28 Nisan 2014 Pazartesi

Haftanın milongalarında, altı renk olduk bu kez...:)

Bir güzel bahar haftasına daha, Armada milongasıyla başladık. Geçen haftanın  festival tadındaki milongalarının ve yurtdışından, yurtiçinden tanıştığımız nice harika insanın enerjisi içimde, yine festival havasına yakın bir milonga deneyimine ulaştım. Geçen haftaki gibi katılımcı sayısı 150 kişi civarında değildi, ama yine dolu ve çok keyifli bir dansçı kitlesi vardı...
Masamızda, empati gurum Evrim'le birlikte, Ezgi, Mehmet Sinan, Ongun'dan oluşan harika bir arkadaş topluluğunun yanı sıra, Armada müdavimleri ile birlikte henüz ülkesine dönmeyen yabancı dostlarımız da kendi yerlerinde, keyif seyri halindeydiler.
Serdar Hoca, Jazz parçalarından oluşan, benim çok sevdiğim cortinalarının yanı sıra, benzer çizgideki müzik listesini çaldı ve en güzel danslarım, Mehmet Sinan'la, Ongun'la Ferhat'la-Armada da dans etmezsem olmuyor, çünkü onun lakabıyla "ev milongası" orası-Raphael'le, Hakkı'yla ve bir çok süper dansçıyla güzel bir seyirle devam etti. Yine tadı damağımda kalan leziz dansların enerjisi üzerimde, evlerimize yollandık..
Salı Günü, Mekan milongasına geçtim. Hoş bir kalabalık vardı bu kez de. Guisseppe'yle hiperaktif ve enerjik bir dans serüveni yaşayınca, kendisine 'Hiperbol Milonguero' lakabını bu geceye mahsus olarak taktım. Tam İtalyan neşesini ve coşkusunu taşıyan süper arkadaşımız Giuseppe, güleryüzüyle de çevresindeki insanlara maksimum pozitif enerji veren bir milonguerodur. Her milongada olsun böyle arkadaşlarımız...
Yanı başımda Canan'cığımla güzel sohbetlere dalarken, Çağatay'la, Yusuf'la, Metin'le ve yine bir çok iyi dansçıyla, güzel tandalarda, tüm rakssal yolculuklarımız devam etti. Bu kez son tandayı duyamadan evime koşar adım gittim, çünkü yorgunluktan bitik haldeydim. Can mı dayanır o milonga senin, bu milonga benim git hepsine. Kendime ukalalık yapıp bir lakap taktım, mazur görünüz. Ne mi bu lakap??
 Elbette 'Milonga Gurusu ya da  Gurmesi'. Bir yığın guru var etrafımda, kıskançlık yaptım işte, ne yapalım! ;-)
Çarşamba Günü, "Çıtır Dj" lakaplı arkadaşımız Sezen için Evren ve Ceren'ciğimle- "Connection Gurum" bildiğiniz gibi -bir yemek organizasyonunda buluştuk. Bu arada Evren'e de bir guru lakabı bulmam şart oldu! Duvarları masmavi olan ve ambiyansı da ismi kadar zarif ve manalı  Şimdi Cafe'de süper bir şarap ve sohbet seremonisine uzandık. Fotoğraf olayından hiç bahsetmeyeyim, çünkü işin suyunu çıkardık. Artık servis elemanlarını delirtmişizdir diye düşünüyorum. En azından bizi bir süre görmek istemeyebilirler. Gerçi çok kibarlardı, belki de görmek isterler... Ne de olsa bazen, abartılmayan serüven, serüven değildir. Elbette tango da, daima abartılan en büyük ve müthiş serüvendir!
Yemekten sonra ben Porteno milongasına, kızlar 333' e geçtiler, 23 Nisan'ımızı kutlamak adına...
İçimizdeki çocuklar kıpır kıpır, şen, coşkulu, sonsuza kadar dans edelim diliyorum hepimize.  Sonsuz nedir bilinmez ama sonsuzluk hissi danstır, o bilinir benim lügatımda...
Porteno milongası, yine çok keyifli geçti benim için. Pugliese masamızda-elbette Pugliese olacak- süper kafa ve komik kadın Pelin, onun bir arkadaşı ve Evrim'ciğim vardı. Şov yapacak Eva ve Pablo çiftini tekrar izlemek istemiştim burada çünkü, Ponte'de bayılmıştım ama bu kez farklı hissettim. Az sonra anlatacağım nedenini, nasılını...
Yine keyifli bir dansçı kitlesi vardı. Dolayısıyla herkes bolca dans etti, ben de pek oturamadım sağolsun Mehmet Sinan, Ongun, Ralph, Uğur, Seçkin-sanırım adı buydu, yine unuttum- nonstop dans etmemdeki başrol oyuncuları oldular. Son tandada Pablo'yla ise Arjantin ruhunu tam damarlarımda, bedenimde ve tüm hücrelerimde hissettim diyebilirim. Bu dans olmazsa olmazmış, onu da anladım tabii...:-)
Dj koltuğundaki arkadaşımız Gökhan, yine güzel, keyifli tandalarıyla gecenin enerjisini dinamik tuttu. Bu da keyfimizi arttırdı ve şov anı gelip çattığında, bu kez performansta pek aradığımı bulamadım. Belki beklentim çok yüksekti ama gerçekten hayal kırıklığına uğradım diyebilirim. Ponte'de bayılarak izlediğim bu çiftin dansını bu kez çok farklı buldum çünkü. Adımlar ve uyum bana göre çok hoş değildi bu kez. Herkesin bakışı görecelidir kuşkusuz. O yüzden şunu da düşündüm akabinde;
Bir dansçıyı değerlendirmek, beğenmek ya da beğenmemek  için bir çok performansını izlemek gerekiyor. Çünkü her yeni anda, değişik ve farklı bir enerjide olabiliyor dansçılar.. Bu da çok doğal çünkü, tangoyu çoğu zaman yaşama benzetiyorum. O akan an ne getiriyorsa, ona bağlı ve ona göre gelişiyor her şey, ya da çoğu şey sanıyorum... Kimi zaman harika, kimi zaman bayık, bazen buruk, bazen sıkıcı, zaman zaman trajik ve kötü de olabilir. Bu dansa akan adımların ve insan enerjisinin yansımasndan başka bir şey değil işte...
Şovdan sonra da milonga dinamik akışıyla devam etti ve gecenin sonunda herkesin katıldığı bir 'shot' partisi yapılarak evlere dağılındı.. Ben uyanıklık yapıp, shotları devirmediğimden, evimin yolunu pek rahat bulabildim şükürler olsun!
Perşembe Günü, üç muhteşem kadınla Sensus'ta şarap, peynir olayına girdik. Evrim ve Pelin'le gece boyu süren sohbetsel, üzümsel, kahvesel ve danssal serüvenimize kısa bir süre Ezgicik de katıldı...
Tahmin edersiniz ki, üzüm hastası olan kadınlar bir araya gelirse ne kadar şaraplanır...Bir Vinolus 2009, bir de Corvus 2010 Syrah'ları bir güzel yuvarlarlar ve yanında da tonlarca peynir ve cevizli ekmek yutulur. Sanırım en çok peyniri kimin yediği de tahmine açık, 'bendeniz'  ama konumuz o değil Allahtan ki,  sonrasında da ayılmak adına, Anemon Otel'in muhteşem terasında Galata ve İstanbul siluetli manzarasıyla buluşurken elbette falcılık yetilerini geliştirirler...
Bu ülkede yaşayan insanların kanında var bu  geleceği görme yetisi olan kahve falcılığı o kesin,
 yalnız kahve pek etkili olmadı ve geç başlayan Point milongasına vardığımızda, bu kez döne döne dans ettik. Sağolsun dans ettiğim arkadaşlarım, Ahmet, Ferhat, Aziz Abi, Ralph, Giuseeppe durumu çaktırmadılar ve gayet süper lead edebildiler, bu sol beyni tamamiyle infilak eden milonguerayı. Ne kadar teşekkür etsem az çünkü düşünsenize beyninizin bir lobu çalışmıyor ve hala dans edebiliyorsunuz...Sağ beynime de tşkler tabii, beni yarı yolda bırakmadı...:-)
Serçin de klasik güzel tandalarını sıraladı ve yine bol keyifli bir Point akşamını yaşadık, deneyimledik, tadımladık.
Cuma Günü Sezen'ciğimle Galata Kiva'da önce muhteşem bir yemek yedik-ikimiz de bayıldık yemeklerine-sonra Tangoz milongasına geçtik. Özhan hoş tandalarını sıralarken, bir süredir görüşemediğim 'Yaşam Gurusu' arkadaşım Aslı'cığım ve Elbette süper danslara ulaştığım Aycan, Erkut, Aron ve  Söreş ve bir çok dost varlardı. Hatta danslarımın hızını alamadım ve Sezen'ciğimi lead bile ettim. Valla bana bir haller oldu aslında son zamanlarda. Eskiden ne güzel lead ederdimi şimdi eskisine göre çok daha az canım çekiyor lead edeyim diye. Ceren aylar önce 333'te lead etmişti beni ve o gün bugündür diyoum ki, ben follow etmeye razıyım böyle müzikalitede ve connection'da ciddi yetkin leaderlar olacaksa; sanırım ondan olsa gerek. Kadın müthişti yaa, ne diyeyim. Neyse aslında önemli olan şu, yakın lead'de gelişmek şart çünkü bu dansın connection' u en rahat, yakın tutuşta etkili oluyor bana göre. Ben hep uzak tutuşta lead ediyordum, sanırım ondan değişti bakış açım. Artık lead edeceksem yakın tutuş şart ya da etmem diyorum! 
Gece hoş bir performansla da devam etti. Söreş ve Özhan bana göre çok güzel bir performans sergilediler. Daha çok follow'da Özhan göze çarparken, ara ara da dönüşümlü lead, follow geçişleri yaptılar. Özhan'dan sonra milongueralar bir süre dans edemediler, çünkü gerçekten çok iyidi Özhan yine. Bir de tam performansı izlerken bir şey dikkatimi çekti ve bunu da paylaşmak istedim sizlerle...
İki milonguero birbirleriyle dans ettiklerinde, sanki lead eden follow edeni daha bir dikkatle dinliyor, zaman zaman bekliyor ve arada onun da aktif adımlarında lead etmesine ve istediği gibi süslemeler yapmasına izin veriyordu. Oysa bir milonguerayla dans ettiklerinde, aynı hassasiyeti görmüyorum bazen milonguerolarımızda-bazıları dışında-, bu da ilginçtir. Hatta çekiştiren bile oluyor. "Yürü diyorum kadın sana, kim lead ediyor bilmezmiş gibi davranma; o süsleme de ne" gibi bir ifadeye bürünüyorlar sanki. İşin şakası bir yana,  o kadar esneklik göremiyorum bazen ve düşünüyorum,  leaderlar, lead etme potansiyellerinden mi endişe duyuyorlar bu tür durumlarda, bu da tartışılır. Yani itaat dışında, gerçek bir yanıt duyduklarında...
 Oysa lead etmek, bana göre en başta uyum kurup, follow edebilmekle başlıyan bir şey. Sonrasında uyumla kurulu bir yönlendirmeyle devam eder.  Sebep, sonuçları ve nasıllarıyla incelenmeli lead ve follow olguları bana sorarsanız. Bir açık oturum daha işte! Fikrimce her dansçı, hem lead'i, hem follow'u zaman zaman deneyimlemeli, üzerine düşünmeli ve bolca çalışmalı. Madem empatimizi geliştirmek istiyoruz, çünkü dansta gelişmek empatisiz mümkün değil onu biliyoruz o halde, deneyelim, çalışalım ve süper empati guruları olalım diyorum...
Sözü uzatmayayım, yine hoş bir milonganın tadı damağımda koşarak eve doğru yollandım, çünkü gözlerimi son 15 dakikadır neredeyse açamıyordum diyebilrim
Cumartesi Günü, Martı Elegante milongasına katıldım.Yine çok elegant bir atmosferde, harika dostlarla ve süper dansçılarla dolu leziz bir kitleyle buluşurken, Evrim'ciğimin harika tango giysilerinden oluşan, adı gibi şık ve kaliteli Chique standını da inceleme fırsatı bulduk. Sanırım herkes bayıldı bu zarif seçkilere çünkü milonguearalar akın akın giysileri denerken görüntülendiler...Bu arada Müge yoktu ve yokluğu anında hissediyordu elbette. Ortamda cıvıl cıvıl bir ikizler kadını yoksa, farketmemeniz olanaksızdır!
Gecenin Dj'i Alper Akgül arkadaşımız, hoş cortinaları ve farklı yorumlu tandalarıyla çok keyifle dans etmemize yardımcı oldu sağolsun. Hatta, gecenin sonlarına yaklaştığımızda, Sevgili Dostum Erdem'le bir muhteşem ve farklı yorumlu Pugliese tandasında dans ediyorduk ki, o an "İşte bu insan hayatında unutulmaz anlardan biri" dedim içimden. Çünkü gerçekten o tınıların içinde, nota nota yüzüyordum ve bir an nerede olduğumu bile unuttum. Zaman, mekan, an sadece o melodinin içindeki connection'daydı benim için...Gerçekten muhteşem bir kopuştu; unutulmaz bir andı... Yine Hakkı'yla da milonga, valts, tango tandalarında yüksek irtifa danslarına devam ederken, bu serüven, çok sevdiğim arkadaşlarımdan İzmit'te güzel organizasyonlara imza atan Mert Emre'yle, Volkan'la, Çağatay'la, Metin'le ve bir çok iyi dansçıyla sürdürdüm. Gecenin ortasında, Erdem'in 'Benim Bal Arım' dediği ekip arkadaşı Bilgen'in doğumgünü kutlaması yapıldı.  Çok keyifi bir dans serüvenine, harika karelere imza atan fotoğrafçı arkadaşımız Cem'in silüeti sıkça eşlik ederken, kesilen leziz pasta dilimleri masalara dağıtıldı. Ben göremedim bile pastayı, sanırım Yeşim hepsini yedi, ya da Hakkı...
 Yne hoş sohbetler, Didem'le, çok sempatik ve poiztif arkadaşım Banu'cuğumla, uzun zamandır görüşemediğim Suna'yla  sürdü ve sürdü. 160 kişi civarına ulaşan katılımcı sayısı, sinerjik ve çok büyülü bir atmosfer yarattığından olsa gerek, en maksimumundan pozitif enerjiyle dolarak evlerimize dağıldık hepimiz ve Martı'da yine birer martı olarak birbirimizle buluşmanın ve bunun keyfini yaşamanın tadına vardık her zamanki gibi...
Pazar Günü, tüm gün tembellik, saattlerce gazetelere gömülme ve güzel bir kahve, Boğaz yürüyüşünün ardından anneciğimle harika bir doğumgünü yemeği yedik ve yine kendisiyle gülerek, şakalaşarak en leziz yiyecekleri yiyerek, DVD lerimizin içine dalarak çılgınlar gibi eğlendik...
Benim tatlı anneciğimin, güleryüzde, doğa sevgisinde, hoşgörüde, esneklite, iyi kalplilikte rakibi olamaz, bunu bilir, bunu söylerim her zaman. Ay pardon nasıl unuturum, tabii ki bir de enerjide...Maşallah diyorum bu yaşında bile durmuyor hiç, sürekli bir şeyler öğreniyor, sevdiği sanat yüklü aktivitelere katılıyor. Darısı başımıza diliyorum...Azıcık da annemizin reklamını yapalım ne yapalım, çok mu...Sevgi gurum annaeciğimin...
Böyle muhteşem danslarla dolu haftayı, tüm olağanüstü dostlarla tamamlarken,
 yeni haftaya ise, bir kış günü havasıyla başladık diyebilirim. Güneşin yerini, serin hava dalgası ve  yağmur damlaları aldı ve iyi ki de böyle oldu çünkü toprak,ağaçlar, çiçekler mis gibi kokarken,  yüyüyerek ofise gelmek, bolca kahve içip akşamında izleyeceğim DVDleri seçmek ve tasarlamak  da hoş oldu. Müşterilerimiz randevularını yarına atmış olsalar da, olsun yağmur  yine de, daima bereketiyle gelsin!
 Bakalım nasıl güzel sürprizler karşılayacak bizleri bu yeni haftamızda...Hoş yarın güneş tutuluyormuş ama biz de tutuk değil miyiz zaten sevdiklerimize, tangomuza, yaşamlarımıza, sohbetlerimize, aşık olduklarımıza....
 Tüm aşk kıvılcımları içimizde, akalım,  sevgiyle, mutlulukla buluşalım daima dostlarım!
Tüm en güzel enerjili ve pek sinerjik  milongalarda görüşmek dileğiyle ve şimdiden Dünya Dans Günümüz Kutlu Olsun! ***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder