13 Kasım 2017 Pazartesi

Dans etmek gerçek bir özgürlük ve bu özgürlüğü yaşayabilmek de büyük mutluluk. Farklı farklı yaşamlardan gelen yüzlerce, binlerce, milyonlarca insanın buluşma noktası oluyor milongalar zaman zaman. Her bir kişi kendisine çok iyi gelen bir şeyler bulabiliyor  bu dansın, bu müziğin ve milongaların oluşturduğu sosyal yaşamının içinde...

Tango dansını tüm iliklerinize kadar hissetmek, gerçekten olağanüstü bir duygu ve bu hissiyatın yoğunluğu tangoseverleri bu ortamlara  daha da bağlayan bir etken oluyor. Tangoya aşk ise bu hissin insanı uçuran etkisiyle başlıyor. Kendinizle ve partnerinizle olan yolculuğunuzda - ben buna derinlik derim ama herkese göre başka başka haller olabilir - gerçekten başka bir aleme gözlerinizi açıyorsunuz. Tangoyu seviyorsanız, tangoya daha da bağlanıyor ve  derinlemesine gerçekten aşık oluyorsunuz. Bunu hayatınızda bir kere yaşadıysanız, bir çok duygunun da ustası haline gelmişsiniz demektir. Tangodaki duyguları yaşayan çoğu insanın bir süre sonra duygu yönünden ustalaştığına da inanırım. Elbette bu duyguların ötesine de geçebiliyorlarsa...

Geçen hafta da iki güzel milonga yolculuğu  hediyesini kendime sundum. Birincisi Çarşamba Günü Esta milongasındaydı. Dj Ömer Bayraktar'ın beni mutlu eden tandalarıyla tanıdığım, tanımadığım dansçılarla çok güzel dans deneyimleri yaşadım. Keyfimin dilediği saatte de evimin yolunu tuttum.

Ertesi gün de Point Otel milongalarının 12. yılı kutlaması için bu sevdiğim milongaya katıldım. Sağolsun Güralp Diner orada her zaman oturduğumuz masayı yoğun kalabalığa rağmen bize ayırabilmiş. Masamızı görünce daha da gülümsedim. Son yıllarda çok sık milongaya gidemeseniz de yıllarca, defalarca  gittiğiniz nice milonganın enerjisinin bir çok milongada devam ediyor olması da,  inanın çok mutlu ediyor insanı. Çünkü orada daima size ait bir yeriniz oluyor!

Dolayısıyla gülümseyerek girdiğim milongada Dj Serçin Bedir'in hoş,  sevdiğim tandalarıyla bol bol dans ettim. Masamızda uzun zamandır göremediğim Sergülen'ciğimle karşılaşmanın sevinci bir yana,Ayşe'yle sohbetimiz ve yıllardır bu milongalarda da dans ettiğim arkadaşlarımdan Uğur'la ve bir çok tango dostuyla tangoyu yoğunluğuyla hissederek dans edişlerimiz, Evren'le gülüşlerimiz gecemin harika geçmesini sağladı. Elbette fotoğraflarını çok beğendiğim Kadir Yılmaz'ın milonga fotoğraflarını ve şahane karelerini ilerleyen günlerin içinde görünce de sevincim katladı.

İstanbul'umuzun ve tüm Türkiye'nin yıllardır çok güzel ve kaliteyle  hizmet veren, sosyal dansçıları bir araya getiren tüm milongalarını da tekrar tebrik etmek isterim. Bizleri dansa aşık kılan en mühim şeylerden biri de, kaliteli ortamlarda dilediğiniz rahatlıkta ve tango ritüelini yansıtır havada dans edebilme özgürlüğünüz...

Bütünlük ve paylaşım tangonun en güzel yanlarından biri. Her milonganın, eğitmenin, organizatörün, Dj' in  ve dansçının hakkını vermek, kabul etmek gerekir ve elbette milongalarımızı sahiplenmek de yurdumuzda tangonun gelişimi için en önemli adımdır. Zira sosyal dansçı olmasa, tango dili konuşulmasa, paylaşılmasa bu dans ve müzik sadece sahne boyutunda kalacak, belli oranlarla sınırlı kalacak ve tangonun o sihirli duygu yoğunluğunu bir çoğumuz yaşayamayacaktık. Konuştuğumuz dil için tüm milongaların varlığı önemli ve değerli. Elbette adil bir ortam sunan bir yapıda,  bütünlük ve sevgi temalı yönde olmaları en büyük dileğim. Her dünya modelinden gelen insanın da o bütüne dahil olabildiğini düşününce,bizi bir ortamda ortak duygularla buluşturan müzik, rondalar ve adımlarımız hepimizi farklı sihirlerle donatabiliyor ve gerçek bir tango ortamı oluşturabiliyor. Yani hepimiz bu camia için bir yerlerdeyiz ve hepimizin bir değeri var bunu bilelim! ;)

Her milongada hissettiğim şeylerden biri de şu;
 müziği, ortamı, dansları, dansçıları çok beğenenler, hiç beğenmeyenler olabiliyor malum.  Ben de geçenlerde şunu düşündüm;
Ayda bir kez milongaya gidenle, her gün milongaya giden kişiler aynı müziği mi duymak ister?
Ya da haftada iki, üç gün gidenle dört, beş gün giden her bir kişi, bir milongada en çok hangi müzik seçkisiyle coşmak, dans etmek ister?
Peki yılda bir kaç kez giden bir kişi ve kişiler hangi tandalara hasrettir?
Dj' lerin işi gerçekten zor bu anlamda, çünkü seçkileriyle mutlu olan çok insan olabilir, hiç mutlu olmayan da az ya da çok sayıda kişi olabilir ve tüm insanları mutlu etmek bir o kadar zordur, çok nadir durumlarda da herkes çok mutlu ve çok mutsuz olabilir!
Güzel tandalar duyduğum, tandaların enerjisiyle ruhen coştuğum ve keyifle, aşkla dans ettiğim için mutlu olduğum çok milonga oluyor. Hatta mutsuz olduğum nadirdir. diyebilirim. Çünkü mutlu olmak için dans ediyorum, milongaya gidiyorum ve uçuşmak için sevdiğim bestecilerin, tandaların ritmlerinde sonsuzluğa akıyorum!

Mutluluk elbette seçimdir ve kalite de her zaman emekle vardır. Yani
 günlerimizin güzelliği ve derin paylaşımlarımız bizim mutluluğu seçtiğimiz oranda katlayarak artıyor. Ortamlara, müziğe, insanlara ait eleştirilerimiz yapıcı olmadığında ve hatta yıkıcı olduğunda ise mutsuzluk seçtiğimiz tek yön oluyor!
 Her bir dansçının, her bir müzik üreticisinin, paylaşımcısının ve bunu sunan kişinin, her eğitmenin ve organizatörün bu alanda ama az, ama çok bir emeği vardır. Sevdikleriniz olur onlara gidersiniz, sevmedikleriniz  olabilir ve onları seçmeyebilirsiniz. Herkes tüm danslarında ve seçimlerinde özgürdür. Yeter ki gerçek bir dans ve müzik sevgisi olsun. Bu ikisi olduğu sürece sevdiğiniz her şey gelişir, güzelleşir ve bütüne hizmet eder. İnsanları severseniz de - sevdiğiniz insanları sevin yeter, herkesi sevin demiyorum tabii ki - dans içerisinde uçuşlarınız katlar! 

Dans etmek gerçekten özgürleştiriyor. O halde yeter ki aşkla, sevgiyle, tutkuyla dilediğimiz anlarda ve milongalarda dans edelim değerli dostlar!
Verimli bir hafta ve sevgi dolu paylaşımlar diliyorum her birimize...

5 yorum:

  1. Tangoda en çok gözümü tandaya kapayıp uçuşa geçmeyi seviyorum. Müziğin keşfini ve rondanın özellikle gecenin ilerleyen saatlerdeki bir bütün halinde dönüşünü seviyorum. Tango bir aşk. Bir müzik duygusu içimizde ve evrensel bir dil. Californiada, Avrupada ya da bir tango melodisinin beni karşıladığı bir otel kahvaltısında Antep’te partner varsa partnerle, yoksa gözümü kapayıp ruhumda, yüreğimde dans ettiğim bir yaşam biçimi. Tango dans edimez yaşanır. Çünkü hayatın ta kendisidir. Tango kırmızıdır çoğu kez ama pek çok rengi içinde barındırır. Çeşitliliktir, sürprizdir.Kendini ifade etme biçimidir. Tango sokaktan gelmiş gerçekten hayatın içinden gelen bir dans. Belki de bütün cazibesi burada. Zaman zaman hüzünlü, kasvetli zaman zaman neşeli oluşu da yaşamla benzeşmesinden kaynaklanıyor. Tango yaşamla özdeştir derler, tek farkı hata yaptığınızda yeniden başlayabilmektir. Her dans, her partner, her duygu farklı…
    Tango pisti de bir bütün.. Belli ritüelleri, kuraları ve sinerjisi olan bir bütün.. Özellikle gecenin ilerleyen saatlerinde müziğin ritmi ile dans edenlerin saat yönünün aksine dönüşleri ile koca bir devinim haline geçen bir çark..Müziğin titreşimlerinin ruh titreşimleri ile örtüştüğü ve bunun dansa yansıdığı bir ortam..Çevremizde bir amaçla dönen insanlar ve dolayısı ile insanlığın bizi sıkı sıkıya kuşattığı duygusu var bu pistte. Bu yüzdendir ki tango pisti tozunu yutanın ortamı terk edememe durumu gerçekleşmekte. Bazı yazarlara göre de zaten sosyal tango ortamı intoksike edici bir birliktelik. Tam bir serüven aslında . Özgüven yoklaması aynı zamanda. İnsanın belli aşamalardan geçme çabası ve bu çabanın ürünlerini değişken bir heyecanla alması. Tangonun diğer cazibesi dört ayrı sanat dalı müzik, dans, şiirsel şarkı ve yorumun iç içe yoğrulması.. Dolu dolu doyuran bir sanat ,dans etmesen de müziği ile yürekte hissedilen.. Her olay yeni bir tangodur, tango dans edilmez yaşanır…İşte tangonun tüm cazibesinin özeti. Tangoda orta yaşı aşmanın kendine özgü bilgelikleri vardır. Tangoyu yaşamak , duygu devinimlerini yüreğinde duymak için yaşamışlık gerekir. Tango beraberce dans edilen bir duygudur. Tango bir tutkuya dönüşmeden önce sadece yaş ve sosyal konum nedeni ile ilgilenebileceğim bir dans olarak gözükmüştü gözüme ve lisedaşlarımla bir araya gelerek başladığım hem sosyal hem fiziksel bir aktivite idi başlangıçta… Yaklaşık 16 sene önce böyle düşünmüştüm başlarken… Ama ilerleyip tangoyu tanıdıkça bir yaşam biçimine dönüştü. Arjantin tango ortaya çıktığı coğrafya ve sosyoekonomik koşullarla bir arada diğer tüm danslardan farklı bir dans aslında ve bizim toplumsal ve kişisel yapımızla da örtüşme gösterdiğinden özünde iyi yorumlanabilen bir dans belki de. İnsana aidiyet duygusu veriyor. İyi ki 2001 de başlamışım bu dansa ve ne çok can kazanmışım🌹🌹🌹🌹Sağol Ebrucum iyi ki varsın❤️❤️❤️

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Ebru,yine kendine özgü üslubunla son tango anı ve deneyimlerini çok sürükleyici bir tarzda bizlere aktardın.Yazıyı başından sonuna kadar büyük bir keyifle okudum.Her bir paragraf diğerine adeta sürüklüyor insanı.Özellikle bu yazında Dj lerle ilgili düşüncelerini katman yazıya ayrı bir özellik ve değer,unutulmazlık katmış durumda.Ben de Dj lik yapmak çabaları olan bir dostun olarak Djlerin hislerine de tercüman olmuş olman ve bu konuda çok ilginç ve çok kimsenin de aslında dikkatini çekmeyen konulara parmak basman takdire şayandır.Tekrar saygı ve sevgilerimle tebrik ediyorum.Teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
  3. Sevgili hocam,
    Yine o duygu dolu his dolu aktarımınla çok güzel bir yazı olmuş. Tango dans olarak barışın ve biribirinde erimenin ne olduğunu anlamanın yolu . Farkındalığın desteklendiği en güzel dneyim. İlginçtir bana Ebru sanatını hatırlatır .Yine ilginçtir sizin bu isimle tangoda bir misyonunuz var . Bu anlatım şekliniz çok insana tangoyu sevdirmekte .Devamıyla dileği ile dilerim ..Sevgiler..

    YanıtlaSil
  4. Ebru'cuğum müthiş bir gözlem yapmışsın. dans evet aşk. Bazen uzaklaşıyorsun. Özlüyorsun. ama asla vazgeçemiyorsun. Tango seven bizler için yaşam biçimi.
    Dj için çok güzel ifade etmişsin. Meslekleri zor. Ama her şey gibi mücadele ve yenilik. İnsanın nabzını ortamın seyrine göre takip etmek onların o andaki isteğini belirlemek ve bazen sıra dışı davranıp önce şaşırmak ve sonra rutine girmek. Sihirbaz gibi. ancak şu da varki yeknesaklık tango adımlarını da rutinleştirir ki. Aşk ne olursa olsun bazen sıkabilir.
    Ama eminim ki bu göerevi profesyonelce yapan arkadaşlarım tangonun merkezine giderek o ruhu buraya taşımaya devam edecek ve takipçisi olacaklardır.

    Resimlere gelinve hepsi çok güzel ve anı yakalayan çekimlerdi. Hele bir kare tablo gibiydi. Ancak en güzeli ise dansçı arkadaşlarımızı yüz ifadesi. Gözler çoğunlukla kapalı ,beyinlerin içinde yerleşmiş olan maestro idare ediyor iki ruk aynı anda adımları ile birbirine karşılık veriyor ve yalan dünyadan uzak farklı duygulanımlarda raks ediyor. Belkide kadın ve erkek ilk defa sınırlı şekilde birlikte düşünüp ahenk içinde adım atıyor.
    Canım kalemine ve ruhuna sağlık.
    Keşke insanlar dünyay bir de senin gözlerinden bakabilse .

    YanıtlaSil
  5. Canım kalemine sağlık, dilerim coşkun hiç eksilmesin...

    YanıtlaSil