29 Aralık 2014 Pazartesi

Haftanın milongalarında her şeyden önce en maksimum uçuşlar, en lezzetli seyirler, çok çok derin connection'lar ve bambaşka tınılardaki tandalarla gürül gürül akan, hoş seyirli danslar vardı.Yani yaşama dair bir çok büyülü an bir bütünde birleşmiş, büyümüş ve gelişmiş, hepimizi içinde, merkezinde buluşturmuştu. Maratonu ayrı güzellikte, milongası ayrı renklilikte, sohbeti bambaşka kanallarda, lezzeti ise tüm aromatik üzüm yüklü frekanslarda.... Mutluluk, coşku her an bizimleydi!
Haftanın ilk milongasına getirecek olursam sözü, Pazartesi Günü Mısır Apartmanı'nda rengarenk, ışıl ışıl, huzurlu, konforlu, coşkulu ve bir o kadar da dingin Tangoz milongasıyla başladım milonga seyrime. Bütün güzel dostlarla, birbiri ardına gelen danslarımızla anın tadını çıkarırken, hoş sohbetlerle dolu masamızdaki coşkumuzun yanı sıra, ilk kez müziklerini dinlediğimiz Dj Aycan -Özhan düetiyle de süregelen bir lokal milonga havasının içsel huzurunu da hissettim. Dolayısıyla bahsettiğim güzel danslarım ise Jens'le, Philippe'yle, Soreş'le, Abdullah'la, Ulaş'la, Gül'le ve Aycan'la geldi. Güzel lezzetli bir kalabalıkla dolu bol akışan danslarla tamamlanmış kalbimin ritmi sayesinde, çok güzel hisler içimde geceyi noktaladım.
Salı Günü güzel bir ev keyfi yaptım, Çarşamba ise Kız Kuleli milongada yine sıradışı bir milonga deneyimine uzandım. İzmir'den gelen değerli dostum Kerem'le önce Zencefil'de muhteşem bir yemek sohbetiyle enerji depoladıkan sonra, milongaya geçerek,  Dj Ömer'in tandaları eşliğinde hem kendisiyle, hem hiperaktif milonguero Erdem'ciğimle tüm güzel danslarım, en dinamik seyriyle gece boyunca aktı ve durmadı. Yabancı katılımcıların ve iyi dansçıların birbiriyle buluştuğu gece, harika bir enerjiyle devam etti ve sonuna kadar da bu dinamizmi korudu.
Perşembe Günü, öncelikle iki muhteşem kadın Aslı'yla ve Dilek'le harika bir sohbet, üzüm ve yemek ziyafetinde buluştuk. Güzel müzikler eşliğinde  farklı farklı realitelerde gezindik ve bunları bulunduğumuz ana da tüm enerjisiyle topladık. Ardından Para Bailar milongasına katıldık. Yine harika bir kalabalık ve iyi dansçılarla dolu olan bir ortamla buluşmanın mutluluğu ile konumlandığımız yerimizde de en güzel dans akışlarına süzülmemiz mümkün oldu. En azından benim kanalımdan keyifli danslar hakimdi. Dj Tuğba'nın çok güzel seçkileriyle hem Kerem'ciğimle,  hem Hatem'le "Connection Guru" nun erkek versiyonu ve bir çok milonguero dostumuz dahil olmak üzere Finlandiyalı iyi bir milongueroyla, Francisco'yla, Samet'ciğimle en güzel keyfiyle, doruklarda bir dans keyfi yaşadım. Bu harika internasyonel havanın tüm ritmik nefesleri içimde günü tüm lezzetiyle tamamladım.
Cuma Günü Sultans of Marathon'un Inpark'taki birinci gününe katıldım. İlk kez düzenlenen bu organizasyonda, güzel bir katılımcı kitlesi ve iyi seviye dansçıların da buluştuğu bir ortam hakimdi. Bir çok Dj'in seçkileriyle renklenen gecede bir nevi dünya seyahati yapmış kadar hissettim kendimi. Avusturya'dan, İtalya'dan, Almanya'dan, Amerika'dan, Umman'dan, Şili'den, Finlandiya'dan ve yurdumun farklı kentlerinden bir çok iyi milongueroyla en güzel danslarıma süzüldüm. Gece 4,5 ile 5 sularına kadar da maratoncu olmaya çalıştım. Ne kadar başarılı olduğuma gelince de, şunu ifade etmeden duramayacağım. Benden olsa olsa  "Çakma Maratoncu" olur. Zira milonga saatinde maratona katılıp, en fazla sabah 5, 6 lara kadar dans eden, gündüz kesinlikle maratonda belirmeyip, tüm leziz sofra keyfini de yaşadıktan sonra ortama kanalize olan bir yapı sergiliyorum. Bu da benim kişisel tango anlayışım. Her şey keyfiyle, yoğun connection'uyla, müzikal coşkusuyla, konforuyla, doğallığıyla, zerafetiye, güzel dansıyla ve rahat akışıyla gelsin. Dolayısıyla favorim olan Dj Semeon'un müzik seçkisini kaçırmış oldum, çünkü gündüz saatlerinde milongada yoktum. Elbette bu Cumartesiydi ama burada değinmeyi doğru buldum. Oysa en çok beğendiğim Dj'lerden kendisi. Diğerinden biri de Analia Del Rubia. O bu maratonda yoktu ama festivallerde bayıldım seçkilerine. Elbette çok sayıda muhteşem Dj var hem yurtdışında, hem yurdumda. Bu da tangoya olan aşkı, hem önemi, hem de değeri sergiliyor. Dansçı ve Dj kalitesi tangoya bakış açımızı belirliyor çünkü. Ne kadar emek, o kadar kalite ve ilerleme....
Maraton boyunca, süper dansçılarla tanıştım, birbirinden muhteşem danslar ettim. Hepsi birbirinden tangoya aşık yapıda insanlardı bu dansçılar ve böyle olunca durum mutluluk hormonum yükselişe geçti. Daimi aşk her şeydir!
Cumartesi Günü'ne gelince, yine tüm günlük işlerimi ve keyif ritüellerimi tamamlayıp maratona geçtim. Orkestra Şefliğine kendi kendini aday gösterdiğinden emin olduğum Dj arkadaşın tandaları eşliğinde -dikkatimi dağıttığı için oldukça irrite oldum bu durumdan, ama komik bulanlar da olmuş o ayrı- bol sayıda danslara, bir çok dünya memleketinden şehrimi seçen dansçılarla kavuştum. Harika bir gece, iyi dansçılar, bol müzik ve connection tıkırtılı danslar...Zamanın birde, bütünde, anın evrende buluştuğu notalarda, melodilerde, evrende ve derin izsel, ifadesel pırıltılarda...
Şanslı bir kitlenin, şanslı insanları olduğumuzu düşünüyorum. Her uçuşumuz daha da yüksek irtifalarla buluşturuyor bizleri ve nice daha büyülü derinliklere her daim  kapılıp, en özgür ifadelerimize ulaşıyoruz. Bir de şundan eminim ki, tangoda dansa ve müziğe doymak olanaksız! Bilakis dans ettikçe, daha da bağlanıyorsunuz  ve iyice müptelası oluyorsunuz bu dansın. Hiçbir tanda yetmiyor, ayaklarınızı hissetmeyecek kadar bir yorgunluğa ulaşsanız bile,  bir sonraki milongalara, festivallere, maratonlara depar atarcasına koşuyorsunuz...
Öyle bir yol ki tango, her an sonsuzlukla buluşuyor, size ait ne varsa  bu sonsuzluğa yansıtıyorsunuz. Hem doğal bir uçuş cenneti, hem ruhsal bir terapi, hem de kalpsel ve bedensel bir bütünlük sunuyor. Bizim gibiler bazen hayatı tango perspektifinden de yakalarız. Bizler tangonun içinde, tüm benliğimizle akar, tüm varlığımızla hayat buluruz. Bizler bir anlamda deli, bir anlamda yaşamda çok şeyine ulaşmış insanlarız. Bulduğumuz yüksek irtifalar, en iç sesimizi tüm evrene yayınlarken, en dipteki hislerimizi de günyüzünde özgürleştirir; en derin okyanuslarda kendimizi güvende hissetmemizi ve tüm keşifsel maceralarda yön bulmamızı da sağlar. Bizler kendimizi bulduğumuz anlarda, ışıl ışıl parlayan tüm sesler, tüm renkler ve ışıklar oluruz.  Sonsuza kadar süren yankılar misali bir yelkenlide yolcuyuz...
Dolayısıya yine sıradışı bir geceyi, çok abartmadan sabah beş sularında bitirerek ertesi güne enerjimi saklamayı uygun gördüm.
Pazar Günü, Ponte'de yılbaşı kutlamasına katıldım. Normalde çok daha kalabalık olan bu milonga akşamı, biraz daha sakindi ama Dj Halil'in lezzetli tandalarıyla Murat'la, Satılmış'la, Mehmet Cemal'le, Almanya'lı ve Rus milonguerolarla, Soreş'le hoş rakslarımla hayat buldum. Gecenin ortalarında da Özhan ve Meltem çiftinin hoş, zarif danslarını izledk, Ayşe Hm'ın yılbaşı çekilişiyle güzel Cd'ler kazandık ve yediğimiz peynirler, üzümler içimizdeyken, bu çok soğuk kış gününde Reyhan'la Meydan'a doğru akan yürüyüşümüze doping malzemesi oldu. Haftayı tüm rakssal semalarda ve muhteşem tınılarda tamamladık.
Bu yeni haftaya ise buz gibi bir havayla başladık. Kış tüm feci soğukluğuyla bizi karşılarken hepimize yeniyılda dilediğimiz tüm hedeflerimize, arzu ettiğimiz tüm dileklerimize, tüm sevdiğimiz insanlara, coğrafyalara, aşık olduğumuz tüm aktivitelerimize ulaşmamızı ve hayatın akışına, içimizdeki tüm en derin aşklara kapılmamızı diliyorum dostlarım. 2015 en çok zaferlere ulaştığımız, en güzel danslarla daha da coşkulandığımız, en derin aşklarla hayat bulduğumuz, en manalı, kayda değer başarılar kazandığımız, sağlıklı,  bol yolculuklarla süslenmiş, güzel hislerle ve harika düşüncelerle dopdolu bir yıl olsun!
Tango her yaşın, çoğu beden ölçüsünün, başka başka tarzların, statülerin, bir çok inancın, rengarenk stillerin ve çok felsefenin insanını kapsayabilen bir dans. Yani özü tamamiyle ruhsal, kalpsel ve bütünsel.  Hepimiz tüm aklımızın, kalbimizin, bedenimizin çok daha da ötelerinde bir yerlerdeyizve belki de sebebi bu...
 "Connection" ve müziğin gücü adına, içinde bulunduğumuz her raks özümüzde, ruhsal akışımızla bizleri buluştursun ve bütünleştirsin dostlarım. Sizleri tüm gözlerimizdeki ışıltıların buluştuğu yerlerde, o yoğun frekanslarda ve en engin, büyülü semalarda bulabilmek ,sizlerle karşılaşabilmek dileğiyle... Sevgiyle, hazla, mutlulukla, coşkuyla, anla kalınız....

22 Aralık 2014 Pazartesi

Ne zaman bedenine çok odaklansan, kalbini, ruhunu, aklını ihmal edersin;
 ne zaman sadece kalbine, ruhuna, zihnine odaklansan, bedenini ihmal edebilirsin. Bu yüzden hepsiyle bütünlük ve denge aslolandır. Yani görünenin, hissedilenin, duyulanın, keşfedilenin, var olanın da ötesi olmak bizi belki de tangoyla buluşturan eşsiz bir yoldur diye düşünürken, günlük güneşlik bir havayla başladım yeni haftaya. İçimde yine nice güzel hisler, derin pırıltılar vardı sabah saatlerinden itibaren, çünkü eşsiz deneyimlerle dolu bir hafta daha yaşamış olmanın hazzını hissediyordum tüm kalbimde. Elbette hep bu derin nüanslar içinde salınmanın getirdiği bir his ve coşku tadı bu. Dip ve derinlik tutkusu da süregelen bir yolculuk misali...
Bu arada Türkçe'mizde derinliği ifade edebilecek sözcüklerin ne kadar az olduğunu farkedince çok hazin bir hikayenin içindeymişiz gibi hissediyorum. Oysa bu manayı tarif edecek yüzlerce sözcük olmalı, çünkü içinde sonsuz frekans vardır derinliğin ve derinlik tutkusunun, arzusunun sınırsız potansiyeli...  Anladığım şu ki, bunlar için yepyeni sözcüler türetmemiz şart! Hatta toplumsal  ifadeler bile bulabiliriz, bireysellerin yanı sıra..Bu da yaşadığımız şeyleri hissederek, yoğun yaşayarak, diplere cesurca ilerleyerek olacak elbette...Derinleşelim dostlarım, çünkü asıl tatmin orada!
Hafta boyunca aklınıza gelebilecek tüm milongalara katıldım, hatta buna kendim bile şaştım diyebilirim.
Pazartesi Günü Mısır Apartmanı'nda "Tangoz" milongasındaydık. Sevdiğimiz arkadaşımız Aylin'e de güyya sürpriz doğumgünü kutlaması yapacaktık ancak beni elimde pastayla Taksim sokaklarında yakalayınca minik bir hüsran yaşadım diyebilirim. Zira hızlı hızlı yürümeye çalışan bir kişi olarak, arkanızdan en son seslenmesini arzu edeceğiniz kişi "Ebru...Ne yapıyorsun?" diye seslenince bir panik haline bürünüyorsunuz ve yapay bir gülücük atmaya uğraşıp elinizde saklanamayacak kadar büyük cisme ve kendisine bir kez daha bakıp bu kez içten gülümsüyorsunuz ve "Basıldım" sözcüğünü de espri niteliğinde aktarıyorsunuz artık, son hamle olarak! Bari son hamleniz karizmatik olsun değil mi...Artık ne kadar olduysa..;-)
Güzel bir Karadeniz mutfağının hakim olduğu lezzetleri afiyetle yuvarladıktan sonra milongaya geçtik ve yine ışıl ışıl bir ortama açılan kapılar, tatlı insanlarla dopdoluydu. Masamızda Giuseppe, Aylin, Sakis, Philippe, zaman zaman Cem, Serpil ve diğer dostlar güle oynaya milonga ortamını solurken muhteşem danslara da uzandık. Giuseppe'yle sıradışı bir milonga tandasında, muhteşem bir enerjiyle, Sakis'le huzurla, konforla ve adeta Girit Ada'sında salınırcasına -zira kendisi oralı-, Mustafa Bey'le anla, müzikle, Aycan'la keyifle, tatla, Soreş'le enerjik bir lezzetle, sonlarda da Aslı'yla da yine esprili bir ritüelle...
Elbette gecenin ortalarında harika bir doğumgünü dansı ve pasta kesilme töreni yapıldı ve her saat her şey yiyebilen dansçılar dünyasında bu bol çikolata yoğunluklu pasta dilimleri de çatal çatal halledildi...Hatta daha dün Ponte'de yenmemiş peynirleri Hakkı'ya, Fümerel'e ve Aysun'a verme çabam aklıma geliyor da...Ve hepsi iştahla da yuvarladılar yurdumun süt ürünlerinde kıvraklık yakaladığı peynirlerini...Her saat, bir şeyler yiyebilen yegane insanlardır bu alemde Milonguera(o)lar, bunda daha bir vurgu oluşturmayı manalı buldum bugün! Yeriz,içeriz, sohbet ederiz, dans ederiz..Gayet basit ama yine de bol nüanslı süzülümler yani..
Neyse gecedeki eğlenceli, espirili, dinamik doğumgünü dansı da, Dj İbrahim'in birbirinden güzel tandalarıyla gelen akıştaki tüm danslarımız da muhteşem bir şekilde geceyi tamamlayarak hoş bir sohbet eşliğinde evlerimize yöneldik..
Salı Günü uzun zamandır gidemediğim "La Cumparsita" milongasına katıldım. Yine güzel, ışıl ışıl, sıcacık bir enerji hakimdi ortamda ve Dj Burcu'nun çok  güzel tandalarıyla hoş, keyifli, neşeli danslarım Sakis'le, Metin'le, Hakkı'yla,Ogün'le ve bir kaç dostla daha aktı.
Bu milongadaki şiirsel ifade gerçekten hoşuma giden bir ambiyans. Sanatsal bir doku var orada ve her gittiğimde, ortamın içinde rahat ediyorum, huzur hissediyorum ve geceden keyifle ayrılıyorum. Bu da gittiğimiz yerler için mühim bir husus! Oldukça hoş dansçılarla süslenmiş geceyi, adını yansıtan son parçamızı da dinleyerek ayrıldım ve mışıllar alemine koşarak geçiş yaptım...
Çarşamba Günü 333, yani diğer adıyla "Kız Kuleli" milongadaydım. Hoş bir kalabalık hakimdi gecede ve bir hayli geç saatlerde milongaya katılmış olduğum için Dj Okan'ın seçkisi eşliğinde yabancı bir iki arkadaşla, Metin'le ve Özgür'le dans ederek üzüm tanenlerinin yoğunluğu içimde, hafif sallana sallana eve koştum. Zira öncesinde de Evrim ve Ezgi'yle bir hayli aromalar ve yaşamsal izlerin üzerimizdeki etkileri üzerine yoğunlaşmıştık. Hal böyleyince bizdeki salınma halleri bir miktar daha yükselişe geçti tabii...:-)
Perşembe Günü muhteşem bir sohbet, ışılsal ritüel, lezzet ve unik paylaşımsal dolulukla dolu saatlerin ardından "Para Bailar" milongasına katıldım ve yine olağanüstü bir kalabalık hakimdi. Önceden milongaya giden müzik ortağım Hakkı'cığım sayesinde yerimiz milongaya ulaştığımızda hazırdı. Yoksa o kalabalıkta hapı yutabilirdik. Böylece hapı daha sonra geceye dahil olanlar yutmuş olabilir, biz atlattık şükür!
Yine iyi dansçılarla dolu gecede harika danslar, keyifli sohbetler, başarılı performanslar izledik. Hem Yalçın- Burçu çiftinin, hem de Utku-Romina çiftinin danslarını gerçekten çok beğendim ve keyifle izledim. Hoş bir ifadeler bütünü, lezzetli tınılar sundular... Kendi danslarıma gelince de elbette harika danslarım Hakkı'yla, Sakis'le, Samet'le, Şili'li arkadaşla, Can'la ve kadın 'leader'lardan ise Simge'yle Dj Halil'in birbirinden güzel tandalarıyla sürdü. Bu arada Simge'nin lead'i ile beni gerçekten şaşırttı diyebilirim. Son dönemdeki kadın leaderlar acayip oldular gerçekten. Bazılarıyla dansımız esnasında ufak şoklar yaşıyorum. Bu kadar net, güçlü ve odaklı enerjileri inanılmaz...Hepsine bravo!
Dolayısıyla yine güzel bir gecenin tadı damağımda harika bir milonga serüvenini daha bitirdim
Cuma Günü "Milongahane" milongasında yine harika bir milonga seslenişi daha avuçlarımdan dünyaya, atmosfere ve evrenin tüm boyutlarına doğru yankılanırken, gecenin Dj Mihran'ın sakin tınılı tandalarıyla Erdem'ciğimle tandalarca engin denizlere yelken attık, masmavi sularda yüzdük ve Cem'le milonga tandalarında rakssal zenginliklere ulaşırken, Onur'cuğumla da güzel bir tandada çok hoş, enerjik sulara dalış yaptık. Gece güzel bir kalabalıkla doluydu ve masamızdaki "The Milonga Kid"  yani Erdem -tamamiyle "The Karate Kid" filminden esinlenilmiştir bu lakapta- ve "Çılgın Milonguera" Didem'le bardak bardak evsahibi Didem'in çaylarını yudumlarken, pek keyifli sohbetlere süzülürken Murat-Ece çiftinin sade, keyifli ve "connection" yoğunluklu danslarını izledik. Sanıyorum "dans" izlemek gerçekten keyif veriyor ki bu hareketlerin ötesinde ne yapabileceğimizle de alakalı. Kendi adıma bu yeni stillerini naif, hoş ve seçkin bulduğumu söylemeliyim. Bir de son dönemde dansçılar biraz daha connection, adım ve müzik yoğunluklu dans ediyorlar gibi geliyor bana. Bu da daha farklı bir yola yelkenleri açmışız ve güzel bir seyirde ilerliyoruz demek.  Çünkü tango başta ruh demek, onu yakalayınca her şey tutku, derinlik, renk ve dinginlik okyanusuna açılıyor..Açık denizler olsun, eşsiz ruhsal büyümeler de yanında gelsin, değil mi..
Sonuç olarak yine süper geçen bir geceyi daha noktalayıp, evlerimizin yolunu tuttuk.
 Bu arada Bora çıkışta, kafa masajı yapan tellerden oluşan malzemesi sayesinde beyinlerimiz hafif elektrikli hale dönüştürdüğünden olsa gerek, Beşiktaş semalarında, gecenin bitmeyen tükenmeyen enerjisini yeniden bir başka gözle keşfettik. Pek enerjikti ve renkliydi. Bu semt bir başka oldu son yıllarda...Canlı, enerji yüklü, gencecik ve rengarenk!
Cumartesi Günü geleneksel Martı uçuşunda ve her zamanki masamda konumlanıp, atmosfere üzümümle ve dostlarımla yudum yudum yayılırken, Dj Sabri'nin harika tandaları ve güzel cortinalarıyla çok güzel bir milonga keyfine başladık. Yine hoş bir kalabalıkla ve tatlı dostlarla dolu atmosferde, en keyifli danslarım birbiri ardına Murat'la, Sabri'yle, Erdem'le, Sakis'le, Cem'le, Aziz Abi'yle, Hakkı'yla ve bir çok dostla daha tüm yoğunluklarıyla, yüksek enerjileriyle, müzikaliteleri ve "connection" odaklı nüanslarıyla geldi. Danslara ara verdiğimiz esnadaki sohbet kahramanlarımızdan  Müge'ciğimle sıradışı düşünsel yansımaların izlerini sürüp keyif çatarken ve kahkahalara kapılırken, Dilek'le, Songül'le, Anette'le, Canan'la, Cem'le ve Sakis'le bol fotoğraf seremonisine de  talebim itibariyla kanalize olduk. Bolca fotoğraf çektik, bolca güldük, bolca kalpli çikolataların felsefesel ifadelerine değindik. Sanırım hepimiz mutlu olduk, hepimiz coştuk ve bolca da dans ettik.Yine en güzel lezzetler içimde bir Cumartesi'yi daha noktalayıp saatlerce uyuduğum Pazar Günü'ne uyandım.
Haftanın son milongası Ponte'de her zamanki masamda günün gazetelerini gözden geçirip - çünkü günboyu dışarı adım atamadımi hava trajikti ve gazete sefası bu saatlere kaldı- bir şeyler atıştırıken, son milonga serüvenine başladım. Ayşe'ciğimle sohbetimiz, sonradan masamı şenlendiren Jens'le ve Aslı'cığımla bol esprili diyaloglarımız ve peynirsel, üzümsel sefamız, fonda Dj Aykut'un leziz tandaları ve şahane cortinaları ile süregelen tüm danslarımız, bu yaşadığımız anları  her zamanki gibi ölümsüzleştirdi. Çünkü anılarımızın yanısıra fotoğraflarımızla da bugünü farklı bir boyuta taşıdık..
Bu arada Almanya'dan gelen arkadaşım Jens, burada yegane dans edebildiği kişilerden öncelikle gözüne çarpan kişinin ben olduğumu söyledi dün. Sebebi "cabeceo" yapabilmiş benimle  çünkü dedi ki "Point' e geldim ve etrafa baktım bir süre. O zaman gerçekten bana bakan, beni gören bir tek kişi vardı, o da sendin Ebru" dedi ve durum böyle olunca da bu iyi dansçı arkadaşımla tanışmış ve dans etmiş olduk. Niye bizi dansa kaldırmıyorlar diyen hanım arkadaşlar, göz temasından kaçınmayınız diye belirtmek istiyorum. Zira tangoya akmak için ilk davet bu bakışlar değil mi...Zaten enerji de baştan ordan akıyor...Gözler yalan söylemez denir ya, tangoda da ifadenin rengi ve şeklidir göz teması. Dansa davettir, dansa akmanın temelleridir...
Bakalım, görelim, odaklanalım ve dans edelim dostlar, daima dansla coşalım!
Elbette Ponte'de de hoş bir kalabalık hakimdi  ve en güzel danslarım Satılmış'la, Kenan'la, Jens'le, Hakkı'yla ve Luz Lotus hanımefendiyle geldi...Tandalarca, seferlerce çok güzel danslar ettik ve geceyi tüm tadıyla, tınısıyla noktalayıp haftayı bitirdik.
Farkettiğiniz gibi yoğun bir milonga akışıyla tamalanan haftamızdan içimizde kalan izler, güzel gülümsemelerimizi ve içimizde hoş hisler yaratabiliyorsa ne mutlu bizlere...Bolca yaşamaya ve akmaya devam!
Dolayısıyla yeni haftamız hepimize güzel umutlar, süper kazançların yanı sıra hoş olan her şeyi ve her güzel  insanı getirsin dostlarım. Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlarken son olarak tangonun benim için "connection" ve müzik dokusunun yanı sıra diğer manasına değinmek istiyorum.
Tango bir yaşam tarzı, devrimci bir düşünce şekli, müzikal bir yolculuk, tınısal hareketlilik, hissel zenginlik, ifadesel doluluk, connection bazlı yaratıcılık, aşk yoğunluklu ve derin kapsamlı bir bütünlüktür. Kesinlikle sadece ve rastgele bir hobi ya da zaman doldurduğumuz bir aktivite değildir. Yaşamdır, ifadedir, tutkudur, coşkudur, kopuştur, aşktır, duyuştur, hissediş ve uçuştur.
Evet tango her şeyin ötesidir...
İşte o ötelerde ve tüm engin okyanuslarda görüşmek dileğiyle dostlarım, 2015 hepimize muhteşem pırıltılar getirsin, olmaz mı...

