22 Ocak 2018 Pazartesi

 Haftanın son gününde yaşadığım tüm yoğun dans yolculukları bir yana, kaslarımın her biri yerini hissettiriyor diyebilirim.  Dolayısıyla öğlene doğru ettiğim kahvaltı boyunca da hepsinin coşkusunu bugünümde de hissedip gülümsedim. İşte dansın ve güzel sohbetlerin, paylaşımların yoğun etkisi....
Yorgunluğumun sebeplerini duramadan dans ettiğim tandalara mı, çok iyi dansçılarla da güzel danslara erişmiş olmama mı bağlayayım bilemedim. Bir de yağmurlu havayı düşünebilirim tabii. Bu vesileyle yorgunluğumu avantaja çevirip  günboyu tembellik yapıp mutlu oldum neticede!

Milongalarda buluşsak da, buluşamasak da tango vesilesiyle iyi arkadaşlar haline geldiğimiz insanlarla birbirimize sorduğumuz soruların başlıcalarından biri de, ne hikmetse,
"Milongalara gidiyor musun?" olur! :)
Hal böyleyken,
"Tanguera/o" lar tango yapmadıkları zaman aslında ne yaparlar diye sordum kendi kendime geçenlerde  ve bunun yanıtını da hemen buldum!
Kısmi olarak tango yapmaya devam ederler aslında. Yani düşüncelerinde, konuşmalarında, duygularında, kulaklarında yoğunluklu olarak tango enerjisi, dünyası ve müziği hakimdir. Tangoyu fiziksel olarak yapmasalar da zihnen, kalben, ruhen dans edebilirler, çünkü akılları fikirleri eninde sonunda oraya kayabilir, sohbetleri orada sonlanabilir...
Bu sebepe tango sevdalıları olarak zaman zaman bu dünyadan soyutlanmamız kendi sağlığımız için gerçekten önemli!
Tango yapmadığımızda, nasıl tango yaptığımızı da düşünmek açısından...:))
Yaşamda bambaşka deneyimlere açılma şansını tekrar elde edebiliriz belki bu sayede ve farklı renklerle dolup taşabiliriz. Gerçi aksi durumda da bir sıkıntı yok; milongalarla bütünleştiğimiz sürece bol bol dans edebiliriz. Elbette sosyal dansın herkes için verimli olabilmesi için, sosyal güdünün yüksekliği çok önemli. Yani inziva yapan insanlar biraraya gelirse ne "cabaceo" yapabilmede ve dansa kavuşmada kolaylık sağlanır, ne de kendi arkadaş çevrelerimizden dışarıya çıkabilen geniş bir tango dünyası çevremizde hakim olabilir. Sanırım biz sosyal dansçılar profesyonel dansçılardan buralarda biraz ayrılırız belki. Bizleri motive eden ruhumuza uyan farklı farklı dansçılarla müziğin kalbinde seyahat etmektir.  Herkese göre değişir tabii arzu edilen dans ve dansçı modeli ancak ne kadar farklı adımlarla buluşabilir ve yeni dansçılarla dans edebilirsek de o kadar coşkumuz artabilir, algı yönünden de gelişebilir, başka başka adımları okuyabiliriz diye düşünüyorum. Yani birlikte çalıştığınız bir partnerle sadece dikey gelişmek yerine - o da mümkün tabii çoğu sosyal dansçı için de  ancak o durumda biraz da olsa profesyonelliğe doğru geçiş sözkonusu olabilir- bir çok dansçıyla daha yatay bir dağılım da tercih edilebilir. Yine kişiye göre her şey değişir tabii...
Dolayısyla bol bol dans etmek ister çoğu sosyal dansçı ve bu dansların etkisi, büyüsü tangoya aşkını  ve bağ(ım)lılığını arttırır. Her tanguera/o sadece bu dünyaya bağlı değil, biraz da bağımlıdır. Tangosuz yaşayamaz kısacası!

Bu geçirdiğimiz hafta da güzel milonga deneyimleri yaşadım. Pazartesi Armada milongasına başta kararsız olmama rağmen, arkadaşlarımın kararlı tavırları sayesinde katılabildim ve harika bir gece yaşadım. Dj Manuk Çolakyan'ın güzel, renkli tandalarıyla gece boyunca oranın müdavimi iyi dansçı dostlarla çok güzel danslar ettim, soframızdaki meyvelerin ve içkimin tadını aldım. Gecenin sonunda çalan La Cumparsita'da ise kendimden geçtim. Miguel Villasboas Orkestrası'nın o eşsiz La Cumparsita'sını ertesi gün de Dj dostumuzun sayesinde beş, on kez daha gönderdiği kayıttan dinledim. Tekrar teşekkür ederim kendisine,  sayesinde mutluluktan uçtum!

Bir sonraki milongam  Perşembe Point Otel milongası oldu. Aslında oraya uzun zamandır birlikte gitmeyi planladığımız yaydaş arkadaşlarım Sergülen ve Özlem oldukça meşgul ve biraz da hasta olduklarından malesef yine gelemediler ve ben de kendi kendimle birlikte Point semalarına geçtim. Dj Halil'in hoş tandalarıyla keyifle dans eden çok sayıda dansçı vardı aslında pistte. Ben de bir kaç çok güzel dans coşkuları yaşadım. Ancak yine de o gece istediğim verimi alamadım ve dansa çok da doyamadım. Biraz daha oturan değil ama farklı farklı kişilerle dans edebilen bir camianın yurdumda yükselmesini diledim o gece iyine.  Elbette çok güzel danslarım da oldu ve her zaman oluyor da, yaşıyoruz da, ancak yine de milongaların günü gününe tutmuyor. Sık sık milongalara giden insanlar sevdikleri tandalarda bildikleri ya da bazıları bilmedikleri kişilerle dans etmek istiyorlar, kimi daha çok dans etmek, kimi ise tek tük dans etmek istiyor ve hatta bazıları da hiç dans etmeden dinlenmek, sohbet etmek ya da dans edenleri sadece izlemek, gözlemlemek isteyebiliyor.  İşte bolca dans etmek isteyenlerin az,  bir kaç tanda dans etmek isteyenlerin daha yoğun olduğu bir milongada  çok tatmin olamıyor daha çok dans etmek isteyenler sanıyorum. Elbette, milongalarda sürekli karşılaştığınız her insanla da dans edemiyorsunuz. Frekans mıdır, titreşimsel uyum mudur, tarz mıdır, huy su mudur  bilinmez ama o her milongada gördüklerinizin oralarda olup olmamalarının da sizin dansınıza ve coşkunuza pek bir tesiri olmuyor neticede, Zira siz, sizin dans edebildiklerinizi ve coşku içinde dansı paylaşabildiklerinizi gözlerinizle arıyorsunuz bir vesileyle. Nedense o gün salsa çaldığında  bile  yerimden kalkamadım. Oysa bu dansı öğrendiğim yer Point benim! Tabii yorgun olmamın da etkisi olabilir o ayrı ve  enerjiye de giremeyince gözlerim bile aramadı bu dansı bana lütfedecek birini. Böylece milongayı da bugünlük sonlandırmış oldum!

Cumartesi Günü'ne geldiğimizde ise Esta Friends milongasında harika bir gece yaşadım. Bir çok iyi dansçıyla, Dj ekibinde Utku'nun ve Halil'in harika, enerjik, coşkulu tandalarıyla deli gibi dans ettim. Hatta bir milonga tandasında tamamiyle iptal oldum. Elbette gece boyunca D'Arienzo'lar, Pugliese'ler, Diaz'lar da havalarda uçuşurken, bizim yerlerde olmamız pek mümkün olamazdı malum. Dolayısıyla bu güzel müzik için "Uçuşturan" Dj'lere teşekkürlerimi tekrar tekrar sunuyorum.
Gecenin performansında ise Nadide & Hüseyin çiftinin dört parçalık danslarını izledik. Gerçekten keyifle izledim danslarını; müzikle uyum içinde, farklı enerjilerini ise güzel bir bütünde harmanlayan şekilde dans ettiler bana göre. Nadide'nin enerjikliği ile Hüseyin'in sükuneti, müzik ve duygu yoğunluklu enerjisi buluştu danslarında. Bu da contrast bir hava yarattı!

Aslında düşündüm de,  tango dansında bir erkeğin verdiği duygu ifadesi de ne kadar önemli diye..
Havayı tamamen değiştiriyor, dönüştürüyor her bir dansçının yapısı, yaydığı enerji. Yani kadınların ifadeleri, yaydıkları enerji ne kadar önemliyse, erkeklerin duyguları ve ifadeleri de o kadar önemli bu dansın ve müziğin içinde!

Tüm dansçılar için özünde kendi stilinde, özgün, duygulu ve müzikle yoğun, anla, partneriyle, rondada bütün dans etmeleri etkileyici görünüyor. Zaten fonda müzik olan bir ortamda, insanların duyguları olmadan adım atabilmeleri mantıken de  olanaksız. Böyle bir şey varsa şayet, elbette o tango olamaz!

İşte bir hafta böyle geldi de geçti. Aslında bugün Galata'daki Sin Palabras milongasına bile geçmeyi düşünmüştüm ancak ruhumdaki, bedenimdeki tüm tembellik dalgalarıyla bütünleşip, lezzetler içinde bir tatil günü yaşadım!

Sosyalliğin yoğun hisleriyle dopdolu, arkadaş canlısı, dansla dopdolu, enerjik, özgün, rahat, konforlu, keyifli tüm milongalarda buluşmak, en güzel danslarla şenlenebilmek dileğiyle dostlarım;
 her gününüz bir gün öncesinden daha da ışıl ışıl olsun!

15 Ocak 2018 Pazartesi


Bazılarımız için derinlere dalmak mı, yüzeyde salınmak mı zor deseler;
Derinlerdeyken yüzeyde salınmak, yüzeylerdeyken de derinliklerle buluşmak zor olabilir derim. Bu nedenle insanın bulunduğu ortamlar ve paylaştığı anlar önem kazanır. Nerede, nasıl coşku içinde olabildiğini bulabildiğinde, kendi mutluluğuna ulaşırsın.
Dolayısıyla içimde bulduğum yoğun tatmin, okyanus ve müzik hayranı olarak derinliktir diyebilirim. Bunun yanında da paylaşımların güzelliği ile lezzetidir!

İşte tangoda müziğin hissiyatiyla gelen derinliğin yanında, partnerlerin birbirine, müziğe ve dansa olan adanmışlığı, içlerinde yaşadıkları dünyaları, yoğun duyguları ve anın, müziğin, bütünlüğün içinde olan yolculukları benim için en etkileyici olanı.
"Büyüleyen dansçılar " olarak tanımladığım dansçılar da öyle bir içte, yoğun duygularıyla dans ediyorlar ki, sanırsınız başka bir dünyaya açılıyorlar, farklı bir boyuta ışınlanıyorlar. Orada seyirci yok, dışsal bir iletişim yok, ancak yoğun bir pist farkındalığı ve güçlü bir içsel yolculuk var!
Dansçıların içlerinde yaşadıkları duyguların bütünü, özünde tango benim için ve o derinse, tango derin, değilse ne derin, ne de anlamlı. Bu duyguları bulabildiğimde sevgiyle, coşkuyla dans ettiğimi, yani uçuştuğumu hissederim.

Geçtiğimiz haftalarda tamamlanan festivalin ardından  katıldığım ilk milonga, Perşembe Günü, Point Otel milongası oldu. Dj Serçin'in, Point'in içimizdeki hislerine klavuz olan güzel tandalarıyla oranın müdavimi, dans tutkusu ve sevgisi çok yüksek dansçılarıyla huzurla, ambiyansın ruhuyla, tandaların büyülü hisleriyle dans ettim. Hatta bir de salsa parçasında dans ettim ve  Ahmet'in sayesinde pek neşelendim sağolsun! Nereye gittiğini pek de bilmeden hareket etmek ve kendi adımlarını bile neredeyse takip eder hale gelmek gerçekten eğlenceli oluyor...:)
Gecem de bu lezzetlerle tamamlandı.

Cuma Günü Contra milongasının Avrupa yakasına geçişini kutlamak için Karaköy House Otel'e geçtim. Zaten Kaya'ya ve tüm Contra ekibine, bu milonga Kadıköy'de olduğu için fazla gelemediğime dair sarf ettiğim bahanelerimin ve bizim yakaya da gelmelerine yönelik önerilerimin sıklığını düşündükçe, orada olmamam yakışık almazdı. Tabii ki milongaya gittim ve otelin terasında kalabalık, güzel, çılgın, özgür müziklerle dolu bir geceye sarıldım.

O güne dair hislerim de şöyle olmuştu;

"Geldik, manzaraya bakarak dans ettik. Hatta danslarımın derinliğindeyken bir an içimden, 
'Vapurlara bakıp dans edebiliyoruz, ne güzel' diye iç geçirdim. Çünkü o esnada pencerelerden denize ve şehrimin manzarasına gözüm ilişmişti ve İstanbul'uma yine anlık tutulmuştum.
House Otel'in ambiyansıyla içeri girmek gerçekten güzeldi. Girişteki şöminedeki mumların ışığı büyüledi beni. Yukarıda pist çok fazla büyük olmadığı için de, ortam  Contra'nın sıcaklığına yakışmış bana sorarsanız. Daha geniş olsa alan, belki o samimiyet olmazdı bu konsept için. Mekan fazla şık olabilirdi. Tabii bu kişiye göre değişebilir! 
Personele, danslara, dansçılara ve müziğe gelirse sözün sırası;
Güleryüzlülerdi servisteki arkadaşların her biri ve hiçbir sıkıntılı, ters his almadım ifadelerinden. Dansçılar  ise  zaten durmadan dans etmek istiyorlardı. "Cortina" parçaları da olmadığı için dilediğiniz her parçada durmaksızın dans edebiliyordunuz. Ara ara cortina'ya geçiyoruz diye düşündüğüm anlar da olmadı değil tabii...Eee yılların bir alışkanlığı var! :)
Neyse, dilediğin zaman tangonun dışındaki parçalarda ya da bambaşka ritmlerde ilerleyen nuevo ve elektronik tangoların ezgileriyle de dans etmek bizim gibiler için çok güzel bir şey! "

Organizasyondaki tüm ekibe, tango tutkunları için böyle bir seçenek oluşturdukları, yarattıkları ve sundukları için de teşekkür ediyorum tekrar. Herkes mutlu olsun diye uğraşıyorlar, zamanlarını, emeklerini veriyorlar ve günün başında da, sonunda da  kendileri de mutlu oluyorlar. Organizasyonu yapan kişilerin motivasyonu ve mutluluğu da çok önemli. Onların enerjisiyle şekilleniyor gece neticede. Onlar mutlu olsun, dansçılar mutlu olsun, Dj'ler mutlu olsun, bu güzel olur!
Müzik listelerinde, geceye katılan ve istekler yapan her dansçının taleplerini de dahil etmeleri de güzel bu anlamda!
 "Ay şu parçada da dans edebilseydim" gibi bir his içinizde kalmıyor şükürler olsun! Gecenin Dj'leri olan Nihan'ın ve Çem' in seçkilerinden oluşan müzik listesinde Belle'in de olması ve bu parçada da koparak dans edebilmek benim için büyüleyici oldu örneğin. Tüm müzikal fantezileriniz piste dökülebiliyor, bu da mühim inanın!
 Aslında tüm milongalar için düşünürsek, Dj'lerin seçkilerindeki her bir parça, her bir dansçıya hitap etmeyebilir ki, bu çok doğaldır. En kötü sevmedin mi parçayı dostum, dünyanın sonu değil ya, çıkarsın terasa, avluya, balkona bir hava alırsın - dikkat ettiyseniz sigara içersiniz demiyorum - , o senin sevmediğin parçalarda da neşeyle dans edenleri gözlemlersin, istersen dedikodu yaparsın :)  ya da olmadı içkini yudumlarsın, arkadaşlarınla sohbet edersin. Sevmediği tek bir parça duyduğunda somurtan insanları hiç anlayamayacağım sanırım bu anlamda. Tabii tüm parçaları beğenmediyseniz o  ayrı hikaye; bu durumda herkes istediği kadar, dilediği şekilde somurtabilir! ;-)
Kişisel olarak sevmediğim bir parça olunca şöyle bir durulurum belki ve anlık olarak coşkum azalabilir ama bunların ardından sevdiğim parçaları bulurum ve bunlara kapılırım. Yani sevmediğim bir iki parça için gecem hiç de kötü geçmez. Elbette gece boyunca sevdiğimiz parçalar çok sayıda olsun ki coştukça coşalım ayrı!

Saatlerin fazlasıyla ilerlediğini fark edince hemen Milongahane'ye geçtim ve  "Uçuran Dj"  lakaplı Dj Hakkı 'nın yetişebildiğim tandalarıyla çok keyifli dans hisleri yakaladım yine. Hane'nin her zamanki konforlu atmosferi, pistinin ve oturma alanlarının genişliği, rahatlığı da bu keyifli gecemin devam etmesine olanak sağladı. Elbette Pugliese tandasına yetişebilmiş olmak ve harika bir dansa açılmak da gecenin bal kaymağı oldu ve güzel bir milongayı daha tüm arkadaşlarımla selamlaşarak, sohbet ederek ve harika danslar ederek tamamladım.

Cumartesi Günü hızımı alamadım ve Esta'ya geçtim. Güzel bir kalabalığın olduğu gecede, Dj Mihran 'ın, Dj Alper Akgül'ün  dans etmeden duramamamı sağlayan coşkulu, güzel tandalarıyla, çok hoş  danslarla buluştum. "Cabeceo" yapabildiklerimle rahatça dansa kalkabildim, dansa geçişlerdeki iletişiminde tıkanıklık yaşadığım durumlarda ise bu kez Türk usülü "Dans edelim mi" şeklinde gelişen sözel davetlerimiz sayesinde çok güzel danslar daha yaşadım. Arjantin stilinin de tıkandığı çok an oluyor yurdumun milongalarında bilindiği gibi ve bu durumlada tangoya çok tutkun insanlar için sevdikleri tandalarda dans edememek ciddi  acı verir ve enerjiyi de gereksiz düşürür ortamlarda. Bu sebeple davetin kimden geldiğinin önemi yok bana sorarsanız ama çiftlerin mutlulukla dansın içinde uçuşması, tüm egolarından arınması ve kendilerini mutluluğa, özgün danslara ve özgürlük kıvılcımlarına teslim edebilmeleri önem kazanır!
Milonga tandalarının dayanamadığım bir tanesinde, uzun zaman sonra ilk kez rol değişimi bile yaptım örneğin. Yabancı arkadaşım da çok neşelendi ve bana sarıldı, çok teşekkür etti dansımızın sonunda da. Amaç eğlenmek olunca  bunu başarıyorsunuz. Zaten milonga tandalarında bile eğlenemiyorsanız cidden bir problem vardır içinizde, tangoyu yaşayışınızda arkadaşım! ;)
Konforla akan danslara sebep olan iyi milonguerolarla da gerçekten çok hoş dans hisleri yakaladım gece boyunca ve günün performansında da  Recep ve Berfin çiftinin üç parçalık şovlarını izledik. Ben en çok milongalarını sevdim diyebilirim. İki dansçı da milonga parçasında gerçekten çok eğlendiler ve çok mutlu dans ettiler. Gülümsemeleri, müziğe güzel uyan adımları ve uyumlu enerjileri hoşuma gitti ve ardından da geceyi dört sularında tamamlayabildim.

Uzun saatler boyunca süren milongaları daha çok tercih ediyorum aslında. Düşününce, akşam yemeği yiyorsunuz ya da bazılarımız da üzüm ritüelinden vazgeçemeyince, üç beş sohbet ediyorsunuz ve milongaya on, on buçuk, on bir sularında gidiyorsunuz ve bir bakıyorsunuz milonga bir süre geçiyor ve  çat diye bitiyor. Tabii ki bunu istemiyorsunuz. Ortama girdiğinizde, bir iki saatte kadar  anca tam ısınıyorsunuz ve dansa doyarak geceden ayrılmak  önemli oluyor!

Pazar Günü'ne geldiğimiz vücudumda tüm kaslar ağrıyordu ve tam bir ense moduna girip, gün boyu keyif yaptım. Biraz yürüdüm, biraz okudum, biraz da hem dünyayı izledim, hem de ilginç ve komik filmleri seyre dalıp, kahkahalar attım. Hatta gülmekten gözlerimden yaş bile geldi! :)
Kendimce bana ait bir gün geçirmiş oldum işte!

Son olarak demek isterim ki;

İnsan beğenilmeme riskini almadan kendisi olamaz. Hatta fazlasıyla beğenilmeye, ilgi, takdir görmeye takılmadan ilerlemeli hayatında. Çünkü özünde beğenilip, beģenilmemenin de önemi yoktur. Kendin olabilmen ve ruhunu yansıtman en mühimidir. Bir de bizler için aşkla dans etmen sanırım!
Bunun yanında olumlu düşünceler, duygular gelir geçer, olumsuzlar da geçer gider. Hepsinin akmasına yargısız, engelsiz izin vermeli insan ki,  kendine ait her noktaya erişebilsin ve olumlu hamleleri, seçimleri için özgürlük alanı yaratabilsin. İçinde sıkışan, ruhunu, kalbini daraltan, aklını yoran hiçbir şey kalmasın ve güzellikler, büyülü sürprizler, kişinin bütünlüğünde ışığının rehberliğinde onu bulsun!
Karanlık noktalarını da bilmeden, ışığının en yüksek boyutlarına erişebilmen mümkün olmadığına göre, kendine ait her bir noktayı, parçayı, ışıltıyı, karanlıkta kalan yerleri keşfetmek için yaşamını kullanmalı insan, deneyimleriyle büyümeli, kalbinin sonsuzluğunu tüm ritmleriyle yaşayabilmeli ve engin danslarıyla aşka dönüşebilmeli...

Işığımızın buluştuğu, kalbimizin açıldığı, paylaşımda bütünlük yaşadığımız tüm dostane ortamlarda buluşmak, sevgiyle, coşkuyla dans edebilmek dileğiyle dostlarım. Aşkla, sağlıkla, mutlulukla dolup taşınız ve efsane bir haftayla buluşunuz...**

2 Ocak 2018 Salı

Zaman akan bir nehir gibi sonsuzluğa doğru ilerlerken, yaşamlarımızda bizi biz yapan deneyimler birer birer benliğimize geçer, bize en mühim vurgularını ve izlerini taşırlar. Yaşarız, öğreniriz, gelişiriz, büyürüz. Yaşamdaki algı yolculuğumuz her bir seçimi, deneyimi bize böylece sunar!

Bugün güneşli bir hava hakimdi İstanbul'da. Yılın ilk günü ışıl ışıl parlayan güneşiyle 2018'in başlayan neşesi gibi oldu benim için. Günü akşama bağlayan süre, böyle bir kış gününde haliyle hızla geçti. Aynı geçtiğimiz yılın da koşar adım bir süratte geçtiği gibi. Ardında enfes bir ay manzarası ile sadece denizin enfes kokusunu bıraktı içimde...

Evet her yıl başka başka hayaller kurar, yeni isteklerimizin, hedeflerimizin gerçekleşmesini dileriz bu gelen yılın motivasyon dolu enerjisiyle nedense...
2018'de, benim dileklerimden biri de,  insanların eksikliğini hissettiği şeylerde bu yıl arzu ettikleri oranda bolluk yaşamaları oldu. Her bir insanın coşkuyla yükselmesi, sevinçten gülümsemesi kadar mutluluk veren şey azdır. Elbette insani yanlarımızı yükselten arzular olursa, onları gönülden dilerim!

Bir süredir yılbaşına dair çeşitli tartışmalar oluyor. Oldukça rahatsız takip ediyorum gündemi ve şaşırarak insanların akla gelebilecek, gelemeyecek her alanda birbirine karışmalarını ve müdahale etme niyetlerini izliyorum. Zaman zaman dayanamayıp tepki gösteriyorum elbette!

Bu kocaman, sınırsız evrende ve büyülü dünyamızda kimsenin kimseye neyi kutlayıp neyi kutlamayacağını, neye inanıp neye inanmayacağını, neler yapıp neler yapmayacağını, nasıl yaşayıp nasıl yaşamayacağını, nerelere gidip nerelere gitmeyeceğini, kimlerle görüşüp kimlerle görüşemeyeceğini, nasıl giyinip nasıl giyinmeyeceğini, neler düşünüp neler düşünemeyeceğini, nasıl hissedip nasıl hissedemeyeceğini, nasıl yazıp nasıl yazamayacağını, hangi hataları yapıp hangilerini yapamayacağını, hangi hedeflere ulaşıp hangilerine ulaşamayacağını, nasıl hayaller kurup hangi hayalleri kuramayacağını söylemeye ve  bunlarla ilgili yaptırım uygulamaya hakkı olamaz! Yaşayacağımız bu yılın ve ardından gelen yılların da özgürlüklerin, özgün düşüncelerin, gerçek duyguların ve öz yaşamların yılları olmasını gönülden diliyorum. Bir de o zaman görün, nasıl dans ediyoruz, ne büyük açılımlar yakalıyoruz, yaşadığımız her alanda nasıl da gelişiyor, yaratıyor ve olgunlaşıyoruz....

Aylardır bir tango etkinliğine katılmadım. Aslında zaman zaman tangodan tanıdığım çoğu tango dostu arkadaşım şaşırırır ve sorar;
Sürekli milongalara giderken, nasıl oldu da bu kadar seyrelttim diye. Sebebi açık;
yaşamdaki renkler öyle büyüleyici ki, tek bir renkte yaşamı geçirmek insana uzun soluklu ve derin bir yükseliş, doyum ve mutluluk yaşatmıyor!
Yine de tangoyu içimde büyülü bir konuma sokan şeylerden biri, o eşsiz bütünlüğü ve uçuşu yaşayabilme özgürlüğümün olması ile bu ortamların içinde, tüm dünya insanlarıyla iletişim kurabilme, dansı, müziği ve kültürel özellikleri paylaşabilme mutluluğunu yakalayabilmemdi. İnternasyonel dil olarak yaşadığımız dil tango olunca, birbirimizi bu kadar farklı dünyalardan olsak bile inanılmaz bir derinlikte ve paylaşımda tüm adımlarımızda hissediyor ve anlıyoruz!

 Uzun zamandır tüm politik etkiler ve huzursuz koşullar dolayısıyla yabancı dansçılar azalınca benim de tangoyu yaşama motivasyonum çok düşmüştü. Çünkü sadece bizim coğrafyanın insanlarının oluşturduğu tango dünyası - dansçılar ne kadar harika olurlarsa olsunlar - dar, küçük ve sınırlı. Ortamları genişletebilmemiz, rahat akan bir danssal, paylaşımsal zenginlik oluşturabilmemiz için farklı kültürlerden, renklerden insanlara ihtiyacımız var. Bunun için de dünyada barışın hakim olması şart! 

Diliyorum barış dolu bir gelecek hakim olur da, ruhumuzda sadece müziğin tınılarının çınladığı ve gerçek coşkusal uçuşların yaşandığı dans deneyimlerini yakın gelecekte de doyasıya yaşarız! 
Bu anlamda Sultans of Istanbul festivali benim için yılın başlangıcı oldu. Bu organizasyonda emeği geçen her bir kişiye içten sevgilerimi ve teşekkürlerimi sunuyorum. Gerçekten harikaydı her şey!

 İlk Gün, Çarşamba açılış gecesinde Deniz Müzesi'nde Dj ekibi Tango Beat Busters'ın hoş tandalarıyla, farklı tınılar da sunan seçkileriyle tango dansına ve müziğine biraz yaklaşma ve ısınma adımlarını hissettim içimde. Malum az biraz ara verince bile, insan ortamlardan biraz soyutlanmış gibi hissedebiliyor ve doğanın engin nefesine çok alıştıysanız da biraz yabanileşebiliyorsunuz. Doğanın engin cömertliğinin çocuklarıyız her birimiz! :)

Salon benim aklımda canlandırdığım alan gibi geniş olmasa da, festivalde yabancı dansçıları ve eski arkadaşları görmek beni mutlu etti. Biraz dans ettim, biraz izledim, biraz dinledim ve ısınma turlarını geçirdim. 

Perşembe Günü, Dedeman Otel'de  harika bir gece yaşadım. Dj Ralph Nasi'nin gerçekten çok beğendiğim müzik seçkisiyle yerli, yabancı dansçılarla dans etmekten çok keyif aldım. 
Performansı yapan çiftlerden ilki Selçuk ve Müge çifti  oldu. O kadar güzel bir enerjileri var ki, coşkularını, enerji yüklü performanslarını keyifle izledim. Akrobatik figürlerini de güzel bir lezzet içinde sergilediler. Performansları teknik olarak  yorumlamak, bu alanda ihtisas yapan insanlara düşer, yani  benim dansçılarla ilgili yorumlarım tamamiyle bireysel bakış açıma, sosyal dansı  ve tangoyu yaşayışıma ve tangoda hissettiğim duygulara dayanır. Bize hoş gelen şeyler, bizi gülümsetir işte hepsi bu!
İkinci çift Özgür ve Mimi çiftiydi.  Aralarındaki uyumları rahatllıkları ve adımlarındaki güzellik, müziğin akışında ilerleyen kombinasyonları  gösterilerini keyifle izlememi sağladı!  

Cuma Günü yine Gayrettepe Dedeman'daydık. Salonda yoğun bir kalabalık hakimdi. Dj Ala Malisa'nın önceki güne göre sakin bir hissiyatta ilerleyen tandalarıyla yine başka başka dansçılarla tango okyanusuna daldım daldım çıktım. 

Bu arada festival için hazırlanmış, balonlarla, sarı temalarla süslenmiş pisti ve salonu çok beğendiğimi belirtmeliyim. Genişlik rahat bir dans ortamı sağlarken, zemin sorun yaşatmadı. Sadece yılbaşı gecesi muhtemelen çok sayıda dansçının pistte olmasıyla bir  kaç müdahale gerektirdi ama bunlar minik dertler çünkü o gece tüm ritmleriyle, renkleriyle  olağanüstüydü diyebilirim. Sonra geleceğiz o konuya pek tabii... :)

 Performans yapan çiftlerden ilk olarak Ilgın & Murat çiftini izledik. Ilgın sahneye çıktığı anda dikkat kesiliyorsunuz. Dansçı karizması böyle bir şey sanırım. Çok hoş bir kostümü de olması, diğer etki olabilir görsel anlamda da. Mavinin derinliklerine doğru yolculuk edersiniz...
Müziği yansıtan adımlarıyla, figürleriyle gösterilerini sundular.
İkinci çift Emanuel & Carolina çiftiydi. Sakin havada gelişen gösterilerini bir kaç parçayla aktardılar.
Şovların adından, saat dört sularına kadar dans edip, evimin yolunu tuttum. 

Cumartesi Günü IF Beşiktaş salonunda Evrencan Gündüz' ün konserine katıldım. Sonrasında milongaya gidecektim ancak düşündüğüm hesap işlemedi ve muhteşem bir  festival gecesini kaçırdım. Performans yapan iki çiftin de güzel gösterilerinin haberini ve Dj Alper Akgün'ün coşkuyla akan müzik seçkisinin ve gecenin harika atmosferinin haberlerini milongaya katılan çeşitli arkadaşlarımdan edindim. Yani orada olamasam da, neler yaşandı, hissedildi, tadıldı ucundan duyumsayabildim. Çok dost edinmek lazım şu hayatta malum! :)

Konsere gelince, Evrencan Gündüz bana sorarsanız bir dünya starı olacak potansiyelde ve olur da. İnanılmaz bir enerjiye sahip ve uzaylı ekibi dediği tüm müzisyen ekibi de bildiğiniz kafadan kırık. Delirmiş gibilerdi. Bu gencecik yaşta bu denli harika işler yapmaları beni çok sevindirdi. Asım Can Gündüz oğluna çılgın bir müzik bilgisi aktarmış o  anlaşıldı ve yeni çağ gençleri olarak da, çırağın ustayı geçeceği çok net! 

Pazar Günü'ne geldiğimizde Yılbaşı milongası için Dedeman'da yerimi aldım. Öncesinde ise  büyülü bir yeniyıl kutlamasının izleri ruhumda çınlarken ,salona büyük bir mutlulukla girdim ve benim için olağanüstü bir gece yaşadım. Gerçekten çok teşekkür ediyorum. Bu yıl özellikle dans etmek istemiştim çünkü. Yılbaşı kutlamalarına dair  bunca tartışma gündemdeyken,  normalde sakin bir akşam geçirebilme potansiyelim de bulunurken özgürlüklerimizin en anlamlı renklerinden biri olan tangoyu  kutlama için seçmek istedim. Ne de olsa dans aynı zamanda en güzel insan eylemlerinden biridir. Hak ve özgürlüklerimiz adına  da önemli  adımlar bütünüdür, müzikal sıçrayıştır ve ruhsal uçuştur.  Bir yılı pek güzel kutlamanın da coşkusudur. Eh öyle olunca da çatır çatır yaparım kutlamamı dedim!

Nitekim 31 Aralık' ı, 1 Ocak'a bağlayan gece  sihirli geçti benim için. Yerli yabancı bir çok dansçıyla  Dj ekibi Ramo ve Gogo'nun güzel enerjiler sunan, dinamik tandalarında buluşup, bol bol aşkla dans ettim, güzel dostlarımla buluştum,neşeli ritmler yaşadım. Yılbaşı hislerinin yoğunluğunu bir bütünde deneyimledim!

Performans dağılımında  Emilio ve Belu çiftinin gösterileri, ilk olarak Emilio'nun muhteşem adımlarıyla süslü muhteşem solo performansıyla başladı. Olağanüstüydü benim için! 
O adımları hala nasıl attığını düşünüyorum. Diğer parçalarda ise Belu ile olan Arjantin halk dansı havasındaki muhteşem gösterileri beni büyüledi. Gerçekten bayıldım tüm gösterilerine ve chacareraları da malum enfesti! 
Dersleri de  çok etkilidir eminim!
Onların ardından festivalin tüm maestrolarının coşkulu ve  uyum yüklü adımlarla akan gösterilerini izledik. Bir gün öncesinin performansçılarını izleyemediğim için ilk olarak bugün izlemiş olduğum Loukas ve Georgia çifti ile Simone ve Gioia çiftinin gösterilerini de gerçekten harika buldum. Muhteşemlerdi! 
Elbette gecenin tüm performansçıları da harika bir görsel şölen yaşattılar hepimize sağolsunlar!
Bu coşkuyla sabah 5:20'e kadar dans ettim. Artık gözlerimi açamadığım fark edince,salonda uyuyakalıp elaleme rezil olmamak için evime uçtum!

Sadece bu yeniyıl coşkusu için bile teşekkür ederdim ki, benim için harika bir tango yolculuğu festival boyunca yaşanmış oldu. Bu tür festivalleri, maratonları düzenleyen tüm tango dostlarına  sevgilerimi sunmak isterim. Sayelerinde ülkemizde katılma şansı bulabileceğimiz muhteşem etkinlikler yakalıyoruz ve tangonun dünyaya taşınan izlerini sevinçle yakalayabiliyoruz!

Organizasyon boyunca dans ettiğim dansçıların memleket sıralamasına girersem;
İtalya, Norveç, Yunanistan, Yugoslavya, Singapur, Malezya, Arjantin, İsrail, Polonya derim  ve belki hatırlayamadığım ülkelerin insanları ve yurdumun dansçıları ile de bu ortamda buluştum.
Dünya dansçılarını ülkemizde buluşturmak çok güzel gerçekten.
Diliyorum yabancı dansçıların daha da akınına uğradığımız yıllar bütününe erişiriz yakın gelecekte de. Hepimiz tangoyu çok seviyoruz, tango müziğine tutuluyoruz, milongalarında, festivallerinde ve maratonlarında sarılarak buluşuyoruz. Çünkü bu dansı ucundan sevemiyorsunuz. Ya seviyorsunuz, ya sevmiyorsunuz diye düşünüyorum. Müptelallık her tanguera/o nun malum kaderi...

Enerjilerden, uyumdan, bütünlükten bahsetmişken son olarak demek isterim ki;
İnsanlık adına yapılabilecek en büyük eylem ve adım kendi enerji seviyemizi yükseltmektir. Böylece filanca insanlar  ile süregelen harika ya da sıkıntı dolu diyaloglar çok da mühim olmayacak ama kendi kendinizle olan sohbetlerimiz derinleşecek ve çevremize sunduğumuz yanıtlar bambaşka boyutlarıyla gelişecektir.
Aslında bana sorarsanız, insan çevresine yaydığı ışık kadar vardır. Var olmak için gerçek bir ışıkla donanmak ve o aydınlığı, ışıl ışıl bir sevgiye aktararak yaymak gerekir. İçte sevgi olmadan, enerji seviyesini yükseltmek ise olanaksızdır. Dolayısıyla öncelikle o adımdan başlamak gerekir. Ne kadar sevgi içimde barındırabiliyorum diye düşünmeli insan. Yani sevgim,
öfkem, egom, çıkarlarım yanında daha güçlü durabiliyor mu, yoksa onlar varken içimde zerre sevgi kırıntısı kalmıyor mu diye...
Yanıtlar gerçekleri fısıldar kulağımıza ve derler ki;
Her şeyin ötesinde sevgi varsa içinde, zaten enerji seviyen ve yaydığın ışık yükselmiştir dünyalı. Ancak eğer diğer olumsuz duygular ve durumlar hakim olabiliyor ve sevgin yok oluyorsa ruhunda, onu eski gücüyle var etmek için çabalaman gerekir!
Yani azim, ilgi ve emek olmadan insanın gerçek boyutuyla var olabilmesi de mümkün değildir. 

Var olalım, insan olalım ve sarılarak güzel güzel dans edelim dostum seninle! :)