27 Mayıs 2015 Çarşamba

Yeni haftaya başlarken, geçen haftanın milongalarına dair deneyimlerimden önce yazı akışıma minik bir çalışmayla başlamak istedim. Yaşama dair ve iletişimlerimize ait deneyimlerimizde minik algısal nüansları vurgulamak ve bunları paylaşmak adına düşünsel bir yolculuk olsun! :-)
Şimdi kendimize kısacık bir zaman ayırıp, yoğun bir nefes çekerek derinlemesine düşünelim. Sevdiğimiz insanları neden sevdiğimizi, sevmediklerimizi ise neden, nasıl sevemediğimizi...
 Sonra sevdiğimiz insanlarda gözümüze çarpan ve kalbimizi tavanlara sıçratan yanları ya da deneyimlerimizi hatırlayıp, onlarla geçirdiğimiz anılarımızın içine dalalım ve sevmediklerimizde ise bizleri sinir eden davranışları, yanları ve onlara yönelik hislerimizi değerlendirelim. Hepsinin üzerine geniş perspektifle muhakemelerimizi yapalım.
Sevdiğimiz insanlarla iletişimlerimizde egodan arınmış bir sevgi paylaşımı ve bununla gelen ilişkisel olgunluk ile birlikte ruhsal bütünleşme ve "connection" hali mümkün olurken, gerçek yakınlığa ulaşabildiğimizi fark edebiliriz. Sevmediklerimizde ise egosal duvarlarımıza ve engellerimize çarpıp çarpıp, sürdürülemeyen, kopuk bir iletişim ile süregelen ve bununla vuku bulan sıkıntılı bir pürüz sürecine dahil olduğumuzu fark edebiliriz. Bunların hepsinden sonra da kendimizi gözden geçirerek, öncelikle kendi, kendimizi tüm varlığımızla, düşüncelerimizle, duygularımızı, enerjimizi ifade edişimizle sever miydik, sevmez miydik diye düşünelim. 
Seviyorsak nasıl, neden sevebildiğimizi, sevmiyorsak da bunun tüm nedenlerini değerlendirelim. Dışardan gözlem yapan ya da bizimle yeni tanışan bir insan gibi kendimizi değerlendirsek, önce kendimizi koşulsuz, hiçbir şeye bağlı olmaksızın tek ve bütün varlığımızla sevebilir miydik ya da sevebilirsek ve buna çabalarsak nasıl hissederdik?
Elbette sonrasında da  tüm insanlara  daha da açık ve esnek bakmaya odaklanabilsek neler olur, neler gelişirdi...
Algımızda çok şey değişebilir ve içimizde çok şey dönüşebilir ondan eminim!
Kişisel egomuzda ise adım adım dengesel açılımlara ulaşmaya odaklanmak ve ruhumuzla tüm uçuş hikayelerine kapılmak ve uçuşu oluşturmak hiç fena olmazdı elbette...
En azından uçuşlara bayılanlar ve çok sevenler için şahane olacağı kesin! ;-)
Sevdiklerimizi aklımıza getirip, onlara sımsıcak yeniden sarılsak, onları çok daha fazla sevdiğimizi  hissetsek, şu dünyaya ve tüm  evrene ne yoğun bir sevgi üretimi sağlardık...
İçinde sevgi olmadan üretilen hiçbir şey kalbe, ruha, tene, sana, ona, buna, bize, size ulaşmaz. 
İşte olay da bu aslında... Sevginin gücüyle ve yardımıyla öze, asla ulaşmak ve buna ulaşılanı üretmek, bununla birlike sonsuzluğa erişen bir ulaşımı ve buluşumu sağlamak. 
Bu da ruhsal bütünlüğe açılımı sağlayan temel neden değil mi zaten...
İşte bu nedenle içtenliğe, yakınlığa, aşka, hoşgörüye, esnekliğe, bütünlüğe, coşkuya ve sevgiye her yerde o kadar çok ihtiyaç var ki...
Dansta, müzikte, paylaşımlarımızda, tüm iletişimlerimizde, yaptığımız, tutku duyduğumuz aktivitelerde, her yerde, her anımızda  ve en çok da farklı boyutlarla açıldığımız tangoya ve yaşama dair her adımımızda bu ruhsal bulunum ve buluşum hikayelerine kapılmak eşsiz. Bu yüzden sonsuzluğa açıldığımız bu yolculukta, adımlarımız sadece görünen izleri oluşturup, ifade ederken,  yaşadığımız yoğun hislerimiz ise bizleri her an dönüştüğümüz bir yolculukta olma haline getiriyor. Dolayısıyla sosyal dansçı için yolculuk çok önemlidir ve yolda olma hali de.  Yani yolculuk neredeyse, akış oradadır ve bu sebeple de organizasyon ve organizatör ayrımı genelde yoktur. Çünkü  çok sevdiği ve içsel sevgisini, aşkını, tutkusunu hissettiği tangonun içinde yoğunlaşan ve her sevdiği pistte en az kendisi kadar tutkun dostlarıyla tüm güzel danslara kavuşmak isteyen bir yapıdadır.
İstanbul'da yaşayan ve dans eden sosyal dansçılar olarak çok şanslıyız, çünkü organizatörlerin, kaliteli milongaların ve yeni organizasyonların sayısı her geçen gün artıyor. Festivaller, maratonlar ve büyük kapsamlı organizasyonlar bizlerle buluşuyor. 
Hal böyle iken, bize seçmek hatta seçimlerimizde ise bazen zorlanmak kalıyor...
Alternatif bol olsun da kararsızlık yaşayan biz olalım. Sakıncası yok! ;-)
 Bu güzel bir mücadele, çünkü yolun sonu mutlaka tangoya uzanıyor ve tüm keyifli rakslar bir bir hoş bir akışla akıyor...
İşte haftanın ilk dans aşkına açılan milongası, Pazartesi Günü Nişantaşı Park Milongası'yla başladı. Dj Serçin'in hoş müzik seçkisi eşliğinde ve bir açık hava milongasına göre çok çok iyi olan ses sisteminin konforu dahilinde, hoş dansçılarla dopdolu bir atmosferde, güzel ağaç kokularının ve doğanın huzuru eşliğinde lezzetli danslara açıldık. 10 yıldır, yılda bir kez düzenlenen - ayda bir olsa ne muhteşem olurdu - bu tür organizasyonların sayısının artmasını canı gönülden diliyorum. Yeni Türkiye'mizde her şey gibi bu tür organizasyonlar  da oldukça zor olsa da  Güralp gibi ve bir çok tango dostu organizatörün çabalarının sonuçsuz kalmamasını diliyorum. Çünkü baharın dokusunu böyle atmosferlerin içinde, hepimizin dans aşkımızla doldurmak büyük bir mutluluk ve estetik bir his sunuyor. Hep açık hava ambiyansları olsun ve sokaklar, tüm güzel  milongalar kaliteli dansçılarla ve tangoseverlerle buluşsun!
Gece keyifle dans eden dostlarımızın doldurduğu pistle renklenirken Tangolic okulunun ve Tıp öğrencilerinin toplu gösterisi ile ve  Serdar  ve Ceren çiftinin ve Mehmet Sinan ve Özge çiftinin zarif ve hoş performanslarıyla da devam etti. 
İki çifti de keyifle seyrettikten sonta Armada'ya giden arkadaşlarıma katılamadan geceyi noktaladım.
Salı ve Çarşamba günleri milonga riteüllerinin yerini başka yaşamsal faliyetlere yönlendirdim. 
Perşembe Günü ise Para Bailar milongasında yine çok keyifli bir milonga coşkusuna daha uzandım. Dj Halil'in hoş tandalarıyla, oradaki tüm güzel dostlarımla harika danslar ettim, Burak ve Ayca çifti ileEmre ve Katerina çiftinin keyifli, hoş,  performanslarını izledim ve dansa doymuş - tamam bu zor benim için kabul ama gerçekten doydum o an - bir şekilde milongayı noktaladım. 
Bu arada bir kaç gün dans etmediğimde, duvarlara tırmanacak kadar çok özlüyorum dans etmeyi. Delilik sınırı ne demişken, merakımı içime gömdüm, bekliyorum...;-)
Cuma Günü Milongahane'de "Dos Ufos" olarak Hakkı'cığımla Dj koltuğundaydık. Bora bizi yerimizde yalnız bırakmazken - :-) -gelen tüm güzel dostlarımızla harika bir gece daha yaşadık. Müziğimizi çok çok beğenen dostlarımız olduğu gibi - Tolga, Anette, Ertuğrul, Rayhan, Canan, Müge, Eylem ve sayısız dostumuz - Aziz Abi ise seçkilerimizden oldukça mutsuz oldu sanıyorum. Zaten Dj' liğimizden, bugüne kadar pek de hoşnut olmasa da sağolsun yine de her defasında gelir, bizi yalnız bırakmaz ve bizi sevdiği için  de yorumunu yapar. 
Olumlu ve olumsuz eleştirilerin hepsi çok kıymetli. Çünkü müzik ve dans daima gelişim ister ve yoğun bir paylaşım barındırır. Farklı orkestralar çaldığımız ve değişik yorumları da eklediğimiz için kesinlikle başka bir stil izlediğimiz kesin. Çünkü bundan heyecan duyuyoruz ve elbette yolun başı belki ama bir çok benzer stilde dinlediğimiz tandalardan ve Dj' lik ritüelinden bir oranda farklılık istediğimiz için kendimizi bu şekilde yansıtıyoruz. Her şeyden önce Hakkı'yla gerçek manada müziğe ve dansa aşık olduğumuz için bu yola birlikte çıkmak istedik. İkimize de müzik konusunda teklifler geliyordu. Hasta olduğumuz belli ya! 
Böyle bir yola çıkınca da, adımları geri geri atmak mantıksız olur. Dolayısıyla gelişmek aslolan gerçek ve bol bol tebrikler aldığımız bir gece yaşadığımız gibi, seçkilerimizi bir kaç beğenmeyen dostumuz da olmuştur mutlaka!
 Pisti boş bırakmayan ve coşkuyla dans eden dostlarımızın mutluluğu ise bizi çok sevindirdi ve içten gülümsetti. Didem' ciğimizin bana roze ve Hakkı'ya anason kıyağı ile tadı asla bozulmayan bardak bardak çayları ise enerjimizi her daim yüksek tuttu. 
Gecenin ortalarına geldiğimizde,  tatlı dostlarımız Reyhan ve Ertuğrul çiftinin şahane bir rock'n roll parçasındaki dans icralarını izleyip, keyiflendik ve  sonrasında Pugliese ve Tanturi tandalarıyla da damardan müzik alımı vurgusuna vurgu kattık. 
"Dos Ufos" yaz sezonu öncesi kendi stilindeki bir uçuşunu daha birlikle ve içsel coşkusuyla tamamlamış oldu. Yaz sonrasında da az ama öz semalara uzanmak paylaşımın derinliği ve coşkusu oranında renk katabilir.  Maksat birlikte bir şeyler oluşturmak, yeni renklere açılmak ve engin paylaşımlardaki derin nüanslarla bolca tatlanmak. 
Bütünlük ve paylaşım olmadım yaptığımız her şey boş geliyor bana son yıllarda... Bireysel çalışmalarda bile ya doğaya, ya müziğe, ya evrensel ifadelere bağlanıyor insan.  İlginç bir mekanizma ve akış var bulunduğumuz uzay ve enlem boylamda. Yaşadıkça öğreniyoruz sonsuz açılımlarını...Yaşıyoruz ve  daima büyüyoruz işte! :-)
Cumartesi Günü'ne geldiğimizde oldukça yorgundum aslında ama yine de milongaya gitmek istedim. Noa, Innpark'taki festival ve 333 milongaları arasındaki karasızlıktan sonra güzel dostlarımın minik yardımıyla kendimi 333 semalarında buldum ve festivali aratmayan bir havada Koreli, Avusturyalı  bir iki yabancı dansçıyla, Metin'le milongada ve Eşref'le maksimum keyifle, müzik coşkusuyla ve uçuşla  dans mutluluğuma yenilerini ekledim. 
Gecenin ortalarında da  Serhat ve Nilüfer çiftinin 3 parçalık zarif performansları ile Türkiye'nin yeni şampiyonları Burak ve Taçlan'nın  hoş akıştaki danslarını izledik.  Hatta Murat'a şampiyonlar da hep sizden çıkıyor diyerek esprimi yaptım. Şike mi var bilemedim! ;-)
Neyse geceyi yine maksimum enerjilerle ve hazla noktalamış olduk!
Pazar Günü tüm gün Yıldız Parkı semalarında soluk bulup, Ponte'ye geçemeyerek milongasız bir akşamla ve dinlence ritüeliyle haftayı noktaladım. Rengarenk, ışıltılı ve bol dans dolu hafta daha bu vesileyle bitmiş oldu. Yine kalbimin gürül gürül attığı eşsiz danslarımla yaşam anılarıma en güzel hislerle dolu olanlarını eklemiş oldum. 
Hayat işte böyle bir hikayeyle başlıyor, diğer bir hikayeyle devam ediyor ve son bir hikayeyle ise noktalanıyor. Dans ettiğimiz, birbirimizle yoğun translarda buluştuğumuz oranda ve anlarda belki de gerçek manada karşılaşıyoruz. 
Her birimiz, birbirimizi sevsek de, birbirimizden  haz etmesek de, çoğumuz bu dansa yoğun bir şekilde  kapılmışız ve hatta belki de yine çoğumuz tangoya aşığız. En azından ben aşığım!
Gerçi eizler de öylesinizdir eminim! 
Yani birbirimize sevgimizden ziyade, tangoya sevgimiz bizi buluşturmuş. Bu çok  değerli ve önemli öncelikle ve ilk başta da belirttiğim gibi, neden, nasıl birbirimizi ve kendimizi sevip, sevmediğimiz de ayrı bir araştırma tezi ve oldukça da enteresan bir algı yolculuğu belki de...
Bu alandaki yolculuklarımızda"master"laşabilmemizi diliyorum. En çok kendimizi aşma ve en gizemli noktalarımıza kadar ulaşabilme konusunda aşama kaydetmemizi diliyorum!
Bundan büyük bir ruhsal gelişim süreci de olamaz zaten.
 Adım adım kendimize ulaşmak ve tangodaki her adımımızla ve  yoğun bir akışa kapıldığımız  her partnerimizle de eşsiz semalara uçuşabilmek...Sihir dünyası dediğimiz şey de bu işte!
Hepimize sıradışı, gizemli, büyülü, dans dolu bir hafta diliyorum. 
Sevgiyle gözlerimiz ışıldasın, saygıyla ruhumuz yükselsin ve bütünlükle dopdolu "abrazo" larımızla kalplerimiz buluşsun.
 Hepimizi sonsuzlukla kucaklıyorum dostlarım. Işıkla, aydınlıkla ve sağlıcakla kalınız...***

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Değerli bir tango dostumuzu daha kaybettik geçtiğimiz hafta. Bir kaç gün öncesine kadar aynı pistlerde ve rondalarda tangonun içinde sonsuzluğa ulaştığımız anlardan, bir sonraki anda Zafer Mucur dostumuzun vefat haberini aldık. Kuşkusuz bu acı haber tüm sevenlerini, dostlarını ve arkadaşlarını derinden sarstı ve şok etti. Zafer Abi'yle ilk dansımız daha dün gibi aklımdadır. Armada'da "lead" ettiğimi gözlemlemiş ve beni dansa davet etmişti yıllar önce. Yaptığı bir kaç hoş espriyle de beni içten gülümsetmişti. O gün bugündür karşılaştığımız milongaların çoğunda dans etmişliğimiz vardı. Pugliese tandalarını çok sevdiğimi bildiğinden, dans etmediğimi görürse, beni mutlaka dansa davet ederdi. Benim gözümde tam, has bir milongueroydu Zafer Abi. Dansın adabını, nezaketini, ifade biçimini, iletişimini çok iyi bilen dostlarımızdandı. Şu an aramızdan ayrılsa da, bir gün hepimiz, o muamma ışık yolunda kendisiyle buluşacağız onu biliyorum.
 Hayat hepimiz için doğum ve ölüm arasında geçen bir süre. En azından bu dünya üzerinde... Çoğumuz da o zaman dilimine çok sayıda mutluluğu, coşkuyu, hüznü ve hayata dair çok şeyi sığdırıyoruz. Tangoda tanıştığım yüzlerce dostumla danslarımızda, diyaloglarımızda ve lezzet dolu sofralardaki eşsiz sohbetlerimizde en güzel uçuş anlarımızı yaşamanın ve paylaşmanın mutluluğunu hissediyorum her zaman. Bundan büyük mutluluk az yerde var diye düşünüyorum. Bu derinlikli ve mutluluk dolu hislerle tangonun merkezinde yeniden soluk buluyoruz ve yeşeriyoruz. Sevdiğimiz tandalarda, birbirimizle danslarımız da o anları ölümsüz kılıyor. Fresedo tandaları da Zafer Abi'yle ölümsüzleşti hafta boyunca. Çünkü onu seven tüm dostları sevdiği tandaları çaldı ve diğer tüm dans dostları olarak hepimiz, bu güzel tandalarda onun için dans ettik; kendi stilimizle uğurladık dostumuzu, kendisine" hoşçakal" dedik.  Ailesine ve tüm sevenlerine sabırlar dilemek istiyorum. Acılar, sevdiğimiz insanları kaybetmemiz bu dünya üzerinde hepimizi çok üzüyor ama çok da olgunlaştırıyor. Sevgi yoğun yaşandığında ve hissedildiğinde, bir kayıp anında üzülmemek olanaksız. Çünkü hepimizin bu dünya üzerinde limitli bir yaşam periyodu var ve bir gün hepimiz birilerine ya da birbirimize sonsuza dek "hoşçakal" diyeceğiz. Bu nedenle yaşadığımız, paylaştığımız anların çok değerli ve tek, eşsiz olduğuna inanıyorum. O sihirli anların içinde paylaştığımız her şey,  hepimizle birlikte sonsuz bir sinerji içinde yankılanıyor.  Bu gerçekten çok özel ve manalı bir yolculuk. Bir an sonrasında ise ne olacağımız meçhul. O yüzden anı, anda yaşamalı ve sonsuzluğu bir ömür boyu  o eşsiz anların içinde deneyimlemeli. Buluştuğumuz, gerçek manadaki "connection"larda varolduğumuz her anda sonsuzuz dostlarım. İşte bu hafta da her gün yeniden ve daha yoğun bir şekilde aşık olduğum tango korlarında milonga serüvenlerimden bir yenisi  Çarşamba Portofino'yla başladı. Masamızda değerli dostlarım Melek, Aziz Abi ve Fatih ile espri dolu sohbetlerimizin enerjisi ve ışıltısı altında, Dj Gökhan'ın hoş tandalarıyla bir çok değerli dostumla harika danslar ettim. Fatih'le milongalarda uçarak , Ata Mert ile  ilk kez ve keyifle , Aziz Abi'yle  vals tandalarının hakkını vere vere , Metin'le coşkuyla, keyifle, Erdal'la  tüm müzikal  ve connectionsal derinlikle  ve şu an hafızamdan çıkmış olsa da danslarımızın tüm enerjisi içimde olan dansçı dostlarla mutlulukla en güzel rakslara uzandım; roze şaraplarla ve esprili sohbetlerle yaşamın aromasal derinliklerini yeniden deneyimledim.
Perşembe Günü önce Aylin ve İrina ile harika bir yemek ve İspanyol şarabı eşliğinde yaşama dair bambaşka sohbetlere uzandık. Ardından Para Bailar milongasına geçip, Dj Fatih'in hoş tandalarıyla oradaki tüm güzel dostlarımla dans ettim.
 Hoş bir kalabalıkla dolu gecede Utku'yla connection,uyum ve müzik yoğunluklu dansımızın yanı sıra, Hüseyin'le konforla, huzurla akan tandasal yolculuğumuz, Mehmet'le enerji dolu salınımlarımız, Berk'le müzik ve uyum dolu keyifli adımlarımız, Ceren'le his yoğunluklu, müzikal akışlardaki derinlikle, connectionsal uyumla dolu büyülü akışımız,  Metin'le müzikal, ritmsel  salınımlarla, genç ve ilk kez dans ettiğim yeni dostlarımız ile yine muhteşem dans serüvenlerimiz tüm naifliğiyle geceye dangasını vurdu.
Gecenin ortalarında Recep ile Natasha çiftinin hoş, keyifli ve enerji yüklü danslarını ilgiyle izledim. Diğer tüm çalışmalarında ve performanslarında başarılar dilerim bu yeni çiftimize...
Geceyi keyif doruklarda tamamlayıp, tango tutkusunun pırıl pırıl yansımalarını, yine en derin içsel semalarıma bıraktım.
Cuma Günü Tangolic milongasına geçtim. Hoş, kaliteli dansçılarla dolu olan gecede Dj Sabri'nin keyifli tandalarıyla sayısız güzel dans deneyimlerine uzandım. Samet'le keyifle, neşeyle, Bülent'le milonga tandasında coşkuyla, hareketle, Recep'le - ilk kez - müzik, huzur, uyum dolu, Berk'le coşkuyla, neşeyle, renkle, Eren 'le - ilk kez- mutlulukla, lezzetle, Şafak'la - yine ilk kez - uyumla, konforla, lezzetle, Serdar'la - ilk kez - enerji dolu ve son tanda olduğundan Hugo Diaz'ın La Cumparsita'sında kendi adıma çok coşkuyla ve uçuşarak dans ettim. Geceyi de bu tatta ve dans dolu bir mutlulukla tamamladım.
Cumartesi Günü Noa milongasındaydım. Galata'yı çok sevdiğimden önce Ankara'dan ziyarete gelen dostumuz Serhat'la, Sensus'ta harika bir roze şarabı eşliğinde, pek leziz bir peynir ritüeline uzandık ve oradaki piyanistin harika ezgileri eşliğinde, yaşama dair ambiyanslı sohbetimizle milonga için yakıt temin ettik. Sonrasında milongaya geçerek Dj' liğini ilk kez dinlediğim ve yine Ankara'dan gelmiş olan Osman arkadaşımızın enerji dolu, dinamik tandalarıyla karşılaştım.  Kaliteli dansçılarla dolu atmosferde Serhat'la keyifle, müzikle, konforla, Fatih'le neşeyle, eğlenceyle, Rus bir milongueroyla müzikal renklilikle ve akışsal uyumla, Berk'le tatla, lezzetle, uyumla, Samet'le konforla, ritmle ve bir kaç dostla daha lezzetle en keyifli danslara uzandım.
Gece 12:30 sularında elektrik kesintisi - tüm İstanbul kedileri trafocu oldu artık memlekette  ;-) - meydana gelince milongayı erken sonlandırarak ertesi günkü milongaya gitme arzumu ve hevesimi de içimde yükselttim.
