16 Temmuz 2018 Pazartesi

Bugün günlerden 16 Temmuz ve bugünü
"Dostluk ve Bütünlük Günü" olarak seçiyorum.

Balzac'ın bir sözünde olduğu gibi,
 "İyi dostluklar, hesapsız kurulur."

Hesap kitap yaptığımızda hangi gerçek dostlarımızı bulabildiğimizi düşünebiliriz ki...
Sizinle çıkarlarıyla dost görünenlere kalbinizi açmanız mümkün olur mu?
İnsanların niyetleri daima enerjilerinde saklıdır. Hepimizin rengi ifademizde belirgindir. Bu da yaşadığımız sürece evrene sunduğumuz bir izdir. Zamandan zaman değişebilir, gelişebilir ya da küçülebilir kuşkusuz.  Dolayısıyla, bu hafta dostluk kavramının içimizde daha da yükselmesini dileyerek geçtiğimiz haftaya dair yaşadıklarımı aktarmak istedim.

Cıvıl cıvıl bir haftayla buluştum İstanbul'a ayak bastığım andan itibaren. Bunaltıcı havalara aldırmadan gözüme kestirdiğim milongalara katıldım, özlediğim ve vakitlerimizin uyuştuğu dostlarımla buluştum, yepyeni insanlarla tanışma ve yaşama dair sohbet etme şansı elde ettim.

Bu hafta katıldığım milongaların başında "Point" oldu yine. Büyük bir kalabalığın olduğu geceye, yaptığım üzüm sohbetlerinin ve bu alanda usta dostlarla karşılaşmanın mutluluğu sebebiyle biraz geç katıldım. Yine de Dj Serçin Bedir'in  nice güzel tandasıyla,karşılaştığım eski milonguero dostlarımla çok güzel danslar ettim ve  güzel bir salsa parçasının da katılımıyla harika bir gece yaşadım.

Cuma Günü aylar, yıllar sonra "Kanyon" milongasına katıldım. İstanbul'dayken denk gelemediğim için bir kaç yıldır hiç katılamıyordum ancak bu sefer şansım yaver gitti ve İstanbul'da olduğum ve uygun olduğum için milongaya geçtim.  Harika bir coşku ve atmosfer de yakaladım orada. Yıllar önce başayan Kanyon milongalarında - en az 8, 10 yıl vardır - ilk senelerinde suyun ve çayın yanında şarap ikramı da olurdu.. Bir kaç yıldır ise malum yasaklar sayesinde şarabın, içkinin kokusunun bile neredeyse yasaklandığı gerçeğiyle yüzleştik orada. Kanyon'da şarap tadım günleri de yapılırdı ve yerli şarap markalarının nice ürünüyle tanışma, buluşma şansı bulur ve şaraba aşık insanlarla hoş tadımlarda sohbetler etme keyfini yaşardık. Malum onlar da son yıllarda Türkiye'mizde tamamiyle yasaklandı. Yeni ülkemizde "yasak" sözcüğünü her yerde görmemiz, işitmemiz ve fark etmemiz en belirgin gerçeklerimizden biri oldu malesef!

20. si düzenlenen geceye dair fikrime gelince,
Dj Yüksel Şişe'ye öncelikle içten teşekkürlerimi sunmak isterim Hazırladığı liste gerçekten çok çok hoşuma gitti. Çaldığı tandalarda, pistteki akışın da rahat olmasının etksiyle muhteşem danslar edebildim. Dans etmeyi çok seven tangosever dostlarla bir bakışımızla en güzel uçuşlara  akan danslara ulaşabildim. Ruhen zarifliği keşfetmiş milonguerolarla en hoş translara ulaştım.Harikaydı!
 Bu milongaları yıllardır en güzel şekilde hazırlayan ve hizmetimize sunan Güralp Diner'e de gerçekten çok teşekkür etmek isterim. Gerek Point Otel milongalarında, gerekse Kanyon milongalarında özeni,emeği ve davet ettiği Djler, dansçılar sayesinde çok güzel anılar biriktirmiş olup, olumsuz hiçbir anı gözümün önüne gelmiyor diyebilirim. Bu bir sosyal dansçı için çok önemlidir. Konfor, rahatlık, hoş bir akışla ilerleyen danslar, müziğin büyüsü, ambiyans ve renk ile geceden muhteşem hislerle ayrılmak bu dansın müptelası yapabilir sizleri...
Performans sergileyen yerli dansçılarımız Selen Sürek ile Alper Ergökmen çiftiydi. Müziğin hoş dokunuşlarıyla ve aralarındaki uyumla akan adımları, figürleri ile benim için izlemesi  keyifli bir performanstı. Zaten tango dünyasında performans yapan çiftler arasında en çok beğendiklerim arasındalar diyebilirim. Gözümü yormayan, enerjiyi germeyen, rahat, müzikalitenin hoş yansıyan seyriyle dolu bir dansı izlemek, tangonun özünde ne olduğunu da güzel hissettiriyor. Malum ruh, his ve müzikalite çok mühim!
Cihangir'de Tangoloji stüdyoları da var  bu çiftin ve orada dersler de veriyorlar, Pazartesi Günü milonga da düzenliyorlar diye biliyorum. Bir kaç yıldır tangoyla yoğun olmasa da, doğayla dopdolu yaşadığım için hiçbir milongalarına katılma şansı bulamadım ama duyumlarım dahilinde diyebilirim ki, dans seviyesi oldukça yüksek milongalardan bir tanesi imiş. Kendilerine stüdyolarının İstanbul ayağını bir kaç yıl önce açmış olsalar da buradan olsa da hayırlı olsun dileklerimi iletmek isterim.

 Performanslardan diğerini Arjantinli bir çift sundu. Onlar Arjantin folklörünü hoş bir seyrini farklı kostümleriyle gözlerinizi adımlarından alamayacağınız bir şekilde sergilediler. Gerçekten de chacareralarda nasıl oluyor da böyle adımlar atabiliyor, ayaklarıyla oyunlar oynayabiliyor  bu dansların üstadları, bunu bilmek zor ama etkilenmemek olanaksız!
Elbette dans eden, etmeyen herkesin ücretsiz olarak  tango ruhunu, deneyimini ve rengini görmesi, yaşaması için harika bir etkinlik olduğunu söyleyebilirim Kanyon milongalarının.
Nefis bir La Cumparsita yorumuyla gecenin buradaki akışını tamamladım ve hemen ardından Beşiktaş'taki "Milongahane" milongasına geçtim. Didem Kalkan Erdem ve Bora Erdem çiftinin organize ettiği milongada da ortamın sunduğu konfora, genişliğe, keyifle akan danslara uzanabildiginiz güzel bir piste sahipsiniz. Kendi stüdyolarında öğrencilerini de yetiştiriyorlar.
 Dj koltuğunda da bir müzik hastası olduğu ve aşkla müzik yaptığı  için "Uçuran Dj" lakabını uygun gördüğüm Hakkı İnce vardı. Yine seçtiği hoş tandalarıyla ve renkli cortinalarıyla harika bir gece yaşamamızda etkili oldu. Elbette güzel sohbetlere açıldık, eski dostlarımızı gördük, dansa hevesle devam eden yeni arkadaşlarla tanıştık, harika, derinlikli, konforlu danslar ettik ve lead etmeye bayılan bir milongueraya da dansı dilediği gibi yapabilmesi yönünde motivasyon verdik. Motivasyon, azim,istek ile dans aşkı ve arzusu olmasa şu an hiçbirimiz dans etmeyebilirdik. Bu konuda cömertlik ve saygı zamanın akışıyla da hepimizde daha bir yükselir eminim.
 Gecenın ışıltısında yankılanan iki milonganın da tadı damağımda evimin yolunu gülümseyerek tuttum.

Cumartesi Günü harika bir dostumla birlikte Litera'nın enfes manzarasıyla dünyanın üzümleriyle dans ettik önce sonra Grand Pera'ya geçtik. Bu arada Litera'da da Pazar Günleri bir milonga düzenleniyor, ancak haftasonları genede İstanbul'da olmadığım için hiçbirine katılamadım. Yine de tahminim keyifli geçiyordur orası da. Malum manzara da eşsiz!
Grand Pera'nın 5. katındaki bu yepyeni milongaya gelince;
Erdal Atik ve Nora Şigager Atik çiftinin organize ettiği bir gece ve onlarla uzun bir aradan sonra olsa da buluşmaktan çok memnun oldum. Kendileri "Contact Tango" okulunun da kurucuları ve eğitmenleri. Öğrencileri de gerçekten keyifle, nazikçe ve rondada güzel bir uyumla dans etmenizi sağlıyorlar. Kendilerini tebrik ediyorum.

Grand Pera'nın salonu bana ışığının loşluğu ve rengi ile  ortamın ambiyansıyla yıllar önceki "Underground" milongalarını anımsattı. Nuevo tango yoğunluklu müziklerin olduğu bu milongada sadece enerjiniz müzikte, dansta oluyor, yoğun translarla sabahlara kadar durmaksızın dans ediyordunuz. O dönemde uçmama büyük katkısı olan tüm nuevo aşıklısı milonguerolara da selam olsun buradan. Elbette bu gece bir nuevo gecesi değildi. Bu yüzden Dj masasında  da şans bu ya, yine  Hakkı İnce dostumuz vardı ve klasik tandalarıyla, insanın içini kıpır kıpır eden milongalarıyla, renkli cortina seçkisiyle müziğini sundu ve oradaki dansçıların büyük katkısıyla kaliteli danslar etmemize yardımcı oldu. Yine de gecenin ilerleyen saatlerinde, içimde öyle bir nuevo isteği oldu ki,  o an diledim, bir gün bu milongada, gecenin ilerleyen saatleri bu tür parçalara da ayrılır ya da başka bir underground milonga başlar diye. Hoş yeni Türkiye'mizde böyle organizasyonlar nasıl olur bilemiyorum. Zira bilemediğimiz nice şeyi, garip durumlarla dolu olarak yıllardır yaşıyoruz. Neyse, ne olur, ne biter bilinmez  ülkemizde ama biz asıl meselemize gelelim uzatmadan;

Grand Pera'nın, milonganın da yapıldığı beşinci katında, bir çok dans türünü de farklı salonlarda görebiliyorsunuz. Salsa, bachata ezgisiyle dolu müzik sesleri milonga salonunda cortinalarda da ara ara duyulsa da, yine de büyük dert yaratmadı. Tango salonundan çıktığımda, bol dönüş içeren danslarla harekette tavan yapan dansçıları da izleyebildim bir kaç kez. Fazlasıyla genç ve hiperaktif bir kitle gördüğüm için hiç dans edesim gelmedi orada, ancak Küba stili salsa bulsaydım şayet, onu es geçmez ve yapabildiğim oranda müziğin coşkusuyla,  ağzım kulaklarıma varırcasına gülümseyerek dans ederdim. Kısmet! :)

Sabah dört sularına kadar süren milongada, bir gece öncesinden yorgun ve az uykulu olduğum için gecenin sonuna kalamadan İstiklal Cadde'sine indim ve taksiye yürüme parkuruma geçtim. Yalnız gördüğüm manzara hiç hoşuma gitmedi. Yirmi beş, otuz yıldır Taksim'e çıkıyorsam eğer,  gördüğüm en kötü çehre o gün yüzüme tokat gibi çarptı ve ciddi rahatsız etti beni. Gayet kirli ve çirkin görüntülerle, insansılarla, eylemlerle dolu parkurdan geçip taksiye ulaştıktan sonra, nihayet evime huzurla ulaşabildim. Ancak yine de şehrimin bu karanlık görüntüsü içimi ciddi acıttı, ruhumu yaraladı ve geleceğe umuduma az biraz gölge düşürdü. Yine de ertesi gün bu enerjiyi silkeledim attım üzerimden ve umudumu, inancımı güçlendirdim. Yaşadığım sürece de bu seçimden yılmama kararı aldım!

Pazar Günü'ne geldiğimizde, akşamüstüne doğru yıllardır tanıdığım dostlarımla buluşup, harika sohbetlerle dolu, dingin, yumuşacık bir akşam yaşadım.

İşte haftam böyle renkle, ritmle dopdolu geçti dostlarım. Diliyorum ki her yeni hafta daha da ışıl ışıl günleri bize getirir, ruhumuzu kaybetmeden, içimizdeki aşkla, coşkuyla yaşamlarımızın içinde dilediğimiz deneyimleri seçme özgürlüğünü bizleri yaşatır!
Sevgi, saygı ve kalite hepimizi, bugünümüzde ve yarınımızda da kucaklasın!

2 yorum:

  1. merhaba ebru hanım. blogunuz ve yazılarınız çok güzel. anlatımınız akıcı ve kolay okunuyor, sanki sohbet tadında. duygu ve düşünceleri ifade etmekte çok başarılısınız. umarım devam edersin yazmaya. sizi takip etmeyi çok isterim. rica etsem blogunuza ABONE OL kısmını da ekler misiniz?

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim. ***

    YanıtlaSil