23 Nisan 2013 Salı

Otra'da bir doğumgünü ritüeli ve Mr Aboov'un parkelere gömülme stratejisi! :-)

Günlerden Pazartesi ve yaşasıınnn; hava kısmen ısınmış bir şekilde karşıladı bizi. En azından  sabah uyandığımızda, güneşi güleryüzle selamlayabildik, tüm ışıltısıyla. Sonuçta, güne hazırlanmak için güneş ışınları kadar insanı motive eden şey az bulunur. Bunun bir kanıtı da, tüm ekonomik sorunlarına rağmen Latin Amerikalı insanların dünyadaki  en mutlu insanlar olması. En azından araştırmalar böyle söylüyor!
 Havalar günlük güneşlik olunca, cepte para olmasa da, güneşle aydınlanıyor insanlar belki orada ve bolca yüzüp, festival gibi bir yaşama ulaşıyorlar kimbilir.
 Eminim ben de Tigre'de bir ev alsam, mutlu mesut yaşar ve İstanbul'un kışın mızıktığım hava koşullarını yaşamama gerek kalmazdı. Ne saadet! :-)
 Gerçi İstanbul bambaşka, eşi benzeri olmayan bir şehir benim için, başta evim ve hiçbir yerle kıyaslayamam. Mızıksam da, sevinç naraları atsam da İstanbul aşkı içimde sönmez diye düşünüyorum!
Baharla birlikte de, piyasaların hareketlenmeye başlamasını beklediğimiz bugünlerde, müşterilerimizin 23 Nisan'ı birleştirip,  uzun bir haftasonu kaçamağı yaptığından neredeyse emin olduk. Bir de kontratımız iptal olunca, ortağımın ve benim surat ifademiz görülmeye değerdi. Mor açan çiçekler gibiydi sormayın!
Yüz yüz kuğruğuna gel, komik bir bahaneyle kontratı iptal eden müşteri, evsahibi diyaloglarını hisset tüm bedeninde, ruhunda, ve kafanın yankılanan içinde tabii, nasıl hissedebilirsin ve düşünebilirsin ki;  şahane olmadığı kesin! Neyse, dileyelim hafta boyunca nice satışlarımız, kontratlarımız olsun da yüzümüzün rengi yeniden pembeye dönsün! Hep umutluyuz!! :-)
Akşam olunca da, Taksim'de harika bir sohbetsel kaçamağın ardından, Aylin'le kendimizi Otra'da buluyoruz. Köprüden geçerken, yine o muhteşem İstanbul Boğazı manzarası nefesimizi kesiyor diyebilirim. Kentimiz, tüm görkemiyle ayaklarımızın altında sanki ve tek kelimeyle muhteşem!
Kızıltoprak'taki Akbank Binası'nın 4. katına uzandığımızda ise, Otra'nın içine süzülüyoruz. Kapıda asistan bir arkadaş ve Mr Elma karşılıyor bizi.
Günboyu üzerimde taşıdığım-biraz fazla geldi itiraf etmeliyim...:-)- kırmızı giysiler yetmiyormuş gibi bir de kırmızı kabanımı ki Nisan sonu oldu ve hala kaban giyiyoruz, şaka gibi- askıya asıyorum. Girişi geçip salona girdiğimizde de, Dj koltuğunda Engin'i ve sıcacık bir karşılamasıyla bizi kucaklayan Melis'i görüyoruz. Elbette Mr Aboov da dansının ortasında bizi farkedip, gülümsüyor. Eh d.günü çocuğu olmak kolay olmasa gerek ki, gece boyunca durmuyor bizim Sn Maçkan kardeşimiz; bolca tango da tango. Kendisine bir bandana alamamaktan dolayı ağlamaklıyız Aylin'le ama hayatın sonu değil elbette, çünkü bir arkadaşımdan hediye gelen Simirnoff Vodkayı Cuma günü hep birlikte güzelce höpürdeteceğimize söz verip, bu durumdan sıvışıyoruz.
Salona baktığımızda hoş bir kalabalık var; Çiğdem, Metin her zamanki yerlerindeler. Sonradan Özge, Eşref de beliriyor. Bir çok arkadaşımız var, ne güzel. Bolca dans ediyoruz. Mr Maçkanla hemen hemen tüm milonga parçalarında tandasal translara girerken, Aron'la, Gökhan'la, Giuseppe'yle, Kerem'le çok keyifli danslara uzanıyorum. Tabii gecenin sonunda da Aylin'le ki, klasik lead ritüelim olmazsa olmuyor. Çalışmasının da büyük etkisi olduğundan emin olduğum yumuşacık enerjisi gözüme çarpmıyor değil tabii!:-)
 Elbette gece hemen bitmiyor, bu kısma hızlı geçtim snrm. Keyifli sohbetlerin, keyifli dansları kovaladığı saatler 24:00' e eriştiğinde d.günü pastasını üflemek üzere d.günü çocuğu ortaya alınıyor ve bitmeyen bir d.günü parçasıyla -snrm yaklaşık 12 dak filan sürüyor- bu güne ait yine camiamızda ritüel haline gelen d.günü dansı yapılıyor. Bu sırada, arada fotoğraf çekmeye çalışsam da, fotoğrafçı arkadaşlarımı arıyorum çevremde. O güzel kareleri yakalamak da ayrı bir meziyet!
Israrlarımız üzerine bir konuşma yapıyor Alp ve  pek duygulu konuşuyor, sormayın. Hepimiz  ağlıyoruz elimizde mendiller....:-)) Sonrasında yine non-stop dens dens dens.
 Gece biterken Giuseppe'yi lead etme şerefine erişiyorum. La Cumparsita parçasında, sanki dünya tersine dönmüş gibi ama çok eğleniyoruz, mühim olan da bu! .-)
Sonra yine klasik bir  milonga sonrası süregelen kritiklerin ve elbette pek keyifli bir sohbet olayının ardından Ortaköy yolculuğumuz başlıyor. Özge'de araba olmasıysa pek memnun edici oluyor gerçekten. Alpse-Bu arada Mr. Abovv, Mr Maçkan aynı kişiler..:)- motoruna atlayıp, rüzgarlara kapılıyor ve bambaşka diyarlara uçuyor snrm. Öncesinde de, bira kontrolü yapıyoruz, rüzgarla havalara uçmasın diye! Amanın!!
Eve vardığımda yine muhteşem bir milonganın ardında ne hissediyorsam onu hissediyorum. Keyif tam! Sonuçta dostlarımla harika bir zaman dilimini paylaşmak, kremalı bir pasta niteliğinde sanki. Parmağını bulaştırıp o bembeyaz kremasının içine bu pek  leziz pastanın, tekrar tadacağın zamanı beklemek gibi bir tat sanki! Pek lezzetli, tatlı ve tekrar tekrar yaşamak isteyeceğin cinsten; mis!
Zaten rüyalara akmadan da defalarca deneyimleyeceğimden, nedense emin oluyorum. Milongalardan çıkmadığım hesap edilirse, pek mantıklı bu tabii! :-)
 Bugünse 23 Nisan ve tüm çocukların + iç çocuğunu yaşama cesareti gösteren herkesin bayramını kutluyorum; çok coşkulu olsun ltfn!
  Yaşam hepimizin gözlerindeki ışıltı ile güzel, anlamlı ve muhteşem sonuçta. Bu da yaşamı doyasıya, tüm tadıyla yaşamakla ve yudum yudum hissetmekle mümkün bana göre.
O halde hepimiz tüm tutkumuzla ve heyecanımızla  uçuşalım tüm istediğimiz bulutlara doğru ve yaşayalım doyasıya bu muhteşem kişisel okyanusumuzu ve tüm derinliklerini; ne dersiniz??
Bir Point esintisiyse şimdiden belirdi. 23 Nisan'ı orada kutlamak harika olacak eminim!

22 Nisan 2013 Pazartesi

 Caminito'da, bir Tango Maratonu Rüzgarına Kapıldık...

Bahar aylarının neşesini, cıvıltısını, sıcaklığını, tadını,  hava koşullarından hissedemesek de-hala çok soğuk zira- milongasal olarak hissediyor ve yaşıyoruz bugünlerde...
Mis gibi, buram buram kokan çiçekler, kuş cıvıltıları, yeşeren ve yapraklanan ağaçlar, yeni heyecanlara kapılan insanlar, piyasalardaki hareketlilik, güneşin deniz üzerinde bir ayrı parlayışı, hepimizin gözlerindeki ışıltı, bahar aylarının üzerimizdeki muhteşem etkisinin sebebi ve bu bahar aylarına  karşı neden bu kadar tutkun olduğumuzun da bir kaç kanıtı belki de. Yenileniyor ve enerjiyle doluyoruz  bahrda, o kesin!
Haftalarımız birbirinden güzel milongalarla devam ederken de, Sensus'ta, Solera'da içtiğimiz kaliteli şaraplar, La Paz'da dinlediğimiz Küba esintili parçalar, Latin Amerika kültürünü yansıtan yiyecekler, içkiler, kahveler, çaylar eşliğinde inanılmaz keyifli sohbetlerse tangoya akmadan önce yakıtımızı oluşturan etmenler bana göre. Dolayısıyla sevdiğim arkadaşlarımla, dostlarımla da  sıkça yaşadığım  keyifli deneyimlerle dolduruyor içimi.
Hemen hemen her milongada bambaşla yolculuklara; duygusal, ruhsal, zihinsel farkındalıklara ve kopuşlara, fiziksel çevikliğe ve  hareketsel yetkinliklerin artışına bir adım daha yaklaşırken, bu anları süregelen bir coşkuyla paylaşıyoruz bu dili yaşayan ve konuşan tüm insanlarla. Bu paylaşımlar da,  inanılmaz  güzel bir etki ve tat yaşamımda snrm.
20 Nisan'da da harika bir Tango Maratonu deneyimi yaşadık diyebilirim.
İşin gerçeği, pek dans moodum yoktu o gün; daha çok şaraplama, okuma, sohbet ya da inziva modundaydım snrm. Ancak son kez yapılacak bir etkinlikte- Caminito kapanacağı için tabii; belki nice başka yerlerde yapılır- bulunmamam olanaksızdı. Geçtiğimiz yıl hemen hemen her gün, dansı, sohbeti, keyifli paylaşımları yaşadığımız Caminito'da bana ' 01 Ebru' lakabını bile takmışlardı sağolsun arkadaşlar. Hep hatırlayacağım deneyimler ve milongalar yaşadım orada.Bunu unutmak mümkün değil! Dolayısıyla içeri girdiğimde,  barın hemen yanındaki bistro stili sandalyede yerimi aldım.K imseye kaptırmıyorum o köşeyi; kapan yanar! :-)))
Yine sıcacık bir karşılamayla kucaklaştığımdan,  enerjim tavan yapmış bir şekilde oranın atmosferine kapılmıştım tabii girişte. Sermin Teyze, İlkan, Buket, Özdi, Esen, Serhat,  Burak, Feride, gördüğümde Şebnem, İlhan, Fatih, Melike hepsi orayı canlandıran, var eden kişilerdi bana göre. Son dönemlerde Ali Alper ve ekibi de oraya dahil olmuşlardı; pek fazla etkinliklerine katılamasam da onların da sıcak enerjileri ortama yansımıştı diyebilirim. Herkesin tınısı, enerjisi, t,treşimi farklı neticede. Mühim olan sıcaklık,  sempatiklik ve insanın tüm enerjisini etkileyen gülen yüzler benim için.
Birbirinden iyi Djler,  güzel müzikler eşliğinde bizlere harika bir milonga deneyimi daha tattırdı.
Burcu, Aykut, Ömer, Eşref, Engin coşkuyla çaldılar ve  bir de dinleyemedğim Volkan'ın seçkileri de var tabii. Dolayısıyla, süper milonguerolarla harika tandalara uzanırken, bolca dans eden kalabalık, Mihran'la Buket'in şovları, güzel enerjileri, adımları, Esen'in büyüleyici sesi-ki o sesi dinlerken, 'Hayatta en büyük güç, ses!' diye düşünmüştüm; çünkü olağanüstü söyledi Esen,o birbirinden güzel tango parçalarını- ve ekibinin güzel tango tınıları ortamın enerjisini arttırıp, maratondaki keyfe keyif kattı!
Saatlerce danstan yorulmadan deli gibi tangoyla dolup taşarak,  sabahın ilk ışıklarıyla kahvaltı ritüeline uzanmaksa ayrı bir tat ve lezzet oldu. O saatte içtiğim sıcacık çay, peyniri, zeytini, domatesi, salatalığı, simiti, poğaçasıyla bizim klasik Türk kahvaltımız tam bir dopingti o kesin!  Sabah 6 civarında da eve doğru yollandık Sezen'le. Çiseleyen yağmur, yepyeni bir güne tangoyla uyanışın ardından, beliren  dünyevi  bir iz oluşturdu sanki hafızalarımızda.İşte bu yüzden yaşamak muhteşem tüm bu ansal tınıları, ruhsal yoğunlukları ve dünyevi izleri. Ve bu doya doya yaşamak işte, tüm boyutsal zenginliğiyle, ansal yoğunluğuyla...