7 Mart 2013 Perşembe

Festival Milongasında 1. Gün Derviş Eroğlu Kültür Merkezi

6 Mart Günü Çarş gününe denk gelince klasik La Paz yemekleri, şarabı, Küba müziği ritüelimin ardından milongaya geçtim. İlk planda hafif ürkmüştüm milonga mekanının Derviş Bey olmasından.  Geçen yıl pek hoşuma gitmeyen bir ışıklandırma hakimdi ortama. Tangonun ruhunu ve ambiyansını hissedememiştim çok fazla. Her ortamda hissederim-spor salonları ve beyaz spot ışıklarının aydınlattığı mekanlar hariç...:)
Neyse ki, bu yıl değişmiş ışıklandırma ve çok da iyi olmuş. İçeri girer girmez fest milonguera rolüme dönüştüm diyebilirim. Hemen sevdiğim, iyi dans ettiğim bir milonguero arkadaşımın yanına oturup açılış dansıma başladım. Tabii biz Türkler festte de olsak tandalarca aynı Milogueroyla dans ederiz..Bu da bizim kültürümüzde var. Tek tanda dans edersek, neredeyse ayıp sayılır...:)))
Arjantinliler halimize gülüyordur eminim. Avrupalılar da...Biz de onlara gülüyoruz ne yani!! :)
Neyse, yabancı dansçıların yanı sıra, şehir dışından fest için gelen ve festlerde güzel tandalarla tangolaştığımız sevdiğimiz milonguero arkadaşlarımız da vardı. Onlarla karşılaşmak, sohbet etmek ve keyifli danslar etmek festival ruhunun ayrı bir parçasıdır bana göre! Ee onları da festlerde görebiliyoruz, diğer yabancılar gibi. Gerçi artık İstanbul milongaları zaman zaman fest tadında oluyor diyebilirim. Zaten yabancı arkadaşlarımız da çok, kendi ülkemizde bile.
Güzel tandaların akışından mıdır bilinmez, tüm yerli yabancı dansçılar  gece boyunca non- stop dans etti diyebilirim. Bu da milonga enerjisini yükselten bir şey bana göre.  Çarpışmalar da pek fazla görülmedi. Zaman zaman durduğumuzda aniden çarpan birileri de en şaşırdığım grup olur. Yahu duruyoruz cortina kardeş, napıyorsun da hangi ivmeyle geliyorsun ve duruş mesafeni hesaplayamıyor ve bize çarpıyorsun. Cık cık olmaz ki! Kıl bakışımı tabii hemen üstlerine yönlendiriyorum! İçim rahat etmiyor yoksa. Tepki vermeden içime mi atayım; atamam ki!! :)
 Zira pistin ortasında pek şov yapanlara da -çok şükür- rastlamadım, ya da onlar benim gözümden kaçtı. Snrm artık bu eğilimde olanlar zaten şovlar yapıyorlar, diğer şov yapan dansçıların yanı sıra...Bu da hoş!  Pist bize kalıyor, Yaşasın! :-))
Milongaya gelmeden önce içtiğim Şili şarabı da güzel bir doping oldu diyebilirim. Zaten festte  tek seçenek olan Angora'dan pek haz etmiyorum ve sürekli dile getiriyorum bunu aslında.  Eminim Murat ve Eşref bir gün sesimi duyacaklar ve yurdumda üretilen bir yığın kaliteli, hem de uygun fiyatlı şarapları alternatif olarak önümüze sunacaklar.  Bu konuyu defalarca dile getirmeye razıyım. Zaten hiç susmuyorum çünkü alternatif her şeydir, renktir, tattır, ambiyanstır, medodidir, yaşamdır!!
Şarap tutkumuz bir yana, fest öncesi ufak bir detayı hep atlıyorum, o da alışveriş!
Hemcinslerimin aksine çok sıkıldığım bir aktivite alışveriş. Genelde ya bir prob olur giysimde acil bir şey almam gerekir, ya da yürürken bir şey görür ve ona aşık olup alırım. Benim alışveriş kültürüm de makyaj kültürüm kadar sessiz, sakin belki de  kimine göre trajik diyebilirim..:)
Aslında, girişte takı, giysi, ayakkabı standları da tüm katılımcıların ilk planda dikkatini çekiyordu. Lakin benim dikkatimi çeken unsur, yine her zamanki gibi, içeri girer girmez, tüm dansçılarla ve renkli ışıklarla bezenmiş, tango tandalarını duyumsadığım ve tüm bu renkliliği izlediğim pist oldu  elbette ve dansa bırakıverdim kendimi.  Ben dans ededuruken zaman ilerlerdi ve güyya bakarım dediğim standlar kapandı ve  onları incelemek için şansım kalmadı yine.
 Zaman yönetimi sadece dansla şekillendi bende bu kez de, klasik!!
Yıllar önce festivallere katıldığımda iyi dansçılarla hep dans etmek isterdim. Deli gibi bir enerji olurdu. Şimdi ise o kadar gözüme çarpan görmüyorum nedense. Çok iyi dansçılar zaten ülkemde de var ve sürekli dans ediyorum onlarla, Ee sonra...Çok ilginç değil yani,  farklı stilde değillerse, ya da gözüme çarpan bir zerafetleri, yetkinlikleri ve kaliteleri yoksa.
Hem sohbet hem dans hoş şimdi. 40'lara yaklaşırken bir milongueranın hisleri benim kanalımdan böyle işliyor en azından!
Artık önce dansçıları izliyorum, kimlerle dans edebileceğimi tespit çalışmasına giriyorum. Strateji kısmı da herkese göre değişir elbette. Yalnız bu festte dikkatimi çeken bir şey oldu. Artık yabancı milonguerolar cabeceoyu,  resmen yanınıza kadar gelip,  gözlerini sizin gözleriniz üzerine çok dikkatli ve odaklı dikerek,  kafalarıyla selamlayarak yapıyorlar. Anlamışlar Türkiye'de az insan anlıyor bu ritüeli..Çok güldüm bir kaç olaya! :)) Bir milonguero geliyor yarım metre yanınıza sonra gözlerini ileri geri hareket ettiriyor, parçanın başıymış, sonuymuş farketmez, sizi dansa kaldırıyor. Kültürler arası iletişim de böyle bir şey. Bir süre birlikte vakit geçirince herkes birbirinin anlayabileceği dili konuşmayı öğreniyor. Hoş bir şey bu!
Açılış dansı da standart tüm  dansçıların bir parça boyunca danslarıyla gerçekleşti. Elbette Javier en çok dikkatimi çeken isimdi. Esteban da bir klasik. Archaval ise uçak arızasına takılmış olduğundan kendisini izleyemedik. Kısmet bugüne diyelim,  hem de Conrad'da Color Tango'yla raks ederken kendisini görmek hoş bir tat bırakacak tüm tango tutkunlarına eminim..
Tüm lodos havasının üzerimde bıraktığı yorgunluk etkisine rağmen, milonga öncesinde bir Sensus, Solera ya da La Paz prg.mı yapıp, milonga mekanına akıveririm artık ne yapalım.
Bizim hayatlarımız enteresan geliyor kendime bile. Sanki boyutlar arası yolculuklarımız dünyasal düzende müzikle, dansla şekilleniyor gibi. Uçuş serbest. En yükseklere kadar çıkabilirsiniz. Ya da dalışınız serbest. Diplere, en derinliklere dalınız! Tabii yüzeyler de bizlere ait. Onlarla da geyiksel entellektüel yapımızı geliştiriyoruz. Pek faydalı! :-))
Saat çok geç olmadan da çıktım milongadan. Malum daha 4, 5 gün var nonstop bir milonga serüveni için. Fazla bünyeyi yormayalım şimdiden!!
Ve her festival süregelen bir maceradır bana göre ve tüm macera tutkunları olarak da bizler tangonun ruhuyla beslenip, büyüsüne kapılıveririz işte...
Haydi Conrad'da tüm tandalarda karşılaşalım yine dostlarım!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder