlayan yegane şey, içimizdeki iç çocuğumuzun özgürce hareket etmesi, yaratabilmesi, yüreğiyle konuşabilmesi, şarkı söyleyebilmesidir.  Onun neşeyle havalara sıçraması, sevinçle uyanması, tertemiz havayı sağlıkla içine çekmesi, çeşit çeşit oyunlar üretmesi, keyifle oynaması, yepyeni şeyleri keşfetmesi ve nice yeni şeyler öğrenmesi yaşamlarımıza anlam, renk ve mutluluk katar.

Yaşamının herhangi bir döneminde tangoyla tanışmış ya da tango hayatının bir parçası haline gelmiş  bir kişide, tangonun duygusal, düşünsel ve bedensel yönde etkileri sonucu iç çocuğunun daha da göze çarpan enerjisini gözlemleyebiliyorsunuz aslında.  Zaman zaman neşeli, bazen sıkılgan, sıkça aşık,  hep meraklı, genelde keşifçi, arada şımarık ya da somurtgan, bazen ciddi gıcık kapan, arada asabiyet kraliçesi/kralı olan, havasındayken dünyaları yaratma ve yaratmama ifadeleri arasında gezinen, çeşit çeşit milongaların geniş, dar, sıkışık  ve ferah rondalarında süzülen, enerjinin, müziğin, dansın büyüsüyle sıkça uçan, arada bir de çakılan, hüzünlü, sevinçli, tatlı ve sinirli hallere bürünebilen bir yapı fark edebiliyorsunuz!

Tango insanın içinde çocuksu ve olgun tüm duyguları açığa çıkaran bir dünya, arena aslında. Hissettiğiniz oranda da sınırsızlaşan bir derinlikle ve sonsuz ritmler sunan bir okyanusla karşılaşabiliyorsunuz. Hislerden, ruhtan uzaklaştığınızda ise mekanik bir yapıya, iletişimden, uyumdan, birbirinden ve duygularından kopuk, yapay hallere geçiş yapıyorsunuz...

Tangoyu ne kadar hissederek dans ederseniz, o kadar yoğun uçuşlar yaşar, notaların, ritmlerin içinde bambaşka semalara dalarsınız ve içinizde yükselen çeşit çeşit renklere ve anlamlı keşiflere ulaşırsınız. Bu sebeple tangoyu çok seven ya da tangoya aşık olmuş bir sosyal dansçı böylesine büyük bir hazdan asla vazgeçemez. Hatta onun müptelası oluverir!
O yoğun hissin coşkusu o kadar yüksektir ki, tangoyu tüm ritmleriyle iliklerinize kadar yaşarsınız ve sonsuzlukların bulutlarına doğru mütemadiyen uçar da uçarsınız...

Evet aylar geçmişti benim dünyamda güzel bir milongaya katılmayalı ve içimden hadi tango yapayım artık diye iç geçirmeyişim. Bazen hayatlarımızda bir çok şey peşpeşe ve bir anda değişir ya, o zaman yaşama bakış açınız da deneyimlerinizle birlikte çok çok değişebilir. Bambaşka realitelerde dolanır, farklı deneyimler yaşar ve daha önce yaşadığınız nice enerjiyi, hissi bir an bile özlemeyebilirsiniz. Ta ki içinizde bir yerlerde o eski kıpırtılar birden bire, birer birer volkan misali çılgınca çağlayana, parlayana ve fışkırana kadar.... Tango bir anlamda böylesine bir etkiyi, eneriyi sunabilen de bir dünya. Müziğinin ve oluşturduğu duyguların ritmleri size ne çok şey yaşatır  düşününce...❤

Tango zaman zaman hayatınızın neredeyse merkezini ya da oralara ulaşan alanlarını kendisi için uygun görür, zaman zaman da farklı düşünsel, yaşamsal anlardaysanız, aklınızın en uzak noktasına bile bir süre ulaşmayabilir. Enerjisi sizden bir anda çıkabilir, dilediğinde bir anda ruhunuza tekrar dokunabilir ve başka başka deneyimlere açılmanızı sağlayabilir!

Benim içimde de bu dört aylık süreç, hayatıma dair yeni bakış açılarımla, değişimlerimle ve doğayla yoğun olarak geçti. Bu hafta Perşembe'ye kadar da tangoya dair hiçbir özlem duymuyordum. Ben de nasıl olup da hiç özlemediğime şaşırmışımdır aslında. Ancak deniz ve doğa olunca konu,  insana tüm zenginlikleri, enerjiyi, sevgiyi, bütünlüğü ve farklı boyutları sunan  başka bir dünya tanımıyorum aslında. Tangoda da yıllarca tüm pistlere beni yönlendiren en öz ihtiyacın sarılmak ve müzikle, uyumla birlikte hareket etmek olduğunu düşününce bu birlik, bütünlük ve aynı zamanda kendi özünle buluşma yolculuğunda doğanın da en yüksek düzeyde etkisini gerçekten bulmuş, hissetmiş ve yaşamış oldum. Hatta ruhuma en iyi gelen şeyin, doğa olduğunu keşfetmem de gerçekten önemli bir öğrenim oldu diyebilirim bu süreçte. Elbette tango da bana ait bambaşka renklerin de bir dışavurumu niteliğinde. O yüzden hayatımda hiç yokmuş gibi olduğu anlarda bile birden bire ortaya çıkabiliyor ve bütünümde o ifade bulan nice renklerin birbiriyle buluşması gibi de ruhumu bir özgürlüğe, farklı bir frekansa ulaştırıyor!

 İşte tüm bunların etkisiyle birlikte Perşembe günü ne olduysa içimde bir şeyler oldu ve  tango enerjisi ruhumda en maksimum seviyesine ulaştı. Dolayısıyla kendimi Point milongasının ferah, konforlu, hoş enerjisinde buluverdim. Benim için bu güne özel vazgeçilmez bir milonga orası. Yıllardır sürmesi de harika tüm İstanbul'lular, yabancı dansçılar için. Armada gibi Point de en eski milongalardan ikisi şehrimizde, ülkemizde. Elbette benzer günlerde yepyeni milongaların olması da fikrimce çok güzel, bambaşka solukları ve tango stillerini, yaşayışlarını, deneyimlerini beraberinde getiriyor. Tango hayatım boyunca eski, yeni, başka, sıradışı gidebildiğim, enerjimin, zamanımın yettiği tüm milongalara koşarak gitmiş ve doyasıya dans etmişimdir!

Point Otel'in terasına çıktığınızda hoş bir esintiyle de karşılaşabiliyorsunuz ve o gece hoş bir dolunay manzarası da vardı ancak gece boyunca o kadar keyifli danslar ettim ki, terasa sadece bir kez çıkabildim ve kısacık bakabildim ayın şehrimize doğru izdüşümlerine ve yüreklerimize serpilen ışıltılarına...Yine de dansla birleşince bu enerji, çok güzeldi. Müzik ise benim için harikaydı. Dj  Serçin içimde Point'i, Point yapan pek çok hoş tandalarıyla, sevdiğim dansçılarla ve bir iki yabancı dansçıyla coşkuyla, aşkla dans etmemi sağladı sağolsun  Hatta danslarımda öyle büyük bir hazza ulaştım ki,  gerçekten içimden "İşte bu" dedim sadece bu duyguya ulaşmak için bile bazen tangoyu çok çok özlemek ne güzel! Hatta özlediğinizi bile o ana kadar bilmeden, günlerinizi gayet akışında geçirirken tam o an,  en yoğun özlem hissiyle muhteşem danslar edebilmek büyülü işte!
Tabii mutluluktan uçan bir milonguera yapımla yine tüm İstanbul milongalarına ve bunlarda emeği geçen herkese teşekkürlerimi paylaşmadan edemedim. Çiçekleri, kuşları, böcekleri sevelim misali. Bende de bir ritüeldir bu; bilen çok iyi bilir! ;)
Bu mutluluğu bana onlar sağlamışlardı çünkü ve elbette bir de içimdeki ruhla, müzikle, uyumla dans  etme coşkusuyla mutlu olmayı seçebilmiştim. Neticede her şey  bir seçimden ibaret değil mi...:)

Ertesi gün, yine çok yoğun dans virüsü tüm ruhumu ve bedenimi sarmıştı. Harika bir dostumla çok güzel sohbetlere uzanıp, üzüm aromalarında gezindikten sonra Milongahane semalarına doğru yola çıktık. Az gittik, uz gittik, trafiği , şehrin kalabalığını geçip, tango müziğiyle dolu geniş bir dünyaya adım atabildik. Dolayısıyla Cuma gecesi de benim için yine enfes bir geceydi. Müzik güzeldi, ortam çok hoş bir enerjideydi, dansçılar güzeldi, insanlar mutluydu, coşkuluydu, dostaneydi ve huzurluydu. Elbette yine harika danslar ettim -ortamın sinerjisi daima önemlidir, hatta çok çok önemlidir - , eski dostlarımla buluştum ve "Wish you were here" cortinasından Pugliese'ye geçişte en yüksek uçuşu yakaladım. Dj Ogün'e en çok bu cortina ve güzel tandaları için ayrıca teşekkür ederim. Milongalara aylarca pek gidemediğim için kendisini ilk kez bugün dinleme şansı elde etmiştim zira.

Cumartesi Günü Contra milongasında iyice kurtları zemine monte ederim diye düşünüyordum ancak bedenim ve ruhum sakin bir gün geçirmemi tercih etti ve ben de onları ilgiyle dinledim, arzu ettikleri şeyleri onlara sundum. Herkes mutlu oldu ve ışıltılı bir güne ve dingin, harika bir geceye kavuştum!

İşte tangonun yaşamlarımıza kattığı nice güzel renklerle, bambaşka duygularla an be an çok büyülü deneyimler yaşarken, bir kez daha böyle bir dünyayla tanıştığım için kendimi şanslı hissettim. Düşünsenize, elinizde sadece bir çift tango pabucuyla dünyanın bambaşka bir köşesinde ya da  herhangi bir yerinde dilediğiniz bir milongaya rahatça dahil olabilir ve konforla, özgürce, uçarak dans edebilirsiniz. Bu müthiş bir zenginlik aslında. O yüzden tango öğrenmek isteyip erteleyen varsa şayet, vakit kaybetmeden ilk adımı atsın ve tangoya başlasın. Sonrasında bambaşka bir kapı ve dünya onlar için aralanacak ve o içsel aşk diledikleri oranda hayatlarına dahil olup,  ömürleri boyunca içlerinde yeşerebilecek!
Tango öğrenin ve o öğrenim cepte bir yerlerde dursun, dilediğinizde size enfes dünyalar, boyutlar, ışıltılar ve renkler açsın!

Haftanın yoğunluğu da  benim için böyleydi dostlarım. Doğanın kucağından, tangonun renkli pistlerine doğru geçiş yaptığınızda, iki dünyanın da bambaşka izlerini içinizde derinikleriyle hissediyor ve duygularınızın tadını çıkarıyorsunuz. Ne doğadan kopuk olalım, ne konuştuğumuz ve dans ettiğimiz dillerden kendimizi mahrum bırakalım. Hepsi bizi biz yapan anahtarları içeriyor!

En güzel hislerde, büyülü ortamlarda, dans aşkının doruk noktalarında, doğanın şevkatli, sevgi dolu dokunuşlarında buluşalım ve birbirimize doyasıya sarılalım dostlarım!
Sevgiyle, ışıkla, aşkla kalınız...:)

18 Şubat 2018 Pazar

Dışta aranan mutluluklar ne deni göreceli ve farklıysa, içte bulunan mutluluklar o denli benzer ve nettir. Dıştan yansıyan mutluluklar ne kadar geçici ve sebepliyse, özde bulunanlar o denli gerçek, nedensiz ve kalıcıdır!
Tangoda bulunan, yaşanan mutluluklara gelince,
ana, güne, ortama, o anki ruh haline, sinerjiye ve dans ettiğiniz kişilere, sohbetlerinizde buluştuğunuz insanlarla paylaşımlarınıza göre değişir!
Gözlemlerimden bir tanesine gelince;
Tango yapan insanların çoğunda sükunet dolu yanlar fark edebildiğim gibi, gergin, sıkıntılı hallerin yansımaları da dikkatimi çeker!
Harhangi bir anda ymuşacık, naif, barış, sevgi dolu olabilirken bir tango yaşamcısı,  başka bir anda bundan tamamiyle farklı bir halde, başka bir duyguya geçebilir ve hüznü, keskinliği, agresifliği bile yansıtabilir!
Fikrimce her tanguera/o şahsına münasırdır. Sevdiği parçalarda başka bir boyuta geçer, keyifle dans ettiği kişilerle uçarak dans eder, sevdikleri insanlarla kucaklaşır, samimileşir ve sevmediklerinin de pek yanına yaklaşmaz, onlara zaman zaman gıcık gıcık, donuk bakabilir, hatta dilerse istediklerinin dedikodusunu bile dillendirebilir! :)
İnsan ruhu tüm sanatı, müziği yaratırken - yaratıcılık ruhtan gelir bana göre-, bu yaratımın içinde yaşarken de egolarının zaman zaman esiri de olabilir. Ancak ruhsal olarak göklere de yükselebilir pek tabii..
İnsan yapısı zıtlıkların merkezidir. İnsan ruhu da o zıtlıklarla dans edebilen yüce bir enerjidir.
 Her dansçı tangoyu kendisi için yapar aslında. Bu sebeple camianın içinde, gözlerinin gördüğü her yerde kimlerin neler yaptığı ya da nasıl dans ettiği biraz ilgisini çekse bile bir tanguera/o asıl tatmini, kendi yaşadığı dansın, aldığı derslerin, dinlediği ya da çaldığı parçaların, gittiği milongaların, festivallerin, maratonların, dünyaların içinde bulur!
 Bu anlamda her dansçı en çok kendisi için bulunduğu yerdedir ve kendisini tatmin edebilecek bir dans ortamı aradığı için kalbini o sevdiği yerlerde abrazoların büyüsüne kaptırır!
Bu bazılarımız için sıcak arkadaş ortamlarında gelişir, bazılarımız için şık atmosferlerde hayat bulur, bazılarımız için çok kaliteli dans ve müzik ortamlarında kendisini ifade edebilir. Elbette dansı benzer ihtiyaçlarla ve arzularla yaşayanlar için aranan kriterler benzerdir, farklı yaşayanlar için daima farklıdır. Her bir dansçı kendine uyan yerleri seçebilir, oralarda gerçekten kendisini yansıtacak arkadaş ortamları yaratabilir ya da gittikleri yetmiyorsa dilerlerse kendileri bile organizasyon yapabilir. Günümüzde bu kadar çok sayıda milonga ortamı ve stüdyo bulmamızın sebebi de budur. Herkese her yer yetmez, her stil keyif vermez. Hep aranan, istenen, beklenen şeyler değişir ve inanın bu istekler asla bitmez. Bu sebeple de renkli bir bütünlük oluşur!
Tangoda benim fark ettiğim diğer bir şey de;
 Her yapıda insan bu ortamda kabul görebilir ve kendi ortamını oluşturabilir!
Yıllardır klasik tandalarda da dans eden bir tango tutkunu olarak, bir çok parçanın farklı versiyonlarını duyduğumda çok heyecanlanır hale geldim özellikle son yıllarda. Eh her birimiz her yıl değişiyoruz , dönüşüyoruz ve yaşadıklarımızın etkisiyle başka şeyler arayabiliyoruz, nice farklı pırıltının özlemini hissedebiliyoruz! Bu nedenle, bizim gibi farklı şeyler arayan ve tutkularını farklı ortamlarda da yansıtan dansçılar, müzik dostları sayesinde yepyeni, birbirinden çok farklı milongalar da halihazırda bizleri kucaklıyor!
Beni son zamanlarda en çok heyecanlandıran milongalardan biri de "Contra Karaköy" milongası oldu diyebilirim. Ayda bir kez düzenlenen bu milonga, House Otel'in terasında çok sıcak ve şık bir ortamda gerçekleşiyor. İçecek fiyatları makul, servisteki arkadaşlar çok kibar, insancıl, milongayı hizmetimize sunan arkadaşlar da çok sempatik ve dost canlısı!
 Böyle olunca ortamda sizi geren, rahatsız hiçbir şey olmuyor. Bir İstanbul'lu olarak, herhangi bir milonga ortamında oturduğunuz yerden vapurları izleyebilmek, sevdiğiniz içeceklerin aromalarına dalarken ve çok sevdiğiniz parçaları dinlerken, kendinizi sonsuzluğa kaptırırcasına dans edebilmek hem çok mutlu ediyor, hem de çok özgür hissettirebiliyor!
Oh diyorsun o an,
"Şehrimin büyüsü bu!!"
İşte 9 Şubat'ta gerçekleşen milongada Sevgili Kaya Soylu ile Mehmet Özkaya'nın seçkilerinden oluşan müzik ziyafetiyle, yoğun, benim için gerçekten enfes bir milonga deneyimi yaşadım. Çaldıkları her parçayı istek yapmışım gibi hissettim. Gerçekten müzik konusunda kulağı sınır tanımayan, her notayı dahi duyabilen çok iyi dansçılarla uçarcasına dans ettim ve son aylarda en mutlu olduğum milonga deneyimlerimden birini yaşadım!
 Müzik seçkisinde klasik tango parçaları olabildiği gibi, nuevo tangolar, dansa uygun olabilecek tango yapabilecek, içinizde bu anlamda fantazi oluşturabilecek başka başka çok güzel parçalar çalınabiliyor!
 Bu anlamda Kaya Soylu'ya ve tüm ekiplerine sevgilerimi, teşekkürlerimi sunuyorum. Hatta iki haftada bir yapsalar da çok mutlu olabilirdim bu milongayı. Ne yapalım kısmet!
Fotoğraflar için de ayrıca Mehmet Özkaya'ya ve Selin Biber'e yine çok teşekkür ederim. Yine son aylarda en beğendiğim tango karelerimi sayelerinde sevgiyle inceledim.
Tango fotoğrafları bazılarımız için gerçekten önemli;
o anki müzik aşkını, tangonun içindeki duyguyu, insanın içindeki özü yansıtıyor ve hayatta anları en güzel kılan şeylerden biri de bu yoğunluklar olabiliyor zaman zaman...
İşte onlar görünülebilir dokunulabilir, duyulabilir olduğunda fotoğrafın büyüsü ortaya çıkıyor!
Fotoğraflar bu anlamda özel, derinlik sunan yaşam kesitlerini insanlara tekrar tekrar anımsatıyor!!
Cumartesi Günü'ne geldiğimizde Esta milongasına gittim. Bu kez Sevgili Cem Çınar'ın ve Sabri Güleç'in tandalarıyla kendimden geçercesine dans ettim. Hatta sağolsun Sabri bir ara öyle bir çaldı ki, enfes milonga tandalarıyla kendimi kaptırıp, diğer tandaların da coşkulu sıralamasıyla yine dans etmekten kudurunca bir an ayaklarımı deldiğimi bile düşündüm. En azından hissi kesinlikle bir "delme" hissiydi! Binlerce ayakkabı alma ihtiyacında olduğumu yine anımsattı tabii bu bana.
Tango ayakkabısı en önemli ihtiyaçlardan biri işte kimimize göre ve inanın yüzlerce sayıda olsalar bile doyamazsınız. Çünkü her bir ayakkabıyla yaşadıklarınız, deneyimledikleriniz, hissettikleriniz bambaşkadır. Bu sebeple olsa gerek, ilk tango ayakkabımı yıllarca atamamıştım!
Milonganın akışına tekrar değinecek olursam,
düşünün ki harika bir"Milonga de mis amores" yorumu çalıyor tandada siz bir önceki tandada da kendinizi zemine teslim etmişsiniz, şimdi hadi durun bakalım dans etmeden...Mümkün mü...
Milonga del ayer'lere hiç değinmiyorum bile.. Neyse işte hal böyle olunca ayaklarımın acısını ertesi gün dahi hissettim ve hatta yürümekte zorlandım.  Dolayısıyla haftayı da bu enerjiyle noktaladım.
Sevgililer Günü haftasına geldiğimizde yine milongalara gidebimek için haftasonunu beklemem gerekti. Her gün sevgi, aşk günü olsun diye düşünenlerdenim hatta!
 Sadece bir günü aşk için özel kılmak,  365 günün içinde oldukça hazin bir öykü gibi!
Neyse herkes bir nebze aşk pıtırcığı olmuştur ya da aşkın muhalifi, kapitalizmin boykotcusu olarak kendince yaşamıştır eminim o günü...:)
Hafta boyunca hava biraz soğuk olunca, ve geçen haftadan gelen yorgunluk etkisi midir bilinmez ama bir kaç gün hiç dans edecek halim yoktu. Hatta Perşembe Point' e gitme niyetim bile bu sebeple gerçekleşmedi. Ben de Cuma Günü Milongahane'de Dj Hakkı İnce'nin müzikleriyle buluşayım dedim en nihayetinde. O gün yine bir güneş tutulması hakimdi galaksimizde ve astrologlar kova burcunda güçlü bir tutulma olduğundan bahsediyorlardı. Gerçekten de hafta boyunca içimde biyolojik olarak da bir tutulma hali hissetmedim dersem yalan olur. Psikolojik mi, uzaysal mı bilinmez..:)
Milongahane'ye ilk gittiğimde tango camiasında bu denli güzel bir ortam yarattıkları için  Didem ve Bora Erdem çiftine tango stüdyolarının, hanelerinin yedi yıldızlı olduğunu belirtmiştim. Salon çok hoşuma gitmişti. Geniş, konforlu, havadardı ve lavabolar da pırıl pırıldı! Sıcak içeceklerinden en çok da çaylarının   müptelasıydım her zaman. İşte bu Cuma Günü de masada Dj dostumun yanına geldiğimde bunları hissettim. Bu söylediklerimi anımsadım.
Gecenin akışında ise  Uçuran Dj'in enim için gerçekten de uçuran tandalarıyla, renkli cortinalarıyla çok güzel danslara açıldım. Enfes sohbetler ettim ve gerçekten çok eğlenceli bir gece yaşadım. Güzel hislerle dopdolu bir hale geçip,  leziz La Cumparsita'ların farklı versiyonlarının kulaklarımda yankılanmasıyla da geceyi tatlı tatlı  noktaladım.
Cumartesi Günü yine Esta'ya gittim. Bu kez yılların Dj'liğiyle tanınan Sevgili Aykut Dokur'un ve Manuk Çolakyan'ın hoş müzik seçkileriyle dolu bir milonga lezzeti yaşadım. Vals tandalarının da vurgulu ve güçlü etkileriyle ve güzel tangolarla, milongalarla dolu gecede özellikle ilerleyen saatlerde yine ayaklarımı acıtırcasına dans ettim. Pugliese tandasında ise ruhumu gerçekten göklere teslim ettim. Bu tandayı paylaştığım Ali dostuma da ayrıca çok teşekkür ederim.
Pugliese tandasını herkesle dans edemezsiniz. Gerçekten bu besteciye hayran olan ve  tandalarının hastası olmuş insanlarla dans etmelisiniz o tandalarda. Yoksa o vurguyu, enerjiyi, hissi nasıl verirsiniz...Mümkün değil veremezsiniz!!
Harika cortinaların da uçuştuğu, coşku verdiği gecede bu kez "La Cumparsita" yı duyamadan çıktım. Ancak merak da etmedim değil!
Acaba kimin yorumunu çaldılar diye...
Haftayı bu coşkuyla, tango aşkıyla ve büyüsüyle  tamamladım.
 Bu Pazar Günü'mde  muhteşem bir kış güneşi vardı şehrimde ve ben de kendimi denizin kollarına attım ve harika bir Boğaz sefası yaptım. Haftaya dinamik başlamak istedim  hatta haftanın ilk günü bu kez Armada'yla buluşurum diye de çok heyecanlandım.

Dans etmek  bazılarımız için her daim bir aşktır, tango müziği ise için adım adım derinlik, tutku ve coşkudur!
En güzel danslarda ve uçuşlarda sevgiyle buluşmak dileğiyle dostlarım.
Kendinize, ruhunuza, kalbinize çok iyi bakınız!!!

22 Ocak 2018 Pazartesi

 Haftanın son gününde yaşadığım tüm yoğun dans yolculukları bir yana, kaslarımın her biri yerini hissettiriyor diyebilirim.  Dolayısıyla öğlene doğru ettiğim kahvaltı boyunca da hepsinin coşkusunu bugünümde de hissedip gülümsedim. İşte dansın ve güzel sohbetlerin, paylaşımların yoğun etkisi....
Yorgunluğumun sebeplerini duramadan dans ettiğim tandalara mı, çok iyi dansçılarla da güzel danslara erişmiş olmama mı bağlayayım bilemedim. Bir de yağmurlu havayı düşünebilirim tabii. Bu vesileyle yorgunluğumu avantaja çevirip  günboyu tembellik yapıp mutlu oldum neticede!

Milongalarda buluşsak da, buluşamasak da tango vesilesiyle iyi arkadaşlar haline geldiğimiz insanlarla birbirimize sorduğumuz soruların başlıcalarından biri de, ne hikmetse,
"Milongalara gidiyor musun?" olur! :)
Hal böyleyken,
"Tanguera/o" lar tango yapmadıkları zaman aslında ne yaparlar diye sordum kendi kendime geçenlerde  ve bunun yanıtını da hemen buldum!
Kısmi olarak tango yapmaya devam ederler aslında. Yani düşüncelerinde, konuşmalarında, duygularında, kulaklarında yoğunluklu olarak tango enerjisi, dünyası ve müziği hakimdir. Tangoyu fiziksel olarak yapmasalar da zihnen, kalben, ruhen dans edebilirler, çünkü akılları fikirleri eninde sonunda oraya kayabilir, sohbetleri orada sonlanabilir...
Bu sebepe tango sevdalıları olarak zaman zaman bu dünyadan soyutlanmamız kendi sağlığımız için gerçekten önemli!
Tango yapmadığımızda, nasıl tango yaptığımızı da düşünmek açısından...:))
Yaşamda bambaşka deneyimlere açılma şansını tekrar elde edebiliriz belki bu sayede ve farklı renklerle dolup taşabiliriz. Gerçi aksi durumda da bir sıkıntı yok; milongalarla bütünleştiğimiz sürece bol bol dans edebiliriz. Elbette sosyal dansın herkes için verimli olabilmesi için, sosyal güdünün yüksekliği çok önemli. Yani inziva yapan insanlar biraraya gelirse ne "cabaceo" yapabilmede ve dansa kavuşmada kolaylık sağlanır, ne de kendi arkadaş çevrelerimizden dışarıya çıkabilen geniş bir tango dünyası çevremizde hakim olabilir. Sanırım biz sosyal dansçılar profesyonel dansçılardan buralarda biraz ayrılırız belki. Bizleri motive eden ruhumuza uyan farklı farklı dansçılarla müziğin kalbinde seyahat etmektir.  Herkese göre değişir tabii arzu edilen dans ve dansçı modeli ancak ne kadar farklı adımlarla buluşabilir ve yeni dansçılarla dans edebilirsek de o kadar coşkumuz artabilir, algı yönünden de gelişebilir, başka başka adımları okuyabiliriz diye düşünüyorum. Yani birlikte çalıştığınız bir partnerle sadece dikey gelişmek yerine - o da mümkün tabii çoğu sosyal dansçı için de  ancak o durumda biraz da olsa profesyonelliğe doğru geçiş sözkonusu olabilir- bir çok dansçıyla daha yatay bir dağılım da tercih edilebilir. Yine kişiye göre her şey değişir tabii...
Dolayısyla bol bol dans etmek ister çoğu sosyal dansçı ve bu dansların etkisi, büyüsü tangoya aşkını  ve bağ(ım)lılığını arttırır. Her tanguera/o sadece bu dünyaya bağlı değil, biraz da bağımlıdır. Tangosuz yaşayamaz kısacası!

Bu geçirdiğimiz hafta da güzel milonga deneyimleri yaşadım. Pazartesi Armada milongasına başta kararsız olmama rağmen, arkadaşlarımın kararlı tavırları sayesinde katılabildim ve harika bir gece yaşadım. Dj Manuk Çolakyan'ın güzel, renkli tandalarıyla gece boyunca oranın müdavimi iyi dansçı dostlarla çok güzel danslar ettim, soframızdaki meyvelerin ve içkimin tadını aldım. Gecenin sonunda çalan La Cumparsita'da ise kendimden geçtim. Miguel Villasboas Orkestrası'nın o eşsiz La Cumparsita'sını ertesi gün de Dj dostumuzun sayesinde beş, on kez daha gönderdiği kayıttan dinledim. Tekrar teşekkür ederim kendisine,  sayesinde mutluluktan uçtum!

Bir sonraki milongam  Perşembe Point Otel milongası oldu. Aslında oraya uzun zamandır birlikte gitmeyi planladığımız yaydaş arkadaşlarım Sergülen ve Özlem oldukça meşgul ve biraz da hasta olduklarından malesef yine gelemediler ve ben de kendi kendimle birlikte Point semalarına geçtim. Dj Halil'in hoş tandalarıyla keyifle dans eden çok sayıda dansçı vardı aslında pistte. Ben de bir kaç çok güzel dans coşkuları yaşadım. Ancak yine de o gece istediğim verimi alamadım ve dansa çok da doyamadım. Biraz daha oturan değil ama farklı farklı kişilerle dans edebilen bir camianın yurdumda yükselmesini diledim o gece iyine.  Elbette çok güzel danslarım da oldu ve her zaman oluyor da, yaşıyoruz da, ancak yine de milongaların günü gününe tutmuyor. Sık sık milongalara giden insanlar sevdikleri tandalarda bildikleri ya da bazıları bilmedikleri kişilerle dans etmek istiyorlar, kimi daha çok dans etmek, kimi ise tek tük dans etmek istiyor ve hatta bazıları da hiç dans etmeden dinlenmek, sohbet etmek ya da dans edenleri sadece izlemek, gözlemlemek isteyebiliyor.  İşte bolca dans etmek isteyenlerin az,  bir kaç tanda dans etmek isteyenlerin daha yoğun olduğu bir milongada  çok tatmin olamıyor daha çok dans etmek isteyenler sanıyorum. Elbette, milongalarda sürekli karşılaştığınız her insanla da dans edemiyorsunuz. Frekans mıdır, titreşimsel uyum mudur, tarz mıdır, huy su mudur  bilinmez ama o her milongada gördüklerinizin oralarda olup olmamalarının da sizin dansınıza ve coşkunuza pek bir tesiri olmuyor neticede, Zira siz, sizin dans edebildiklerinizi ve coşku içinde dansı paylaşabildiklerinizi gözlerinizle arıyorsunuz bir vesileyle. Nedense o gün salsa çaldığında  bile  yerimden kalkamadım. Oysa bu dansı öğrendiğim yer Point benim! Tabii yorgun olmamın da etkisi olabilir o ayrı ve  enerjiye de giremeyince gözlerim bile aramadı bu dansı bana lütfedecek birini. Böylece milongayı da bugünlük sonlandırmış oldum!

Cumartesi Günü'ne geldiğimizde ise Esta Friends milongasında harika bir gece yaşadım. Bir çok iyi dansçıyla, Dj ekibinde Utku'nun ve Halil'in harika, enerjik, coşkulu tandalarıyla deli gibi dans ettim. Hatta bir milonga tandasında tamamiyle iptal oldum. Elbette gece boyunca D'Arienzo'lar, Pugliese'ler, Diaz'lar da havalarda uçuşurken, bizim yerlerde olmamız pek mümkün olamazdı malum. Dolayısıyla bu güzel müzik için "Uçuşturan" Dj'lere teşekkürlerimi tekrar tekrar sunuyorum.
Gecenin performansında ise Nadide & Hüseyin çiftinin dört parçalık danslarını izledik. Gerçekten keyifle izledim danslarını; müzikle uyum içinde, farklı enerjilerini ise güzel bir bütünde harmanlayan şekilde dans ettiler bana göre. Nadide'nin enerjikliği ile Hüseyin'in sükuneti, müzik ve duygu yoğunluklu enerjisi buluştu danslarında. Bu da contrast bir hava yarattı!

Aslında düşündüm de,  tango dansında bir erkeğin verdiği duygu ifadesi de ne kadar önemli diye..
Havayı tamamen değiştiriyor, dönüştürüyor her bir dansçının yapısı, yaydığı enerji. Yani kadınların ifadeleri, yaydıkları enerji ne kadar önemliyse, erkeklerin duyguları ve ifadeleri de o kadar önemli bu dansın ve müziğin içinde!

Tüm dansçılar için özünde kendi stilinde, özgün, duygulu ve müzikle yoğun, anla, partneriyle, rondada bütün dans etmeleri etkileyici görünüyor. Zaten fonda müzik olan bir ortamda, insanların duyguları olmadan adım atabilmeleri mantıken de  olanaksız. Böyle bir şey varsa şayet, elbette o tango olamaz!

İşte bir hafta böyle geldi de geçti. Aslında bugün Galata'daki Sin Palabras milongasına bile geçmeyi düşünmüştüm ancak ruhumdaki, bedenimdeki tüm tembellik dalgalarıyla bütünleşip, lezzetler içinde bir tatil günü yaşadım!

Sosyalliğin yoğun hisleriyle dopdolu, arkadaş canlısı, dansla dopdolu, enerjik, özgün, rahat, konforlu, keyifli tüm milongalarda buluşmak, en güzel danslarla şenlenebilmek dileğiyle dostlarım;
 her gününüz bir gün öncesinden daha da ışıl ışıl olsun!

15 Ocak 2018 Pazartesi


Bazılarımız için derinlere dalmak mı, yüzeyde salınmak mı zor deseler;
Derinlerdeyken yüzeyde salınmak, yüzeylerdeyken de derinliklerle buluşmak zor olabilir derim. Bu nedenle insanın bulunduğu ortamlar ve paylaştığı anlar önem kazanır. Nerede, nasıl coşku içinde olabildiğini bulabildiğinde, kendi mutluluğuna ulaşırsın.
Dolayısıyla içimde bulduğum yoğun tatmin, okyanus ve müzik hayranı olarak derinliktir diyebilirim. Bunun yanında da paylaşımların güzelliği ile lezzetidir!

İşte tangoda müziğin hissiyatiyla gelen derinliğin yanında, partnerlerin birbirine, müziğe ve dansa olan adanmışlığı, içlerinde yaşadıkları dünyaları, yoğun duyguları ve anın, müziğin, bütünlüğün içinde olan yolculukları benim için en etkileyici olanı.
"Büyüleyen dansçılar " olarak tanımladığım dansçılar da öyle bir içte, yoğun duygularıyla dans ediyorlar ki, sanırsınız başka bir dünyaya açılıyorlar, farklı bir boyuta ışınlanıyorlar. Orada seyirci yok, dışsal bir iletişim yok, ancak yoğun bir pist farkındalığı ve güçlü bir içsel yolculuk var!
Dansçıların içlerinde yaşadıkları duyguların bütünü, özünde tango benim için ve o derinse, tango derin, değilse ne derin, ne de anlamlı. Bu duyguları bulabildiğimde sevgiyle, coşkuyla dans ettiğimi, yani uçuştuğumu hissederim.

Geçtiğimiz haftalarda tamamlanan festivalin ardından  katıldığım ilk milonga, Perşembe Günü, Point Otel milongası oldu. Dj Serçin'in, Point'in içimizdeki hislerine klavuz olan güzel tandalarıyla oranın müdavimi, dans tutkusu ve sevgisi çok yüksek dansçılarıyla huzurla, ambiyansın ruhuyla, tandaların büyülü hisleriyle dans ettim. Hatta bir de salsa parçasında dans ettim ve  Ahmet'in sayesinde pek neşelendim sağolsun! Nereye gittiğini pek de bilmeden hareket etmek ve kendi adımlarını bile neredeyse takip eder hale gelmek gerçekten eğlenceli oluyor...:)
Gecem de bu lezzetlerle tamamlandı.

Cuma Günü Contra milongasının Avrupa yakasına geçişini kutlamak için Karaköy House Otel'e geçtim. Zaten Kaya'ya ve tüm Contra ekibine, bu milonga Kadıköy'de olduğu için fazla gelemediğime dair sarf ettiğim bahanelerimin ve bizim yakaya da gelmelerine yönelik önerilerimin sıklığını düşündükçe, orada olmamam yakışık almazdı. Tabii ki milongaya gittim ve otelin terasında kalabalık, güzel, çılgın, özgür müziklerle dolu bir geceye sarıldım.

O güne dair hislerim de şöyle olmuştu;

"Geldik, manzaraya bakarak dans ettik. Hatta danslarımın derinliğindeyken bir an içimden, 
'Vapurlara bakıp dans edebiliyoruz, ne güzel' diye iç geçirdim. Çünkü o esnada pencerelerden denize ve şehrimin manzarasına gözüm ilişmişti ve İstanbul'uma yine anlık tutulmuştum.
House Otel'in ambiyansıyla içeri girmek gerçekten güzeldi. Girişteki şöminedeki mumların ışığı büyüledi beni. Yukarıda pist çok fazla büyük olmadığı için de, ortam  Contra'nın sıcaklığına yakışmış bana sorarsanız. Daha geniş olsa alan, belki o samimiyet olmazdı bu konsept için. Mekan fazla şık olabilirdi. Tabii bu kişiye göre değişebilir! 
Personele, danslara, dansçılara ve müziğe gelirse sözün sırası;
Güleryüzlülerdi servisteki arkadaşların her biri ve hiçbir sıkıntılı, ters his almadım ifadelerinden. Dansçılar  ise  zaten durmadan dans etmek istiyorlardı. "Cortina" parçaları da olmadığı için dilediğiniz her parçada durmaksızın dans edebiliyordunuz. Ara ara cortina'ya geçiyoruz diye düşündüğüm anlar da olmadı değil tabii...Eee yılların bir alışkanlığı var! :)
Neyse, dilediğin zaman tangonun dışındaki parçalarda ya da bambaşka ritmlerde ilerleyen nuevo ve elektronik tangoların ezgileriyle de dans etmek bizim gibiler için çok güzel bir şey! "

Organizasyondaki tüm ekibe, tango tutkunları için böyle bir seçenek oluşturdukları, yarattıkları ve sundukları için de teşekkür ediyorum tekrar. Herkes mutlu olsun diye uğraşıyorlar, zamanlarını, emeklerini veriyorlar ve günün başında da, sonunda da  kendileri de mutlu oluyorlar. Organizasyonu yapan kişilerin motivasyonu ve mutluluğu da çok önemli. Onların enerjisiyle şekilleniyor gece neticede. Onlar mutlu olsun, dansçılar mutlu olsun, Dj'ler mutlu olsun, bu güzel olur!
Müzik listelerinde, geceye katılan ve istekler yapan her dansçının taleplerini de dahil etmeleri de güzel bu anlamda!
 "Ay şu parçada da dans edebilseydim" gibi bir his içinizde kalmıyor şükürler olsun! Gecenin Dj'leri olan Nihan'ın ve Çem' in seçkilerinden oluşan müzik listesinde Belle'in de olması ve bu parçada da koparak dans edebilmek benim için büyüleyici oldu örneğin. Tüm müzikal fantezileriniz piste dökülebiliyor, bu da mühim inanın!
 Aslında tüm milongalar için düşünürsek, Dj'lerin seçkilerindeki her bir parça, her bir dansçıya hitap etmeyebilir ki, bu çok doğaldır. En kötü sevmedin mi parçayı dostum, dünyanın sonu değil ya, çıkarsın terasa, avluya, balkona bir hava alırsın - dikkat ettiyseniz sigara içersiniz demiyorum - , o senin sevmediğin parçalarda da neşeyle dans edenleri gözlemlersin, istersen dedikodu yaparsın :)  ya da olmadı içkini yudumlarsın, arkadaşlarınla sohbet edersin. Sevmediği tek bir parça duyduğunda somurtan insanları hiç anlayamayacağım sanırım bu anlamda. Tabii tüm parçaları beğenmediyseniz o  ayrı hikaye; bu durumda herkes istediği kadar, dilediği şekilde somurtabilir! ;-)
Kişisel olarak sevmediğim bir parça olunca şöyle bir durulurum belki ve anlık olarak coşkum azalabilir ama bunların ardından sevdiğim parçaları bulurum ve bunlara kapılırım. Yani sevmediğim bir iki parça için gecem hiç de kötü geçmez. Elbette gece boyunca sevdiğimiz parçalar çok sayıda olsun ki coştukça coşalım ayrı!

Saatlerin fazlasıyla ilerlediğini fark edince hemen Milongahane'ye geçtim ve  "Uçuran Dj"  lakaplı Dj Hakkı 'nın yetişebildiğim tandalarıyla çok keyifli dans hisleri yakaladım yine. Hane'nin her zamanki konforlu atmosferi, pistinin ve oturma alanlarının genişliği, rahatlığı da bu keyifli gecemin devam etmesine olanak sağladı. Elbette Pugliese tandasına yetişebilmiş olmak ve harika bir dansa açılmak da gecenin bal kaymağı oldu ve güzel bir milongayı daha tüm arkadaşlarımla selamlaşarak, sohbet ederek ve harika danslar ederek tamamladım.

Cumartesi Günü hızımı alamadım ve Esta'ya geçtim. Güzel bir kalabalığın olduğu gecede, Dj Mihran 'ın, Dj Alper Akgül'ün  dans etmeden duramamamı sağlayan coşkulu, güzel tandalarıyla, çok hoş  danslarla buluştum. "Cabeceo" yapabildiklerimle rahatça dansa kalkabildim, dansa geçişlerdeki iletişiminde tıkanıklık yaşadığım durumlarda ise bu kez Türk usülü "Dans edelim mi" şeklinde gelişen sözel davetlerimiz sayesinde çok güzel danslar daha yaşadım. Arjantin stilinin de tıkandığı çok an oluyor yurdumun milongalarında bilindiği gibi ve bu durumlada tangoya çok tutkun insanlar için sevdikleri tandalarda dans edememek ciddi  acı verir ve enerjiyi de gereksiz düşürür ortamlarda. Bu sebeple davetin kimden geldiğinin önemi yok bana sorarsanız ama çiftlerin mutlulukla dansın içinde uçuşması, tüm egolarından arınması ve kendilerini mutluluğa, özgün danslara ve özgürlük kıvılcımlarına teslim edebilmeleri önem kazanır!
Milonga tandalarının dayanamadığım bir tanesinde, uzun zaman sonra ilk kez rol değişimi bile yaptım örneğin. Yabancı arkadaşım da çok neşelendi ve bana sarıldı, çok teşekkür etti dansımızın sonunda da. Amaç eğlenmek olunca  bunu başarıyorsunuz. Zaten milonga tandalarında bile eğlenemiyorsanız cidden bir problem vardır içinizde, tangoyu yaşayışınızda arkadaşım! ;)
Konforla akan danslara sebep olan iyi milonguerolarla da gerçekten çok hoş dans hisleri yakaladım gece boyunca ve günün performansında da  Recep ve Berfin çiftinin üç parçalık şovlarını izledik. Ben en çok milongalarını sevdim diyebilirim. İki dansçı da milonga parçasında gerçekten çok eğlendiler ve çok mutlu dans ettiler. Gülümsemeleri, müziğe güzel uyan adımları ve uyumlu enerjileri hoşuma gitti ve ardından da geceyi dört sularında tamamlayabildim.

Uzun saatler boyunca süren milongaları daha çok tercih ediyorum aslında. Düşününce, akşam yemeği yiyorsunuz ya da bazılarımız da üzüm ritüelinden vazgeçemeyince, üç beş sohbet ediyorsunuz ve milongaya on, on buçuk, on bir sularında gidiyorsunuz ve bir bakıyorsunuz milonga bir süre geçiyor ve  çat diye bitiyor. Tabii ki bunu istemiyorsunuz. Ortama girdiğinizde, bir iki saatte kadar  anca tam ısınıyorsunuz ve dansa doyarak geceden ayrılmak  önemli oluyor!

Pazar Günü'ne geldiğimiz vücudumda tüm kaslar ağrıyordu ve tam bir ense moduna girip, gün boyu keyif yaptım. Biraz yürüdüm, biraz okudum, biraz da hem dünyayı izledim, hem de ilginç ve komik filmleri seyre dalıp, kahkahalar attım. Hatta gülmekten gözlerimden yaş bile geldi! :)
Kendimce bana ait bir gün geçirmiş oldum işte!

Son olarak demek isterim ki;

İnsan beğenilmeme riskini almadan kendisi olamaz. Hatta fazlasıyla beğenilmeye, ilgi, takdir görmeye takılmadan ilerlemeli hayatında. Çünkü özünde beğenilip, beģenilmemenin de önemi yoktur. Kendin olabilmen ve ruhunu yansıtman en mühimidir. Bir de bizler için aşkla dans etmen sanırım!
Bunun yanında olumlu düşünceler, duygular gelir geçer, olumsuzlar da geçer gider. Hepsinin akmasına yargısız, engelsiz izin vermeli insan ki,  kendine ait her noktaya erişebilsin ve olumlu hamleleri, seçimleri için özgürlük alanı yaratabilsin. İçinde sıkışan, ruhunu, kalbini daraltan, aklını yoran hiçbir şey kalmasın ve güzellikler, büyülü sürprizler, kişinin bütünlüğünde ışığının rehberliğinde onu bulsun!
Karanlık noktalarını da bilmeden, ışığının en yüksek boyutlarına erişebilmen mümkün olmadığına göre, kendine ait her bir noktayı, parçayı, ışıltıyı, karanlıkta kalan yerleri keşfetmek için yaşamını kullanmalı insan, deneyimleriyle büyümeli, kalbinin sonsuzluğunu tüm ritmleriyle yaşayabilmeli ve engin danslarıyla aşka dönüşebilmeli...

Işığımızın buluştuğu, kalbimizin açıldığı, paylaşımda bütünlük yaşadığımız tüm dostane ortamlarda buluşmak, sevgiyle, coşkuyla dans edebilmek dileğiyle dostlarım. Aşkla, sağlıkla, mutlulukla dolup taşınız ve efsane bir haftayla buluşunuz...**

2 Ocak 2018 Salı

Zaman akan bir nehir gibi sonsuzluğa doğru ilerlerken, yaşamlarımızda bizi biz yapan deneyimler birer birer benliğimize geçer, bize en mühim vurgularını ve izlerini taşırlar. Yaşarız, öğreniriz, gelişiriz, büyürüz. Yaşamdaki algı yolculuğumuz her bir seçimi, deneyimi bize böylece sunar!

Bugün güneşli bir hava hakimdi İstanbul'da. Yılın ilk günü ışıl ışıl parlayan güneşiyle 2018'in başlayan neşesi gibi oldu benim için. Günü akşama bağlayan süre, böyle bir kış gününde haliyle hızla geçti. Aynı geçtiğimiz yılın da koşar adım bir süratte geçtiği gibi. Ardında enfes bir ay manzarası ile sadece denizin enfes kokusunu bıraktı içimde...

Evet her yıl başka başka hayaller kurar, yeni isteklerimizin, hedeflerimizin gerçekleşmesini dileriz bu gelen yılın motivasyon dolu enerjisiyle nedense...
2018'de, benim dileklerimden biri de,  insanların eksikliğini hissettiği şeylerde bu yıl arzu ettikleri oranda bolluk yaşamaları oldu. Her bir insanın coşkuyla yükselmesi, sevinçten gülümsemesi kadar mutluluk veren şey azdır. Elbette insani yanlarımızı yükselten arzular olursa, onları gönülden dilerim!

Bir süredir yılbaşına dair çeşitli tartışmalar oluyor. Oldukça rahatsız takip ediyorum gündemi ve şaşırarak insanların akla gelebilecek, gelemeyecek her alanda birbirine karışmalarını ve müdahale etme niyetlerini izliyorum. Zaman zaman dayanamayıp tepki gösteriyorum elbette!

Bu kocaman, sınırsız evrende ve büyülü dünyamızda kimsenin kimseye neyi kutlayıp neyi kutlamayacağını, neye inanıp neye inanmayacağını, neler yapıp neler yapmayacağını, nasıl yaşayıp nasıl yaşamayacağını, nerelere gidip nerelere gitmeyeceğini, kimlerle görüşüp kimlerle görüşemeyeceğini, nasıl giyinip nasıl giyinmeyeceğini, neler düşünüp neler düşünemeyeceğini, nasıl hissedip nasıl hissedemeyeceğini, nasıl yazıp nasıl yazamayacağını, hangi hataları yapıp hangilerini yapamayacağını, hangi hedeflere ulaşıp hangilerine ulaşamayacağını, nasıl hayaller kurup hangi hayalleri kuramayacağını söylemeye ve  bunlarla ilgili yaptırım uygulamaya hakkı olamaz! Yaşayacağımız bu yılın ve ardından gelen yılların da özgürlüklerin, özgün düşüncelerin, gerçek duyguların ve öz yaşamların yılları olmasını gönülden diliyorum. Bir de o zaman görün, nasıl dans ediyoruz, ne büyük açılımlar yakalıyoruz, yaşadığımız her alanda nasıl da gelişiyor, yaratıyor ve olgunlaşıyoruz....

Aylardır bir tango etkinliğine katılmadım. Aslında zaman zaman tangodan tanıdığım çoğu tango dostu arkadaşım şaşırırır ve sorar;
Sürekli milongalara giderken, nasıl oldu da bu kadar seyrelttim diye. Sebebi açık;
yaşamdaki renkler öyle büyüleyici ki, tek bir renkte yaşamı geçirmek insana uzun soluklu ve derin bir yükseliş, doyum ve mutluluk yaşatmıyor!
Yine de tangoyu içimde büyülü bir konuma sokan şeylerden biri, o eşsiz bütünlüğü ve uçuşu yaşayabilme özgürlüğümün olması ile bu ortamların içinde, tüm dünya insanlarıyla iletişim kurabilme, dansı, müziği ve kültürel özellikleri paylaşabilme mutluluğunu yakalayabilmemdi. İnternasyonel dil olarak yaşadığımız dil tango olunca, birbirimizi bu kadar farklı dünyalardan olsak bile inanılmaz bir derinlikte ve paylaşımda tüm adımlarımızda hissediyor ve anlıyoruz!

 Uzun zamandır tüm politik etkiler ve huzursuz koşullar dolayısıyla yabancı dansçılar azalınca benim de tangoyu yaşama motivasyonum çok düşmüştü. Çünkü sadece bizim coğrafyanın insanlarının oluşturduğu tango dünyası - dansçılar ne kadar harika olurlarsa olsunlar - dar, küçük ve sınırlı. Ortamları genişletebilmemiz, rahat akan bir danssal, paylaşımsal zenginlik oluşturabilmemiz için farklı kültürlerden, renklerden insanlara ihtiyacımız var. Bunun için de dünyada barışın hakim olması şart! 

Diliyorum barış dolu bir gelecek hakim olur da, ruhumuzda sadece müziğin tınılarının çınladığı ve gerçek coşkusal uçuşların yaşandığı dans deneyimlerini yakın gelecekte de doyasıya yaşarız! 
Bu anlamda Sultans of Istanbul festivali benim için yılın başlangıcı oldu. Bu organizasyonda emeği geçen her bir kişiye içten sevgilerimi ve teşekkürlerimi sunuyorum. Gerçekten harikaydı her şey!

 İlk Gün, Çarşamba açılış gecesinde Deniz Müzesi'nde Dj ekibi Tango Beat Busters'ın hoş tandalarıyla, farklı tınılar da sunan seçkileriyle tango dansına ve müziğine biraz yaklaşma ve ısınma adımlarını hissettim içimde. Malum az biraz ara verince bile, insan ortamlardan biraz soyutlanmış gibi hissedebiliyor ve doğanın engin nefesine çok alıştıysanız da biraz yabanileşebiliyorsunuz. Doğanın engin cömertliğinin çocuklarıyız her birimiz! :)

Salon benim aklımda canlandırdığım alan gibi geniş olmasa da, festivalde yabancı dansçıları ve eski arkadaşları görmek beni mutlu etti. Biraz dans ettim, biraz izledim, biraz dinledim ve ısınma turlarını geçirdim. 

Perşembe Günü, Dedeman Otel'de  harika bir gece yaşadım. Dj Ralph Nasi'nin gerçekten çok beğendiğim müzik seçkisiyle yerli, yabancı dansçılarla dans etmekten çok keyif aldım. 
Performansı yapan çiftlerden ilki Selçuk ve Müge çifti  oldu. O kadar güzel bir enerjileri var ki, coşkularını, enerji yüklü performanslarını keyifle izledim. Akrobatik figürlerini de güzel bir lezzet içinde sergilediler. Performansları teknik olarak  yorumlamak, bu alanda ihtisas yapan insanlara düşer, yani  benim dansçılarla ilgili yorumlarım tamamiyle bireysel bakış açıma, sosyal dansı  ve tangoyu yaşayışıma ve tangoda hissettiğim duygulara dayanır. Bize hoş gelen şeyler, bizi gülümsetir işte hepsi bu!
İkinci çift Özgür ve Mimi çiftiydi.  Aralarındaki uyumları rahatllıkları ve adımlarındaki güzellik, müziğin akışında ilerleyen kombinasyonları  gösterilerini keyifle izlememi sağladı!  

Cuma Günü yine Gayrettepe Dedeman'daydık. Salonda yoğun bir kalabalık hakimdi. Dj Ala Malisa'nın önceki güne göre sakin bir hissiyatta ilerleyen tandalarıyla yine başka başka dansçılarla tango okyanusuna daldım daldım çıktım. 

Bu arada festival için hazırlanmış, balonlarla, sarı temalarla süslenmiş pisti ve salonu çok beğendiğimi belirtmeliyim. Genişlik rahat bir dans ortamı sağlarken, zemin sorun yaşatmadı. Sadece yılbaşı gecesi muhtemelen çok sayıda dansçının pistte olmasıyla bir  kaç müdahale gerektirdi ama bunlar minik dertler çünkü o gece tüm ritmleriyle, renkleriyle  olağanüstüydü diyebilirim. Sonra geleceğiz o konuya pek tabii... :)

 Performans yapan çiftlerden ilk olarak Ilgın & Murat çiftini izledik. Ilgın sahneye çıktığı anda dikkat kesiliyorsunuz. Dansçı karizması böyle bir şey sanırım. Çok hoş bir kostümü de olması, diğer etki olabilir görsel anlamda da. Mavinin derinliklerine doğru yolculuk edersiniz...
Müziği yansıtan adımlarıyla, figürleriyle gösterilerini sundular.
İkinci çift Emanuel & Carolina çiftiydi. Sakin havada gelişen gösterilerini bir kaç parçayla aktardılar.
Şovların adından, saat dört sularına kadar dans edip, evimin yolunu tuttum. 

Cumartesi Günü IF Beşiktaş salonunda Evrencan Gündüz' ün konserine katıldım. Sonrasında milongaya gidecektim ancak düşündüğüm hesap işlemedi ve muhteşem bir  festival gecesini kaçırdım. Performans yapan iki çiftin de güzel gösterilerinin haberini ve Dj Alper Akgün'ün coşkuyla akan müzik seçkisinin ve gecenin harika atmosferinin haberlerini milongaya katılan çeşitli arkadaşlarımdan edindim. Yani orada olamasam da, neler yaşandı, hissedildi, tadıldı ucundan duyumsayabildim. Çok dost edinmek lazım şu hayatta malum! :)

Konsere gelince, Evrencan Gündüz bana sorarsanız bir dünya starı olacak potansiyelde ve olur da. İnanılmaz bir enerjiye sahip ve uzaylı ekibi dediği tüm müzisyen ekibi de bildiğiniz kafadan kırık. Delirmiş gibilerdi. Bu gencecik yaşta bu denli harika işler yapmaları beni çok sevindirdi. Asım Can Gündüz oğluna çılgın bir müzik bilgisi aktarmış o  anlaşıldı ve yeni çağ gençleri olarak da, çırağın ustayı geçeceği çok net! 

Pazar Günü'ne geldiğimizde Yılbaşı milongası için Dedeman'da yerimi aldım. Öncesinde ise  büyülü bir yeniyıl kutlamasının izleri ruhumda çınlarken ,salona büyük bir mutlulukla girdim ve benim için olağanüstü bir gece yaşadım. Gerçekten çok teşekkür ediyorum. Bu yıl özellikle dans etmek istemiştim çünkü. Yılbaşı kutlamalarına dair  bunca tartışma gündemdeyken,  normalde sakin bir akşam geçirebilme potansiyelim de bulunurken özgürlüklerimizin en anlamlı renklerinden biri olan tangoyu  kutlama için seçmek istedim. Ne de olsa dans aynı zamanda en güzel insan eylemlerinden biridir. Hak ve özgürlüklerimiz adına  da önemli  adımlar bütünüdür, müzikal sıçrayıştır ve ruhsal uçuştur.  Bir yılı pek güzel kutlamanın da coşkusudur. Eh öyle olunca da çatır çatır yaparım kutlamamı dedim!

Nitekim 31 Aralık' ı, 1 Ocak'a bağlayan gece  sihirli geçti benim için. Yerli yabancı bir çok dansçıyla  Dj ekibi Ramo ve Gogo'nun güzel enerjiler sunan, dinamik tandalarında buluşup, bol bol aşkla dans ettim, güzel dostlarımla buluştum,neşeli ritmler yaşadım. Yılbaşı hislerinin yoğunluğunu bir bütünde deneyimledim!

Performans dağılımında  Emilio ve Belu çiftinin gösterileri, ilk olarak Emilio'nun muhteşem adımlarıyla süslü muhteşem solo performansıyla başladı. Olağanüstüydü benim için! 
O adımları hala nasıl attığını düşünüyorum. Diğer parçalarda ise Belu ile olan Arjantin halk dansı havasındaki muhteşem gösterileri beni büyüledi. Gerçekten bayıldım tüm gösterilerine ve chacareraları da malum enfesti! 
Dersleri de  çok etkilidir eminim!
Onların ardından festivalin tüm maestrolarının coşkulu ve  uyum yüklü adımlarla akan gösterilerini izledik. Bir gün öncesinin performansçılarını izleyemediğim için ilk olarak bugün izlemiş olduğum Loukas ve Georgia çifti ile Simone ve Gioia çiftinin gösterilerini de gerçekten harika buldum. Muhteşemlerdi! 
Elbette gecenin tüm performansçıları da harika bir görsel şölen yaşattılar hepimize sağolsunlar!
Bu coşkuyla sabah 5:20'e kadar dans ettim. Artık gözlerimi açamadığım fark edince,salonda uyuyakalıp elaleme rezil olmamak için evime uçtum!

Sadece bu yeniyıl coşkusu için bile teşekkür ederdim ki, benim için harika bir tango yolculuğu festival boyunca yaşanmış oldu. Bu tür festivalleri, maratonları düzenleyen tüm tango dostlarına  sevgilerimi sunmak isterim. Sayelerinde ülkemizde katılma şansı bulabileceğimiz muhteşem etkinlikler yakalıyoruz ve tangonun dünyaya taşınan izlerini sevinçle yakalayabiliyoruz!

Organizasyon boyunca dans ettiğim dansçıların memleket sıralamasına girersem;
İtalya, Norveç, Yunanistan, Yugoslavya, Singapur, Malezya, Arjantin, İsrail, Polonya derim  ve belki hatırlayamadığım ülkelerin insanları ve yurdumun dansçıları ile de bu ortamda buluştum.
Dünya dansçılarını ülkemizde buluşturmak çok güzel gerçekten.
Diliyorum yabancı dansçıların daha da akınına uğradığımız yıllar bütününe erişiriz yakın gelecekte de. Hepimiz tangoyu çok seviyoruz, tango müziğine tutuluyoruz, milongalarında, festivallerinde ve maratonlarında sarılarak buluşuyoruz. Çünkü bu dansı ucundan sevemiyorsunuz. Ya seviyorsunuz, ya sevmiyorsunuz diye düşünüyorum. Müptelallık her tanguera/o nun malum kaderi...

Enerjilerden, uyumdan, bütünlükten bahsetmişken son olarak demek isterim ki;
İnsanlık adına yapılabilecek en büyük eylem ve adım kendi enerji seviyemizi yükseltmektir. Böylece filanca insanlar  ile süregelen harika ya da sıkıntı dolu diyaloglar çok da mühim olmayacak ama kendi kendinizle olan sohbetlerimiz derinleşecek ve çevremize sunduğumuz yanıtlar bambaşka boyutlarıyla gelişecektir.
Aslında bana sorarsanız, insan çevresine yaydığı ışık kadar vardır. Var olmak için gerçek bir ışıkla donanmak ve o aydınlığı, ışıl ışıl bir sevgiye aktararak yaymak gerekir. İçte sevgi olmadan, enerji seviyesini yükseltmek ise olanaksızdır. Dolayısıyla öncelikle o adımdan başlamak gerekir. Ne kadar sevgi içimde barındırabiliyorum diye düşünmeli insan. Yani sevgim,
öfkem, egom, çıkarlarım yanında daha güçlü durabiliyor mu, yoksa onlar varken içimde zerre sevgi kırıntısı kalmıyor mu diye...
Yanıtlar gerçekleri fısıldar kulağımıza ve derler ki;
Her şeyin ötesinde sevgi varsa içinde, zaten enerji seviyen ve yaydığın ışık yükselmiştir dünyalı. Ancak eğer diğer olumsuz duygular ve durumlar hakim olabiliyor ve sevgin yok oluyorsa ruhunda, onu eski gücüyle var etmek için çabalaman gerekir!
Yani azim, ilgi ve emek olmadan insanın gerçek boyutuyla var olabilmesi de mümkün değildir. 

Var olalım, insan olalım ve sarılarak güzel güzel dans edelim dostum seninle! :)