8 Kasım 2017 Çarşamba

Türkiye Cumhuriyeti'nde doğdum, ilk eğitimimi bir aileye sahip çoğu çocuk gibi ailemden aldım ve okul hayatıma ise ülkemin laik, adil ve Ulu Önder Mustafa Kemal Ataturk'ün ilke ve inkılaplarına dayalı bir eğitim sistemiyle devam ettim.
Üniversitem de aynı şekilde bilim ve  gelişim esaslı bir sistemle, bugünkü algımda şekillenen deneyimlerime ve bilgi birikimine izin verdi.Hatta ilk tango eğitimime üniversitemde açılan bir kursla başladım ve katıldığım tüm sosyal, spora dayalı, bilimsel faaliyetlerde de okulumun avantajlarını fazlasıyla yaşadım.
Bizim üniversite yıllarımızda, Maslak Kampüsü'nün içerisinde Lokal'imizde bira satışı da yapılırdı ve Cuma günleri en iyi arkadaşlar toplanıp, oraya gider ve bira patates şöleni de yapardık. Tabii ki çok da eğlenirdik o zamanlar...
 Bunun yanı sıra, okulun spor salonunda her gün koştuğum günleri de anımsarım. Malum dağların tepelerinde gezinebilmenin,  o doruklara ulaşabilmenin de yaşamın her aşamasında  olduğu gibi bazı yolları, yöntemleri, eğitimleri ve her zaman da bedelleri vardır. Yaşamlarımızın içinde attığımız her adım, bir devamlılık ve gelişim getirecekse her zaman emek, zaman ve enerji ister!
Bu topraklarda bir kadın olarak dünyaya geldiğimde, cinsiyetimden ötürü ailemden hiçbir baskı ve garip davranış görmedim. Çevrede seçtiğim arkadaşlarda olmasa da çocukluktan, genç kızlığa ve kadınlığa geçtiğim her aşamada kadın olmamdan ötürü eminim  farklı etkiler aldım, ancak yaşadığım her anımda ve seçimimde daima özgür oldum, özgür kaldım ve özgür olmayı seçtim. Çünkü bir kadın olarak olduğunuz gibi yaşayabilmeniz için ve fikirlerinizi sadece kendinize ait oluşturacak bir düzeye gelebilmeniz için daima mücadele etmeniz, kendiniz gibi gerçekten yaşayabilmeniz şart!
 Elbette bu kadın, erkek her insan için geçerli; yani kendi yaşamını oluşturabilen ve fikirlerini  gerçekleştirebilen, savunan her kadının, her erkeğin, her insanın güçlü olduğuna inanırım.
İşte cumhuriyetin bana verdiği en büyük özgürlüklerden bir kaçı kendim olabilmem, eğitim alabilmem, yaşamımın içinde hem doğrular, hem yanlışlar yapabilmem ve seçimlerimi dilediğimce yaşayabilmemdi. Çevresel baskılar olduğunda ise onlarla mücadele ederek, kimseye boyun eğmeden kendi doğrularımda ilerleyerek bugünlerime ulaşabildim çok şükür!
Bugün bir erkek olarak yaşasaydım da durum değişmezdi. Yine benzer mücadelelerin içinde kendi olma yolculuğunda olurdum elbette. Çünkü gerçek bir insan olabilmek böyle bir şey benim literatürümde. Bedeninin, algının ve zaman zaman dünya modellerinin boyutunda ve ötelerinde de yolculuk edebilmek....
 İşte bu nedenle "Cumhuriyet Bayramı" dediğinizde içim yoğun bir coşkuyla kaplanır. Yaşamımda inancım, görüşlerim, seçimlerim ve yaşam biçimim kendime ait bir boyutta gerçekleştiyse bundaki sebep özgürlüğümdür. Bugün dans edebiliyorsam ve  bir kadın olarak dilediğim her yönde ve tarzda belirebiliyorsam da bunun sayesindedir.  Yani cumhuriyetimizin ve laikliğin!
Evet şükür okuyabiliyorum, dans edebiliyorum, gezebiliyorum, çalışabiliyorum ve istediğim saatte evimin yolunu tutabiliyorum!

29 Ekim'de dans etme sevincini ve bunun yoğun coşkusunu Deniz Müzesi milogasında keyifle yaşadım. Geniş pistin ferah havasıyla ve üç farklı Dj'in (Cem Çınar, Murat Elmadağlı ve Murat Kazak) müzik seçkileriyle dilediğim kişiyle, dilediğim şekilde tango yapabildim. Milonga parçalarında yine uçabildim ve Özlem'ciğimle de bol bol  Türk bayrağımızı sallayarak gecemi sevgiyle tamamlayabildim.

Bundan sonraki milonga deneyimim ise diğer hafta Para Bailar'daydı. Dj Utku Kuley'in hoş parçalarıyla tanıdığım, tanımadığım, aşina olduğum, olmadığım dansçılarla yine sevinçle dans ettim; mekanın mora, eflatuna çalan renk aromalarıyla ruhen dinginleşebildim ve çok hoş bir gece daha yaşadım. Evimin yolunu ise hayatımda ilk kez  bir kadın taksi şoförüyle tuttum. Evet radyosunda Ayten Alpman'ın "Söyle buldun mu?" parçası çalıyordu...:))

 Ardından Cuma Günü " İstanbul Tango Ritual " festivali için Armada Otel milongasına yönlendim. Armada milongalarına, Pazartesi'leri yapıldığı ve son zamanlarda genellikle haftanın ilk günleri tango modum olmadığı  için gidemediğimden olsa  gerek, buranın atmosferini, ambiyansını, içimde oluşturduğu tüm nostaljik hisleri ve yenilerini de dahil ederek çok özlemişim. Bunun coşkusu ile hem  mekanın rahatlığı, konforu ve hoş bir kalabalığı ile birlikte, hem de festivalin heyecanıyla ve Dj Namık Mengi' nin benim için şahane müzik seçkisiyle tandalarca dans etmekten büyük keyif aldım. Gece boyunca da dans etmeden duramadım. Tüm dans deneyimlerimde bolca uçuştum, yaşadığım hislerle derinden gülümsedim ve  dostlarımla karşılaşmalarımla, sohbetlerimle  de mutluluklarıma mutluluk kattım, ne mutlu bana! :)

 Ertesi gün festivalin Gala Gecesi'inde YEM'de "TANGESTA" nın canlı performansıyla ve Dj El Popul Castello'nun  müzik seçkisiyle de birbirinden farklı stillerde uzun zamandır karşılaşamadığım çok sayıda arkadaşımla coşkuyla ve neşeyle dans ettim. Maestrolardan Julio Balmaceda ve Virginia Vasconi çiftinin şovlarını izledim ve sabah beş sularına kadar milongada kalarak, La Cumparsita'yı da bitirip festivali bir milongueraya yakışır şekilde yorgun ama mutlu ve coşkulu noktaladım! :)

Haftanın son gününe geldiğimizde çok yorgun olmama rağmen  Ship's Port 'taki Milonga Kadıköy milongasına ilk kez katıldım. Gecenin  Dj dostu "Uçuran Dj" lakaplı Hakkı İnce idi.  Yine coşkuyla çaldığı enerji yüklü tandalarıyla ve birbirinden güzel cortinalarıyla hepimizi piste doldurduğu ve dans keyfini sevgiyle yaşatığı  gecede yine çok  güzel danslar ettim. Reyhan'cığımla ve Ayşe'ciğimle harika sohbetlerle gülümsedim ve yorgunluktan bitmiş arkadaşımı fark edince de geceyi ortamın bar kokulu ve güne yakışan rahatlığıyla sevgiyle tamamladım.
Güzel müzik seçkileri, güzel danslar, güzel hisler tüm haftamın yoğun dokusunu böylelikle oluşturdu ve yine tangoya dair hislerimi ve düşüncelerimi arttırdı.

Bu haftamızda da Point Otel milongasının 12. yılının kutlaması için yine sevgiyle dans edeceğim. Zira oraya ilk gittiğim günü dün gibi anımsarım. 9. kata ulaştığımda, asansör kapısı açılınca gördüğüm manzara, atmosfer ve muhteşem dansçıların silüetleri beni şoke etmişti ve içeri yoğun bir enerjiyle kabul etmişti. Yıllarımı alan tango yolculuğumda Point Otel milongası en sevdiklerim arasında daima yerini korudu. O denli çok anım var ki orada. İyi ki doğmuş ve iyi ki böyle güzel bir dans evi  tüm danssevere gerçek bir mutluluk yaşatmış! :)

Biz tangoseverleri bu kadar tangoya bağlayan şeylerden biri de, sosyalleşmemizin ve müzikal tınılarla yükselmemizin yanı sıra, içten sarılmaya bu denli bağlı olmamız ve güzel sarılmayı gerçekten çok seviyor olmamız belki de. Yani biz tango tutkunları, müzik kadar  içten, derin sarılmanın da gerçekten müptelasıyız. Dileğim yaşamımız boyunca sevgiyle, dansla, aşkla, coşkuyla birbirimize sarılalım, bu yolculukla başka boyutlara ulaşalım ve müziğin sonsuz ritmselliğinde yaşamın sonsuz keşiflerine çıkalım!
Sevgiyle,aşkla ve ışıkla kalınız...:)








4 yorum:

  1. Sevgili Ebru,yine ayrı bir tat ve damakta unutulmayacak lezzetler bırakan ve bağımlılık yaratan tango dolu bir yazı.Coşkuna hayranım.Aileni çok merak ediyorum.Çünkü bu duyguları taşıyabilmen ve bu eşsiz donanımlara sahip olmanı hiç kuşkusuz yaratılışına ve ailenden aldığın eğitime borçlusun.Yazı çok keyifli ve sürükleyici.İyi ki varsın ve yazıyorsun b,ize de şahit olmadığımız ve olamayacağımız güzellikleri aktarıp yaşatıyorsun.Öyle hissettim ki sanki ben de Kadıköy'deydim,Point'teydim ve Armada'daydım.Kalemine kuvvet.Saygı ve sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim Değerli Irfan dostum, güzel yorumunuz beni içten gülümsetti. Siz de iyi ki varsınız ve bu çok güzel paylaşımlarda bütünlüğü yaşayabiliyoruz.Sevgiyle kalınız...💖🌼

    YanıtlaSil
  3. Ebrucum senin gibi özgür düşünceli, akıllı, yetkin bir cumhuriyet kızını tanıdığım için gururluyum. İyi ki tangodaş olduk ve seni tanıdım. Çok yaşa����

    YanıtlaSil
  4. Sergülen'ciğim çok teşekkür ederim ben de seni tanıdığın için çok mutluyum, iyi
    ki varsın sen de çok yaşa! ❤😗

    YanıtlaSil