22 Aralık 2013 Pazar

Yine tangoyla dolduk taştık bu hafta da...
Huzurlarınızda Armada, La Cumparsita, doğumgünülü 333, Point, Tangolic ve şovlu 333 milongaları...:-)
Geçtiğimiz hafta boyunca da, zaten tüm milongalara katılmayı görev edinip, bir hayli yorulmuştum aslında. Ama yine durmadık, yola devam ettik!
 Haftanın ilk gününü, sakin bir ev, ofis ve Ortaköy üçlemesi ve keyifli seyrinin ardından Dvdlerimle bütünleşip, salondaki tüm koltuklara gömülmeyi ve şahane bir ev pikniğine ayırmayı planlamıştım. Zaten hava da faciaydı. Ama ofisten çıktığım bana yine bir şey oldu; kendimi Taksim'e yolldığım yetmedi, Galata semalarındaki güzel bir turun ardından, oradan kısa kestirme Karaköy sahiline inip, taksiye atlayarak Ahırkapı semalarına ulaştım. Armada'nın o güzel yıllarımızı verdiğimiz salonuna ulaştığımda ise Aziz Abi, Nevra ve bir çok arkadaşım beni gördüğüne  cidden şaşırdı diyebilirim. 'Aa nasıl yani, sen evde değil miydin? Hani dvd seremonisi?' dediler pek malalı bir ifadeyle. Ben de mahcup, burada güzel tanguero(a)ları izlemekten ve güzel dans edip interaktif bir film deneyiminin tam içine dalmaktan daha hoş bir sinema keyfi düşünemedim dedim. Güldüler elbette. Arada komiklik damarım da beliririr işte..:-)
Yine her zamanki gibi, milongaya gelmediğime hiç pişman olmadım ve harika danslara, sohbetlere uzandım. Hakkı'yla dansımız ise beni gerçekten 'connection' ın büyüsüne o kadar bağladı ki, tam bir kopuş yaşadım. Sanırım bu durum, onda da benzerdi. Eh kopuşları paylaşmaktır aslolan! :-)
 Gelen kitle arasında, yine kaliteli dansçılar vardı ve keyifli yazı, paylaşımlarıyla da facebook camiamıza ışık saçan Anette de vardı. Sonunda  yüzyüze tanışabildik ve bir sonraki derin sohbetlere uzanma sözünü, birbirimiz için aldık. Hoş sohbetler olmadan, dans etmişsin, etmemişsin neye yarar...
Yine oranın demir başları arasında Aziz Başkan, Zafer Abi, her fb durum güncellememe yorumlarıyla limon sıkan Ogün kardeşim ve bir çok değerli milonguero da  vardı ve Puglieseler, D'arinezo'lar  Di Sarli'ler, Canaro'lar, Tipica Victor' lar tını tını, ışıltı ışıltı aktı dansımıza, gönlümüze, ruhumuza bedenimize ve muhteşem bir hissiyatla, bir de o 'milonga tatmini' dediğim hazla da evlerimize ayrıldık sonrasında. Bir muhteşem milonga deneyimini, seyrini, meyve tabağı ve şaraplarıyla olan leziz  dansımızı da yine Armada'da yaşadık, tattık, duyumsadık.
 Eve vardığımda,  yogunluktan anında tüm o rüyalar alemine dalmış olmalıyım ki, ertesi gün oldu bir anda.. Tüm hicrelerm güzel bir dinlenme deneyimini yaşadılar eminim...:)
Salı Günü, Cape town'dan arkadaşlarım olan Albe ve Reza'yı tangoyla zehirleme fikri tüm bedenimi canlandırmıştı. Albe döndüğü için ülkesine, erkek tarafını önce büyüleyip, tangoyla buluşturma hedefime adım adım ulaştım. İlk ayağı, bayıldığı Sensus'ta, hazdan dört köşe olduğu shirazlarla yıkanıp, tüm peynirleri götürme girişimimiz oldu. Biraz girişimcilik ruhu şart bu hayatta. Olmazsa olur mu...Kahve falı ritüelini onda bile uyguladıktan ve yeni yetenekleri ortaya çıkartma eğlencemden sonra, gecenin diğer soluğunu La Cumparsita milongasında aldık. Yine sıcak bir atmosferle,  Mihran'ın güzel Djliği ve kaliteli dansçılarla dolu  ortam içimizi ısıttı. Reza sanırım tangoya aşık oldu bu kez. Ohh be!!  Oranın harika dansçıları ve Giusepple de pek eğlenceli dansımızın, klasik Japın turist geleneğimiz olarak bol fotoğraf çekimimin ve keyifli sohbetlerin ardından eve koştuk yine taksiyle...Bu koşularımızda iyice hızlanmaya başladık son günlerde. Koş koş rota ev. Artık Arjantin'e koşalım, ya da Şili'ye azcık ya...Neyse o günlerimiz de yakın. 2014 bize uğurlarıyla gelsin; şu balyoz en yüzsüzlere ve dolandırıcılara taş taş insin inş! Oh rahatladım...:)
Çarşamba günü yepyeni bir Dj in tandalarıyla uçmak ve elbette çok sevdiğimiz dostumuz Canan'ın doğumgünü partisinde, onu şımartma girişiminde olmak istemiştik. Bu arada DJ Mr Aboov lakaplı, hiçbir Otra, 333 milongalarını kaçırmayan, her Tangolic milongasının ardından atomunu yiyip, bir de durum güncellemeleriyle  bunu utanmaksızın ilan eden; her milongada olması tercih edilen türden olan çünkü  sürekli dans eden, yorulmayan milonguero arkadaşımız Alp Maçkan'dı.
Gece harika başladı ve harika bitti diyebilirim.  Harika tandalar peşpeşe geldi, punchlar su gibi aktı; müthiş danslar ardı ardına ruhumuzu besledi ve güzel doğumgünü kutlamasının, bol kahkahaların ardından tüm yolluk parçalar da tüketilip-hatta Tümay'la hala parça da parça diye tutturuyorduk-, mutheşem bir milonga deneyimi daha noktalandı. Hatta gece sonunda Murat, Seda ve tüm çorbacıların ısrarına dayanamayıp soluğu Kızılkayalar'da aldık. Sonu yok bu işin!
Harika bir tat içimde yine Taksim'in renkli sokaklarından, Ortaköy'ümün derin ve dingin sularına ulaşıp, tüm renkler içimde, bir sonraki güne uyanma saatlerine uzandım.
Perşembe Günü,  Point milongası için kolları sıvamıştık. Bu kez oldukça geç başladı milonga ve sanrıım buna bir tek ben sevindim. Zaten hep geç kalıyorum milongalara; yemek yiyeceğiz, ya da şaraplayacağız diye...  Güralp tabii durumdan pek haz etmemişti eminim, bu kadar gecikme tüm sinir hücrelerindeki ritmi arttırmıştı; hissettim. Elbette Serçin'in de.. Zira bir kaç kez, terasta donar halde sigara içerken gördüm onu. Görüntülese miydim acaba...Bir milonga paparaziliği eksik...Aman o da eksik kalsın! Her yere yetişmemem ki...
Neyse güzel ortam, az güzel şarap ve hoş kaliteli bir kitle ve ambiyansın ardından bu kez Kara'yla -İskoçyalı bir arkadaşmış orada tanıştık- güzel sohbetim ve  hatta lead girişimim bile oldu. Yalnız bu kez durum biraz farklı oldu. Zira Kara, sadece yakın dans ediyormuş. Ben de mecbur kalıp yakın lead ettim, az biraz. Yoksa hayatta edemezdim..:) Gerçi hoş, o sonradan pek tatmin olmadı leadimden olsa gerek, kendisi beni lead etmeyi tercih etti ve çok daha iyi oldu. Rahatladım! Yalnız bir fark, bu yakın lead'de, karşındaki kişinin ful enerjisini hissediyor insan ve entersandı! O yüzden tango yapacaksan, o yoğunluğunu yaşamak için, yakın dans şart bence. Hem leadde, hem followda. Zaten lead ve follow un farkı bir anlamda bana göre,  adımsal öncelik farkı sanırım. İyi follow eden, iyi lead edebilir; iyi lead eden de, iyi follow edebilir. Yoksa çok da iyi değillerdir aslında kimbilir. Bu da hoş bir tartışma konusu olsun bakalım..:)
Neyse, gece de güzelce ilerleyip, bir hayli de geç bittikten ve  herkes uykusuz kaldıktan sonra-ben hariç- yine aktık tüm akışın  oderin sesine ve sessizliğine, dinginliğine....
Cuma Günü olunca,  bir haftasonu kıpuırtısı ister istemez geldi içime. Hava da daha iyileşmişti allahtan, bu da hoş oldu. Galata keyfimin ardından- yalnız oturduğum restauranttaki bir servis elemanına kıl oldum, çünkü evsiz bir adamı öyle fırçaladı ki; tüylerim ürperdi..:/ üzüldüm!-neyse milongaya ulaştım. Dj koltuğunda son dönemin çok başarılı genç kuşak djlerinden Doğaç vardı ve yine harika çaldı. Onu ilk çaldığında keşfetmişrtim. Cortinaları da ayrı güzeldi. Neyse harika danslar, keyifli gözlemler birbiri ardından geldi. Herkes Bursa'ya gitmemişti anlaşılan çünkü harika milonguerolarla harika danslar etme zevkine eriştim. Gökhan Abi, Sabri, Serhat, Doğaç ve daha bir çok süper milongueroyla süregelen tandasal uçuş maceram pek keyifle ilerledi. Oradakş yılbaşı partisine de katılmaya and içtim!
Cumartesi Günü ise Sercan'la Zeynep'in şovlarını izleyip ve iyi bir Dj in müzik seçkisine kanalize olabilmek için yine Kız Kuleli milongama ulaştım. Bu kez geç gitmek yerine, bir hayli erken gidip, iki yıldır şarap içme planı yapıp bir türlü icraata dönüştüremediğimiz şarap muhabbetimizi Çiğdem' e özel,  milongaya getirdim. Kötü kokan ama tadı muhteşem olan çöre otlu tulum peyniri de vardı. yanında elbette. Çiğdem, Eylül, Recep kokudan bayılmak üzerelerdi ama Metin' le biz götürdük valla peyniri. Ee o okyanus aşırı ülkenin shiraz cabernet s. kupajıyla pek hoş gitti çünkü. Dj Sabri'ye de harika tandalar çalsın diye bir sus payı verdik tabii. O da müthiş çaldı sağolsun.. Yalnız biraz geç gelen Aslı ve Evrim'e yetmedi şarap. Artık bir İtalyan tınısı da onlara açarız tez..:-)
Gece yine harikaydı, çünkü harika danslar ettim. Yalçın, Eşref, Aykut, bir Japon arkadaş, İsviçre'den gelen bir milonguero  enerjimi yükseltti ve yine bir lead girişimim oldu  Evrimle. Çok da eğlendik aslında, yalnız  salonun tam geçiş kısmında- bir pütür var orada-topuğum takıldı, az kalsın yere yapışıyordum. Tam skandal olurdu camiamızda amanın...Bir kızı, kırk yılda bir lead emişim..:)
Neyse biz eğlendik, güldük ve güzel dansçılarla koptuk yine. Keyifli akşamın ortasında da çok keyifle Sercan ve Zeynep çiftinin danslarını izledik ve gerçekten çok beğendiğimi söylemeliyim. Derinlik, uyum, müzikalite, adımsal akış ve duygu, tını şahaneydi. Bu arada Sercan bale adımları filan deniyor olmalı, ayaklarına bakmaktan az kalsın gösteriyi kaçırıyordum..:) Neyse Zeynep'le harika danslarını bizimle paylaştılar. Yetenek, azim ve çalışma güzel şeyler. Fark ve lezzet yaratan temel unsurlar sanırım. İzlemesi de hep hoş!
 Gece bitince herkes yorgundu farkettim, dolayısıyla hızlıca yollara koyulduk ve bu yılın en uzun gecesini doyasıya, tadıyla, lezzetiyle yaşadık yine...Nice kopuşlar, tatlar, uçuşlar bizimle olsun dostlarım. Çok yakında görüşürüz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder