10 Mart 2014 Pazartesi

Festivallerde, festival olup çıktık bu hafta...:-)

Muhteşem bir haftaya, muhteşem bir festivalle başladık. Tango to İstanbul'un 6. yılında yine en güzel mekanlarda, en başarılı Djlerle, çok keyifle izlediğimiz maestro(a)larla, eşsiz Color Tango ve iki yeni orkestrayla da en keyifli festival milongalarına kavuştuk. Elbette dünyanın her yerinden gelen dansçılarla, o kadar yoğun ve hoş bir bağlantı hissi yaşadım ki, bu bana uzun bir süre gider diye düşünüyorum. Hoş bugün Armada milongası için arkadaşlarıma sözüm var ama, en azından bir 20 saat gitti diyebiliriz...:-)
Festivalin ilk milongası Çarşamba Günü Legacy Ottoman Otel'de gerçekleşti. Bazı arkadaşlarımın burayı basık bulmasına karşın, bu oteli, açılış milongası konsepti adına oldukça uygun bulduğumu söylemeliyim. Ambiyansı, şıklığı ve dokusu bana göre çok güzeldi. Sadece havalandırmasının daha düzenli çalışması ve şarap fiyatlarının da daha uygun olması hoş olur diye düşünüyorum. Çünkü kalite yönünden pek iyi olmayan bir ürüne bu fiyat kesinlikle çok fazla. Bir de ülkemiz üzüm ve bağcılık alanında sürekli gelişiyor. İnanılmaz kaliteli ürünler, çok ekonomik fiyatlarla tüketiciye kavuşuyor. Fikrimce kalite odağı olan her kişi, ülkemizin tangonun yanı sıra, ürettiği ürünlerle de başarıya ulaşmasında katkı sağlayabilir. Bu nacizane görüşüm. Yani hep güzel  tatlara ulaşalım; kalitenin içinde yüzelim olmaz mı...;-)
Sonuç olarak milonga nasıldı sorusuna gelecek olursam tekrar, benim için çok güzeldi diyebilirim. Zaten G.Afrikalı arkadaşım Reza'yla, hoş bir Arjantin Malbec'iyle tatlanıp, milongaya öyle gelmiş olduğum için etrafa neşe saçıyordum...Genelde tadım tuzum iyi olunca pozitif bir ruh halinde oluyorum, aksi takdirde ona buna çatarım, aman fazla yaklaşmayın..:)
Gecenin Dj'i Fausto Caprino'ydu ve açılış dansında tüm maestoro(a)ları keyifle izledik diyebilirim. Sevdiğim arkadaşlarımla güzel sohbetler ve danslarla o güzel anları kucakladıktan sonra fazla gecikmeden evimin yolunu tuttum. Bir ara hafif bir huzursuzluk dalgasıyla festival çalkalandı sanki ama Allahtan sonrası tatlıya bağlandı. Fikrimce her alanda zerafet ve iletişim önemli ve insanın en güzel özelliği, her anlaşmazlığı çözebilecek bir zekasının ve dil gücünün olması...
Festivalin ikinci günü, Conrad Otel'deydik ve Eşsiz Color Tango performansıyla milongayı buram buram tüm hücrelerimde hissettim yine. Şov yapan çiftler arasında Dana Frigoli ve Roberto Ferreyra çiftinin 3. parçalarında da o kadar keyif aldım ki, bu çifti günlerdir sabırsız beklememe değdi doğrusu. Öncesinde D. Frigoli ve Pablo hayranıydım çünkü. O zaman da muhteşem şovlarını çok izledim. Firgoli, şu anki partneri Ferreyra ile İstanbul'da ilk kez sahne aldılar sanıyorum. Gayet de hoş dans ettiler bana göre. Elbette Sebastian Jimenes ve Maria Enes Bogado da keyifli adımları ve danslarıyla  ilk sırada çıkarak ortamı ısıtmışlardı zaten.
Milonga bana göre harikaydı. Hep yurtiçinden hem de yurtdışından bir çok dansçıyla muhteşem tandalara uzandım.Aşırı kalabalık da yoktu pist rahat aktı. Pek çarpışma ve tekme vakası da yaşamadığım için kendimi mutlu saydım. Festivallerde hep sakatlanma vakkaları olur bilindiği üzere. Sırf bu nedenle maraton kültürünü benimseyen çok dansçı tanıyorum. Daha seçilen bir kitleyi dahil ediyorlar ya maratonlara, maraton maraton geziyorlar dans tutkunları.
Festivalin üçüncü günü, yine Conrad Otel'de aldık soluğu. Bu arada festival öncesinde Aslı ve Evrim'le yaşadığımız Zencefil'in tatsal, tuzsal ve üzümsel seremonisi festivale hazırlık aşamasında en büyük lezzeti sundu diyebilirim. Müthiş bir yeme içme ve sohbet mekanıdır orası. İçinde bitkiler olan, harika bir taş dokusu ve zarif servis elemanları ve gelen kitlesiyle harika bir atmosfer oluşturup, huzur ve neşe verir bana her zaman.
Milongaya geçtiğimde, Roulotte Tango Orkestrası'nın keyifli müziği eşliğinde yine muhteşem danslara uzandım. Bu arada orkestranın esprisi, enstrümantistlerin enstrümanlarını çalarken yaptıkları şovdu bir anlamda. İzleyicileri hemen kendilerine bağladılar. Bana göre arada keyifle izlenecek bir ekip ama çok çok bayılanlar oldu, onu biliyorum. Özellikle geceninm sonunda koptular, coştular ve asıl en güzel müziklerini de o zaman yaptılar fikrimce. Coşku her şeyi yeşertir ve keyifli hale getirir ne de olsa! 
Dünyanın her yerinden gelen milonguerolarla harika danslarla coşarken, sıra şov zamanına geldiğinde, Dmitri Vasin-Esmer Omerova, Frederico Naviera-Sabrina Masso ve Sebastian Achaval-Roxana Suarez çiftlerinin performanslarını izledik. İlk sırada çıkan Rus çifti Dmitri ve Esmer, stage tango alanında çok başarılı bulduğumu söylemeliyim. Bana göre inanılmazlardı. Esmer'in kemiklerinin kıkırdağa dönüştüğünden şüphe bile ettim o an. Süperlerdi. İkinci çiftin performansı bana hitap etmedi, o yüzden pek keyif almadım diyebilirim. Achaval ve Suarez çifti de keyifli danslarını ve rahatlıklarını yine piste taşıdılar. Zaten S. Achaval'ın adımları, hayran kitlesinin genişlemesinde en büyük etken sanırım. Milonga parçalarında da,  kedisini izlemeye doyum olmuyor. Lakin yine de ben şaşırmayı seven bir izleyici olduğum için, daha çok şaşırmak isterdim. Çünkü bazı şovlar oluyor, insan etkisinden kurtulamıyor uzun süre. Bence yaratılıcılık özelllikle şovsal performanslarda büyük önem taşıyor. Bu arada  gecenin DJ'i, hepimizin yakından tanıdığı arkadaşımız Halil Ertekin'di ve hazırladığı keyifili tandalarla, gecenin enerjisinin hiç düşmemesini sağladı sağolsun.Cortinalar da on numaraydı! :)
Milonga öncesinde, Color Tango konserini ve tüm milonguero(a)ların keyifli danslarını seyretmiştik empatik gurum, değerli arkadaşım Evrim'le. Dolayısyla harika bir enerjiyle gelmiştik milongaya çünkü, konser gerçekten muhteşemdi ikimiz için de; anslar da genel olarak etkileyiciydi. LaCumparsita parçasında ise performans çok lezizdi. Color Tango'nun Desde El Alma yorumunda da başka diyalara göç ettim yine. Zaten öncesinde tüm Pugliese eserleriyle kopmuş ve bitmiştim ya, neyse! :)
Dolayısıyla gece, çift orkestra ve muhteşem danslar, sohbetler, şahane anlarla sabah saatlerinde noktalandı. Tadından yenmez bir hazla da koştum evime, uykuma, mışıltıma en nihayetinde.
Festivalin dördüncü günü yine Conrad'a gittik. Gece La Tipica Sanata Orkestirasıyla, keyifle başladı. Pek dans edilemiyor olsa da,değişik tarzları hoştu aslında başlangıçta, ama fikrimce özellikle milongalarda Gotan Project ve Otros Aires tarzındaki ekipler daha uygun. Hem elekronik, nuevo stilinde olup, hem de keyifle dans etmek mümkün oluyor çünkü. Dans edemeyen milonguera(o)lar ne mi yapar dersiniz...Öyle bir somurturlar ki  aman diyorum, yaklaşmayın, yakarlar. Hayattan bile bezersiniz valla! :-)
Gecenin Dj' i La Rubia'ya ise bayıldığımı söylemeliyim. Mümkünse her festivalde çalsın bu Dj hanımefendi; en azından çoğunda. Dolayısıyla, keyifle ilerleyen gecede, keziz tandalarının ardından   yine Color Tango ziyafeti çekildi. Yine eşsizdi, yine şahaneydi. Benim için üçleme oldu bu yıl Color Tango. Madem Pugliese hayranısın Ebru, al sana 3 kez Color Tango. Konser desen var, orkestra kupajı desen var, solo desen var. Ne istersen önünde işte. Seç seç beğen! Bir de orkestrada hoş bir tat olarak, hepimizin tanıdığı arkadaşımız Ortaç Aydınoğlu da bandoneonu ile eşlik etti. Kendisini orkestrada çalması için bile davet ettiler. Bravo..:)
Tüm yabancı dansçılarla dünya seyahati tadında bir dans ambiyansı yakalamamın yanı sıra, gecenin şovlarında, hepimizn hem çok sevdiği, hem de yakınen tanıdığı dostlarımız Vanessa Gauch Arabacıoğlu ve Eşref Tekinalp'in keyifli performansları geceye damgasını vurdu. Yaratıcı, neşeli, rahat ve güzel enerjilerini piste taşıdılar ve en yüksek alkışları da kaptılar. Kendilerini tekrar tebrik ediyorum.
İlk sırada çıkan İtalyan çift Giampiero Cantone- FrancescaDel Bueno çiftinin de estetik adımları ve dansları da keyifliydi diyebilirim. Sanırım bu çifti ilk kez izledim ve Francesca'nın süslemeleri, ve iki dansçının da zarif adımları ilgimi çekti diyebilirim.
Gecenin son dansı ise Javier Rodriges-Noela Barsi'ydi. Gayet sade ve kendi stillerinde dans ettiler. Ama benim kişisel olarak beklentim daha fazlaydı, o yüzden şovdan fazla etkilenmedim. Çünkü iki yıl önceki ya da üç yıl önceki benzerse benim için sadece o dansı izlemek çok keyif vermiyor. Değişiklik ve yaratıcılık en sevdiğim unsurlar çünkü. Adımları zarif ve kendi tatlarında dans etseler de.
Şovların ardından tam Dj performansıyla keyifli bir tandaya uzanıyorduk ki, gecenin sürprizi olarak korkunç bir rap tango denemesiyle karşılaştık ve daha tandanın 1. parçasında araya giren bu sürpriz , 45 dak boyunca işkence haline geldi benim için. La Tipica Sanata tekrar sahne almıştı ama bu kez trajik rapsel vokal denemeleriyle ve sabahım 3:30' unda ve Color Tango'nun ardından hem de...
Bir tek ben değil bir çok kişi çileden çıktı. Hatta Dj geri geldiğinde, her çaldığı parçada herkes coşkuyla alkışladı. O 45 dak lık süreçte, sıkılıp giden çok oldu ama ben iyi ki gitmemişim zira, o ekip sahneden indikten sonra, Dj in hazırladığı o muhteşem tandalarla, öyle iyi dansçılarla dans ettim ki, muhteşem bir hazla sabahı karşıladım. Gece sonunda kapıda rastladığım Ceren ve Ahmet'le de harika bir sohbetin ardından evime ulaştım. Arjantin saatiyle yaşıyoruz bu ara; geceler gündüz, gündüzler gece misali...:)
En büyük gün festivalin son günü için oldukça mantıklı bir seçim olmuştu Çırağan Sarayı fikrimce.  Geceye başlamadan Aslı'yla biraz Ortaköy sefası yapıp yürüye yürüye ulaştık sarayımıza. Bu muhteşem ambiyanslı yapı, manzara, tını, doku o kadar eşsiz ki, her zaman en favori salonlarımdan biri benim için. Kesinlikle eşsiz!  Zaten dans ettiğim yabacıların her biri, ne kadar muhteşem bir yapı olduğunu belirtti buranın. Bir tanesi o kadar heyecanlıydı ki 'Dünyada böyle bir yapı görmedim; ne muhteşem bir yer burası' deyiverdi. Ee tarihimizin  ve kültürümüzn zenginliği tartışılmaz...Milonga Pazar gününe denk geldiği için de Çırağan Sarayı'nda izdiham yoktu ve o kadar rahat dans edebildik ki, bu da harika oldu. Keyifli kapanış dansında da tüm maestra(o)ları izleyip, yine ardından pek leziz danslara uzandım. Bu arada kaliteli üzümsuyu-fiyat yanından da, kalitesiz üzümsularının yarı fiyatıydı bu arada-ambiyansı, görkemi beni büyüledi. Sırf bunun için bile, yani burada fest milongası düzenledikleri için İstanbul Tango ekibine ve kendilerinin özverisi ve azmine teşekkür etmek gerekir. Ülkemizde festivallerin kalite çıtasını yükseltip, dünyada tangonun merkezlerinde biri haline gelmemizi sağladıkları için katkıları büyük. İyi ki varlar ve nice başarılı organizayonlarına katılmaktan, keyif almaktan ve elbette onlara destek olmaktan mutluluk duyacağım o kesin!
Son olarak, dünyanın her köşesinden gelen yüzlerce dansçı, müzisyeni organizatörle bu ortamı solumak gerçekten en manalı şeydi benim için diyebilirim . Daha nice pek sinerjik, derinlikli, coşkulu festivallere, kaliteli maratonlara ve sıcacık,hoş milongalara ulaşalım ve bunun tadını  daima doyasıya paylaşalım.
Hepimize muhteşem, verimli, dolu dolu bir hafta dilerim.
Tüm milongalarda görüşürüz....:)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder