13 Kasım 2017 Pazartesi

Dans etmek gerçek bir özgürlük ve bu özgürlüğü yaşayabilmek de büyük mutluluk. Farklı farklı yaşamlardan gelen yüzlerce, binlerce, milyonlarca insanın buluşma noktası oluyor milongalar zaman zaman. Her bir kişi kendisine çok iyi gelen bir şeyler bulabiliyor  bu dansın, bu müziğin ve milongaların oluşturduğu sosyal yaşamının içinde...

Tango dansını tüm iliklerinize kadar hissetmek, gerçekten olağanüstü bir duygu ve bu hissiyatın yoğunluğu tangoseverleri bu ortamlara  daha da bağlayan bir etken oluyor. Tangoya aşk ise bu hissin insanı uçuran etkisiyle başlıyor. Kendinizle ve partnerinizle olan yolculuğunuzda - ben buna derinlik derim ama herkese göre başka başka haller olabilir - gerçekten başka bir aleme gözlerinizi açıyorsunuz. Tangoyu seviyorsanız, tangoya daha da bağlanıyor ve  derinlemesine gerçekten aşık oluyorsunuz. Bunu hayatınızda bir kere yaşadıysanız, bir çok duygunun da ustası haline gelmişsiniz demektir. Tangodaki duyguları yaşayan çoğu insanın bir süre sonra duygu yönünden ustalaştığına da inanırım. Elbette bu duyguların ötesine de geçebiliyorlarsa...

Geçen hafta da iki güzel milonga yolculuğu  hediyesini kendime sundum. Birincisi Çarşamba Günü Esta milongasındaydı. Dj Ömer Bayraktar'ın beni mutlu eden tandalarıyla tanıdığım, tanımadığım dansçılarla çok güzel dans deneyimleri yaşadım. Keyfimin dilediği saatte de evimin yolunu tuttum.

Ertesi gün de Point Otel milongalarının 12. yılı kutlaması için bu sevdiğim milongaya katıldım. Sağolsun Güralp Diner orada her zaman oturduğumuz masayı yoğun kalabalığa rağmen bize ayırabilmiş. Masamızı görünce daha da gülümsedim. Son yıllarda çok sık milongaya gidemeseniz de yıllarca, defalarca  gittiğiniz nice milonganın enerjisinin bir çok milongada devam ediyor olması da,  inanın çok mutlu ediyor insanı. Çünkü orada daima size ait bir yeriniz oluyor!

Dolayısıyla gülümseyerek girdiğim milongada Dj Serçin Bedir'in hoş,  sevdiğim tandalarıyla bol bol dans ettim. Masamızda uzun zamandır göremediğim Sergülen'ciğimle karşılaşmanın sevinci bir yana,Ayşe'yle sohbetimiz ve yıllardır bu milongalarda da dans ettiğim arkadaşlarımdan Uğur'la ve bir çok tango dostuyla tangoyu yoğunluğuyla hissederek dans edişlerimiz, Evren'le gülüşlerimiz gecemin harika geçmesini sağladı. Elbette fotoğraflarını çok beğendiğim Kadir Yılmaz'ın milonga fotoğraflarını ve şahane karelerini ilerleyen günlerin içinde görünce de sevincim katladı.

İstanbul'umuzun ve tüm Türkiye'nin yıllardır çok güzel ve kaliteyle  hizmet veren, sosyal dansçıları bir araya getiren tüm milongalarını da tekrar tebrik etmek isterim. Bizleri dansa aşık kılan en mühim şeylerden biri de, kaliteli ortamlarda dilediğiniz rahatlıkta ve tango ritüelini yansıtır havada dans edebilme özgürlüğünüz...

Bütünlük ve paylaşım tangonun en güzel yanlarından biri. Her milonganın, eğitmenin, organizatörün, Dj' in  ve dansçının hakkını vermek, kabul etmek gerekir ve elbette milongalarımızı sahiplenmek de yurdumuzda tangonun gelişimi için en önemli adımdır. Zira sosyal dansçı olmasa, tango dili konuşulmasa, paylaşılmasa bu dans ve müzik sadece sahne boyutunda kalacak, belli oranlarla sınırlı kalacak ve tangonun o sihirli duygu yoğunluğunu bir çoğumuz yaşayamayacaktık. Konuştuğumuz dil için tüm milongaların varlığı önemli ve değerli. Elbette adil bir ortam sunan bir yapıda,  bütünlük ve sevgi temalı yönde olmaları en büyük dileğim. Her dünya modelinden gelen insanın da o bütüne dahil olabildiğini düşününce,bizi bir ortamda ortak duygularla buluşturan müzik, rondalar ve adımlarımız hepimizi farklı sihirlerle donatabiliyor ve gerçek bir tango ortamı oluşturabiliyor. Yani hepimiz bu camia için bir yerlerdeyiz ve hepimizin bir değeri var bunu bilelim! ;)

Her milongada hissettiğim şeylerden biri de şu;
 müziği, ortamı, dansları, dansçıları çok beğenenler, hiç beğenmeyenler olabiliyor malum.  Ben de geçenlerde şunu düşündüm;
Ayda bir kez milongaya gidenle, her gün milongaya giden kişiler aynı müziği mi duymak ister?
Ya da haftada iki, üç gün gidenle dört, beş gün giden her bir kişi, bir milongada en çok hangi müzik seçkisiyle coşmak, dans etmek ister?
Peki yılda bir kaç kez giden bir kişi ve kişiler hangi tandalara hasrettir?
Dj' lerin işi gerçekten zor bu anlamda, çünkü seçkileriyle mutlu olan çok insan olabilir, hiç mutlu olmayan da az ya da çok sayıda kişi olabilir ve tüm insanları mutlu etmek bir o kadar zordur, çok nadir durumlarda da herkes çok mutlu ve çok mutsuz olabilir!
Güzel tandalar duyduğum, tandaların enerjisiyle ruhen coştuğum ve keyifle, aşkla dans ettiğim için mutlu olduğum çok milonga oluyor. Hatta mutsuz olduğum nadirdir. diyebilirim. Çünkü mutlu olmak için dans ediyorum, milongaya gidiyorum ve uçuşmak için sevdiğim bestecilerin, tandaların ritmlerinde sonsuzluğa akıyorum!

Mutluluk elbette seçimdir ve kalite de her zaman emekle vardır. Yani
 günlerimizin güzelliği ve derin paylaşımlarımız bizim mutluluğu seçtiğimiz oranda katlayarak artıyor. Ortamlara, müziğe, insanlara ait eleştirilerimiz yapıcı olmadığında ve hatta yıkıcı olduğunda ise mutsuzluk seçtiğimiz tek yön oluyor!
 Her bir dansçının, her bir müzik üreticisinin, paylaşımcısının ve bunu sunan kişinin, her eğitmenin ve organizatörün bu alanda ama az, ama çok bir emeği vardır. Sevdikleriniz olur onlara gidersiniz, sevmedikleriniz  olabilir ve onları seçmeyebilirsiniz. Herkes tüm danslarında ve seçimlerinde özgürdür. Yeter ki gerçek bir dans ve müzik sevgisi olsun. Bu ikisi olduğu sürece sevdiğiniz her şey gelişir, güzelleşir ve bütüne hizmet eder. İnsanları severseniz de - sevdiğiniz insanları sevin yeter, herkesi sevin demiyorum tabii ki - dans içerisinde uçuşlarınız katlar! 

Dans etmek gerçekten özgürleştiriyor. O halde yeter ki aşkla, sevgiyle, tutkuyla dilediğimiz anlarda ve milongalarda dans edelim değerli dostlar!
Verimli bir hafta ve sevgi dolu paylaşımlar diliyorum her birimize...

8 Kasım 2017 Çarşamba

Türkiye Cumhuriyeti'nde doğdum, ilk eğitimimi bir aileye sahip çoğu çocuk gibi ailemden aldım ve okul hayatıma ise ülkemin laik, adil ve Ulu Önder Mustafa Kemal Ataturk'ün ilke ve inkılaplarına dayalı bir eğitim sistemiyle devam ettim.
Üniversitem de aynı şekilde bilim ve  gelişim esaslı bir sistemle, bugünkü algımda şekillenen deneyimlerime ve bilgi birikimine izin verdi.Hatta ilk tango eğitimime üniversitemde açılan bir kursla başladım ve katıldığım tüm sosyal, spora dayalı, bilimsel faaliyetlerde de okulumun avantajlarını fazlasıyla yaşadım.
Bizim üniversite yıllarımızda, Maslak Kampüsü'nün içerisinde Lokal'imizde bira satışı da yapılırdı ve Cuma günleri en iyi arkadaşlar toplanıp, oraya gider ve bira patates şöleni de yapardık. Tabii ki çok da eğlenirdik o zamanlar...
 Bunun yanı sıra, okulun spor salonunda her gün koştuğum günleri de anımsarım. Malum dağların tepelerinde gezinebilmenin,  o doruklara ulaşabilmenin de yaşamın her aşamasında  olduğu gibi bazı yolları, yöntemleri, eğitimleri ve her zaman da bedelleri vardır. Yaşamlarımızın içinde attığımız her adım, bir devamlılık ve gelişim getirecekse her zaman emek, zaman ve enerji ister!
Bu topraklarda bir kadın olarak dünyaya geldiğimde, cinsiyetimden ötürü ailemden hiçbir baskı ve garip davranış görmedim. Çevrede seçtiğim arkadaşlarda olmasa da çocukluktan, genç kızlığa ve kadınlığa geçtiğim her aşamada kadın olmamdan ötürü eminim  farklı etkiler aldım, ancak yaşadığım her anımda ve seçimimde daima özgür oldum, özgür kaldım ve özgür olmayı seçtim. Çünkü bir kadın olarak olduğunuz gibi yaşayabilmeniz için ve fikirlerinizi sadece kendinize ait oluşturacak bir düzeye gelebilmeniz için daima mücadele etmeniz, kendiniz gibi gerçekten yaşayabilmeniz şart!
 Elbette bu kadın, erkek her insan için geçerli; yani kendi yaşamını oluşturabilen ve fikirlerini  gerçekleştirebilen, savunan her kadının, her erkeğin, her insanın güçlü olduğuna inanırım.
İşte cumhuriyetin bana verdiği en büyük özgürlüklerden bir kaçı kendim olabilmem, eğitim alabilmem, yaşamımın içinde hem doğrular, hem yanlışlar yapabilmem ve seçimlerimi dilediğimce yaşayabilmemdi. Çevresel baskılar olduğunda ise onlarla mücadele ederek, kimseye boyun eğmeden kendi doğrularımda ilerleyerek bugünlerime ulaşabildim çok şükür!
Bugün bir erkek olarak yaşasaydım da durum değişmezdi. Yine benzer mücadelelerin içinde kendi olma yolculuğunda olurdum elbette. Çünkü gerçek bir insan olabilmek böyle bir şey benim literatürümde. Bedeninin, algının ve zaman zaman dünya modellerinin boyutunda ve ötelerinde de yolculuk edebilmek....
 İşte bu nedenle "Cumhuriyet Bayramı" dediğinizde içim yoğun bir coşkuyla kaplanır. Yaşamımda inancım, görüşlerim, seçimlerim ve yaşam biçimim kendime ait bir boyutta gerçekleştiyse bundaki sebep özgürlüğümdür. Bugün dans edebiliyorsam ve  bir kadın olarak dilediğim her yönde ve tarzda belirebiliyorsam da bunun sayesindedir.  Yani cumhuriyetimizin ve laikliğin!
Evet şükür okuyabiliyorum, dans edebiliyorum, gezebiliyorum, çalışabiliyorum ve istediğim saatte evimin yolunu tutabiliyorum!

29 Ekim'de dans etme sevincini ve bunun yoğun coşkusunu Deniz Müzesi milogasında keyifle yaşadım. Geniş pistin ferah havasıyla ve üç farklı Dj'in (Cem Çınar, Murat Elmadağlı ve Murat Kazak) müzik seçkileriyle dilediğim kişiyle, dilediğim şekilde tango yapabildim. Milonga parçalarında yine uçabildim ve Özlem'ciğimle de bol bol  Türk bayrağımızı sallayarak gecemi sevgiyle tamamlayabildim.

Bundan sonraki milonga deneyimim ise diğer hafta Para Bailar'daydı. Dj Utku Kuley'in hoş parçalarıyla tanıdığım, tanımadığım, aşina olduğum, olmadığım dansçılarla yine sevinçle dans ettim; mekanın mora, eflatuna çalan renk aromalarıyla ruhen dinginleşebildim ve çok hoş bir gece daha yaşadım. Evimin yolunu ise hayatımda ilk kez  bir kadın taksi şoförüyle tuttum. Evet radyosunda Ayten Alpman'ın "Söyle buldun mu?" parçası çalıyordu...:))

 Ardından Cuma Günü " İstanbul Tango Ritual " festivali için Armada Otel milongasına yönlendim. Armada milongalarına, Pazartesi'leri yapıldığı ve son zamanlarda genellikle haftanın ilk günleri tango modum olmadığı  için gidemediğimden olsa  gerek, buranın atmosferini, ambiyansını, içimde oluşturduğu tüm nostaljik hisleri ve yenilerini de dahil ederek çok özlemişim. Bunun coşkusu ile hem  mekanın rahatlığı, konforu ve hoş bir kalabalığı ile birlikte, hem de festivalin heyecanıyla ve Dj Namık Mengi' nin benim için şahane müzik seçkisiyle tandalarca dans etmekten büyük keyif aldım. Gece boyunca da dans etmeden duramadım. Tüm dans deneyimlerimde bolca uçuştum, yaşadığım hislerle derinden gülümsedim ve  dostlarımla karşılaşmalarımla, sohbetlerimle  de mutluluklarıma mutluluk kattım, ne mutlu bana! :)

 Ertesi gün festivalin Gala Gecesi'inde YEM'de "TANGESTA" nın canlı performansıyla ve Dj El Popul Castello'nun  müzik seçkisiyle de birbirinden farklı stillerde uzun zamandır karşılaşamadığım çok sayıda arkadaşımla coşkuyla ve neşeyle dans ettim. Maestrolardan Julio Balmaceda ve Virginia Vasconi çiftinin şovlarını izledim ve sabah beş sularına kadar milongada kalarak, La Cumparsita'yı da bitirip festivali bir milongueraya yakışır şekilde yorgun ama mutlu ve coşkulu noktaladım! :)

Haftanın son gününe geldiğimizde çok yorgun olmama rağmen  Ship's Port 'taki Milonga Kadıköy milongasına ilk kez katıldım. Gecenin  Dj dostu "Uçuran Dj" lakaplı Hakkı İnce idi.  Yine coşkuyla çaldığı enerji yüklü tandalarıyla ve birbirinden güzel cortinalarıyla hepimizi piste doldurduğu ve dans keyfini sevgiyle yaşatığı  gecede yine çok  güzel danslar ettim. Reyhan'cığımla ve Ayşe'ciğimle harika sohbetlerle gülümsedim ve yorgunluktan bitmiş arkadaşımı fark edince de geceyi ortamın bar kokulu ve güne yakışan rahatlığıyla sevgiyle tamamladım.
Güzel müzik seçkileri, güzel danslar, güzel hisler tüm haftamın yoğun dokusunu böylelikle oluşturdu ve yine tangoya dair hislerimi ve düşüncelerimi arttırdı.

Bu haftamızda da Point Otel milongasının 12. yılının kutlaması için yine sevgiyle dans edeceğim. Zira oraya ilk gittiğim günü dün gibi anımsarım. 9. kata ulaştığımda, asansör kapısı açılınca gördüğüm manzara, atmosfer ve muhteşem dansçıların silüetleri beni şoke etmişti ve içeri yoğun bir enerjiyle kabul etmişti. Yıllarımı alan tango yolculuğumda Point Otel milongası en sevdiklerim arasında daima yerini korudu. O denli çok anım var ki orada. İyi ki doğmuş ve iyi ki böyle güzel bir dans evi  tüm danssevere gerçek bir mutluluk yaşatmış! :)

Biz tangoseverleri bu kadar tangoya bağlayan şeylerden biri de, sosyalleşmemizin ve müzikal tınılarla yükselmemizin yanı sıra, içten sarılmaya bu denli bağlı olmamız ve güzel sarılmayı gerçekten çok seviyor olmamız belki de. Yani biz tango tutkunları, müzik kadar  içten, derin sarılmanın da gerçekten müptelasıyız. Dileğim yaşamımız boyunca sevgiyle, dansla, aşkla, coşkuyla birbirimize sarılalım, bu yolculukla başka boyutlara ulaşalım ve müziğin sonsuz ritmselliğinde yaşamın sonsuz keşiflerine çıkalım!
Sevgiyle,aşkla ve ışıkla kalınız...:)








8 Ekim 2017 Pazar

Biz tangoseverler oldukça enteresan insanlarız;
bazen hayatımız sadece tangoymuş gibi düşünürüz, buna göre yaşarız, davranırız ve bazen de yaşamın akışında başka şeyler yoğunluk kazanır, danslarımızı seyreltir, neredeyse durma noktasına getiririz.Yine gündemimizde boşluk yakalayınca ya da bir şeyler değişince koşa koşa geri döneriz engin rondalarımıza, sonu olmayan tandaların ruhuna ve dilediğimiz milongalara katılıp, dans etmeye doyamaz hale gelir, festivallerde, maratonlarda, tango etkinliklerinde birbirimizle kucaklaşırız. Yani yaşamın akışında tamamiyle değişken bir yapıya sahibiz ama içimizdeki tango aşkı daima yaşayan bir volkan gibi diplerde bir yerlerde gün ışığına çıkmayı her zaman sanki bekler ve bir kıvılcımla yeniden alevlenir o korlar...
 Uzun süre ara verseniz bile tangoyu unutmadığınız, pardon unutamadığınız için desem daha doğru olacak, içten içe bir  huzur, konfor, güven ve sevinç hissedersiniz kalbinizde. Çünkü yaşamlarınızda ne olursa olsun sizi döndüğünüz andan itibaren tüm hallerinizle kabul edebilecek bir bütüne katılabilir, aylarca yıllarca ara verseniz bile, dilediğiniz an o dünyaya geri dönebilir ve ettiğiniz tüm danslarla gerçekten uçabilirsiniz. Özgürce, tutkuyla, sevgiyle...
İşte aylar sonra katıldığım ilk tango etkinliği Express Tango "Tandalarda Buluşalım " festivali oldu. Bir önceki hafta da aslında yine Tarihi Gar Gazinosu'nda üç okulun açılış milongası vardı ve ben o günü festival zannetsem ve konseptinin aslında açılış milongası olduğunu sonradan öğrensem de, gece benim için festivali çok aratmadı. Eksik olan yabancı dansçılardı sadece ama onlar iki yıldır zaten çok gelemiyorlar ülkemize, malum sebeplerden!
 Tangoist, Tangonar ve Tangoloji okullarının açılışı şenlikli, renkli bir  milongayla ve gösteri dansıyla açıldı. Uzun zaman sonra gittiğim tek tük milongalardan biri olmasının da heyecanı vardı üzerimde ama kondisyonum düşmüş. Gece iki buçukta gözlerimi açamaz hale geldiğime inanamadım. Uyku tüm benliğimi sarınca da evin yolunu mecburen tuttum!
Katıldığım bir önceki milonga da Eylül'de Contra milongası olmuştu. Oranın konseptini, tango müziği ile olduğu kadar farklı, tango olmayan parçalarla da dans edebilme özgürlüğünü biz tangoseverlere sunduğu, sıcacık, arkadaş canlısı bir atmosfer yansıttığı için ayrıca seviyorum. İyi ki bambaşka bir konsepte imza atmak istemişler ve farklı istekleri olan bir kitleyi de hatırlamışlar. Aynıların, aynılığın çok hakim olduğu dünyamızda cesaret gösterip farklı adımlar atmak ve farklı renkler sunmak gerçekten güzel, ilham verici ve hoş. Zira her zaman ihtiyaç var çok farklı etkinliklere, başka soluklara gelişim, dönüşüm, renklilik için!
Bundan bir ay sonraya geldiğimizde ise kendimi bir festival milongasında buluyorum. Ne kadar da azaltmışım milongaları...
Yenikapı'daki "Tarihi Gar Gazinosu"  hoş atmosferinin içine davet ediyor bizi önce ve  sonra milongalara dönmenin keyfini yaşatıyor ruhuma pek tabii...
 Bambaşka bir havası olan bu  nostaljik mekanda festivalin ilk günü beklediğim dans yoğunluğunu yakalayamasam da ikramlarının zenginliğinden şaşkın bir halde, hoş tandaların içimde bıraktığı lezzetten de pek mahrum kalmıyorum.
 Sercan ve Zeynep çiftinin bol tezahurat alan şovlarını da izliyorum ve Ramo Gogo'nun kendi enerjilerini gayet iyi yansıtan tandalarıyla dans etme şansı yakalayabiliyorum.
Ertesi gün "Black Friday" milongasında - şanslıyım üzerimde bugün de doğru renk var! -ise harika bir dansçı kalabalığı ile birlikte enfes bir festival akşamı yaşıyor, dansların etkisinden ayaklarımı kısmen yara ediyor, oturduğumuz anlarda da Özlem'ciğimle kakara kikiri yapıp gülüşmekten eksik kalmıyorum. Malum biz tangoseverlerdeki mübarek Cuma'lar farklı oluyor;
 haftasonunun uzun saatlere kadar coşkuyla süren festival milongalarının tadı damağımızda kalır hepimizin bildiği gibi...
Gecenin Dj' inin seçkileri de coşkuyla dans etmeme olanak verip beni mutlu ederken,  Serkan ve Cecilia çiftinin performanslarını ilgiyle izliyorum ve şovun ardından yine keyif aldığım danslar ediyor ve karşılaştığım eski dostlarımla da sevinçle kucaklaşıyorum.
 Tangonun dostluk kısmı da insanı o kadar güzel kucaklar ki, o duyguyu az yerde bulursunuz gerçekten. Özeldir, eşsizdir, derindir bizim kucaklaşmalarımız... Yani çok güzel insanlar da kazandırır hayatınıza tango ve bir yaşam boyu dostlarınızdır artık onlar çünkü, o frekansta farklı bir boyutta kucaklaşmışsınızdır. Bunu mantıksal olarak ifade etmek zordur belki  ama akışsal ve hissel olarak açılımı hepmizin hayatlarında belirgindir. Bitmeyen dostluklardır bazıları!
 Biz tangoseverler birbirimizi tüm duygu ve düşünceleriyle de özgürleştiriririz aslında. Çünkü her şey görünürdür, her dipte olan his açıktadır ve karşımızda, içimizde, yakınımızdadır. Bu anlamda tangoyu  içimde, yaşamımda bir idrak yolculuğu olarak da görürüm. Olumlu ve olumsuz tüm yanlarımızla buluştuğumuz ve hepsini bir bütünde buluşturduğumuz koca bir okyanustur orası..
Kendimizi fark edebildiğimiz ve insanları algılayabildiğimiz, onlarla empati kurabildiğimiz oranda da fikrimce şanslıyız ve zenginiz!
Geçen yıllara göre festivalde yabancı dansçı sayısı yine az olsa da, dünyada ve ülkemizde olan tüm korkunç  olaylara, teröre ve kötü politikalara rağmen hala bambaşka coğrafyaların ve yurdumuzun dansçılarıyla bir araya gelebilmek şans ve elbette yurdumun başka başka şehirlerinden gelmiş çok sayıda dansçıların iç içe geçen rondalarda oluşturduğu görsel ve ritmsel şölenin tüm salonu kaplaması da çok güzel!
Gerçekten bol danslı çok keyifli bir gece geçirdim o gün, emeği olan herkese içten teşekkürlerimle ve festivali kendi adıma saat dört sularında bitirdim.
Ertesi gün, oldukça yorgun olduğumdan festivali pas geçerek şehrimin lokal milongalarından Esta'ya gittim. Oraya da son dakikada karar verdik aslında, çünkü bana kalsan evde koltuğumla bütünleşebilirdim! :)
Olsun gittik ya ne güzel danslar ettik, çok keyifli sohbetlere uzandık Umut dostumla ve harika bir gece daha yaşadık içimizdeki mutluluklarla..
Gecenin Dj'i ise Bento idi ve ilk kez kendisini dinlemiş ve tandalarıyla dans etmiş oldum.
Milonganın çıkışında Taksim'in insan kalabalığını gösteren manzaralı bir tatlıcısında güzel bir çay keyfi yaparken, tangonun hayatıma kattığı nice güzel insanı düşünmeden edemedim. Gerçekten çok iyi kalpli insanlar tanıdım. Bazılarıyla çok yakın dostluklar, bazılarıyla derin yaşam bütülükleri yakaladım. Hepsini tango sayesinde yaşadım, tango sayesinde onlarla buluşabildim. Bu sebeple tüm tango organizatörlerine, eğitmenlerine, Dj' lerine, dansçılarına ve dans tutkunlarına teşekkür etmeden geçmem olanaksız! Birlikte oluşturduğumuz bu dünyada, hepimiz kendimizi mutlu eden çok şey bulabiliyor ve tango aşkımızı paylaşabiliyoruz, ne mutlu!
Express festivalinde gözüme çarpan bir güzelliğe değinmeden edemeyeceğim;
Hasan Seremet dostumuz bir festival ortamında nasıl olmuş da açık büfe gibi ikram efsanesi oluşturmuş inanamadım. Meyve tabağından, tulumba tatlısına, çorbasından, poğacasından, tüm yemek çeşitliliğine - sanırım tavuklu bir şeyler de vardı- , sınırsız çay, kahve ikramına kadar her şey şaşırtıcıydı. Bir de milongadaki içeceklerin fiyatları çok uygundu. Su 1 TL, bir kadeh şarap 10 TL idi. Su bir dansçı için en önemli yaşamsal ihtiyaçtır ve bunun bedelini minimumda tutabilmek de gerçekten önemlidir; çok teşekkürler!
Festivali de bu şekilde güzel duygularla tamamladık işte, ne mutlu bizlere!
Son olarak yaşamlarımıza dair bir şey eklemek istedim. Hani bir çoğumuz bir çoğumuza kızabilir, ya da insanların hayatlarında çok yaralar açtığına inanır, inanırız ya elbette doğruluk payı da olabilir ancak şunu belirtmek istedim;
 Bir insanın bir insanı kandırması enerjisel düzeyde mümkün değildir. Çünkü enerji transferi karşılaştığımız her insanla anında gerçekleşir. Dolayısıyla tüm iyi niyetimiz, sevgimiz, içtenliğimiz olduğu gibi, olumsuz beslediğimiz niyetler varsa onlar da karşı tarafa aktarılır ve bilinir hale gelir. Danslarımızda da birbirimizle karşılaştığımız her yerde bu olay geçekleşiyor!
Yani insanların birbirine yönelik olan tüm duygu ve düşünceleri enerji boyutunda apaçık ortadayken, eylemleriyle birleşerek kendi hayatlarının, hayatlarımızın gerçeğini oluşturuyor!
Güzel niyetler besleyelim ki güzellikler olsun yaşamlarımızda, danslarımızda, buluşmalarımızda da ve sonsuz duygularımızla, bizi biz yapan fikirlerimizle yaşamlarımızda daima özgün bir yapıyla, gerçek bir dans, müzik, insan, doğa ve yaşam sevgisiyle ilerleyelim dostlarım!
Kalbimizin bambaşka bir coşkuyla attığı ve birbirimizi içtenlikle kucakladığımız tüm milongalarda ve sohbet ortamlarında buluşabilmek dileğiyle;
sevgiyle, ışıkla, aşkla kalınız...:)

26 Temmuz 2017 Çarşamba

Tango yapanın aklında tango dışında pek bir şey o kadar yoğunluklu olmuyor aslında ve tango yaptıkça, yapma sıklığı arttıkça sürekli ve daha da çok tango yapmak, ilerlemek istiyor çoğu kişi. Yaşamında da onun dışında herhangi bir aktivite çok yoğunluk kazanmıyor sanki!

Yıllardır tango yapan bir insan olarak bunu tüm yoğunluğuyla yaşadım ve her yeni güne uyandığımda ve anların akışında aklımda hep tango olmaması için de son bir, iki yıl içinde bu akışı ve milonga deneyimlerini oldukça seyrelttim ve aklımda sürekli tango olmamasını başardım. Bu süreçte benim için yeni bir keşif ve öğrenim ise asıl şu oldu;

Tango yapmazken ne yaptığını tekrar hatırlayınca, bunlara ek yeni şeyler keşfedince ve bunları doyasıya, tüm ruhunla, duygu ve düşüncelerinle, bedeninle yaşayınca yaşamın tüm renklerine, nice pırıltılarla yeniden ulaştığını ve daha da çok özgürleştiğini hissediyormuş insan. Zira düşünceler ve deneyimler insanı çok esnetiyor, genişletiyor ve limitsizleştiriyor ya da tam tersi! :) 


Bu nedenle tango aşıklısı tüm dostlarımın yoğunluklu olarak tango paylaşımlarını görünce gülümsüyorum ve o anları kendi deneyimlerimden de sıklıkla anımsıyorum. İnsan sürekli yaptığı her şeyde alışkanlık kazanıyor ve bunların içinde tutku da varsa şayet, bir tür müptelalık yaşıyor!


Aklında tango yokken, neler zihninde dolaşır bilmek zor ama zihninin ve ruhunun yaşama dair daha genişleyeceği ve bambaşka renkleri daha çok içereceği oldukça mümkün. Elbette yine de tangonun keskin renkleri içini coşturup, arada aklını çelebilir. Sanırım bu durum bir kez de olsa yoğun tango tutkusu yaşamış olan herkesi içine alabilir. Kaçış yok! ;) 


Dolayısıyla önceleri çılgınca, aşkla ve çok yoğun olarak yaptığım tango da beni çok mutlu etti,son aylarda her düşüncemde tango olmaması da çok çok mutlu ediyor ve bana bambaşka ritmleri, renkleri yaşatıyor.
Yaşam ne çok rengi ve ritmi kapsıyor. Ruhun şarkıları ise o ritmsel, renksel, notasal hareketlilik içinde hiç bitmiyor. Tüm milonguera/o dostlara selam olsun ve tango dolu bir hafta onları kucaklasın dilerim.


Son olarak da Gandhi'nin şu ünlü sözünü sizlerle paylaşmak isterim dostlarım;


"Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür;
Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür;
Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür;
Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür;
Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür;
Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür
Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür."

Sevgiyle kalınız...🕊

6 Haziran 2017 Salı

Kollar birleşir, bedenler birbirine uyumlanır, müziğin sesi, hissi, rengi ruha dokunur ve yürekler oluşturulmuş bir rondaya kapılan hareketlerin içinde tek ve bütün olur. Tango yolculuğu ve yaşamı işte böyle başlar. İlerleyen her adımda, dönen her sistemde yenilenir, derinleşir, yükselir dans eden, dansın yoğunluğunu her anında paylaşan insan.

Yıllardır tango yaparım, farklı farklı milongalarda tangoya olan aşkımı daha da yükselten çok sayıda dansçı arkadaşım oldu. Hepsiyle bambaşka ritmlerde ve hislerde buluştum, başka başka hallerimi, değişimlerimi onlarla daha net fark ettim. Dans ettiğimde, müziği hissettiğimde, her adımımın kesişimde ruhumu uçuran hislere ulaştım. Dans ederken nasıl göründüğüme, nasıl giyindiğime, ne stilde ya da seviyede olduğuma aldırmadan, sevdiğim tandalarda, milongalarda, festivallerde durmaksızın, yorulmaksızın, doymaksızın aç, susuz  kalmışcasına dans ettim.

Elbette tangoya ilk başladığım yıllarda hata yapmaktan çekiniyordum. Ancak belli bir süre sonra ne oldu bilmiyorum ama o kadar rahat bir tango hissine büründüm ki, dans ederken tek mutlu olduğum şeyin, müziğin ve dansın akışında partnerimle yoğun bir uyumla buluşmak ve ettiğimiz danstan çok keyif almak, yaşadığım en büyük gerçeklik oldu. Yaşadığımız mutluluktan ve hazdan hiçbir şey daha mühim değildi o anlarda. Elbette müzikten ve kurduğumuz uyumdan da ötesi neresiydi...
İşte bunu yakaladığımda gerçekten dans ettiğimi, içten dışa doğru yayılarak artan yoğun bir içsel aşkı hissettiğimi, gözlerimi kapadığım bir dünyada müziğin her notasını daha da derinden duyduğum anlara ulaştığımı, orada başka hislerle yeniden  var olduğumu, gözlerimi araladığımda ise bambaşka bir realitede ve evrende kendimi bulduğumu fark ettim!

Evet tangonun bana yaşattığı sayısız duygulardan sadece bir kaçı bunlar...
Çok güzel insanlar da tanıdım dansı paylaştığım ortamlarda. Ruhumu okşayan, doyuran sohbetler, güzel dostluklar, derin bağlar yakaladım. Benimle aynı zevki paylaşan arkadaşlarımla büyülü üzüm aromalarında gezindim, etkileyici lezzetlerde ve yaşamsal sohbetlerde buluştum. Hepsiyle ayrı bir dünyaya aktım, bambaşka dünyaların pencerelerinden yaşamı başka başka  halleriyle algıladım. Kendimi yeniden gördüm, insanları  hissettim, anları dilediğimce renklendirdim. Yaşamla farklı seslerimle, değişik boyutlarda konuştum. Her adımımda biraz daha değiştim, her geçen yılla  biraz da olgunlaştım ve her geçen süreçle de faklı keşiflerle buluştum.

Dans etmeyi çılgınca seviyorum. Müziğin içinde birbirine yaklaşan duygularımızı paylaşmaya gerçekten değer veriyorum. Uyumdaki ve hareketlerin akışındaki bütünlüğümüze tutku duyuyorum. Bu dünyayı yıllar boyunca yaşamış ve hissedebilmiş olmaya ise derin bir aşk hissediyorum!
Evet milongalar geliyor, geçiyor, hepsi hayatlarımızda değişik izler bırakıyorlar ve her biri yaşadığımız tango dönemlerindeki hallerimizi ve değişimlerimizi bize anımsatıyorlar!

Geçtiğimiz hafta üç güzel milonga deneyimi içime işledi diyebilirim. Cuma Günü aylardır, yıllardır yolumun neden düşmediğini bilemediğim ama bir şekilde gidemediğim Tangojean milongasına katılarak  serüvenlerime başladım. Mekana ilk gittiğim gün hafızamda o kadar nettir ki;
Bir yaz günü Fransız Sokağı'nda yabancı bir arkadaşımda bir iki kadeh Cabernet Sauvignon'un büyüsüne kapılmışken, sohbetimiz ve yemeğimiz bittikten sonra oradan kalkıp, Beyoğlu sokaklarında gezinirken 2. katta "Tangojean" yazısını görürüz. Yıllar öncesinde tango aşkına bir kez kendimi kaptırmış bulunduğumdan, arzum üzerine hemen kendimizi 2. kata çıkmış bir halde bulur ve tango müziğinin o an esiri haline gelmiş haldeyken bendeniz, bize mekanı tanıtan milonganın organizatörü ve ev sahibi İrfan'la karşılaşırız ve selamlaşırız. Ayağımda sandaletler olsa da, buna aldırmadan müziğin ritmine anında kapıldığımdan olacak - buna şaşırmayacak çok arkadaşım var biliyorum...:) - gördüğüm ve beni selamlayan ev sahibine söylediğim tek cümle "Dans edelim" olur.  İrfan da kırmaz ve ayağımdan neredeyse çıkacak sandaletlerime takılmadan benimle dans eder. Arkadaşım da hafif şaşkınlıkla ve gülümseyerek bakar ettiğimiz dansla birlikte yüzümden yükselen mutluluğa...

Yıllar sonra gerçekleşen ilk dans, bir tango tutkununu gerçekten mutluluktan uçurur ve yüreğini  coşkuyla doldurur ya, işte o da bunu görür sanırım...
İlerleyen günlerde arkadaşım ülkesine döner ve ben de dansa tutkun bir milonguera ruh haliyle kendimi milongalarda sıkça bulur hale gelirim. Dolayısıyla her gittiğim milongada veTangojean'de  de geçmişten günümüze kadar geçen sürede çok sayıda iyi arkadaşlar edindim ve nice güzel anları sevgiyle paylaştım. İşte Cuma Günü de bu güzel duygularımı yıllardır orada dansı paylaştığım arkadaşlarımla yine tattım. Ne mutlu bana!

 Dj Yüksel'in leziz müzikleri eşliğinde, geçmişte az kahrımı çekmemiş olan dans arkadaşımlarımdan başta Uğur'la olmak üzere, dansı seven dansçılarla ve tekrar dans etmekten çok keyif aldığım Sezgin'le, yeni tanıştığım iyi dans eden arkadaşlarla hoş danslara süzüldüm ve gerçekten de çok mutlu oldum o gece. Çünkü milonganın öncesinde ve sonunda ettiğimiz iki çift laf ve milonganın içinde nice arkadaşla buluşmalar bana  dansın içinde yaşadığım dostlukların nasıl da sevinç kaynağı sunduğunu tekrar anımsattılar. Dolayısıyla  arkadaşlarımla tangoyu paylaşmayı en çok sevdiğimi yine anladım. Gerisi pek de mühim değilmiş aslında benim için. Zaman içinde akan adımlar dışında...

Cumartesi Günü Anadolu Yakası'nın büyüsüyle Kadıköy'ün altını üstüne getirirken alternatif milonga gecelerinin en parlayan yıldızlarından biri olan "Contra" miongasına katıldım. Şirim mi şirin, sıcak mı sıcak, rahat mı rahat bir yer Kadıköy Savoy. Üst katında soluklanmak için minik bir bahçesi bile var. Elbette organizasyonu yapan arkadaş ekibi de çok canayakın ve tatlı. Kaya, Selin, Müge ve Mehmet sağolsunlar hoş bir ortam oluşturmuşlar, ellerine sağlık! :)
 Gece boyunca içinde tango melodisi barındıran, barındırmayan bir çok parçada özgürce ve hazdan dört köşe dans etmenin mutluluğuna erdim. Ayda bir kez düzenlenen bu milongayı artık pek kaçırmak isteyeceğimi sanmıyorum..;)

Pazar Günü ise, Türkiye Omurilik Felçliler Derneği yararına bir yardım milongasına katılmak için harika bir mekandan içeri adımımı attım. "Esta"yı zaten merak ediyordum ama bu kadar güzel olabileceğini  beklememiştim. Mekan gerçekten benim beğeni standartımın en üst seviyelerinde. Yani kapalı salondaki geniş, ferah piste, dışarıdaki bahçeye, bahçedeki piste, milongadaki konfora, ortamdaki rahatlığa ve ağaçların büyüsüne bayıldım. Tango camiası harika bir mekana daha kavuşmuş. Dolayısıyla Murat'a, Eşref'e ve İstanbul Tango ekibine tüm emekleri ve kaynakları için teşekkür etmeliyim bir dans tutkunu olarak!
 Yardım milongasını organize eden Sibel Karamaras ise kendisiyle ilk kez tanışmış olsam da böyle güzel bir amaçta ve etkinlikte iki yüz kırk, iki yüz elli dans severi bir araya getirdiği için sevgimi en yoğun boyutuyla hemen kazandı diyebilirim. Kendisine de tüm emeği ve güzel amacı için çok teşekkür ederim!

Gece boyunca da listeleriyle hoş hisler sunan Djler efsane, renkli ve içime coşku veren tandalar çaldılar. Sabri'nin, Mihran' ın ve Volkan'ın tandalarını çok sevdim ve keyifli danslarımla buluşturdum. Biraz geç gittiğim için Dj Gökhan'ın ise sadece bir kaç tandasını yakalayabildim ve kendimi geceye mutlulukla hazırladım. Dj Çağrı'nın müzikleriyle ise o saatte milongada olmadığımdan ötürü dans etme şansım olmadı ama eminim iki yüz kişi coşkuyla dans etmiştir onun tandalarıyla da...
Gece boyunca bir çok okuldan iyi seviyede dansçı arkadaşla çok keyifli danslarda buluştum. Yabancı bir kaç milongueroyla kapıldığım tandalarla  ise İstanbul'un o eski milonga günlerindeki gibi o yaşadığım festival tadındaki hislerime yenilerini ekledim. Gerçekten çok keyif aldığım bir gece yaşadım ve amacıyla huzur bulduğum bir günü dostlarımla paylaştım. Yine emeği geçen herkese teşekkür ederim. Anlamlı deneyimler yüreklerimizi daha da genişletir ve birbirine kenetler!
İşte haftalık milonga ve duygu serüvenimi böyle bitirdim ve dans etmenin yoğun sevgisini ruhumun tüm derinliklerinde yeniden filizlendirdim. Geçtiğimiz haftalarda ilk kez yapılan Türkiye ayağı olan Mundial Festivali'ne ise Zorlu Psm Sky Lounge'da dans etmeyi ve bir çok şehirden arkadaşımla buluşmayı çok arzu etmeme rağmen baharın ritmik havalarına bedenimi uyumlayamayarak, yorgunluğu atlatamadığım için  katılamadım. Diliyorum bir dahaki sefere oralarda da güzel dans deneyimlerine ve festivalin hoş büyüsüne kapılabilirim. Alper'i ve Ralph'i başta olmak üzere tüm Tango Noa ekibini, Tangotürk ve Tangoist okullarını da çalışmalarından ve organizasyonlarından ötürü çok tebrik ederim. O kadar güzel şeyler duydum ki festivalle ilgili, derslere dair ve geceleri de doyasıya dans ederek yaşayan arkadaşlarımdan, orada olamamak beni gerçekten üzdü diyebilirim!
Hepimizi mutlu eden, özgürleştiren ve yükselten dans deneyimlerinde, hoş, sıcak, konforlu, saygı ve sevgi dolu dans evlerinde buluşmak ve tangonun tutku dolu boyutlarını yaşadığımız her adımda hissetmek dileğiyle dostlarım.

En çok dans etmeyi gerçekten çok seven insanları severim, eğer o ortamın içindelerse ve dans etmeyi öğrenmeyi seçmişlerse;
En çok denizin tüm ritmleri yakalamak ve yaşamak isteyen insanları severim, denizin içinde bir yolculuktalarsa, enerjisini, tüm yoğunluğunu yaşıyorlarsa;
En çok yaşamı tüm boyutlarıyla yaşamak isteyen insanları severim, onlarla konuşacak iki, beş, milyon çift lafım ve farklı farklı bakış açılarını görme şansım olur çünkü.
Ve en çok olduğu gibi olan insanları severim, -mış gibi, -tış gibi, - pıy gibi olmayanları ve içlerindeki tüm gerçekliklerle var olanları, cesurca yaşamın içinde akanları... İşte onlarla en güzel buluşmalara ve farkındalık yollarına kavuşabilirim.
Sevgiyle kalınız...:)


5 Mayıs 2017 Cuma



Yıllar geçer, dans edersiniz. Milongalar  bazen değişir, gecelerin bazıları aynı kalır; ortamlar, mekanlar, insanlar değişir ancak yaşadığınız tango tutkusu ve hisleri, sizin içinizde bazı değişimler ve farklı ışıltılar yakalasa da benzerliklerini korur.
Geçen hafta "Dünya Dans Günü"nü Deniz Müzesi milongasıyla kutladım. Aslında o gün milongaya gideceğim bile şaibeliydi, hatta baya bir şansa bağlıydı. Ancak bir mucize oldu ve kendimi o sevdiğim geniş pistin ve rahat akan rondanın kucağında buldum. Çok eski bir arkadaşımla, on yedi yıldır tangoya başlamamış olsa da benimle yine de milongalara gelmeyi sevdiğinden gece boyunca sohbet ettim,  tanıdığım, tanımadığım  bir çok milongueroyla bol bol dans ettim. Dolayısıyla  günün anlam ve önemini doyasıya çıkarttım!
Sekiz yıl önce dans ettiğim bir arkadaşım ile daha geçtiğimiz yıl dans etmeye başlayan arkadaşımın da bulunduğu gecede, her seviyeden dansçıyla farklı müzikal geçişlere uzanabilmenin keyfini yaşadım. Sevdiğim arkadaşlarımla  hangi ekolden, okuldan, ülkeden ve kaç yıldır dans ediyor olurlarsa olsunlar" abrazo"ya kapılmak ve coşkuyla tangoya akmak her zaman güzel!
Yıllar öncesinden tanıdığım dansçı dostum, onunla  dans ettiğimizde  bir ara,  hiçbir tanıdık sima göremediğini, sadece beni ve bir iki organizatörü tanıdığını ve bundan duyduğu şaşkınlığı dile getirdi.
Ben de "Evet" dedim,
"Tangoya başlayan, bir, iki yıl geçince hala dans eden ve yaşamında bu dansa yıllarını veren insan sayısı çok az ama yine de az olsa da var ve onları görebilmek ve birlikte dansa uzanabilmek hep çok güzel bir duygu!"
Nitekim geçen hafta Point milongasına da gitmiştim. Yıllar önce  milongalara gittiğim ve sürekli dans ettiğim arkadaşlarımla birlikte güzel bir masada oturup, sohbet ederken yine o tanıdık enerjinin büyüsüne kapıldık. Milonga ortamlarından yaklaşık üç, dört yıl uzaklaşan bu arkadaşlarımın yeniden piste dönmelerini kutladık o gece. Bu konuda minik de olsa bir katkım olduysa da ne mutlu bana;
zira bütün milonga haberlerini benden ama az, ama çok yine de almayı ihmal etmediler! :-)
Yılların geçmesini ve eski arkadaşlarımı da tango pistlerinde görmeyi, onlarla bu yaşamın kalbinde buluşmayı  çok çok seviyorum zira..
Dün gece de yorgun olmama rağmen, Hıdırellez coşkusu içimde yükselirken yine dans etmek istedim ve Point'e geçtim. Bahar aylarında terasın ve geniş pistin havası bana çok iyi geliyor çünkü ve farkettim ki, bir milonga ortamında beni en çok mutlu eden ve oraya ait hissettiren şey, dans eden kişilerin bunu kendileri için yapmaları, dansın coşkusunu, keyfini doyasıya yaşamaları ve müziği, dansı, hissettikleri duyguları partnerleriyle, aralarındaki uyumun tınısıyla paylaşmaları. Böyle olunca danslarını gösterme, kendilerini kanıtlama ve en iyi olma çabaları olmuyor dansçıların. Sadece rondanin içinde süzülen ve bütünde bir ışıltı olarak beliren dans eden kişilerin hepsi haline geliyorlar. Hisleriyle, farklarıyla ve dansın içinde yaşadıkları her şeyle asıl görünür oluyorlar. 
İşte bunu hissettim ve dansçıların içlerinde yaşadıkları duyguları ve dans sevgisini görmekten mutlu oldum dün gece.
Sosyal dansın büyüsü de bu değil mi zaten;
damlada okyanus, okyanusta damla ve bütünde tüm yankıların coşkusu haline gelebilmek...

Dilerim her gün bizim için "Dans Günü" heyecanıyla geçer ve yaşam boyu coşkuyla, mutlulukla
 aşkla,  huzurla dans edebiliriz değerli dostlarım!

19 Mart 2017 Pazar

Bir parça dinlersiniz ve adeta zamanın ötesinde bir yolculukla buluşursunuz. Çünkü müzik insanı bir tür transa sokar ve orada anın başka bir boyutunda buluverirsiniz kendinizi... Şu an radyoda çalan bir parça beni yine zamanların çok ötesinde bir yere götürdü. Tango müziğini de düşününce, her bestecinin eseriyle farklı farklı translara girmiyor muyuz...
Her dansçının enerjisiyle, müziği yaşama, hissetme biçimiyle ve bunu harekete dökme, ifade etme stratejisiyle başka başka hislerle yoğunlaşmıyor muyuz....
Evet yıllar, süreçler gelir geçer; besteciler, tandalar, tandalar arasında cortinalar akar durur; dansçılar bin bir farklı rondada dönerek dans eder, eder ilerler; yaşam acısı, tatlısı, hüznü, sevinci, sıkıntısı ile akar gider. Geriye ne kalır dersek;
Yaşam mı, yaşanan anılar mı ya da hepsi mi bilmem ama müzik ve o yaşadığımız büyülü trans sanki hep kalır insanın kalbinde, benliğinde ve ruhunun tüm tonlarında...
Acılarla mı büyür insan yoksa, acılar sadece yaşamın bir parçası mıdır?
Sevgiyle mi olgunlaşır, daha da insan olur insan, yoksa sevgi sadece insanın hücrelerinin temeli midir?
Müzikle mi oluşur dans, yoksa dans hep müziğin içindeki notaların akışında mıdır?
Sebepler ve sonuçlar mıdır bizleri buluşturan yoksa sadece akış mı....
Yani akan her dans, yaşanan her meditatif yolculuk gibi süren bir süreç, yol...
Güzel bir hafta yaşadım geçtiğimiz hafta. Yeni bir Tango Cafe'ye uğradım yemek ve sohbet için. Burayı açan Fatih İpek dostumuz bir tango tutkunu olduğu için de yemeğimizi beklerken çalan hoş parçalarda, ortam müsaitse dans edebiliyorsunuz ki, bu harika gerçekten!
Evet bahsettiğim yer "Caminito Tango Cafe". Burası bir restaurant ve aynı zamanda cafe hizmeti sunan, 15 kişilik yemek salonu olan, yemeğinizi yerken, içeceklerinizi yudumlarken tango müziği duyabileceğiniz, Taksim İstiklal Caddesi' nden Lebi Derya'nın sokağı olan Kumbaracı Yokuşu'nda No 69 'da yer alan şirin mi şirin bir tango ve yemek evi. Pazartesi Günü oranın hoş atmosferini ve lezzetli yemeklerini tadımlayıp, güzel bir sohbetle bu mekanın açılışını kutladık tango dostumuzla...
Kendisine bol müşteri, harika yürekleriyle mekanının dolduracak güzel insanlar, iyi dostlar diliyorum. Yolu açık olsun ve yeni Tango Cafe'miz tüm camiamıza da hayırlı, uğurlu olsun!
Perşembe Günü  Point Otel'in sevdiğim yuvarlak masasında Dj Ömer Bayraktar'ın hoş tandalarıyla yine keyifle geçen bir tango coşkusunda daha harika bir gece yaşadım. Ömer'in bir kaç sıradışı tandasında da coşkum çok yükseldi ve dansçı dostlarımla müthiş bir tanda uyumu yakalamanın keyfine vardım. Bir de  Point benim bildiğim tek salsa çalan milonga. Elbette Anadolu Yakası'nda Kaya Soylu ile Selin Biber'in organize ettiği "Contra" milongasında da tango dışında parçalar, sıradışı seçkiler çalınıyor. Belki salsa da çalınıyor orada; gittiğimde öğrenip, kuşkusuz güzelce test edeceğim. Yaşasın sıradışı milonga ve dans ortamları da!
  Yani sözün kısası, diyeceğim şu;
 çalan bir tek salsa parçası bile olsa, o parça benim pistte öğrendiğim bir dansa ve o dansın eğlence yüklü coşkusuna zemin hazırlıyor. Evet salsayı bir milongada öğrenebiliyorsanız şanslısınız!
 İyi dansçı dostlar sağolsun sayelerinde bir parça da olsa salsa yapmanın çılgın neşesine sahip olabiliyorum. Mutluluğunuz doruklara yükselirken bol bol gülümsüyorsunuz bu dansta zira!;)
Chacarera'ya  gelince, ona çok düşkün olmadığımdan hep es geçmişimdir. Ancak onun müdavimleri de yine keyifle dans ettiler o gece bir  parça da olsa. Bilmem ikincisi çalındı mı ama ben çıkmıştım La Cumparsita'yı duyduktan ve ilk chacarera tınısından sonra...
Tanıdık simalarla, hoş danslarla ve keyifli bir kalabalıkla dolu geceyi de böylelikle tamamlamış oldum. Tatmin dolu hislere ev sahipliği yapar bu tür milongalar tanguera/oların dünyasında...
Bir sonraki milongam Cumartesi gecesi yine benim favori bellediğim bir mekanda, Deniz Müzesi'ndeydi. Aslında üç Dj li bir mini maratondu bu milonga, ancak ben milonga saatlerinde orada bulundum ve Dj'lerden Mihran Şihager 'in ve Alper Akgül'ün keyifli seçkilerinde dans etmenin tadına vardım. Dj Manuk Çolakyan'ın tandalarını ise gece iki sularında çıktığım için kaçırdım. Ancak gece boyunca Bursa'dan, Antalya'dan ilk kez dans ettiğim ve oldukça iyi danslara ulaştığım dansçıların sevincinin yanı sıra, şehrimin coşkuyla dans eden dansçılarıyla da hoş tandalar yakalamanın keyfine vardım. Ayaklarım şişmeye başlayınca da milongayı sonlandırıp evime yollandım.
Hafta yine bazılarımızı bambaşka ritmlerle, hislerle buluşturan renkli danslarla, karşılaşmalarla dopdolu geçti. Sanırım tanguera/oların bu yoğun enerji akışlarını da bir tek tanguera/o lar anlayabilir. Çünkü dans insanın enerjisini bazen o kadar yükseltir ki, çok yorgun halde gittiğiniz bir milonganın ardından nasıl diridiğinizi şaşırarak deneyimlersiniz. Sanırım bu olsa olsa mutluluk hormonunun yani serotonin etkisi...Kanser hücrelerini de yok edebiliyormuş insanın içindeki bu mutluluk zira.
Kanser olmamak için de dans edebilirsiniz bu durumda, eğer sebep bulmakta zorlanırsanız...
Hoş sebep çok ya!!
Çılgınca soğuk geçen bu Mart haftasını önümüzdeki hafta sıcaklık değerlerinin yükseleceği haberinin sevinciyle noktalıyorum
O halde,
Büyüyelim dostlar!
Ama aşkla, ama sevgiyle, ama acıyla, ama hüzünle, ama ilişkilerle, ama yalnızlıkla, ama dansla, ama yollarla, yollarla,
ama  nasıl olursa olsun daima büyüyelim!

14 Mart 2017 Salı

Ne kadar da enteresandır,
Tango yapıp da aşk acısı çekmeyen, aşkın içinde bulutlara uçuşmayan, olağanüstü bir enerjiye, motivasyona kapılmayan, arada hüznün içinde yıkılmayan ya da bir hareketten - ya da hareketsizlikten - ötürü birilerine kızmayan, kırılmayan, sebepsiz görünse de içinde sebep bulup çılgınca sevinmeyen, arada iyi mi kötü mü ne yönü olduğu bilinmez bir halde çıldırmayan, bazen dinginliğin boyutlarında gezinmeyen, sıkça yükselmeyen, coşkudan patlamayan, kıskançlık krizine kapılmaya izin verirse bunun içinde boğulmayan, ortam hoşuna gitmediği anlarda sıkılmayan, daralmayan, sevdiği atmosferlerden ve iyi dansçılardan büyülenmeyen, rondada yeri paylaşamayanlara ya da sadece öyle bir tipleme olduklarından ve onlardan pek haz etmediklerinden bazılarına gıcık kapmayan, sevdiği bir tandada uçmayan, bazen de fazla uçup yere çakılmayan ve tüm duygu düşünceleri üst üste, tekrar tekrar yaşayıp da hala tangoya devam etmeyen, etmek istemeyen pek az insan vardır...
Bu dansın, müziğin ve dünyanın büyüsü biraz da ve çokça bu duygulardır işte ve onları yaşayış hallerimizinin hepsinin bütünüdür!
Yani insanı daha da insan yapan tüm olumlu, olumsuz duygularla yükselen bir boyuttur bizim içinde uçuştuğumuz dünya...
O halde pek güzel tandalarla ilelebet süzülmelere, sıkça uçuşmalara, arada durulmalara ve hayat boyu aşk içinde yaşamaya dostlar...
Bir de son olarak şunu diyeyim;
Duyguları yaşama ve onların üstesinden gelme "master"ı olmak isteyen herkes mutlaka Tango öğrensin!

12 Mart 2017 Pazar

Geçtiğimiz hafta katıldığım tango festivalinin ardından motivasyonum hala oldukça yüksek olacak ki, haftam çok güzel milongalarla dopdolu geçti...
8 Mart Kadınlar Günü'nü kutladığımız Çarşamba Günü hızımı alamayıp iki milongaya katıldım. Tango Nar stüdyosuna ve milongasına ilk kez  bu özel günde gitmek nasip oldu. Öncelikle Sercan Yiğit'i ve Zeynep Aktar'ı çok tebrik etmek isterim. Çok sempatik, sıcacık ve dans seviyesi yüksek bir ortam, milonga kurmuşlar. Stüdyoları uzun bir zamandır açık olmasına rağmen tango ortamlarında bir süre bulunamadığımdan oraya gidememiştim. Neyse ki güzel bir dostumun sohbetiyle ve günün gazıyla bunu kırdım ve Dj Halil Ertekin'in tandaları eşliğinde sevdiğim dansçılarla Nar'da hoş danslar yakalayıp ardından 333 milongasına geçtim. Orada da harika bir atmosfer ve sıcacık bir enerji vardı. Böylece yıllardır dans ettiğim değerli bir iki dostumla harika danslarıma yenilerini ekledim ve Dj Serpil Topuz'un pek güzel tandalarıyla keyifle dans ederken, en sevdiğim La Cumparsita'yı çaldığı için de ruhumu ortamın derinliklerine teslim edip geceyi bitiridim. Bir Canaro versiyonu olan bu "La Cumparsita" nın  yılını açıklamayı Serpil'e bırakıyorum. Gelmiş geçmiş en sevdiğim La Cumparsita bu kesinlikle! :-)
Perşembe Günü harika bir arkadaşımla güzel sohbetler ettikten sonra Point milongasına geçtim. Girişte sahte bir Güralp heykeli olsa da, aslı güler yüzle bizi karşılayıp masamızı gösterdi. Dj koltuğunda ise yılların eskitemediği dostluklar vardır ya, işte Yüksel dostum da öyledir ki, o vardı. Yıllarca yaptığı müzik seçkilerinde çok keyifle dans ettiğim ve bu camiada en sevdiğim insanlardan biridir Yüksel Şişe. Geçmişte neyse, şimdide de o olan dostlar ne özeldir tangoda. Çünkü onlar gerçektir ve yılların geçişiyle büyüdüğünüz her anınızda sizlerledirler ve soluk aldığınız her milonganın görmekten mutlu olduğunuz yüzleridirler..
Yine pek güzel tandalarıyla doyasıya dans edip, üzümlerin içinde yüzerek geceyi noktaladım.
Cuma Milongahane niyetim olsa da, o da  Pazartesi Armada ve Salı La Cumparsita niyetlerim gibi yerini ev yolculuğuna bıraktı ve beni güzel dinlencelerle ve seyirlerle buluşturdu.
Cumartesi Deniz Müzesi milongasına ilk kez katıldım ve gerçekten çok keyif aldım.  Bu mekanın tango camiamıza kazandırılmasından ötürü Utku Kuley, Bento İybar , Murat Elmadağlı ve Eşref Tekinalp dostlarımızı ve tüm ekiplerini tebrik etmek isterim. Benim için muhteşem bir Cumartesi milongasıydı çünkü....
Mekan alabildiğine geniş, hissi büyülü, zemin güzel, içecekler leziz ve şaraplar kocaman kadehlerde sunuluyor - en çok bu kısmı sevdim malum- ambiyans ve lokasyon güzel, yani benim için çok şey harika! Çok sayıda farklı ekollerden dansçı da katılımlarıyla geceyi renklendirdikleri için ayrıca keyif aldım.
Gecenin Dj ekibi ise, Alp Maçkan ve Tümay Uslu yani  "Tango  Beat Busters" tı ve onların tandalarıyla  farklı stillerdeki dansçılarla bol bol dans ettim. En ileri seviyesinden, en yeni dansçısına kadar hepsinin dans coşkusuna katıldım. İleri seviye dansçılarıyla uçtuğum bulutlar bambaşkayken, orta ve yeni seviyedeki arkadaşların da tangoyu öğrenme hevesleri benim için çok hoş bir enerji sundu. Bu nedenle her seviyeden dansçıyla tangonun ruhuna hayatım boyunca akarım ve bu akışa da saygı duyarım. Belki biraz da tangoya kişisel vefa borcumdan sadece belli bir kitleyle, seviyeyle ve etiketlerle dans edecek bir dans sevdalısı olmayacağım. Elbette dansını çok sevdiğim dansçılar hep olacak ve var ancak dans ruhu ve coşkusu olan, enerjimin uyduğu ve anlaşabildiğim her dansçıyla tango dünyasının renklerini ve  boyutlarını tadımlayabilirim.  Tangoya daha yeni başladığım yıllarda da dans ettiğim insanlar olmasa bugün ben olabilir  miydim... Yine en ileri seviyesinden en yeni dansçısına kadar hepsinin katkısı vardı gelişimimde ve  güzel dansları hiçbir zaman esirgemediler. Böylelikle ben de dans aşkı olan dostlardan dansımı hiçbir zaman esirgemem!
Hepimiz hepimize vesile oluruz. İyi dans edebiliyorsak bunda dans ettiğimiz insanların etkisi büyüktür. Bu nedenle iyi ki bu dili özgürce konuşabildiğimiz dansçılar var ve dilerim daha da özgür bir hale getirebiliriz bu dilin icrasını...
Milongaya dönecek olursam, gece boyunca bir çok dostla da sohbet edip aylar sonra karşılaşma imkanı buldum. Daha karanlık bir köşeyi seçtiğim için kimden saklanıyorsun diye bir iki arkadaşim şakayla karışık sorsa da, aslında oturduğum köşe en iyi yerlerden biriydi. Birincisi hava akışı vardı ve ikincisi geceye dahil olan dansçıları hemen fark edebilyordunuz ve dilediğiniz anda gözüküp, dilediğiniz anda gözden uzaklaşabiliyordunuz. Elbette  bunu deneyimli bir milonguera/o hemen anlayacaktır! :)
Gece üç sularına kadar devam eden milongada Vanessa ve Eşref çiftinin de dört parçalık ışıltılı dans performanslarını izleyip geceyi son milonga tandasını yapamasam da,  ardındaki leziz tango tandalarını coşkuyla yaşayarak tamamladım.
Tango eğitmenlerinden bir ricam olacak,  da şu;
Milonga sevmeyen ya da milongada dans etmek istemeyen  milonguero/a kalmasın lütfen ve hatta milongada hiç yorulmadan dans eden dansçılar itinayla yetiştirilsin!
En büyük ricam bu! :)
Elbette iyi karakterli ve vefa gücü yoğun olan, insancıl dansçılar yetiştirilmesini de tüm tango dünyasına dilerim. Bu dilek ise elbette kişilerin özüyle alakalı ve bu nedenle bunu evrenden rica edebilirim tango eğitmenlerinden ziyade...
Pazar Günü artık baygınlık hissi verse de kış havasına aldırmadan bir bahar yürüyüşü yaptım deniz kenarında. Sert esen poyraz yüzümde bir yanma ve içimde bir isyan hissi yaratsa da aldırmadım ve açan çiçeklere ve baharı adeta kutlayan doğaya selam ettim.
Güzel, milongalarla dolu bir haftayı geride bırakacağım bugün şunu son olarak ifade etmek isterim;
Tango yaptığınız, ortamlarda bulunduğunuz sürece sizi çok seven, sizden hiç haz etmeyen ve size nötr hisler besleyen insanlar mutlak suretle olacaktır. En ufak bir jestiniz, mimiğiniz, hareketiniz, ifadeniz bazı insanların çok sempatisini kazanırken, bazılarının olumsuz hislerini tetikleyecektir. Çünkü her ifade, her kişide farklı yansımaları ve hisleri açığa çıkarır. Bu bağlamda bu durumun aslında çok önemi yoktur. Tangoyu içinizde ne denli sevdiğiniz önemlidir. Çünkü tangoyu yaşayışınız ve tüm ifadeleriniz sizin karakterinizi ve ona duyduğunuz sevgiyi ifade eder. Dilerim egolarımızı, olumsuz hislerimizi, beklentilerimizi, arızalarımızı ve aşırı isteklerimizi hepimiz dış dünyada milonganın kapısında bırakabilir ve gerçekten tangoyu sevdiğimiz için bu dünyayı farklı bir boyuta ruhumuzla ve dans aşkımızla getirebiliriz.
Yani sizi sevenler ve sevmeyenler iyi ya da kötü insanlar değillerdir. Sadece farklı insanlardır ve farklı şeyler ilgilerini çeker. Bu nedenle bazılarından çok haz etmeseniz bile onlara saygı duyabilmek aynı ortamlarda soluk aldığımız ve dans ettiğiniz için gerekli olan bir etiktir fikrimce.
Dünyamızın her şeyden önce daha çok saygıya ve hoşgörüye ihtiyacı var ve buna katılmayan az sayıda insan olacaktır. Saygı oluşturulduktan sonra ise gerçek manada yakınlıklar ve güzel ilişkiler kurulabilir. Bu dünyada tanıdığımız her insan bir yansımadır. Bu nedenle hepsine yaşamıma kattıkları farkındalıklar, öğrenimler ve katkılar için teşekkür ederim. Yeri gelir hepimiz birilerini bilmeden ya da bilerek mutlu ederiz, yeri gelir bilmeden ya da belki bilsek de umursamayarak kırmış oluruz ama hepimiz özünde insanız ve hepimiz küçük, büyük bir çok  hata yaparız. Mühim olan bunların ötesine süzülüp gerçekten güzel bağlar, dostluklar ve kazanımlar oluşturmaktır. Çünkü tango yapmak ile birlikte  insanın insan olarak varlığı başta çok çok  değerlidirler...
Emeği geçen, kendini tangoya adayan tüm dostlara teşekkürler. Bu camia onlarla hepimizle birlikte var çünkü!
Yüreğimizin gürül gürül attığı tandalarda ve tüm büyülü milongalarda buluşmak, doyasıya dans etmek dileğiyle...***


6 Mart 2017 Pazartesi

Yılın en muhteşem mevsimi benim için geldi. Baharın enfes hissiyatıyla dopdolu bir şekilde yeni haftamıza başladım. Elbette geçtiğimiz hafta aylardır vakit ayıramadığım tango dünyam için festival inanılmaz bir doping sağladı. Muhteşem hislerle dolu üç festival gecesi yaşadım. İlk gece Pera Palace'ı şehir dışında olmasam asla kaçırmazdım. Orada daha minicik bir milonguerayken katıldığım bir etkinliği hep anımsarım. Yüzüm kıpkırmızı olmuş, dizlerimin bağı çözülmmüştü. İşte benim için Pera Palace da o anlamdadır. En büyük heyecanlarımın, gençliğimdeki büyük tutkularımın merkezi...
 Neyse şehre döndükten sonra Çırağan Sarayı ile festival  açılışını yaptım. Buranın benim için anlamı hep çok büyük oldu. Bir de evime yürüme mesafesinde olduğundan daha da mutlulukla ve kolaylıkla geliyorum buraya...Geçen yıllardaki o efsane geniş salonun yerini bu kez ona göre  küçük bir salon almış olsa da, kendi adıma güzel bir gece yaşadım. Belki de bu denli büyük bir kalabalık beklenmediğinden salon konusunda farklı bir seçim yapılmış diye düşündüm aslında. Ülkemizin son aylarda yaşadığı sıkıntılı günlerinden sonra festival katılımları konusunda risk hep büyük oluyor. Yine de bu yılın başında Sultans of Istanbul festivaline katılan yabancı dansçıların sayısındaki artış tango camiasını umutlandırdı diye düşünüyorum. Sadece konseri izlemiş olmama rağmen beni çok mutlu etmişti  yabancı katılımındaki bu yoğun artış. Zira kritikleri arkadaşlarımdan almayı ihmal etmemştim!
 Dolayısıyla Çırağan Sarayı'nda da daha çok yerli dansçıların sayı yönden üstünlüğü görülse de yabancı dansçılar da vardı. Dj Halil Ertekin'in benim için çok hoş tandalarıyla aylardır görmediğim dostlarımla buluşmanın, dans etmenin ve farklı dansçılarla da tanışmanın mutluluğu paha biçilmezdi. 
 Maestroların açılış danslarını izledikten sonra, Yalçın & Elizateva çiftinin performanslarını ilk kez izledik ve ardından Dimitry & Sagdiana çiftinin performanslarını da seyre daldık. 
Çok güzel tanıdık simalarla dopdolu bir gece yaşadım ve Çırağan Sarayı festival milongası anılarıma bir yenisini kattım. Ronda salonun boyutundan ötürü  biraz sıkıntılı olsa da, içimizdeki tango aşkı gecenin büyüsüne kapılmamızı mümkün kıldı! 
Cuma Günü The Marmara Oteli'nde festivalin üçüncü gecesine katıldım. Öncesinde harika bir milonguera ekibiyle sohbette,lezzette ve neşede tavana sıçradık ve bu gazla da milongaya geçtik.
Dj Figen Moran'ın yine keyif aldığım tandalarıyla birbirinden güzel danslara dalarken - üç İzmir'li keyifle dans eden milongueroyla açılışı yaptım önce - Solo Tango Orkestrası'nın canlı performansıyla da keyfim doruklara ulaştı. Carlitos & Noelia ile Giampiero & Frances çitlerinin performanslarını da izledikten, üstüne de bir çok tandayla akışan danslarımı eklediklen sonra  benim için yine harika geçen geceyi gece üç sularında noktaladım.
Cumartesi Günü yorgunluktan perttim, ancak Four Seasons Oteli'ni kaçıramazdım. Zira orada dans etmeyi hep çok istemiştim ve otelin kalitesine de çok güveniyordum. Yanılmadığımı oraya varır varmaz anladım. Salonun konforu, içeceklerin kalitesi - şarapta Egeo  Cabernet Sauvignon ve Sauvignon Blanc vardı  - , lavaboların bakımı, biten ürünlerin, içeceklerin teminindeki hassasiyet,  çalışanların nezaketi ve ortamın huzur veren havası benim için festival mekanlarında Four Seasons'ı birinci sıraya oturttu.. Bu her Mart ayında keyifle beklediğimiz festivali bizlerle buluşturan Tango to İstanbul ekibine tüm çalışmaları ve emekleri için sonsuz teşekkürlerimi ve sevgilerimi sunuyorum. Her yıl çıtayı yükseltmeye çalışıyorlar sağolsunlar!
Festival fiyatları geçen yıla göre biraz daha yüksek olsa da bunu döviz kurundaki değişimlere bağladım. Dolayısıyla Orkestranın, dansçıların, Dj'lerin, mekanların maliyetleri de oldukça  yükseliyor bu durumda.. 
Bunun yanı sıra, Four Seasons'a  verdiğim her kuruş için çok memnunum diyebilirim. Hatta Sevgili Murat ve Eşref  her yıl orada festival yapsa memnuniyetim artar. Çünkü gerçekten kaliteli ve çok konforlu!
Sonuç itibariyle ettiğim tüm danslar, salonun genişliği, rondadaki rahat akış,  Dj Analia LaRubia'nın yine güzel tandaları - en sevdiğim Dj'lerden kendisi - kendini dansa adamış, yıllardır keyifle dans ettiğim değerli milonguero dostlarımla süzüldüğüm danslar, Bursa'dan, İzmir'den yine keyifle dans ettiğim, bazılarıyla yeni tanıştığım dans tutkunu milonguerolar ve İskoçya'dan dans tecrübesini uyumla, mutlulukla kurduğumuz abrazo'yla deneyimlediğim bir milonguero ile akan tandalardaki danslarımız milonga yaşamımda yine bol uçuşlara  ve festival anılarımına yepyeni renkler katılmasına sebep oldu. Güzel dostlarımla sohbetler edip, gülüşürken ayaklarımı haşat edene kadar dans ettim. Tahmin eder misiniz bilmem ama ertesi gün yürüyemiyordum diyebilirim. Tüm maestroların birer parçalık performanslarını da izledik tabi o gece ve ayakta izlemeyi tercih ettiğim için de ayaklarımı danslardan ziyade bir de ayakta durarak da daha da çok şişirmeyi başardım. Topuklu ayakkabı bayadır giymiyordum neticede...
İlerleyen zamanların birinde "Sıradışı Şovlar ve Danslar" festivali olsa ne hoş olur diye de düşündüm bu arada. Nefesimi tuttuğum, tuttuğumu unuttuğum, beni çok şaşırtan farklı stillerdeki performansları da izlemeye merak ve ilgi duyduğumu biliyorum. Bu da kişisel bir merak; ne de olsa farklılıkları hep seveceğim!
 Neyse festivali çok güzel tandalarla akan bol uçuşlu danslarla ve güzel hislerle noktaladım. Çok yorgun olduğumdan ertesi gün ne konsere ne de kapanış milongasına gidebildim. Duyumlarıma göre konser harikaymış ve benim kaçırdığım ilk festival konseri oldu. The Marmara'da Solo Tango Orkestrası'nı coşkuyla dinleyp, dans ettiğim için yine de çok üzülmedim bu kez..
Aylar sonra tango enerjimi tekrar içimde hissedip, güzel mekanlarla dopdolu Tango to İstanbul festivaliyle milongalara güzel bir açılış yapmış oldum. Kalabalık bir katılımın olması da eminim tüm organizatörleri sevindirmiştir. Ülkemiz tango alanında tam iyi bir konuma gelmişken bunu bir takım politik sebeplerden ve terör korkusundan yitirmek hepimizi üzer. İnsanların etkinliklere katılımı ve dans ruhunun korunması tangoyu yurdumuzda daima geliştirecektir. Tüm ekibe tekrar teşekkür ederim. 
Etiketlere bağlı olmadan tanışmak, sohbet etmek, dans etmek en büyük özgürlüklerden biridir. Nitekim tango festivallerinde, maratonlarında ya da milongalarda sosyal dansa gönül vermiş insanlar - eğitmenler, sosyal dansçılar hepsini kastediyorum - karşılaşır ve bazılarının dans uyumu ve enerjsi o kadar uyar ki, işte o organizasyonlar sadece o bir kaç dans için bile değer bazen. Özellikle deneyimli yabancı bir milonguero ve bir çok yurdumun milonguerosu bu hissi bana yeniden hissettirdi. Gerçekten bağlantıdaki uyumu, anlaşıldığınızı, paylaştığınızı ve müziğin coşkusuyla akıştığınızı hissettiğiniz danslar ruhunuzu çok yükseltiyor. Bu sizi daha da özgür ve mutlu kılıyor. En azından yaşadığınız anda ve o anları biriktirdiğinizde de mutluluk katsayınız sürekli artıyor....
Hümanist akışta ilerleyen danslar, tandalar dilerim  ömür boyu hepimize..

Tangonun en sevdiğim yanına gelince, o da şu;
 İstediğiniz yerden tekrar içine dalabiliyorsunuz. Çünkü ne kadar süre uzak kalırsanız kalın, döndüğünüz ve bir milongada kendinizi bulduğunuz, coşkuyla soluk aldığınız anda büyülü, renkli bir dünya sizi" embrace'" ine kabul ediyor. Dolayısıyla tango öğrenmek hayatım için en güzel şeylerden biri olmuş,  ondan emin oldum. İlerleyen yaşlarımda bile tangonun bana yaşattığı o özel, derin, büyülü hisleri yaşayabileceğim ve ömrüm yeter, sağlığım elverirse tutkuyla, aşkla, neşeyle dans edebileceğim, bunu hissetmek harika ve özgürleştiren bir duygu! 
Son olarak söylemeliyim ki,  Deniz Müzesi milongalarını da geçekten çok merak ediyorum. Hafta sonu İstanbul dışına kaçmazsam mutlaka katılacağım; kaçarsam da artık her hafta düzenleneceği için bir tanesine mutlaka giderim. Orada dans etmenin büyüsünü de yaşamak istiyorum mekanın ambiyansından ötürü zira...
Sevgiyle, ışıkla kalınız değerli dostlarım. Yine en güzel hislerimizde, tutku dolu danslarımızda, huzurlu, konforlu, renkli ve coşkulu tüm milongalarda buluşmak dileğiyle...
Kalp atışlarımız bizleri daha da bütünde damla, damlada okyanus haline getirsin....***

20 Şubat 2017 Pazartesi

Aylar sonra kendimi bir milonganın ortasında efsane danslar ederken buldum. Tamamiyle sürpriz bir akışla süregelen ve aslında planda olmayan, sohbetlerle dolu kutlamalar sonrasında yaşanan bir dans serüveni beni benden almış oldu.... Maksat  tangonun o ruhunuzu alıp götüren, bambaşka tınılarına yolculuk ettiren hislerini tekrar hissedebilmek mi, dansın, müziğin coşkusuyla yükselmek mi ve bedeni dansın merkezinde yoğun bir aşk seviyesine getirmek mi bilemiyorum, ancak milongada olma hissi beni çok mutlu etti o gece de. Enerji o kadar hoştu ki çünkü...
Her zaman tekrarladığım gibi tango benim için gerçek bir aşk ve bunu tekrar hissedebilmek harikaydı. İnsan bu dansı unutmuyor, unutamıyor ve bu dansın misafiri olamıyor!
Hep ev sahibisiniz tangoya başladıysanız bunu bilin! :)
Malum her yaş aldığında insan biraz daha büyüyor. Bir yılda insan hayatında ne büyük değişimler olabiliyor, çünkü o süre az gibi görünse de hiç de öyle değil!
 Hep görecelilik kavramı derler ya,her geçen yıl kendimi bambaşka hissettiğim deneyimleri bana sunduğu için yaşamımda aldığım yaşlar daima farklı bir algı kazandırıyor ruhuma onu biliyorum.
 Eminim bunu hisseden çok sayıda insan vardır ya da "Bu kadın ne diyor ya" diye söylenip  "Her yıl aynı, sadece yaşlanıyorsun o kadar" diyenler de olacaktır. Ancak sizler de her yıl farklı hislerle, ritmlerle yaşamın akışında ilerleyenlerdenseniz, ifade ettiğim duyguyu gayet iyi bilirsiniz ve sürprizlerin hayatınızdaki etkisini de yok saymazsınız. Zira tango benim için başta sürprizin kendisi olan bir başlangıçtı ve sonrası da gürül gürül geldi... Milongalar sürprizlerle doludur bilirsiniz...:-)
Perşembe akşamı sevdiğim arkadaşlarımın toplandığı sürpriz bir kutlamayı yaşamak ise beni tekrar tangoyla buluşturdu. Hayrettin'in ve Elizabeth'in Galata'nın büyülü bir apartmanında ve Galata Kulesi'ni gören muhteşem manzarasında kurdukları TangoOra stüdyosunda tüm güzel dostlarımla yemek, peynir, şarap, sohbet ve dans dolu bir akşam yaşadım ve otuzlu yaşları geride bırakarak kırklara adımımı attım. Bu konuda sürprizi üstlenen güzel dostuma da tekrar teşekkür ediyorum. O stüdyoyu ilk kez Galata'ya gittiğimizde ziyaret ettiğimizde, mekana, ambiyansa, konuma bayıldığım için doğumgünümü orada bir sürprizle şenlendirmek istemiş  Şam şekerimiz o çünkü...!
İzmir'in güzel insanları İstanbul'un zorlu yaşam mücadelerinde yorulan ve sevecenliği bazen unutabilen insanlarına sempatik iletişimleriyle örnek olabiliyor ve onlara gerçekten güzel enerjiler sunabiliyorlar....Elbette insanları mutlu etmenin tohumlarını, yaşadığı doğa tınılarıyla dolu ortamlarda sanırım fazlasıyla öğrenmiş bu arkadaşım da...Eksik olmasın sevgi dolu ve sevgilerini renklilikle sunan insanlar hiçbirimizin yaşamlarında. Onlar özeller, önemliler, çünkü sevgilerini ve sevildiğinizi güçlü bir şekilde hissettirebilen insanlar yaş aldığınızda daha da önemli hale geliyorlar. Yaşamdaki her şeyin önem dereceleri ve sıralamaları artan olgunluklarımızla bir hayli değişiyor zira...
Yunus Emre'nin de dediği gibi "Sevelim, sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz!"
Kime kalmış ki...Herkes önce tohum olmuş, sonra yeşermiş, serpilmiş, sonra toprak olup gitmiş; bize mi kalacak...!
Bu güzel sürprizli kutlamanın sonrasında da bazı dostlarımla birbirimizi fişekleyip  Point'in güzel ambiyansında ve iyi dansçılarla renklenmiş atmosferinde coşkuyla dans ettik. Yıllarca milongalarda sıkça karşılaştığım milonguero dostumla gecenin ritmine akmaya başlayıp,  diğer dans dostlarımla da keyifle dans ederek çok güzel hislerle dolu bir şekilde milongalara da tekrar dönüş yapmış oldum.
Düşündüm de tango sadece dansı yaşadığım bir yer olmamış hayatımda;
Tango güzel insanlarla karşılaştığım, buluştuğum, tanıştığım bir ortam, merkez ve kalbimin ritmi olmuş!
Sarılma mıdır, müzik midir, dansın büyüsü müdür bilmiyorum ama tangoda yakın arkadaşlıklar, dostluklar kurmanın daha kolay olduğunu düşünüyorum, çünkü benim hayatıma çok güzel insanlar kazandırdı. O abrazoya bir kapıldınız mı, rondalarla tüm dönüşleriniz sizi evrenin sihrini kalbinizin atışıyla hissettirir...
Gerçekten çok yakın  hissettiklerimle ve iyi dostlarımla buluştuğum bir dünya olmuş tango!
Bunu o gece de çok yoğun hissettim. Dj Gökhan'ın sevdiğim tandalarıyla,  Point'te bulutlara bir kez daha yükseldim. Son aylarda herhangi bir milongaya pek gidemeyip, Perşembe gecesi şeytanın ayağını kırıp aylar sonra ilk kez gitsem de İstanbul'umuzun nadide bir milongasına, dans asla unutulmuyormuş ve tangoya ara vermek bazen neşenizi daha da arttırıyormuş!
Malum özlem, insan ruhunu daha da coşkuya ve sevgiye yükselten bir duygu. Tutkuyu ve motivasyonu daha da çok alevlendiriyor!
Uçuşmak bu kez de zor olmadı, terör filan dinlemedi ruhum; piyasanın durumunu ve kaosunu hiç hatırlamadı bile dansın ve üzüm aromalarının içinde o an... Ve tango festivali için beni heyecanlanmaya da başladı bu hislerim. Zaten mekanları inceleyince de bundan mahrum kalamayacağımı düşündüm. Dileyelim akış bizleri yine tangonun büyüsünü derinen hissedebileceğimiz bu eşsiz mekanlarla yeniden buluştursun ve harika tango deneyimlerini  en yüksek irtifalarda yeniden yaşatsın. Tüm milonga serüvenlerimiz aydınlık dolu hislerle ve ruhla tangonun kalbinde daima  buluştursun  hepimizi ve içimizdeki tango aşkını ve müzik sevgisini doyasıya yaşatsın bizlere!
Tango paylaşımlarında sevgisiz ortamlar olmasın. Sevgi, saygı dolu ambiyanslar bizleri yükseltsin, coşkulandırsın. Sıkıntı, kasvet veren ortamlar hepimizi daha da daraltır ve bu dansın büyüsünden uzaklaştırır ve uçamayınca bir tanguera/o, ne yapabilir ki...Çakılır yere, çat pat  sesleri eşliğinde ve mutsuz, huzursuz, agresif olur...Yani özüyle ziyandır artık, harcanmıştır....İhtiyacımız yok ki buna!!
Evet bugün yaş kırk oldu Ebru Hanım, artık başka hisler içindesin diye düşünürken, yaşamımda sadece  tek  bir koleksiyona ilgi duyduğumu fark ettim. O da;
Güzel insanlar biriktirmek; yani yaşamımın içine çok sevdiğim insanlarla engin paylaşımlar eklemekmiş meğer...Şükür!!
Bu yaşlara dair diğer farkındalıklarım da şunlar oldu;
İyi hisler almadığım hiçbir ortamda olmak zorunda hissetmemek ve iyi hisler hissettiğim yerleri seçmek;
Kendi seçimlerimi, kendi düşüncelerimi, duygularımı ve deneyimlerimi yine yaşamımın merkezi olarak almak, yaşamak, cesurca yaşamın içinde akışmak;
Kimse ne düşünecek diye hareket etmemek, özgür olmak;
Kendi ruhunu, yüreğini ve aklını gerçek halleriyle, oldukları gibi yaşamın merkezine aktarmak,
Yine büyümek, yine olgunlaşmak ve dolu dolu yaş almak....
İşte yaşam böyle bir renklilik, serüven bazılarımız için..
Bazılarımız için nasıldır onu dinlemek de ilginç ve hoş! 
Tangoyla dolu yoğun hisler sıkça yakalamak dileğiyle dostlarım. Bu dans aşk haline getirilmeden tam manasında yaşanmıyor!!
En güzel hislerle dolup taştığımız milongalarda ve festivallerde buluşmak dileğiyle..
Son olarak  dans hislerimde bunu yaşadım, çok yoğun hissettim o yüzden söyleyeyim;
Osvaldo Pugliese olmasa tango dansını belki de uçuşarak yaşamazmışım....
His ve akış her şeydir malum!!

6 Ocak 2017 Cuma

Son aylarda doğru düzgün hiçbir milongaya gitmedim diyebilirim. Sadece yeniyıl öncesi TangoSu'nun St Josephliler Derneği'ndeki yılbaşı kutlaması içerikli milongasına katılabildim. Malum bu ara yılbaşlarını ve oynanan zeka oyunlarını bile tartışır durumlara geldik ya neyse...
Uzun zamandır yanımda ayakkabı taşıma alışkanlığını milongalara gidemediğim için yitirmiştim ancak o gece botlarımla da olsa dans etmek, ayakkabısızlığa rağmen milonganın ruhuna harika tandalar eşliğinde akmak ve dostlarımla olmak bana gerçekten iyi gelmişti. İçimizde yine de hep güzel hisler olabilsin diye uğraş veriyoruz ya dolayısıyla yeniyıla da tüm güzel dileklerle ve umutlarla girmek istedik. Harika bir bolluk ve lezzet içinde muhteşem bir arkadaş toplantısında bulunarak sevgiyle dopdolu bir gecede mutluluktan uçtuk, bir iki dans bile ettik. Benim ettiğim tek bir dans mutluluğumu doruklara çıkarmaya yetti aslında.. Biz insanlar - bazılarımız - mutlulukları ne güzel ve bir o kadar da basit şeylerde bulmuşuz. İçinde müzik var, lezzet var, dostluk, sevgi, derinlik, bütünlük, saygı ve umut var ancak bunlar gecemizin ilerleyen saatlerinde de çok mutlu olmamıza yetmedi çünkü  terörün yıkıcı etkisini tüyler ürpertici Reina saldırısıyla yine  hissettik, yaşadık. Dün ise İzmir'de yapılan terör saldırısıyla şok olduk! Tüm bunlar ve acı hissi içimdeyken yine de bir kaç cümleyle ruhumdaki tango dünyasının izlerini aktarmak istedim. Saldırıda alınan önlemler ve kendi yaşamını feda eden kahraman bir polisimiz sayesinde daha büyük facia  engellendi ancak ruhumuzda açılan hasarların boyutlarının hangi seviyeye geldiğini de düşünmeden edemiyorum. Artık bir yerden bir yere güvenli mi diye düşünerek gidiyoruz, en acı yanlarından biri bu. Arkadaşlarımızla neredeyse helalleşir duruma gelmişken elbette kendimi mutlu hissedemiyorum ve biliyorum güçlü olmamız ayakta durmamız için şart ve onu korumaya çalışıyorum ve hep çalışacağım lakin bunlar uçuşmak için yetmiyor. Sonuç itibariyle o kadar iyi anladım ki son aylarda, tango benim için mutlulukların, coşkuların, heyecanların, derinliklerin, yaşama karşı duyduğumuz aşkın ve tutkunun dansıymış...Dışımda barış, içimde huzur hakimken eşsiz buluşmalar, sarılışlar, müzikal akışlar ve milongalar ile gerçek anlamda bir uçuş deneyimini yaşıyor, üzümün aromalarıyla daha da anda sonsuzlaşıyor,derinleşiyor ve mutluluğumun en yüksek seviyelere ulaştığını hissedebiliyormuşum. Barış ve huzur olmadan ruhum şarkılarını ve sesini malesef  yükseltemiyormuş, onu anladım!
Dilerim dansın tüm yoğunluğunu yakın gelecekte de hissedebilirim, deneyimleyebilirim ve tangoyu tüm yoğunluğuyla bütün hücrelerimin derinliklerine nüfus ettirebilirim. Zira kendi hayatıma bakacak olursam yaşadığım çok sayıda deneyimler, öğrenimler, keşifler yanında tangonun büyüklüğünü yadsıyamam. Benim ben olabilmemde o engin, sonsuz sarılışların ve uçuşların etkisi o kadar büyük ki.. Elbette ülkemizdeki tüm iş piyasası yaşadığımız dönemde  gerçekten zorlayıcı bir etkide. Yine de düzenlenen, yılmadan büyük bir çabayla oluşturulan tüm organizasyonlara, müzik ve sanata ait paylaşımlara yönelik gerçekten sevgi ve saygı duyuyorum, hepsine başarılar diliyorum. Hepimiz için motivasyon ve güç kaynağı bunların hepsi. Her bir olayda susturulmaya çalışılan etkinlikleri düşündüğümde, kısıtlanması gereken müziğe, dansa ve sanata ait şeyler değil, aksine şiddete, nefrete ve ayrımcılığa yönelik şeyler olmalı, bunu da biliyoruz bazılarımız...
Yine de son dönemlerde katıldığım konserler, sanatsal faaiyetler, gidemesem de haberlerini aldığım milongalar ruhumu hep yükselten nitelikteydi ve hep öyle olacaklar!
Dilerim ki her birimiz içimizde yeşeren umudu ve sevgiyi bu zorlu süreçlerde de koruyabiliriz ve dilerim yine en güzel semalarda en büyülü danslara akabiliriz dostlarım!
Kalbimizin attığı tüm milongalarda özgürce buluşmak ve yine çok yakında  neşeyle dans edebilmek dileğiyle...
Bu arada geçen yılın son günlerinde en mutlu olduğum etkinliklerden biri de Lütfi Kırdar'da gerçekteştirilen Devlet Senfoni Orkestrası'nın "Dünya Tangolarından Seçmeler " konseriydi. Astor Piazzolla'dan - bazılarımız için bir nevi ilah - Oblivion" u tüm yitirdiğimiz insanlarımız için iki kez çaldılar. Bu organizasyonda emeği geçen tüm dostlara, Sultans of İstanbul ekibine çok teşekkür etmek isterim. Festival milongalarına katılamasam da, yabancı dansçıların katılımının yüksek olduğunu öğrenmenin sevinciyle, muhteşem bir tango müziği ziyafetiyle ve etkileyici dans performanslarıyla yeniyıla girdim, bu bile güzel!
Ve arzu edelim ki, hep bu tür güzellikleri yaşayalım, yaşatalım ve paylaşalım!!
Sevgiyle...