18 Şubat 2018 Pazar

Dışta aranan mutluluklar ne deni göreceli ve farklıysa, içte bulunan mutluluklar o denli benzer ve nettir. Dıştan yansıyan mutluluklar ne kadar geçici ve sebepliyse, özde bulunanlar o denli gerçek, nedensiz ve kalıcıdır!
Tangoda bulunan, yaşanan mutluluklara gelince,
ana, güne, ortama, o anki ruh haline, sinerjiye ve dans ettiğiniz kişilere, sohbetlerinizde buluştuğunuz insanlarla paylaşımlarınıza göre değişir!
Gözlemlerimden bir tanesine gelince;
Tango yapan insanların çoğunda sükunet dolu yanlar fark edebildiğim gibi, gergin, sıkıntılı hallerin yansımaları da dikkatimi çeker!
Harhangi bir anda ymuşacık, naif, barış, sevgi dolu olabilirken bir tango yaşamcısı,  başka bir anda bundan tamamiyle farklı bir halde, başka bir duyguya geçebilir ve hüznü, keskinliği, agresifliği bile yansıtabilir!
Fikrimce her tanguera/o şahsına münasırdır. Sevdiği parçalarda başka bir boyuta geçer, keyifle dans ettiği kişilerle uçarak dans eder, sevdikleri insanlarla kucaklaşır, samimileşir ve sevmediklerinin de pek yanına yaklaşmaz, onlara zaman zaman gıcık gıcık, donuk bakabilir, hatta dilerse istediklerinin dedikodusunu bile dillendirebilir! :)
İnsan ruhu tüm sanatı, müziği yaratırken - yaratıcılık ruhtan gelir bana göre-, bu yaratımın içinde yaşarken de egolarının zaman zaman esiri de olabilir. Ancak ruhsal olarak göklere de yükselebilir pek tabii..
İnsan yapısı zıtlıkların merkezidir. İnsan ruhu da o zıtlıklarla dans edebilen yüce bir enerjidir.
 Her dansçı tangoyu kendisi için yapar aslında. Bu sebeple camianın içinde, gözlerinin gördüğü her yerde kimlerin neler yaptığı ya da nasıl dans ettiği biraz ilgisini çekse bile bir tanguera/o asıl tatmini, kendi yaşadığı dansın, aldığı derslerin, dinlediği ya da çaldığı parçaların, gittiği milongaların, festivallerin, maratonların, dünyaların içinde bulur!
 Bu anlamda her dansçı en çok kendisi için bulunduğu yerdedir ve kendisini tatmin edebilecek bir dans ortamı aradığı için kalbini o sevdiği yerlerde abrazoların büyüsüne kaptırır!
Bu bazılarımız için sıcak arkadaş ortamlarında gelişir, bazılarımız için şık atmosferlerde hayat bulur, bazılarımız için çok kaliteli dans ve müzik ortamlarında kendisini ifade edebilir. Elbette dansı benzer ihtiyaçlarla ve arzularla yaşayanlar için aranan kriterler benzerdir, farklı yaşayanlar için daima farklıdır. Her bir dansçı kendine uyan yerleri seçebilir, oralarda gerçekten kendisini yansıtacak arkadaş ortamları yaratabilir ya da gittikleri yetmiyorsa dilerlerse kendileri bile organizasyon yapabilir. Günümüzde bu kadar çok sayıda milonga ortamı ve stüdyo bulmamızın sebebi de budur. Herkese her yer yetmez, her stil keyif vermez. Hep aranan, istenen, beklenen şeyler değişir ve inanın bu istekler asla bitmez. Bu sebeple de renkli bir bütünlük oluşur!
Tangoda benim fark ettiğim diğer bir şey de;
 Her yapıda insan bu ortamda kabul görebilir ve kendi ortamını oluşturabilir!
Yıllardır klasik tandalarda da dans eden bir tango tutkunu olarak, bir çok parçanın farklı versiyonlarını duyduğumda çok heyecanlanır hale geldim özellikle son yıllarda. Eh her birimiz her yıl değişiyoruz , dönüşüyoruz ve yaşadıklarımızın etkisiyle başka şeyler arayabiliyoruz, nice farklı pırıltının özlemini hissedebiliyoruz! Bu nedenle, bizim gibi farklı şeyler arayan ve tutkularını farklı ortamlarda da yansıtan dansçılar, müzik dostları sayesinde yepyeni, birbirinden çok farklı milongalar da halihazırda bizleri kucaklıyor!
Beni son zamanlarda en çok heyecanlandıran milongalardan biri de "Contra Karaköy" milongası oldu diyebilirim. Ayda bir kez düzenlenen bu milonga, House Otel'in terasında çok sıcak ve şık bir ortamda gerçekleşiyor. İçecek fiyatları makul, servisteki arkadaşlar çok kibar, insancıl, milongayı hizmetimize sunan arkadaşlar da çok sempatik ve dost canlısı!
 Böyle olunca ortamda sizi geren, rahatsız hiçbir şey olmuyor. Bir İstanbul'lu olarak, herhangi bir milonga ortamında oturduğunuz yerden vapurları izleyebilmek, sevdiğiniz içeceklerin aromalarına dalarken ve çok sevdiğiniz parçaları dinlerken, kendinizi sonsuzluğa kaptırırcasına dans edebilmek hem çok mutlu ediyor, hem de çok özgür hissettirebiliyor!
Oh diyorsun o an,
"Şehrimin büyüsü bu!!"
İşte 9 Şubat'ta gerçekleşen milongada Sevgili Kaya Soylu ile Mehmet Özkaya'nın seçkilerinden oluşan müzik ziyafetiyle, yoğun, benim için gerçekten enfes bir milonga deneyimi yaşadım. Çaldıkları her parçayı istek yapmışım gibi hissettim. Gerçekten müzik konusunda kulağı sınır tanımayan, her notayı dahi duyabilen çok iyi dansçılarla uçarcasına dans ettim ve son aylarda en mutlu olduğum milonga deneyimlerimden birini yaşadım!
 Müzik seçkisinde klasik tango parçaları olabildiği gibi, nuevo tangolar, dansa uygun olabilecek tango yapabilecek, içinizde bu anlamda fantazi oluşturabilecek başka başka çok güzel parçalar çalınabiliyor!
 Bu anlamda Kaya Soylu'ya ve tüm ekiplerine sevgilerimi, teşekkürlerimi sunuyorum. Hatta iki haftada bir yapsalar da çok mutlu olabilirdim bu milongayı. Ne yapalım kısmet!
Fotoğraflar için de ayrıca Mehmet Özkaya'ya ve Selin Biber'e yine çok teşekkür ederim. Yine son aylarda en beğendiğim tango karelerimi sayelerinde sevgiyle inceledim.
Tango fotoğrafları bazılarımız için gerçekten önemli;
o anki müzik aşkını, tangonun içindeki duyguyu, insanın içindeki özü yansıtıyor ve hayatta anları en güzel kılan şeylerden biri de bu yoğunluklar olabiliyor zaman zaman...
İşte onlar görünülebilir dokunulabilir, duyulabilir olduğunda fotoğrafın büyüsü ortaya çıkıyor!
Fotoğraflar bu anlamda özel, derinlik sunan yaşam kesitlerini insanlara tekrar tekrar anımsatıyor!!
Cumartesi Günü'ne geldiğimizde Esta milongasına gittim. Bu kez Sevgili Cem Çınar'ın ve Sabri Güleç'in tandalarıyla kendimden geçercesine dans ettim. Hatta sağolsun Sabri bir ara öyle bir çaldı ki, enfes milonga tandalarıyla kendimi kaptırıp, diğer tandaların da coşkulu sıralamasıyla yine dans etmekten kudurunca bir an ayaklarımı deldiğimi bile düşündüm. En azından hissi kesinlikle bir "delme" hissiydi! Binlerce ayakkabı alma ihtiyacında olduğumu yine anımsattı tabii bu bana.
Tango ayakkabısı en önemli ihtiyaçlardan biri işte kimimize göre ve inanın yüzlerce sayıda olsalar bile doyamazsınız. Çünkü her bir ayakkabıyla yaşadıklarınız, deneyimledikleriniz, hissettikleriniz bambaşkadır. Bu sebeple olsa gerek, ilk tango ayakkabımı yıllarca atamamıştım!
Milonganın akışına tekrar değinecek olursam,
düşünün ki harika bir"Milonga de mis amores" yorumu çalıyor tandada siz bir önceki tandada da kendinizi zemine teslim etmişsiniz, şimdi hadi durun bakalım dans etmeden...Mümkün mü...
Milonga del ayer'lere hiç değinmiyorum bile.. Neyse işte hal böyle olunca ayaklarımın acısını ertesi gün dahi hissettim ve hatta yürümekte zorlandım.  Dolayısıyla haftayı da bu enerjiyle noktaladım.
Sevgililer Günü haftasına geldiğimizde yine milongalara gidebimek için haftasonunu beklemem gerekti. Her gün sevgi, aşk günü olsun diye düşünenlerdenim hatta!
 Sadece bir günü aşk için özel kılmak,  365 günün içinde oldukça hazin bir öykü gibi!
Neyse herkes bir nebze aşk pıtırcığı olmuştur ya da aşkın muhalifi, kapitalizmin boykotcusu olarak kendince yaşamıştır eminim o günü...:)
Hafta boyunca hava biraz soğuk olunca, ve geçen haftadan gelen yorgunluk etkisi midir bilinmez ama bir kaç gün hiç dans edecek halim yoktu. Hatta Perşembe Point' e gitme niyetim bile bu sebeple gerçekleşmedi. Ben de Cuma Günü Milongahane'de Dj Hakkı İnce'nin müzikleriyle buluşayım dedim en nihayetinde. O gün yine bir güneş tutulması hakimdi galaksimizde ve astrologlar kova burcunda güçlü bir tutulma olduğundan bahsediyorlardı. Gerçekten de hafta boyunca içimde biyolojik olarak da bir tutulma hali hissetmedim dersem yalan olur. Psikolojik mi, uzaysal mı bilinmez..:)
Milongahane'ye ilk gittiğimde tango camiasında bu denli güzel bir ortam yarattıkları için  Didem ve Bora Erdem çiftine tango stüdyolarının, hanelerinin yedi yıldızlı olduğunu belirtmiştim. Salon çok hoşuma gitmişti. Geniş, konforlu, havadardı ve lavabolar da pırıl pırıldı! Sıcak içeceklerinden en çok da çaylarının   müptelasıydım her zaman. İşte bu Cuma Günü de masada Dj dostumun yanına geldiğimde bunları hissettim. Bu söylediklerimi anımsadım.
Gecenin akışında ise  Uçuran Dj'in enim için gerçekten de uçuran tandalarıyla, renkli cortinalarıyla çok güzel danslara açıldım. Enfes sohbetler ettim ve gerçekten çok eğlenceli bir gece yaşadım. Güzel hislerle dopdolu bir hale geçip,  leziz La Cumparsita'ların farklı versiyonlarının kulaklarımda yankılanmasıyla da geceyi tatlı tatlı  noktaladım.
Cumartesi Günü yine Esta'ya gittim. Bu kez yılların Dj'liğiyle tanınan Sevgili Aykut Dokur'un ve Manuk Çolakyan'ın hoş müzik seçkileriyle dolu bir milonga lezzeti yaşadım. Vals tandalarının da vurgulu ve güçlü etkileriyle ve güzel tangolarla, milongalarla dolu gecede özellikle ilerleyen saatlerde yine ayaklarımı acıtırcasına dans ettim. Pugliese tandasında ise ruhumu gerçekten göklere teslim ettim. Bu tandayı paylaştığım Ali dostuma da ayrıca çok teşekkür ederim.
Pugliese tandasını herkesle dans edemezsiniz. Gerçekten bu besteciye hayran olan ve  tandalarının hastası olmuş insanlarla dans etmelisiniz o tandalarda. Yoksa o vurguyu, enerjiyi, hissi nasıl verirsiniz...Mümkün değil veremezsiniz!!
Harika cortinaların da uçuştuğu, coşku verdiği gecede bu kez "La Cumparsita" yı duyamadan çıktım. Ancak merak da etmedim değil!
Acaba kimin yorumunu çaldılar diye...
Haftayı bu coşkuyla, tango aşkıyla ve büyüsüyle  tamamladım.
 Bu Pazar Günü'mde  muhteşem bir kış güneşi vardı şehrimde ve ben de kendimi denizin kollarına attım ve harika bir Boğaz sefası yaptım. Haftaya dinamik başlamak istedim  hatta haftanın ilk günü bu kez Armada'yla buluşurum diye de çok heyecanlandım.

Dans etmek  bazılarımız için her daim bir aşktır, tango müziği ise için adım adım derinlik, tutku ve coşkudur!
En güzel danslarda ve uçuşlarda sevgiyle buluşmak dileğiyle dostlarım.
Kendinize, ruhunuza, kalbinize çok iyi bakınız!!!

2 yorum:

  1. Döktürmüşsün canım yine ��

    YanıtlaSil
  2. Doğum günü çocuğunun güzel ve samimi yorumları için teşekkürler...! Bakalım bugün onu uçurabilecek miyiz ...? :)

    YanıtlaSil