23 Şubat 2014 Pazar

Yaş aldık ya, bunun şerefine tüm milongalara gittik yine...:-)
Pazartesi Günü, geleneksel Armada milongasıyla başladı serüvenimiz. Hoş ambiyanslı gecede, güzel, kaliteli bir dansçı kitlesinin varlığı, harika tandasal yolculukları, büyülü dansları içime derin bir nefes edasında çekmemi sağladı. Sevgili pozitiflik ve iletişim gurusu dediğim arkadaşımız Annette'in de doğumgünü kutlamasıyla şenlenen gecede, oranın müdavimi tüm süper milonguerolarla oturmaksızın dans ettim diyebilirim. Aziz Başkan, Ogün, Hakkı, Aydın, Zafer Abi gibi yurdumun nice iyi milonguerolarıyla süregelen danslarım sayesinde hoş bir mutlukla ayrıldım geceden. Elbette Evrim'ciğimle olan leziz sohbetimiz de cabası...:-)
Salı Günü, Solera'da Yaseminle tüm güzel sohbetimiz, leziz İtalyan şarabımız ve güzel çeşit çeşit peynirle süslenen lezzetsel keyfimizin ardından, Mekan milongasına geçtik. Bir kaç güzel dans ederek milongadan-şaşırtıcı olacak ama-erkenden ayrıldık. Biraz uyuyalım dediysek de, bu benim için yine pek geçerli olmadı ne hikmetse...Sıradışı anlar cennetine uzandım sanırım...:-)
Çarşamba Günü, muhteşem başlayan bir 19 Şubat'ın, akşam saatlerinde 333'e yollandım. O gün enteresan bir sis vardı İstanbul'da; göz gözü görmüyordu. Buna rağmen Ramo Gogo'nn keyifli müzikleri ve 333 ekibinin sıcak, samimi 'welcome'ları ile şahane bir milonga daha yaşadım diyebilirim. O kadar çok dans ettim ki, yorgunluktan bu kez bittim. Benim bittiğim pek nadir görülür bu arada. Çiğdem bile şok oldu yani!
Milonga ortasında, güzel bir anonsla gelen doğumgünü pastamla birlikte, muhteşem, esprili bir doğumgünü dansı yaşamış oldum. Hissi benim için çook güzeldi diyebilirim. İnsan böyle deneyimler sayesinde, yaş aldığına seviniyor. Ne güzel!
Gece boyunca keyifli danssal yolculuklara uzanmamı sağlayan Erdem, Giovanni, Onur, Gökhan ve bir çok dostum, yeni yaşımı çok güzel kucaklamamı sağladılar.
 Sağolsun güzel arkadaşım Canan da, çektiği tüm şahane pozlarla bu eşsiz anları arşivlememe olanak sağladı. Muhteşem bir geceyi daha tamamlayarak uykular alemine daldım sonrasında...Şükür!
Perşembe Günü ise 20 Şubat olduğundan-artık resmen 37'yiz kaçarı, kuçarı yok-önce Doğa, Can, Evrim ve Koray'la birlikte, pek sevdiğim Zencefil'imde, muhteşem bir şarap, yemek olayına girdik. Bu mekan gerçekten, bayıldığım bir yer. Sanki kendimi eski zamanlarda ve doğanın içinde hissetmemi sağlar; huzur verir bana hep ve en güzel sohbetlerime, keyifli seyirlerle süzülmemi sağlar. Büyülüdür orası, gerçekten!
Sonra, hep birlikte Point'e gittik ve muhteşem bir gece daha yaşadık. Ortam enerjisi fikrimce müthişti. Şahane dostlarımla süslenen masamda, en güzel danslarıma yine büyük bir keyifle uzandım; coştum; koptum. İlerleyen saatlerde, Güralp'in davetiyle çok hoş bir doğumgünü dansı da yaptım gerçekten. Mutluluk vericiydi...
 Bu arada pasta 'extraordinary' güzellikteydi. Canım arkadaşım Evrim'in, kendi gibi zarif seçkisi olduğunu öğrendim sonrasında.  Bu arada, Aslı da nasıl bulduysa çilek kapıp gelmiş, valla masamız tam bir piknik alanıydı diyebilirim. Üstelik Güralp fotoğraf çekmemize de izin verdi! ;-))
Doğumgünü dansı da o kadar keyifliydi ki, uçtum, yükseldim en üst katmanlara...
Zaten gece boyunca, çok değerli arkadaşım Hakkı'yla coşarak dans ettiğimizden en yükseklere ulaşmış, en tepedeki bulutlara kavuşmuştum ki, bu yolculuk yine tüm iyi milonguerolar, Ahmet, Aydın, Aziz Abi, Ferhat ve daha bir çoklarıyla devam etti. Gecenin tadı damağımda,  en güzel ve beni mutlu eden doğumgünü anlarımdan birine kavuştum. Bu hazla da, uçarak, koşarak evime kavuştum..
Cuma Günü, ciddi bir yorgunluk vardı üzerimde. Ee ben de etten kemikten bir insanım yahu. Can mı dayanır bu kadar milongaya... O yüzden Kilise milongası yerine, Tangolic'e geçtim. Öncesinde ise Yeşim'le Solera'da hoş bir şaraplama keyfine vardık tabii. Ben Ebru olduğum için, bana müthiş bir Ebru kolye almış. Bayıldım hediyesine ve içindeki güzel manaya da, gerçekten!
Tangolic'te Ilgın'ın güzel, sıcacık karşılaması ve bir kaç keyifli dansın ardından tüm gece oturmaya başladım. Enteresan olanı, bazen orada ve bir çok yerde de sanırım milonguerolar dansa kaldırmıyor. Bunu bir çok arkadaşımdan duydum çünkü. Genelde stüdyo tipi milongalarda oluyor bu sorun ve dans edememekten yakınanlar da oldukça iyi dansçılar oluyor; bu da entersan! Sanki böyle anlarda milongueroların, asistanların ahı gitmiş vahı kalmış gibi. Ee misafir geldi size. Azıcık bir tebessüm, güler yüz bana göre olmazsa olmaz! Bence bu ortamın enerjisini yükseltmek için şart! Elbette dans da. Gerçi hoş, bazı arkadaşlar da çok keyif aldı geceden eminim. Milonga deneyimleri hep subjektiftir neticede. Ben hep uçmaya odaklıyım, ondan mı bilemiyorum. Uzun sözün kısası, bana göre çok da keyifli geçmeyen  bir milonga deneyiminin sonlarına geldiğimde, tatminsiz ayrıldım bu kez. Ertesi gün,  aklıma şu cümleler geldi ve tüm arkadaşlarımla paylaştım tabii;
"Bir milongayı uzun vadede başarılı kılan en büyük unsur bana göre,
organizatörün ve düzenleyen kişilerden hoca ve asistanların, en başta kendi ihtiyaçları yerine, gelen kişilerin ihtiyaçlarına önem vermeleri ve bunu üzerine eğilmeleridir. Zira katılımcılar, dostlar, arkadaşlar, milonguera(o)lar oldukları gibi, en başta müşterilerdir. Çünkü para akışı vardır. Her sektörde, durum benzerdir kuşkusuz.
Müşteri memnuniyetini bir kaybettin mi, kazanman ilk kazandığın başlangıçtaki zamandan, çok daha zor olur. Bu ince detaylar düşünülmediğinde, belli bir süre popüler olan milongalar, süresini tamamlandığında popüleritesini kaybeder ve hatta bazen sonlanır. Yıllardır gözlemlediğim bir şey bu. Benzer olarak bu durum, belli bir süre popüler olan dansçılar, performansçılar, eğitmenler için de geçerlidir. Tabii onlardaki durum biraz farklı. Sorun, kendilerini geliştirmediklerinde ortaya çıkar. Bu kez müşteri başta kendileri, sonrasında izleyicilerdir çünkü. Yeniliklere uyum sağlayıp, kendilerini geliştirdiklerinde kalıcı olurlar. Yoksa ben oldum mantığıyla hiçbir başarı gelmez. Sadece yüzeyde başarı hissi olur belki bilemiyorum. Bu her profesyonel ve sosyal yapı için de geçerli sanırım. Olmak uzun bir yolculuk sonuçta ve her alanda gelişim şart!
Yıllardır büyük bir kaliteyle ve başarıyla devam eden milongaları gözlemlediğimde ise, en büyük yetkinliklerinin ve güçlü durumlarının, herkesin okul, eğitmen, sosyal dansçı, yabancı demeden rahat bir şekilde dans ettikleri kaliteli bir ortamın ve ambiyansın sunulması oluyor. Elbette müzik, Dj seçimi, zemin, güleryüzle karşılama, sıcak bir atmosfer diğer en önemli unsurlardan. Yıllardır kalliteyi sunup, hepimizin ihtiyaçlarını sağlıyorlar. İyi ki varlar. Milonga kalitesi yükselmedikçe, bu dansta gelişimden bahsedilemez fikrimce. Teori, uygulama mantığı...
Bu cümleleri niye yazdığıma gelince, ben yıllardır büyük bir keyifle tüm milongalara katılan, bolca dans eden bir kişiyim ve ortamdaki enerjilyi ve kaliteyi arttırmak da hem arzu duyduğum, hem de sorumluluk hissettiğim bir şey. Bu herkes için kazan kazan mantığı bana göre çünkü. Gelişim istiyorsak, herkes kendi gözlemini ve deneyimini aktaracak, çünkü maksat hoş bir sinerji oluşturup keyifle dans etmek, en eşsiz tandalarda, en sevdiğimiz milonguero(a)larla, en güzel uçuş anlarına ulaşmak. Bu gruplaşmalarla değil bütünlükle sağlanır.
Uzun sözün kısası, uzun vadede kaliteyi seçelim dostlarım!
Herkese muhteşem bir Cumartesi Günü dilerim!" 

Bu süper keyifle tamamlanmayan milonga sonrasında bunu çok arkadaşımın da yaşadığını farkedip bu cümleleri paylaşınca çok da olumlu tepkiler aldım diyebilirim.
Dolayısıyla, olumlu, güzel şeyler yaşamak insanın enerjisini kat kat yükseltiyor, ancak bazen olumsuz duygu ve düşüncelerden, çok keyifli olmayan deneyimlerden etkilenmek de insanın yaratıcığını arttırarak katlıyor fikrimce.
Cumartesi Günü, değerli dostum Erdem'in, yeni düzenlemeye başladığı Martı Elegante milongasına katıldım. Şöyle ifade etmeliyim ki, kalitesi, gerçekten şahane bu mekanın, şık ambiyansı, müthiş atmosferi, güzel zemini sayesinde bu milongaya bayıldım diyebilirim. İnsan kalitenin içine dalınca, öyle bir huzurlu oluyor ki anlatamam. Tangoya yakışan en güzel tınılar değil mi zaten, kalite, huzur, şıklık ve aşkı oluşturan bir ambiyans. Bu yüzden Erdem çok iyi bir milonga kazandırmış yurduma sağolsun!
Gece  harika başladı, olağanüstü devam etti ve muhteşem pırıltılarla sonlandı. Güzel dostlar Hakkı, Doğa, Pelin, Yeşim, Ceren, Ahmet, Fümeral, Ogün, Ertuğrul, Cenap ve bir çok pırıltılı arkadaşım sayesinde harika anlara, harika paylaşımlara aktık da aktık. Müthiş bir duygu yoğunluğuna ulaştım yine!
İrem Abla da, şahane cortinaları ve tandalarındaki Donato'ları, Canaro'ları, D'arienzo'ları ve Pugliese'leriyle bizleri uçurdu da uçurdu. İlerleyen saatlerde, Erdem beni çok gülümseten bir pasta seremonisi yaptı ve hep yatığı balık esprisini anlattırdım yine. Merak edenler sorsunlar kendisine, çünkü her anlattığında gülüyorum...:-).
Yine keyifle akan doğumgünü dansı, bu yaşın tüm büyüsünü, muhteşem bir keyifle tüm hücrelerime taşıdı sanıyorum. Dans sonrasında da, çok yetenekli bulduğum dostlarımdan Ceren ve Ahmet'in şovlarını izledik. Yoğun enerjileri, zarif adımları, şahane uyumları, etkileyici hisleri ile sahneyi doldururlarken, bizlere çok keyifli üç parçalık bir serüven sundular. Müziği tam içimde hissettim diyebilirim. Çevremdeki herkes de bayıldı danslarına. Yine izlemek için şimdiden sabırsızım. Connection gurusu lakaplı değerli arkadaşım  Ceren'le bana göre, danstaki egoyu minimalize eden ve o güzel enerjisini etrafa yayan Ahmet'in yolları çok açık, o kesin. Yetenek, daima insanı parlatır,  yansıtır ve sanırım insanın bu evrendeki en güzel  pırıltısıdır. Çünkü bu ışığın evreni oluşturduğuna inanırım zaman zaman. Spiritüellikten öleceğiz bu arada..;-))
 Bunlardan dolayı, yetenek avcılığı benim misyonum. İnsanların ışıl ışıl parlamasından, büyük haz alıyorum çünkü. Sanki onlarla da yükseliyorum, en derin tepelere, ne ilginç! 
Dolayısıyla, bana göre şahane geçen bu müthiş gecenin sonunda, herkes o kadar mutluydu ki, mutluluk tavan güzel bir meydan yürüyüşüne uzandık ve kucaklaştıktan sonra, en güzel uykularımızdan birine daldık. Herkes özeldi, herkes pırıl pırıldı...
Pazar Günü, milonga tatili alıp, kendimi mini bir boğaz yürüyüşüne adadım. Mis kokan ağaçlar, ışıl ışıl parlayan deniz, rengarenk insanlar, köpekler, kediler, ağaçlar enerjimi yeniledi ve beni canlandırdı. Sonra, evime gelip, meşhur ev pikniğimle tüm lezzetsel, kokusal ve tınısal translarıma kavuştum yine. 
İşte yaş almak bu kadar leziz, bu kadar özel bir deneyim benim için. Bunu tüm sıradışı dostlarımla paylaşmaksa, bana göre yaşamdaki en büyük hazlardan biri. Çünkü doğuyorsunuz, büyüyosunuz ve en özel dostlarınızla çevreleniyorsunuz..Bu bana göre asıl kutlanan şey, yani bireysel olarak doğumgününü kutlamak değil benim için manası. Birlikte o anın içinde yeniden doğmak özünde. O yüzden tüm arkadaşlarımın da doğumgünlerini önemser ve onlarla birlikte o anı paylaşmak isterim. Çok güzel ve eşsiz bir an ve mutluluk çünkü benim için..
Son olarak, herkese muhteşem anlarla dopdolu, pırıl pırıl bir hafta dilerim...
İçimizdeki aşk, ışık ve tüm yeteneklerimiz, renklerimiz bizimle birlikte daima  ışıl ışıl parlasın; her an kendi iç okyanuslarımıza açılan yolculuklara uzansın ve yeniden doğalım, hazla, tatla yıllanalım dostlarım...

17 Şubat 2014 Pazartesi

Az gittik, uz gittik, dere tepe milongaya gittik..:-)

Haftanın ilk milongasını  Pazartesi ve Salı'yı atlayarak, 333'le yaptım bu kez. Serpil'in Dj' liğiyle harika bir milonga keyfi yaşadık diyebilirim. Gayet hoş bir katılımcı kitlesi olunca, yoğun abrazolu çok güzel danslar ettim. Sonrasında ise, sevdiğim arkadaşlarımla uzun soluklu bir sohbet ortamı yakalamak, milonga üstüne kaymaklı kadayıf oldu diyebilirim. Aslı, Erdem, Çiğdem, Ozan, Özgür bu tatlının baş karakterleriydi. Figüran hiç yoktu diyebilirim. Ne büyük saadet!
Süper sohbetimiz sayesinde, yine devrim yarattık...:-)
Perşembe Günü, Point esintisine kapıldım  ve çok keyifli bir milonga atmosferi daha solumuş oldum. Utku'nun Djliğiyle harika milonguerolarla paylaştığım en  keyifli dans deneyimlerime yenilerini kattım.
Cuma Günü Tangolic weekend etkinliği için Tangolic milongasındaydım. Elbette öncesinde Evrim'ciğimle Şili Cabernet Sauvignon'u içip Latin Amerika kıyılarına yolculuk ettik. Sohbet yine eşsizdi! Gece boyunca, Ömer'in keyifli tandaları ile harika danslara uzanırken, izlediğim şovlardan Bursa'dan gelen, Nilay Acar ve Ahmet Gezen çiftini çok beğendiğimi söylemeliyim. Gerek teknik ve artistik, gerek müzikalitedeki yetkinlik olsun, ifadesel özgünlükleri hoşuma gitti gerçekten. Ardından da Antalya'dan sevdiğimiz arkadaşlarımızdan Akın ve Gülşen çiftinin danslarını izledik. Şovlar bitince milonga üçlere kadar sürdü ve gece bittiğinde ise yine yolluk diye tutturuyordum. Milonga aşırı kalabalık değildi, o yüzden rahat ve keyifli bir gece yaşadık, çok şükür!
Cumartesi Günü, gerek çok sevdiğimiz arkadaşlarımız olan Alp ve Özle'nin, gerekse Arjantin'den sırf bize şov yapabilmek için koşup gelen Stephanie ve Faust çiftinin şovlarını izlemek için yine Tangolic'te aldım soluğu. Elbette öncesinde Yeşim'ciğimle harika bir şarap peynir olayına girip, en keyifli sohbetlere uzandık. Milonganın aşırı kalabalık olmaması da, danslarımızda rahatlık sağladı. Halil'in keyifli tandalarında en harika danslara uzanırken, Aslı ve Evrim'le de güzel sohbetler alemine uzandık kuşkusuz....
Şov zamanı geldiğinde Alp ve Özle'nin dansları önceliği kaptı. Yaptıkları keyifli danslarla da çok alkış aldılar diyebilirim. Salon gümbür gümbür alkış sesleriyle yankılandı. Onların ardından Stephanie ve Faust çifti sahne aldılar. Keyifli adımları, neşeli halleri, sıcacık ifadeleri gönlümü kazandı ve şovlarını keyifle izlememi ve beğenmemi sağladı.
 4'e kadar süren gecede, hoş dans deneyimleri geldi geçti pek klasik!
Pazar Günü ise Ponte'ye geçtim. Sakin başlayan gecede Sergülen Abla'yla keyifli sohbetimizle birlikte, ara ara gelen dingin danslar eşliğinde, aktif bir dinlenme yaşadım.
Sonuçta  hoş geçen bu milonga haftasında, her yön tangoya ve ona karşı duyduğumuz aşka açılan bir pencere gibi. Hoş anlar, leziz tatlar, zengin sohbetler yaşamlarımızı daha da şahane kılıyor bana göre.
Sonuç olarak, hepimize muhteşem, bol connectionlu, maksimum abrazolu bir hafta dilerim. Bu arada konu connection ve abrazodan açılmışken, şunu da eklemeden geçemem;
'Ruhun çıplak olması connection ve koşulsuz aşkla açık olması abrazo bana göre. Bu yüzden kostümlerin, title'ların, kimliklerin ardına gizlenmek baştan connection kuramamak ve aslolan büyüleyici transa ulaşamamak demek.
Ruh daima çıplak, açık, net ve odaklı. Bu açıklıkta diğerleriyle buluşmak; müziği ve ansal akışı yaşamak dans etmek ve dansla, yasamla buluşmak; o eşsiz renklilikler, derinlikler diyarıyla kucaklaşmak demek.'

İşte düşüncem bu. 
O halde, tüm en değerli abrazolarla, en yükseklere hep birlikte ulaşmak dileğiyle...

9 Şubat 2014 Pazar

Şubat ayına, yoğun bir milonga akışıyla girdik;
 bu olsa olsa kovanın daimi gücüdür, değil mi... :-)

Haftanın ilk günü, empati gurum Evrim'ciğimle Solera'da, hoş bir şarap- peynir serüvenimizin ardından,  kendimize milonga hediyesi olarak Armada'yı layık gördük. Gerçekten de doğru bir seçim oldu, çünkü bu harika anlar bütününü, doyasıya yaşadık ve paylaştık.
Sonuçta, müthiş bir arkadaşla  milonga öncesi yapılan sohbetin ve kakara kikirinin keyfini de hiçbir şey vermez bana. Tatların en güzelidir bu çünkü...
Armada milongası, geleneksel klasik havasında, gayet keyifli bir akış sundu bize bu kez de. Müdavim katılımcıları ve Serdar Hoca'nın müzikleri eşliğinde harika bir milonga keyfi daha yaşamış olduk. Aziz Abi'nin artan fişlerini pek verimli bir şekilde değerlendirirken, kendisiyle, Zafer Abi'yle, Ferhat'la, Hakkı'yla, Namık'la ve ismini hatırlayamadığım güzel dans eden milonguerolarla harika tandalara uzandık. Gece sonuna geldiğimizde, Cem Abi'nin şoförlüğüyle, Evrim'le ve Anette'le harika bir yolculuk sohbetini de yakaladık. Bu da olmazsa olmaz bir lezzettir...Milonga sonrası yolculuk keyfi...:
Salı Günü, Mekan milongasına gittim. Gayet keyifli bir ortam vardı. Volkan Yönet müzikleri yaparken, Aslı'yla keyifli sohbetimiz eşliğinde, Hüseyin'le,  Çağatay'la ve oranın bir çok dansçısıyla keyifli danslara kavuştum. Sanıyorum bu ara, çoğu dansımda uçuyorum ve her milongada maksimum keyif alıyorum. Milongalardan genel olarak keyif alma potansiyelim vardır ama bu dönemim kadar en yükseklere uçtuğum bir dönem hatırlamıyorum. Gökyüzü etkisi midir bilinmez, müziğin yoğun tınıları ve tangonun abrazosu,  connectionı mı bilmiyorum, her duyduğum, hissettiğim tını, melodi, ezgi, içimde farklı noktaları tetikliyor, en derin hisleri hareketlendiriyor; anın içinde daha da yoğunlaşmamı ve en derinliklerden gelen olağanüstü hislerle, hazsal doruklara ulaşmamı sağlıyor. Bir de her yeni bir yaş aldığında insan, deneyimsel olarak daha da zenginleştiğinden olsa gerek, daha da derinleşiyor, daha da yoğunlaşıyor ve daha da yükseliyor bana göre. Bu da yaşamı enteresanlaştıran göreceli zamanın, eşsiz etkisi olsa gerek. Hoş göreceliliğinin ötesinde zaman, var dersen var, yok dersen yok bazen. Zaman, uzay ve boyutlar üçlemesi işte...:-)
Sözün özü, yaş almak kadar keyifli bir şey yok aslında hayatta, çünkü bu deneyimlerin insan üzerinde yarattığı eşsiz etki. Bu yüzden bir çok insandan farklı olarak yaşlanmaktan keyif alıyorum. Bu biraz da şarabı çok sevmemden olsa gerek, yıllanarak yaş almanın büyüsü bir başkadır benim sözlüğümde...Tabii bu yaşlanmaktan mutluyum cümlemi, 60'lı yıllarımda da söyleyebilecek miyim, o da tartışılır. Neyse, mühim olan, dolu dolu yaşamak ve yaşamdan keyif almaktır. Bu da bizim kendimize sunduğumuz, en güzel hediyemiz olsun!
Çarşamba Günü, Kız Kuleli milongama aktım. Uzun zamandır beklediğim bir Dj arkadaşım olan connection gurum, çıtır Dj' im Ceren'ciğimin müzikleriyle, en güzel milonga yolculuklarımdan birine ulaştım. Ceren bana göre gece boyunca harika çaldı; tandalar çok yerli yerinde ve cortinalar da uçurucuydu. Summertime Sadness onlardan sadece biriydi; hepsi hoştu; hepsi lezizdi. Milonga da, kalabalık olmamasına rağmen çok keyifli geçti. Güzel sohbetlerin yanı sıra, Ahmet'le, Deniz'le, Ceren'le ve bir çok arkadaşla çok güzel tandalarda, en güzel danssal ve ruhsal uçuşlarıma yenilerini ekledim. Elbette Elina'nın güzel fotoğrafları ve Tina, Serpil, Deniz ve Ömer'le süregelen harika bir sohbet havası da keyfimi katladı. Hugo Diaz'dan bir La Cumparsita ve elbette yolluk parçası da dahil olmak üzere, Çiğdem'le bir miktar sohbetimizin ardından, cennetim Ortaköy'üme ve beni özleyen yatağıma ulaşabildim pek çok şükürler olsun!
 Vampirella göz sendromu ne midir demeyin; gözlerinin altı mor olan milongueralara verilen isimdir...
Perşembe Günü, süregelen milonga akışımın etkisiyle oldukça yorgundum, ama yine de Point esintisine kapıldım ve hiç pişman olmadım. Çünkü bana göre harika bir atmosfer ve dingin ama bir o kadar da yoğun bir enerji vardı pistte o gün. Serçin'in sıraladığı tandalarla, Cem Abi'yle hoş bir sohbet, Hüseyin, Can, Aziz Abi, Eray ve bir çok milonguero dostumla keyifli danslar; karşılaştığım özel dostlarla güzel ışıl ışıl pırıltılar sayesinde, en derin hislerle bu güzel milonga akşamını tamamlayarak geceyi sonlandırdım. Bu tatla da, en güzel rüyalarıma uzandım diyebilirim.
Cuma Günü, Erkut'la Evrim'in şovları için, Tangoz milongasına geçtim. Perdelerinin rengine bayıldığım ve sürekli ekstra şarap taleplerimin olduğu bu sempatik milongada, yine harika bir gece yaşadık; harika danslar ettik. Erkut'la Evrim, ilk kez dans ettikleri için bana göre oldukça iyilerdi. Çünkü ikisi de, danstaki enerjileri normal akışlarında nasılsa, şovlarında da onu yaydılar ve izleyiciye bunu sundular. Bu da maskesiz ve doğal bir dans akışını getirdi bana göre..
Hayati 'nin çaldığı tandalarla, hem kendisiyle, hem Erkut'la, Şöreş'le, Serdar, Volkan, Mehmet Sinan ve bir kaç miloguero dostumla da çok leziz  danslara süzüldük. Çıkışta Aslı'yla, Ömer'in düzenlediği maratona geçip, o muhteşem çorbasını yuvarlayarak, Mihran'ın leziz tandalarıyla da, hem kendisiyle hem Alp'le, hem de bir kaç dansçı arkadaşımızla  dans ederek, neyse ki geceyi sabahlamadan bitirebildik, şükür...Uyuduğumda muhtemelen 4, 4:30 du.. Vampirella Göz Sendromu vol 2...;-)
Cumartesi Günü,  Eşref ve Vanessa çiftinin şovları için yine Kız Kuleli milongama koştum. Gecenin müziklerini Tina hazırlarken, hoş bir kalabalık ve keyifli dansçıların oluşturduğu bir kitle vardı ortamda. Vanessa ve Eşref'in dansları ise, bana göre harikaydı. Hem insan olarak çok sevdiğim, hem de tangoda gelişimi ve ilerlemeyi yansıtan insanlar oldukları için saygı duyduğum bu arkadaşlarımızın yaptıkları danslarda,  kendilerini yansıtma biçimleri yine çok hoşuma gitti diyebilirim. Çünkü bana göre dört anahtar sözcük onların danslarını tanımlıyordu.
Kalite, Zerafet, Uyum ve Derinlik...
 Müzikaliteyle harmanlanmış keyifli adımları ve hoş akan dansları süresince, sadece ben memnun kalmamış olmalıyım ki, öyle bir bis aldılar ki, toplamda 5 parça dans etmiş oldular. Doğal, sıcacık, rahat enerjileri de ortamı iyice ısıttı; bu da ortama daha hoş bir renklilik ve canlılık kattı. Murat da çok görmedi ve sularnı temin etti bu çiftimizin; her ne kadar Eşref'inkini kendisi içse de...Ortaklık da böyle bir şey olsa gerek. Suyu buldun mu, kimin bakmadan içeceksin; hele ortağınınsa hiç düşünmeden, dik kafana! ;-)
 Şov sonrasında, herkes gaza geldi ve bolca dans etti. Ben de en güzel danslarımı, İnanç'la, Murat'la, Aziz Abi'yle, Ozan'la ve bir çok milonguero dostumla yaptım; kopa kopa yaşayarak coştum da coştum...
Milonga sonrasında, Özle, Zerrin, Evrim, Alp, Doruk, Ozan ve Çiğdem'le süregelen  keyifli sohbetimiz, benim bin kere filan düşürüp hala yıkılmadan ayakta duran cep telefonumdan çaldığım tangolarla, daha da neşelenerek katladı ve bir kaç eğlenceli dansı daha yakalamamızı sağladı.
 Gece biraz ilerlemiş olacak ki, dış kepenkler inip, kapıyı açan kumada da çalışmayınca tüm ekip 333 ve Loft stüdyolarında sabahlamak zorunda kaldık. Elektrikçilikte ihtisas yapmaya kendini an itibariyle adayan dostlarımız Yalçın ve Çiğdem de-ee bilim ne de olsa ihtiyaçtan doğmuştur...-  kapıyı açmak için çok uğraştılar ve ben de kumandayla pek samimi oldum, bin kere filan basmış olmalıyım can havliyle... Açıl kapı yaa...Açıl susam açıl, ama nafile çünkü kapı açılmadı; daha da kapandı! :-) Belki, iyi ki öyle oldu çünkü, 333' ün kırmızı koltuklarında temin ettiğim battaniyemle uykular alemine dalarken, muhteşem bir sabaha kavuştum. Manzara, gökyüzü muhteşemdi.  Kapı açılır açılmaz, kendimi Taksim'den Dolmabahçe'ye ve Ortaköy'e uzanan harika bir yürüyüşün içinde buldum. Güneş parıl parıl parlarken, yürüdüğüm her adım, beni yaşamda daha da var etti sanki ve Ortaköy'de güneşin altında içtiğim lattemin tadını da en olağanüstü lezzetiyle hissetmemi sağladı.
 Deneyim dediğimiz şey, süregelen bir akışla gelen anlarla neler yaptığımız, nelere kavuştuğumuz ve neleri seçtiğimiz değil mi zaten...Hoş bir büyü sanki, bu tüm ansal akışlar....
Dolayısıyla milonga ve sonrasında yaşadığım tüm o eğlenceli anlar, muhteşem bir anılar nehiri olarak hafızama kazındı. Sonrasında, nihayet evimin yolunu tutabildim ve bol dinlenmeli bir Pazar Günü ritüelime kavuşabildim.
Muhteşem lezzetlerle geçen bu bir haftalık milonga serüvenimde, yine kalbim mutlulukla parladı; ruhum dinginlikle, huzurla dans etti; bedenim connectionla, hareketle yoğuştu; zihnimse en muhteşem düşünceler, duygular ve rüyalar alemine daldı.
Bana göre en büyük yaşamsal aşklardan bir olan tango, yaşamdaki her anı daha da derin bir büyüyle yaşamanın da aracı oluyor çoğu zaman ve aşk, hangi boyuttan olursa olsun, başta kendine ulaşmak, kendini bulmak ve elbette kendini daimi bir keşifler yolculuğuyla yaşarken, algılarken, öğrenirken, tüm yansımalarını, daha da inceden  hissedebilmek ve tüm tutkularınla varolabilmek belki de..
Bir çok bilge kişinin dediği gibi, insan önce kendine aşık olabilmeli ki, sonrasında yaşama, tüm canlılara, insanlara ve doğaya aşık olabilsin. Mantıksız sayılmaz, değil mi...
Şu an, leziz bir ev pikniğimin ortasındayken, siz tüm değerli dostlarıma muhteşem ve tüm tutkularınızın içinizden fışkırdığı günlerle dolu bir  hafta diliyorum. Yine hep dediğim gibi,  tüm milongalarda ve en olağanüstü uçuşlarda buluşmak dileğiyle...

3 Şubat 2014 Pazartesi

Ocak'ın son milongalarını da kaçıramazdık, değil mi....:-)

Haftaya korkunç bir soğuk hava dalgasıyla başladığımız için, Armada , La Cumparsita ve Mekan milongalarını es geçerek, evde ısınma egzersizleri yaptım. Yalnız bu düşünülen egzersizlerden, azıcık farklıydı, çünkü içinde, her şeyi yiyip, yenebilecek bir şey bırakmadığınız ve tonlarca çay içtiğiniz ev pikniği ile, bolca chat, az okuma ve Dvd keyfi vardı. Zihnen, ve mide yönünden çok yoruldum ama yine de bilemediğim kaslarım pek güçlendi doğrusu. Egzersiz, egzersizdir işte! ;-))
Çarşamba Günü, bir kaç gündür milongalara katılamadığımdan,  artık duvarları kemirmeye filan başlayacaktım ki, Kız Kuleli milongama gitmek akıl karı oldu. Zira bir de duvar masrafı çıkarsa, zaten halihazırda süregelen eurosal, dolarsal dansımıza bir de ev tadilat masrafı eklenir ve ayvanın ta kendisi oluruz diye düşünmüştüm. Sonuç itibariyle kemirmek mevzu bahis oldu ya, connection gurum Ceren'ciğimle, Zencefil'de harika bir yemek şarap seremonisi yaptık. Eşsiz bir sohbet ve keyifli tatlarla buluştuğumuz saatleri, onun çok sevdiği bir mekanda-isim vermiyorum- kahveyle tamamladık. Oradaki sohbet de müthişti gerçekten. Diyorum hep mekanların değişik enerjisi oluyor, tabii bu paylaşımı seçtiğiniz kişiye bağlı bir akışla oluşan bir atmosferle insan hafızasında hoş anılar bırakıyor. Gerçekten mekanlar, insanlarla, müzikle ve ortamı ortam yapan her şeyiyle güzel. Hep güzel olmaya devam etsin o halde! :-)
Bu pek keyifli yemek, şarap ve kahve lezzetimizni ardından, milongamıza geçtik.
 Işıl ışıl, kaliteli bir kalabalık, harika tandalarla akan bir müzik listesi, sıcak bir atmosfer ve rengarenk bir ortam hareketliliği bizi kucaklayarak karşıladı. Bu arada Özgür'ün koltuk değneklerini teke indirmiş olduğunu gördüm ve o kadar çok sevindim ki, neşem  daha geceye başlamadan, katladı.
Milonga süresi boyunca, Burcu yine harika bir müzik seçkisi sundu ve muhteşem dansçılar ve dostlarla, tüm danslarımda kopuşlar yaşadım. Eşref, Yalçın, Aykut, Celil, Ceren,  Aziz Abi,  bir çok eşsiz dost onlardan sadece bazılarıydı. Gece uzundu kuşkusuz...Elbette en önemlisi de, tüm danslarımda uçmuş olmamdı sanırım. Büyük şans! Ve bu yüzden de, eşsiz  bir milongaydı benim için. Tüm deneyimler sübjektif sonuçta. Dans edemeyen milonguero(a)lar huzursuz olur ya, o hesap. Zaten bolca dans edelim, ne için geliyoruz ki. Bol dans, keyifli sohbet ve anları, tüm derinliğiyle, keyfiyle paylaşmak, yaşamak için değil mi...
Perşembe Günü, her zamanki gibi,  Point milongasına geçtik.
 Yuvarlak masamızı Evrim, Sergülen Abla, Ferhat, Yeşim'le paylaşırken, Yüksel'in çaldığı harika tandalar olunca, yine muhteşem milonguerolarla tüm o çok sevdiğim, uçuşlar alemine daldım.
Milonganın aşırı kalabalık olmaması, ambiyansı daha da hoş kıldı bana göre, çünkü rahat rahat dans edebiliyor insan. Şükür! Ne kadar az çarpışma, o kadar mutlu yüzler...
Bir de, o gün şansımıza çok iyi dansçılar vardı. Bu keyifli danslara uzanmamda, Aziz Abi, Hakkı, Ali Alper, Ferhat, Yüksel, Uğur ve ismini hatırlayamadığım bir çok milongueronun etkisi çok büyüktü kuşkusuz. Hatta Hakkı'yla eğlence ve uçuşu bir miktar da abartıp, milonga tandasında sıçraya sıçraya dans ettik. Sanırsın 'teenage' yaşlarımıza geri döndük ama  gerekirse dönelim, ne olacak. Keyfimiz en üst katmanlara ulaştı, budur mutluluk ve iç çocuğumuz daima bizimle olacak ve yaşayacak ki, eğlence ve haz potansiyelimiz de ışıl ışıl parlayacak. Bundan büyük güzellik var mı....Anları tüm hazzıyla, doyasıya solumak, yaşamak...
Cuma Günü, Ankaralı dostumuz, Murat Mengi'nin Dj lik yaptığı Tangolic milongasına aktık.
Gece muhteşem başladı, muhteşem bitti diyebilirim. Zaten açılış Cumparsita'sı Mandragora Tango Orchestra'sından olunca, baştan bitik başladım milongaya. Çünkü tamamen koptum. Süregelen güzel tandalarla da, yine harika danslara uzandım. Ferhat, İnanç, Sercan, Alp, İtalyan bir milonguero ve daha ismini hatırlayamadığım bir çok dostla tüm danslarım boyunca, koptum koptum dirildim. Milonga sonuna yaklaşınca da koşar adım evime yollandım.
Cumartesi yine Kız Kuleli milongaya geçtim.  Zira Galata'ya geçen hafta gitmiştim ve bu kez Arjantinli şampiyonlar yerine, yurdumun şampiyonlarını izlemek istemiştim. Milonga yine bana göre harikaydı. Birincisi çok kalabalık değildi, ikincisi çok güzel bir müzk listesi vardı ve keyifli dans deneyimleriyle hafızam doldu taştı.Gecenin başında Eşref'le çok keyifli danslarla başlarken, yine Celil, Alp, ismini hatırlayamadığım bir çok milonguero ve her şeyden önemlisi de Özgür'le-bu an tarihi bir an olarak geçti; kazadan sonra ilk dansımızdı çünkü-müthiş dans serüvenimiz devam etti. Şöyle ifade etmeliyim ki, Özgür'le dansımız gerçekten muhteşemdi. Bu değerli dostum bir süredir dans edemediği için, enerjisine öyle bir tango aşkı ve özlemi sinmişti ki, o ilk dans deneyimini paylaşmak ve bu mutluluğu onunla birlikte tatmak, çok etkileyici bir andı benim için. Ne de olsa,Özgür'süz, bu pistler boş. Hayat boş deriz ya çoğu zaman, hayat hep o büyülendiğimiz anlarla ve doyasıya yaşayıp kopuşlara ulaştığımız yoğun hislerle dolu aslında. Dolayısıyla, aramıza tekrar Hoşgeldin Özgür!
Gece ortalarında,  şov zamanı geldi çattı. Elbette bu fırsatı kaçırmayan Murat, tüm duyurularını yaptı. Çok mutlu gözükür hep bu duyuru zamanında nedense. Bir de tüm ışıklar yanıyor ya, sanırım onun da etksi var. Her an bir duyurusu olur bu dostumuzun, ondan eminim...:-)
 Şova gelecek olursak, gerçekten Ayşe Karaoğlu ve Mert Moyan çiftinin danslarını çok beğendiğimi söylemeliyim. Hem salon stilinde, hem de ülkemizde yeni yeni uygulanmaya başlanan stage alanında bana göre oldukça başarılılardı. Danslarında yetkin adımları,  yaydıkları his ve enerji ile keyifli bir seyir sundular bana göre. Bu arada Ayşe gibi dansçılar da, bir çok milonguerayı çatlatacak cinsten diyebilirim. Yahu figürlerinde hata payı neredeyse sıfırlanmış ve o kadar zarif ve estetik ki pes yanii! Kadın dansçıların hepsi acı çekecek valla...:-)
Mert de, bana göre en iyi erkek dansçılardan biri. Bu kadar genç yaşında, bu kadar kendini yetiştirmiş olmak  ve yaratıcılığını piste rahatça sunabilmek de büyük başarı. İkisine de bravo demek, boynumuzun borcudur.
 Geceyi keyifle tamamlarken, son rütuşlarında da Çiğdem'le harika bir sohbet ortamı yakalayıp, Ortaköy semalarıma ulaştım. O kadar geç uykuya daldım ki, ertesi gün 2' de hala uyumak istiyordum diyebilirim.
Pazar Günü, az önce de bahsettiğim gibi, çok geç uyanıp, çok geç bir kahvaltıyla güne başladım. Hoş, gün neredeyse bitmişti yaa neyse...
Leziz bir kahvaltı, bolca müzik dinletisinin ardından, Ponte'de Sergülen Abla ve Özden'le manzaralı masamıza ulaştık ve oranın harika peynir tabağıyla birlikte şaraplarımızı yuvarladık. Lezzet şahaneydi. Gece boyunca Hakkı'yla bol uçuşlu dansımız ve süper sohbetimizin yanı sıra, oranın yetenekli genç milonguerolarından Mehmet'le de pek keyifli tandalarda yine süper danslarımıza uzandık. Son iki haftadır pek keyif alamamış milongadan  bu genç arkadaşım ve dolayısıyla ben de esprimi patlatıverdim. 'Aa acaba neden, ben iki haftadır gelmiyorum, çok haklısın pek keyif alamamakta'  diyiverdim. Gülüştük tabii.... Esprisiz hayat boştur boş..Dolduralım dostlarım; daima ışıl ışıl pırıltılarla...
Bu arada tüm güzel danslarımız esnasında, şunu da düşünmeden edemedim. Nedense dans esnasında hep vahiy geliyor bana yaa. Sonra kendimi durduramayıp, hemen facebook'uma yazıyorum tüm duygu ve düşüncelerimi. Yazmazsam bir yerim çatlıyor sanki, hala bulamadım neresi...:-)
 Yazdığım şuydu;
"Ful konsantrasyon ve 'connection' la dans, bana göre aşkın ta kendisi... Şu an tam olarak hissettiğim şey bu!" 
Gerçekten de hissettiğim şey buydu o anda.  Yoğun danslarla gelen ve o aşkı oluşturan connection işte.
 Zaten hepimiz aşık değil miyiz tangodaki bu eşsiz bütünleşme, sinerji, connection ve müzik bütünlüğüne..
Tek bildiğim-diğer bildiklerimi saymıyorum...:-)-, hepimiz çok şanslıyız, çünkü tangoyla tanışmışız ve her yıl yepyeni deneyimleriyle büyülenirken, tüm içsel ve dışsal keşiflerimize yenilerini ekliyoruz.  Aşığız biz, hepimzi aşık! 
Son olarak, hepimize ışıl ışıl , muhteşem anlarla ve leziz paylaşımlarla dopdolu bir hafta dilerim!
Hep dediğim gibi, tüm milongalarda buluşmak dileğiyle ve benim için haftanın ilk milonga menüsünde de Armada'da görüşmek dileğiyle dostlarım.....