30 Aralık 2013 Pazartesi

Yılbaşı öncesi heyecanla dolup taştığımız hislerle, yine bir haftalık milonga seyrindeyiz....

Yılbaşı enerjisi psikolojik anlamda beni öyle motive eder ki, hiperaktif bir yapıda olurum genelde. Bu kez de yine o yoğun enerjiye büründüm, 1 Euro 3 TL'ye çıkınca güzel bir satışımızı kaçırmış olsak da demoralize olmadım ve milonga seyrime devam ettim. Peki az da olsa oldum, itiraf edeyim ama yılmadım, yola devam ettim. Ne de olsa bu ülkede yaşayanlar olarak, her an yeni bir krize hazırlıklıyız.  Dolayısıyla, 'Crises Management Skills' konusunda yurdumun insanıyla kimse yarışamaz, o kesin!
Hafta başı da, Armada'ya doğru uzandım yine pek klasik. Her zamanki gibi, çok keyifli, nezih ve kaliteli bir atmosfer vardı. Yine süper milonguerolarla danslar, Evrim'le kakari kakaralar, Aziz Abi'nin ekstra içecek  fişleriye gelen şarapla yıkanma serüveni ve elbette leziz meyve ritüeli oranın gündemini oluşturdu. Aykut da, çaldığı hoş tandalarla geceye leziz bir enerji kattı ve Armada'da her zaman güzel danslara uzandığımız Hakkı'yla, Ferhat'la, Zafer Abi'yle, tarafından verilen 'The king of the waltz tandas' lakaplı Aziz Başkan'la  tangosal uçuşlara da bir yenisini eklemiş olduk. Süperdi! Milonga bitiminde de bize soförlüğüyle hizmetini eksik bırakmayan Ogün kardeşim, Anette ve bir diğer milonguera arkadaşımızla da harika bir sohbet tadı yakalamamıza olanak sağladı. Şükür! :-)
Salı Günü, La Cumparsita milongasına koşarak gittim yine ve bu kez de gerçekten olağanüstüydü gece. Zaten hep süper bir milonga deneyimiyle ayrılırım oradan ve bu kez, farklı bir dansçı kitlesi de gelmişti, hoş bir renk olarak. Celil'le, İnanç'la, Giuseppe'yle Tevfik'le, Salim'le harika danslara uzandım gece boyunca. Bu arada Tevfik'in çocukluk halini bilirim. Beni Mühendishane'de döndürerek dans ettirme hallerini de...Ne güzel günlerdi ve  ne de komiktik o zamanlar.Sanırım hala da komiğiz çünkü dans ederek geçip gidiyor günlerimiz...
 Milonga süresince Aslı'yla da keyifli sohbetlere uzanıp, an be an üzüm sularınının ve keyifli dansların tadını çıkarttık. Daha çok üzüm konusunda ben ihtisas yaptım tabii..:-)
 Burcu yine, harika çaldı diyebilirim. Hiç oturamadım, harika tandalarla gece boyunca dans ettim. milonga bitiminde de yine Ortaköy semalarına uzandım, yepyeni bir güne uyanma hayaliyle geceyi tamamladım.
Çarşamba Günü, yolculuk Kız Kuleli milongaya aktı yine. Bu kez Dj Volkan'dı. Yine keyifli tandalara imza attı. Volkan'ın ilk kez Djlik yaptığı günü bilirim.  Caminito'da ne güzel de çalmıştı. Yine bu tadı taşıdı; cortinalarına laf atsam da bir dahaki sefere Jazz çalacağına söz verdi. Talep guruluğu varsa, evet o da benim..:-)
 Keyifle dans ettiğim milonguerolar arasında Ahmet, Tümay, Volkan bulunurken, ve bir de şahane milonguera leaderlardan connection gurusu lakaplı Cerenimiz vardı. Koparak, coşarak dans ettik yine..
Gece bitiminde ise Tümay'ın doğumgünü olduğu için, 5 dakikada organize olup milongayı uzattık.
Çiğdem sağolsun, fazla mesai yapıp bize ayırdı vaktini, enerjisini. Olmasa ne yapardık; bu kadının camiada eşi benzeri yok o kesin. Sağolsun varolsun! :-)
Gece ilerledikçe danslar da hızlandı, sabahlara kadar sohbetler de cabası. Hatta Çiğdem, Aslı, ben doğumgünü dansı bile yaptık Tümay'a...Hakkımız ödenmez bizim de değil mi...
Bir de,  hediye olarak herkese hediye ettiğim kırmızı kalp çikolatalarımdan Tümay'a da verdim ki,  ruhu hep aşkla dolsun diye. Zaten o çikolatadan kime verdiysem, aşık oldu akabinde...:-)
Bu arada tango camiamızda Duran Adam eylemleriyle yepyeni bir akım yaratan arkadaşımız Erdem de vardı. Gezi olaylarında görmüştüm ilk kez kendisini. Arkadaş olup, dans edeceğim hiç aklıma gelmezdi. Aslı sağolsun, böyle güzel arkadaşları var. Aktivist ama mantıklı aktivistlerden inciler...
Muhteşem geçen bir kutlamanın ardından, sabah saatlerinde eve ulaştım. Eh bu ara eurolar, dolarlar, faizler sağolsun işler de çok hareketli olmadığından varsın biraz da geç kalkalım diye düşündüm ve düşüncem eylemimle örtüştü yine... İyi ki de yaşadık, gördük, hissettik anların eşşiz tınısını, tadını, dokusunu!
Perşembe Günü yine Point de aldım soluğu. Zaten en favori milongalarımdan biri. Servisteki arkadaşlarla da kanki oldum yıllardır, her tür talebime sükunetle yaklaşıyorlar...Taleplerimi hiç söylemeyeyim, düşüp bayılırsınız...
 Masamız da renkliydi yine Ertuğrul ve eşi-muhteşen rock n roll yaparlar bu arada-, uzun süredir görüşemediğim Canan ve Aylin'le Tuncay da renk kattılar. Eda da sıcacık enerjisiyle yine kalbimi ısıttı. Güzel danslar da peşpeşe geldi tabii. Yorgunluk çökünce de Halil'in çaldığı güzel tandalar içimde yankılanırken, rüyalarıma koştum yine. Rüyasız yaşam olmaz! ' I'm a dreamer' :-)
Cuma Günü, Tangolic milongasındaki yılbaşı etkinliğine katılacaktım yalnız o gün hükümetteki yolsuzlukları protesto için yurdumun insanı Taksim'e akacaktı. Olumsuz bir olay olacağı belliydi ve nitekim de bol biber gazları, plastik mermiler ve tazyikli sular şehrimin insanına püskürtüldü. Bilindiği üzere yurdumda protestolar pek hoş karşılanmıyor...Dolayısıyla Taksim savaş alanına döndü, zaten o tarafa geçtiğimde yoğun biber gazı genzimi yaktı ve yönümü Dalyan'a çevirerek uzun zamandır gitmediğim Dalyan milongasında aldım soluğu. Dj koltuğunda ise, çok sevdiğimiz ve Ankaralı zarif milonguerolardan olan dostumuz Murat Mengi'ydi. Çaldığı keyifli tandalarla hem kendisiyle, hem genç yeteneklerden Onur'la, 'Sıcak İtalyan kanı' lakaplı Giuseppe'yle, yılların dansçısı Mustafa Abi'yle de harika danslara uzanırken, Evrimle de güldük eğlendik ve bu güzel anlarımızı yine fotoğrafladık ve facebookumuzda paylaştık.:-)
 Dalyan'ın kalitesini ve ambiyansını da özlemişim. Sağolsun Aydoğan Abi de, hoş bir şekilde bizlere hoşgeldin diyerek ortama ısınmamızı sağladı. İnsan sıcak bir karşılama görünce, hiçbir yerde yabancı hissetmiyor. Dünüşte ise Gius beni dolmuş durağına kadar bırakırken Evrimle, Ömer de  benimle dolmuşun dolması için uzun süre beklediler. Bir türlü gönderemedim onları.  Tanguera(o) dostlarımız  ne de özel ve fedakarlar camiamızda. Bu büyük şans!
Dolmuş dolunca, İstanbulumuzun incisi görünümündeki  köprüsünde ilerlerken, Anadolu'yu Avrupa'ya bağlayan o eşsiz manzarasının seyre daldım ve  içsel bir mutluluk ve haz hissine de ulaştım yine!
Cumartesi Günü, Ali Alper'in doğumgünü vesilesiyle önce Galata milongasına uzandım. Birbirinden iyi 4 Dj in seçkileriyle dans etmek de motive etmişti beni. Volkan, Mihran, Sabri ve Doğaç. Nitekim harika bir gece oldu. Milongaya oldukça erken vardım ve o saatte bile izdiham vardı, dumur oldum. Tüm milongueralar hocalarını ziyarete gelmişti o gece anlaşıla ve elbette iyi dans eden milonguerolar da vardı...Dolayısıyla değişik coğrafyalardan gelen milonguerolarla da keyifli danslara uzandım o gece. Yunanlı bir arkadaş da bana Kanada'da yakın arkadaşım olan yine Yunanlı Christina'yı hatırlattı niyeyse. Yorgos'u Türk zannetmiştim, fiziksel görünümü ve dansından dolayı önce.Çok keyifle de dans ettik zaten.
 Bu benzerlikler hep ilgimi çekmiştir Yunanlı dostlarla. Christina'yla da o kadar benzerdi ki zevklerimiz, inanılmazdı! Sadece o koyu bir Katolik'ti, ben ise ne olduğu belirsiz bir ışık meraklısı. Hepsi bu! :-)
Güzel bir doğumgünü kutlaması ve pastaların dansının ardından, ilerleyen saatlerde Evrim'i ve Giuseppe'yi fişekledim ve 333 semalarına uzandık. Harika bir enerji vardı yine. Ramo Go Go nuın son tandalarına da yetiştik. Yine kapıda Eşrefle karşılaşırken bu kez sürpriz bir isim de vardı milongada. Özgür de gelmişti ve harika görünüyordu. Çok sevindim öyle  güzel bir pırıltıda milongada bulunmasına. Punchlarımı ve şaraplarımı alıp hemen muhteşem danslara uzandım ve tahmin ettiğiniz gibi yine ısrarlarımla milongayı uzattık...Murat ve Eşref  de bıktılar ya tüm taleplerimden yine de kırmadılar beni ve diğer arkadaşları. Evlerine doğru yol alırken patronlar ikilisi, Çiğdem, Ceren, Ahmet, Erdem, Tümay, Alp, Zerrin ve Dorukla yılbaşı milongamıza devam ettik. Elbette yine muhteşemdi. Eve sabah saatlerinde vardım yine. Bol dans, bol sohbet, şarap ve en sonunda çay seremonisi de dahil!
Pazar Günü, klasik Ponte günümüz olduğu için Ayşe Hm'dan masamızı rezerve etmesini rica etmiştim. Sağolsun masamızı da ayırdı kendisi. Muhteşem pozitifliğiyle kalbimizi ısıtan çok zarif bir hanımefendidir Ayşe Hm. Çok severiz bu incecik, zarif ve sıcacık kişiliğini...
Milongada Sergülen Ablayla güzel sohbetlere uzanırken, harika milonguerolarla da keyifle dans ettim yine. Oranın müdavimlerinden Yalçın'la, arada bir bu milongada da karşılaştığımız Hakkıyla, Kenan Abi'yle, Aziz Başkan'la, Ufuk'la keyifli danslara uzandık yine. Sonradan aramıza Yeşim, Mira ve Ali de katıldı ve masamızın sinerjisi katladı elbette. Peynirler de havaya uçuştu...:-)
Ufak bir yılbaşı çekilişi de yapıldı. Bana bir şey çıkmadı ama çıkışta o kadar harika bir sürprizle karşılaştım kisağolsun Ayşe Hm bana kırmızıyı sevdiğim için kırmızı bir şapka hediye etti ve milonga gecelerinde takabilirsiniz dedi bana. Günün en güzel sürpriziydi benim için ve içimde güzel bir gülümsemeyle Ortaköy semalarıma uzandım.
Bu arada milongada kanseri yenen bir kişiyle sohbet etme imkanı buldum.Tüm vücudunu kanser sardığı halde, bu hastalığı yenmiş kendisi. Doktorlar ömrünün iki ay kaldığını söylemiş o zamanlar. Hastalığı nasıl yendiğini sorduğumda, ' beyin gücüyle' olduğunu söyledi. Yataktan kalkamayacak bir haldeyken, nasıl o yataktan kalktığını anlattı ve dedi ki 'Hep sağlık adına yaptığımız şeyler boşuna. Ne sizi mutlu ediyorsa onu yapın; dilediğiniz şeyleri yiyin ve istediğiniz ortamlarda bulunun' yani benim anlayışımla, tad alarak yaşayın bu yaşamı dedi. Yüzde yüz katılıyorum! Dansa da gelmiş, dans edemediği halde ama izlemiş; sosyalleşmis ve hastalığını yenmiş. Şu an da aramızda dans ediyor, gülüyor, eğleniyor ne güzel!
Hayat bu kadar büyüleyici ve insan beyni, kalbi, enerjisi bu kadar güzel işte ve bu sohbetimi ve içimde yarattığı güzel hisleri sizlerle paylaşmadan da edemedim....

 Muhteşem bir haftayı da böyle muhteşem milonga deneyimleriyle ve tadıyla tamamladım işte ve yepyeni bir yıla da yepyeni heyecanlarla, güzel umutlarla ve aşk pırıltılarıyla giriyorum sanırım...
