27 Kasım 2012 Salı

Stage Tango Şovlu ve Kız Kuleli bir Milongadayız bu kez..**

Eh günlerden Cumartesiydi, bir gün öncesinin yorgunluğu da vardı üzerimizde.
Enerjimizi diplerine kadar tüketmiştik, bolca üzümsuyu da içmiştik, enerji verecek ya bize ama nafile! Tabi yine de şov merakımızdan ve milongaya katılma isteğimizden gidecektik; "Kaçış Yok!"
 Sabahsa, kahvaltıda içime bir ağırlık çökmüştü nedense; hatta profil resmimi siyah yapayım demiştim; yapmamıştım gerçi, manasız gelmişti çünkü!
Neyse, ofiste Farukla oturuyorduk, birden bizim çok sevdiğimiz Cumhur Amcamızın vefat haberi geldi...Ofisimizin kuruluş tarihinden beri bizle olan çok sevdiğimiz amcamız, babamız, komşumuz ayrılmıştı aramızdan..İkimiz de çok fena olduk tabi!
Babamla olan hoş sohbetleri, şakalaşmaları ve çay içişleri gözümün önüne geldi...Bir an onu da yeniden kaybetmiş gibi hissettim!!
İşte ölüm deneyimi böyle bir şeydi; bir kez yaşadın mı, yakın çevrenden insanlar ayrılınca katlıyordu etkisi sanki!!
Dolayısıyla yutkundum ve gözlerim ıslandı; manasız boşluğa bakakaldım; o anda hissettiğim yer buydu çünkü..Boşluk..Uzaysal boşlukta doluluk vardır ya, tam boşluk değildir...Benimkiyse tamamiyle boşluktu; sessiz, görüntüsüz, hissiz, her şeysiz!!
Tam bu haberin üstüne Nihan geldi.
O da Can Abi'yi yitirmişti geçtiğimiz yıl. Kahve içip sohbet ederken dedi ki;
"Bir süre sanki hayatım normal akışında devam ediyor, her şey normal seyrinde güzel gidiyor. Ancak bir an geliyor ki, öyle bir dağılıyorum ki toparlanmakta güçlük çekiyorum. Tarif etmesi ve anlaması zor. Arkadaşlarıma da anlatmak istemiyorum çünkü hem sıkmak istemiyorum, hem de o duygu durumunda olmak istemiyorum. Zaten beni de anlayabileceklerinden emin olamıyorum..."
Çok çok iyi anladım bunu elbette; yitirdiğim ama çok sevdiğim onca insan geldi aklıma...
Hepsi tek tek ciddi darbeler oluşturmuştu kalbimde ve ruhumda...
Elbette enteresan bir idrak ve karmaşık ruh durumlarını da  getirmişti ilerleyen günler, saatler, gecelerde...
 "Darbelerin sayısı arttıkça, devrim niteliği taşıyor!"  diye düşündüm tam o anda!
Koskoca bir devrim!
 İnsanı bir çok yönden ve boyuttan dönüştüren cinsten..İstersen dönüşmeye karşı diren, nafiledir çaban ve belki de, iyi ki öyledir!!!
Yakın birini kaybedince insan, ancak o zaman ölümle tanışır...
Yoksa ölüm olsa da bu dünyada, olmasa da , o kişi için hikayeden öteye gidemez, çünkü hiçbir şey hissetmez derin anlamda...Ta ki yanıbaşından biri alınıncaya kadar...İşte o zaman bizzat deneyimleyerek öğrenir ölümü ve ölümün ardından gelen süreci...
Hepimiz, yaşamla ölüm arasında ince bir çizgide duruyor gibiyiz zaman zaman.
O yüzden, nasıl bir hayat yaşadığımız, kimleri sevdiğimiz ve derin anlamda ne hissettiğimiz asıl önemli olan bence! Gerisi masal bile değil aslında!!
Neyse bu konu uzar gider.. Yaşam da, ölüm de derin ve enteresan bir süreç snrm.
Milonganın kişisel deneyimlerimden oluşan özetine geçişi uzattım bugün biraz ama, algımız anla gelen akışa bağlı olmuyor mu zaten...Günce de böyle bir şey; her an, her deneyim algını değiştiriyor!
Milongaya gitmeden önce bir kaç kadeh şarap içmek için Solera'ya uğradım..Nedense gözlerim sürekli ıslaklığını korumak istiyordu...Gülmenin rahat ifade edildiği bir dünyada olsak da, göz yaşlarımızı pek de rahat ifade edemediğimizi düşünüyorum. Dolayısıyla insanlarla birlikteyken, bu tür hüzünlerimi  benden başka insanların anlamamasına gayret ediyorum.. Yakın arkadaşlarım ve dostlarım ayrı elbette..Her an onlar da değil tabi....*
Sonrasında, milongaya geçtim..
Gayet kalabalık, hoş bir ortam vardı.. Müzikler çok güzeldi; iki başarılı DJ in düeti vardı. Çok keyif aldım çünkü enerji hiç düşmedi pistte ve içimde. Dolayısıyla çok hoş bir geceydi benim için!
Evrensel hediye paketi ve tangonun terapisel özelliği işte bu!
Müzik içine işlerken dansın seni iyileştiren ilacın oluyor!
Şovla ilgili görüşlerime gelince,
pek benim tarzı gibi gelmedi bana bu dansçıların stili!
Bana sertlik yansıtan ifadeler zinciri ve gereksiz akrobasi var gibi geldi...
Yani duyguyla bütünleşmeyen hareketler, figürler olunca bana manasızlık hissi verir...
Niye yapasın ki o hareketleri, o muhteşem müziğin içinde, o duygu yoğunluğunu yansıtmayacaksa...
Dolayısıyla bazı figürler bana değişik geldi itiraf etmeliyim.
Ancak bir arkadaşım workshoplarına katılmıştı bu çiftin -ki sosyal dansları da gayet zarif gözüküyordu bence de-, oldukça faydalı bulduğunu söyledi..Eğitim ve şov apayrı kulvarlar elbette..
Zaten şovu çok beğenenler de oldu aslında...Ben onlardan olmasam da..:)
Fikirler çok görecelidir zaten ve farklılık güzeldir, özgünlüğü getirir..
Harika tandalarla gelen çok keyifli danslarımın ardından, yine anın yoğun yolculuğunda bambaşka yaşayışlara uzandım ve derin bir nefesle içime çektim bugünle gelen her şeyi yeniden..
Gece bittiğinde, her milonga yolculuğunda olduğum gibi mutlu, huzurlu, dingin ve yoğunlukla dolmuş evime döndüm..
Hepsinde olmasa da keyif aldıklarımda böyle hissediyorum!
Gerçekten haz böyle bir şey... Kendini anın tam merkezine ya da içine bırakmak ve o anla gelen kişsel tutkularınla dolmak belki! En azından benim hissettiğim böyle bir şey!
Yarından sonra da Ankara'daki Carnaval için yola çıkıyorum...Bakalım nasıl sürprizler, şovlar ve keyifli milongalar yaşayacağız ilerleyen günlerde, merak konusu.:).
Tabi ki o anlara doğru koşar adım gidiyoruz şimdi;
Haydi Görüşürüz orada, şurada ve her yerde... :-))

24 Kasım 2012 Cumartesi

Günde iki milonga: Gelinen son durum! :-))

Bu ara tango moodumuz pek yükselmiş olacak ki, bir güne iki milonga sığdırabiliyoruz...
İlki genç arkadaşlarımızın şovlarını izleyeceğimiz yepyeni bir stüdyo milongasına katılımla gerçekleşti. Adı Tangolic...:)) Tam  tango tutkunlarına uygun bir isim..:)
 Sıcacık bir atmosferi olan-ki bu hep içindeki insanlarla gerçekleşir bence-, sempatik ve kalabalık bir milongaydı..Girişte, bir firmanın tanıtım amaçlı  yaptığı makyajsa derin vizyonlar kattı bu anlamda bana diyebilirim..Ee far ve rujdan başka bir şey sürmeyi bilmediğimden yanlarına gidip ders alayım diyorum...:)) Gelişim şart! :))
 Nasıl fosforlu ışıkta parlanır sn hocam? Parlat beni!! :)
Tabi amacımız milongada genç arkadaşlarımızın şovlarını da görmekti; makyajı bıraktık bir kenara!!
Ve piste yansıyan heyecanlarını görmek güzeldi...Ee ilk şovları- en azından benim bildiğim!
Niceleri olsun dileyelim!**
Bir doğumgünü kutlaması, pastası- ki bir daha göremedik pastayı, sadece mumlar üflendi, kesildi filan, bir daha yok; ama zaten görmeyelim; gençler yesin...bizim metabolizma iyice yavaşladı.:)) -dgünü dansının anında gördüğüm eski dostlarım ve yeni arkadaşların varlığı da anı daha da güzelleştirdi...Kalabalık ya işte!!
Sonrasında maratona uğradım. İşimiz gücümüz kalmadı...Bol bol gez dur milongaları...:)
Yalnız saati 2 zannediyor ve indirimden yararlanmayı umuyordum; ama malesef benim biyolojik saatimle gerçek saat uymamış..İndirim filan alamadım, ağlamaklı oldum! :))
Bolca güzel şaraplar üzerine sohbet edince Şebnem ve İlhan'la, keyfim yerine geldi...Onlar da Shirazcılarmış..Pek sevindim ve tabi ki Sensus'u önerdim...Valla sevdiğim her şeyin reklamını yapıp duruyorum, ücretsiz hem de. Bari reklam yüzü olayım ne diyeyim...:)
Valla benden iyisini bulamazlar...Hiç sevmeyene bile şarabı, tangoyu ve her ne ise onu sevdiririm; iddialıyım! :))
Caminito'nun orjinal duvarını da açmaları harika olmuş, 100 kez söyledim snrm..:))
Ferah geniş bir pistte dans etmenin keyfini hissettim. Zaten girişte Pugliese çalıyordu Murat şans bu ya, yakalamışım...İşin komiği Tangolic'ten çıkarken de Pugliese çalıyordu...PArantez hissi yaşadım...:) Ruhen arındım!
Genç yetenek bir DJ imizi de dinlemek istiyordum ama gözümü açamayınca veda etmek zorunda kaldım; saat 5:30 yaa manyaklık...:)
 Aklım kahvaltıda kalmıştı ama şimdi kahvaltı edersem bir iki saat daha dans etme riskim vardı..Engelledim..Risk Yönetimi..:D
Bir de her günü yaşamak güzel!!
Zaten bugün Kız Kuleli milongada Stage Tango şovu izleyeceğim...ve ömürboyu izleyeceğim. akrobitik insanları!! :))
İşte bir hsonu da böyle geçer İstanbul milongalarının semalarında...:)

18 Kasım 2012 Pazar

İsmine TEM dediğim MilongaYEM....:) Yapı Endüstri Merkezi...*

Bir yerin ismini unutunca kafamdan uydurma gibi yöntemlerim vardır...:)
İnsan isimlerinde de yaparım ve kırdığım nice potu şu anda sayamıyorum!!
Sözünü ettiğim yer YEM; Tem diye söyleyince,  arkadaşım kakaha attı ve hatılattı "Hanım YEM Yahu!! YEM! " ..:)) Artık asla unutmam! :)
 YEM'in atmosferini, zeminini, ambiyansını çok iyi hatırlayamamıştım; geçen yıl da katılmadığım için o ilk hafızamdaki salon vardı aklımda ve zemininden tutun, ses sistemine, ambiyansına kadar çoğu şeyi beğenmemiştim o geçtiğimiz yıllarda katıldığımda..Yalnız, genişliği iyiydi fest için..
Dünse, salona girince etrafıma şöyle bir bakındım ve ne yapmışlarsa yapmışlar, zemin de, ambiyans, ışıklandırma, ses sistemi, atmosfer de her şey harikaydı...
Hafızama yeni bir YEM fotoğrafı kazınmış oldu...Oh be!!
DJ de mükemmeldi; müzik seçkisine bayıldım dyebilirim, o yüzden çıkışta kendisiyle tanışmak istedim..Master DJ ler büyülüyorlar!
Şovlar da harikaydı; adımlar, uyum, müzikalitenin görüntüsü ve sıcacık bir hissiyatla bezenmiş dansları vardı ilk çiftin...İsim vermiyorum..:)..Çok şekerlerdi! :-)
Neden popüler olduklarını da anlamış oldum.
Fark yaratmak da böyle bir şey işte..
İnsanın kendi yetkinliklerini ve yeteneklerini şovlarında daha da vurgulamaları aslında ..
Özgünlük zaten bu ve her dansçı o yüzden aynı parçalarda da dans etse tamamiyle farklı bir eneji ortaya koyar...Zaten dansçıların enerjilerini kişiliklerini, duygularını, düşüncelerini ve yeteneklerini görmek isteriz şovlarında..Bu seyirciyle buluşma noktasıdır çünkü..İletişimdir!
En iyi şov yapanlar diye nitelendirdiklerimiz de belki de kendilerini en iyi ifade edip, enerjilerini o piste ve o ana en iyi ve özgün bir şekilde yansıtabilenlerdir!
Neyse şovlardan mıdır, güzel tandalardan mıdır bilemedim saate aktığımda 4:30 du ve gözlerimi açamıyordum artık ve  Cumartesi olmasından dolayı da rahattım...Bolca uyku bekler ertesi gün, ne güzel! :) Sanırım en çok keyif aldığım milonga da bu oldu, zaman sınırlamamıın olmaması da etken!
Tabi Suada'nın manzarası ve lokasyonu, Liman Lokantası'nın da büyüleyici atmosferi değerlendirme dışı..:))
Bugün de muhteşem bir hava var dışarıda...Ahali hemen kendinizi deniz kenarına atınız...Demedi demeyin; biraz da güneşle dans etmek lazım! :))) En güzel dans bu zaten!!
Bir delilik-ki hiç değiliz ya biz dans severler- yapıp kapanış milongasına Armada Otel'e de katılırsam, ruhumu teslim edebilirim...Cidden! :)
Neyse bu festivali böyle bitirirken, bu günlük güneşlik, sıcacık hava mıdır bu motivasyonun sebebi bilinmez Ankara'daki Carnaval'a, İzmir'deki Maraton'a  da gönüller  katılmak ister...
Eylemlerse gitmeyi gerektirir!! :)

Bakalım nice festlere uzanalım ve muhteşem danslarla da  an be an tangonun ruhunda yani merkezinde buluşalım...
 Ve en güzel anlar yaşandıkça artar;
nice güzellikleri de beraberinde getirir!!!
***

17 Kasım 2012 Cumartesi

Suada Suada olalı, İstanbu İstanbul olmuştur..

Eh Kuruçeşme denince akla bir Aşk Cafe gelir, bir tekneler, bir de Suada...
Reina'lar Sortie'ler -birer tane olmalarına karşın çoğul ifadeler kullansam da:) -şu an konsept dışında...Yabancıların favori mekanları olsalar da..
Şöyle bir Boğaz yürüyüşündeyken Suada'dan yükselen çeşit çeşit müzik sesleri, insanın içinin kıpırdanmasına sebep olur ve o an daha da bir  İstanbullu hissettirir, o kesin..
Hoş ve egzantrik bir 2 dak lık deniz yolculuğuyla ulaşılır bizim Boğaz ortasındaki adamıza..Önceleri GS Adası olarak bilinirdi ve BJK liler, FB liler alınmazdı...:) Allahtan Suada oldu da yolu sudan geçen herkesi kabul ediyorlar...
Bu arada, böyle bir mekanda çeşitli festivalleri ve tango festivallerini organize eden ekipleri de ayrıca tebrik ediyorum..İstanbullulara, ve  başta Ankara, İzmir, Bursa olmak üzere yurdumuzun çeşitli yerlerinden gelen dansçılarımıza ve yurtdışından gelen yüzlerce dans dostuna muhteşem bir ziyafet yaşama şansı veriyor burası..
Mükemmel ambiansı,suyun üstünde ve içinde olma hissiyatı, muhteşem manzarası insana "İyi ki bu dansı yaşıyorum!" dedirtiyor adeta..En azından ben, dün öyle hissettim!
Ve adaya ulaştığımda içimden yükselerek artan ses "Suada'yı Seviyorum! " oldu  tabi ki!
Neyse gelelim müziğe, piste ve şovlara ve danslarımıza...
Kritiklersiz yaşam pek durağan...:))
Dj i çok başarılı buldum yine...Pugliese' mi de çaldı ya çok geç olmadan; ayrıca sempati duydum...Sabahlara kadar beklemek istemiyordum bu tango müziğinin en yoğun ve tutkulu tandaları için...Tşk ediyorum ayrıca..:))
Ve gerçekten zor bu iş bu DJ lik. Saatlerce yüzlerce dansçının dansından, enerjisinden, pistin akışından, yoğunluğundan, duruluğundan, ses sisteminden her şeye kadar ciddi bir organizasyonu ve müzik yelpazesindeki yetkinliğini ve sorumluluğunu üstlenmek gerekiyor..
Bu yüzden, DJlerimize,  emeklerini bir anlamda gördüğümüzü hissettirmek için sinerji yüklü, yoğun bir  alkış sunmamız milongalarda ayrıca çok güzel bence ve şart!
Şov yapan dansçılardan 1. çift, pek bana hitap etmedi diyebilirim;
2. çiftin dansları  hoş olmasına rağmen şov olarak daha fazlasını bekliyordum...
Kişisel olarak, farklı şeyler görmeyi, şaşırmayı, "Vay be nasıl yapmışlar!" , "Biz de dans mı ediyoruz!", "Bu Milongueranın eklem yerleri yok mu?", "Nasıl bir karizmadır bu Milonguerodaki!", "Nasıl bir  müzikalite ve uyun yansıtıyorlar, off!" demeyi umuyorum...
Çok şey mi söyledim...:)
Evet biz şovları izleyen insanlar, son derece acımasız olabiliyoruz...
Hep daha iyi, hep daha yeni, orijinal ve bizleri şaşırtan şovları izlemek istiyoruz..
Bu anlamda şov dansçısı olmadığım için Tanrıya şükrediyorum...:)))
Sürekli beklentilere yanıt vermek ve en iyini, farkını ve orjinalliğini ve karakteristiğini sunmak gerekiyor....Kesinlikle zor, ama ne yapalım, bu da onların işi...
Şahsen Gaston Torelli hayranı olup, her şovunda kopuyorum diyebilirim...Tamam belki her şov iddialı oldu; çoğu diyelim!
Javier, Achaval, Arce, Montes, Erdemseller ve ismini daha saymadığım bir yığın yerli ve yabancı şov dansçısı, izlemekten her zaman keyif aldıklarım arasındalar...Müthiş şovlara imza atıyorlar! İzlemek gerçekten çok keyifli ve yeni vizyonlar oluşturabiliyor insanda...
 Evet en iyi şovları izlemek, en iyi DJlerin müzik seçkisiyle tandalar arası yolculuk yapmak, en iyi ambianslı salonlara, zemini mükemmel pistlere ulaşmak,  en iyi festival organizasyonlarıyla büyülenmek ve coşmak istiyoruz...Çok mu!!! :)
Neyse, biz ve hep isteklerimiz...Sonu dipsiz bir kuyu, uçu açık bir okyanus..:)
Dipsizlik ve uçsuz bucaksız diyarlar diyarında değil miyiz zaten...
Adı Tango olan bir diyarlar merkezi....

Neyse burada uçuşa ara verip şovlara dönelim...:)

3. çifti izlemekten gerçekten keyif aldığımı söylemeliyim.
Değişik bir vizyon sunabiliyorlar izleyiciye fikrimce..
Adımlarının çevikliği ve uyumu, müzikaliteyle harmanlanmış tınısı gerçekten hoştu!

Şovlar bittiğinde 2. kata çıktım, aslında bir arkadaşımı arıyordum ama birden arkamı dönüp de piste bakınca, o muhteşem görüntüdeki yüzlerce dansçının dans etme anını, eşsiz güzellikteki  denizi ve Boğaz Köprü'sünü gördüm vebunu  izlemek beni uçurdu diyebilirim..
Zaten yere indiğim pek söylenemez...:-)
Denizin ortasında muhteşem bir mutluluk ve haz anı olsa gerek bu! Harikaydı!
Bir de yeni ayakkabılarıma kavuştum..Buket'i kucaklayacaktım o an; zor tuttum kendimi...:)
Eh 10 yıl sonra şu sürekli tavsiye edilen ayakkabıları biz de deneyelim değil mi...Bakalım farkı neymiş...*
Eve getirince de uzun uzun seyrettim zaten kendilerini...Deli miyim bilmem de, pek normal sayılmıyorum o kesin!
Keyifli danslarımın durduğu ve uykumun maximuma ulaştığı an evin yolunu tuttum...
Gecenin o vaktindeki motor yolculuğumsa mükemmel bir romantizim yaşattı bana...
Yalnız olmuş olsam da o anda...
Ee romantiksen yalnızken de, biriyleyken de, aşkınlayken de fark etmez, hep romantiksindir!
Romantik doğduk, romantik ölürüz! :-))
Bugün de bir arkadaşımızın Cihangir'de açtığı bir tango giysileri ve ayakkabıları dükkanının açılışı var...Yetişebilmeyi umuyorum...
Ne güzel ama, tüm tanıdığımız, sevdiğimiz insanlar tangoya hizmet ediyor; gerek dans anlamında, gerek müzik, ayakkabı, kostüm tasarımı, organizayon, eğitim  alanlarında ve  daha nicelerinde...
Bu yola hepimiz baş koymuşuz ve 
Tangomuz daima yükseliyor!!
 Tabi bu akşam da, bir fest milongası yolu gözükür bize...
Eminim  göreceğimiz, yaşayacağımız daha nice tango dolu anlar vardır!!! *
Yok mudur? :)))

16 Kasım 2012 Cuma

Ey Liman , vay Liman...:-)

Son anda gitmeye karar verip, bayıldığım bir milonga oldu Liman Lokantası..
Lokasyonu, manzarası, ambiyansı, zemini her şeyi harikaydı.
Sıcaktan bunalıp balkonuna çıktığında insan adeta denize atlamak istiyor..Solda Boğaz Köprüsü' nün ışıl ışıl görüntüsü, sağda bir yığın güzel Eminönü ve Sultanahmet Camileri...Beğenmek az kalır bayıldım!!:))
Zemin de dans etmek için çok uygun..Şov yapan dansçılardan biri olsaydım, şovumu bu mekanda yapmak istediğimi belirtirdim...İstanbul'un tarihi dokusunu yansıtıyor adeta...Zaten şatafatlı olmayan bir girişten geçtiğimizde içi sürprizli bir salona açılıyor ki çok hoş bu...
O kadar şatafatlı girişler de içi  boş ve sevimsiz yerlerle karşılaşıyoruz ki, trajik bir ruh haliyle başbaşa kalabiliyoruz..
Zaman zaman insanlara benziyor aslında bu şatafatlı olup olmama durumu...
Şatafat arttıkça doluluk oranı azalıyor sanki ...Tabi hep değil; çoğunlukla...:))
Neyse Nevra sağolsun elbiseme de kızmadı, yahu fest di mi git evine giyin, yok, ofis kıyafetimle katılıyorum festlere ki  bu facia, kabul ediyorum..Ama Allahtan pek feste uygun olmasa da elbiseydi üzerimdeki ve çok göze batmadım..
Lakin bir miktar kalın geldi giysim..Havalandırma da daha iyi çalışabilirdi belki ondan..
Bu da klasik Türk zihniyeti..Camlar havalandırma olarak kullanılır...:))
Yahu camları aç tamam da havalandırmamdan ne istiyorsun..
Burada en çok bana servis yapan genci sevdim..İdol marka şarabın 15 TL ye sunulduğunu söyleyince bari dedim seçenek olsun..Müşteri seçsin...12 ye kadar hiçbir şey içmedim boykot ettim...Tabi yemekte muhteşem bir İtalyan Sangiovese' si içmiştim o ayrı...O yüzden tuzum kuruydu...Ama ben şarap isteyince ilerleyen saaterde bayıldığım kadehte harika bir şarap sunuldu bana...Çocuğu ikna etmiş olacağım bu seçenek gerekliliğine..Lakin bu kadarını beklemiyordum..Aslında 5 TL sıkıştıracaktım çocuğun cebine ama ödül sistemi illa paraya dayalı olmasın diye durdurdum kendimi...Her şey paradan kaynaklı olmasın...Bizler insanız..İletişim gücümüzdür...Paramızsa cebimizdeki aracımız, o kadar...
Neyse DJ i de ayrıca çok başarılı buldum; harika tandalarla dans ettik...Yurtiçi ve yurtdışından bir yığın dansçı vardı ve yerlilerin seviyesi çok daha iyiydi...
Çok başarılı dansçılarımız var; hepsini ayrı ayrı izlemekten keyif alıyorum...
Gece 2.30 olunca eve kaçtım...Bu tangonun sonu yok, hele fest milongaları sabahlara kadar sürmekte..Helak olmayayım dedim ..Sonra  Suada'ya nasıl kalırdı enerjimiz..
Mazallah!! Enerjimiz kalsın değil mi? Bir yığın şov, şahane tandalar, danslar, ambiyanssal büyüleyicilikler ve feste ait her şey bekler bizi..
Yalnız şu çarpışmalar, ayaklara topukların gelmesi gibi  kazalarını hiç söylemiyorum..
Dün bir topuk geldi ayağıma; acıdan gözlerim yandı!! Kadın oydu ayağımı ama o ne yapsın lead edenler ne kadar bakıyo önünde insan var mı yok mu...Etrafına yönelik dans etmek, kendi için dans etse ve  pisti gözönünde bulundursa bu tür facialar olmaz ya da azalır..
Dolayısıyla, festlerde dans ederken gözlerimi açık tutuyorum...
Hani derler ya, kadın akışa bıraksın kendini tangoda, keyfini çıkarsın...
Hadi festte yapsın bakalım..Hastanelik olur valla...Rondayı takip etmezse.Sakatlanır garanti!!  Milonguerolar da pek dikkatli sayılmaz...Hele bazıları bir pist var farkında bile değil...:) Neyse!!
Çok iyileri de var...Bu konu da böyle!
Suada'ya gelirse sözümüz; orası da  apayrı bir ekol; suyun içinde yahu..Daha ne olsun...
İstanbul gibi kent dünyada yok işte...İstanbul'a gelip de aşık olmayan da yok zaten..Yoksa çekilir mi trafiği, gürültüsü..vs vs..
 Neyse, hadi bakalım bugün ollar Kuruçeşme'ye  uzanır...---*

14 Kasım 2012 Çarşamba

 Tam festival moodundayım...

 Ey milonga, vay milonga, ah milonga...:)

Bu ara nedense sürekli dans etmek istiyorum..Ve harika milonga deneyimleri yaşıyorum...Ne güzel!!

Ptesi Armada, dün My House milongaları harikaydı; enerji çok güzeldi...Dj de sonradan coştu...:)
Şimdi bugün itibariyle fest başlıyor; çeşit çeşit renkliliklere tanık olacağız eminm.
Bu akşam emin değilim fest milongasına katılımım konusunda ama Cuma Suada kesin gibi gözüküyor.
Bugün de Kız Kuleli milongayı çekti gönlüm...Rahat, hoş danslar etmek ister gönül, milonga bahane..:)
 Perş ise ya martılı milonga ya Liman milongası olabilir bakalım göreceğiz...Martılı da çekici geliyor oldukça..İnsan konfor istiyor...:) Rahat rahat müziğin büyüsüne, manzaranın güzelliğine, pistin akışına kapılmak istiyor..
Cuma ise Suada'ya mutlaka gidilmeli; yoksa çok şey kaçar...:)
Bu arada henüz kimler nerede şov yapıyor, incelemedim..Biraz araştırmam lazım..
Hava koşulları da değişiyormuş;
bir iki gündür gülümseyen güneş, yerini, gümbür gümbür bir yağmura bırakıyor...
Aman kaçınız! :))



13 Kasım 2012 Salı

Bir Sürpriz Milonga...:)

Haftanın ilk günü, şöyle güzel bir dinlenirim diyordum ancak, sağolsun çok sevdiğim bir arkadaşımın telefonda konuştuğumuzdaki coşkulu sesi sayesinde kendimi Armada'da buldum ve o kadar keyif aldım ki sormayın...Üzerimde tango için hiç de uygun olmayan bir elbise ve bavulum yani kırmızı çantam olsa da sorun olmadı...Tandalar çok başarılıydı ve çok keyifli danslar ve sohbetler ettim...
İşte bazen insan, hayatın akışına bırakmalı kendini; hoş ben sürekli akışa bırakıyorum ya neyse...:))
Birbirinden yetenekli dansçıların danslarını  izlemekten de oldukça keyif aldığımı söylemeliyim...Artık yaşlanıyorum sanıyırum zira oturabiliyorum...:)
Eskiden zıp zıp sürekli  dans edeyim isterdim, şimdi arada nefes almak, sohbet etmek, ve pisti izlemek istiyorum...30'dan sonra böyle oldu..:))
Milonga öncesinde ise her zamanki ritüelimiz gereği bir arkadaşımla buluşup sohbet ettik; yemek yiyip bir güzel İtalyan' Pinot Noir ı içtik...Harikaydı...Motivasyon bombası! :)
Sohbetlerin şekillendiği yön ise, hep ilgimi çekmiştir...
Snrm en çok bahsettiklerimiz, yaşamsal derslerimizin o anki yansımalarını yansıtıyor...Neye ihtiyacımız varsa deneyimsel olarak görmemiz sağlanıyor..Enteresan...
Biraz sohbet olmadan da yaşam pek boş; hoş hiç konuşmaktan haz etmeyen arkadaşlar da edindim bir ara ve şok oldum; insan nasıl konuşmaz ya...
Neyse, bu Ahırkapı milongasının da havası mıdır suyu mudur bilinmez, hep keyifle döndüğüm milongalardan biri  oluyor nedense..Ee gençliğimiz var içinde...Anılar, anılar...
Bir de pist, ambians filan çok başarılı; harika bir salon..*
Neyse bugün bakalım istikamet neresi olacak, akıştayımmm;
zaman içinde sürekli ve yeniden akmaya devam ederek....*

11 Kasım 2012 Pazar

Bir Moda esintisi...:-)

Sabah  dayılar, kuzenlerle başlayan bir aile kahvaltısından sonra- ki sormayın bal kaymaklar yutuldu...:-))- tertemiz hava içe çekildi ve hafif bir orman yürüyüşü yapılıp güzel bir kahve içildi...Pazar Günü'nün bu rahatlatıcı rehaveti mutlaka doğaya dokunma anıyla eşdeğer oluyor...
Asya Kıtası'na her geldiğimde içim açılıyor...Sakin ve yeşil...Harika!*
Bu keyifle geçen bir öğlen sürecinden sonra çok sevdiğimiz Alejandra'nın dersine geçtik...Numaralar çok zor İspanyolca'da..ya da benim ezberim feci..:) Neyse insan kafasını bambaşka şeylere yoğunlaştırınca güzel bir dinlenme çekiyor insaın canı..Kesinlikle arada milongasız geçen günlerin olması şart; özlemek de lazım bu yoğun duygular yaşadığımız ve bir yaşam biçimi olan hobimizi...:-))
Gerçi özlemeye pek vaktimiz olmayacak..Önümüzdeki hafta başlayacak olan Ritüeller ve ay sonundaki  Carnavallar filan bakalım ne deneyimler getirecek...
Suada'yı  ise özel bir sabırsızlıkla bekliyorum...
Öncesinde mutlaka "vino tinto" olayına gireriz...Şifreli kullanıyorum artık..:))
Şart oldu zira..:)
Moda da öyle güzel bir yer ki; tüm yelkenlileri görebilmek insanın kişisel özgürlüğünü arttırıyor sanki..Bugün de olağanüstü gözüküyorlardı, suyun üstünde rüzgarla bütünleşirken...*
Deniz ne mutheşem bir şey; uçsuz bucaksızlığı insanı derinden sarmalıyor sanki...Mis..**
Haftaya da "La Paz" da bir Küba müziği rüzgarıyla başlayabiliriz...
Barış dolu bir zaman geçirmek adına...İsimlerin manası tamamiyle taşıyanı yansıtır belki de...Kimbilir!!
Bakalım nasıl bir hafta geliyor avuçlarımıza...Meraktayım.:)
Bol idraklara uzandığımız bir yollar diyarına olsa mı ki yine..

10 Kasım 2012 Cumartesi

10 KAsım ve enteresan bir tarih 10.11.12,   9'u 5 geçe  Atamıza saygı duruşunu evimizde de olsa geçekleştirdik, bir yandan köprüde arabaların korna seslerini işitirken ve durduklarını görürken; bir yandan o anın büyüsünü sinerjik bir duyguda hissettik. Gerçekten çok memnun oldum bu ruhun hep içimizde olması ve toplumsal bir hareket yapısına dönüşmesine...Evet Atam İZindeyiz ve sen olmasan biz diye bir şey olamazdı...
Bunun aklıma şu cümleler geldi yine;
Eylemler sonuç ve etkileriyle, düşünceler özgürlükleriyle gelir."
 İnsanın eylemleri tıpkı kelebek etkisinde olduğu gibi bir çok insanı etkiler, düşünceleri de perspektifleri genişletir. İşte o yüzden insan teklikle topluluk, toplulukla teklik hissedebilir ve bu sınırsız evrende binlerce evren yaşayabilir. İnsan çaresiz kaldığında, bir sonraki günü beklemeli ve bir anlık yoğun duygularının esiri olduğu zamanın getireceği eylemin tüm sevdiklerinin hayatını da etkileyeceğini bilmelidir. Bunu bana, geçen yıl yitirdiğimiz canım kuzenim Evrent yeniden hatırlattı bugün. İsmi gibi bir cevher ve evrendi bizim Evrentimiz. Tam 9 ay olmuş aramızdan ayrılalı, bunu bana dayım hatırlattı sabah kahvaltısında...Bir bebeğin doğma aşamasına gelme süresiyle eşdeğer...İşte hayat bu kadar enteresan...Her an çok değerli ve sayılı...Biz de bu değerli anlarımızı sevdiğimi şeylere ayırıyoruz işte, milongalar, keyifli zamanlar, şarapla gelen hoş sohbetler, yürüyüşler, geziler, çalışmalar, kazançlar, aşklar, dostluklar ve daha niceleri...
Dün de Levent'teki milongaya katıldım, metroyla ulaştığım tek milonga...:) ve çok istediğim bir kitabıma kavuştum; Tango Stories Musical Secrets; acilen hatmetmem gerekiyor...Heyecanla okuyacağım..Keyifli danslar, sıcacık bir şov, ve gerçekten iyi bir müzik ziyafeti sonrası evime döndüm; zira gözlerimi açamıyordum artık...Tüm gece esnedim zaten niyeyse...Kış rehaveti...:-))
Bugün de bütün organizasyonlar peşpeşe gelmiş ve hepsi de sevdiğim organizasyonlar. Zira o en şiddetli yağmur altında şirşipit olunca enerjim azcık düştü. Akşam duruma göre bir akış söz konusu olacak gibi...
Bu poyraz yağışlarından pek haz ettiğim söylenemez...Ya ev ya yeni bir milongaya ve nice güzel tandalara akış halinin dayanılmaz serinliği ve hoşluğu...
İşte bir hsonu da böyle geçer...*


9 Kasım 2012 Cuma

Günün sözcüğü "Başarı",
Bana göre başarı;
 Yalınayak yürümeye başlayıp, yol boyunca tüm kumu ve çakıltaşlarını hissedebilmenin özgürlüğünü yaşayabilmek, yeri geldiğinde ya da arzu ettiğinde de istediğin ayakkabıyı giyip yoluna devam ederken, yeri geldiğinde de yanıbaşındaki ormana, ya da denize, o ayakkabıları sırf istedin diye fırlatabilmektir...Başarı budur! :-))
Günün milongasıysa dün keyifle dansettiğim, Mr. Donato'nun müziğiyle, çok sevdiğim dostlarımla birlikte o bir kaç saatimi geçirdiğim ve başta gitmekte emin olamayıp, gidince de çok keyif aldığım milonga oldu...Farkediyorum ki, insan sevdiği dostlarıyla da tandalar sonrası oturup sohbet ettiğinde çok daha keyifli geçiyor milongalar...Otelin pisti de başarılıydı, yani benim çok hoşuma gitti, sanki daha sıcak bir ortamı vardı...Arada iyi bir alternatif olur orası diye düşündüm..Servis her şey iyiydi...Diğer martılara uzandığımız milonga olmadığı durumlarda bu sıcak atmosfer de cazip..
Gelelim günümüze, bugün Cuma, hsonuna geçiş...Ofis sonrası bir arkadaşla görüşülüp, güzel bir yemek paylaşılıp, Levent'teki milongaya akılır diyorum..Ee leyleği pistlerde gördük bu ara...Hep tango...Hep tango...:)

8 Kasım 2012 Perşembe

Ve milonga kuşluğuna devam...:)))

İşte güne şu cümlemle başlamak istedim;
"Bir gün cömertsen, bir gün cimri, bir gün neşeliysen, bir gün hüzünlü, bir gün tutarlıysan, bir gün tutarsız, bir gün hızlıysan bir gün yavaş, bir gün düzenliysen, bir gün dağınık olacaksın ki tüm farklar farklılıklarıyla anlaşılsın...Zıtlıkları şöyle değişik bir perspektifle algılamak lazım...
Ve bir gün aşıksan, hep aşık kalacaksın..:) "

Dün şiddetli yağmura yakalandığım Taksim'de- ki tüm ayaklarım suyun içindeydi, göl gibi olan yolda, buna rağmen şikayet etmedim, Sensus'un güzel Vinolus Shrah'ı mı, otlu peyniri, Ayvalık tulumu mu  bilinmez bir keyifle yürüdüm Galata ile Sıraselviler arasındaki yolu...Ne için Kız Kulesini göreceğiz diye...:) Eh gayet de keyif aldık....
Mühim olan keyfe odaklanalım...ve anın, tangonun, paylaşımın tadını çıkaralım; ve Pugliese çalınca da ne olursa olsun dans etmek istiyorum...Ya da milongayı terk ediyorum...:) Dans edemiyorsam tabi...Tahammül edemiyorum, böyle  mükemmel bir tanda çalarken, vücudumdan tüm tınıların akmamasına ve dolayısıyla, adımlarım çıkış yolunu seçmeye zorlanıyor...Durmuyorlar!
İstediğim bir müzik varsa zaman zaman  ısrarcı olabiliyorum- ki hiç değilimdir ya...:)
Bir arkadaşı da zaten bir milonga tandasında tüm ısrarlarımla dans etmeye ikna ettim, azcık da zorladım kabul ediyorum...:) Oysa milonga tandası diye oturmuş..Ama baktı durduramıyor beni, en nihayetinde dans etmekte buldu çareyi  naapsın....Can çıkar,  huy çıkmazmış..:)
Bana göre hoş olan şey,  gittiğim çoğu milongada keyif alıyorum; eğer pist, zemin,  müzik ve ambians  feci değil, rondalar düzgün ve  dansçılar da iyiyse; yani dansçıların hepsi illa iyi olacak değil de, serpme olmalı bir miktar..."Sinerjik Motivasyon" diyorum buna ben..**
Tabi keyif almak bulunduğun andan, biraz da insana bağlı...Gittiğimiz milongalarda her şeyi eleştirmek yerine, keyif almaya odaklansak daha hoş bir milonga deneyimi yaşayacağız fikrimce.
Sonuçta organizatörler de ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar; onlar da birer insanlar  ve piyasada tutunmak  hiç de kolay değil..Hep destekle yürür organizasyonlar...
İnsansız her şey bir hiçliktir aslında...
Tabi zaman zaman yapıcı eleştiriler -üstüne basa basa söylüyorum "yapıcı eleştiriler"- olması şart ki, farklı perspektiflerle en iyi milonga ortamlarına, dansçılarına ve organizasyonlarına kavuşalım çünkü bunu hepimiz istiyoruz ve bunu bireysel, ekipsel  ve camiasal çabalarımızla oluşturabiliriz...Bozmaktan ziyade geliştirmek, oluşturmak ve yapmak mühim...
Seçenekler, opsiyonlar daima iyidir...Bu dünyadaki renkler gibidir...Hepsini görmek insanı genişletir,, keyiflendirir...
Ve hayat keyifle çok daha güzel...ve tüm keyifler ve milongalar bizlerin olsun...:))


2 Kasım 2012 Cuma

Ritüel i beklereken...:-)
Eh Kasım ayını hayatımda ilk kez sevmeye başladım; çünkü ılık seyrediyor; ne mutlu ilkbahar sevenlere..:-)) Dolayısıya milonga moodumuz yüksek, güzel ve keyifli milongalara katılıyoruz, manzaralı, manzarasız, eski, yeni, geniş kitleli, küçük ve sıcak, çeşit çeşit...
Ama en çok da festivali bekliyorum; Suada var...Suyun içinde yüzdüğümü hayal edeceğim, orada dans ederken...Merakla bekliyorum...
İnsanın doymadığı şeyler var hayatta işte;
tango, bana göre şarap peynir-özellikle yüzülmediği zamanlarda-, kahveler, güzel yiyecekler, hoş sohbetler, doğa aktiviteleri, geziler, aşk, kazançlar ve daha niceleri..Ha bir de kutlamalar..Çok seviyorum..Hem etkinliklere, hem de kutlamalara karşı zaafım var kabul ediyorum...Hepsine katılmak istiyorum, ne iştah; durmuyor!! :)
Neyse bakalım, gönül farklı dansçılarla dans etmek ister..
İnsan bildiği dili daima öğrenir ne de olsa ve farklı insanlarla yeniden geliştirir...Bir Torelliyle karşılaşamadık ki, kendisiyle dans edemezsem gözüm açık gidecek zira..Evrensel sistem?? Sesleniyorum..Nice Torelliler bahşet tm mı; bir de Max Von....:)
Şimdilik susayım; ofiste canım sıkıldıkça yazıyorum...Levent'e uzanmalı ve güzel bir milonga deneyimi yaşanmalı bugün de diyorum...Haydi Bakalım Nice güzel h.sonlarında gezinelim, martılarla dans edercesine...**