15 Aralık 2014 Pazartesi

"Bazen hiç tanımadığınız insanlarla aynı masada oturuyorsunuz ve biraz sohbet edince farkediyorsunuz ki, en muhteşem insanlardan birileri gelmiş aynı masada buluşmuş sizlerle...İnanılmaz bir manyetik alan olmalı yaşadığımız dünya. Bunun bilimsel olduğundan eminim! Ve tarihteki ilk tango partnerimi düşününce, sınıfta yanyana bulunuyor olmamızdan dolayı partner olmuştuk. Sonra yıllarca devam etti  partnerliğimiz ve şimdi de her karşılaştığımızda aynı heyecanla ve keyifle, ful enerjik dans ederiz. Ne mutlu bize...Tangoyla hep büyüyoruz...
Aslında ders aldığımız dönemde, ikinci dersimizde komik bir olay olmuştu, tartışmıştık ve salonda ayrı köşelere geçip, somurttuğumuz bir esnada hocalarımızdan Sara, "Ne oldu, kavga mı ettiniz" diye sorunca, ikimiz de hem ona, hem birbirimize bakıp kahkahayı basmıştık. Tabii hemen barışmış ve yine bolca çalışmalara devam etmiştik. Keyifli, hoş ve enerjik günlerdi o günler...Daha da bir gençtik tabii...Sonra tüm dansçıların, kendimin, arkadaşlarımın hareketlerini düşününce kafamda fikirler uçuşmaya başladı. Onlardan bazıları da şunlardı;
Tangoda müziğin içindeki ritmlere, melodilere çok fazla uyum sağlayabiliyoruz ve buna bağlı dinamikleri de yaşıyoruz dansın içinde. Elbette yaşamlarımızda da, çünkü ritmler hep içimizde ve melodiler de ruhumuzda sanki. Biz tanguera(o)lar aslında biraz esintili, biraz asabi, biraz hassas, bazen ego tavanda, nadiren mülayim, çokça kopuşta ve transta, tangoya bağımlı ve aklı fikri tangonun içinde, bazen güleryüzlü, zaman zaman somurtkan, gıcık kapan, bazen de etkilenen, sevinen, hayran olan, seven, aşkla, tutkuyla dolan ve özgür olan bir yapıda. Çünkü Pugliese'nin, Di Sarli'nin, Biagi'nin, Varela'nın, Diaz'ın , Piazzolla'nın, D'arienzo'nun, Troilo'nun, Tanturi'nin, Calo'nun, Canaro'nun, Lomuto'nun, Fresedo'nun eserlerini dinleyip, bir de içinde tüm bütünlüğünle kulaç kulaç yüzünce, çok sakin bir yapıda olmak zor. Zira müzik ritmsel renklilik, hareketlilik demek,  yani mülayim dansçı yok arkadaş. Varsa da istisna ve kaide bozulmaz!"

Bu cümleleri bir kaç gün önce yazmıştım ve bugün tam olarak da "aynı masada bulunma" durumu ile  ilgili olanlarda benzer deneyimlere uzandım, yeni insanlarla da tanıştım Ponte'de ve harika iki yay kadınının doğumgünü seremonilerinin, olağanüstü tatsal, üzümsel, peynirsel ve sohbetsel lezzetlerin yanı sıra Dj Burcu'nun harika tandalarıyla da çok güzel  danslarla haftayı büyük bir mutlulukla bitirdim.Başlamadan bitirdin diyeceksiniz ama bu kez sondan başa geçeyim dedim. Bir değişiklik olsun!
Ponte yine konforlu ve ışıl ışıl havasında bizleri içiyle kavuştururken- yılbaşı için harika süslemişler bu arada-  ev sahibesi Ayşe Hanım tüm güleryüzüyle bizleri selamladı ve  hoş bir doğumgünü masasında konumlanarak en tatlı milonga deneyimlerinden birine daha uzandım...
Yaşam anlardan ibaret diyorum ya hep, o anlar o denli  büyülü oluyor ki bazen, bunları yaşarken şaşırıyorum. Sanırım insanın kendi kendisini şaşırtması tutkuyu, heyecanı, coşkuyu oluşturuyor ve yaşamı bambaşka bir yaşam yapıyor.  Yani belki de şaşırdığımız oranda ,gerçekten yaşıyoruz.  Soluk almanın ötesi bu, soluklarımızla yeniden, daima doğmak gibi... Zaman zaman dansın içinde de o denli yoğun duygular hissediyoruz ki, bu da insanı yoğun bir hale, değişik bir varlığa, yapıya dönüştürüyor...Uçuş daimi!
Neyse konumuza dönersem, doğumgünü sahibeleri Sergülen ve Özlem'in yeni yaşlarını keyifle ve iki pasta eşliğinde kutlarken, ben de lezzetli danslarıma Kenan'la, Satılmış'la, Murat'la ve bir çok dostla uzandım ve  harika versiyonlu "La Cumparsita"ları duyup, dans ettikten sonra eve yollandım
 Bu arada soğuk ve gıcık havalar hafta boyu gündemdeyken Pazartesi açılışını da "Tangoz" un, Mısır Apartmanı'ndaki huzur, neşe, ışıltı ve sıcaklık dolu milongasıyla yaptım. Nice tatlı dostla ve iyi dansçılarla zamanı hem harika sohbetlerimizle durdurduk,  hem yaşamı bir anlamda sonsuzlaştırdık, hem de Dj Özhan'ın tandalarıyla muhteşem danslarla coştuk.. Masamızda neşelenen milonguera(o) ekibinden Aylin, Gül , Serpil, Ulaş, Betigül,Aslı, Philippe -Fransız bir arkadaş, ben çok sohbet etmesem de bol bol fotoğraf ricam oldu kendisinden, o da yılmadan çekti- ve bir çok arkadaş ile kahkahalara gömülürken, oranın sevdiğimiz milonguerolarından Soreş'le, Aycan'la ve yurdumun diğer milonguerolarında Mustafa'yla, Metin'le ve Ulaş'la harika danslarımla yolculuklardan yolculuk beğendim. Gecenin ortalarında  Orhan ve Burcu çiftinin üç, dört parçalık performanslarını izledik ve dans  coşkusu ve aşkı şakaklarımda, mutluluk en yüksek tavanda geceyi en serin ama sıcacık hissiyatıyla bitirdim.
Salı gününe gelince yıllar önce yitirdiğim babacığımın doğumgününü kutladım öncelikle içsel olarak. Ölüm konusuna gelince,  bir kaç yıldır ihtisas yapmış varsayıyorum kendimi, çünkü o kadar çok canımın içi derecesinde yakınımı kaybettim ki, artık doğum kadar doğal geliyor ölüm de... Hatta ölüm ve yaşam aynı yerde gibi varsayıyorum bazen. Bu yorumumu aslında kuantumcular destekler. Bir anlamda aynı yerde de diyebilirler; boyutsal farklılıklar dışında benzer realiteler de...O yüzden bilinçsel denizlerimizde kulaç kulaç yüzerken hayatta kazandığımız deneyimlerden yeni öğrenimler kazanır ve keşfederiz; bazı deneyimlere daha bir ağırlık veririz, içine çok zaman akıtırız. Bizim gibi aklı fikri tangoda olan vatandaşlar ise tangoda yaşamı, yaşamda tangoyu solur adeta. Bu  da ilginç bir algı süzgeci sunar insana, çünkü bizler dans, müzik, tango ve "connection" tutkunu bir halde yaşamda salınırken, tüm tutkularımız yaşamı bambaşka bir renge boyar, farklı kılar ve bambaşka bir ambiyans oluşturur...Tangoya ilk başladığınız aydan itibaren kapılırsınız ve bu yoğun tutku, karşı konulmaz cazibesi ile tanışırsınız ve birleşirsiniz. Eğer severseniz, sonsuza dek seversiniz tangoyu, ya da hiç bulaşmazsınız...Biz bulaşıp, yakayı, paçayı, kafayı, ruhu, aklı,bedeni, kalbi ve hepten her şeyimizi kaptıranlardanız...Hap ve yutma hikayesi temel noktasi ki, buna "aşk" diyoruz...En azından ben öyle yorumluyorum."Aşk" olmadan da yaşamışsın, yaşamamışsın ne fark eder...
Aşkla yaşayacaksan yaşa felsefesinde oldum daima ve sanırım da bu yolda tam gaz, ful kapasite ilerliyorum!
 An itibariyle, haftanın son milongasını bitirip günceyi gece üç sularında yazmaya kalkınca, fonda günboyu en az on beş kez dinlediğim Hugh Laurie'nin yorumuyla "El Choclo", "Kiss of Fire"parçası yankılanıyor. Kadın vokalin sesine ve yorumuna inanamadım ilk duyduğumda ve öyle çok bayıldım ki ses rengine, 2015 'in parçası seçtim bunu. 2014'ünkü ise Civil Wars'tan "Dance Me To The End Of Love"dı, ruhu şad olsun!
 Güle güle 2014, hoşgeldin 2015 diyorum ve bu eşsiz parçanın tüm notalarını ve sessel hareketliliğini önümüzdeki yıla ve aylara aktarıyorum. Hepimize şans, mutluluk, sağlık, aşk ve kazanç getirsin  2015 öncelikle...Sonrası da akar, dolar, coşar gelir değil mi..
Sonuç itibariyle, huzurla ve keyifle tamamladığım Pazartesi milongasının ardından Salı ve Çarşamba günleri kış uykusuna yattım. Perşembe Günü ise "Para Bailar" milongasında yerimi aldım. Öncesinde eşsiz bir arkadaşımla muhteşem bir sohbetler, lezzetsel ve paylaşımlar bütününe ulaştık. Sonrasında da milongada Dj Yusuf'un hoş tandaları eşliğinde, söz verdiğim gibi tüm hücrelerimi piste, zemine aktardım ve tüm enerjimi tüketene kadar Ferhat'la, Utku'yla, Onur'la, Şili'li bir milongueroyla, Samet'le  ve bir çok dostla dans ettim. Çaylar, üzümler havada uçuşuren geceyi en tatlı semasında noktalayarak Cuma'ya uzandım. 
Korkunç bir hava vardı Cuma günü. Buz gibi bir soğukluk dalgası ve feci bir yağmur...Şu an düşününce bile içim titriyor! Dolayısıyla yine "En yakın milonga, en iyi ve güzel milongadır" mantığımla "Milongahane" milongasına geçtim. Dj Engin'in güzel tandalarıyla da karşılaştığımız keyifli bir dansçı kitlesi ile en az 10'ar bardak çay, bol sohbet ve leziz dans seremonileriyle harika bir gece daha yaşadık ve bu güzel anlarla soluklandık. 
 Sevdiğim milonguerolardan Volkan'la, Antalya'lı bir dostla, Didem'ciğimle bir kaç tanda -mis gibi lead ettim bu kez-, Hakkı'yla, İsmail'le, İzzet'le, Bora'yla, Onurhan'la harika danslara uzandım ve gece boyu da hep dans ettim. Eve de ayacıklarım ağrıdığı için,  gönül rahatlığıyla döndüm. 
Dans edemeyince pek asabi olabiliyoruz bazen değil mi... ki bu da bir çeşit "miloguera(o)" rahatsızlığı belki de...İstediği, dilediği oranda dans edemeyen milonguera(o) haşindir, asabidir, somurtkandır, bu böyle biline...Yani gülücükler dağıtan bir dansçı gördüğünüzde bilin ki, bol  rakslar ya da çok keyifli danslar etmişlerdir ve bu vesileyle  göklerde uçuşarak  salınıyorlardır ve mutluluktan uçuyorlardır... Demedi, demeyin! 
Cumartesi Günü'ne geldiğimizde ise yine uçuşlarımızda tavan yaptığımız Martı Elegante milongamıza koşarak gittim. Dj Murat'ın sıradışı tandalarıyla ve masamızdaki güzel insanlarla olan sohbetlerimizle de coştuk, koptuk, güldük, derinleştik ve bolca eğlendik.
 Tatlı bir kalabalığın hakim olduğu gecede aklımda kalan tüm güzel danslarımdaki pilotlardan Murat, Ertuğrul, Aziz Abi, İsmail, Mehmet, Hakkı ve ismini hatırlayamadığım bir çok dost vardı. Bol dans ve üzümle yıkanıp, hafif kayarak, sıçrayarak evlerimize dağıldık. Yine en güzel tınılar kalbimde ruhumu milongaya adayarak yeni bir güne uzandım ve Pazar günü çok geç kahvaltıyla güne olta attım. Sonrasını da biliyorsunuz Ponte, üzümler, peynirle, ambiyans, sohbetler, müthiş tatlar, harika ritmler, melodiler eşliğinde nonstop danslar ve sınırsız sayıda uçuşlar alemine yolculuklar...İnsan alışınca hep arıyor bu güzellikleri...Bazen bizler milongalarda yaşayan canlılar gibiyiz... Çünkü oralarda soluk alıyor, renk buluyor, çok sayıda translar yaşıyoruz. Zaten şu koskoca ve bir o kadar uzun ama çok da  kısa hayatlarımızda yaşadığımız mutluluklar ve neşe dolu paylaşımlarımız dışında aklımızda, kalbimizde ne kalıyor ki...Bir düşünelim sadece...En azından hafta boyu yaptığımız bir rapor, gıcık  bir patron ya da sevimsiz bir iş arkadaşı, rekabetçi sistem vs gelmiyor...İşte aklımıza gelen şeyler hayatımızın merkezi aslında, gerisi ise sadece sisteme ait deneyimler ve bazen mücadeleler... Hoş sistemleri de insan kendine uyarlamalı bazen. Evet burada kova genim ağır basıyor. Sistem sen ol ki, her şeyin kendi kanalında değişsin. Ziral hayal diye nitelendirebileceğimiz   yaşamlara uzanan çok sayıda insan, arkadaş tanıyorum. Dolayısıyla bu hayatta her şey gerçek olabilecek kadar potansiyel sağlayan, güçlü ve hayal olabilecek kadar da sanal olabiliyor bazen. O yüzden seçtiğimiz realiteler bizleri gerçek varlığımızla, ideallerimizle, hayallerimizle ve tutkularımızla buluşturuyorsa asıl hikaye orada başlıyor. Hikayeler oldukça, yaşandıkça da hayatlarımız bu evrendeki dönüşe, hareketliliğe ve bir o kadar da dinginliğe uyum sağlıyor. Her şey anlarla birlikte senkronize oluyor. Sekronize oluyorsak da o zaman bütünde bir, birde bütün oluyoruz işte...
Dolu dolu pırıltılarla geçen haftamızda yine çok sayıda tandayla akıştığımız, yoğuştuğumuz, yükseldiğimiz müthiş rakslarımız vardı. Dileğim bu yeni haftamız da hepimize aydınlıklar, neşe pırıltıları, mutluluklar, derin coşkular, huzurlu tınılar, sağlıksal adımlar,  güzel kazançlar, tatlı dokunuşlar, süper lezzetler ve harika, sıradışı milonga deneyimleri getirsin dostlarım. 
Kalplerimizin gümbür gümbür attığı anlarda, birbirimize en derinden, içten sarılalım, zamanı unutalım, yeni, güzel  realiteler oluşturup, sohbetlerimizde ve paylaşımlarımızda kahkahalarla yıkılalım. Hepimize mutluluk verici danslar ve eşsiz deneyimlerle dolu yolculuklar...

8 Aralık 2014 Pazartesi

 Yağmurlu bir kış gününde, yeni bir haftaya daha başladık. Az önce çok değer verdiğimiz bir aile dostumuzun ve müşterimizin vefat haberini aldım. Elbette çok üzüldüm ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı hep birlikte neşeyle kutladığımız o muhteşem güne bir an gidip, geldim ve daha bir kaç gün önceki hoş bir sohbetimizi de anımsadım. Hayat kısa diye düşünürken de, Zakkum'dan "Anason"parçasını açıp yüksek sesle dinledim. Özel ve manalı sözleri vardır bu parçanın "Birer birer ayrılır masadan dostlar" vs. 
Birer birer gideriz farklı boyutlara gerçekten. Bu yüzden her keyifle paylaştığımız an, büyük bir hediye niteliğinde ve bir daha yaşanamayacak kadar da özel. Sonsuzluk, bu yaşadığımız nice güzel anlardaki mutluluğumuzda ve paylaşımlarımızda. . Evrenin tarihini değerlendirirsek, yaşamlarımız minik bir zaman periyodunu kapsadığına göre,öncelikle bu hayatımızda bizi ruhen, kalben dolduran deneyimlerle aydınlanmamızı diliyorum. Aydınlanmanın ötesi, öze giden güzel  bir yolculuktur çünkü...
Geçtiğimiz haftanın milongalarından bahsetmeden önce, yıllar önce katıldığım bir seminere değinmek istiyorum.Orada değerli bir Spiritüel Trainer, Healer, Guru' nun konuşmasını dinlemiştim. İnsanın "Higher Self" lerine dair bir konuşmasında, konuyu daha da incelikleriyle detaylandırırken, kadının biri sürekli soru sormaya başladı ve uzun süre de durmadı.. Bir kaç kez soruları yanıtladı guru, ancak bu kadın hiçbir şekilde aldığı yanıtlardan tatmin olmuyordu ve sanırım yanıtları dinlerken, soru sormasında olduğu gibi  meraklı ve ilgili değildi. Çünkü salondaki hemen hemen herkes anladı söylenenleri ve dolayısıyla  'öf'leyif, 'pöf' lemeye ve kadına en gıcık bakışlarını fırlatmaya başladı. Elbette onlardan biri de bendim. Hepimize ait bir zaman dilimini çaldığı için,bu kadına gerçekten bir anlamda kıl oldum. En az 250, 300 kişiydik salonda.
En son soruda ise, "Guru" çok zekice bir yanıt verdi ve kadın çok sinirlendi, köpürdü, apar topar aldı çantasını gitti. Tüm salondakiler, kadın çıkar çıkmaz coşkuyla alkışladı. Çok komik ve güçlü bir bağ, sinerji hissettim o an. Alkışlar müthişti ve yankısının enerjisi hala kulaklarımda diyebilirim. Sonra "Guru" dedi ki, "Hepinizi çok seviyorum çünkü özünüzü görüyorum. O çıkan kadını da seviyorum, çok tatlı ama hepiniz sinirlendiğiniz için onu salondan çıkartmak istedim. "
Elbette hepimiz çok etkilendik aldığımız bu yanıttan ve yaptığı esprilere de bolca güldük!
İletişim odağım o an devreye girmişti ve işte herşeyden önce olağanüstü bir İletişim Master'ı karşımda duruyor diye düşünmüştüm. Spiritüel deha ve algısal derinlikteki yetenek de bunun sebebi olmalı elbette...Kurduğu cümlesinde birlikte bütünlüğü, bütünlükte bireyi ve bireyde bütünlüğü kapsayan bir çerçeve yapıyordu ve yaydığı enerji de eşsizdi.
" Hepinizi seviyorum, çünkü özünüzü görüyorum".
Sonra düşündüm, sevdiğimizi belirttiğimiz bir çok insanın ne kadarının özünü, ışığını ve içindeki aşkı görüyoruz diye...Bizim tarzımızdan, yapımızdan farklı bir hareket, davranış, düşünce ve duygu ifadesi bile, sevme enerjimizi bir anda sinir olma ve gıcık kapma enerjisine dönüştürebiliyor değil mi ve nice örneği de vardır...
Yani biz insanlara bakıyoruz ve aslında ne görüyoruz;
onları duyuyoruz ama özünde ne dinliyoruz;
onları hissediyoruz ama nasıl bir enerji ve duygu yoğunluğu hissediyoruz ve kendi enerjimizi yaşamanın yanında ne kadar onlar için empati yapabiliyoruz?

Aslında olay bu işte;
Özü görmek, özü duymak, özü hissetmek, duyumsamak ve yaşamak. "Öz"le dans etmek de!
Bizler tangoyu seçmişiz ya da bambaşka bir aktivite seçmişiz önemi yok, ama özümüzle buluşabiliyorsak bu her şeyin temeli ve manası diye düşünüyorum. Müzik de çok önemli bir etken, bizi bu frekansa taşıdığı için. Sadede gelip haftanın özsel milongalarına getirirsem konuyu, Pazartesi Günü "Tangoz" ekibinin düzenlediği "Mısır Apartmanı"ndaki şahane bir milongayla başladım. Zaten Mısır Apt'den içeri girdiğinizde, muhteşem bir doku hissediyorsunuz ve milonganın içinde de şık, mistik ambiyans, sıcacık, güler yüzlü insanlar ve adeta saray havası hissettiren bir iç atmosfer var. Işıklar, lokal havası, zemini, rahatlığı ile gerçekten çok beğenimi kazandı burası. Artık sıkça ziyaret edeceğim bir yer olacak o kesin. Zaten her gün en az bir otel ve bir stüdyo ya da farklı ambiyanslı milonga olması bir zenginlik fikrimce. Her kitle keyfine ve mooduna göre farklı alternatifleri değerlendirebilir. Farklı seçenekler ve opsiyonlar da bambaşka zevkleri, kaliteyi ve güzel renkleri oluşturur...Armada'nın yanı sıra böyle bir milonga kazandığımız için ben çok mutlu oldum en azından!
Çok yorgun olduğum için kendi normlarıma göre oldukça az dans etsem de, harika sohbet arkadaşlarım Betigül, Mira ve Aslı ile çok tatlı konular, pırıltılar yakaladım ve Soreş'le, Aycan'la da güzel danslara uzandım. Hatta Aslı'yla da harika bir tınıda...Hepsi çok keyifliydi ve gecenin ortalarında Gökhan veYağmur çiftinin sade, hoş danslarını izleyip milongayı tüm keyfiyle sonlandırdım!
Salı ve Çarşamba günleri milongaları ektim. Perşembe Günü "Para Bailar" milongasına geçtim ve Dj Çağatay'ın leziz tandaları eşliğinde, buranın süper milonguerolarından Samet'le, Hüseyinle keyif maksimumda dans ettikten sonra ve Erdem'ciğimle tandalarca şahane danslara, müzikal süzülüşlere kapıldık yine. Hatta enerjik dostum Didem'i de "Sexteto Milonguero" tandasında  trajikomik bir tarzda "lead" etme girişiminde bulunarak, komedi dünyasında dorukları yakaladık. Çünkü gülmekten  dans edebildik sayılmaz; zıpladık, hopladık filan ama yine de çok çok eğlendik, güldük ve renklendik! Dilediğince, dilediğinle, dilediğin an dans etmek, en büyük özgürlüklerden biridir bu hayatta. İyi olup, olmamasına, güzel görünüp, beğenilmesine ya da beğenilmemesine aldırmadan, çoşkuyla dans etmektir en büyük güzellik. Söz özgürlüğe ve coşkuya uzanınca Osho'nun sevdiğim bir sözüne değinmeden edemeyeceğim;
"Ancak perişan haldeki bir insanı kontrol edebilirsin.Coşkulu bir insan özgür olacaktır. Coşku özgürlüktür."
Gerçekten muhteşem bir söz ve bizler coşkumuzla an be an özgürlük şarkıları seslendiriyoruz ve tüm danslarımızla da zamanı ya durduruyor ya da sonsuzlaştırıyoruz...
Gecenin sonunu Utku'yla, "Querer" parçasının olduğu "sıradışı" tanda kuşağıyla, ful enerji, müzik, connection ve duygu yüklü şahane bir dansla tamamlayarak çok keyifle milongayı noktaladım.
Cuma Günü "Los Turcos" etkinliği öncesinde, Pelin ve Neslihan'la Meyzen'de Öküzgözü üzümleriyle dolu diyarlarda gezinip, ardından milongaya geçtik. Gerçekten çok güleryüzlü bir ekip bizi kapıda karşıladı ve bunun oluşturduğu pozitif elektrik dalgasıyla da geceye harika  bir enerjide başladık. Gecenin sonuna kadar da keyifle, bolca dans ettik. 
Güzel kalabalık bir kitlenin oluşturduğu ortamda, Dj Burcu'nun gerçekten çok beğendiğim, harika tandalarıyla, tüm dilediğim dostlarımla dans ettim ve bir çok eğitmen dostumuzun da hoş performanslarını ardı ardına izleyerek ortamda farklı soluklar ve ışıltılar yakaladık.. Vanessa -Eşref çiftinin performanslarını yine her zamanki gibi çok çok beğendim ve Erdal -Nora çiftinin özellikle ikinci parçalarındaki stage tango performanslarını da çok ilgi çekici ve hoş buldum. Stage tango da apayrı bir klasman...Elbette Ankara ve İzmir'den gelen ve diğer tüm İstanbul'lu eğitmen dostlarımızı da keyifle izledik. Yurdumun çok iyi dansçıları var. Tangoda  bu kadar gelişmek istememizin sebebi de herkesin bulunduğu alanda daha iyiye ulaşmaya odaklanması, çok çalışması ve emek göstermesi. Süregen bir gelişim, elbette arzu ve tutkunun eseri. Hiç eksilmeden doyasıya azimle devam edilsin ve bu içimizdeki aşk daima artsın!
Cumartesi Günü ise Martı milongasındaydım. Yine keyifli bir kitle, aromatik üzümler, muhteşem, yerli, yabancı peynirler ve şık ambiyans eşliğinde harika bir milonga gecesine uzandık. Masamızdaki tatlı dostlarımızdan Dilek'le, Songül'le güzel sohbetlere uzanırken Cem dostumla, Erdem'ciğimle, Bülent'le, Aziz Abi'yle, Ertuğrul'la, Çağatay'la "Los Amigos" Dj ekibinin tandaları eşliğinde çok çok güzel danslara uzandım. Geceyi bu tatla tamamladıktan sonra da mini bir fotoğraf seremonisinin ardından, Ortaköy semalarıma uzandım.
Pazar Günü önce Ponte milongasına gittim. Sergülen Abla ve Satılmış Abi'yle harika bir sohbet ritüeline uzandık  ve benim ilk kez "Ariel Ramirez" tandalarını Dj Ayşe Hm'dan dinlediğim bu güzel milonga sadece bu nedenden ötürü bile çok farklı bir yerlerde gönlümde. Elbette çok sevdiğim dostlarımla paylaştığım nice anların, mutlulukların, sohbetlerin, dansların da bunda katkısı çok büyük!
Gece 11:30 sularına kadar yurdumun iyi milonguerolarından Kenan'la ve Satılmış'la harika danslara uzanıp "Los Turcos" a geçtim.. Sağolsun Sergülen beni oraya kadar bırakma inceliğini gösterdi. Bu arada "Abla", "Abi","Hm" eklerini çoğu dostum kaldırmamı rica ediyor, ben de yavaş yavaş da olsa çabalıyorum. Minik ama yürekli adımlarla...:-)
Yine güzel bir kalabalık vardı gecede ve Dj Aykut'un hoş tandalarıyla Samet, Can ve Yusuf dostlarımla güzel danslara uzandım. Gecenin şovlarında ise göz kamaştıran kırmızı ve ışıl ışıl elbisesiyle dikkan çeken Türkan ile Alper çiftinin, Ilgın Emre çiftinin, Aydın Pelin çiftinin, Elif Onur çiftinin, Özhan ve Meltem çiftinin keyifli danslarını izledik. Sonlarda ise Türkan ve Ilgın çiftinin ve Alper ve Akın çiftinin enerji yüklü danslarını seyrettik. Komik ve espriliydi performanslar, çünkü her iki çift de adeta uçarak, kaçarak dans ettiler. Arada bir böyle nüanslarla dolu renkli dansların varlığı,  ortamları daha da neşeli ve eğlenceli kılıyor kanımca. Eğlenmeyi sevmeyen bir milonguera(o) var mıdır..;-)
Geceyi tüm danssal tatlarla, sohbetsel keyfiyle, bol çayla ve Doğa'cığımla bir anı fotoğrafıyla noktalayıp haftayı maksimum motivasyon yüklü enerjiyle tamamladım.
Bu yeni haftamızda da dansa doyalım diyorum ve hepimize muhteşem pırıltılar, tatlı anlar, lezzetli sofralar, güzel dostlar ve aşk dolu sözcükler diliyorum dostlarım. İyiliği bulabildiğimiz, aşkı hissedebildiğimiz her an gözlerimiz bizleri buluştursun ve  ruhumuz yükselirken, kalplerimiz kanatlansın ve uçarak dansımıza eşlik etsin.
Sevgiyle, Saygıyla, Mutlulukla, Hazla, Neşeyle kalınız!

1 Aralık 2014 Pazartesi

Yaşamda translara aktığın sürece sonsuzlaşıyorsun...

Enteresan hislerle, bol muhakemeli düşüncelerle haftaya başladım. Ne çok şey yaşıyoruz bazen, bir insan bedenine fazla gibi geliyor arada. O kadar yoğun hisler, güçlü bağlar, inanılmaz paylaşımlar deneyimliyoruz ki, bu yaşamlarımızda neleri öğrenmeye ihtiyacımız olduğunu ve nasıl bir seçimsel okyanus içine yönlendiğimizi gösteriyor aslında. İnsan olarak hemen hemen hepimiz ya da çoğumuz, bazımız ruhumuza ulaşma amacındayız sanki. Çünkü iç çocuklarımızın mutlu olduğu, kendimizi tümderinliğimizle ifade edebildiğimiz, gösterebildiğimiz, duyurabildiğimiz ortamlarda ve değer, sevgi, saygı duyduğumuz insanlarla olan eşsiz anlardaki paylaşımlarımızda, gerçek anlamda "yuva"da olma hissiyatına kapılıyoruz. Sınırsız uçuş potansiyeli, zaman zaman mücadele, kendini aşma ve ruhunu daha da genişletme dünyası içinde yer alıyoruz.
 Bugüne dair repliğimiz şu;
"Yaşamlarımızda kendimize ulaşmaya çalışıyoruz."
  Bu da zamanı unuttuğumuz ve tam anın içinde olabildiğimizde gerçekleşiyor. O yüzden transı yakaladığımız her şey, her insan bizi bizle buluşturuyor ve sonsuzlaştırıyor. Müzik, dans, meditasyon, yoga, spor, yürüyüş, şarkı söylemek, film izlemek, seyahat, yelken ve milyonlarca şey daha..
Geçenlerde hoş bir arkadaş toplantısında konumuz bundan açıldı ve ben de bir dönem her şeyi sonlandırdığım, spora, dansa ara verdiğim ve bol sigara içtiğim bir döneme değindim. Bunu deneyimlemek istemiştim, çünkü bir anlamda sigara içenlere, sürekli "Sigarayı bırak" cümlelerini sarfetmek yerine, bu deneyimde ne bulduklarını anlamak, öğrenmek ve hissetmek istemiştim.  Elbette üstesinden gelebileceğin deneyimler için geçerli  ve sağlıklı bir yöntem bu. Yoksa bazı bağımlılıklar, insanı "altın vuruş" şeklinde olduğu gibi öldürüp, tüm ruhunu kaybettirebilir...O kadarına girmek değil kastım!
Dolayısıyla sigara içen insan, özünde anda our ve nefesi yani "dumanı" çektiği an transın içindedir ve bunun için sigara içer en başta!
Kendi deneyimim esnasında, çok sayıda sigara içen insanı gözlemledim ve ilk dumanı çektikleri anda bedensel olarak milimetrik oranda bir yüz buruşmasını ve ardından beyindeki haz mekanızmasının devreye girmesiyle birlikte rahatlamayla gelen bir gülümseme yaşadıklarını ve güven hissettiklerini de fark ettim. Elbette bu hisler her insan için farklı faklı ve binlerce sayıda da olabilir...
Kendinizle başbaşa olmayı seçtiğinizde, yanınızda sizinle olan dünyevi bir madde sigara. Oysa anda olmak ve akışın transına kapılmak için insanın havaya, oksijene ihtiyacı çok daha fazla var. Yöntemler hep kişiye özel elbette ve ömür dediğimiz şeyin, aslında yaptığınız şeylerden bağımsız olduğuna inanıyorum o da ayrı, ama. bu cümlelerimle sadece ana ve transa odaklamak istedim hepimizi..
Sigarayı bıraktığımda ise bir daha içemedim, çünkü içime çektiğim şeyin sadece duman olduğuna o kadar odaklanmış ve haz mekanizmasını bundan ayırmıştım ki, dumanı kesinlikle içime çekemedim ama derin nefes aldım ve tekrar nefesime kavuşmanın hazzını yaşadım.. Bu mutluluk kıvılcımı, istediği ve hazır olduğu anda umuyorum herkese ulaşır!
Konu yaşama dair olunca, hepimizin farklı deneyimsel süreçleri ve egodan arınma tarzları oluyor. Günlük hayatımızda bu translarla uçarken, bir anda yere çakılabiliyoruz aslında. İnsanı ciddi hırpalayabiliyor bu durum ama değişik geçişleri bir denge içerisinde yapmak, insanı daha rahat kabullenmelere götürüyor. Bu kabullenmeler içinde, en güzellerinden biri de benim için tangoyu tüm damarlarımı ve hücrelerimi içine katarak deneyimlemek. Oldukça da şanslı olmalıyım ki, o kadar muhteşem insanlarla karşılaşma, tanışma, buluşma ve birlikte yol alma akışına kapılıyorum ki, bu gerçekten özel ve eşsiz bir yolculuk ve insanı an be an kendi egosuyla ve sınırsızlığıyla da buluşturuyor, ikisinin de ötelerine erişmeye adeta zorluyor, yönlüyor ve sonunda da esnetiyor. Bu yüzden büyümek, bu alanda yol almak güzel!
 Haftanın milongalarında, birbirinden güzel arkadaşlarımla inanılmaz anlara, muhakemeli dakikalara, muhteşem danslara, müzikal kopuşalara, çok güzel lezzetlere ve sıradışı mutluluklara eriştik.
Soğuk kış günlerinin etkisiyle evimde geçirdiğim dört günün ardından, haftanın ilk milongasını Milongahane'ye ayırabildim. Değerli dostum Cem'le shiraz üzümünü tane tane içimize sindirip, yaşama dair deneyimlerimizi birbirimize aktardıktan sonra, Milongahane'ye geçtik. Yine sıcacık bir atmosfer, keyifli bir ortam ve hoş bir kalabalık hakimdi. Dj Aydoğan'ın tandaları eşliğinde bütün sevdiğim dostlarımla güzel danslara uzandım ve bir Pugliese tandasının ortasında milongadan ayrılmak zorunda kaldım. Ama ertesi günü illk kez Dj lik koltuğunda birlikte oturma mutluluğuna erişeceğim müzik ortağım Hakkı'yla Pugliese yönünden hoş bir akış da sağlayacaktık, onu biliyordum kuşkusuz...Dolayısıyla, güzel bir geceyi bitirip yeni bir güne tüm enerjimizi aktardık!
Cumartesi Günü, Martı milongasına iki tezcanlı ortak olarak akşam 7, 7:30 sularında vardık ve Rocio ekibinin "Angels -Müge, Bilgen, Gözde" ekibi  bize üzümler ve peynirler yönünden muhteşem bir ziyafet hazırladılar sağolsunlar ve enerjimiz maksimumdayken, gecenin akışı ile tandalarımızı sıralamaya başladık. O kadar sevinçli bir deneyimdi ki benim için, o sevdiğimiz tandaları, sevdiğimiz insanlar, dostlar,dansçılar için sunmak, çalmak ve dans etmek eşsizdi.. Dj'ler danssever olunca, bu sayının iki kişilik bir ekip olması şahane, çünkü dans ederken biri de masanın başında olabiliyor. Bazı milonga tandalarında ise herkes dans etme eğilimi gösterse de, yine muhteşem  çözümsel açılımlar sağlanabiliyor....:-)
Yıllardır hayatım ortaklıklar içinde geçiyor diyebilirim ve bu deneyimindeki öğrenimlerimi ve mutluluklarımı hiçbir şeye değişmem. Bunu ilk öğrendiğim yer ise babamın ofisi olmuştur yıllar önce. İstemeye istemeye kendisine yardım ettiğim bir gün, muhteşem bir kazanç sağlamış ve birbirimizin gözlerinin içine bakıp bu anı başta enerjisel olarak büyük bir coşkuyla kutlamıştık. Oradaki gücü, mutluluğu, zaferi, olumlu hırsı, mücadeleyi, azmi, istikrarı, paylaşımı ve yükselişi hiçbir şeye değişemem. Hala aklıma gelir zaman zaman ve yay bir baba bu anlamda insanı çok da motive edebilir ve siz de onları çok kolay motive edebilirsiniz. Sonrası alev alev bir akıştır...Müthiş bir hazdır! :-)
Dolayısıyla kendi adımıza büyülü bir gece yaşadık. O gece bizimle olan ve gönlünü kalbini gönderen tüm dostlarımız varlıklarıyla mutluluğumuzu katladılar. İyi ki geldiler, iyi ki gelemeseler de iyi dileklerini sundular çünkü kalbimiz en güzel kıpırtılara ve uçuşlara kapıldı yine.
Tüm sevdiğimiz tandalarımızı ve sıradışı bir iki tandamızı da sunduktan sonra hazdan dört köşe geceyi sonlandırdık. Gecenin sonunun netleşmesi için de-biz uzatırdık yüzde bir milyon- servis elemanı arkadaşlar sıraya girdiler adeta. Birini önceden dansçıya benzetmiştim ve bana baktığı esnada "cabeceo" yaptığını bile sanmıştım. Bu uzun saçlı adam, dans için doğmuş bir görünüm sergiliyordu zira. Bu da komik bir anektod oldu gecede, çünkü "cabeceo" hala sıkıntılı bir durum ya yurdumda....
Milonganın ardından kutlama için Silivri semalarına uzandık ve muhteşem bir kahvaltı sohbeti ve müzikal yolculuklarla bu güzel ve bir o kadar da soğuk günü doyasıya keyfiyle, konforuyla yaşadık. Hakkı gitar ve mızıka konseriyle -şarkı söyleyip, ıslığını da çaldığı parça esnasında kullanıyor ki beni gerçekten şoke etti- alfa frekansına bizi bolca aldıktan ve balık ziyafetine Fümerel, Mehmet, Asinka, "Kareteci Çocuk" ve sonradan Aysun'un katılımıyla mutlulukla kapıldıktan sonra Ponte'ye geçtik. Güzel bir kalabalık vardı ve Dj Çağatay'ın duyduğum güzel tandaları bu kez çok uzun sürmese de bir iki güzel dansa erişip, Ortaköy semalarına kapıldım. Gece de yine tüm hareketliliğiyle sürmüş ve hoş bir milonga serüveni yaşanmış, onu da sonradan öğrendim. Bir anda sadece kafama estiği için dışarı çıkma ihtiyacım, zaman zaman  milonga ortamlarında ve bazı yerlerde de belirir ve yıllardır benim ifadelerimden biri olur. Akabinde de arkadaşlarım zaman zaman merak eder. Esinti neredeyse, bizim akış oradadır bazen. Duyguların, düşüncelerin süzülümsel yapısı ve elbette evrensel bir çok "Kelebek Etkisi" de insanın biyolojik, ruhsal, kalpsel ve bedensel yapısını etkiliyor. Bizim gibi hassasiyeti yoğun müzikal yolcular için bazı şeyleri olduğu gibi kabul etmek, rahat bir enerjiyi oluşturuyor ve hüzün yerine çok da ruhsal tatminler sağlıyor diye düşünüyorum. Bunu gerçekleştirmekse tüm duygularını da cesurca yaşamakla mümkün!
Bu kez 3, yani kısmen 2,5 milonga deneyimi yaşamış olsam da, aklım fikrim, ruhum  hafta boyunca hep tangonun içindeydi. Bunu yıllardır yaşıyorum zaten ve içine daldıkça da daha fazla bir derinliğe kavuşmanın heyecanıyla bu boyuta uyumlanmaya çalışıyorum. ve sonu olmayan bir dip kokusu alıyorum ama buna bir insan bedeni, ruhu ne kadar dayanır o da ayrı bir mesele. O yüzden her derinlik seviyesinde, uyumlanma ve adaptasyon şart. Bu hem vurgunları, hem derinlik sarhoşluklarını engeller çünkü. Bu arada vurgunları da,  derinlik sarhoşluklarını da bu alemde bolca deneyimlemiş biri olarak, tangonun asla bırakılamaz bir dans olduğuna karar verdim. Bir kaç gün önce bir arkadaşımla bu konu üzerine yaptığımız bir diyaloğu da sizinle paylaşmak istedim. Bu konuşma tam Martı uçuşunun öncesindeki gün olmuştu;
"Ebru bu tango çok güzel, müthiş ama biraz bizi hırpalıyor mu? Acaba bıraksak mı dansı, tangoyu; konuşalım buna kafa yoralım bir gün"
Bir an düşündüm;
Kesinlikle uçuruyor, kesinlikle rahatsız ediyor, hırpalıyor, neşelendiriyor, hüzünlendiriyor, zorluyor, mutlu ediyor, aşk yüklüyor, acı veriyor, dağıtıyor, toparlıyor, oynuyor, oynatıyor, yaşıyor, yaşatıyor, her rengi tüm derinliğiyle hissettiriyor. Çok net, yoğun, güçlü bir enerji o kesin.
Bir an gerçekten düşündüm söylediklerini ve bir anlamda minik bir kısmı aklıma yattı. Sonra yüzyıllar önce dansı, sporu her şeyi bırakıp, sigara içtiğim bir dönem aklıma geldi. Dağlarda dolaşırken bunu sonlandırıp, dört yıllık bir sigara serüvenıni. Şaka gibiydi ama deneyimle öğreniyoruz diyorum ya hep bu işte...Deneyimle öğreniyorum! Neyse, sonrasında Taksim sokaklarına arkadaşım Adam'la dolaşırken "Tangojean" adında bir yer gördük. Önce Fransız Sokağı'na gidip içtik, biraz cesaret geldi ve sonra döndük ve ikinci kata çıkıp, içeri girdik. Kapıda İrfan karşıladı bizi ev sahibi olarak. Bir yaz günü ve ayağımda komik görünümlü, her yeri açık sandaletlerim. Klasik yapım hiç değişmedi, hep dans etme isteğim de. Müziği duyduğum ve tam o an içinde koptuğum dünyaya döndüm ya, sandaletlerime rağmen yine de dans ettik İrfan'la, çünkü "Dans edelim" dedim. O da sağolsun kırmadı beni. Bu hiç tanınmayan yabancıyı ve ayağında ayakkabısı bile olmayan bir eski milonguerayı... Adam da herkesi ve beni gayet ilgili izlerken "Çok güzel" dedi ve gülüştük. Farkettik ki bizim selamlaştığımız insanlar orada bir Salı sınıfının öğrencileriymiş. Çok güzel insanlar tanıdım o sınıftan, çünkü derslerinin sonundaki milongada her Salı beliriyordum artık. Kimi şu an hala hayatımda bir yerlerde, kimi bambaşka coğrafyalarda belki ama o aşk hep aynı yerde, kalbimin içinde, ruhumun tınısında.. O yüzden bıraksan da dönüp 'connection'a, müziğe yine koşarak kapılıyor ve en derin boyutlara açılıyorsun. Bir süre ara vermek mümkün tangoda, ama bırakmak pek değil. Yakandan yakalıyor ve piste atıyor seni o alçak 'connection'. Kaçış yok "No way out"
O halde madem sonu yok bunun ne yapalım
"Dans edelim" dostlarım ve bugün daha da gümbür gümbür yansıyalım pistlerde"


 diye yazmıştım ve nitekim bolca da dans ettik ve  yine sonsuzluklara eriştik!
Hepimize muhteşem anlarla, keşiflerle çok dolu bir hafta diliyorum dostlarım ve her zaman coşkuyla, mutlulukla, keyifle, hazla, coşkuyla, özgür olarak, cesurca, aşkla, tutkuyla, huzurla DANS EDELİM!