23 Şubat 2013 Cumartesi

Doğum Günü Haftamdan milonga izlenimlerim...:)

İnsanın yeni bir yaş alması heyecanlandırıcı gelir hep bana.  Bir yılın birikiminin, üzerimde yarattığı etkiyi ve farklılığı merak ettiğimden olsa gerek. Ee 36 yaş dile kolay değil, hala içte kocaman bir çocuk olsa da, zihinsel, ruhsal, duygusal ve fiziksel algıda bu yaş o kadar hakim ki. İşte bu yüzden her yıl bir yaş almak keyifli. Dolu dolu yaşanılan bir yıla geriye doğru şöyle bir bakarken nice deneyimler yaşamışız yine diye düşünürüm hep...
Dolayısıyla bu deneyimsel okyanuslara ait tutkunluğundan dolayı, tüm milongalara katılmak istedim. Salı Günü My House'ta aldım soluğu. Güzel Leona şarabıyla hoş danslara uzandım; anı tam içimde hissettim ve manzaranın, ortamın keyfini sürdüm. Volkan Yönet'in müzik seçkisi de çok keyif verdi bana ve iyi milonguerolarla tandaların keyfini sürebildim yine. Keyif insanıyım ne yapacaksınız....Ne olursa olsun hem de!! :-)
Saatler ilerlerken kocaman ışıl ışıl bir pasta yanıbaşımda belirdi. Şok oldum diyebilirim!
Hiç beklemiyordum zira + farkında bile değildim zamanın. Muhteşem kadın Özlem o kadar şeker ve sıcacık enejisiyle bir kutlama hazırlamış ki, 36. yaşıma dair unutamayacağım bir anı olarak hafızama kazındı bu. Çok nazik!
 Sonrasında Aydın Hoca'nın organizasyonuyla harika bir doğumgünü dansı yaptım. Bu tür durumlarda oldukça utangaç olabilirim, ama yine de çok keyif aldım; sağolsun varolsunlar!
Tabii bolca Leona şarabı, dans ve ambiyans moodumdan sonra evimin yolunu tutabildim bitap bir şekilde!
Çarşamba Günü ise kutlama yapacaktık-tam 20'sinin bugüne denk gelmesi keyfime keyif katmıştı, çünkü her çarş La Paz ve 333 ritüelimiz oluyordu son aylarda ve genelde hep  müthiş geçiyor.
Dolayısıyla prg belliydi. Tabii öncesinde ofiste canım ortağım ve elemanımın pasta sürprizleri, kutlamalar,  kucaklaşmalarla harika bir d.günü seremonisi yaşadıktan sonra çok sevdiğim arkadaşlarımla La Paz' a yollandık. İçeri girdiğimde buraya has o sıcacık enerji, renk ve eşsiz Latin Amerika müziği beni buraya bağlayan en önemli etkenler snrm.  Elbette çok sevdiğim dostlarımın mekanı olması başta! Dostlukların kurulması da hep yaşamsal deneyimleri doyasıya paylaşmak, birbirini anlayıp, sevip, olduğu gibi kabul etmekle mümkün oluyor zaten ve insanı doyuran o kadar güçlü bir bağ ki fikrimce yaşam enerjisinin kaynağı belki de bu tür bağlar " connection" olayı dostum "connection" Olmazsa yaşam olmaz!!
 Snrm bü yönden de oldukça şanslıyım, çünkü inanılmaz dostlara sahibim. Büyük şans ve haz!
İçeride masamıza yöneldiğimizde Yeşim'imizin ses çıkaran küçük ama rengarenk oyuncaklarıyla karşılaşıyoruz. Çılgın kadın yine yapmış yapacağını. Hep olduğu gibi rengiyle ve o en yüksek enerjisiyle dahil olmuş ortama. Tabii sayesinde en çok sesi çıkaran masa biz olduk; hazır Yansel'ler müziklerine başlamamışken pisti boş bırakmayalım dedik. Alp, Özle, Dilek, Sezen, Başak, Aron, Giuseppe, Aylin de varlıklarıyla keyfime keyif kattılar. Hepsi çok değerliler benim için. Mutluluk da bu!
 İlerleyen saatlerde bolça Şili'nin La Palma şarabından carmenere üzümüyle yıkanıp, camarones, arepa, empanadaları ve tabii bazılarımız bolca tropikal meyveli pastaya yumulup tüm bu bolluğu yansıtan enfes  yiyecekleri götürdükten sonra, bizim meşhur Küba müziğimiz başladı. Bu kez ekip  3 kişiydi, klaye bile vardı yaa...Çook şaşırdım ve sevindim; harika bir renk katmış ekibe..Sağolsun Erdem ve Orkun bir jest yapmışlar, ne hoş! :-)
Yansel yine harika söyledi tabii o muhteşem parçaları ve  doğmgünü parçası bile söylediler. Danslar da ardından geldi. Aylin, Alp, Yeşim, Giuseppe özellikle koptular..Dans dans dans. Bense gayet cooldum. :)) Yorgundum aslında tamam; milonga yorgunu! :))
Arada izlemek de güzel ya, elbette biraz katıldım bu dansa ben de.
Sonrasında 333'e geçtik taksilerle. Yürüyemeyecektik zira, hem yorgunluk hissiyatı, hem de saat 10:30 'u geçmişti. Tangomuza zaman kalsın değil mi...:-)
 Dj koltuğunda müzik seçkisiyle mutluluğuma mutluluk katan Ramo & Go Go ekibi vardı..Cortinalarsa Pink Martiniiiiii...Hazdan uçtum uçtum durdum, inemedim aşağıya; bulutlardan aşağıya bakarken ve daha da tepelere odaklanmışken...:)
O kadar da harika ve hoş bir kalabalık vardı ki, herkes non-stop dans etti. Ben de bu kez Türk şaraplarını yuvarlarken harika danslara uzandım elbette. D.günü dansım da harikaydı diyebilirim. 2 parça dansettik yaa..Harika bir pasta Çiğdem'in elinde-pembo- bir üfleme seremonisi, Murat, Eşref, Burak'la başlayan dans, müthiş milonguero ve milongueralarla ilerleyen hızla devam etti. Hatta Elenia bu anları videoya çekip youtube a koymuş..İş dünyasında nasıl bir algı olacak bilemedim, bir yığın milonguerayla dans ederken..Peh!!Skandallar gurusu Ebru olmayayım da.... :))
Bir de, her şey bir yana, sırf beni görmek için hasta olmasına rağmen gelen arkadaşlarım oldu. Zavallı Müge'cik evine dönememiş. Ne şeker ve ince ama umarım daha iyi hissediyordur artık.
Gece boyunca  herkes harikaydı; muhteşem bir doğumgünü geçirdim sayelerinde. Sağolsunlar varolsunlar. Onlarla yaşamsal anları paylaşmak muhteşem. + Çırağan'da da dans edeceğiz Mart'ta...Ofisime 5 dak mesafede yaa..Çılgın bir haz ve Tebrikler!!
Milonga sorası klasik Kızılkayalar çorbası da olmazsa olmazımız oldu  son günlerde. Hatta oraya kamp kurduk diyebilirim! Hangi çılgın insanlar burada yaşar ki zaten!! Tüm İstanbul'da raks eden milonguero(a)lar...:-)
Güzelve pek derin bir uykunun ardından Perşembe'ye uzandık. Bugünün bir esprisi vardı. Çok sevdiğim ve sesine hayran olduğum arkadaşım Aylin'in Susana Damas Quintet grubunun Oldies Pub'da demosu olacaktı. Yakında bir çok mekanda sahne alacaklar eminim ve kaçırmam!!
 Erdem'le onları izlemek için Oldies'e yollandık ve harika bir seyir ve dinleti yaşadık.
Muhteşem bir ekip Susana Damas Quintet;  hepsi müthiş müzisyenler ve çaldıkları parçalarla-daha çok Brezilya'ya has- yurdumda bu müziğe karşı özlemimi daha da net hissettirdi.
Aylin yine yorumda muhteşemdi. Konserlerini sabırsızlıkla bekliyorum!!
Sonrasında Caminito'ya geçtim. Ne enerji ama..İnsan sevdiği yöne doğru ilerleyince enerji hep maksimumda. Yine muhteşem ve sıcacık bir enerji karşıladı beni. Harika bir gitar dinletisi ve Esen'in seslendirdiği parçalarla kopuşlarımıza bir yenisi daha eklendi.
Tabii Alper'le Buket'in ve Attila Hoca'yla Setenay'ın şovları da etkileyiciydi. Bana bir de doğumgünü dansı hazırlamışlar,  ne şekerler! Sıcacık hissettim! :-)
 İlkan, Alper, Özdi'yle başlayan bu keyifli dans Daniel-ne kadar nazik, hemen geldi ve dahil oldu-, Burak, Serhat ve nice süper milongueroyla ilerledi. Dj yine çok sevdiği arkadaşlarımdan Mihran'dı ve yine harika bir listesi vardı. Dansı da muhteşem bir milonguero, onunla dans etmek ve dansını izlemek hep çok keyif verir bana.
Sakine Abla'yla, İlke'yle sohbet de harika geldi ilerleyen saatlerde, bayadır görmüyordum onları da. Özlemişim!
Muhteşem danslarımın, harika sohbetlerimin -Alejandra'yla bile ders zamanımızı konuştuk, bir türlü ayrlayamadık da..:)-ardından bu milongayı da noktalayıp, son yudum şarabımı yudumladıktan sonra Yeşim'le çorba ritüeli ve tabii hayata dair derin ve hoş bir sohbetin ardından evlerimize kavuşabildik. Saati hiç söylemeyeyim. Eski şirketimde çalışıyor olsaydım,  bu tempoya ayak uyduramazdım o kesin!! Vampirella olurdum belki. Değişik bir kariyer denemesi..:)
Cuma günü olduğunda bir Lodoshavası hakimdi ve şaşırtıcı ama  bu kez mooduma iyi geldi. Çünkü farkettim ki, soğuk ve kıl bir yağış getiren Karayelden bin kat iyi Lodos. Değerini anladım; zira azından ılıklık hissi veriyor!
Akşam olduğunda istikamet Tangolic'e yönlendi. Öncesinde Solera'da bir Sevilen Cabernet S. içtikten sonra elbette. Özlemişim bayadır gitmemişim bizim kantine. Can kattı! :-)
Tangolic'te de harika bir enerji hakimdi yine. Hoş ve kaliteli bir kalabalıkla dolmuş, yoğun ve yüksek bir enerji hissi göze çarpıyordu. Dj koltuğunda ise Vanessa'yı gördük bu kez. En çok beğendiğim kadın dansçılardan biri Vanessa. O kadar hoş ve kendine has, estetik bir tekniği ve artistik duruşu vardır ki bana göre izlemekten hep keyif almışımdır. Derslerinden de...Bunun yanı sıra, Dj liği de çok keyifliydi. Hatta Ariel Ramirez tandasında koptum..Sağolsun varolsun; mütiş geldi.
Ilgın da sağolsun sürpriz bir pasta ayarlamış- tabii,  iki kez bana geliyor musun milongaya diye sorunca anlamıştım durumu..:)-d.günü dansım da ardından geldi. Işıl ışıldı ortam ve ben inziva moodundaydım biraz ama yine de keyifli bir dans deneyimi yaşadım tüm milonguerolarla Asistan ekibi de çok başarılı gençlerden oluşuyor Ilgın'ın ve tango camiasına yepyeni dansçılar dahil oluyor ki, bu da harika!! Gençler dansla bütünleşiyor!! :-)
 Ankara'dan Shine Dans Stüdyosu'ndan da Murat& Ayşe çiftinin şovlarını izledik. AyşeHm' ın yavruağzı rengindeki giysisi bence şahaneydi, bayıldım! Ne hoş giysiler tasarlanıyor artık; görmek bir keyif!
Yine muhteşem bir milonganın ardından çorbacıya uzandığımız Yeşim, Alp, Özle'yle çorbada sohbet deneyimiyle dolup taşarken, İzzet , Simge'yle karşılaşma ve  ardından biz tam kalkarken bu kez  Caminito'dan çıkan Alper, Özdi ve diğer arkadaşlarla da karşılasınca,  nasıl hayatlar yaşadığımızı daha da net algıladım! :)
Çılgın milonguero(a)ların yaşam biçimleri işte. Git milongalara, sonrasında soluğu çorbacıda ve geç yattığın yatağında al..Hey allahhhımmm. Akıllınmayız biz!!
Hadii birimiz deliyiz ama  hepimiz deliyiz ve hepimiz ufak bir ekip çalışmasıyla  deliliğin kitabını yazarız fikrimce...Denesek mi?? :))
İşte bir doğumgünü haftası da böyle geldi,  geçti...Nice güzel ve keyifli anları paylaşalım diyorum son olarak ve mümkünse daima!***




19 Şubat 2013 Salı

Sun Plaza'da bir Oko Tango Quartet ziyafetindeyiz...
Günlerden Pazartesi, haftaya yeni başlamışız, değişik ve yoğun bir tür enerji hakim, günlerdir katılınıp harika zaman dilimi geçirilen milongalar mıdır bilinmez sebebi ama tam yükselişte olan bir motivasyon sıçraması diyebiliriz. Hiç olmaz ya, neyse!! :-)
Aslında gün boyu kendimi oldukça yorgun hissettim ancak 1 aydır organize edilen Sun Plaza'daki 31. katta yer alan muhteşem bir mekan olan Farketmez Restaurant'ta Oko Tango'yu izleyeceğimi ve bu olağanüstü ambiyansta dans edeceğimi kendi kendime söz vermiştim. Sözümü yine tuttum! :-)
Neyse ofisten çıkınca yemek sonrası, Taksim'den hemen hızlıca metroyla geçtim Sun Plaza'ya. Yeşil bir ışık hattı olan binayı hemen gördüm zaten.
İstanbul'da ilk kez böyle bir mekanda, bu yükseklikte bir Plaza'da milonga düzenleniyor bu arada benim bildiğim. Serpil bu anlamda farklı bir stili yakalamış, kendisini tebrik ediyorum. Farklılıklara ve değişik opsiyonlara karşı oldukça zaafım var zaten!! :-)
 Canlı müzik dinlemek için de muhteşem bir mekan burası fikrimce. Ses sistemi oldukça başarılıydı. Tabi Oko Tango Quartet'in tüm üyeleri, değerli dostlarımız olduğu için de, büyük bir keyifti onlarla bir süre sonra tekrar buluşabilmek. Epeydir dinleyememiştim parçalarını ve çok özlemiştim. Sun Plaza milongası çok hoş bir vesile oldu harika bir dinleti ve dans keyfini yaşamak adına.
Keman çalan arkadaşım Aydan'ı da grupta yeniden görmek beni çok memnun etti. Kemanını çalarken ruhunu koyar ortaya Aydan, müthiştir! Gustavo başlı başına bir  ekol, neşe ve enerji kaynağı, bandoneounuyla tüm ruhumuza işleyen tango tınıları da cabası. Grubun tek Arjantin'lisi olma özelliğinde aynı zamanda ve çat pat İspanyolca konuşma girişimlerimin ana karakterlerinden biri. Bir diğeri de bir süredir derslerine katılamadığım "mi profesora" Alejandra elbette. Yakında başlıyoruz derslere, ohh!
 Selahattin de muhteşem bir kontrbas ustası, her dinlediğimde kendisinin yorumunu üst düzeyde müzikal hazza ulaşırım. Özdener Abi de grubun kurucusu ve piyanisti olarak yaptığı esprilerle tüm konserlerinde ortama  bir canlılık katar. Çok sevdiğimiz bir ekipler ve iyi ki varlar; kendilerini izlemek, dinlemek, onlarla aynı ortamı solumak büyük mutluluk. Tabii gecenin ilerleyen saatlerinde çaldıkları Oblivion  için de ayrıca teşekkür etmek istedim, çünkü yine tüm ruhuma işledi. Sağolsunlar çok sevdiğimi bildiklerinden her konserlerinde çalarlar bu parçayı ve beni eritirler. İnsanın değerli dostlarının kendisi için bir parça çalmaları da çok özel hissettiren bir şey bence. Müthiş! **
 Gecenin Dj ine gelince konumuz, Dj' in mekan sahibi Utku Bey olduğunu öğreniyoruz. Serpil harika bir liste hazırlamış ve Utku Bey de Dj olarak seçilmiş. Şahsen müzik listesini çok beğendim. Eminim böyle bir liste hazırladığına göre Serpil'i başta kendi milongasında ve belki sonrasında da farklı milongalarda DJ koltuğunda görebiliriz kimbilir...:-)
Bunu yanı sıra Yeşim'le olan harika sohbetimiz, şarap keyfimiz, katılımcılardan çok sevdiğimiz dostlarımızla danslarımız bu geceyi kendi adıma ziyafete dönüştürdü. Bir dahaki sefere şarap peynir olayına girmek isteyebilirim orada. O kadar müthiş bir şehir manzarası var ki, köprüyü de görüyorsunuz, bambaşka bir atmosferde bulutlara yükseliyor  gibi hissediyorsunuz ki, favori bulutlarım en yüksekteki Cirrusler. Biraz daha yüksek olsa bu bina, yetişeceğiz zaten onlara neredeyse. Yine abarttım! :))
Lavabolarının nezihliği, temizliği ve içerdiği  lavanta kolonyası da, bu kokuyu çok sevdiğim için ayrıca hoşuma gitti. Her gittiğimde süründüm durdum. Bu koku konusunda haddinden  fazla sevgimi  ve tutkumu nasıl aşacağım bilemiyorum. Bir kaç seansla çözerim gibi...:-)))Neyse ki Patrick Süskind' in, Koku romanındaki gibi bir sevgi ve tutku değil, çok şükür! Aman diyorum!!!
Bu arada, belki terapist arkadaşlarım deodorant gibi kullandığım parfümlerimi anında bitirme özelliğimi değiştirmeme yardımcı olurlar.  Hemen aramalıyım yarın onları ve çözmeliyim bu derdimi..:)
Neyse boşverelim şimdi bu koku meselesini de,  diyeceğim şu ki, her gün bambaşka milongalarla tanıştığımız İstanbul'da,  milongalara bir yenisi daha gümbür gümbür eklenmiş; ne güzel! Kentimizin milonga zenginliği açısından da çok şanslıyız. Öyle muhteşem mekanlarda tangoyla buluşuyoruz ki, belki de dünyadaki en iyi mekanlar. Ballıyız ve İstanbulluyuz.
Dolayısıyla arada bir bu harika milongaya akacağım, o  kesin. Canlı müziğin olduğu günleri ise asla kaçırmam...
Herkese çok keyifli, bol milongalı, mutluluklarla dolu günler diliyorum son olarak.

18 Şubat 2013 Pazartesi

Tangolic, 333, Ponte milongalarına uzanırız şimdi de...
Korkunç bir havaya uyandık 15 Şubat'ın sabahı ve itiraf etmeliyim ne yataktan,  ne de evden çıkmak istedim. Günboyu süregelen bir yorgunluk ve rehavet durumumu gözönüne alırsam kesin evime gidip dinlenirim diyordum. Lakin akşam oldu, güneş battı, tüm akış değişti Ebru'nun dünyasında. Pek klasik! :-)
Yemek yiyip Taksim'e, biraz hava almaya çıktım. Bu da pek klasik!!
Orada yüzlerce ve  bambaşka kültürü yansıtan insanları görmeyi, enerjilerini hissetmeyi seviyorum. Kırolarımız hariç yalnız! Facialar!!!
 İnternasyonel bir kültürü yansıtan İstanbulumuzun insansal hediyeleri ilk saydığım kitle. Tüm renkler parıl parıl parlıyor benim için ve bunu görebilmek müthiş!
Akşam yemeğimden sonra, bu kez şarap yerine çay içip milongaya gitme düşüncelerimin beynime akışını izledim ve iki bin kişiyle düşünme stratejimi- iki bin otuz beş  küsür sayıda arkadaşım olduğu için- çok kullandığım Facebook'uma, yani sanal ama benim için bir o kadar da gerçek dünyama  "Milongaya gitmeli mi, gitmemeli mi?" ifademi paylaştım tabii. Kaçar mı hiç! Facebook'la yaşayan bir kadınım. İyi mi trajik mi bilemedim! :-)
Ne olursa olsun farketmez çünkü,  mühim olan bana yardımcı olan fikirlerin belirmesi oldu ve kendimi milongada buluvermemdeki yardımları da sözkonusuydu!
Sakin başlayan milonga, çok keyifli ve harika dansçıların katıldığı bir gece ziyafetine döndü. Tabi bunda organizatörlerin yanı sıra, çok keyifli tandalarla bizi buluşturan Dj'lerden Sedef Hm ve İzzet Bey'in katkısı da çok büyüktü. Hatta bir valtz tandasına aşık oldum ve sağolsun İzzet Bey bu parçaları gönderdi bana. Minnettarım! Evimde dinleyip o anlara yeniden yolculuk yaptım tabi bir sonraki gün.
Dört arkadaşın da d.günü vardı o gece.  Ali, Ortaç, Yeşim ve bir yabancı arkadaş. Kova çağını yaşattılar. Bolca da pasta vardı ortalıkta, ama çoğu insan yiyemedi. Bolluk fazlalığı getirdi bu kez, normalin aksine. Çünkü bolluk yaşamdır! .-))
Milongada, asistan arkadaşlarla ve bir çok milongueroyla keyifli danslarımın ve İzzet Bey'le müzikalitede translar alemine daldığım dansımın ardından yine milongayı bitirip evimin yolunu tuttum. Bu korkunç havada bile içimizi ısıtacak bir milonga deneyimi yaşamış oldum yine yeniden ve bugün de. Tam haz ve tatmin, ne mutlu!
Ertesi gün ise, Ctesi tadını yaşamak adına,  kendime tatil verip, tüm günü evde Melody Gardot parçalarını dinleyip, bolca dinlenmekle geçirdim. Müthişti; ruhen arındım diyebilirim! Evle bütünleşmek de o kadar dinlendiriyor ki insanı, olmazsa olmaz! Bu da büyük haz ve enerji alanı! Ev çok şey ifade eder. Ev insanın doğduğu ve yaşam bulduğu, ifadelerini güçlendirdiği yerdir.
Sonrasında ise 333 milongasına aktım. Yeni bir milonga da vardı adı "Dual" adında, ama sıcak, sempatik ve bildiğim bir milongaya gitmeyi tercih ettim ve hiç pişman olmadım. Zaten ayaklarım ve kalbim seçim konusunda yanılmaz. Kalbim ayaklarıma bağlı da. Beynim nereye bilmiyorum...:). Kız Kulesini izlemek de çok keyif verir hem bana orada.
Milonga başlangıcında kütük gibi bedensel bir yapıya sahiptim aslında, ilginç. Zannedersiniz hiç dans etmemişim sanki daha önce. Tam kütük ya!!
Murat'la, Metin'le ve Alp'le olan trajik danslarımın ardından biraz açılmaya başladım. Sonrasında da çok keyifli danslar ettim ve Özle'yle, Arzu'yla ve bir çok akadaşla harika ve süper sohbetlere kanalize oldum yine. Tangoda yaşıyoruz bizler..Dünyamız bu..İş var güç var, sorun var , neşe var, aşk var, hüzün var, hayatta her şey var, lakin  tango da tüm yoğunluğuyla var.
Dj Maral'dı bu kez ve bir tandasında koptum diyebilirim. Grubun adı Amores Tangos ve parçalarının adı Tango Apocalypse'ti. Fikrimce muhteşem bir ekip, zira müzikal hazdan transa girdim sayelerinde. Hiç girmem ya bu tür duygu durumlarına! Keşke Türkiye'de de konser verseler. En önden izlemeye çalışırım!!
Milonga sonrası az bir sohbetin ardından evlere dağıldık tüm Ortaköy ve Beşiktaş ekibiyle. Bu kez çorba yok, öncesinde içmiştim..:)
Süper bir gecenin anısı da tüm hücreleriminde hayat buldu yine ve rüyalar alemine dalmakta geçikmedim.
Pazar Günüm, kocaman bir aile kahvaltısıyla başladı. Dayılar, kuzenler, yeğenler vs. çok kalabalık. Sabahları daralırım bazen bundan, sakinliği, sessizliği tercih ederim ama uzun zamandır bir araya gelmediğimizden keyifli oldu benim için. Leziz ve enfes bir öğlen kahvaltısının ardından klasik ailesel sohbetler yoğunlaştı;  arada farklı fikirler de hoş irdelemelere sebebiyet verdi ki bunu çok severim;  bizim ailemizde de çoktur. Tezat fikirler ve yaşamlar da. Ama yine de uyumla herkes birbirini anlamaya çalışır ve çoğu zaman anlar da, bazı zaman anlamasalar da sorun olmaz.
 Tabi Nilsu' muzun piyano resitalini Dvd de izlerken, Nehir' imizin bir süre sonra yaygarayı kopartması da ayrıca farklı bir  gözlem yapma güdümü arttırdı. Nilsu'ya olan ilgiden bunalmış olacak ki, küçük hanımefendi tüm sesindeki oktav potansiyelini ve gücünü gösterme çalışmalarına imza attı; bizi de dinleyici seçti. Ne mutlu bize ve aman ne de şanslı bir kitleyiz, sormayın! Ağlayacaktım bu gürültü karşısında. Tanrım! İnsan psikolojisi işte, bambaşka işleyen düşünceler ve duygular durumları akar akar. Hiç durmaz! 
 Biri 9, diğeri 7 yaşında bu çılgın ufaklıkların. Sorunu TV de çizgifilm oynatarak kısmen çözdük. Sonrasında tefle ve buldukları bir takım materyallerle süregelen bir müzik çalışmalarına başladılar; bu kısmı güzeldi; ekip çalışması! :-) 
İlerleyen saatlerde kendimi Ponte'ye yolladım ve harika bir şarap, peynir ziyafetinin yanında, bir şarap dergisindeki makaleleri okurken, Ayşe Tünsoy'un damak tadıma o gün çok uyan tandalarıyla boyutsal ve titreşimler yolculuklara uzandım. Yıllar öncesinde dans ettiğim bir arkadaşla da,  geçmişsel yolculuklara ve çok güzel anılara uzanan bir tandalar deneyimine uzandım ki, bu duyguyu tarif etmek kısmen zor! 6 yıl sonra karşılaş, süregelen tandalarla dans et, yoğunluklarla kop!
İşte bu yüzden tango büyüleyici! Bu dünyada yaşanılan derinlik, insanı Pasifiklere, uçurduğu boyut Cirrus bulutlarına kadar yükseltebilir. Nitekim, ben böyle hissettim!
Yeşim'in de milongaya ilerleyen saatlerde dahil olmasıyla keyifli bir sohbet ve harika danslar devam etti. Yalçın'la olan dansım da çok iyi geldi,  bir muhteşem valtz tandasında ve Pugliese de. Çünkü bu kez çok dingin dans ettik ve mooduma tam uydu.
Dinginlik, derinlik sarhoşluğu kadar  etkileyici ve hoştur bazen!! 
Kayak hiç yapmamış olsam da kayak hocam olarak seçtiğim Müge de vardı. Güzel bir kucaklaşma ve kısacık bir sohbetin ardından gözden kayboldu. Bir de parfümümü beğendi sağolsun! Her ne kadar parfümleri deodorant gibi kullanıp 3 günde bitirsem de. Trajik bir insanım bu konuda!!
Milonganın ortasında yine kişisel bir vahiy deneyimi yaşayıp şu cümlenin zihnime ulaşması vuku buldu.; ilginç! :-)
 "Al bir çakmak, yak! Yak hayatı. Tango uğruna yak dostum!"
Enteresan işte. Neyi yakıyorsun Ebruuu...Hoppala!!!
Ama yok yanacağız bu evrensel aşkla ve derinlikle...
Bu cümlede asıl kastım,
"Hayatın içinde tango olup yan!" dı aslında...
Sınırsız bir genişleme hissi sunan şeyin kendisi de bu yanış ve varoluş belki. 
 Her milonganın ardından hissettiğim de derinlik ve tatmin, ne yapacaksınız!
Milonga bitiminde de, yeni bir haftaya başlamanın heyecanı vardı üzerimde. Yıllardır Pazartesi sendromu yaşamıyor olmamın etkisi vardır bunda elbette. Sendrom yaşayanlar nefret ettiler şu anda benden biliyorum!! :-)) Ama her şey var hayatta ne yapalım. Kaçış mümkün değil!
Herkese harika bir hafta diliyorum; diledikleri gibi gelişen ve çook güzel geçen!!
Bugün uzanacağım milonga ise, Sun Plaza. Serpil'in bir kaç haftadır düzenlediği, yepyeni ve duyduğum kadarıyla da harika manzaralı ve ambiyanslı bir mekanda. Oko Tango'nun müzikleriyle, ortamın ve insanların enerjileriyle buluşup, yine harika tandalarla tangoyu yaşarken kopuşlarıma bir tanesini daha ekleyeceğim, hissediyorum.
Hayatlarımız hep nehirler gibi aksın, vadiler gibi huzur versin...***



14 Şubat 2013 Perşembe

Bir Şubat Haftasında OTRA, OLDIES, 333 milongalarına akarız....

Güzel bir Pazar dinlencesiyle tüm hücrelerimi yüksek düzeyde dinlendirip, Dexter'ı izlerken, gece boyunca çekirdek çitledikten sonra, yine yepyeni ve harika bir haftaya başladım snrm; çünkü içinde bolca tango vardı! Bunun yanı sıra, harika bir güneş enerjisi de!
Ortaköy'de güneş tepemde yansırken, denizi seyrederek, kahvemi yudumlayıp, müptelası olduğum kişisel ritüelimi gerçekleştirdim yine ve içime dolan mis gibi bahar havasıyla maksimuma erişen rahatlama hissim de cabası!
Akşam olunca da, çok sevdiğim bir arkadaşım olan Yeşim'in doğumgününü kutlayacağımız Otra'ya geçtim. Valla üç  haftadır Pazartesilerim buraya kilitlendi diyebilirim,  başka hiçbir yere gidemiyorum. O kadar çok sevdiğim arkadaşlarım var ki, direkt oraya yöneliyor enerjim. Arkadaşlık gibisi var mı; müthiş hazlar ve derinlikler diyarına yolculuk vuku bulur hep!
Her zaman olduğu gibi,  yine dinamik, bol sohbetli, danslı, eğlenceli, ve her şeyden öte harika bir doğumgünü seremonisini içeren bir milonga geçirmekse,  gecenin ödülü oldu benim için diyebilirim. Aylin de pistlere döndü o gün, mutluluğu yüzünden okunuyordu. :) Bir haftadır dansa ara vermişti.Sartorius kası arıza yapmış snrm. İsmini 5 kere yazıp öğrendim. Umarım hatalı yazmadım! :)) İsimlerle ilgili unutma hastalığımı baz alırsam!
Tabii Mr Abovv yani bizim enerjik milongueromuz, hep cennette yaşayan Alp'imizle bolca dans, tüm ekiple sohbet, muhabbet, arada Yeşim'in bizi güldürmesi- komik hareketleri ve nonstop oyun mooduyla- Eşref ve Murat'ın start vermesiyle başlayan doğumgünü dansı, pastası- Çiğdem'in, Metin'in servisi-, Ahmet Abi'nin keyifli tandaları ve bolca fotoğraf çekimi seremonisiyle uçuşlarımıza bir yenisini ekledim; çok şaşırdım sormayın. Hep uçarım da zaten!! Hem de tüm hücrelerimle...
Sohbetin eşlikçisi olarak da kadeh kadeh şarapları yuvarladıktan sonra-kendi adıma söyleyeyim tabii- çorbacıda aldık soluğu. Tuzlama çorbasının kokusuna da söylenip durdum gece boyu, zira ben mercimek seçmiştim..Çamur attım tuzlamaya! Kapıları bile açtırdım; kokuyor kokuyor diye. Trajiktim kabul. Tahammül etmekte zorlanmışlardır ama ses çıkaran olmadı..Tüm sesi ben çıkardım! Çantamı bile kaybettim sandığım bir an var! Hiç değinmeyeyim..:) İlerleyen bir saatte evime dönebildim, sağolsun Yeşim bıraktı beni!
Salı Günü ise çok eski ve değerli arkadaşım olan Erdem'in milongasında aldım soluğu..Oldies Pub'ın hayranıyım zaten. İçinde ağaç  bile var!
Herkese içinde ağaç olan mekan diyorum burası için. Dekorasyonuysa ayrı güzel. Ambiyans müthiş yani, kaçmaz bir Salı ritüeline bağlar insanı adeta...
Djimiz Doğaç'ı  ise Tangolic milngasında ilk kez dinlemiş ve seçkilerini çok beğenmiştim. Tandalarına, cortinalarına bayıldığım için kendisini hemen Oldies'e davet ettim. Erdem sağolsun beni DJ Seçici Kurul Başkanı seçti de, yeni ünvanımı yaşatayım dedim. :)
Sağolsun Doğaç da  kırmadı beni ve muhteşem tandaları ve harika danslarıyla milongamıza renk kattı. Bence tango camiası muhteşem bir DJ le tanıştı; şanslıyız!
Kendisi gibi tatlı arkadaşları da eşlik etti milongaya.
 Can ve Doğa'nın, Başak'ın, Sezen'in ve daha nice dostumun milongaya katılması da beni çok mutlu etti. Çok dinamik bir gece oldu, tangosundan, sırtakisine, sohbetinden, şaraplarına...Eve döndüğümde çok keyifli bir milonganın ardından ne hissediyorsam onu hissettim. Tatmin, huzur, neşe, coşku ve mutluluk.
 Müge'nin enerjisine de hayran oldum. Kadında sırtaki var, tango var, kayak da öğretecek bana, daha ne olsun 41 kere maşallah.
Çarşamba' ya uzanınca da klasik ritüelimize kapılıp La Paz'da Camarones- güveçte karides- yemeğini, La Palma'nın Carmenere üzümlü şarabını, peynirini, muhteşem mısır unlu ekmeğini yumula yumula bitiriken, Kübalı Los Amigos müzisyenleri olan Yansel  ve bongocu arkadaşının harika müzikleriyle-bir kaç parçasını bile dinlesek- harika bir tat yaşadık. O kadar güzel söylüyordu ki Yansel yine o eşsiz parçaları, bayıldım. Bongocusu da efsaneydi. Ona da hayran oldum!
 Sonrasında taksiye atlayıp 333'e geçme planımız, Tarlabaşı Cad.'nin bir noktasında inip yürümek zorunda kalmamızla sonlandı. Trafiğin içine ettiler, sağolsunlar mı bilemedim!
Neyse ne yapalım koşarak gittik milongaya ve yine şahane bir enerji, dinamik bir kalabalık, harika tandalar ve bu tandalardaki danslarla kopmuş Milonguero(a)lar  bizi karşıladı.  Bu kez bir sürpriz arkadaşım Burak da oradaydı. Yıllar önce Hülya tanıştırmıştı bizi, dans etme tutkunu olduğumuz için ikimiz de. Amerika'dan gelmiş olması  büyük sürpriz oldu.. Çook sevindim. Milonga yine çok hareketliydi. Yeşim'le gecenin tango şovunu izlerken de baya esprili diyaloglarımız oldu. Zira şov yapan Milonguerayı hayranlıkla izleyen bir Milonguero ekibi vardı-isim vermiyorum..:)- ve tepkilerini görmeliydiniz...Şovdan çok bunu izlemeye başladık! :)))
Bu eğlenceli gözlem ve kahkaha stretejimizin ardındansa yaşama dair ve duygulara yönelik muhteşem sohbetlerim  oldu Özle ve Canan'la.. Çok hoştu, sıcacık, ılık ve rahatlatan cinsten ve eğlenceli de. Yaşam olunca mevzu eğlence olmazsa, olur mu??
Özle kadar da bir  insanın duygularını anlayan az insan vardır- yengeç ve yay kadını- böyle hassas insanları tanımak bir şans..Kendisiyle follow, lead dansımız da efsane olmaya aday...En azından kendi çapımızda! :))  Canan da çok eski bir arkadaşım, milongada karşılaşınca yıllar sonra havalara uçmuştum!  O da yay ve yengeç kadını...Türkçe meali aslen yay, yükselen yengeç...:)) Astro informatikçilik konusunda da çalışmalarım var...
Yine  bolca dansın, milonga sonrası cep telefonundan olan müzik ziyafetinin ardından çorbacıda aldık soluğu Alp ve Aylin'le..Muhteşem ezogelin çorbasını içtik ve çayları  da tabi..Oradaki servis elemanı  beni tanıdı zaten. Çünkü Ctesi çay da çay diye yıkmıştım ortalığı..Adam ben girer girmez içeri, gülümsedi ve "Çay var!" dedi..Motivasyonum katladı! Bolca içtim çayları, çorbaları ve eve çook geç varabildik..Alp'le Aylin'in uykusuz sabahlarının sorumlusu benim! :)
İşte bir minik üç günlük milonga turumun özeti.
Milonga özetlerimin yanısıra, bir de tango yaptığımda hissettiğim binlerce duygu ve düşünce geçişleri oluyor elbette. Bu yoğunluğu ifade etmekte ise biraz zorlanıyorum ama ufaktan deneyeyim diye düşündüm! :)
 Dans ederken, enteresan bir titreşimsel  patlama gibi bir şey sarıyor içimi sanki.
Yoğun bir coşku, haz, aşk, mutluluk ardından geliyor. Kesinlikle tam bir trans! Çok yoğun! Bunun yanı sıra çok eğleniyorum, genişliyorum ve yükseliyorum adeta; bulutlara kadar! Abarttım tamam! :)) Ve olağanüstüyü yaşıyorum içimde, dışımda ve  her yerde ki, bu  da müthiş hissettiriyor!
Düşüncelerse anın coşkusuna teslim oluyor ve dinginliğe akıyor sadece..
İşte bunlar olmasa, o kadar çok milongaya gider mi insan..Bu yoğunluklar okyanusuna dalıverince, yüzeyi bulmakta zorlanan, o aynı ama dönüşmüş insan.
Gayri ihtiyarı reflekssel bir çıkışla nefes alır ve yine dalar o yoğunlukların ve  aşkın merkezine...Her gün bir yolculuk, her milonga bir renk, her tanda eşsizliklerle buluşmak gibidir...Her şeyin ötesidir orası. Sonun başlangıcı, başın sonlanışı gibi..
Etkileyici olansa, herkesin hislerinin bambaşla renklere, okyanuslara, tepelere, vadilere, evrenlere açılmasıdır belki de.
Hele bir insanı titreşimsel olarak algılamaksa, bu yaşamda, büyüleyici olandır benim için. Bu eşsizliklerle danssal ve ansal bütünlüktür. Mis gibi!

11 Şubat 2013 Pazartesi

Ve gelsin milongalar, geçsin milongalar, maratonlar,
hayat geçmiyor mu?? :-)

Şubat Ayı gibisi var mı; en sevdiğim ay...Sebebe gerek yok. Kış aylarında mızıksam da Şubat'ta yılbaşı enerjisine bürünürüm adeta...Sanki yeni bir yıla girer gibi ful motivasyonla dolar taşar, milongalara sek sek koşarım...Tabi anlaşılacağı üzere bir çok milongaya sıçraya sıçraya  katıldım-sekiyoruz ya..:)- ve bir tanesi bile olmadı ki ayy böyle milonga mı olur, ne sıkıcı dediğim...Non stop, ful motivasyon, dans, sohbet, gecelere akış mevzu buldu!
Elbette gittiklerim Otra, Oldies, 333, Point, Caminito, Tangolic, La Mancha oldu...
Sağolsun bir takım arkadaşlar da beni Otracı yaptılar...Valla müptelası oldum diyebilirim..O kadar hoş bir enerji oluyor ki ve bu elbette katılımcılarla ilgili, hep gitmek istiyorum oraya. Karşının 333'ü diyorum Otra'ya hep...Enerji harika; yanılmıyorum eminim!!
Serpil'in yeni milongasına ve Armada'ya da katılacağım tabi yakında...Önce 18'inde canlı orkestra olduğu için ve tebrik amaçlı Serpil'inkine yani Maslak'takine katılacağım. Manzarası şahaneymiş zira; görmeli, bilmeli, üzerine yazmalı!
Oldies'i de hiç kaçırmıyorum; Dj inden sorumlu insan olduğum ve kendimi bu yönde seçip, seçtirttiğim için...İşini seçeceksin ya da seni seçecekler..:)
333' e gelince hep maksimum dans ettiğim yer oluyor nedense...Hatta geçenlerde Eşref'e diyordum ki," Yahu Eşref sen müziği içinde hissediyorsun biliyor musun?? Adeta titreşimi hissediyorum!" O da baktı onayladı ve gülümsedi...Adam uçuyor ya müzikle, ne güzel ve tabii birlikte dans ettiği de uçuyor, müzik tutkunuysa!
Tabii yine şaraplayıp gittiğim için milongalara genelde, direkt dansa başlıyorum..Kırmızı şarap doping gibi..Tabi fazlası değil..Arıza oluyor! :)
Elbette yine katıldığım tüm milongalarda süper danslar ettim. Ankara'dan gelen çok sevdiğimiz arkadaşımız -ki kendisi bana göre tam, her milongada olması gereken cinsten bir milonguero, kompleksiz, ful enerjik, pozitif, sıcacık ve dansa tapan cinsten + bir milonguearayı da mükemmel hissettiren, uyum adamı, Murat, enerjimize eneri kattı, sağolsun! Çok da iyi yaptı, keyifle tüm tandalarda yüzdük durduk..
Point de Fuji'de -ön salonun müptelasıyım aslında-olmasına rağmen Yüksel'in çaldığı eşsiz tandalar ve Güralp'in iyi bir milonga çıkarma çabası dahilinde harika gerçekleşti...Çok keyifli bir milonga olarak kazındı hafızamda.. Bolca dans ettim..Hatta Utku'yla olan bir dansımdan da o kadar keyif aldım ki, sadece müziğin içine dalıverdik gibi hissettim. Bu his en çok sevdiğim belki de..Tabi diğer milonguero arkadaşlarımla da o tanda senin bu tanda benim yolculuklara uzandık durduk..
Bir diğer Perşembe milongası da bir sonraki haftanın Perşembe Sınıfı Milongası oldu..Neşe, Ramo Go Go' nun düzenlediği bir etkinlikti. Tangojean'e bayadır gitmemiştik. Bu vesileyle orada da güzel tandalarla harika vakit geçirme şansımız oldu..Bu sınıf bir başka derim hep! O kadar çok sevdiğim insanlar var ki aralarında...Hep enerjiyle dolarım...Hatta doğumgünlerimizi bile kutladık; Neşe sağolsun beni son kova seçti yıllar önce...Yarı paluk, yarı kova yaşamım sürüyor işte o gün bugündür! Mutluyum, gururluyum...Bir eski arkadaşımız Şafak da sürpriz yaptı o gün ve harika tandalarla gelen çok eğlenceli bir dansı paylaşmamız da mümkün oldu..Komik ve enerjik insanlar sizi de enerjiyle doldururlar!  Muhteşem tandalar muhteşem milonguerolarla sürmüştü zaten öncesinde de...Ohh!
Cuma günü yeni düzenlenlenmeye başlanan, Ali Alper'in El Huracan milongasında da enerji max du. diyebilirim...Muhteşemdi...Artık bazı cumalar kesinlikle oradayım.Tabi Setenay'ın da d.günü kutlandı filan..Şahaneydi...Güzel dansların ardından, biraz erken kaçtım...Pugliese çalıyordu ve tüm sevdiğim milonguerolar dans ediyordu + çok yorgundum hemen yollara düştüm! Bir sonraki gün maratona da katılacaktım orada. Yakıtımızı, Yeşim'le ismine Kantin taktığımız Solera'mızda alıp milongaya akacaktık...:) Diyordum ki, neredeyse günlük kalori ihtiyacımın çoğunu yerli yabancı, şaraplara ayırıyorum diye. Yeşim de hedef koydu haftada 1,5 kilo Ebru...Hadi ver diye ama nafile!! :))
Ve bir gün sonrasında yediğim muhteşem yemeğin resmini görünce de yorumunu yaptı tabi, kaçış yok! :D
Dün dündür bugün bugündür...Eski bir politikacı da söylemiş olsa bu cümleyi bu konsepte uydu!  Politikacılar pek anlayamadığım insanlardır, ama arada cümlelerini kullanmak gerek ve şart!! :))
Gelelim Caminito'daki maratona;
 Sevgili İlkan, Özdemir ve Buket'in 1 yıl önce kurdukları sempatik, bu sıcacık mekana, stüdyoya, milongaya ve maratonların evine...Geçen yıl hemen hemen her günümüz orada geçti..Serhat, Sarhad, Burak, Özdi,, İlkan ve bir çok arkadaşımızla harika danslar, sohbetler, muhteşem anılar yaşadık! Unutulmaz, yaşanır!
Tabii Ebru sıkılgan arada değiştirecek, yeni yerlerde eski dostlarıyla buluşacak...Milonga kuşluğu ünvanını sürdürecek, yenilenecek, bambaşka vizyonlarla geri gelecek...
Neyse maraton da harikaydı diyebilirim...Sabah 5'te  Ferhat'la hala dans ediyordum...:)
Djler yine şahane, Çiğdem, Öznem, Mihran, Sedef & İzzet, Sezen,....Milonguerolar da Milongueralar da...Tabi bir de şahane sesli Esenimiz var...Yine muhteşem parçalarla bizi müzikal yolculuklara taşıdı ve dans etmemize bile olanak sağladı...:) O kadar güzeldi ki ambiyans, bu mini konser bitmese diye iç geçirdim, ama her güzel şey gibi son buldu! Tadı damağımızda kala kala!!
 Bu arada, ilk kez dans etme şansı bulduğum bir milongueronun da dansını şahane  buldum..Çok başarılı olacağı kesin Aron'un...Hissettim..:)
Muhteşem dansların ardından artık gözlerim kapanmaya başlayınca-zira enerji maraton boyunca hiç dinmedi diyebilirim- nihayet evimin yolunu tutayım dedim ki saat 6 ydı, bir trafik!!! Şok tabi küfrettim içimden bu Taksim'i delik deşik eden projecilere...Neyse evime dönüp uykuya dalmayı bekledim...Bol dans bol afiyet, bol sohbet...Biz İstanbul'umuzda milongalarda cenneti yakalmışız dostlarım...Muhteşemiz...Katılımcısından, organizatörüne, eğitmenine, şovcusuna, müzisyenine, mekancısına kadar!
Tabi şarap kalitesi de artıyor çok şükür....Gerçi bizim gibi tutkunları besleyecek milonga öncesi deneyim hizmeti veren yerler de mevcut...:) Ama milongalarda da kalite hoş! Her anlamda...
Bu arada bazı Milonguera arkadaşlarımz da bale dahil olmak üzere,  yogası pilatesi şusu busu her şeyi yapıyorlar maşallah! Kılım kıl ve hasetim...:))) Yahu esneye esneye kemik kalmadı bunlarda...Biri de Didem..Kız süper bir partner bulup şova çıksın diye bekliyorum...Muhteşem olacak! :))
Benim esneme yöntemimse Solera'ya uğrayıp nadide kırmızıları tadımlamak ve harika dostlarımla sohbet etmek oluyor genelde...Nedense ben de kendimde kemik yok gibi hissediyorum o zaman haha...:) Seçimler ve konseptler hep değişken, yeter ki zihinler sınırsızlığına ve özgünlüğüne ulaşsın...
Bugün de yollarımız Otra'ya uzanıyor...Bir sevimli kadın Yeşim pasta üfleyecek, biz de bolca dansla sohbet edicez..Aylin de incinen kasını 1 haftadır dinlendirdiği için bomba gibi düşecek..Merakla bekliyoruz!!! Tabi Alp-Ankara fatihi-, Özle, Çiğdem, Metin, Eşref, Özlem hepsi gelecek de gelecek...Muhteşem bir buluşma ve parti olacak o kesin...Haydi yeni bir haftaya da böyle başlıyoruz bakalım...
Yİne bolca milonga, saadet, neşe, enerji ve motivasyonla....
Hayat dansa, tangoya, melodiye, ritme akan bir nehir misali bizleri akışıyla yönlendiriyor....***