22 Aralık 2014 Pazartesi

Ne zaman bedenine çok odaklansan, kalbini, ruhunu, aklını ihmal edersin;
 ne zaman sadece kalbine, ruhuna, zihnine odaklansan, bedenini ihmal edebilirsin. Bu yüzden hepsiyle bütünlük ve denge aslolandır. Yani görünenin, hissedilenin, duyulanın, keşfedilenin, var olanın da ötesi olmak bizi belki de tangoyla buluşturan eşsiz bir yoldur diye düşünürken, günlük güneşlik bir havayla başladım yeni haftaya. İçimde yine nice güzel hisler, derin pırıltılar vardı sabah saatlerinden itibaren, çünkü eşsiz deneyimlerle dolu bir hafta daha yaşamış olmanın hazzını hissediyordum tüm kalbimde. Elbette hep bu derin nüanslar içinde salınmanın getirdiği bir his ve coşku tadı bu. Dip ve derinlik tutkusu da süregelen bir yolculuk misali...
Bu arada Türkçe'mizde derinliği ifade edebilecek sözcüklerin ne kadar az olduğunu farkedince çok hazin bir hikayenin içindeymişiz gibi hissediyorum. Oysa bu manayı tarif edecek yüzlerce sözcük olmalı, çünkü içinde sonsuz frekans vardır derinliğin ve derinlik tutkusunun, arzusunun sınırsız potansiyeli...  Anladığım şu ki, bunlar için yepyeni sözcüler türetmemiz şart! Hatta toplumsal  ifadeler bile bulabiliriz, bireysellerin yanı sıra..Bu da yaşadığımız şeyleri hissederek, yoğun yaşayarak, diplere cesurca ilerleyerek olacak elbette...Derinleşelim dostlarım, çünkü asıl tatmin orada!
Hafta boyunca aklınıza gelebilecek tüm milongalara katıldım, hatta buna kendim bile şaştım diyebilirim.
Pazartesi Günü Mısır Apartmanı'nda "Tangoz" milongasındaydık. Sevdiğimiz arkadaşımız Aylin'e de güyya sürpriz doğumgünü kutlaması yapacaktık ancak beni elimde pastayla Taksim sokaklarında yakalayınca minik bir hüsran yaşadım diyebilirim. Zira hızlı hızlı yürümeye çalışan bir kişi olarak, arkanızdan en son seslenmesini arzu edeceğiniz kişi "Ebru...Ne yapıyorsun?" diye seslenince bir panik haline bürünüyorsunuz ve yapay bir gülücük atmaya uğraşıp elinizde saklanamayacak kadar büyük cisme ve kendisine bir kez daha bakıp bu kez içten gülümsüyorsunuz ve "Basıldım" sözcüğünü de espri niteliğinde aktarıyorsunuz artık, son hamle olarak! Bari son hamleniz karizmatik olsun değil mi...Artık ne kadar olduysa..;-)
Güzel bir Karadeniz mutfağının hakim olduğu lezzetleri afiyetle yuvarladıktan sonra milongaya geçtik ve yine ışıl ışıl bir ortama açılan kapılar, tatlı insanlarla dopdoluydu. Masamızda Giuseppe, Aylin, Sakis, Philippe, zaman zaman Cem, Serpil ve diğer dostlar güle oynaya milonga ortamını solurken muhteşem danslara da uzandık. Giuseppe'yle sıradışı bir milonga tandasında, muhteşem bir enerjiyle, Sakis'le huzurla, konforla ve adeta Girit Ada'sında salınırcasına -zira kendisi oralı-, Mustafa Bey'le anla, müzikle, Aycan'la keyifle, tatla, Soreş'le enerjik bir lezzetle, sonlarda da Aslı'yla da yine esprili bir ritüelle...
Elbette gecenin ortalarında harika bir doğumgünü dansı ve pasta kesilme töreni yapıldı ve her saat her şey yiyebilen dansçılar dünyasında bu bol çikolata yoğunluklu pasta dilimleri de çatal çatal halledildi...Hatta daha dün Ponte'de yenmemiş peynirleri Hakkı'ya, Fümerel'e ve Aysun'a verme çabam aklıma geliyor da...Ve hepsi iştahla da yuvarladılar yurdumun süt ürünlerinde kıvraklık yakaladığı peynirlerini...Her saat, bir şeyler yiyebilen yegane insanlardır bu alemde Milonguera(o)lar, bunda daha bir vurgu oluşturmayı manalı buldum bugün! Yeriz,içeriz, sohbet ederiz, dans ederiz..Gayet basit ama yine de bol nüanslı süzülümler yani..
Neyse gecedeki eğlenceli, espirili, dinamik doğumgünü dansı da, Dj İbrahim'in birbirinden güzel tandalarıyla gelen akıştaki tüm danslarımız da muhteşem bir şekilde geceyi tamamlayarak hoş bir sohbet eşliğinde evlerimize yöneldik..
Salı Günü uzun zamandır gidemediğim "La Cumparsita" milongasına katıldım. Yine güzel, ışıl ışıl, sıcacık bir enerji hakimdi ortamda ve Dj Burcu'nun çok  güzel tandalarıyla hoş, keyifli, neşeli danslarım Sakis'le, Metin'le, Hakkı'yla,Ogün'le ve bir kaç dostla daha aktı.
Bu milongadaki şiirsel ifade gerçekten hoşuma giden bir ambiyans. Sanatsal bir doku var orada ve her gittiğimde, ortamın içinde rahat ediyorum, huzur hissediyorum ve geceden keyifle ayrılıyorum. Bu da gittiğimiz yerler için mühim bir husus! Oldukça hoş dansçılarla süslenmiş geceyi, adını yansıtan son parçamızı da dinleyerek ayrıldım ve mışıllar alemine koşarak geçiş yaptım...
Çarşamba Günü 333, yani diğer adıyla "Kız Kuleli" milongadaydım. Hoş bir kalabalık hakimdi gecede ve bir hayli geç saatlerde milongaya katılmış olduğum için Dj Okan'ın seçkisi eşliğinde yabancı bir iki arkadaşla, Metin'le ve Özgür'le dans ederek üzüm tanenlerinin yoğunluğu içimde, hafif sallana sallana eve koştum. Zira öncesinde de Evrim ve Ezgi'yle bir hayli aromalar ve yaşamsal izlerin üzerimizdeki etkileri üzerine yoğunlaşmıştık. Hal böyleyince bizdeki salınma halleri bir miktar daha yükselişe geçti tabii...:-)
Perşembe Günü muhteşem bir sohbet, ışılsal ritüel, lezzet ve unik paylaşımsal dolulukla dolu saatlerin ardından "Para Bailar" milongasına katıldım ve yine olağanüstü bir kalabalık hakimdi. Önceden milongaya giden müzik ortağım Hakkı'cığım sayesinde yerimiz milongaya ulaştığımızda hazırdı. Yoksa o kalabalıkta hapı yutabilirdik. Böylece hapı daha sonra geceye dahil olanlar yutmuş olabilir, biz atlattık şükür!
Yine iyi dansçılarla dolu gecede harika danslar, keyifli sohbetler, başarılı performanslar izledik. Hem Yalçın- Burçu çiftinin, hem de Utku-Romina çiftinin danslarını gerçekten çok beğendim ve keyifle izledim. Hoş bir ifadeler bütünü, lezzetli tınılar sundular... Kendi danslarıma gelince de elbette harika danslarım Hakkı'yla, Sakis'le, Samet'le, Şili'li arkadaşla, Can'la ve kadın 'leader'lardan ise Simge'yle Dj Halil'in birbirinden güzel tandalarıyla sürdü. Bu arada Simge'nin lead'i ile beni gerçekten şaşırttı diyebilirim. Son dönemdeki kadın leaderlar acayip oldular gerçekten. Bazılarıyla dansımız esnasında ufak şoklar yaşıyorum. Bu kadar net, güçlü ve odaklı enerjileri inanılmaz...Hepsine bravo!
Dolayısıyla yine güzel bir gecenin tadı damağımda harika bir milonga serüvenini daha bitirdim
Cuma Günü "Milongahane" milongasında yine harika bir milonga seslenişi daha avuçlarımdan dünyaya, atmosfere ve evrenin tüm boyutlarına doğru yankılanırken, gecenin Dj Mihran'ın sakin tınılı tandalarıyla Erdem'ciğimle tandalarca engin denizlere yelken attık, masmavi sularda yüzdük ve Cem'le milonga tandalarında rakssal zenginliklere ulaşırken, Onur'cuğumla da güzel bir tandada çok hoş, enerjik sulara dalış yaptık. Gece güzel bir kalabalıkla doluydu ve masamızdaki "The Milonga Kid"  yani Erdem -tamamiyle "The Karate Kid" filminden esinlenilmiştir bu lakapta- ve "Çılgın Milonguera" Didem'le bardak bardak evsahibi Didem'in çaylarını yudumlarken, pek keyifli sohbetlere süzülürken Murat-Ece çiftinin sade, keyifli ve "connection" yoğunluklu danslarını izledik. Sanıyorum "dans" izlemek gerçekten keyif veriyor ki bu hareketlerin ötesinde ne yapabileceğimizle de alakalı. Kendi adıma bu yeni stillerini naif, hoş ve seçkin bulduğumu söylemeliyim. Bir de son dönemde dansçılar biraz daha connection, adım ve müzik yoğunluklu dans ediyorlar gibi geliyor bana. Bu da daha farklı bir yola yelkenleri açmışız ve güzel bir seyirde ilerliyoruz demek.  Çünkü tango başta ruh demek, onu yakalayınca her şey tutku, derinlik, renk ve dinginlik okyanusuna açılıyor..Açık denizler olsun, eşsiz ruhsal büyümeler de yanında gelsin, değil mi..
Sonuç olarak yine süper geçen bir geceyi daha noktalayıp, evlerimizin yolunu tuttuk.
 Bu arada Bora çıkışta, kafa masajı yapan tellerden oluşan malzemesi sayesinde beyinlerimiz hafif elektrikli hale dönüştürdüğünden olsa gerek, Beşiktaş semalarında, gecenin bitmeyen tükenmeyen enerjisini yeniden bir başka gözle keşfettik. Pek enerjikti ve renkliydi. Bu semt bir başka oldu son yıllarda...Canlı, enerji yüklü, gencecik ve rengarenk!
Cumartesi Günü geleneksel Martı uçuşunda ve her zamanki masamda konumlanıp, atmosfere üzümümle ve dostlarımla yudum yudum yayılırken, Dj Sabri'nin harika tandaları ve güzel cortinalarıyla çok güzel bir milonga keyfine başladık. Yine hoş bir kalabalıkla ve tatlı dostlarla dolu atmosferde, en keyifli danslarım birbiri ardına Murat'la, Sabri'yle, Erdem'le, Sakis'le, Cem'le, Aziz Abi'yle, Hakkı'yla ve bir çok dostla daha tüm yoğunluklarıyla, yüksek enerjileriyle, müzikaliteleri ve "connection" odaklı nüanslarıyla geldi. Danslara ara verdiğimiz esnadaki sohbet kahramanlarımızdan  Müge'ciğimle sıradışı düşünsel yansımaların izlerini sürüp keyif çatarken ve kahkahalara kapılırken, Dilek'le, Songül'le, Anette'le, Canan'la, Cem'le ve Sakis'le bol fotoğraf seremonisine de  talebim itibariyla kanalize olduk. Bolca fotoğraf çektik, bolca güldük, bolca kalpli çikolataların felsefesel ifadelerine değindik. Sanırım hepimiz mutlu olduk, hepimiz coştuk ve bolca da dans ettik.Yine en güzel lezzetler içimde bir Cumartesi'yi daha noktalayıp saatlerce uyuduğum Pazar Günü'ne uyandım.
Haftanın son milongası Ponte'de her zamanki masamda günün gazetelerini gözden geçirip - çünkü günboyu dışarı adım atamadımi hava trajikti ve gazete sefası bu saatlere kaldı- bir şeyler atıştırıken, son milonga serüvenine başladım. Ayşe'ciğimle sohbetimiz, sonradan masamı şenlendiren Jens'le ve Aslı'cığımla bol esprili diyaloglarımız ve peynirsel, üzümsel sefamız, fonda Dj Aykut'un leziz tandaları ve şahane cortinaları ile süregelen tüm danslarımız, bu yaşadığımız anları  her zamanki gibi ölümsüzleştirdi. Çünkü anılarımızın yanısıra fotoğraflarımızla da bugünü farklı bir boyuta taşıdık..
Bu arada Almanya'dan gelen arkadaşım Jens, burada yegane dans edebildiği kişilerden öncelikle gözüne çarpan kişinin ben olduğumu söyledi dün. Sebebi "cabeceo" yapabilmiş benimle  çünkü dedi ki "Point' e geldim ve etrafa baktım bir süre. O zaman gerçekten bana bakan, beni gören bir tek kişi vardı, o da sendin Ebru" dedi ve durum böyle olunca da bu iyi dansçı arkadaşımla tanışmış ve dans etmiş olduk. Niye bizi dansa kaldırmıyorlar diyen hanım arkadaşlar, göz temasından kaçınmayınız diye belirtmek istiyorum. Zira tangoya akmak için ilk davet bu bakışlar değil mi...Zaten enerji de baştan ordan akıyor...Gözler yalan söylemez denir ya, tangoda da ifadenin rengi ve şeklidir göz teması. Dansa davettir, dansa akmanın temelleridir...
Bakalım, görelim, odaklanalım ve dans edelim dostlar, daima dansla coşalım!
Elbette Ponte'de de hoş bir kalabalık hakimdi  ve en güzel danslarım Satılmış'la, Kenan'la, Jens'le, Hakkı'yla ve Luz Lotus hanımefendiyle geldi...Tandalarca, seferlerce çok güzel danslar ettik ve geceyi tüm tadıyla, tınısıyla noktalayıp haftayı bitirdik.
Farkettiğiniz gibi yoğun bir milonga akışıyla tamalanan haftamızdan içimizde kalan izler, güzel gülümsemelerimizi ve içimizde hoş hisler yaratabiliyorsa ne mutlu bizlere...Bolca yaşamaya ve akmaya devam!
Dolayısıyla yeni haftamız hepimize güzel umutlar, süper kazançların yanı sıra hoş olan her şeyi ve her güzel  insanı getirsin dostlarım. Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlarken son olarak tangonun benim için "connection" ve müzik dokusunun yanı sıra diğer manasına değinmek istiyorum.
Tango bir yaşam tarzı, devrimci bir düşünce şekli, müzikal bir yolculuk, tınısal hareketlilik, hissel zenginlik, ifadesel doluluk, connection bazlı yaratıcılık, aşk yoğunluklu ve derin kapsamlı bir bütünlüktür. Kesinlikle sadece ve rastgele bir hobi ya da zaman doldurduğumuz bir aktivite değildir. Yaşamdır, ifadedir, tutkudur, coşkudur, kopuştur, aşktır, duyuştur, hissediş ve uçuştur.
Evet tango her şeyin ötesidir...
İşte o ötelerde ve tüm engin okyanuslarda görüşmek dileğiyle dostlarım, 2015 hepimize muhteşem pırıltılar getirsin, olmaz mı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder