18 Şubat 2013 Pazartesi

Tangolic, 333, Ponte milongalarına uzanırız şimdi de...
Korkunç bir havaya uyandık 15 Şubat'ın sabahı ve itiraf etmeliyim ne yataktan,  ne de evden çıkmak istedim. Günboyu süregelen bir yorgunluk ve rehavet durumumu gözönüne alırsam kesin evime gidip dinlenirim diyordum. Lakin akşam oldu, güneş battı, tüm akış değişti Ebru'nun dünyasında. Pek klasik! :-)
Yemek yiyip Taksim'e, biraz hava almaya çıktım. Bu da pek klasik!!
Orada yüzlerce ve  bambaşka kültürü yansıtan insanları görmeyi, enerjilerini hissetmeyi seviyorum. Kırolarımız hariç yalnız! Facialar!!!
 İnternasyonel bir kültürü yansıtan İstanbulumuzun insansal hediyeleri ilk saydığım kitle. Tüm renkler parıl parıl parlıyor benim için ve bunu görebilmek müthiş!
Akşam yemeğimden sonra, bu kez şarap yerine çay içip milongaya gitme düşüncelerimin beynime akışını izledim ve iki bin kişiyle düşünme stratejimi- iki bin otuz beş  küsür sayıda arkadaşım olduğu için- çok kullandığım Facebook'uma, yani sanal ama benim için bir o kadar da gerçek dünyama  "Milongaya gitmeli mi, gitmemeli mi?" ifademi paylaştım tabii. Kaçar mı hiç! Facebook'la yaşayan bir kadınım. İyi mi trajik mi bilemedim! :-)
Ne olursa olsun farketmez çünkü,  mühim olan bana yardımcı olan fikirlerin belirmesi oldu ve kendimi milongada buluvermemdeki yardımları da sözkonusuydu!
Sakin başlayan milonga, çok keyifli ve harika dansçıların katıldığı bir gece ziyafetine döndü. Tabi bunda organizatörlerin yanı sıra, çok keyifli tandalarla bizi buluşturan Dj'lerden Sedef Hm ve İzzet Bey'in katkısı da çok büyüktü. Hatta bir valtz tandasına aşık oldum ve sağolsun İzzet Bey bu parçaları gönderdi bana. Minnettarım! Evimde dinleyip o anlara yeniden yolculuk yaptım tabi bir sonraki gün.
Dört arkadaşın da d.günü vardı o gece.  Ali, Ortaç, Yeşim ve bir yabancı arkadaş. Kova çağını yaşattılar. Bolca da pasta vardı ortalıkta, ama çoğu insan yiyemedi. Bolluk fazlalığı getirdi bu kez, normalin aksine. Çünkü bolluk yaşamdır! .-))
Milongada, asistan arkadaşlarla ve bir çok milongueroyla keyifli danslarımın ve İzzet Bey'le müzikalitede translar alemine daldığım dansımın ardından yine milongayı bitirip evimin yolunu tuttum. Bu korkunç havada bile içimizi ısıtacak bir milonga deneyimi yaşamış oldum yine yeniden ve bugün de. Tam haz ve tatmin, ne mutlu!
Ertesi gün ise, Ctesi tadını yaşamak adına,  kendime tatil verip, tüm günü evde Melody Gardot parçalarını dinleyip, bolca dinlenmekle geçirdim. Müthişti; ruhen arındım diyebilirim! Evle bütünleşmek de o kadar dinlendiriyor ki insanı, olmazsa olmaz! Bu da büyük haz ve enerji alanı! Ev çok şey ifade eder. Ev insanın doğduğu ve yaşam bulduğu, ifadelerini güçlendirdiği yerdir.
Sonrasında ise 333 milongasına aktım. Yeni bir milonga da vardı adı "Dual" adında, ama sıcak, sempatik ve bildiğim bir milongaya gitmeyi tercih ettim ve hiç pişman olmadım. Zaten ayaklarım ve kalbim seçim konusunda yanılmaz. Kalbim ayaklarıma bağlı da. Beynim nereye bilmiyorum...:). Kız Kulesini izlemek de çok keyif verir hem bana orada.
Milonga başlangıcında kütük gibi bedensel bir yapıya sahiptim aslında, ilginç. Zannedersiniz hiç dans etmemişim sanki daha önce. Tam kütük ya!!
Murat'la, Metin'le ve Alp'le olan trajik danslarımın ardından biraz açılmaya başladım. Sonrasında da çok keyifli danslar ettim ve Özle'yle, Arzu'yla ve bir çok akadaşla harika ve süper sohbetlere kanalize oldum yine. Tangoda yaşıyoruz bizler..Dünyamız bu..İş var güç var, sorun var , neşe var, aşk var, hüzün var, hayatta her şey var, lakin  tango da tüm yoğunluğuyla var.
Dj Maral'dı bu kez ve bir tandasında koptum diyebilirim. Grubun adı Amores Tangos ve parçalarının adı Tango Apocalypse'ti. Fikrimce muhteşem bir ekip, zira müzikal hazdan transa girdim sayelerinde. Hiç girmem ya bu tür duygu durumlarına! Keşke Türkiye'de de konser verseler. En önden izlemeye çalışırım!!
Milonga sonrası az bir sohbetin ardından evlere dağıldık tüm Ortaköy ve Beşiktaş ekibiyle. Bu kez çorba yok, öncesinde içmiştim..:)
Süper bir gecenin anısı da tüm hücreleriminde hayat buldu yine ve rüyalar alemine dalmakta geçikmedim.
Pazar Günüm, kocaman bir aile kahvaltısıyla başladı. Dayılar, kuzenler, yeğenler vs. çok kalabalık. Sabahları daralırım bazen bundan, sakinliği, sessizliği tercih ederim ama uzun zamandır bir araya gelmediğimizden keyifli oldu benim için. Leziz ve enfes bir öğlen kahvaltısının ardından klasik ailesel sohbetler yoğunlaştı;  arada farklı fikirler de hoş irdelemelere sebebiyet verdi ki bunu çok severim;  bizim ailemizde de çoktur. Tezat fikirler ve yaşamlar da. Ama yine de uyumla herkes birbirini anlamaya çalışır ve çoğu zaman anlar da, bazı zaman anlamasalar da sorun olmaz.
 Tabi Nilsu' muzun piyano resitalini Dvd de izlerken, Nehir' imizin bir süre sonra yaygarayı kopartması da ayrıca farklı bir  gözlem yapma güdümü arttırdı. Nilsu'ya olan ilgiden bunalmış olacak ki, küçük hanımefendi tüm sesindeki oktav potansiyelini ve gücünü gösterme çalışmalarına imza attı; bizi de dinleyici seçti. Ne mutlu bize ve aman ne de şanslı bir kitleyiz, sormayın! Ağlayacaktım bu gürültü karşısında. Tanrım! İnsan psikolojisi işte, bambaşka işleyen düşünceler ve duygular durumları akar akar. Hiç durmaz! 
 Biri 9, diğeri 7 yaşında bu çılgın ufaklıkların. Sorunu TV de çizgifilm oynatarak kısmen çözdük. Sonrasında tefle ve buldukları bir takım materyallerle süregelen bir müzik çalışmalarına başladılar; bu kısmı güzeldi; ekip çalışması! :-) 
İlerleyen saatlerde kendimi Ponte'ye yolladım ve harika bir şarap, peynir ziyafetinin yanında, bir şarap dergisindeki makaleleri okurken, Ayşe Tünsoy'un damak tadıma o gün çok uyan tandalarıyla boyutsal ve titreşimler yolculuklara uzandım. Yıllar öncesinde dans ettiğim bir arkadaşla da,  geçmişsel yolculuklara ve çok güzel anılara uzanan bir tandalar deneyimine uzandım ki, bu duyguyu tarif etmek kısmen zor! 6 yıl sonra karşılaş, süregelen tandalarla dans et, yoğunluklarla kop!
İşte bu yüzden tango büyüleyici! Bu dünyada yaşanılan derinlik, insanı Pasifiklere, uçurduğu boyut Cirrus bulutlarına kadar yükseltebilir. Nitekim, ben böyle hissettim!
Yeşim'in de milongaya ilerleyen saatlerde dahil olmasıyla keyifli bir sohbet ve harika danslar devam etti. Yalçın'la olan dansım da çok iyi geldi,  bir muhteşem valtz tandasında ve Pugliese de. Çünkü bu kez çok dingin dans ettik ve mooduma tam uydu.
Dinginlik, derinlik sarhoşluğu kadar  etkileyici ve hoştur bazen!! 
Kayak hiç yapmamış olsam da kayak hocam olarak seçtiğim Müge de vardı. Güzel bir kucaklaşma ve kısacık bir sohbetin ardından gözden kayboldu. Bir de parfümümü beğendi sağolsun! Her ne kadar parfümleri deodorant gibi kullanıp 3 günde bitirsem de. Trajik bir insanım bu konuda!!
Milonganın ortasında yine kişisel bir vahiy deneyimi yaşayıp şu cümlenin zihnime ulaşması vuku buldu.; ilginç! :-)
 "Al bir çakmak, yak! Yak hayatı. Tango uğruna yak dostum!"
Enteresan işte. Neyi yakıyorsun Ebruuu...Hoppala!!!
Ama yok yanacağız bu evrensel aşkla ve derinlikle...
Bu cümlede asıl kastım,
"Hayatın içinde tango olup yan!" dı aslında...
Sınırsız bir genişleme hissi sunan şeyin kendisi de bu yanış ve varoluş belki. 
 Her milonganın ardından hissettiğim de derinlik ve tatmin, ne yapacaksınız!
Milonga bitiminde de, yeni bir haftaya başlamanın heyecanı vardı üzerimde. Yıllardır Pazartesi sendromu yaşamıyor olmamın etkisi vardır bunda elbette. Sendrom yaşayanlar nefret ettiler şu anda benden biliyorum!! :-)) Ama her şey var hayatta ne yapalım. Kaçış mümkün değil!
Herkese harika bir hafta diliyorum; diledikleri gibi gelişen ve çook güzel geçen!!
Bugün uzanacağım milonga ise, Sun Plaza. Serpil'in bir kaç haftadır düzenlediği, yepyeni ve duyduğum kadarıyla da harika manzaralı ve ambiyanslı bir mekanda. Oko Tango'nun müzikleriyle, ortamın ve insanların enerjileriyle buluşup, yine harika tandalarla tangoyu yaşarken kopuşlarıma bir tanesini daha ekleyeceğim, hissediyorum.
Hayatlarımız hep nehirler gibi aksın, vadiler gibi huzur versin...***



2 yorum:

  1. Cumartesi günü La Milonga Dual yapmadıysan eğer Cumartesi gecen boş geçmiş demektir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapmadım ama hiç de boş geçmedi. Üstelik o kadar dolu geçti ki muhteşem bir milonga deneyimi daha yaşadım!!

      Sil