Hepimize harika bir yıl ve muhteşem bir hafta diliyorum. Hazdan bin köşe, yaşam serüvenlerimize devam edelim dostlarım...Esenliklerle kalalım; coşkuyla her anımızı, kutlama havasında yaşayalım diliyorum! :-)

22 Aralık 2013 Pazar

Yine tangoyla dolduk taştık bu hafta da...
Huzurlarınızda Armada, La Cumparsita, doğumgünülü 333, Point, Tangolic ve şovlu 333 milongaları...:-)
Geçtiğimiz hafta boyunca da, zaten tüm milongalara katılmayı görev edinip, bir hayli yorulmuştum aslında. Ama yine durmadık, yola devam ettik!
 Haftanın ilk gününü, sakin bir ev, ofis ve Ortaköy üçlemesi ve keyifli seyrinin ardından Dvdlerimle bütünleşip, salondaki tüm koltuklara gömülmeyi ve şahane bir ev pikniğine ayırmayı planlamıştım. Zaten hava da faciaydı. Ama ofisten çıktığım bana yine bir şey oldu; kendimi Taksim'e yolldığım yetmedi, Galata semalarındaki güzel bir turun ardından, oradan kısa kestirme Karaköy sahiline inip, taksiye atlayarak Ahırkapı semalarına ulaştım. Armada'nın o güzel yıllarımızı verdiğimiz salonuna ulaştığımda ise Aziz Abi, Nevra ve bir çok arkadaşım beni gördüğüne  cidden şaşırdı diyebilirim. 'Aa nasıl yani, sen evde değil miydin? Hani dvd seremonisi?' dediler pek malalı bir ifadeyle. Ben de mahcup, burada güzel tanguero(a)ları izlemekten ve güzel dans edip interaktif bir film deneyiminin tam içine dalmaktan daha hoş bir sinema keyfi düşünemedim dedim. Güldüler elbette. Arada komiklik damarım da beliririr işte..:-)
Yine her zamanki gibi, milongaya gelmediğime hiç pişman olmadım ve harika danslara, sohbetlere uzandım. Hakkı'yla dansımız ise beni gerçekten 'connection' ın büyüsüne o kadar bağladı ki, tam bir kopuş yaşadım. Sanırım bu durum, onda da benzerdi. Eh kopuşları paylaşmaktır aslolan! :-)
 Gelen kitle arasında, yine kaliteli dansçılar vardı ve keyifli yazı, paylaşımlarıyla da facebook camiamıza ışık saçan Anette de vardı. Sonunda  yüzyüze tanışabildik ve bir sonraki derin sohbetlere uzanma sözünü, birbirimiz için aldık. Hoş sohbetler olmadan, dans etmişsin, etmemişsin neye yarar...
Yine oranın demir başları arasında Aziz Başkan, Zafer Abi, her fb durum güncellememe yorumlarıyla limon sıkan Ogün kardeşim ve bir çok değerli milonguero da  vardı ve Puglieseler, D'arinezo'lar  Di Sarli'ler, Canaro'lar, Tipica Victor' lar tını tını, ışıltı ışıltı aktı dansımıza, gönlümüze, ruhumuza bedenimize ve muhteşem bir hissiyatla, bir de o 'milonga tatmini' dediğim hazla da evlerimize ayrıldık sonrasında. Bir muhteşem milonga deneyimini, seyrini, meyve tabağı ve şaraplarıyla olan leziz  dansımızı da yine Armada'da yaşadık, tattık, duyumsadık.
 Eve vardığımda,  yogunluktan anında tüm o rüyalar alemine dalmış olmalıyım ki, ertesi gün oldu bir anda.. Tüm hicrelerm güzel bir dinlenme deneyimini yaşadılar eminim...:)
Salı Günü, Cape town'dan arkadaşlarım olan Albe ve Reza'yı tangoyla zehirleme fikri tüm bedenimi canlandırmıştı. Albe döndüğü için ülkesine, erkek tarafını önce büyüleyip, tangoyla buluşturma hedefime adım adım ulaştım. İlk ayağı, bayıldığı Sensus'ta, hazdan dört köşe olduğu shirazlarla yıkanıp, tüm peynirleri götürme girişimimiz oldu. Biraz girişimcilik ruhu şart bu hayatta. Olmazsa olur mu...Kahve falı ritüelini onda bile uyguladıktan ve yeni yetenekleri ortaya çıkartma eğlencemden sonra, gecenin diğer soluğunu La Cumparsita milongasında aldık. Yine sıcak bir atmosferle,  Mihran'ın güzel Djliği ve kaliteli dansçılarla dolu  ortam içimizi ısıttı. Reza sanırım tangoya aşık oldu bu kez. Ohh be!!  Oranın harika dansçıları ve Giusepple de pek eğlenceli dansımızın, klasik Japın turist geleneğimiz olarak bol fotoğraf çekimimin ve keyifli sohbetlerin ardından eve koştuk yine taksiyle...Bu koşularımızda iyice hızlanmaya başladık son günlerde. Koş koş rota ev. Artık Arjantin'e koşalım, ya da Şili'ye azcık ya...Neyse o günlerimiz de yakın. 2014 bize uğurlarıyla gelsin; şu balyoz en yüzsüzlere ve dolandırıcılara taş taş insin inş! Oh rahatladım...:)
Çarşamba günü yepyeni bir Dj in tandalarıyla uçmak ve elbette çok sevdiğimiz dostumuz Canan'ın doğumgünü partisinde, onu şımartma girişiminde olmak istemiştik. Bu arada DJ Mr Aboov lakaplı, hiçbir Otra, 333 milongalarını kaçırmayan, her Tangolic milongasının ardından atomunu yiyip, bir de durum güncellemeleriyle  bunu utanmaksızın ilan eden; her milongada olması tercih edilen türden olan çünkü  sürekli dans eden, yorulmayan milonguero arkadaşımız Alp Maçkan'dı.
Gece harika başladı ve harika bitti diyebilirim.  Harika tandalar peşpeşe geldi, punchlar su gibi aktı; müthiş danslar ardı ardına ruhumuzu besledi ve güzel doğumgünü kutlamasının, bol kahkahaların ardından tüm yolluk parçalar da tüketilip-hatta Tümay'la hala parça da parça diye tutturuyorduk-, mutheşem bir milonga deneyimi daha noktalandı. Hatta gece sonunda Murat, Seda ve tüm çorbacıların ısrarına dayanamayıp soluğu Kızılkayalar'da aldık. Sonu yok bu işin!
Harika bir tat içimde yine Taksim'in renkli sokaklarından, Ortaköy'ümün derin ve dingin sularına ulaşıp, tüm renkler içimde, bir sonraki güne uyanma saatlerine uzandım.
Perşembe Günü,  Point milongası için kolları sıvamıştık. Bu kez oldukça geç başladı milonga ve sanrıım buna bir tek ben sevindim. Zaten hep geç kalıyorum milongalara; yemek yiyeceğiz, ya da şaraplayacağız diye...  Güralp tabii durumdan pek haz etmemişti eminim, bu kadar gecikme tüm sinir hücrelerindeki ritmi arttırmıştı; hissettim. Elbette Serçin'in de.. Zira bir kaç kez, terasta donar halde sigara içerken gördüm onu. Görüntülese miydim acaba...Bir milonga paparaziliği eksik...Aman o da eksik kalsın! Her yere yetişmemem ki...
Neyse güzel ortam, az güzel şarap ve hoş kaliteli bir kitle ve ambiyansın ardından bu kez Kara'yla -İskoçyalı bir arkadaşmış orada tanıştık- güzel sohbetim ve  hatta lead girişimim bile oldu. Yalnız bu kez durum biraz farklı oldu. Zira Kara, sadece yakın dans ediyormuş. Ben de mecbur kalıp yakın lead ettim, az biraz. Yoksa hayatta edemezdim..:) Gerçi hoş, o sonradan pek tatmin olmadı leadimden olsa gerek, kendisi beni lead etmeyi tercih etti ve çok daha iyi oldu. Rahatladım! Yalnız bir fark, bu yakın lead'de, karşındaki kişinin ful enerjisini hissediyor insan ve entersandı! O yüzden tango yapacaksan, o yoğunluğunu yaşamak için, yakın dans şart bence. Hem leadde, hem followda. Zaten lead ve follow un farkı bir anlamda bana göre,  adımsal öncelik farkı sanırım. İyi follow eden, iyi lead edebilir; iyi lead eden de, iyi follow edebilir. Yoksa çok da iyi değillerdir aslında kimbilir. Bu da hoş bir tartışma konusu olsun bakalım..:)
Neyse, gece de güzelce ilerleyip, bir hayli de geç bittikten ve  herkes uykusuz kaldıktan sonra-ben hariç- yine aktık tüm akışın  oderin sesine ve sessizliğine, dinginliğine....
Cuma Günü olunca,  bir haftasonu kıpuırtısı ister istemez geldi içime. Hava da daha iyileşmişti allahtan, bu da hoş oldu. Galata keyfimin ardından- yalnız oturduğum restauranttaki bir servis elemanına kıl oldum, çünkü evsiz bir adamı öyle fırçaladı ki; tüylerim ürperdi..:/ üzüldüm!-neyse milongaya ulaştım. Dj koltuğunda son dönemin çok başarılı genç kuşak djlerinden Doğaç vardı ve yine harika çaldı. Onu ilk çaldığında keşfetmişrtim. Cortinaları da ayrı güzeldi. Neyse harika danslar, keyifli gözlemler birbiri ardından geldi. Herkes Bursa'ya gitmemişti anlaşılan çünkü harika milonguerolarla harika danslar etme zevkine eriştim. Gökhan Abi, Sabri, Serhat, Doğaç ve daha bir çok süper milongueroyla süregelen tandasal uçuş maceram pek keyifle ilerledi. Oradakş yılbaşı partisine de katılmaya and içtim!
Cumartesi Günü ise Sercan'la Zeynep'in şovlarını izleyip ve iyi bir Dj in müzik seçkisine kanalize olabilmek için yine Kız Kuleli milongama ulaştım. Bu kez geç gitmek yerine, bir hayli erken gidip, iki yıldır şarap içme planı yapıp bir türlü icraata dönüştüremediğimiz şarap muhabbetimizi Çiğdem' e özel,  milongaya getirdim. Kötü kokan ama tadı muhteşem olan çöre otlu tulum peyniri de vardı. yanında elbette. Çiğdem, Eylül, Recep kokudan bayılmak üzerelerdi ama Metin' le biz götürdük valla peyniri. Ee o okyanus aşırı ülkenin shiraz cabernet s. kupajıyla pek hoş gitti çünkü. Dj Sabri'ye de harika tandalar çalsın diye bir sus payı verdik tabii. O da müthiş çaldı sağolsun.. Yalnız biraz geç gelen Aslı ve Evrim'e yetmedi şarap. Artık bir İtalyan tınısı da onlara açarız tez..:-)
Gece yine harikaydı, çünkü harika danslar ettim. Yalçın, Eşref, Aykut, bir Japon arkadaş, İsviçre'den gelen bir milonguero  enerjimi yükseltti ve yine bir lead girişimim oldu  Evrimle. Çok da eğlendik aslında, yalnız  salonun tam geçiş kısmında- bir pütür var orada-topuğum takıldı, az kalsın yere yapışıyordum. Tam skandal olurdu camiamızda amanın...Bir kızı, kırk yılda bir lead emişim..:)
Neyse biz eğlendik, güldük ve güzel dansçılarla koptuk yine. Keyifli akşamın ortasında da çok keyifle Sercan ve Zeynep çiftinin danslarını izledik ve gerçekten çok beğendiğimi söylemeliyim. Derinlik, uyum, müzikalite, adımsal akış ve duygu, tını şahaneydi. Bu arada Sercan bale adımları filan deniyor olmalı, ayaklarına bakmaktan az kalsın gösteriyi kaçırıyordum..:) Neyse Zeynep'le harika danslarını bizimle paylaştılar. Yetenek, azim ve çalışma güzel şeyler. Fark ve lezzet yaratan temel unsurlar sanırım. İzlemesi de hep hoş!
 Gece bitince herkes yorgundu farkettim, dolayısıyla hızlıca yollara koyulduk ve bu yılın en uzun gecesini doyasıya, tadıyla, lezzetiyle yaşadık yine...Nice kopuşlar, tatlar, uçuşlar bizimle olsun dostlarım. Çok yakında görüşürüz...

16 Aralık 2013 Pazartesi

11 Aralık Dünya Tango Günü'yle başlarız, Ponte'ye kadar kar kış demeden yollanırız...:-)

9 Aralık haftasına, soğuk ve bembeyaz bir kar havasıyla başladık diyebilirim. Dolayısıyla Salı günkü milongayı es geçerken, 11 Aralık Dünya Tango Günü'nü bir milongayla kutlayıp kutlamayacağımdan tam emin olamadan güne başladım. Bu kar havalarında  geneneksel konformist milonguera modumu takınarak tembellik yapıp, badem, şarap ve minumum kas kullanma eğlenceme başlarım genelde ve nitekşm yaptım da . Ama yine de o gün, 333 milongasına dahil olup, dünya tango gününü şanımıza yaraşır bir şekilde, bembeyaz bir İstanbul manzarasıyla kutlama hissim ağır bastı ve kendimi milongada buluverdim ansızın...:) İyi ki de dansı seçmişim; pişman olmadım. Gerçi ne zaman pişman oldum ki, milongaya gidip...Bir kez de pişman olsam....
 Ve bazılarına komik gelecek ama, bazen öyle bir seçenek krizinde bulurum ki kendimi, yolda durup enerjim nereye eğilim gösterirse oraya doğru yönümü şekillendiririm. Ayaklar hep en doğruyu seçer derim ya, buradan geliyor işte bu deyim asında. Yön belirsiz gibi olduğunda, içgüdü hep doğruyu seçer mantığı bu elbette!
 Nitekim o gün  de o yöntemi kullanıp sohbet, dans ve sosyal çekirge halime büründüm. Elbette keyifli danslar ve güzel tandalar peşisıra geldi ve bu soğuk kış gününde içimizi iyice ısıttı. Elina da bolca fotoğraf çekip, tüm danslarımızı facebookta yayınladı. Zaten hayatımız sosyal medya oldu bu ara; gülsek mi, ağlasak mı bilemedim. Bütüm aile çevrem ve arkadaşlarım naısl olduğum merak ettiklerinde facebooka bakıyorlarmış. Dakika dakika haber var tabii orada..:-))
Perşembe Günü, tüm yollar Point'e açıldı. Yine harika bir kalabalık ve masamızda da  hoş bir  'milonga kuşları' ekibi vardı. Güzel tandalar eşliğinde, süregelen keyifli danslar yine harika bir perşembe milongası klasiğini yaşattı diyebilirim. Zaten bu milongadan, hiç keyifsiz ayrıldığımı hatırlamıyorum. Binde bir olur belki ya da olmaz o keyifsizlik nedense. İlginç!
Kar yağışının durması bir yığın dansçıyı da buraya getirmişti sanırım. Bu da hoş bir sinerji oluşturdu gece boyunca. İlerleyen saatler, tozutma saatlerimiz olduğu için de lead etme seremonime başladım geleneksel ve pek keyifle müziği duyduğum gibi hareket ettim. Gerçi itiraf etmeliyim, follow yaparken de  bu durum pek değişmiyor; nasıl duyuyorsam öyle hareket ediyorum. Deliren leaderlar varsa da ne yapalım, delirmeye devam edebilirler çünkü bana göre lead ve follow benzerdir bir anlamda. Farkları ise, ilk adımın hangisinde başladığıdır aslında. İlk adım lead' i getirir ve  iyi lead etmek için iyi follow etmek, iyi follow etmek içinse, güzelce hem müziği ve partnerini dinlemek gerekiyor. Yani yine leaddeki gibi..Neyse tüm değerli milonguerolarımızla danslarımız  yetmemiş gibi, süper milonguera arkadaşlarımızla da hem dansla, hem de sohbetle pek eğlendik o gün. Darısı diğer günün yardımlaşma milongasına olsun diyerek de kendimizi motive ettik ve dolayısıyla Tangolic'te yerimizi aldık. Yardımcı olmak misyonumuz...
 Yine keyifli bir kalabalık, yardımsever milonguero(a)lar salonu doldurmuşlardı. Süper danslar peşpeşe geldi ve snrm herkes zor durumda olan insanlar için gereken yardımını yapıp  evlerine dağıldı.
Ertesi günü ise güzel bir cumartesi esintisiyle başladım.  Akşamında ise harika bir arkadaşimla yine Zencefil semalarinda sohbetler alemine daldım önce. Sohbetin keyfi damağımdaken, çok sevdiğimiz bir arkadaşımız olan Aylin'in ve diğer adıyla Susana Damas-sesine hayranım-doğumgünü seremonisi için Galata milongasında aldım soluğu ve elbette güzel bir sürpriz doğumgünü kutlamasıyla da muhteşem bir milonga deneyimini hep birlikte paylaşmış olduk.
Galata milongası gerçekten harikaydı. Girişte etkileyici, duru ve zarif bir ışıklandırma ve elbette parıl parıl yanan mumlar; güzel bir dansçı kitlesi ve hoş bir ekip; geniş pist ve rahat zemin; süper müzik ve muhteşem bir dans seyri hakimdi. Dolayısıyla tüm tandalar bizimdir felsefesiyle de, aynı yaşamın içine olduğu gibi, tangoya tüm tınılarıyla ve renkleriyle yeniden aktık. Etkileyici bir hoşluk hissi de kapladı elbette içimi...
Doğumgünü dansı zamanı gelip çattığında ise doğumgünü kızının şaşkınlığı keyfime keyif kattı. Şaşıran insanlar görmek hep güümsetir beni ve pek eğlenirim; nitekim eğlendim de ve dedim ki, "Hayat hep sürprizlerle güzel. Ne yapacaksın, tadını çıkarmaktan başka...". O da çaresiz gülümsedi  ve harika bir doğumgünü dansına da koşar adım uzandı. Videoya çekmemiş olmaksa beni kahretti. Çünkü çekildi sanmıştım; sanmak gerçeği yansıtmadı oysa...Neyse, belki de en güzel anlar, hiç çekilmemiş ama doyasıya yaşanmış anlardır kimbilir...En azından tesellisi bu oldu benim için! :-)
Akabinde pastalar yendi, şaraplar tüketildi, fotoğraflar çekildi; sohbetler ve güzel danslar edildi ve gece yine hep olduğu gibi bitirilip Gaata Kulesi silüeti yansıyan yollarda taksisel yolculuklara başlandı ve ,gecenin kör karanlığında yine o  insanın içini garip bir gülümsemeyle dolduran bir tatmin ve tat hissiyle gün kapatıldı. Elbette en derin uyku anları ve tüm olağanüstü rüyalar alemine dalış da pek gecikmeden yerini aldı. 'I am a  forever dreamer...:-)'
Pazar gününe gözlerimi açtığımda ise, tüm haftanın yorgunluğu vardı üzerimde. Yalnız yaptığım tüm planlar sayesinde koşturmaya devam ettim. Bir dinlenmek çok mu bana..:-)
Aman neyse mühim değil; en mühimi yaşamdan daima tat almak elbette... Dolayısıyla da, Cape Town'dan arkadaşlarım Reza ve Albe de tangoya başlasınlar diye, akıllı bir hareket yapıp Reza'yı Ponte'ye götürdüm ve büyülensin istedim. Nitekim  o da, ambiyansa, güzel DLC  merlot cabernet kupajına, atmosfere ve genel manzaraya aşık olduğu için dansa hemen başlamak istedi. Ee benim işim de bir anlamda bu; tangoyu sevdirmek ve elbette çok istetmek. Sonrası mutlaka geliyor çünkü ve arkadaşlarımı görebilmemin tek şartı, onların da bu dansa başlaması oluyor artık ne yapalım!:-)
Harika bir şarap peynir ritüelinin ve keyifli sohbetlerle dolu hoş dansların ardından, yorgunluk sinyalleri verince, abbas şoförümüz Özden'le yollara koyulduk. Yol öncesinde de şunu düşünmüştüm ve elbette facebookta durum güncellemesi olarak ifade ettim  bunun Zaman zaman  milongalarda başımıza gelen bir durum olduğundan bir anlamda yazıya dökmek bir sorumluluk oldu benim için zira. O da şuydu;
"Yahu bu tango camiasında bazı durumlar komik geliyor bana...Sevgili yapmak ayrı bir kriter, dans etmek apayrı. Snrm bu bizlerin sevgililerimizi bile sürükleyip dansa götürme eğiliminde olup, dans ettiğimiz tüm milonguerolarla da dansa devam etme ve tat alma eğilimizi daha da arttırıyor." Aşık ol ama dans da et' günün sloganı olsun ve hepimize harika bir hafta dilerim! :-))"
Dolayısyla bu cümlelerle de ifade ettiğim gibi, aşk hep içimizde parlasın ve nice deneyimsel zenginlikeriyle ruhumuzu aydınlatsın diliyorum. Ancak hiçbir aşk tango aşkını da söndürmesin, aksine daha da alevlendirsin ve parlatsın. Bu coşku ve enerjiyle de, hepimiz harika bir haftaya başlayıp, en güzel anlarla dansımıza devam edelim. 
 Keyfimiz doruklara, kazancımız maksimumlara, tüm yoğunluğumuz en güzel  paylaşımlara ve tatlara ulaşsın o halde...:-)

9 Aralık 2013 Pazartesi

Point'le başlayıp, Ponte'ye kadar uzanan, uzun bir milonga yolculuğu bizimkisi...

Ayak bileğim düzelir düzelmez-sevgimle iyileştirdim...:)- tüm milongalara geri dönüş ritmini, yine bir hayli yükselttim geçtiğimiz hafta da. Zaten neyi maksimumda ya da  abartmadan yapıyorum diye düşününce bulamıyorum genelde. Derinlik abartıda gizlidir ya bazen, biz de müptelası olmuşuz  işte bu yoğunluğun, sevdiğimiz her şeyde!
Perşembe Günü, Point milongalarını organize eden arkadaşımız Güralp'in doğumgünü seremonisiyle birlikte sürecek olan milongasına dahil olduk. Hoş bir kalabalık, temiz pist-var mıydı bilemiyorum ama bana göre vardı-güzel danslar, tandalar bizleri karşıladı. Bu kez fotoğraf çekimi yasaksızdı. Bu ayrıcalık her doğumgünü kutlayan dansçıya da olacaksa, adil bir düzen var demektir. Olmayacaksa artık bilinmez! ;)
Geç başlayan milonga, geç de bitti bu kez.
 Yine süper milonguerolarla, ayaklarım ayaklıktan çıkıncaya kadar dans ettim diyebilirim. Tabii aynı masada oturma keyfine eriştiğimiz, Sergülen Abla, Aslı, zaman zaman Fatih, Ferhat ve bir yığın arkadaşımızla da sohbetler  ve danslar alemine daldık yine. Gece sona erdiğinde ayaklarımı hissetmiyordum. Bitmişim! Elbette bunda Ponte'de saatlerce dans ettiğim genç milonguero arkadaşım  Mehmet'in etkisi çok büyük oldu. Durmaksızın bir saat filan dans etmiş olmalıyız. Delilik derken... : -)
Cuma günü Tangolic  milongası da çok keyifliydi diyebilirim. Öncesinde çok sevdiğim arkadaşlarım Ayşe, Albe ve Reza'yla muhteşem bir şarap ve yemek muhabbeti de yapmıştık Solera'da. Bu da milonga için güzel  bir enerji verdi kuşkusuz.
 Yine süper milonguerolar, milonguearalar; izlemesi ve dans etmesi keyifli danslar, tatlar, tuzlar geceyi tamamladığımızda içimizdeydi. Çıkışta, şakır şakır yağmur yağıyordu ve sadece ülkemizde yaşayabileceğimiz bir olay başıma geldi o an. Yağmurdan ıslandığımı gören bir çift vardı tam önümde,çünkü onlar da aynı durumdaydı ve adam kendilerine bir şemsiye alırken, bana da almasın mı bir tane. Bu nasıl bir inceliktir! Tabii dumur olup, gülümseyerek ve yardımını esirgemeden sunan evrene teşekkür ederek evime döndüm. Yurdumun zarif ve insan insanları işte bu yardımın öncüleri elbette...
Cumartesi günü ise 333'te aldım soluğu. Stage tango şovu da gitmemdeki etkenlerden biriydi; milonganın  5' e kadar sürecek olması da.
 Öncesinde değerli bir milonguera arkadaşım Aslı'yla harika bir yemek ve sohbet keyfinin içine daldık Zencefil'de. Ne muhteşem bir yerdir orası. Tat, doku, doğa, taş, derinlik  hissini doyasıya yaşarsınız. Mekan yapısı, içinceki bitkiler bir yana, mantarlı kabağı, pazılı kişi, hoş şarapları, kadehleri, çayları, kahveleri şahanedir ve en güzel sohbet ortamlarından da biridir bana göre. Her şey renk işte!
 Sonrasında milongaya koşarak gittik tabii. Harika bir kalabalık vardı içeride ve bu ambiyans ve coşku güzel dansları da beraberinde getirdi. Oradaki dinamik ve enerji de hoş olur çoğu zaman, ne güzel!
 Elina da bol bol fotoğraf çekti  gece boyunca, yeni partner edindiği  fotoğraf makinesiyle.. Değişik partnerler ve partnerlik anlaşmaları olabiliyor camiamızın içinde... :)
Şovların ilki Eskişehir'den Koray ve Feza'nınkiydi ve bana göre harika dans ettiler. Müzik, duygu, derinlik ve uyum gözüme ilk çarpan unsurlardı. Bir de çekirdekten yetişecek bir tanguero(a) dikkatimi çekti şovda. Zira daha anne karnındayken, az insan tango şovuna çıkmıştır. Ben çıkmadım en azından, çıkan var mı? Nasıl bir deneyim anlatsın! Murat arada panikledi anne adayı Feza'ya bir şey olacak diye ama keyifle tamamladılar danslarını. Bize de hoş seyri kaldı tabii...:-)
İkinci şovda ise,  stage tango üstadlarından Jose ve Martina çiftinin danslarını izledik. Akrobasi, hız ve enteresan figürler en büyük vurgularıydı. Duygu yoğunluğunu görmekse, elbette pek mümkün olmadı.  O kadar hızda duygu kaçacak tabii. Nasıl yetişsin hızına! Yine de, bu alandaki stage tango dansçılarından olan Max Von' un ifadesi  çok hoşuma gider. İnanılmaz bir duygu yoğunluğunu da yakalayabiliyorum partneriyle danslarını ve şovlarını izlediğimde. Tüm o akrobatik hareketlere rağmen, duyguyu ifade etmek de nasıl bir zanaattir bilmiyorum.. Tek bildiğim, ne bu yaşamımda, ne de öncekilerde ya da sonrakilerde -varsa da, yoksa da tabii öncesi ve sonrası-asla bu dans türünü yapamayacağım ve yapmayacağımdır. Elbette hep izleyeceğim o kesin. Çünkü, çok eğlenceli oluyor ve renklilik katıyor seyir keyfimize.
Jose ve Martina da gayet sempatik tavırlarıyla hepimize enteresan ve bol figüratif bir şov sundular. İzledik, şaşırdık, güldük, eğlendik ve gece boyunca de tüm keyifli tandalarda raks ettik.
Eşref son tandayı çalarken, bin tane de yolluk istedik. Artık zavallı, kaçtı gitti! Doyumsuz dansçılar dünyası işte...Bu arada öncesinde Engin de gayet keyifli tandalarla enerjimizi arttırmıştı, söylemeden edemeyeceğim. Güzeldi!
Ertesi gün ise,  bir hayli geç bir kahvaltıyla güne başlayıp, akşam Ponte'ye uzandım. Zira orada yine saatlerce dans ettiğim genç bir milonguero dostumla da zamanı unutmayı seviyordum. Nitekim öyle de oldu; uzun danslar geldi, geldi, geldi...
Elbette Ponte'ye özel, estetik ve leziz peynir tabağı ve şarap ritüeliyle birlikte, Sergülen Abla'yla, Yeşim'le, Doğa'yla olan sohbet de pek hoştu yine tabii. Anı ve harika dakikaları doyasıya yakaladık yine.
Yine çok eski yıllardan beri Ponte'de dans ettiğimiz tüm harika milonguero dostlarımızla da dansın içinde eriyip,  yoğuşup, buharlaşıp, gözleirmin altı artık yorgunluktan mosmor olup infilak edince, bu kez son tandayı bekleyemeden yollara koyuldum ve eve varır varmaz da harika bir uykuya daldım. Öncesinde de şunu düşündüm;
Hayatta gerçekten intimate bir dansın yerine geçebilecek hiçbir şey yok sanırım. O yüzden de yıllardır bu büyülü, renkli ve yoğun dünyanın içindeyim belki de. Ne inanılmaz dostluklar, danslar, milongalar, festivaller, duygular, yaşamlar yaşanmıştır; tüm olağanüstü hislerle de buluşulmuştur bilmiyorum ama hepsi içime tazecik pırıltılar gibi işleniyor sanırım . Bu dansla bütünlendiğimiz tüm anların tadı, tuzu daima içimizde, tüm hücrelerimizde onu biliyorum.
Dolayısıyla hepimze muhteşem bir hafta diliyorum. Kar yağsa da, yağmur, çamur da olsa hepimiz tangoyla dolup, ruhumuzu, kalbimizi ve tüm hücrelerimizi ısıtalım yine...:)




4 Aralık 2013 Çarşamba


Tangata Trio, Oko Tango Quartet konserlerinın ve Tangojean, Ponte, Armada milongalarının içindeyiz şimdi de...:-)
Geçen günlerde ciddi bir şekilde yere düşüp-iki kez- bileğimi aynı yerinden burkunca, 1 hafta boyunca dans edemedim. İlk gün yürüyemedim bile. Neyse ki hava buz gibiydi ve eve stokladığım tüm DVD lerimi yine leziz ev pikniğim eşliğinde izleyebildim. Trans filmi, en etkileyen yapım oldu izlediklerim içinde.Çit çit çitleme tabiri kullandığımız çekirdek kültürü olan tek millet biziz sanırım, zira Avrupa'da hep kuş yemi yapılır ya, biz bayılarak çitleyip izliyoruz harika filmlerimizi....
Haftayı tamamlayıp Cuma günü geldiğinde artık iyileşip kendimi sokaklara atabildim çok şükür!
 La Paz'da harika bir yemek ve müzik ziyafeti sonrası da, Tangojean milongasına gittim. Ne kadar da uzun zaman olmuş gitmeyeli oraya. Enteresandır, insan arada unutuyor bazı milongalara gitmeyi. Bir yere alışıyor ve sürekli oraya gidiyor; periyod, periyod. Oysa yıllarca gittiğim, dansa oradaki milongalar sayesinde geri döndüğüm bir mekan olma niteliğindedir benim için Tangojean.
Bir Salı sınıfı vardı ki, orada olan arkadaşlar hatırlarlar, her hafta Salı günleri oradaydım ve milongada sürekli dans ederdim. Çok yakın arkadaşlarımla tanışmama vesile olan bir ortam da sunmuştur hep orası ve her seviyeden dansçının, rahatça dans edebildiği bir yerdir aynı zamanda.
Oko Tango'yu yıllarca keyifle dinledik yine o atmosferde; şarapları kadeh kadeh yuvarladık. Yarım kadeh icadım da ilk orada belirdi sanırım. Bu kez abartıp ayranda bile yarım ister olabildim bazı yerlerde...:-)
Neyse yılların geçişiyle tanyoyla dolu anlarda, bir yığın  güzel dostluklar ediniyor insan. Ve bir süredir gitmeyip,  tekrar döndüğümde Tangojean'e, gerçekten çok güzel bir yenilenme gördüm ortamda ve çok sevindim. Kalite de hep yükseliyor milongalarımızda ki, buna gerçekten çok seviniyorum.
 Dolayısıyla o Cuma muhteşem bir kaç dansla tango hayatıma yeniden döndüm ve farkettim ki, dansa yeniden döndüşüm yine ilk orada olmuştu yıllar önce. Fransız Sokağında yabancı bir arkadaşımla güzel şarapları yuvarladıktan sonra, yürüdüğümüz ara sokaklarda, oranın afişinde tango sözcüğünü görünce yaşadığım heyecanı anlatamam.  Bir cesaretle yıllardır ara verdiğim o dünyaya tekrar koşar adım dahil olup, ilk dansımı da komik sandaletlerimle yapmıştım. Muhteşemdi  yeniden o büyünün içinde olmak! Elbette hiç durmaksızın bu tango yolculuğum devam etti bu kıvılcımla da. Şimdi de bildiğiniz üzere, hemen hemen her milongada beliriyorum. Eh bazılarımız için, tango hayatın çok önemli merkezlerinde oluyor ki, onlara 'connection' müptelaları, tutku aşıkları, dans, paylaşım, sohbet ve akış hayranları diyoruz.. Ne yapalım! :-)
Cumartesi Günü TANGATA konserine harika bir ekiple dahil olduğumda-sağolsun Özden muhteşem bir masa rezerve etmiş- müzik ve ambiyansla koptum diyebilirim. O kadar keyifle  ve saatlerce yorulmaksınızın çaldılar ki, gerçekten o anın içinde olduğum her dakika içsel bir aşk yaşadım. Bu, o tüm notalardan ruhuma akan bir ışıltı oldu sanki!
Müzik her şey bazen; tüm olağanüstülüklerin merkezi.
Tabii harika danslar ettik, güzel şaraplar içtik yine gece boyunca ve müziği tam merkezimde yaşadık!
Tılsım Öküzgözü Sirazi tüm güzel danslarımız için enerji ve güzel bir tat sundu. Burukluğuyla da, yaşamdaki tat ve haz merkezlerimizi, daha da alevlendirdi.
Gerçekten muhteşem bir gecenin ardından  Tangata Trio'nun CD sini kaparak, o ana ait imzaları aldım tabii..Anı belgeledik yine!
Eve döndüğümde, uykular  alemine hızlıca daldım.
Ertesi gün çok geç bir kahvaltının ardından, PONTE'ye uzandım. Yine harika bir masa, Yeşimle sohbet, şarap müzik, dans, ambiyans yoğunluğuyla harika hislerle dolu bir gece yaşadım.  Müthişti orada olmak ve tüm bu renkliliği, ambiyansı solumak, yaşamak, tatmak yine! :
Tango ve konsantrasyon üzerine düşünüyordumve klasik facebook durum güncellemelerimden birini yazıyordum ki, harika bir arkadaşla  tanışma ve ardından harika bir sohbet  fırsatı yakaladım. Ve inanın böyle bir sohbet derinliğini yakalayabilmek için sanki yıllar geçmesi gerekir diye düşünürsünüz ama bir bakmışsınız yepyeni tanıdığınız biriyle olağanüstü bir derinliğe dalmışsınız ki, bu gerçekten inanılmaz bir bağlantı gerçekten!
Bu tanışmaya ve sohbete ön ayak olan durum güncellememe gelince, o da şuydu;
"Milongalarda ya da özel dans çalışmalarında, partnerine ve müziğe enerjini tam vermedikten sonra, dans etmiş ya da hiç dans etmemiş olmak birbirine yakındır bana göre. O yüzden hiçbir zaman etrafına yönelik dans etmeyi deneyimlemeyecegim sanırım. Çünkü ful konsantransyonla sağlanan o olağanüstü derinliği tangoda yaşayamadiktan sonra, o dans benim için sadece ziyan edilen ve özünde kişiyi yansıtmayan bir ifadedir ve ziyandan gerçekten hoşlanmam. Birikim, deneyim ve yoğunluktan hoşlanırim.
Bugün de, bu güzel milongada, güzel tandalarla yine o çoğu zaman yoğun hissettiğim olağanüstü duygulara kapılıyorum. Daha güzel ne olabilir ki tangoda ve yaşamda..."

Bu cümleler yepyeni dostluklara açılan bir pencere oldu. Yazmak hep güzel! :-)
Oradaki harika dansçılarla  yaşadığım eşsiz dans deneyimlerinin ardından, bir milongearayı en tatminkar halde görebileceğiniz bir muhallabi ritüalini  Nizam'da yaşadık Yeşimle. Ben bu kez seyirciydim; ev piknikleri fazla gelmişti zira..Ama Yeşim'i izlemeliydiniz. Kadın tam bir tat transının içine daldı. İzlemesi bile güzeldi! :-))
Pazartesi günüi haftaya muhteşem bir enerjiyle başladım . Çünkü o kadar yoğun bir enerjiyle dans etmiştim ve o bütünlük hissini hissetmiştim ki  haftasonu milongalarında, tüm hücrelerimi sıcacık bir  huzur ve barış duyguları kaplamıştı diyebilirim. Dolayısıyla akşam olunca da, çok hoş bir kıpırtıyla Sensus'a koştum. Harika bir masaya yerleşip, anın içine keyifli bir şarap peynir ritüelimle daldım. Yine hep olduğu gibi harika bir ambiyansla yıkandım; çok hoştu! Bir diğer güzel şey de, yıllar önceki komşularımla, aynı bar masasında karşılaşmaktı. Neredeyse 22 yıl sonra... Ne bambaşka bir şey! 
  Sonra, ARMADA'da aldım soluğu. Harika bir enerji ve güzel bir dansçı kitlesi vardı. Keyifle dans ettim, doyasıya haz aldım tüm danslarımdan ve bazı arkadaşlarıma da "Armada gerçekten farklı. Kalitesiyle, en keyif aldığım milongaların başlarında geliyor. Her zaman büyük bir tatminle ayrılıyorum mülongadan ve bu gerçekten en mühimi bir milonga deneyimi için bana göre" diyerek fikrimi belirttim.  Hepsi de bu söylediklerime katıldılar. 
Eh hepimiz o yoğunluklar için bulunmuyor muyuz  milongalarda neticede. 
Milongaların enerjisi ve kalitesi yüksek olunca da, büyük bir hazla dönüyoruz evlerimize işte!
Salı gününe geçtiğimizde, haftasonundan rezerve ettiğimiz masamızdaOko Tango'yu keyifle dinlemeyi planlamıştık. Dolayısıyla aldık da.
 Ancak öncesinde Sezen, Ceren, Evrenle birlikte harika bir yemek yedik La Paz'da. 
Sezen Bs As anılarını ve oralardan bizim için getirdiği harika hediyeleri ve şarabı paylaştı bizimle. Gerçekten harikaydı. Bu tatlı sohbetin ve gurmelik neşesinin ardından da, Tangojean'e uzandık ve harika bir milonga deneyimi daha yaşadık. Müzik, ambiyans, gece yine şahaneydi. Harika danslar, harika sohbetler ve kanıma, tüm ruhuma işleyen notasal yolculuklar, tılsımlı şaraplar, olağanüstü 'connectionlar' ı da tamamladık. 
Son dansımı da müthiş bir lead yeteneğine sahip bir milonguera arkadaşım olan Ceren'le etmenin keyfine eriştim. Bu kadın gerçekten tam bir ' connection' ustası. Mutlaka dans edin, benden söylemesi..
 Çok keyif alacağınız garanti! :) 
Yine ekipte müzikten ve ortamdan çok keyif alan Özden, Yeşim  vardı . Gece boyunca tatlı sohbetlere ulaştığımız dostlarımızla süregelen dansların yanı sıra,  hep çaldığında bambaşka derinliklere ulaştığım değerli müzisyen arkadaşım Aydan ve elbette Gustavo, Özdener Abi, Selahattin yine güzel bir müzik yolculuğu yaşamamızı sağladılar. Harikaydı o anın içinde olmak yine ve daima da harika olacak biliyorum. 
"Fish doesn't think. Fish knows everything. " Arizona Dream... 
Çok severim bu sözü, mazur görün! :-)
Son olarak, hayatı  hep festival tadında yaşayalım diyorum.
Ne acısı, ne hüznü, kaosu, problemi biter yaşamın ama, sevinci, aşkı, olağanüstü ve sıcacık deneyimleri, coşkusu, mutluluğu da bitmeden daima yeniden doğar, yeserir ve ışıldar.
İşte bahsettiğim tat ve lezzet de budur!
Lezzeti daima engelsiz yasayabilmemiz ve hissedebilmemiz dileğiyle harika milongalara, danslara ve sohbetlere uzanalım dostlarım!.