Pazar Günü Ponte milongasında yerimi aldım. Sergülen'ciğimle harika bir peynir, şarap ritüeline uzanırken, sonrasında bize katılan Ahmet'le,  Evren'le, Serhat'la ve değerli dostumuz Ayşe'ciğimizle hoş sohbetlere uzandık. Dj koltuğunda Ceren'ciğimiz yine lezzet yüklü, duygu yoğunluklu tandalarını kendi hoş stilindeki ifadesiyle sıralarken, orada yaşadığım nice uçuş, kopuş dolu, trans yüklü dans deneyimlerime yenilerini ekledim. Ahmet'le dans açılışımızı güzel rakslarla başlatıp,  ardından Mehmet Cemal'le tandalarca mutlulukla,  dinamik hislerle, Serhat'la huzurla, mutlulukla, Aydın'la konforla, uyumla, Ertuğrul'la milongalarda uçarak ve salsada ise tüm enerjimi bu evren içine, pistin tüm zeminine dökerek, maksimum mutlulukla ve enerjiyle, Ferhat'la Color Tango tandasında keyifle, müzikle, bir kaç dostla da en güzel hislerle ve Ceren'le son tandada  müzik, connection ve duygu yoğunluklu dansımızla geceyi tamamladım.
 Tüm güzel danslarımızın yanı sıra, Ponte'ye has eşsiz manzaranın ferahlığında ruhsal rahatlamayla gelen mutluluk dolu anlarımızın ve sohbetlerimizin tüm ışıltısı içimizde  geceyi ve haftayı yine tango aşkı en maksimumlarda tamamlamanın keyfini sürdüm
Çok sevdiğimiz ve  bizimle şu an olan, olmayan ya da  geçmişte bizlerle soluk alıp veren tüm dostlarımızın varlığını  bu hafta boyunca yaşadığım dans deneyimlerimdeki yoğun hissettiğim günleri ve milonga pistlerini geride bıraktım. Bu haftam da dansla dopdolu olduğu için yine büyülüydü ve değerli bir tango dostumuzu kaybettiğimiz için aynı zamanda hüzün doluydu.  Elbette yine birbimizle dans aşkıyla yoğuştuğumuz için olağanüstüydü de!
Bu yeni haftamızın, hepimiz için mutluluk, sağlık, neşe, tat, keyif dolu geçmesini diliyorum.
 Bugün 19 Mayıs ve Atatürk'ü Anma , Gençlik ve Spor bayramımızı kutluyorum dostlarım. Çocukluğumdan beri önem derecesini maksimumda yaşadığım bu önemli günün ve nice önemli günlerimizin her daim coşkuyla kutlanmasını ve içimizdeki manevi yoğunluklu hislerinin bir zerre bile azalmamasını diliyorum. Yeni ve aydınlık günlerde, gelişmiş, sevgi dolu bir toplum haline gelip, en güzel ürünlerimizi bu dünyaya bırakmamızı diliyorum.
Sizlerle bir anda buluştuk, bir anda yoğuştuk,
bir anda bütünleştik, bir anda derinleştik ve bir anla da vedalaşacağız.
Bu yaşam içinde paylaştığımız tüm anların bizleri en güzel mutluluklarla donatması ve tüm çevremizi mis kokulu çiçeklerin edasıyla sarmalaması dileğiyle...
Sevgiyle, muluklukla, renkle, ışıkla ve dansla kalınız! **

12 Mayıs 2015 Salı

Herkes aşık olamaz ama olanlar da her daim, bir şekilde aşıklar mıdır ya da aşık  mı olurlar....?
 Aşk, insanı kendi sınırlarının ötelerinde bulur ve ancak oraya gidebilecek cesareti olanların içinde yankılanmaz mı zira...
Yankılandıktan sonra da sonsuz bir yolda, ona ait izlerini oluşturur ve gül yaprakları kadar naif bir yumuşaklıkla insanın tüm ruhunu, kalbini, varlığını sarmalar...
Aşk özeldir, çünkü insanın özünü yansıtır; tüm varlığının en derin nüanslarını net ve bambaşka notalarla vurgular!
Yaşamda bir çok şey, aşkla ilintili olabilir. Hayatımızdaki insanlar, yaptığımız çok şey, sevdiğimiz hayvanlar, seyahat ettiğimiz coğraflar ve bütünlük hissettiğimiz alanlar, anlar, zamanlar...
Dans da, tango da,  müzik de bir aşktır bir çoğumuza göre belki ve her yeni günle, yılla daha da tutkumuzun arttığı bir evrensel dildir, ifadedir, renktir, sestir bazen...
 Tangoya her gün yeniden aşık oluyor insan ve  tüm bu bahar mevsimine has "kafanın bir karış havada olma " hallerine rağmen yine de bir çok milongaya gitme heyecanını hissediyor... Ben de bunu hep hissedenlerdenim elbette. Çünkü, aklım fikrim hep "connection"da ve daimi uçuşta, değil mi...
Ve "connection" her yerde olsa da, tangoda ve müziğin şah damarında bir başka oluyor kesinlikle!!
 Bu milongaların ve "abrazo" yolculuklarının ilki 360 milongasında başladı. Aslında hafta başı soğuk algınlığım sebebiyle evde yatıp uyumayı planlamıştım ve nitekim Pazartesi güzel bir dinlenme ritüelinde bedenimi hoşnut etmiştim Ancak Salı ne olduysa oldu ve Taksim'e çıktım,  rozeler eşliğinde süregelen çılgın bir doping seremonisinden sonra kendimi 360' ın terasında dolunay manzarasında kopmuş ve hazdan dört köşe olmuş bir halde buldum. Hatta Ogün  yani nam- ı değer "Mr. 360" bile şaşırdı. Gelemiyorum diye belirttiğim için, beni karşısında görünce gözlerine inanamadı bir an. Ancak biz milonguera(o)lar dünyasında tartışılmaz bir gerçek varsa o da şudur ki, her an her şey olabilir ve bir anda kendinizi evde hayal ederken, yine güzel bir milongada konumlanmış bulabilirsiniz...
Nitekim Dj Sabri'nin hoş tandaları eşliğinde Seda'cığımla, Banu' şla, Betigül dostumla  ve Eda' cığımla hoş sohbetlere dalıp Muammer'le - pek keyifle- , Volkan'la, -uçarak, kanatlanarak - Ogün'le -neşeyle - , Bahadır'la - tatla- , Sabri'yle  - Pugliese'de uçarak- ve oradaki tüm dostlarımla benzer nüanslarda harika danslar ettim. Elbette terasta da bol bol fotoğraf çekip,  bu güzel geceyi  keyfimce tamamladım.
Ayda bir kez düzenlenen, bana göre eşsiz bir mekan olan 360'taki geceyi kaçırsam gerçekten üzülürdüm. O yüzden bu ay bir tane daha olması için Mr. 360'a ricalarımı sundum.
Çarşamba Günü Contact Tango ekibinin ilk kez Portofino'da düzenledikleri milongaya geçtim. Burayı nostaljik hislerinden ötürü ezelden beri severim. O yüzden önce şarap- peynir lezzetine orada karşılaştığım Melek'ciğimle uzandım. Sonrasında Dj Volkan'ını güzel tandaları ve mekana çok uyan "cortina" larıyla harika danslarıma Gökhan'la - neşeyle, müzikle- , Pamir'le - ilk kez ve konforla, uyumla, müzikle- , Korhan'la -keyifle- , Gökben'le - tatla - , Mehmet'le - Pugliese'de mutlulukla - , Erdal'la - son tandada huzurla, müzikle, coşkuyla -  ulaştım ve  bu güzel dans hazzıyla geceyi güle oynaya bitirdim.
Bu arada mekanın zemini de dans için çok uygundu. Bu da hiçbir yorgunluk hissi yaratmadı. Artık bazı Çarşamba'lar milonga keyfimi ve dans  aşkımı orada yaşama durumu  netleşmiş oldu!
Perşembe Günü Point milongasına geçecektim. Teraslı milongalar tam bu mevsime, bahar havalarına uygun olduğundan kafamda orası netleşmişti. Sonra Para Bailar'a da uğramak,  oradaki sevdiğim arkadaşlarımı da görmek, şampanyaları yuvarlamak - Utku'ya şampanya patlatma seremonisi yapılacak değil mi diye bir kaç kez sordum ve "evet " yanıtını aldım tabii  -  ve oradaki tüm güzel dostlarımla da dans etmek istedim. Eskiden çok kereler iki, hatta üç milongaya  bile koşa koşa gitmişliğim oldu. Ancak son yıllarda - eh kırklara yaklaşınca böyle oluyor demek ki - milongalardan birine girip, tüm enerjimi piste monte ettiğimden, diğerine geçişim  çok zor oluyor. Yani benim bu seçimim riskti ama kesinlikle de Point'e gitmeye kararlıydım.bu sefer. Sonra Solera'da bir iki kadeh roze şarap içip ve peynir keyfi yapayım dedim. Yeni Türkiye'mizde bir anda yine tüm şehirde elektrikler gitti ve bu nedenle jeneratöre sahip olan tek milonga Point'e geçerek, her zamanki masam yerine bu kez barda konumlandım. Çünkü enerjim sebebiyle yerimde duramıyordum ve evrensel olarak tek seçenek haline gelen bu milongada da doyasıya dans etmiş oldum. Aziz Abi'nin yanında çamtam dururken, benim beden barda ve arada bir de sohbet için oturduğum masalardaydı. Güralp de ne yapsın bin kez karar değiştiren bu milongueraya tek laf etmedeni onu uygun bir yere yerleştirmeye çalıştı. Sabrın sonu selamet mantığı...:-)
 Dj Serçin'in güzel tandalarıyla da kendimden geçercesine Mehmet'le - neşeyle - , Hakkı'yla - uçuşarak- , yabancı bir iki milongueroyla, Ali'yle - Pugliese'de koparak - , Meziyet'le - süper uyumla, lezzetle-  Volkan'la -neşeyle -,  Metin'le - milongada koparak- , Murat'la  -neşeyle ve salsada uçarak - dans ettim. Gece boyunca harika "cabeceo"larla dansa kalkmış olmanın keyfi yanı sıra, karanlık tandada tanımadığım bir Fransız dansçıyla mutlulukla dans etmek ve Meziyet'le "lead"im ve dansımız esnasında çok konfor hissetmem gecenin en hoş anlarındandı. O zaman düşündüm. "Lead"den önce" follow" mu öğrenmeli dansçılar diye...Çünkü "follow"da müziği de, partnerini de dinlemeyi çok iyi öğreniyor insan. "Lead"de de müziği dinlemek şart hatta en önemlisi kuşkusuz,  lakin bazen partnerler o kadar iyi dinlenebiliyor mu...Elbette iyi dansçılar ikisinde de uzman o ayrı ama belki de "lead"den önce "follow"ın öğrenilmesi, dansçılar için dinleme potansiyelini ve empatiyi geliştirir ve danstaki yetkinliklerine çok şey katabilir diye düşünüyorum. Takdir bu konuda uzman eğitmenlerin! :-)
Cuma Günü Tangolic milongasına gidecektim sözde ama kuzenlere takılıp Cezair sokakta felekten bir geceye, güzel canlı müzikle şakıma mutluluğuna erip, bol bol arpasuyuna gömüldük!
Cumartesi Günü de Noa milongasına geçecektim sözde. Hatta Alper sağolsun roze şarap bile almıştı. Lakin süper bir dostumla güzel bir yemek olayına girdik. Rakılar , rozeler, mezeler, ambiyans, eşsiz bir sohbet ve derinlik...Sonra benim midem zorlanmış olacak, hastalandım ve arkadaşım beni eve bıraktı sağolsun. Bir güzel milonga kaçtı ama derin bir dostluk baki kaldı...Zaten hayatta baki kalan derinlikler değil midir mühim olan. Kurduğumuz tüm güzel bağlarla da koptuğumuz tüm anlardaki sihirli süzülüşler, , translar, bütünlük dolu akışlar....Mühim olan baki kalandır evet!!
Pazar Günü "Anneler Günü" olduğu için anneciğimle eşsiz bir boğaz sefası yaptık, yürüdük, yedik içtik ve evde Dvd keyfiyle de haftayı bitirdim.
 Yine bir  çok açıdan farklı hislerle dolup taştığım, hem sıradışı anlarla mutluluktan koptuğum, hem  de ciddi şoklarla sarsıldığım bir hafta yaşadım. Çarşamba Günü daha önce bir konserde, bir arkadaşım vasıtasıyla tanışmış olduğum, eşsiz bir insan olan"Değer Deniz " in evinde cinayete kurban gitmesini öğrenişimle sarsıldım. Bu arkadaşımızın enerjisi nadir insanda olan bir elektrikteydi. Zarif, nazik, duyarlı, empati, müzik ve sanat dolu bir değerdi  Değer...Aynı isminin manası gibi... Ve deniz gibi de derinlik içeriyordu, bu hisleri karşılaştığı insanlara sunuyordu en azından! Yakın dostları ve ailesi için çok çok üzgünüm.
Katilinin 17 yaşında gencecik bir hırsız  olduğunu öğrendiğimde şokumun boyutu arttı. Çünkü bir yaşamı yok ettikten, o güzel insanı boğduktan sonra klarnetini ve cep telefonunu çalmayı ihmal etmeden, ikisini 160 TL'ye satmış ve hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmişti bu "insancık" belli ki...Hiç acı çekmiş miydi??
Ama acı çekecek olsa, böyle korkunç bir şeyi  yapabilir miydi??
Benim bildiğim bu ülkede öyle ya da böyle bir çok kadının gözünün yaşına bakılmadan  katledildiği....
Ya eski sevgililer, kocalar tarafından, ya hazımsız yaratıkların kıl kapması, öfke nöbetleri ya da çıkarları sonucu kaybedilen yüzlerce yaşam....
Gerçekten sevginin yerini, her daim öfkenin ve nefretin alması yaşadığımız çağın sonunu mu getiriyor diye düşünmeden edemiyorum. Belki de sosyopatlaşan bir insan türü geliyor yaşadığımız yıllara...Vicdandan eser kalmayan ve yok etmeye programlı, kalpsiz robotik yapıda insancıkların hüküm sürdüğü bir dünya oluyor burası....
Diliyorum umudumuz her daim yanımızda bizimle olabilir ve bu denli korkunç olaylarla bile baş edebiliriz ya da bu olayların azalmasını sağlayabiliriz...Bizlerin hayatında tango olduğu sürece, müziğe kapılmak ve büyülü bir yolculukla birbirimizle yolculuk etmek kaçınılmaz...Gerçekten bu özel anlara, eşsiz kalplerle enerjilerle bu bambaşka realitelere açılıyor olmak bunun eseri!
Dünyayı farklı frekanslarla süslediğimize inanıyorum. Çünkü bizim gibi insanların hücrelerinde en çok aşk, tutku, müzik, "connection" ve trans var. Bu da tüm insanlar için belki de en hoş  ışık demek. Frekanslar ortamları, insanları ve anları farklılaştırır, değiştirir çünkü...
Hepimiz için dileğim, bizi mutlu edecek anlanlarla dopdolu bir hafta geçirmemiz, baharın tadını yakalamamız ve dansla doyasıya  en güzel deneyimlere açılmamız yönünde...
Hepinizi sevgiyle, saygıyla ve coşkuyla selamlıyorum dostlarım. Kalbiniz, ruhunuz ışıkla dolsun! **

4 Mayıs 2015 Pazartesi

İhtiyaç duyduğumuz şeyler, öncelikle kendi içimizde mevcut. Bir ihtiyacın istediğimiz oranda çevremizden karşılanamadığına inandığımızda, bunun için önce kendi içimize dönmeli, asıl merkezimize ulaşmalı, derin perspektiflerle kalbimizi  hissederek bunları kendi içimizde aramalı ve  bulabilmeliyiz. Sonrasında ise sihirli bir etki ile çevremizde deo  bolluğun sıcak dokunuşlarını hissediyor ve arzu ettiğimiz durumlara, duygu, düşünce, eylem ve yaşamlara ulaşıyoruz diye düşünüyorum. Dolayısıyla diyalog içinde bulunduğumuz tüm yaşamımız bir yana, çevremizdeki insanlardan aldığımız yanıtlar, tepkiler aslında başta bizi, bizle buluşturuyor ve  bizi, bizimle sevginin gücü altında dans ediyor. Tangoda kurduğumuz "connection"larda da bu etki mevcut. Yani ruhumuz, kalbimiz, zihnimiz ve bedenimiz başta mükemmel bir senkronizasyona ulaşarak, hem kendi içlerinde, hem de dışarıya yönelik inanılmaz bir komünikasyon akışına açılıyorlar ve  hepsinin birlikteliği ile uyumu da insanın kendisine ve dans ettiği tüm dansçılarla kurduğu bağlarla daha da açık, engin denizlere ulaşıyor.
Öncelikle kendi içimizden dışa fışkıran bir cevher dans ve bütünlükteki uyumla yankılanan  olağanüstü bir süreç. Bu süreçler bizleri daima ortak kalp atışlarında buluşturuyor belki  ve milongalara açılan yollar  rengarenk ve çok büyülü oluyor...
Haftanın milongaları Salı Günü "La Cumparsita" ile başladı. Aslında festival ertesi olduğundan deli bir yorgunluk içindeydim, ama Giusseppe ve Aylin beni muhteşem bir yemek ziyafeti eşliğinde güzel bir akşam geçirmeye ikna ettiler. Çupralarla ve rozelerle süregelen çılgın danslarımızın ardından - kahve falı ritüelimizi de atlamadık  - , soluğu La Cumparsita'da aldık. İçeride çok hoş bir kalabalığın sinerjisi hakimdi ve Dj Burcu'nun birbirinden güzel tandalarıyla da Gius'le, Volkan'la ve bir çok dostla daha gece bitimine kadar coşkuyla dans edip, harika bir keyifle geceyi noktaladık.
Çarşamba Günü 333 milongasına geçtim. Yine yoğun,  dinamik bir kalabalık vardı içeride. Dj Ömer'in hoş tandalarıyla gece boyu tüm dostlarımla bol bol dans ettim, güzel sohbetlere uzandım ve Çiğdem'in hoş doğumgünü seremonisiyle birlikte " Kız Kuleli "milonga anılarının hoş olanlarından bir yenisini daha  hafızama ekledim.
Perşembe Günü "Para Bailar" milongasındaydım. Dj Alper'in farklı tınıları da seçkilerine eklediği tandaları eşliğinde yine yoğun bir kalabalığın hakim olduğu lezzetli bir geceye açıldım.  Hüseyin'le dingin bir akışla, Murat'la - ilk kez dans ettiğim ve çok keyifle uyumlandığım bir milonguero oldu -, Volkan'la - yine konforla, keyifle -, Samet'le gülümseyerek, Onur'la - eğlence yüklü - , Koray'la eğlenceyle,  Alper'le - enerjik bir akışla - yabancı bir iki milongueroyla ve gecenin sonlarında da kadın "leader"larımızdan Ceren'le tangonun ve müziğin hakkını vere vere dans ettik. Festival kutlamaları için şampanyalar hazır olmasına rağmen, kadroda bir takım eksiklikler olduğu için bir sonraki hafta daha coşkulu bir şekilde bu patlamalı seremoninin yapılmasına karar verildi ve geceyi tüm güzel dans tınıları içimde noktaladık.
Cuma Günü 1  Mayıs İşçi Bayramı'ydı. Malum bayram, seyran ve herkes tatil ama tüm yollar kapalı, ulaşım felç olduğundan insanlar mağdur bir haldeydi. Niye mi...Taksim'de yürüyüşlerin yasaklanması ve meydanların halk yerine, polislere daha uygun görülmesiydi. Elbette bütçe ayrılıp yeni alınan gazlar, tomalar işe yaradı. Görevlerini eksiksiz yapıp sularını ve gazlarını şehrimden eksik etmediler...Bir de Küba'daki kutlamaları izledim de, içim burkuldu. Coşkusu verile verile yapılan şahane bir yürüyüş ve kutlama. Kaç yy. sonra böyle bir birliğe ve saygıya kavuşuruz bilinmez, ama şimdilik gazlar ve tazyikli sular iş başında. Ben de tüm kapanan yollara kıllandığımdan ve biraz yaşam adına nefes almak niyetiyle soluğu Boğaz'da aldım.  Muhteşem bir yürüyüşle şehrimin o eşsiz büyüsünü ve güzelliğini tekrar yaşadım. Her şeye rağmen güzel kalan şehrimin...
Cumartesi Günü geleneksel Sensus coşkusunu bu kez Dilek'le paylaştık ve sonrasında Noa milongasında hoş bir kalabalıkla dolu geceye akıştık. Dj Sabri'nin lezzetli tandaları eşliğinde de  Erdem'ciğimle, Tolga'yla, genç yetenek Ali'yle, Burak'la ilk kez ve tatla, müzikle, İdil'ciğimle de pek keyifle ve bir çok dostla da güzelce dans edip geceyi Aylin'ciğimle hoş bir sohbet eşliğindeki yolculuğumuzla tamamladık.
Pazar Günü tüm milongaları ekerek harika bir Pazar keyfi yaptım. Deniz kenarında dingin bir yürüyüş ve kendi ruhuna ayrılan bir tam gündü bu. Gerçekten ruhen, kalben besledi beni ve haftayı huzurla bitirmemi sağladı. Yarın da dolunay geliyormuş. Bakalım etkileri nasıl olacak, bilinmez..:) Diliyorum bu yeni haftamız hepimize arzu ettiğimiz, hedeflediğimiz en hoş şeyleri, harika sürprizler getirir ve bizleri tüm hücrelerimizle gülümsetir. Yine bol bol dans ederiz, çoğu "abrazo"muzda en maksimumunda yoğuşup, kurduğumuz bağların tam merkezinde birbirimize  seslenir ve derinen dokunuruz.  Zira tangonun sanırım en etkileyici, tutku oluşturan, hatta bağımlılık yaratan tarafı, müziğinin yanı sıra bazı danslarınızda dönüşüyor olmanız. Bunda "connection" ın tartışmasız gücü çok büyük. Dönüştüğünüz dansların sayısı arttıkça, farklı bir realitenin içinde sonsuz bir yola ve patikalar bütününe ait oluyorsunuz. Değişik, derin ve inanılmaz tınılara sahip olan bu dünyada yeni yanlarınızı keşfediyor, yeniden varoluyor ve bambaşka renklerinizle olgunlaşıyorsunuz. Bu özel dünyanın yarattığı tüm keşifler hepimizi hayat boyu motive etsin ve tüm güzel dans atmosferlerinde, lezzetli milongalarda buluştursun. Yani her şey dans için, müzik, yoğunluk ve uçuş için olsun!
 Sizleri sevgiyle, saygıyla,coşkuyla ve ışıltıyla selamlıyorum dostlarım. Yakında görüşürüz ve yine bol bol dans ederiz...***