14 Şubat 2013 Perşembe

Bir Şubat Haftasında OTRA, OLDIES, 333 milongalarına akarız....

Güzel bir Pazar dinlencesiyle tüm hücrelerimi yüksek düzeyde dinlendirip, Dexter'ı izlerken, gece boyunca çekirdek çitledikten sonra, yine yepyeni ve harika bir haftaya başladım snrm; çünkü içinde bolca tango vardı! Bunun yanı sıra, harika bir güneş enerjisi de!
Ortaköy'de güneş tepemde yansırken, denizi seyrederek, kahvemi yudumlayıp, müptelası olduğum kişisel ritüelimi gerçekleştirdim yine ve içime dolan mis gibi bahar havasıyla maksimuma erişen rahatlama hissim de cabası!
Akşam olunca da, çok sevdiğim bir arkadaşım olan Yeşim'in doğumgününü kutlayacağımız Otra'ya geçtim. Valla üç  haftadır Pazartesilerim buraya kilitlendi diyebilirim,  başka hiçbir yere gidemiyorum. O kadar çok sevdiğim arkadaşlarım var ki, direkt oraya yöneliyor enerjim. Arkadaşlık gibisi var mı; müthiş hazlar ve derinlikler diyarına yolculuk vuku bulur hep!
Her zaman olduğu gibi,  yine dinamik, bol sohbetli, danslı, eğlenceli, ve her şeyden öte harika bir doğumgünü seremonisini içeren bir milonga geçirmekse,  gecenin ödülü oldu benim için diyebilirim. Aylin de pistlere döndü o gün, mutluluğu yüzünden okunuyordu. :) Bir haftadır dansa ara vermişti.Sartorius kası arıza yapmış snrm. İsmini 5 kere yazıp öğrendim. Umarım hatalı yazmadım! :)) İsimlerle ilgili unutma hastalığımı baz alırsam!
Tabii Mr Abovv yani bizim enerjik milongueromuz, hep cennette yaşayan Alp'imizle bolca dans, tüm ekiple sohbet, muhabbet, arada Yeşim'in bizi güldürmesi- komik hareketleri ve nonstop oyun mooduyla- Eşref ve Murat'ın start vermesiyle başlayan doğumgünü dansı, pastası- Çiğdem'in, Metin'in servisi-, Ahmet Abi'nin keyifli tandaları ve bolca fotoğraf çekimi seremonisiyle uçuşlarımıza bir yenisini ekledim; çok şaşırdım sormayın. Hep uçarım da zaten!! Hem de tüm hücrelerimle...
Sohbetin eşlikçisi olarak da kadeh kadeh şarapları yuvarladıktan sonra-kendi adıma söyleyeyim tabii- çorbacıda aldık soluğu. Tuzlama çorbasının kokusuna da söylenip durdum gece boyu, zira ben mercimek seçmiştim..Çamur attım tuzlamaya! Kapıları bile açtırdım; kokuyor kokuyor diye. Trajiktim kabul. Tahammül etmekte zorlanmışlardır ama ses çıkaran olmadı..Tüm sesi ben çıkardım! Çantamı bile kaybettim sandığım bir an var! Hiç değinmeyeyim..:) İlerleyen bir saatte evime dönebildim, sağolsun Yeşim bıraktı beni!
Salı Günü ise çok eski ve değerli arkadaşım olan Erdem'in milongasında aldım soluğu..Oldies Pub'ın hayranıyım zaten. İçinde ağaç  bile var!
Herkese içinde ağaç olan mekan diyorum burası için. Dekorasyonuysa ayrı güzel. Ambiyans müthiş yani, kaçmaz bir Salı ritüeline bağlar insanı adeta...
Djimiz Doğaç'ı  ise Tangolic milngasında ilk kez dinlemiş ve seçkilerini çok beğenmiştim. Tandalarına, cortinalarına bayıldığım için kendisini hemen Oldies'e davet ettim. Erdem sağolsun beni DJ Seçici Kurul Başkanı seçti de, yeni ünvanımı yaşatayım dedim. :)
Sağolsun Doğaç da  kırmadı beni ve muhteşem tandaları ve harika danslarıyla milongamıza renk kattı. Bence tango camiası muhteşem bir DJ le tanıştı; şanslıyız!
Kendisi gibi tatlı arkadaşları da eşlik etti milongaya.
 Can ve Doğa'nın, Başak'ın, Sezen'in ve daha nice dostumun milongaya katılması da beni çok mutlu etti. Çok dinamik bir gece oldu, tangosundan, sırtakisine, sohbetinden, şaraplarına...Eve döndüğümde çok keyifli bir milonganın ardından ne hissediyorsam onu hissettim. Tatmin, huzur, neşe, coşku ve mutluluk.
 Müge'nin enerjisine de hayran oldum. Kadında sırtaki var, tango var, kayak da öğretecek bana, daha ne olsun 41 kere maşallah.
Çarşamba' ya uzanınca da klasik ritüelimize kapılıp La Paz'da Camarones- güveçte karides- yemeğini, La Palma'nın Carmenere üzümlü şarabını, peynirini, muhteşem mısır unlu ekmeğini yumula yumula bitiriken, Kübalı Los Amigos müzisyenleri olan Yansel  ve bongocu arkadaşının harika müzikleriyle-bir kaç parçasını bile dinlesek- harika bir tat yaşadık. O kadar güzel söylüyordu ki Yansel yine o eşsiz parçaları, bayıldım. Bongocusu da efsaneydi. Ona da hayran oldum!
 Sonrasında taksiye atlayıp 333'e geçme planımız, Tarlabaşı Cad.'nin bir noktasında inip yürümek zorunda kalmamızla sonlandı. Trafiğin içine ettiler, sağolsunlar mı bilemedim!
Neyse ne yapalım koşarak gittik milongaya ve yine şahane bir enerji, dinamik bir kalabalık, harika tandalar ve bu tandalardaki danslarla kopmuş Milonguero(a)lar  bizi karşıladı.  Bu kez bir sürpriz arkadaşım Burak da oradaydı. Yıllar önce Hülya tanıştırmıştı bizi, dans etme tutkunu olduğumuz için ikimiz de. Amerika'dan gelmiş olması  büyük sürpriz oldu.. Çook sevindim. Milonga yine çok hareketliydi. Yeşim'le gecenin tango şovunu izlerken de baya esprili diyaloglarımız oldu. Zira şov yapan Milonguerayı hayranlıkla izleyen bir Milonguero ekibi vardı-isim vermiyorum..:)- ve tepkilerini görmeliydiniz...Şovdan çok bunu izlemeye başladık! :)))
Bu eğlenceli gözlem ve kahkaha stretejimizin ardındansa yaşama dair ve duygulara yönelik muhteşem sohbetlerim  oldu Özle ve Canan'la.. Çok hoştu, sıcacık, ılık ve rahatlatan cinsten ve eğlenceli de. Yaşam olunca mevzu eğlence olmazsa, olur mu??
Özle kadar da bir  insanın duygularını anlayan az insan vardır- yengeç ve yay kadını- böyle hassas insanları tanımak bir şans..Kendisiyle follow, lead dansımız da efsane olmaya aday...En azından kendi çapımızda! :))  Canan da çok eski bir arkadaşım, milongada karşılaşınca yıllar sonra havalara uçmuştum!  O da yay ve yengeç kadını...Türkçe meali aslen yay, yükselen yengeç...:)) Astro informatikçilik konusunda da çalışmalarım var...
Yine  bolca dansın, milonga sonrası cep telefonundan olan müzik ziyafetinin ardından çorbacıda aldık soluğu Alp ve Aylin'le..Muhteşem ezogelin çorbasını içtik ve çayları  da tabi..Oradaki servis elemanı  beni tanıdı zaten. Çünkü Ctesi çay da çay diye yıkmıştım ortalığı..Adam ben girer girmez içeri, gülümsedi ve "Çay var!" dedi..Motivasyonum katladı! Bolca içtim çayları, çorbaları ve eve çook geç varabildik..Alp'le Aylin'in uykusuz sabahlarının sorumlusu benim! :)
İşte bir minik üç günlük milonga turumun özeti.
Milonga özetlerimin yanısıra, bir de tango yaptığımda hissettiğim binlerce duygu ve düşünce geçişleri oluyor elbette. Bu yoğunluğu ifade etmekte ise biraz zorlanıyorum ama ufaktan deneyeyim diye düşündüm! :)
 Dans ederken, enteresan bir titreşimsel  patlama gibi bir şey sarıyor içimi sanki.
Yoğun bir coşku, haz, aşk, mutluluk ardından geliyor. Kesinlikle tam bir trans! Çok yoğun! Bunun yanı sıra çok eğleniyorum, genişliyorum ve yükseliyorum adeta; bulutlara kadar! Abarttım tamam! :)) Ve olağanüstüyü yaşıyorum içimde, dışımda ve  her yerde ki, bu  da müthiş hissettiriyor!
Düşüncelerse anın coşkusuna teslim oluyor ve dinginliğe akıyor sadece..
İşte bunlar olmasa, o kadar çok milongaya gider mi insan..Bu yoğunluklar okyanusuna dalıverince, yüzeyi bulmakta zorlanan, o aynı ama dönüşmüş insan.
Gayri ihtiyarı reflekssel bir çıkışla nefes alır ve yine dalar o yoğunlukların ve  aşkın merkezine...Her gün bir yolculuk, her milonga bir renk, her tanda eşsizliklerle buluşmak gibidir...Her şeyin ötesidir orası. Sonun başlangıcı, başın sonlanışı gibi..
Etkileyici olansa, herkesin hislerinin bambaşla renklere, okyanuslara, tepelere, vadilere, evrenlere açılmasıdır belki de.
Hele bir insanı titreşimsel olarak algılamaksa, bu yaşamda, büyüleyici olandır benim için. Bu eşsizliklerle danssal ve ansal bütünlüktür. Mis gibi!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder