7 Nisan 2014 Pazartesi

Haftanın milongalarında beşi bir yerde tadında coşkulu bir his hakimdi...:-)
Pazartesi ve Salı günleri hala seçim sonuçlarına kilitlenmiş olduğumdan dans moodum bir kuş olup uçmuştu, pır pır pır sesleriyle  kulaklarımda çınlayan kanat hareketlerini iz olarak bırakmıştı adeta...
 Dolayısıyla Pazartesi tam bir ev keyfi, Salı ise şarap, peynir ve müzik tutkunu bir arkadaşımla dibine kadarak içerek günü ve geceyi tamamladım. Tartışmasız muhteşem geldi bu şarap partisi...
 Ertesi günü, enteresandır süper uyandım diyebilim. Tüm süreç, iş ve hayat stresi üzerimden akıp gitmişti adeta. Dolayısıyla  iyice dinlenmiş olduğumdan ve ruhen arınmış bir şekilde Çarşamba günümü şahane bir 333 milongasıyla süsledim. Üç doğumgününün hakim olduğu milongada, Metin, Recep ve Dans İnsan'nın pastalarını yiye yiye bitiremedi dansseverler. Bir de, tüm milongueralar yoğun bir çaba harcadı bu üç milongueronun  doğumgünü dansında, hepsine yetişebilmek adına. Hatta bazı milonguerolar bile atıldı sürece yardımcı olmak için sanırım...:-)
Bir süredir gidemediğim için de, çok özlediğim bu dinamik, renkli ambiyansın içinde sıcacık dostlarımla süregelen sohbetler, danslar ve anda kopma seansları kalbimi yine çok tatlı bir huzurla, dingin ve keyifli bir esintiyle sarmaladı. Şu an bile keyfi içimde..
Gece boyunca yurdumun en iyi milonguerolarının ve milongueraların başlarında gelen çok sayıda dostumla anın içinde damla damla dansın, tangodaki coşkunun  içine aktık. Bu güzel danslarımızda, kuşkusuz Eşref, Yalçın, Özgür, Recep, Metin, Ahmet, Aziz Abi ile bir çok ismini hatırlayamadığım milonguero dostumun yanı sıra 'lead'iyle her defasında 'connection'da maksimumu yakaladığımız, harika leader ve follower arkadaşım Ceren'ciğim ve benim de yakın lead'e biraz da olsa yaklaşabildiğim ve kendisini  ilk kez yakın lead ettiğim değerli arkadaşım Evrim'ciğim vardı. Valla lead de, follow da  yapacaksan, yakın tutuşla yapacaksın onu bilir onu söylerim. Tangoda, 'connection' asıl yakın tutuşla var oluyor ve en derin yoğunluğuyla hissediliyor çünkü. O  etkili 'abrazo'nun büyüsünü bir kez aldı mı insan, tamamiyle bu dansa bağımlı oluyor.
 Hala, bazen  zaman zaman düşünürüm, nasıl olmuş da ilk öğretilen şekil açık dans olmuş yurdumda tangonun diye. 'Connection'un görülmediği, figürlerin ise oturmadığı, saçmasapan bir dans çıkıyor ortaya bazen. Danstaki bütünlük için, hareketlerde yetkinlik, müzikalitede hassasiyet ve birliktelikteki uyum şart bana göre. O zaman enerji dans edeni de, oları izleyeni de, o sinerjinin içinde olup hem izleyen, hem de dans eden başka çiftleri de inanılmaz bir enerjiyle içine alıyor çünkü. Bu da,  tangonun hepimizin içine sinen o eşsiz ifadesini oluştur muyor mu zaten..
Yine kendimi tutamayıp ansal felsefecilik ve duygusal kopuş kısmına yoğunlaştım, mazur görünüz. Sonu yok bu işlerin, hislerin, dans aşkının işte, ne yapayım. En azından beni böyle çok derinden etkiliyor yaşadıklarım ve onlardan öğrendiklerim. Sonsuz bir yolculuk hissiyatı tüm benliğimde süzülüyorum dansın içine. Bu yolculuğu sağlayan en büyük güç de müzik kuşkusuz. Dolayısıylai  gecenin Dj'i  Tina'nın müziklerini yaptığı gecede, sanırım hepimiz eğlendik. Keyifli tandalarla coştuk. Bu arada Tina,  benim yolluk tutturup da, bu isteğimi yerine getirmeyerek, son parçayı çalmayan tek Dj olarak tarihe geçti bilesiniz.. Kadın laptop' u kapattı ve kaçtı yahu. Yoksa belki de baş edemeyecekti talepler yüzünden. Bir değil iki, iki değil 3 tanda ister bu deli insanlar diye...Herkes kendi için en doğru seçimi yapar ne de olsa. Saygım sonsuz...:-)
Gecenin sonunu ise, geleneksel milonga sonrası seansımız olan 'hayata dair deneyimler ve akış' konulu sohbetimizi, değerli arkadaşım Çigdem'le ve artık koltuk değneklerini atarak tamamiyle iyileşmesinden memnuniyet duyduğum arkadaşım Özgür'le tamamladık. Bu kez hiçbirimiz, Dj'lik yapmayarak koşarak uyumaya kaçtık.
Perşembe Günü ,Point milongasına gittim. Bu arada festival milongaları da yalan oldu. Hiçbirine katılamadım. Mesafe uzaklaştıkça bendeki tembellik potansiyeli ciddi oranda artar zira. Ne yapalım, gidenler memnun olsun, yapanlar ise  hep festival organize etsin dileyelim.
 Milonga öncesinde, değerli dostum Evrim'le muhteşem bir Solera akşamı ve sohbetiyle yaşamsal yoğunluklar üzerine derin bir yolculuk yaparak dansa hazırlanmıştık elbette.Bu sohbetsel paylaşım da olmadan dansta ve yaşamda kopmak mümkün mü...Benim için kesinlikle değil!
 Gece yine - hep böyle diyorum diye kızabilirsiniz ama- benim için  harikaydı diyebilirim. Süper dansçı arkadaşlarım, Ferhat, Erkut, Ertuğrul ve daha bir çoklarıyla tüm tandasal yolculuklarda %99 oranında koptum.  Pistteki rahat akış ve aşırı olmayan, ama hoş bir kalabalığı oluşturan kitle de,  gecedeki güzel ambiyansı tamamladı. Dolayısıyla, huzurlu, rahat ve çok keyifli danslarla bütünleştiğim bir şekilde evime ulaştım. Bir milonga başka ne vermeli ki insana...Rahatlık, huzur, güzel, keyifli danslar, hoş ambiyans, güzel hizmet,  sıcaklık, kalite. Bir çok sayıda, böyle  hoş milongalara sahip olmamız da, gerçekten İstanbul'umuzun seçkin dokusuyla oluşan bir şans yadsınamaz..
Cuma Günü , Tangoz milongasına geçtim. Bu kez Aycan'ın doğumgünü vardı. Yahu her hafta da birinin doğumgünü oluyor orada pes...:) Bir Aya, bir Aycan.. Haftaya da Aysun, ya da Ay li birinin mi olacak bilinmez. Dolayısıyla yine sıcacık, huzurlu ve rahat bir milonga keyfi daha yaşadık. Yine muhteşem connectionlu danslar, Ertuğrul'la, Celil'le-henüz hala yoga hocam olamadı kendisi çünkü piyasalar hala altüst diyebilirim...-, Aycan'la , Özhan'la-aynı zamanda gecenin DJ'i olarak harika tandalar hediye etti bize sağolsun-, Erkut'la peşpeşe geldi. Kuskusuz Aslı'yı lead etme hevesim de dahildi bu dansların içine.  Dolayısıyla huzurlu bir dans serüveninin tınısı kulağımda, evimin yolunu tuttum. En derin rüyalarımla yine buluştum.
Cumartesi Günü vazgeçemediğim, Martı Otel milongasına koşa koşa geçtim. Yine leziz bir ambiyans, şık görüntüsüyle dopdolu  tadı, tuzuyla ve çok güzel insanlarıyla karşılandığım çok keyifli bir milonga geçirdim.  Dj koltuğunda, Aydoğan Arkis'in çok beğendiğim cortinaları ve güzel tandalarıyla, ful kopuşlu dans ve connection deneyimlerime ulaştım  Sanırım bu yetiyi kaybetmek demek- yani yaşamdan haz alma, anın büyüsüyle, müziğin tınısıyla, dansın müthiş uyumuyla ve dinamizmiyle kopma yetisini- yaşamın içinde ölü gibi olmakla ya da bitkisel hayata geçer gibi  yaşamakla eşdeğer benim için. Evet öyle çünkü belki de 'joy' haz dediğimiz şey yaşamlarımızdaki en muhteşem imzamız. Hepimizin birer aşk, 'love' olduğumuzu düşününce hele...Bu konu uzar da uzar ve sonunu bulamayız...Susmak en doğru aksiyon olur şimdilik. O kunu için ayrıca  bir zaman ayırıp, dileyen arkadaşımla uzun uzun sohbet ederiz...
Dolayısıylai Erdem'in, Müge'nin, Bilgen'in harika ev sahipliğiyle, bir güzel Cumartesi akşamını daha doyasıya yaşadık. Sağolsunlar kaliteli, kalıcı, oturmuş, harika bir milonga kazandırdılar yurduma. Çabasız, emeksiz, özverisiz, istikrarsız hiçbir şey olmuyor bu hayatta ve bunları eğlence ritüeliyle birleştirmek ise,  belki de yaşamın kendisi demek oluyor bazen..:-)
Eğlenmek demişken, geçenlerde aklıma bir şey geldi ve yazısal  ifade ettim facebook'ta yine. Bu da enteresan ya, diyelim yürüyorum bin tane cümle aklıma geliveriyor, şaka gibi. Kimini paylaşıyorum, kimini daha olgunlaşsın diye bekletiyorum. Çünkü hepsini paylaşsam, sürekli yazmam lazım nonstop, bu da komik ya  O zaman yazmama ve bekleme hakkımı kullanıyorum işte. Nadiren bekleyebilme potansiyelim olsa da!
Sonuç olarak, aklıma gelen şuydu;
"Hani eğlence boş olduğunda yüzeyde kalır, sessiz soluksuz bir tını gibi o anın ardından siliniverir ya. İnsana pek de bir şey vermez özünde, ama içinde derinlik olan eğlence, elbette başkadır. Derinlik, idrakla gelir çünkü. İdrak acı ve hazla harmanlanır. 
Mutluluk asla yüzeyde değildir. Tüm acı, tatlı, karmaşık, basit, sıradışı, enteresan, manalı, manasız süreçlerin ardından gelen coşkudur, huzurdur, dokudur, hazdır, lezzettir..."
Bazen yurdumun topraklarında, mutlu olmaktan, keyif almaktan, birbirini sevmekten, birbirine dokunmaktan,  aşkın içinde yüzmekten, tüm kalbiyle açık olmaktan, gerçek bağlılıklardan, derinliklerden, dostluklardan korkan insanlar görüyorum. Oysa bunlar yaşanmadan, hayattaki bu eşsiz anlar paylaşılmadan yaşam nasıl bir yaşam ki ya da yaşamak ne oranda yaşamak, hissetmek, duyumsama ki... Her şey  o kadar sığlarda olur ki, mutsuz olur insan. Toplumdaki doyumsuzluğun, huzursuzluğun ve stresin sebebi belki de bu, kendini ful konsantre anıni yaşamın içine bırakamama ve tüm ruhuyla orada olamama, paylaşamama belki de. Ama bunu yapmayı seçtiğimiz her an dönüşüyoruz ve yükseliyoruz sanırım.
Dolayısıyla hepimizin birer martı olarak, en yüksek irtifalarla buluştuğuımuz gecede kaptan pilotlarımdan, Celil, Ertuğrul, Erdem, Eray ile  bir çok değerli dost bana eşlik ettiler sağolsunlar.
 Uçamayınca nedense bir huzursuzluk kaplar içimi. Sanki kanatlarım, gerekli işlevini yerine getirmez gibi bir sıkıntıi mutsuzluk hali. Potansiyel içte erir, gider gibi bir his. O yüzden hep uçmak isterim ve  ifade ne özel bir şeydir. Enerjimizin yansıma şekli ve  ifaden ise tüm evrenle ve yaşamlarla buluşmanda bir o kadar da önemlidir çünkü. Spiritüel bir akımın içindeyim bu kez de Hafta boyunca bin adet, rengarenk  rüyanın etkisinden olsa gerek diye düşünüyorum...
Pazar Günü geç başlayan ve sonlalan leziz bir kahvaltıyla başlayan günü, eşsiz bir deniz esintisi, tüm baharı doyasıya kavuştuğum Yıldız Parkı semasıyla doldurup, akşamını  Ponte'nin müthiş ambiyansıyla tamamladım. 
Yine muhteşem bir geceydi benim için. (Bu cümleyi her defasında söylemeyeceğim diyorum ama olmuyor, yapamıyorum. Çünkü yine çok güzel anlar yaşadım ve hoş duyguları paylaştım tüm değerli dostlarımla...)
Ayşe Hm'ın bizim için hazırladığı masada, süper komik, espri, ve sohbet gurusu arkadaşım Yeşim, yine sohbet, connection, dinamizm ve paylaşım gurusu arkadaşım Hakkı,  Sn Salsa Hocam-yeni oldu- Ertuğrul, o da bir çok dostum gibi çılgın bir kova olan Aysun ve yılların ve  tüm ülkelerin milongerosu olan Cem Abi vardı. Kuşkusuz oranın en sevdiğim milonguerolarından, genç ve yetenekli dostum Mehmet Cemal de. Kendisiyle yine dört tanda uçarak dans ettiğimiz yetmedi, sonradan da, yine süper bir tandayla benim fiziksel olarak da uçtuğum bir dansla bitirdik. Boynuna atlayacaktım neredeyse uçtuktan sonra, zor tuttum kendimi. Bu milongueralar yani hepimiz enteresanız; uçtukça daha da uçucu hale geliyoruz ve mutluluk tavan yapıyor.
Yine Sn Salsa hocamla, En yüksek irtifa pilotumla, en harika tandalarla,  güzel yoğun dans aşkını birlikte paylaştık ve coştuk.
Gerçekten çok uyumla ve büyük bir keyifle dans ettiğiniz insanları bulmak büyük bir şans. O kadar eşsiz bir yolculuk ki çünkü bu danssal uyum, muzik ve adımlar, hareketler bütünü ve bunula anın içinde yol almak. Yaşayan çok iyi biliyor, yaşamayansa mutlaka yaşamalı diyorum. 
Dolayısıyla, haftam beş muhteşem milongayla tamamlandı.
 Bu yepyeni haftama ise, bol umutlarla başladım. Yurdum ve içindeki, dışındaki  tüm insanlar için en iyiyi, güzeli yaşayacağımız günler diliyorum.
Niyetlerimiz, tüm yaşamımızın tohumları olduğuna göre, 
en güzel ağaçlarımızı oluşturup, dallarımızı birbirimize sıkıca kenetleyelim ve muhteşem ürünlerimizle, yapraklarımızla bu koskoca evreni ve küçücük dünyamzı bir güzel kucaklayalım dostlarım...:-)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder