16 Kasım 2012 Cuma

Ey Liman , vay Liman...:-)

Son anda gitmeye karar verip, bayıldığım bir milonga oldu Liman Lokantası..
Lokasyonu, manzarası, ambiyansı, zemini her şeyi harikaydı.
Sıcaktan bunalıp balkonuna çıktığında insan adeta denize atlamak istiyor..Solda Boğaz Köprüsü' nün ışıl ışıl görüntüsü, sağda bir yığın güzel Eminönü ve Sultanahmet Camileri...Beğenmek az kalır bayıldım!!:))
Zemin de dans etmek için çok uygun..Şov yapan dansçılardan biri olsaydım, şovumu bu mekanda yapmak istediğimi belirtirdim...İstanbul'un tarihi dokusunu yansıtıyor adeta...Zaten şatafatlı olmayan bir girişten geçtiğimizde içi sürprizli bir salona açılıyor ki çok hoş bu...
O kadar şatafatlı girişler de içi  boş ve sevimsiz yerlerle karşılaşıyoruz ki, trajik bir ruh haliyle başbaşa kalabiliyoruz..
Zaman zaman insanlara benziyor aslında bu şatafatlı olup olmama durumu...
Şatafat arttıkça doluluk oranı azalıyor sanki ...Tabi hep değil; çoğunlukla...:))
Neyse Nevra sağolsun elbiseme de kızmadı, yahu fest di mi git evine giyin, yok, ofis kıyafetimle katılıyorum festlere ki  bu facia, kabul ediyorum..Ama Allahtan pek feste uygun olmasa da elbiseydi üzerimdeki ve çok göze batmadım..
Lakin bir miktar kalın geldi giysim..Havalandırma da daha iyi çalışabilirdi belki ondan..
Bu da klasik Türk zihniyeti..Camlar havalandırma olarak kullanılır...:))
Yahu camları aç tamam da havalandırmamdan ne istiyorsun..
Burada en çok bana servis yapan genci sevdim..İdol marka şarabın 15 TL ye sunulduğunu söyleyince bari dedim seçenek olsun..Müşteri seçsin...12 ye kadar hiçbir şey içmedim boykot ettim...Tabi yemekte muhteşem bir İtalyan Sangiovese' si içmiştim o ayrı...O yüzden tuzum kuruydu...Ama ben şarap isteyince ilerleyen saaterde bayıldığım kadehte harika bir şarap sunuldu bana...Çocuğu ikna etmiş olacağım bu seçenek gerekliliğine..Lakin bu kadarını beklemiyordum..Aslında 5 TL sıkıştıracaktım çocuğun cebine ama ödül sistemi illa paraya dayalı olmasın diye durdurdum kendimi...Her şey paradan kaynaklı olmasın...Bizler insanız..İletişim gücümüzdür...Paramızsa cebimizdeki aracımız, o kadar...
Neyse DJ i de ayrıca çok başarılı buldum; harika tandalarla dans ettik...Yurtiçi ve yurtdışından bir yığın dansçı vardı ve yerlilerin seviyesi çok daha iyiydi...
Çok başarılı dansçılarımız var; hepsini ayrı ayrı izlemekten keyif alıyorum...
Gece 2.30 olunca eve kaçtım...Bu tangonun sonu yok, hele fest milongaları sabahlara kadar sürmekte..Helak olmayayım dedim ..Sonra  Suada'ya nasıl kalırdı enerjimiz..
Mazallah!! Enerjimiz kalsın değil mi? Bir yığın şov, şahane tandalar, danslar, ambiyanssal büyüleyicilikler ve feste ait her şey bekler bizi..
Yalnız şu çarpışmalar, ayaklara topukların gelmesi gibi  kazalarını hiç söylemiyorum..
Dün bir topuk geldi ayağıma; acıdan gözlerim yandı!! Kadın oydu ayağımı ama o ne yapsın lead edenler ne kadar bakıyo önünde insan var mı yok mu...Etrafına yönelik dans etmek, kendi için dans etse ve  pisti gözönünde bulundursa bu tür facialar olmaz ya da azalır..
Dolayısıyla, festlerde dans ederken gözlerimi açık tutuyorum...
Hani derler ya, kadın akışa bıraksın kendini tangoda, keyfini çıkarsın...
Hadi festte yapsın bakalım..Hastanelik olur valla...Rondayı takip etmezse.Sakatlanır garanti!!  Milonguerolar da pek dikkatli sayılmaz...Hele bazıları bir pist var farkında bile değil...:) Neyse!!
Çok iyileri de var...Bu konu da böyle!
Suada'ya gelirse sözümüz; orası da  apayrı bir ekol; suyun içinde yahu..Daha ne olsun...
İstanbul gibi kent dünyada yok işte...İstanbul'a gelip de aşık olmayan da yok zaten..Yoksa çekilir mi trafiği, gürültüsü..vs vs..
 Neyse, hadi bakalım bugün ollar Kuruçeşme'ye  uzanır...---*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder