1 Aralık 2014 Pazartesi

Yaşamda translara aktığın sürece sonsuzlaşıyorsun...

Enteresan hislerle, bol muhakemeli düşüncelerle haftaya başladım. Ne çok şey yaşıyoruz bazen, bir insan bedenine fazla gibi geliyor arada. O kadar yoğun hisler, güçlü bağlar, inanılmaz paylaşımlar deneyimliyoruz ki, bu yaşamlarımızda neleri öğrenmeye ihtiyacımız olduğunu ve nasıl bir seçimsel okyanus içine yönlendiğimizi gösteriyor aslında. İnsan olarak hemen hemen hepimiz ya da çoğumuz, bazımız ruhumuza ulaşma amacındayız sanki. Çünkü iç çocuklarımızın mutlu olduğu, kendimizi tümderinliğimizle ifade edebildiğimiz, gösterebildiğimiz, duyurabildiğimiz ortamlarda ve değer, sevgi, saygı duyduğumuz insanlarla olan eşsiz anlardaki paylaşımlarımızda, gerçek anlamda "yuva"da olma hissiyatına kapılıyoruz. Sınırsız uçuş potansiyeli, zaman zaman mücadele, kendini aşma ve ruhunu daha da genişletme dünyası içinde yer alıyoruz.
 Bugüne dair repliğimiz şu;
"Yaşamlarımızda kendimize ulaşmaya çalışıyoruz."
  Bu da zamanı unuttuğumuz ve tam anın içinde olabildiğimizde gerçekleşiyor. O yüzden transı yakaladığımız her şey, her insan bizi bizle buluşturuyor ve sonsuzlaştırıyor. Müzik, dans, meditasyon, yoga, spor, yürüyüş, şarkı söylemek, film izlemek, seyahat, yelken ve milyonlarca şey daha..
Geçenlerde hoş bir arkadaş toplantısında konumuz bundan açıldı ve ben de bir dönem her şeyi sonlandırdığım, spora, dansa ara verdiğim ve bol sigara içtiğim bir döneme değindim. Bunu deneyimlemek istemiştim, çünkü bir anlamda sigara içenlere, sürekli "Sigarayı bırak" cümlelerini sarfetmek yerine, bu deneyimde ne bulduklarını anlamak, öğrenmek ve hissetmek istemiştim.  Elbette üstesinden gelebileceğin deneyimler için geçerli  ve sağlıklı bir yöntem bu. Yoksa bazı bağımlılıklar, insanı "altın vuruş" şeklinde olduğu gibi öldürüp, tüm ruhunu kaybettirebilir...O kadarına girmek değil kastım!
Dolayısıyla sigara içen insan, özünde anda our ve nefesi yani "dumanı" çektiği an transın içindedir ve bunun için sigara içer en başta!
Kendi deneyimim esnasında, çok sayıda sigara içen insanı gözlemledim ve ilk dumanı çektikleri anda bedensel olarak milimetrik oranda bir yüz buruşmasını ve ardından beyindeki haz mekanızmasının devreye girmesiyle birlikte rahatlamayla gelen bir gülümseme yaşadıklarını ve güven hissettiklerini de fark ettim. Elbette bu hisler her insan için farklı faklı ve binlerce sayıda da olabilir...
Kendinizle başbaşa olmayı seçtiğinizde, yanınızda sizinle olan dünyevi bir madde sigara. Oysa anda olmak ve akışın transına kapılmak için insanın havaya, oksijene ihtiyacı çok daha fazla var. Yöntemler hep kişiye özel elbette ve ömür dediğimiz şeyin, aslında yaptığınız şeylerden bağımsız olduğuna inanıyorum o da ayrı, ama. bu cümlelerimle sadece ana ve transa odaklamak istedim hepimizi..
Sigarayı bıraktığımda ise bir daha içemedim, çünkü içime çektiğim şeyin sadece duman olduğuna o kadar odaklanmış ve haz mekanizmasını bundan ayırmıştım ki, dumanı kesinlikle içime çekemedim ama derin nefes aldım ve tekrar nefesime kavuşmanın hazzını yaşadım.. Bu mutluluk kıvılcımı, istediği ve hazır olduğu anda umuyorum herkese ulaşır!
Konu yaşama dair olunca, hepimizin farklı deneyimsel süreçleri ve egodan arınma tarzları oluyor. Günlük hayatımızda bu translarla uçarken, bir anda yere çakılabiliyoruz aslında. İnsanı ciddi hırpalayabiliyor bu durum ama değişik geçişleri bir denge içerisinde yapmak, insanı daha rahat kabullenmelere götürüyor. Bu kabullenmeler içinde, en güzellerinden biri de benim için tangoyu tüm damarlarımı ve hücrelerimi içine katarak deneyimlemek. Oldukça da şanslı olmalıyım ki, o kadar muhteşem insanlarla karşılaşma, tanışma, buluşma ve birlikte yol alma akışına kapılıyorum ki, bu gerçekten özel ve eşsiz bir yolculuk ve insanı an be an kendi egosuyla ve sınırsızlığıyla da buluşturuyor, ikisinin de ötelerine erişmeye adeta zorluyor, yönlüyor ve sonunda da esnetiyor. Bu yüzden büyümek, bu alanda yol almak güzel!
 Haftanın milongalarında, birbirinden güzel arkadaşlarımla inanılmaz anlara, muhakemeli dakikalara, muhteşem danslara, müzikal kopuşalara, çok güzel lezzetlere ve sıradışı mutluluklara eriştik.
Soğuk kış günlerinin etkisiyle evimde geçirdiğim dört günün ardından, haftanın ilk milongasını Milongahane'ye ayırabildim. Değerli dostum Cem'le shiraz üzümünü tane tane içimize sindirip, yaşama dair deneyimlerimizi birbirimize aktardıktan sonra, Milongahane'ye geçtik. Yine sıcacık bir atmosfer, keyifli bir ortam ve hoş bir kalabalık hakimdi. Dj Aydoğan'ın tandaları eşliğinde bütün sevdiğim dostlarımla güzel danslara uzandım ve bir Pugliese tandasının ortasında milongadan ayrılmak zorunda kaldım. Ama ertesi günü illk kez Dj lik koltuğunda birlikte oturma mutluluğuna erişeceğim müzik ortağım Hakkı'yla Pugliese yönünden hoş bir akış da sağlayacaktık, onu biliyordum kuşkusuz...Dolayısıyla, güzel bir geceyi bitirip yeni bir güne tüm enerjimizi aktardık!
Cumartesi Günü, Martı milongasına iki tezcanlı ortak olarak akşam 7, 7:30 sularında vardık ve Rocio ekibinin "Angels -Müge, Bilgen, Gözde" ekibi  bize üzümler ve peynirler yönünden muhteşem bir ziyafet hazırladılar sağolsunlar ve enerjimiz maksimumdayken, gecenin akışı ile tandalarımızı sıralamaya başladık. O kadar sevinçli bir deneyimdi ki benim için, o sevdiğimiz tandaları, sevdiğimiz insanlar, dostlar,dansçılar için sunmak, çalmak ve dans etmek eşsizdi.. Dj'ler danssever olunca, bu sayının iki kişilik bir ekip olması şahane, çünkü dans ederken biri de masanın başında olabiliyor. Bazı milonga tandalarında ise herkes dans etme eğilimi gösterse de, yine muhteşem  çözümsel açılımlar sağlanabiliyor....:-)
Yıllardır hayatım ortaklıklar içinde geçiyor diyebilirim ve bu deneyimindeki öğrenimlerimi ve mutluluklarımı hiçbir şeye değişmem. Bunu ilk öğrendiğim yer ise babamın ofisi olmuştur yıllar önce. İstemeye istemeye kendisine yardım ettiğim bir gün, muhteşem bir kazanç sağlamış ve birbirimizin gözlerinin içine bakıp bu anı başta enerjisel olarak büyük bir coşkuyla kutlamıştık. Oradaki gücü, mutluluğu, zaferi, olumlu hırsı, mücadeleyi, azmi, istikrarı, paylaşımı ve yükselişi hiçbir şeye değişemem. Hala aklıma gelir zaman zaman ve yay bir baba bu anlamda insanı çok da motive edebilir ve siz de onları çok kolay motive edebilirsiniz. Sonrası alev alev bir akıştır...Müthiş bir hazdır! :-)
Dolayısıyla kendi adımıza büyülü bir gece yaşadık. O gece bizimle olan ve gönlünü kalbini gönderen tüm dostlarımız varlıklarıyla mutluluğumuzu katladılar. İyi ki geldiler, iyi ki gelemeseler de iyi dileklerini sundular çünkü kalbimiz en güzel kıpırtılara ve uçuşlara kapıldı yine.
Tüm sevdiğimiz tandalarımızı ve sıradışı bir iki tandamızı da sunduktan sonra hazdan dört köşe geceyi sonlandırdık. Gecenin sonunun netleşmesi için de-biz uzatırdık yüzde bir milyon- servis elemanı arkadaşlar sıraya girdiler adeta. Birini önceden dansçıya benzetmiştim ve bana baktığı esnada "cabeceo" yaptığını bile sanmıştım. Bu uzun saçlı adam, dans için doğmuş bir görünüm sergiliyordu zira. Bu da komik bir anektod oldu gecede, çünkü "cabeceo" hala sıkıntılı bir durum ya yurdumda....
Milonganın ardından kutlama için Silivri semalarına uzandık ve muhteşem bir kahvaltı sohbeti ve müzikal yolculuklarla bu güzel ve bir o kadar da soğuk günü doyasıya keyfiyle, konforuyla yaşadık. Hakkı gitar ve mızıka konseriyle -şarkı söyleyip, ıslığını da çaldığı parça esnasında kullanıyor ki beni gerçekten şoke etti- alfa frekansına bizi bolca aldıktan ve balık ziyafetine Fümerel, Mehmet, Asinka, "Kareteci Çocuk" ve sonradan Aysun'un katılımıyla mutlulukla kapıldıktan sonra Ponte'ye geçtik. Güzel bir kalabalık vardı ve Dj Çağatay'ın duyduğum güzel tandaları bu kez çok uzun sürmese de bir iki güzel dansa erişip, Ortaköy semalarına kapıldım. Gece de yine tüm hareketliliğiyle sürmüş ve hoş bir milonga serüveni yaşanmış, onu da sonradan öğrendim. Bir anda sadece kafama estiği için dışarı çıkma ihtiyacım, zaman zaman  milonga ortamlarında ve bazı yerlerde de belirir ve yıllardır benim ifadelerimden biri olur. Akabinde de arkadaşlarım zaman zaman merak eder. Esinti neredeyse, bizim akış oradadır bazen. Duyguların, düşüncelerin süzülümsel yapısı ve elbette evrensel bir çok "Kelebek Etkisi" de insanın biyolojik, ruhsal, kalpsel ve bedensel yapısını etkiliyor. Bizim gibi hassasiyeti yoğun müzikal yolcular için bazı şeyleri olduğu gibi kabul etmek, rahat bir enerjiyi oluşturuyor ve hüzün yerine çok da ruhsal tatminler sağlıyor diye düşünüyorum. Bunu gerçekleştirmekse tüm duygularını da cesurca yaşamakla mümkün!
Bu kez 3, yani kısmen 2,5 milonga deneyimi yaşamış olsam da, aklım fikrim, ruhum  hafta boyunca hep tangonun içindeydi. Bunu yıllardır yaşıyorum zaten ve içine daldıkça da daha fazla bir derinliğe kavuşmanın heyecanıyla bu boyuta uyumlanmaya çalışıyorum. ve sonu olmayan bir dip kokusu alıyorum ama buna bir insan bedeni, ruhu ne kadar dayanır o da ayrı bir mesele. O yüzden her derinlik seviyesinde, uyumlanma ve adaptasyon şart. Bu hem vurgunları, hem derinlik sarhoşluklarını engeller çünkü. Bu arada vurgunları da,  derinlik sarhoşluklarını da bu alemde bolca deneyimlemiş biri olarak, tangonun asla bırakılamaz bir dans olduğuna karar verdim. Bir kaç gün önce bir arkadaşımla bu konu üzerine yaptığımız bir diyaloğu da sizinle paylaşmak istedim. Bu konuşma tam Martı uçuşunun öncesindeki gün olmuştu;
"Ebru bu tango çok güzel, müthiş ama biraz bizi hırpalıyor mu? Acaba bıraksak mı dansı, tangoyu; konuşalım buna kafa yoralım bir gün"
Bir an düşündüm;
Kesinlikle uçuruyor, kesinlikle rahatsız ediyor, hırpalıyor, neşelendiriyor, hüzünlendiriyor, zorluyor, mutlu ediyor, aşk yüklüyor, acı veriyor, dağıtıyor, toparlıyor, oynuyor, oynatıyor, yaşıyor, yaşatıyor, her rengi tüm derinliğiyle hissettiriyor. Çok net, yoğun, güçlü bir enerji o kesin.
Bir an gerçekten düşündüm söylediklerini ve bir anlamda minik bir kısmı aklıma yattı. Sonra yüzyıllar önce dansı, sporu her şeyi bırakıp, sigara içtiğim bir dönem aklıma geldi. Dağlarda dolaşırken bunu sonlandırıp, dört yıllık bir sigara serüvenıni. Şaka gibiydi ama deneyimle öğreniyoruz diyorum ya hep bu işte...Deneyimle öğreniyorum! Neyse, sonrasında Taksim sokaklarına arkadaşım Adam'la dolaşırken "Tangojean" adında bir yer gördük. Önce Fransız Sokağı'na gidip içtik, biraz cesaret geldi ve sonra döndük ve ikinci kata çıkıp, içeri girdik. Kapıda İrfan karşıladı bizi ev sahibi olarak. Bir yaz günü ve ayağımda komik görünümlü, her yeri açık sandaletlerim. Klasik yapım hiç değişmedi, hep dans etme isteğim de. Müziği duyduğum ve tam o an içinde koptuğum dünyaya döndüm ya, sandaletlerime rağmen yine de dans ettik İrfan'la, çünkü "Dans edelim" dedim. O da sağolsun kırmadı beni. Bu hiç tanınmayan yabancıyı ve ayağında ayakkabısı bile olmayan bir eski milonguerayı... Adam da herkesi ve beni gayet ilgili izlerken "Çok güzel" dedi ve gülüştük. Farkettik ki bizim selamlaştığımız insanlar orada bir Salı sınıfının öğrencileriymiş. Çok güzel insanlar tanıdım o sınıftan, çünkü derslerinin sonundaki milongada her Salı beliriyordum artık. Kimi şu an hala hayatımda bir yerlerde, kimi bambaşka coğrafyalarda belki ama o aşk hep aynı yerde, kalbimin içinde, ruhumun tınısında.. O yüzden bıraksan da dönüp 'connection'a, müziğe yine koşarak kapılıyor ve en derin boyutlara açılıyorsun. Bir süre ara vermek mümkün tangoda, ama bırakmak pek değil. Yakandan yakalıyor ve piste atıyor seni o alçak 'connection'. Kaçış yok "No way out"
O halde madem sonu yok bunun ne yapalım
"Dans edelim" dostlarım ve bugün daha da gümbür gümbür yansıyalım pistlerde"


 diye yazmıştım ve nitekim bolca da dans ettik ve  yine sonsuzluklara eriştik!
Hepimize muhteşem anlarla, keşiflerle çok dolu bir hafta diliyorum dostlarım ve her zaman coşkuyla, mutlulukla, keyifle, hazla, coşkuyla, özgür olarak, cesurca, aşkla, tutkuyla, huzurla DANS EDELİM!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder