3 Haziran 2012 Pazar

 Bir Milonga Masalı! :)))

Bir varmış bir yokmuş....Evvel zaman içinde, çok uzak kent köylerinden birinde yaşayan  bir milonguera varmış....Bu milonguera, o milonga senin bu milonga benim demez hepsini  birer birer dolaşırmış...Dolaşırken kapılırmış tangonun, müziğinin, dansının, insanlarının, anlarının büyüsüne...
O büyüyle dolup taşarken, akarmış zaman birer birer anılarının zenginliğiyle dolan bir deniz misali...İşte orada başlarmış yolculuklar, ruha seslenişler, özlenişler, kapılışlar, süregelen aşkla dolu gözlerin bir su yüzeyine yansıması gibi parlak ve akışkandaki ışıltıyla coşarcasına adeta..
Hiç bitmezmiş bu sezi, hissediş, varoluş ve süregelişlik bilmeceleri ve yankılanışları...
Zaman her şeyin içinde akarken ve hiçbir şeyden bağımsız ilerlerken,  insanı, ruhunun en ötelerine götürüp bambaşka deneyimlerle  mekan, boyut, an algılamalarını hep farklı farklı yaşatıp  insana adeta gülümser gibi bakarken, esprisiyle güldürmek ister gibi bir kıkırdayış sunar sanki...Kimine göreyse hüzün seslenişleri midir...Bu da bilinmez! :))
Bu milonguera bir hsonu klasiğiyle manzaralı bir milongaya gitmiş günün birinde...Bu tarihi binayı da öyle çok seviyormuş ki, İstanbul'u yaşararkenki o güzel hisleri sunan, bol bölmeli bir alanmış insanın bu şehre yolculuklarını sağlarken sanki...Rengarenk ışıklarıyla da kendi içindeki renkleri çıkartan bir alan hazırlarmış sanki...Gelsin tandalar, gitsin zamanlar, gelsin coşkular, gitsin yorgunluklar derken, harika tandalarla danstaki yükselişlere kaptırmış yine kendisini, kapılımın ışıltısıyla yanıp sönerken tüm içinin derinlikleri....Cortinalarla bir soluk alp yine dönmüş tandaların dairesel hareketlerine benzer yönde akarak, çoğunlukla da  kapılarak o anlardaki yolculuklarına...
Sevdiği milonguerolarla, sevdiği dansları edip bugünkü yolculuğunu tamamladığında, eve gidiş yönünde ilerlerken tüm trafik sıkışıklığıyla bezenmiş kentinde yolu yürüyerek gideceği aklına gelmezmiş...Biraz sezinlemiş sanki..Ama azıcık!! Tüm yolsa tam bir şaka mı ki...:)
Moralini bozmamış, gelen deniz esintisiyle dolu havanın güzelliğiyle kentini manzara manzara seyrederken...Tüm hücreleriyle sevmiş bu andaki deneyimsel süreçlerini, sahiplenmiş anların ona sunduğu olasıklarının gerçekliklerini, hayallerinin yansıyışlarını tüm içindeki o odaksal alanda...Odağının da odağında...Tam andaki yankıda..
İçinden demiş ki tüm evrene haykırarak "İşte günün sonu, ve anın getirdikleri...Hep seçimle, akıştaki enerjiyle ya kapılarak ya mücadele ederek...
Anların özü, özün aydınlığında gizli...
Özün aydınlığı ise evrensel muammanın derinliklerinde gizli...
Şimdide, sonrada ve ötede...Müzikle birlikte yankı olmak bütün mesele..."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder