9 Aralık 2013 Pazartesi

Point'le başlayıp, Ponte'ye kadar uzanan, uzun bir milonga yolculuğu bizimkisi...

Ayak bileğim düzelir düzelmez-sevgimle iyileştirdim...:)- tüm milongalara geri dönüş ritmini, yine bir hayli yükselttim geçtiğimiz hafta da. Zaten neyi maksimumda ya da  abartmadan yapıyorum diye düşününce bulamıyorum genelde. Derinlik abartıda gizlidir ya bazen, biz de müptelası olmuşuz  işte bu yoğunluğun, sevdiğimiz her şeyde!
Perşembe Günü, Point milongalarını organize eden arkadaşımız Güralp'in doğumgünü seremonisiyle birlikte sürecek olan milongasına dahil olduk. Hoş bir kalabalık, temiz pist-var mıydı bilemiyorum ama bana göre vardı-güzel danslar, tandalar bizleri karşıladı. Bu kez fotoğraf çekimi yasaksızdı. Bu ayrıcalık her doğumgünü kutlayan dansçıya da olacaksa, adil bir düzen var demektir. Olmayacaksa artık bilinmez! ;)
Geç başlayan milonga, geç de bitti bu kez.
 Yine süper milonguerolarla, ayaklarım ayaklıktan çıkıncaya kadar dans ettim diyebilirim. Tabii aynı masada oturma keyfine eriştiğimiz, Sergülen Abla, Aslı, zaman zaman Fatih, Ferhat ve bir yığın arkadaşımızla da sohbetler  ve danslar alemine daldık yine. Gece sona erdiğinde ayaklarımı hissetmiyordum. Bitmişim! Elbette bunda Ponte'de saatlerce dans ettiğim genç milonguero arkadaşım  Mehmet'in etkisi çok büyük oldu. Durmaksızın bir saat filan dans etmiş olmalıyız. Delilik derken... : -)
Cuma günü Tangolic  milongası da çok keyifliydi diyebilirim. Öncesinde çok sevdiğim arkadaşlarım Ayşe, Albe ve Reza'yla muhteşem bir şarap ve yemek muhabbeti de yapmıştık Solera'da. Bu da milonga için güzel  bir enerji verdi kuşkusuz.
 Yine süper milonguerolar, milonguearalar; izlemesi ve dans etmesi keyifli danslar, tatlar, tuzlar geceyi tamamladığımızda içimizdeydi. Çıkışta, şakır şakır yağmur yağıyordu ve sadece ülkemizde yaşayabileceğimiz bir olay başıma geldi o an. Yağmurdan ıslandığımı gören bir çift vardı tam önümde,çünkü onlar da aynı durumdaydı ve adam kendilerine bir şemsiye alırken, bana da almasın mı bir tane. Bu nasıl bir inceliktir! Tabii dumur olup, gülümseyerek ve yardımını esirgemeden sunan evrene teşekkür ederek evime döndüm. Yurdumun zarif ve insan insanları işte bu yardımın öncüleri elbette...
Cumartesi günü ise 333'te aldım soluğu. Stage tango şovu da gitmemdeki etkenlerden biriydi; milonganın  5' e kadar sürecek olması da.
 Öncesinde değerli bir milonguera arkadaşım Aslı'yla harika bir yemek ve sohbet keyfinin içine daldık Zencefil'de. Ne muhteşem bir yerdir orası. Tat, doku, doğa, taş, derinlik  hissini doyasıya yaşarsınız. Mekan yapısı, içinceki bitkiler bir yana, mantarlı kabağı, pazılı kişi, hoş şarapları, kadehleri, çayları, kahveleri şahanedir ve en güzel sohbet ortamlarından da biridir bana göre. Her şey renk işte!
 Sonrasında milongaya koşarak gittik tabii. Harika bir kalabalık vardı içeride ve bu ambiyans ve coşku güzel dansları da beraberinde getirdi. Oradaki dinamik ve enerji de hoş olur çoğu zaman, ne güzel!
 Elina da bol bol fotoğraf çekti  gece boyunca, yeni partner edindiği  fotoğraf makinesiyle.. Değişik partnerler ve partnerlik anlaşmaları olabiliyor camiamızın içinde... :)
Şovların ilki Eskişehir'den Koray ve Feza'nınkiydi ve bana göre harika dans ettiler. Müzik, duygu, derinlik ve uyum gözüme ilk çarpan unsurlardı. Bir de çekirdekten yetişecek bir tanguero(a) dikkatimi çekti şovda. Zira daha anne karnındayken, az insan tango şovuna çıkmıştır. Ben çıkmadım en azından, çıkan var mı? Nasıl bir deneyim anlatsın! Murat arada panikledi anne adayı Feza'ya bir şey olacak diye ama keyifle tamamladılar danslarını. Bize de hoş seyri kaldı tabii...:-)
İkinci şovda ise,  stage tango üstadlarından Jose ve Martina çiftinin danslarını izledik. Akrobasi, hız ve enteresan figürler en büyük vurgularıydı. Duygu yoğunluğunu görmekse, elbette pek mümkün olmadı.  O kadar hızda duygu kaçacak tabii. Nasıl yetişsin hızına! Yine de, bu alandaki stage tango dansçılarından olan Max Von' un ifadesi  çok hoşuma gider. İnanılmaz bir duygu yoğunluğunu da yakalayabiliyorum partneriyle danslarını ve şovlarını izlediğimde. Tüm o akrobatik hareketlere rağmen, duyguyu ifade etmek de nasıl bir zanaattir bilmiyorum.. Tek bildiğim, ne bu yaşamımda, ne de öncekilerde ya da sonrakilerde -varsa da, yoksa da tabii öncesi ve sonrası-asla bu dans türünü yapamayacağım ve yapmayacağımdır. Elbette hep izleyeceğim o kesin. Çünkü, çok eğlenceli oluyor ve renklilik katıyor seyir keyfimize.
Jose ve Martina da gayet sempatik tavırlarıyla hepimize enteresan ve bol figüratif bir şov sundular. İzledik, şaşırdık, güldük, eğlendik ve gece boyunca de tüm keyifli tandalarda raks ettik.
Eşref son tandayı çalarken, bin tane de yolluk istedik. Artık zavallı, kaçtı gitti! Doyumsuz dansçılar dünyası işte...Bu arada öncesinde Engin de gayet keyifli tandalarla enerjimizi arttırmıştı, söylemeden edemeyeceğim. Güzeldi!
Ertesi gün ise,  bir hayli geç bir kahvaltıyla güne başlayıp, akşam Ponte'ye uzandım. Zira orada yine saatlerce dans ettiğim genç bir milonguero dostumla da zamanı unutmayı seviyordum. Nitekim öyle de oldu; uzun danslar geldi, geldi, geldi...
Elbette Ponte'ye özel, estetik ve leziz peynir tabağı ve şarap ritüeliyle birlikte, Sergülen Abla'yla, Yeşim'le, Doğa'yla olan sohbet de pek hoştu yine tabii. Anı ve harika dakikaları doyasıya yakaladık yine.
Yine çok eski yıllardan beri Ponte'de dans ettiğimiz tüm harika milonguero dostlarımızla da dansın içinde eriyip,  yoğuşup, buharlaşıp, gözleirmin altı artık yorgunluktan mosmor olup infilak edince, bu kez son tandayı bekleyemeden yollara koyuldum ve eve varır varmaz da harika bir uykuya daldım. Öncesinde de şunu düşündüm;
Hayatta gerçekten intimate bir dansın yerine geçebilecek hiçbir şey yok sanırım. O yüzden de yıllardır bu büyülü, renkli ve yoğun dünyanın içindeyim belki de. Ne inanılmaz dostluklar, danslar, milongalar, festivaller, duygular, yaşamlar yaşanmıştır; tüm olağanüstü hislerle de buluşulmuştur bilmiyorum ama hepsi içime tazecik pırıltılar gibi işleniyor sanırım . Bu dansla bütünlendiğimiz tüm anların tadı, tuzu daima içimizde, tüm hücrelerimizde onu biliyorum.
Dolayısıyla hepimze muhteşem bir hafta diliyorum. Kar yağsa da, yağmur, çamur da olsa hepimiz tangoyla dolup, ruhumuzu, kalbimizi ve tüm hücrelerimizi ısıtalım yine...:)




1 yorum:

  1. Eline sağlık Ebru'cuğum, ne güzel yaşamış ve yazmışsın :)

    YanıtlaSil