19 Ekim 2015 Pazartesi

Uzun bir gecenin ardından çok geç bir kahvaltıyla güne başladım. Sevgiyle yaşadığımız dakikaların, saatlerin, tangonun eşsizliğinin, dün gece paylaştığımız müziğin enerjisi hala üzerimdeydi ve gün boyu gülümsettiler beni. Yaşadığımız anların büyüsünü arttıran şey, içimizde yarattığı güzel duygular ve böylece yaşamımız boyunca en güzelleri hafızalarımızdan silinmiyor. Sevdiğimiz her şey içimizde tekrar tekrar farklı normlarda filizleniyor, yeşeriyor. Yapmayı sevdiğimiz şeyleri ya da sevdiğiniz insanları düşündüğünüzde, hepsi başta algımızda değişirler, içimizde sıcacık hisler oluştururlar ve dönüşüm geçirirler, ardından bizleri de kapsayarak yörüngelerine alıp dönüşümlerine dahil ederler. Bizler de böylelikle sevdiklerimizle daima değişiriz.
Evrenimizde her şeyin bir yörüngesi ve çekim gücü var. Yani bu manada hepimiz birer mıknatısız ve yaşamımıza, varlığımıza etki edenleri, mucizeleri ve unik, farklı insanları çekiyoruz. Tango, yaptğımız aktiviteler, bazılarımıza göre deniz ve denize ait çok şey, dostlarımız, aşk ilişkilerimiz, ailelerimiz, iş hayatımız, eğitimlerimiz, seyahatlerimiz, bulunduğumuz, konumlandığımız yerler, nefesimizin kesildiği, merak duyduğumuz coğrafyalar, içsel sesimiz, empati potansiyellerimiz, birbirimizi sevme ya da sevmeme hallerimiz asla boşuna ya da nedensiz değil, hepsi bir çekim faktörünün ürünü ve hepsinin çok mühim misyonları ve akışları var. Dolayısıyla dostlarımızla, yenilendiğimiz, geliştiğimiz, mutlu olduğumuz yerlerde ve bazılarımız için milonga ortamlarındaki rondalarda, bütünlük dolu danslarımızda yaşama dair farklı nüanslara geçtiğimiz aşikar. Her birimizin yaşadığımız anlara yüklediği ya da o anlarda hissettiği şeyler bambaşka olsa da, kendi yaşamlarımızın bizleri olgunlaştırdığı kesin. Elbette istisna teşkil eden ve olgunluğun yanına bile yaklaşamayan insanlar var. Dilerim hiçbirimiz o konumda olmayız ve daima ilerler, kendimizi tüm yanlarımızla, renklerimizle keşfederiz. Olgunluk kendini tanımakla ve yargılamamakla mümkün başta. Sonrasında başkalarını da tanıma arzusu kazanabiliyor, yargılamak yerine anlama ve onları olumlu anlamda merak etme potansiyeline erişiyoruz ve nihayetinde de sevebiliyoruz. Açıklık sevmek için ön şart. Değişerek, gelişiyoruz ve sevgi bizi daima yeniliyor, yeniden oluşturuyor, ruhlarımızı birleştiriyor ve kalplerimizin ritmleri bizleri farklı boyutlara ulaştırıyor.
Severek yaptığımız şeyler elbette bizim için doğrudur. Her şeyi en manalı hale getiren şeydir sevgi çünkü. Örneğin ben tangoyu çok seviyorum. Sevmesem hafta boyunca kendime gelemezdim. Ne mutlu ki tüm içsel duygularımı yaşayabildiğim ve ruhumu iyileştirdiğim bir dünya sunuyor. İfade edebilme özgürlüğü insanı iyileştirir ve ruhsal açıdan huzura kavuşturur. İfade edememekse insanı mahveder. Bu nedenle nerede rahat kendimizi ifade edebiliyorsak, oralara akışlarımızı yoğunlaştırmak şart.  İfadelerimizle bizler, biz oluyoruz ve tango bunun tüm derinliklerini yaşamak, hissetmek, duyumsamak, deneyimlemek için şahane bir yol!
Haftam yine çok güzel milongalarla, coşku dolu paylaşımlarla geçti. Açılışı Perşembe Point'le yaptım. Harika bir kalabalık içinde, çok kaliteli danslarla ve DJ Ralph'in hoş tandalarıyla geceyi tüm sevdiğim dostlarımla tamamladım.
Cuma Günü Milongahane çok güzeldi. Öncesinde Neşe'lerle karşılaşmak ve harika sohbetlere akmak da milonga enerjimi yükseltti.
Gece yine çok keyifliydi, rahat koltuklara gömülürken Dj Ramo Gogo'nun güzel tandalarıyla oradaki tüm danskolik dostlarımla dans ettim. Pugliese tandasında ise dans edecek partner tam bulamamış ve ağlamaklı olmuştum ki Aydın halimi gördü acıdı ve benimle dans ederek hayatımı kurtardı. Kahraman milonguerolara ihtiyacımız hep çok fazla var bu alemde! ;)
Cumartesi Günü ise Ponte'de Minicik Maraton etkinliğimizde tatlı ortağım Hakkı'cığımla ve Ayşe'ciğimizin muhteşem varlığıyla renkli, huzur dolu bir gece yaşadık. Dj koltuğunu üstlendiğimiz gecede sevdiğimiz tandaları sıraladık, cortinalarda başta kendimiz koptuk ve bazı tandalarda dayanamayarak kendimizi pistte bulduk. Harika dostlarımız da bizimleydi, hasta olup gelemeyen ve bu duruma üzülenler ya da yurtdışında bize katılamayanlar da oldu ama bize yine de tatlı enerjilerini yolladılar ve neşemizi arttırdılar. Sağolsunlar, varolsunlar her daim enerjimi arttırıyorlar. Onlarsız hayatım çok boş olurmuş!
Dj koltuğunda olmanın en hoş yanına gelirsem, dilediğin parçaları sıralayabilme özgürlüğü oluyor ve "mıymıy" bulduğun hiçbir tandayı elbette listende barındırmıyorsun. Dilediğinde sıradışı tandalar ya da nuevo elektronikler de çalabiliyor, milongalarda farklı orkestralar seçebiliyor ve cortinalarda sınırsızlığa erişebiliyorsun. "Dos Ufos" bu manada benim için çok keyifli bir paylaşım yolu oldu, hoş o gün "Dost Ufos"tuk, Ayşe'ciğimiz de bizimleydi ama tandalarımıza devam etmemiz konusunda ısrar etti.. Başta müziği paylaşabildiğimiz için şanslıyız. Her şey öncelikle paylaşım ve sevgi için. Sonrası da renkli nüanslara doğru yolculuklar mutlak gerçeklik oluyor...
Dilerim çok sayıda, bambaşka stillerde Dj' ler de camiamızda soluk bulur. Geçmişten günümüze kadar bir çok genç arkadaşa bu konuda destek olmaya çalışmış, yaptıkları çalışmaları zevkle desteklemiş ve onların bir çoğunu oldukça başarılı bulmuşumdur. Aynılıktan kesinlikle haz etmediğim için, farklılıklara ve orjinalliklere ilgi, heves ve çok heyecan duyuyorum. İçimdeki güçlü motivasyon bu yüksek ritmlilik ve renklilikten geliyor. Orası yaratılıcığın merkezi benim için zira!
 Genç, yeni dansçıları da elimden geldiğince desteklerim. Başarılı olanlar da genelde içlerindeki tutku ve aşk potansiyeli ile azim, emek ve çalışma gücü sayesinde başarılı oluyorlar. Yaratıcılık da eklenince her şey pek bir kaliteli akışta oluyor.
Yaratıcılık neşeyle, coşkuyla, merakla, tutkuyla  gelen bir şey. Hiçbir yaratıcılığına yükselebilmiş  kişi sıkıntılı sıkıntılı çalışamaz. İç çocuğunu okşaması, onu canlandırması, eğlendirmesi şarttır. Bu nedenle sınırlı kategoriler hevesleri ve bir çok insanın yaratıcılığını da küt diye düşürür. Yeni nesil tangoseverler gümbür gümbür ve tüm özgünlükleriyle camiamıza katılsın istiyorum. Hem sıradışı, harika, renkli DJ'ler, hem muazzam dansçılar, hem olağanüstü orkestralar, gelişim odaklı eğitmenler ve mükemmele kilitlenmiş, kalite düşkünü organizatörler sayıca daha da çok artsın. Türkiye'mizde tangoya, sanata, müziğe dair her şey kat kat gelişsin ve bu konuda gururumuz da yükselsin!
Pazar Günü'ne gelince,  Pink Martini konseriyle günümü süsleyerek haftayı bitirdim. Elbette konser muhteşemdi ve "U Plavu Zoru" parçasında beni yine kendimden geçirdiler.
Ne muhteşem bir ekip Pink Martini. Hiçbir konserini kaçıramıyorum ve Volswagen  Arena da konser salonu için bir şahasere dönüşmüş. Yeme içme için konumlanmış Cafe'ler ve Restaurantlar da çok hoşuma gitti. Özdenciğimle yemeklerini tadımladık ve konsere bu dopingle geçip, coştuk. Ne mutlu bize!
Bir haftam daha, çok gri, huzursuz, acı yoğunluluklu günlerin, terörün çirkin temaslarının ardından tangonun, sevdiklerimin ve dostlarımın da sayesinde neşeyle, pek bir güzelce ve benim için manası muazzam paylaşımlarla geçti. Dileğim bu haftamızın da hepimize rengarenk pırıltılar, güzel kazançlar, başarılı çalışmalar getirmesi yönünde...Elbette şahane danslar, muhteşem tandalar ve enerji yüklü, dopdolu milongalar da yaşayalım!

Günün sonunu Mevlana'nın bir sözüyle tamamlamak isterim. Der ki,
"Kim olduğunu bilmek istersen, kimleri sevdiğine bak.."

Kim olduğumuzu sevdiklerimizle daha da iyi bilelim o halde diyorum dostlarım ve
sizleri sevgiyle, saygıyla, coşkuyla ve neşeyle selamlıyorum...***

1 yorum:

  1. Sevgili Ebru'cum, İçten ve güzel komplimanların beni mahçup etti... Seninle dans etmek keyif ve onurdur. Cuma gecesi Milongahane'de Pugliese çalarken dans etmek için heyecanla fırsat yaratmaya çalışman benim için çoook cici ve sempatikti sadece...bilesin istedim...Çoooook sevgiyle kal :)

    YanıtlaSil