30 Ekim 2015 Cuma

Bambaşka keşifler, idraklar içinde bu dünyada olduğumuz aşikar. Bu sabah uyandığımda bir şeyden tekrar o kadar çok emin oldum ki,
Yıllarım geçmiş ve hala tangoya ilk andaki kadar aşığım, ilk adımlarımdaki kadar heyecanlı, ilk milonga hislerimdeki kadar kıpırtılıyım. Tangoda ilk yıllarımdan itibaren uçmayı öğrenmesem de, çünkü o zamanlar doğru adım atmaya, hareketleri doğru yapmaya odaklı oluyorsunuz ki dans edebilesiniz, bunun ötesine geçtikten sonra açıldığınız "abrazo"yla bütünlüğün uçusuz bucaksız yoğunluğuna ulaşıyorsunuz. Müziğe karşı gerçekten duyarlıysanız da gerçek manada bir trans ve uçuş yaşıyorsunuz. Gerçekten hayatımın belki de en büyük şansı bu. Çünkü bu uçuşu ne para, pul getirebilir, ne sonsuz zaferler, hedefler, istekler. Ruhun iç dinamiğinden, ansal merkezinden gelen bir büyü ve gerçeklik gibi.. Geçek manada bir ruhsal yolculuk ve aşkın merkezi gibi bunun hissi benim için. Sosyal dansın  içimdeki en büyük yankısı da bu!
En azından bu hayattan bir gün göçüp gittiğimde, her tangonun merkezinde, kalbinde uçtuğum anda sonsuzluğa ulaştığımı biliyorum,  çünkü sonuna kadar deneyimledim, tüm yoğunluklarıyla, duygularıyla... Bazı parçaları delice sevdim, bazı partnerlerimle en yüksek bulutlara eriştim, bazı dostlarımla sonsuzluklar içinde çok çok engin yolculuklar ettim, bazı milonga atmosferilerinde kalbimin ritmini ve sınırsızlığını dinledim. Yeri geldi hasta oldum ve tangoya gittim iyileştim; yeri geldi moralim bozuk oldu, tangoya gittim sevdiğim arkadaşlarımın enerjisi ve tüm danslarım beni mutlu etti; yeri geldi kafa dağıtmak, işten sıyrılmak istedim tangoya gittim özgürleştim, bazen keyifle flört ettim, yeri geldi tüm koşturmalardan yoruldum ve tangoda sadece dansa, müziğe ve üzüme kendimi teslim etmek istedim, ettim ve rahatladım. Tangoya her ruhumu hissettiğim, kalbimi, enerjimi ifade edebildiğim boyutuyla bir kez daha aşık oldum, sözcüklere yetmeyecek oranda tutku duydum ve delice,  tüm iliklerime kadar. sevdim tangoyu. Hatta sevmenin çok öte boyutlarına da uzun yıllar vasıtasıyla daha da net, yoğun ve bol idrakla ulaştım ve her adımımla daha da büyüdüm ve kendimi buldum bu dünyanın içinde, onu hissettim. 
Kuşkusuz herkesin her dünya içinde yaşadığı, hissettiği, algıladığı şeyler bambaşka. Sadece eğlence, iş, ya da hobi olarak görenler de olabilir tangoyu belki. Benim içinse tangoya asla sadece hobi denemez, çünkü insanın tüm yaşamını himayesine alır;  sadece iş kesinikle denemez çünkü kalp ruh sadece ticareti bilmez; sırf eğlence denemez çünkü binbir çeşit duyguyu tangoda yaşarsın, hüzün de duyarsın, delice coşku da, aşk da hissedersin, şefkat de, mutluluk da, adrenalin de yaşarsın. Sonsuz duygu hisseder ve duyumsarsın Yani aslında kendi kendime bu dünyada nasıl hafızalarda kalırdım diye sorduğumda, sosyal dünya içinde tango ve üzüm derdim. Elbette bireysel ya da çok yakın ilişkilerimde de bilenler denizin ve okyanusun hayatımda ne denli yoğun yer teşkil ettiğini bilirler. Her tür denizi yaşarım, yaşadım bu nedenle hayatın ne fırtınasından korkarım, ne dingin sularda sonsuza dek yaşamayı tercih ederim. Doğası olan, doğadan gelen, varolan şeyleri arzularım ve deneyimlerimle öğrenirim. Çünkü yaşam ve içindeki her şey benim için öğrenimdir. Tango da, çünkü ruhumun çıkmasına olanak sağlayan bir ifade, dil bu dans ve müzik.
Dün Cumhuriyetimizin 92. yılını büyük bir coşkuyla kutladık, çok çok sevdiğim, sıcacık bulduğum bir milongada. Son yıllarda almadığı kadar yara alan cumhuriyetimiz ve demokrasimiz adına kendi açımdan sayısız danslar ederek bu hürriyete borcumu ödemek istedim. Oldukça şanslı bir kişi olarak iyi bir aile içinde dünyaya gelebildiğim, Türkiye'de bir çok kadından farklı  ve Batılı normlarda yetiştirildiğim, yurdumda cumhuriyetin ve özgürlüklerin hepsinin vasıtasıyla kendi düşüncelerimi üretebildiğim, eğitim alabildiğim ve kendi memleketimde rahatça, özgürce tango yapabildiğim için ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'e her dansımla şükranlarımı ilettim. Ne büyük bir şey işte demokrasi, hürriyet, gelişim, gerçek medeni eğitim ve seçim özgürlüğümüz. Çünkü şu an tangoyu hayatımdan çıkarın, geriye belki yine çok şey kalır ama aynı ben olabilir miydim. Bu dünyaya bir anlamda ömrümü vermişim. Dolayısıyla Para Bailar'da muhteşem bir elektrik hissi, güzel süslemeler, bayraklar ve hoş bir kalabalık vardı. Dj Halil'in lezzetli tandalarıyla ettiğim tüm danslarımda translardan translara kapılırken,  Alper'in keyboard'ı ile operacı bir arkadaşın sesi eşliğinde canlı cortinalar dinlemek,  bale dansçısı bir kadının performansında sessel olarak yankısıyla özellikle Carmina Burana vurgusu ve Pelin ve Miguel çiftinin olağanüstü bulduğum üç parçalık performansı, inanılmaz  sıradışı, renkli ve bambaşka figürleri, oluşturdukları hisleri ile gece üçlere kadar muhteşem bir kutlama yaşadım. Yanımda beni gülmekten komaya sokan tatlı arkadaşlarım ve  ettiğim tüm çok güzel danslarım bugünümün ışıltısı oldu yine ve güne başlarken  böyle  coşkulu bir nefes alabildiğim için yine şükrettim, başta memleketime, çok sevdiğim şehrime ve sonra da cumhuriyetimize...
İlelebet sonsuza dek yaşasın, yaşatalım ve hep dansla, tangoyla, valsle, swingle, salsayla ve tüm dans çeşitleriyle, müzik eserleriyle, sanatla, bilimle, yaşamla ve bilgiyle, kültürle kutlayalım. Bizim nefesimiz 29 Ekim 1923 sayesinde var ve tüm damarlarımızda da bu bilgi net olaraka kalıcıdır. Ne mutlu bize ki, bunun değerini bilenlerdeniz ve bunu korumaya hayatımızı adamışız!
Aslında kutlamaların ilki de Portofino Larespark milongasında başlamıştı. Cumhuriyet Balosu niteliğindeki milongada son dakikada hangi milongaya gideceğim çelişkilerini içimde yaşasam da çok doğru bir tercih yapıp Larespark'a geçtim. İçeride ışıl ışıl, şahane bir atmosfer vardı ve Dj Mihran'ın Ata'mızın konuşmalarını kaydetmiş olduğu cortinaları ise beni derinden etkiledi. O kadar anlamlı, o kadar muhteşemdi ki...Bunu deneyimlediğim tüm olağanüstü danslarımla daha da güçlüce yaşamak ve güzel dostlarımla yine harika sohbetlere uzanmak, pistte Cumhuriyet Bayramı'na nezaketten şıklık yarışına girmiş tüm dansseverle aynı ortamı ve tangonun içimizde yarattığı olağanüstü coşkuyu yeniden doyasıya hissetmek nasıl mıydı....?
Tek kelimeyle muhteşem ve mana, coşku dolu bir geceydi!!
Salı Günü ise dolunay ritüeline mi gireyim milongaya mı gideyim derken yurdumun tüm nadide üzümleri bana enerji verdi ve soluğu La Cumparsita milongasında aldım. Yine hoş bir kalabalık içine süzülürken ve Dj İbrahim'in hoş tandalarıyla lezzetli danslara uzandık, Eşref'in minik doğumgünü dansında onun yeni yaş coşkusuna dahil olduk ve bolca dans ederek, çok iyi dans eden dansçıları zevkle izleyerek geceyi tamamladık. Orada da yine cumhuriyet alevi ve coşkusu doyasıya hissedildi. Hafta cumhuriyet haftasıydı malum! :-)
Ve sonra bugüne geldik. Birazdan Milongahane'ye geçip ne yaşadıklarımı bir kaç saate buraya aktaracağım ve dünü de tüm keyfiyle yaşadığım için şimdi aktarıyorum,
Benim için yine muhteşem bir geceydi, gece üçlere kadar doyasıya, çok kaliteli danslar ettim. Elbette beni uçuran son tanda Fulvio. Salamanca ve her zamanki gibi  ruhumu her daim yeniden canlandıran Pugliese tandası bir yana harika  dans hislerine ulaştım. Güzel hoş bir kalabalık içinde en başta huzur ve sevgi hissettim. Sonra iimdeki rahatlık tınıları eşliğinde  tandalar arası hoş geçişler...Sevdiğim dostlarımı gördüm, hoş sohbetlere ulaştım ve bir milongayı daha tüm coşkusunu hissederek anılarıma kazandırdım, ayaklarımı mahvettim ve bundan tuhaf bir  şekilde yine güçlü haz duydum. Hatta Bora'yla bir sohbetimize değinmek istiyorum. Dün tüm arkadaşlar sohbet ediyorduk dedi ki,
"Dansçılar dans ederken mutlular, etmezken mutsuz. Yani istedikleri şey çok basit aslında. Dans etmek ve güzel, kaliteli danslarla canlanmak...Oysa dünyada savaşlar var. Dansçılar savaşmaz işte..." vs
O kadar doğru buldum ki, evet bizler dans ederken ve uçarken mutluyuz arkadaşlar çünkü o zaman bütünlüğün ve aşkın, sevginin kalbindeyiz. O yüzden ne mutlu ki, mutluluklarımız bambaşka nedenler için...
Bu hafta ve geçen hafta o denli ritmli duygular hissettim ki, yaşamı gerçekten derin soluklarıyla hisseden insanlar için hem mucizeler çok güçlü, hem kayıplar çok yoğun hissediliyor. Daha önce de belirttiğim gibi hayatımda çok yakınlarımı erken yaşlarda kaybedip, bunun acılarıyla fazlaca mücadele etmek zorunda kaldım. Yaşamda sevdiğim birini ilk kaybettiğimde, ölümün ne olduğunu bilmiyormuşum bile, çünkü hep birilerinin bir yakını vefat ederdi bizler de başsağlığı belirtirdik, o da hissetmeden, çünkü yaşayıp, hissetmeyi bilmediğimizden olduğu içinmiş...
Ölümü insan ne zaman mı biliyor, öğreniyor derseniz,
önce bu yaşamda ölümü hissetmek mi derdim, yoksa evinizden birinin, en yakınınızdaki arkadaşınızın ya da akrabanızın alınmasını  ya da onları bu hayata elveda demesi mi bilmiyorum ama şunu biliyorum, yaşamı da her an öğrenerek biliyorum ve ölümün sarsıcı dokunuşunu da gayet net hissediyorum, onu da  kısmen biliyorum. İkisi içiçe zaten. Yaşam bir soluğa, ölümse bir anlık çizginin ötesine bağlı. İşte yaşadık demek için gerçekten tüm yoğunluğuyla yaşamak ve olgunlaşmak benim için mühim. Yoksa hiçbir şeyi yapmış olmak için yapmak ya da yaşamış olmak için yaşamak hevesinde değilim. İçte aşk olmadan ne yaşamak yaşamak, ne de yaşam gerçek bir yaşam. Önce gerçekten doğmak mühim ve sonrasında da her daim yenilenerek yeniden yeniden ileri versiyon idraklara doğarak yaşamak isterim. Bu da güzel yaptığınız doğrularınız kadar, yaptığınız hatalarla ve yanlışlarla da mümkün. Çünkü özünde yanlış yok, idrak var. Yani yıllar önce izlediğim "The scent of a woman " filminin sözünü yine  kendime uyarladım. O filmde bir cümlede Al Pacino danstan çekinen yeni tanıştığı partnerine der ki, (Bu arada kör bir adamı canlandırır aktör,  yani kadının endişe duyması çok doğaldır! :-) )
"No mistakes in tango, not like life."
Ve ben de kendime uyarladığım versiyonla derim ki,
"No mistakes in tango, just like life."
Yaşama sanatımız dansımıza ve karaketerimiz kurduğumuz bütünlüklere dair her iletişime yansır. Bu nedenle pistlerde özümüz müzik olduğu için daha da belirgindir. Müziğe kapılırsanız o öz daha belirgin yansır, kapılmazsanız da hazin bir şekilde silikleşir..
Dans içimizden fışkıran bir güçtür, ışıktır, ifadedir. Hepinizle bugünümüzde ve gittiğimiz tüm milongalarda görüşebilmek dileğiyle. dostlarım, sevgiyle kalınız!***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder