10 Mart 2013 Pazar

  Ve Çırağan'da Efsane Festival  Milongasında,  Sexteto Milonguero ve Color Tango Aynı Sahnede....

Günlerden Cumartesi olduğunda festivalin en önemli gününe doğru bir akış başladı elbette!
Güzel geçen bir günün ardından-Ortaköy'de insan seyri, gazete, müzik ve kahve keyfi de, ofis geyikleri de bunun içinde- Taksim'e yollanıyorum. Tabii Çırağan'a gidicez, giysim yok da yok diye söylenip duruyordum. Gardrobumda pek dansta kullanmadığım, binde bir giydiğim  bir elbise gözüme ilişti. Ehh idare eder, en azından beni yüklü bir masraftan kurtarır diye düşünüyorum ve giysimin içinde kendimi huzurlu bir hissiyata yönlendiriyorum...Hoş bir tat! :-)
Taksim'e çıkınca, Evren'le güzel bir Solera muhabbetinden sonra- içinde bolca Arjantin anıları, Sevilen şarabı, çayı, peyniri de var elbette- Çırağan Sarayı Balo Salonu'na yöneliyoruz.
 Girişte ekstra bir güvenlik önlemi var. Kuyruk oluşmuş ama Allahtan çok beklemeden geçiyoruz. Kuyruklara karşı da alerjik bir bünyem var!
O muhteşem  merdivenlerden çıkıp, bu eşsiz binanın içine dalarken, bu etkileyici enerjisiyi solumak da tam bir trans benim için. Tavanı duvarları, avizeleri, sütunları, renkliliği, dokusu, herşeyi... Tanrım büyüleyici!
Mekanların enerjisi insanları çok  etkiliyor fikrimce. O yüzden Mimar Sinan gibi dahileri tanıyamamış olmak da bir acıdır kalbimde...O yıllarda doğmayı da istemezdim gerçi. Ne yapalım biz de kendisini ve yaratıcılığını geriye bıraktığı eserlerle tanıyoruz ve öğreniyoruz. Hayatta kalıcı bir iz bırakmaktan daha özel ne olabilir! Hepimiz derin izler bıraksak keşke bu dünyaya!
Dans salonuna girerken de inanılmaz bir enerji gözüme ilişiyor! Tüm İstanbul, Türkiye dansçıları orada, pistte, sandalyelerde, ayakta. Bir de dünyanın her yerinden gelen konuklar elbette. Renklilik müthiş! Salonun içinde yürürken Engin'i görüyorum ve harika bir sandalye ediniyorum sayesinde.  Dostlarımız sağolsun! Muhteşem bir spot denir ya, tam öyle! Ve hemen eşsiz danslara başlıyorum. Sexteto M. grubundan bir müzisyenle de çook keyif aldığım bir dans deneyimi yaşıyorum. Müziği yapanlar ve yaşayanlarla dans etmek gerçekten harika, çünkü notalara dokunmak gibi bir his alıyor insanın içini adeta...
Engin'le de- ayakkabısını unutmuş olmasına rağmen- tandalarca translar alemine akıyoruz. Dans etmeyi özlemişiz. O da kopuyor dansın içinde ve anın büyüsünde Enerji görülmeye değer v keyifli!
Sexteto M. sahne aldığında bir patlama oluyor tüm salonda adete. Muhteşem bu ekip,  muhteşem insanların enerjisiyle bütünleşiyor! Büyüleniyorum. Harika parçalar geliyor,  saatlerce süren bu müzikal yolculukta. Danslarımda çeşit çeşit kopuşlar yaşıyorum. Tam içindeyim dansın, müziğin, ambiyansın, enerjinin, titreşimin ve ritmin sanki!
Sonra da Color Tango çıkıyor sahneye... İki orkestranın kupajı da deli bir şey, üzümsel bir yolculuklar diyarına uzanmak gibi! Birlikte çalarken de bu orkestralar,  bir ilk gerçekleşiyor elbette, görülmemiş, duyulmamış bir şey!  Sonra ara ara bir Color T.  bir Sexteto M. sahne alıyor..Herkes transta istisnasız!!!
 Saatler nasıl geçiyor bilmiyorum. Aylin diyor ki "Bize 6 bile yetmez Ebru'cuumm bu enejide! " Haksız sayılmaz! Yeşim de yeni elbisesini gösteriyor. Pek şık, keyifli, baharsal bir enerjide. Özle ve Mr Aboovv aynen bu büyüleyici enerjinin içindeler. Mr Aboovvvla dansımızda parkeye gömülüyoruz. Önce onu gömüyorum, istedi diye; sonra da ben gömülüyorum zerre zerre o parkenin içine. Müthiş bir keyif!  Herkes deli gibi o ansal hazzın içinde ve odağında sanki!
Kesinlikle yaşadığım en iyi festival deneyimlerimden biri bu ve  tüm bu anlar bütünü!
Ve belki de en iyisi!!!
Zaman ilerliyor ve şovlar başlıyor. Bu kez sunumda Toprak Sergen var. Tiyatral bir sunumla ilk şovcuları anons ediyor. Murat ve Elif 'in  başlıyor dansları ve  dans ederken keyifleri yüzlerinden okunuyor. Bu da harika, çünkü benim kitabımda keyif pek çok şeydir. Anı an yapan en önemli unsur. Keyif alarak, tadımsayarak güzel anları yaşayacaksın. Yoksa her şey boş ve anlamsız!
 Keyilfi bir şov sürecini tamamlıyorlar. Tabii biz de şovu loca olarak keşfettiğim sahneden izliyoruz Aylin'le. Hoş bir sonraki şovda nedense oraya çıkamıyoruz. Ben de yere kulunçlanıp kaslarımın birbiri üstüne gelmesine seyirci kalıyorum hafif ağlamaklı ve hep beğenerek seyrettiğim Serkan ve Cecilia'nın şovu başlıyor. Bana göre, tek kelimeyle muhteşemler. Uçmuşlar onlar yaa...Başka bir boyuttan sesleniyorlar!  Çizgileri gerçekten etkileyici ve fikrimce inanılmaz yaratıcılar! Müthiş bir tat sunuyorlar, seyirciye. Bu da doyurucu bir seyir hali demek!
Şov sonrası yine süregelen danslar, sohbetler, benim çok ihtiyacım olan mühim bir poşeti kaybetme durumum ve  tüm arkadaşalarımı da onu aramaya yönlendirip arama  kurtarma ekibine dönüştürmem  filan  bir yığın komiklikler bir yana Çırağan'da Doluca'nın Karma serisinin Shiraz Boğazkere kupajlı şarabını içebilmek de beni derinden etkiliyor! İçime işliyor ya! :-)
 Hazzı arttırıcı bir diğer husus da fiyatı tabii. Zira 10 TL. İçenler söyleyince kulaklarıma inanamamıştım! Suyumu da, itiraf etmeliyim görgüsüzlük yapıp 1,5 litre getirmişim, içmekte bir hayli zorlandım. Aman siz siz olun yarım litreliklerden bir kaç tane edinin. Sonra ekstra çaba, kas ve strateji geliştirmeniz gerekiyor o kocaman şişeli suyu içebilmek için! Hayatı kolaylaştırmak lazım, zorlaştırmak yerine.Demedi demeyin! Benim  bu husustaki pintiliğim de ayrı bir hikaye. Zira suya 2 TL den fazla para vermem ben! Su memleketinde yaşayıp da astronomik rakamlar vermek bu en mühim ve tüm insanların en ihtiyacı olan sıvıya, asabımı bozmaya yeter de artar!
Orkestra aralarında Dj Halil'in de seçkileri ortamın enerjisini daha da arttırdı elbette! Uzun zamandır görmediğim dostlarımla da karşılaşıyorum. Erdal da onlardan biri.  Çok seviniyorum tüm değerli arkadaşlarımla karşılaştığıma. Bu enerji tüm kalbimi ısıtan bir güneş gibi, üstelik tüm yıldızların ardından parlayan bir güneş gibi sanki. Betimlemelerim arada komik oluyor tm kabul ediyorum! Mazur görünüz ne yapalım! :-)
Son olarak Javier ve Virginia  sahne alıyorlar. Şahsen Javier' i çok kez başka partnerleriyle izleyip bayılmışızdır. Bu kez de bir süredir partneri olduğu kişiyle dans ediyor.
Şov bitiminde yine sabahlara kadar süren bir dans ve macera ruhu hakim. Tren bile yapıyoruz pistin ortasında, klasik Sexteto Milonguero ritüeli. Zaten solisti yapmazsak bozuluyor. Tüm kadınlar da o şarkısını söylerken adeta sahnenin içine dalacaklar. Herkes deli gibi fotoğraf çekiyor! İnanılmaz bir görünüt! :))
 Hava aydınlanırken köprüyü ve denizi seyretmek de olağanüstü bir güzellik bu salonda. Yine büyüleniyorum ve kopuyorum. Zaten kopuşlar bizde normal rutin!!
Son tandayı duyup Yeşimle Hisar kahvaltısına yönleniyoruz. Bana kalsa, evime yollanacaktım ama Yeşim'in öyle bir bakışı oldu ki ve ifadesi  söyle gelişti "Nasıl yani Ebru, cidden eve mi gidiyorsun?  Zaten sabah oldu, nasıl kahvaltı etmeyiz!!" dedi kadın ya!! Ama o bakışı anlatamam. Sonra "Ee git o zaman ,ne yapalım!"  dedi kafasını eğerek ve  bir hayli de hayalkırıklığıyla. Bende de o an şimşek çaktı,  "Yok!" dedim "Öyle konuşmuştuk değil mi? Hisar ya da Ortaköy kahvaltısı edecektik! ", o an hatirladım bu konuşmayı ve" Gidiyoruz! "  dedim son söz olarak ve yollandık Hisar yollarına.. Bebek civarından geçerken, sıçrayan yunusları görmek mi, güneşin doğuşu ve o muhteşem sarı rengine dalıvermek  mi daha olağanüstüydü bilmiyorum ama şunu biliyorum, bu yaşadığımız an insan hayatında gerçekten  olağanüstüsü bir andı!!  Çok etkilendim!
Hisar'da Sade Kahve'ye geçip menemenleri, domates, salatalık, peynir, çay, ıhlamurları yuvarladık Simit de susamıyla çıtır çıtır pek lezizdi. Hatta bir kedi dostumuz bile oldu. Kahvaltımıza ortak olmak istedi ama bu kez ortaklık anlaşmasını erteledik! Üşüyünce de kalktık ve evlerimize yollandık.
İşte muhteşem anları kapsayan  koca ve bir o kadar da kısacık ama upuzun bir gün böyle geçti. Tek kelimeyle unutulmaz bir anlar bütünü. Tüm hücrelerime kazınan bir yaşam deneyimi ve festival anısının rengi, tadı , coşkusu, tınısı ve muhteşem büyüsü!
Yaşam hep bu büyüleyici hissedişler ve yaşanmışlıklarla güzel ve etkileyici zaten, değil mi?
Akşam da kapnış milongasına akacağım. Önce bir deniz esintisi ve ruhen arınma seansımın ardından yollar Taksim' e ve InnPark'a akacak. Hayatlarımızın daima festival tadında olması dileğiyle, tüm muhteşem anlarda buluşalım diyorum tüm değerli dostlarım, arkadaşlarım ve tanıdıklarım!
Sonsuzlukla muhteşemlikle dans edelim....***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder