14 Nisan 2014 Pazartesi

Haftanın milongalarında yedide yedi tuttarak büyük ikramiyeye hak kazandım. Artık milyoneguerayım, yaşasın!...:-

Haftanın ilk gününü, Armada milongası yerine bu kez, Kerem Öksüz arkadaşımızın oluşturduğu yeni stüdyosu Galatasaray'daki Pera milongasına ayırdım.
 Tango Pera stüdyosu, Tangolic stüdyosunun iki kat aşağısında olup, ilk ziyaret ettiğim bir yer olarak çok beğenimi kazandı diyebilirim. Gerçekten içi, zemini, atmosferi, mumları,  soydurulmuş duvarı, tavanındaki resim, ışıkları bir yana, popcorn servisi ve iyi dansçıların bulunduğu güleryüzlü bir ekip olunca başarılı bir iş çıkartmışlar diye düşündüm. Mekan, insanlarla güzel başta sonuçta...
Giriş ücreti ise, stüdyo milongaları fiyatlandırması bazında makul fiyatta olup 15 TL olarak benim bildiğim en ekonomik milonga niteliğinde . Bu da, böyle güzel bir stüdyoda dansın keyfiyle harika bir gece yaşamak için gerçekten hoş bir şey.
Dolayısıyla, bu Pera stüdyosunun açılış milongasında, Dj koltuğunda yıllardır tanıdığımız eğitmen ve milonguero arkadaşlarımızdan Şenay vardı. Güzel tandaları ve hatta nuevo parçalarıyla da leziz bir mutluluk yaşamama yardımcı olurken, gecede benim için bir önemli mana da, çok sevdiğim arkadaşlarım Ceren ve Ahmet'in danslarını yine izleyecek olmanın  heyecanıydı kuşkusuz...
Sevdiğim, yetenekli bulduğum ve tangoya aşık olan dostlarımı daima desteklemek görevlerimden biri diye düşünürüm. Çünkü bu beni başta çok mutlu ediyor. Yani insanlar için yaptığımız her şey, başta bizim tatminimizdir diye düşünüyorum. Yok sadece şu şahıs için bunu yaptım, yok bunun için şunu yaptım olayalarına  pek inanmıyorum. Çünkü sonrasında bunu ifade eden kişilerde bazı memnuniyetsizlikler ve "Onun için şunu yaptım da, bu başıma geldi" vs beklenti cümleleri sarfettiklerini görebiliyorum. Oysa kendin için yap, kendin için tüm lezzeti sevdiklerinle paylaş, benim birincil felsefelerimden biri. O zaman beklenti, sadece güzel bir anı yakalamaktan öteye geçmeyip, insanı müthiş bir coşkuyla karşılıyor...Al sana en güzel hediye. Üstelik paylaşımla da kat kat artan eşsiz bir hediye...:-)
Dolayısıyla gece, katılımcı sayısının az olmasına rağmen benim için hoştu, tatlıydı, keyifliydi. En hoş danslarımı Şenay'la, Kerem'le, orada tanıştığım Onurhan'la- ki dansını çok beğendim bu eğitmen ve dansçı arkadaşımızın, ilk kez dans etmemize rağmen çok rahat bir uyum ve dinamizim yüklüydü-Ahmet'le, connection gurum Ceren'ciğimle ve en son olarak da enerjik arkadaşım Gökhan'la-bir diz sakatlığı olmasına rağmen- müthiş bir nuevo ve bir de milonga parçasıyla tamamladım. Gecenin ortasında,  Ahmet'le Ceren'in, üç  parçalık zarif danslarını da keyifle izleyerek,  yine hoş anların yolcuları olup bu birlikteliği  güzel bir mutlulukla yaşadık. Son olarak da, tüm dunyayı sarıp sarmalayan ve kesinlikle bilim insanları tarafından ruh hastalığı olarak belirtilen ama moda olduğu için tüm canlıların uyguladığı selfie dalgasıyla anı ölümsüzleştirdik ve Ahmet ve Ceren'le gece boyunca uzayan çay kahve seremonisiyle  tango üzerine farklı görüş, fikir ve duygularımızla geniş ve kritiksel bir sohbetle tamamladık. Tahnim edeceğiniz üzere çok geç uykular alemine dalıp, yine mosmor gözlerle yeni güne merhaba demek zorunda kaldım...:-)
Gerçekten komiktir, tango üzerine sohbet ettiğimizde, uzamaması olanaksız oluyor. Saatlerce üzerine düşünüp, fikir üretilebiliyoruz biz çılgın milonguera(o)lar. Ne yapalım, çok s eviyoruz tangomuzu ve tüm kritiksel, ifadesel farklılıklarımızı, benzerliklerimizi paylaşmayı ve hep öğrenmeyi de..
Salı Günü, benim gibi şarap dostu, müzikal bir arkadaşımla şarap+ peynir olayı sonrası tam milongayı ekeceğimi zannettiğim bir esnada-saat 12 suları-Mekan milongasına geçtim. Milongada tanıdık gördüğüm ilk sima olarak Ahmet'in masasına geçtim ve keyifli tandalarda oranın dansçılarından-şu an ismini hatırlaamıyorum- iyi bir milongueroyla ve Çağatay'la bir kaç tanda dans edip geceyi sonlandırdım.
Aslında cortinalardan birine bayılmıştım ama sonradan nereye yazdığımı bulamadığımdan parçayı bir daha dinleyemedim ve acı içinde yaşamımı sürdürüyorum...Belki gecenin Dj'i Volkan Yönet'e sorar öğrenirim çok yakın bir zamanda ve bu acım mutlulukla yer değiştirir...Çabam bu en azından!
Çarşamda Günü, 333 milongasında aldım soluğu. Vanessa'nın doğumgününün kutlandığı gecede, çok esprili bir doğumgünü dansı, pastası, Serhat'ın koskoca bir demet mis kokulu çiçek hediyesi ana damgasını vururken, Ramo Go Go'nun harika tandalarıyla, ben de en derinden haz dolu dans deneyimlerime, Celil'le, Doruk'la, Aziz Abi'yle, Gökhan Abi'yle, Özgür'le bir kaç yeni tanıştığım milongueroyla tamamladım. Gecenin sonunda ise Çiğdem, Özgür, Vanessa, Serhat'la uzun bir sohbet olayına girmiştik ki, akabinde de Ceren'le yaşama dair bir sohbet ritüelini evlerimize dağılma anına kadar paylaştık. Gerçekten dostluklarda birbirini derinden anlamak ve algılamak o kadar hoş ve kalbi okşayan bir şey ki, bu anlamda umuyorum hepimzi şanslı oluruz. Ben öyle varsayıyorum kendimi çünkü!
Perşembe Günü, durmak yok yola devam dedim ve geç başlayan Point milongasına katıldım. Yüksel'in Dj liğini yaptığı gecede yine hoş bir atmosfer ve keyifli bir ambiyans vardı. Sevdiğim milonguerolardan Celil'le, Aziz Abi'yle, Yüksel'le, Eray'la en güzel tandalarda bol milonga parçalı enerjilerle süsledim. Hoş bir geceyi, yine keyif tavan bir şekilde tamamlayıp evime koştum.
Cuma  ve Cumartesi Günleri  Galata'daki Noa milongasına katıldım. Milongada Türkan Hoca'nın 3 yakışıklı milonguero ve eğitmen  Ali Alper, Hakan ve Oğulcan'la olan gösterilerinin yanı sıra Daniel Nacucchio, Cristina Valeria Sosa'nın performanslarını izlediğim  festival tadında bir haftasonu milongası geçirdim orada. Bir de, elbette değerli dostum Evrim Kıvançer'in Chique markasının  ilk kez  tanıtımını gördük burada. O yüzden orada olmamam olanak dışıydı. Zaten gitmesem de Evrim vururdu beni yüzde yüz ve dans hayatım o an itibariyke sonlanırdı. Korkumdan ful haftasonumu oraya ayırdım ve hiç pişman olmadım şükürler olsun! :-))
Dolayısıyla Cuma Günü, Evrim'ciğimin doğumgünüm için  sırf o rengi seviyorum diye arayıp bulduğu ve hazırladığı şarap rengi -tangoda en çok sevdiğim renktir; bolca üzüm suyuyla yıkandığımdan olsa gerek..;-)- en sevdiğim elbisem haline gelen Chique marka elbisemi  giyindim. Bu arada bu markaya ait bir tasarımı, ilk kez ben üstümde taşıdığım için onur duymuştum bir ay kadar önce.Yine bu muhteşem elbiseyi üstümde taşıyarak, onur duygularımı  kat kat arttırdım...;-)
Gecenin müziklerini Halil arkadaşımız yaparken, keyifli tandalar Mehmet Sinan'la-çok beğendiğim ve rahat dans ettiğim bir dansçıdır kendisi. Kişiliği ise bence bu camiada hep olmasını arzu ettiğimiz bir yapıda bana göre. Sıcak, güler yüzlü ve samimi..-Ogün'le -kritik uzmanımızdır kendisi..:)- Hakan'la-gerçekten çok iyi bir dansçıdır-, oranın çok yetenekli bulduğum ve daha lise öğrencisi olup , harika dans eden asistanı-yine ismini şu an unuttum inanılmaz...Hep bana "Ebru Abla nasılsın, iyi misin" der..Çok tatlı, kıvır kıvır saçlı, genç bir milonguero-Aziz Abi ve bir çok milongueroyla gerçekleşti. Gecenin ortasında ise Türkan Hoca'nın, kendisiyle çalışmaktan çok mutluluk duyduklarını ve çok şey öğrendiklerini  harika bir şekildeifade eden Ali Alper'le, Hakan Ayaklı'yla ve oğlu Oğulcan'la olan danslarını çok  keyifle izledik.
Ali Alper'in sunumda devrim yarattığı bir ana şahit olduk bir de...Kime benzettim hiç söylemiyorum... Anlayan  bir güzel anladı....:)))
Dolayısıyla bu keyifli gece, harika bir Chique standı kutlaması ve tatlı yorgun hissiyatımdan olsa gerek şu cümleler aklıma geldi bir gün sonrasında. O da şuydu,
"Dün gerçekten çok hoş bir büyü hissettim katıldığım Noa milongasinda. Birincisi çok değerli bir tango eğitmeninin üç yakışıklı milongueroyla ve elbette tango eğitmeniyle danslarıni- ki biri oğluydu- izleme şansı yakaladım ve birlikte çalıştığı insanlara ne hoş bir etki, saygı, sevgi bıraktığını gözlemledim. Gerçekten bu değeri görmek etkileyiciydi benim için. Mutlu oldum.
İkincisi değerli dostum Evrim'in yeni oluşturduğu markasını tanıttığı muhteşem standı vardı kuşkusuz. Hepsi eşsiz, hepsi özel, hepsi rengarenk ve paralanmayan tango kostümleri... Hani şu içinde uctugumuz, yüzdügümüz dünyanın ufak araçları, süsleri, pırıltıları...
Bir de Chique'nin hazırlanan ilk elbisesini, şahsen giymenin mutluluğunu yaşadım dün gece. Doğumgünümle, yeni yaşımla gelen en eşsiz renk. Elbette şarap rengi...Bayılmıstim!♥♥
Dolayısıyla güzelliklerle başladığım bu yepyeni, cıvıl cıvıl günde, yine bir Galata büyüsü yüreğimde ve güzelliklerle dolu bir Noa milongasi içimde gülümsuyorum. .
O halde haydi, yine tüm muhteşem danslara ve anlara, o tüm özel insanlarla, dostlarla akalım bugün de...
Bu arada Alper sunum tekniklerini bir hayli geliştirmiş., onu da gözlemledim!"

Tangoda emeğe, kaliteye, çalışmaya ve saygıya, seygiye olan değeri gerçekten önemsiyorum. O yüzden,  bu cümlelerimi tekrar paylaşmak istedim...
Cumartesi Günü, yine adres Galata'ydı. Hep Evrim'den korkumdan..:-))
Bu kez bir martı olamadım ama bir Hazerfen oldum sanırım...Uçtum; tüm İstanbul ve dünya semalarında uçtum da uçtum çünkü...
Gecenin Dj'i Volkan  Tanyeli arkadaşımız gerçekten çok hoş tandalarla anı bir hoş tınıyla yakalamamızı sağladı, sağolsun. Kendisiyle başladığım dans serüvenim-bu arada camiada en soft enerjisi olan milonguerolardan, eğitmenlerden biri olup, müzikalitesi de kuşkusuz harikadır-, Mehmet Sinan'la, o süper asistan genç mlongueroyla, Contact Tango'dan şu an ismini hatırlayamadığım bir iyi milongueroyla Kenan'la ve bir çok müthiş dostla devam etti. En son tandayı ise Eskişehir'den ilk kez dans ettiğim ve çok iyi bir dansçı olan Murat'la tamamladım. Gerçekten harikaydı! La Cumparsita'yı duymadan milongadan ayrılmak bize haram, onu bilir, onu söylerim.
 Elbette gece bitmeden önce de  harika bir tango gösterisi izlemiştik,   Mundial şampiyonları olan, Daniel ve Christina'dan...  Orjinal adım ve süslemeleriyle özgün bir stil yakalamaları, sıcacık bir enerji  yaymaları, esprili hareketleri ve elbette hızlı hareketleriyle çok beğenimi kazandılar. 
Kadın dansçılarda biraz daha soft bir enerji beni daha bir etkiler ama Christina'nın kendine göre özgün stili sanırım aralarındaki dansın dinamizmini çok daha arttırmış. Sonuçta herkes bir  dönemin Gerardin ve Javier ' inin softluğunu bilir ama bu da farklı bir stildir  kuşkusuz. Zaten artık partner de değiller...
 Her şey değişir ve değişiktir evrende; partnerler, enerjiler, hareketler, paylaşımlar..Farklı ve özgün stiller, yapılar kendilerini yansıttıkları sürece etkileyicidir. Dolayısıyla Daniel ve Christina'nın birbirleriyle olan uyumları ve mutlu, tutku dolu enerjileri çok hoştu. İyi ki izledim şovlarını, iyi ki katıldım  milongaya diye düşündüm.
Gece üç sularında bitti ve Yeşimle Taksim'e yürürken,  bir gün önceki gibi Revan Pub'da sabaha kadar 'yaşama dair' sohbet etmeme kararı  alıp, uyumayı tercih ettik. Yoksa ikimiz de sohbet etme potansiyelini hissettik içimiz de, tüm uykusuzluğumuza rağmen. Cidden deliyiz yaa...
Pazar Günü ise, yine çok geç bir kahvaltıyla güne başladım ve her zamanki Ortaköy'de kahve, gazete keyfimin ardından, akşamüstü saatelerinde Ponte'me ulaştım. Hava henüz kararmamış olduğundan muhteşem ay manzarası muhteşem bir ambiyans sağlamıştı. Dolayısıyla hemen terasa çıkıp, bir kaç fotoğraf çekerek bu güzelliğe tekrar tekrar bakabilme şansımı oluşturdum..Ohh!
İlk gelenlerden olduğum için, gecenin ilk tandası Ariel Ramirez tandasını dinliyordum ki, önümdeki muhteşem görünümlü ve çok lezzetli peynirlerden oluşan  peynir tabağımla, şarabımı kupaj yaparken sanırım hepsinin içinde eridim ve tüm tadın  lezzeti ve buğusuyla buharlaştım. Benim için o müzik notlarıyla gelen, tatsal tamamlanma hissi gerçekten muhteşemdi diyebilirim. Olağanüstü anlardan sadece biri...
Dolayısıyla gece muhteşem başlayarak Ayşe Hm'nın güzel tandalarıyla sürdü.
 Almanya'dan gelen Süer hocanın öğrencileriyle de ful dolu olan milongada masamızı 3 harika kadın-Özden, Elmira, Yeşim- ve bir Fransız milongueromuzla birlikte Alman misafirlerle paylaştık. Yine peynirlerin, çikolataların, yemeklerin, şarapların, komik sohbetlerin, bol fotoğraf seremonilerinin ve şahane dansların içinde yüzdük saatlerce kulaç kulaç. 
Elbette yüksek irtifa kaptan pilotlarımdan Mehmet Cemal, Rafael, bir kaç Alman, bir Lüksemburglu milonguero, Yalçın ve Murat'la tüm harika danslarla kalbimi ve ruhumu anın büyüsüne teslim ettim yine. . Hepsi harikaydı, hepsi manalıydı. Hele tangoya aşık bir insan için her güzel şry,  dans aşkın kendisi oluyor. Nitekim birkaç gün önce de yine Facebook'ta-24 saat online olan tek insanımdır- şunu paylaşmıştım;
"Aslında sözün özü şu;
tangoya ve müziğe aşığım. Arada bunu yoğun paylaştığım insanlara da aşık oluyorum tabii, aynı yaşam ve yaşamın içindeki insanlarda olduğu gibi...
Sanırım sonsuz aşk da bu;
yaşam, müzik, öz, tango ve içindeki insanlar.."

Tangoya aşığım dediğimde, bunu ifade ediyorum işte.
Dolayısıyla tangodolu bir hafta geldi; muhteşem anlarla,olağanüstü danslarla ve sohbetlerle dopdolu yaşandı ve bitti. Yerini yine sıradışı bir haftaya bırakmış olmalı ki, haftanın ilk gününe muhteşem güneşli bir havayla merhaba dedim. Tüm umutlar, coşkular içimde, anın getirdiği tüm güzelliklere, tüm en güzelinden gelen paylaşımlara sonuna kadar hazırım. Harika bir hafta geçirelim dostlarım ve birbirimizi sevgiyle selamlayalım...:-)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder