2 Haziran 2015 Salı

Değişik bir dinginlik, hafif bir hüzün edasıyla başladım yeni haftaya. Sebebi günlerdir yaşadığımız toplumsal gerilimler, dünyamızın her yeni gün daha çok şiddete yeniliyor olması; dünkü Gezi Parkı yıldönümü kutlamaları için yoğun güvenlik önlemlerinin alınması; kapatılan yollar; durdurulan vapur seferleri; kaos dolu bir şehir haline gelen bir koşturmaca halinin hakimiyeti; Gezi Parkı'nın tamamiyle halka kapatılması; terör örgütlerinin her yerde endişe uyandırması; insanların birbirine ve kendilerine karşı derin öfkesi, endişesi, huzursuzluğu; her an, yüklü bir stres dalgası; gelecek ve şimdi endişesi; ekonomik kaygılar; ruhsal dalgalanmalar; düşünsel kaoslar, içsel korkular ve insana, dünyaya, yurdumuza ve tüm toplumumuza ait tüm huzursuzluklar...
Zaman zaman hepimiz bir an da olsa yaşamlarımızı durdurma, farklı bir nefes alma ihtiyacında olabiliriz diye düşünüyorum. Çünkü bazen yaşadığımız tüm dalgalanmalar sınırlarımızı gerçekten zorlayabiliyor. Örneğin dünkü bir günlük yolculuğum, belki de bir çok zaman yaşadığım tüm sevimsiz deneyimleri, daha da bir yüzüme çarptı. Çünkü Evrim'in Chique giysilerine ve ablası Evren'in el işi takılarına ev sahipliği yaptığı yeni dükkanının açılışına katılmak için Kadıköy yoluna çıktım ama gerçekten çok gereksiz mücadelelerle dolu bir yolculuğa uzanmak durumunda kaldım. Vapur seferleri kapatıldığı için karayoluyla dolana dolana ulaşacağım yere varmam gerekti. Büyülendiğim, kendimi tamamiyle buraya ait hissettiğim, tüm coşkularımın, derin hislerimin merkezi, aşk olarak yorumladığım şehrimde gördüğüm insana ait manzaralar gerçekten içimi acıttı. Çünkü gördüğüm tüm olmamışlıklar ve yaşadığım deneyimler bütünü beni şu hisleri aktarmaya yöneltti;
"Malesef Üsküdar'da gördüğüm sayısız çarşaflı kadınının ve yanlarındaki adamların görüntüsü ve yanımdan geçtiklerinde çok kötü bir ter kokusun tüm alana yayılması; Çengelköy Çınaraltı'ndan sonraki her ağaç olan yerde mangal yakan insanlar, doğayı koklayamayacağınız bir duman, is kokusu ve çok sevimsiz görüntüler; Taksim'den dönerken, gecenin bir vakti haldur huldur, zıplaya zıplaya garip bir müzikte dans eden adamlar; yanımdan geçerken hiçbir konuşmaları ilgimi çekmeyen, hatta diyaloglarıyla beni daraltan insanlar; hafif güzel, naif bir enerji hissettiğim bir insan gördüğümde canlandığım, kendimi mutlu hissettiğim yüreğime dokunuşların bu kadar sayısının azalması; seçim arabalarında "Kuran'ın Aydınlığı" diye işittiğim, yanında hiçbir arkadaşıma benzemeyen insan toplulukları,  pis görünen insanlar, "İşsizlik olmayacak" "Yeni bir Yaşam olacak" diye işittiğim başka bir seçim arabasının anormal yüksek ve korkunç sesi; Üsküdar'a vardığımda itişen, kakışan yüzlerce insan ve benim bir an önce Kadıköy dolmuşuna koşarak gitme çabam ile  buradan, bu ortamdan kaçmak isteyen ruhum, bedenim... Acı veren bir isyan hissi!
Sonra sevdiğim bir arkadaşımın, yeni, pırıl pırıl harika ışıltılarla ve insanlarla dolmuş dükkanını ziyaret etmem; kutlamalarla canlanmamız; frekansın tamamiyle değişmesi; ardından vapurla Karaköy'e geçişim ve her gördüğüm balıkçı lokantasında oturma arzum; vapurdayken denizin beni büyüleyen kokusu ve esintisi; şehrimin eşsiz büyüleyici güzelliği; dolunaya çalan bir ay manzarası ve mehtap; taksiyle Tünel' e geçişim; az biraz Galatasaray'a  doğru yürüyüşüm ve güzel bir tango ortamında, sevdiğim bu milonga mekanında kendimi müziğin eşsiz nefesine ve "abrazo"larımın sonsuz yankısına bırakışım; sevdiğim parçalarla, ilk kez duyduğum versiyonlarla enerjimin kısmen tamamını piste bırakışım ve ruhumu böylelikle uçuruşum; sevdiğim insanları görmek; anları doyasıya paylaşmak,  keyfiyle sohbet etmek; sonra Ponte'nin eşsiz manzarasına uzanışım ve yine kendimi evimde hissettiğim tangonun büyülü kucağında bulmak; harika tandalarla zamanı unutmak, boyut değiştirmek, estetinin melodisinde yankılanmak, kopmak, yükselmek, yenilenmek, dönüşmek; çok sevdiğim dostlarımla kucaklaşmak, derinleşmek, translara süzülmek ve sonrasında tangonun merkezinden çıkıp Taksim sokaklarına akmak; yaşamın derinliklerine ilerlemek...
Tango her şeyden önce ve sanırım artık tamamiyle soluğumuz olmuş. Ruhen özgürleştiğimiz, kalben derinleştiğimiz ve büyüdüğümüz bir yolculuk olmuş. Anladım ki boşuna değilmiş bu süzülüşlerimiz ve hiçbir zaman boşuna olmamış. Çünkü dünya çok zor bir yer olmuş. Şiddetten, acıdan, itişme, kakışmalardan kaçtığımız ve kendimizi bambaşka bir boyutta bulduğumuz bir yer olmuş dansımız, müziğimiz, tüm "connection" larımız...
Tango bizim evimiz olmuş ve ruhumuzun coşkusunu devam ettiren bir seçim olmuş. Çok şey olmuş tango onu anladım dün ve yine düşündüm..."
Bu hislerim dün yaşadığım güne ait deneyimlerimle gelen bir farkındalık seslenişiydi sanıyorum ve evim hissettiğim tangonun merkezinde kalbimin attığını, tüm varlığımın gerçekten yaşadığımı hissettim. Bu nedenle olacak ki, çok derin hisler içinde bir yerlerde bu dans benim için ve ona ait her şey de... Çünkü içine koca bir yaşamı sığdırabiliyoruz zaman zaman.En azından hislerimizle ve yoğun soluklarımızla gelen bir hayat akışı, dönüşüm yolculuğu...
Hafta boyunca yine çok güzel milonga deneyimleri yaşadım. Bambaşka hislerde, renkli boyutlarda salındım. Yine uçtum,  erişebildiğim en güzel semalara yükseldim. Hepsinde belki de ortak bir yan vardı. Coşku, tutku, motivasyon, bütünlük, aşk, heyecan, yükseliş ve uçuş birlikteliği...
Çünkü bunlar belli ki en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyler bazen çünkü onları yaşamak adına buluşuyoruz. Ruhumuzun, içimizin sesi olmuş "abrazo"larımız ve tüm "connection"sal buluşmalarımız. Bu nedenle  bazılarımız için anlamı çok farklı  bir yerlerde tangonun. Bazılarımız için sadece günlük bir eğlence, diğer bazılarımız için ciddi bir iş, emek, çaba, özveri; yine bazılarımız için bir organizasyon, event; bazılarımız için sosyalleşme, keyif, lezzet, bazılarımız için fiziksel, ruhsal rahatlama, terapi; bazılarımız için çalışma, ders, prova, performans, çaba, azim, hırs, hedef; bazılarımız için hafif bir esinti, yeni bir soluk, tatlı bir dokunuş, farklı bir diyalog, akış; bazılarımız için ful konsantre uçuş, kopuş, yoğuşma, bütünlük ve belki de hepsi...
Dolayısıyla birbirimizle buluştuğumuz "cabeceo"larımızla  içimizdeki  elektriğin dansta, ilk iletişimde tutması, enerjimizin nasıl bu dansın içine aktığıyla çok orantılı oluyor. Aslında, başta enerjisel anlamda tango ruhunu paylaşabileceğimiz partnerleri  bilerek ya da bilmeyerek ama büyük oranda hissederek buluyoruz,  seçiyoruz. Sonrasında da çoğunlukla hepimizin deneyimlediği o sınırsız yolculuklar başlıyor ve durmaksızın bu yollarda buluşma arzusu bizi milongalara yönlendiriyor ve tüm dostlarımızla, dansseverlerle bağlantı haline getiriyor. Öncelik, belki de her zaman tango ve  tangonun içinde yaşadığımız eşsiz deneyimler oluyor. Bu derinliklere kapılma yolculuğum da, beni haftanın ilk milongası olarak Çarşamba Günü Portofino'ya - Larespark milongası- götürdü. Kaliteli bir atmosfer içinde yerimi alarak, Dj Mihran'ın çok hoş tandalarıyla oradaki bir çok dostla çok hoş danslara süzüldüm. Naif hislerle piste aktım. Nuevo tandasında da çok mutlu olduğumdan, coşkulanarak enerjik bir danssal bütünlüğe kavuştum.
"Pugliese" tandasını duyduğumda bir çok dost milongadan erken ayrıldığı için dans edemeyerek oturmam gerekti. Ancak bu duruma dayanamayarak, bu tandayı kalbime doldurarak, evimin yolunu dingin hislerle tuttum. Elbette ertesi gün böylesine sevdiğim bir tandayı çok yoğun bir şekilde yaşayacağımı bilmiyordum o an ama  belki de bir şekilde hissettim kimbilir...Ve  gerçekten de yanılmamışım! :-)
Perşembe Günü Para Bailar'da  sıradışı güzellikte bir gece daha yaşadık. Alper'in çok güzel tandalarıyla ve şahane cortinalarıyla oradaki tüm dostlarımla harika danslar ettim. Pugliese tandasında ise İtalyan bir milongueroyla yoğun "abrazo"muzla piste süzülerek, bu tandanın  hakkını vere vere, çok coşkuyla dans ettik. O an bana bir yıl yeter bu coşku dedim ama elbette bir gün ancak yetti ve ertesi gün de iştahla tüm bu tandalara dair danslarıma süzüldüm! ;-)
Elbette gece boyu  ettiğim bütün enerji dolu  dansların kıpırtısıyla da, milongayı neşeyle tamamlayarak gecenin sessizliğine kapıldım..
Cuma Günü Tangolic milongasına geçtiğimde ortam yine ışıl ışıldı. Dj Aykut'un güzel, lezzetli tandalarıyla oradaki genç, süper dansçı dostlarımla, bir çok dansçıyla çok keyifli danslar ettim. Yine kıvamında bir kalabalığın ortamdaki hakimiyeti sayesinde yaşadığım dans ve milonga deneyiminin kalitesi kat kat arttı. Çünkü rahat akan bir pistte, enerji dolu, coşkulu ve güzel hisler barındıran danslar, daima bir ödüldür aslında. Huzur verir, tatla donatır ve kaliteyi daima arttırır.. Dolayıısyla bu güzellikleri doyasıya yaşayıp, milonga  sonrasında da  Nizam'a  gittik. Sezen'imiz Katar'a dönmeden ezogelin çorbasını içsin istedik.. Nitekim çok afiyetle de çorba sohbetimize uzanmış olduk.
Cumartesi Günü Noa milongası harikaydı. Dj Tuğrul'un  güzel, hoş tandalarıyla - Pugliese, Salamanca ve Diaz üçlemesi enerjimi gerçekten çok yükseltti - şahane danslar ettim. Oradaki tüm yerli dansçılar, dostlar bir yana Alman bir milongueroyla, Mario'yla - Arjantin semalarından gelen ve dansıma dair yorumlarını nazikçe paylaşarak beni gülümseten bir tango dostuydu  - tangonun merkezine eşsiz bir yolculuk edercesine dans ettik.  Murat'la konforla, Engin'le ful enerjiyle, Ahmet'le Pugliese ve  Salamanca tandasında enerji dolu adımlarla harika süzülümler yaşadım. Kaliteli dansçılarla dolu, enerjik bir milongayı daha noktalayarak bugünün milongasal yolculuğunu da tamamlamış oldum
Pazar Günü önce Academia Del Tango'nun praktilongasına - saatleri  akşam 8 ve 12 arası -katıldım. Dj Marcelo Rojas'ın seçkilerini kaçırmam mümkün olamazdı. Kendisini ilk kez festivalde dinlemiştim ve seçkilerine bayılmıştım. Dolayısıyla milongaya koşa koşa gittim. Yine sıradışı ve müzikal anlamda renkli, zengin tandalarıyla, gecenin sonlarına doğru verdiği nuevo coşkusuyla en  eşsiz dans yolcularına ulaşma şansı buldum.  Fatih'le, Amerikalı bir milongueroyla, Alper'le - bir milonga tandasında ful koparak, coşku dolu - , Bülent'le - keyifle, enerjiyle - , Özgür' le - neşeyle, tatla -, Okan'la - keyifle, gülümseyişlerle dolu-. ve daha bir çok ismini bilmediğim ya da şu an adını hatırlayamadığım dansçıyla engin ufuklara, şahane okyanuslara açıldım.
Gecenin ortalarında Türkiye'nin yeni şampiyonları Taçlan ve Burak çiftinin zarif, hoş pırıltılar sunan danslarını izledik. Özellikle milonga parçasındaki coşkuları çok  hoştu ve ortamı neşelendirdi. 
Praktilonga on iki sularında bitince, hızlı bir karar alarak hemen hızlı adımlarla Ponte'ye geçtik. İyi ki de geçmişiz, çünkü şahane bir güzellik vardı ortamın ambiyansında. Sevdiğimiz dostlarımızla, Silivri'nin tatlı milonguera(o)larıyla karşılaştık, keyifli sohbetlere daldık. Dj Serpil'in şahane tandalarıyla Özgür'le, Hakkı'yla, Adnan'la çok çok büyülü danslara uzandım. Hepsi efsaneydi ve ruhumu ışıldattı!
Ayşe'ciğimizle,  oranın çıtır kızlarıyla güzel sohbetler ettik. Neşemiz daha da  arttı ve  bir güzel geceyi daha çok farklı ve sihirli bir Canaro "La Cumparsita"sıyla tamamlayarak geceyi noktaladım. Diğer yaşamsal frekansların yoğunluklarına yenilerini ekleyerek de haftayı bu olağanüstü hislerle tamamladım. Kendimi huzurla rüyalar aleminin tatlı kollarına bıraktım.
Bir hafta daha dans  ve mutluluklarla dopdolu bir şekilde tamamlandı içimde. Güzel paylaşımlarla, renkli deneyimlerle canlılığıma,canlılık kattı.
Diliyorum önümüzdeki günlerde ve yıllarda daha da aydınlanan ve gelişen bir dünyaya gözlerimizi açarız. Daha çok ilerleriz; daha çok özgürleşiriz ve tüm yaratıcılık potansiyelimizi  kendi stillerimizle, keyfimizce ve özgün ifadelerimizle daha da rahat konuşturabiliriz. Elbette en çok da daha fazla gerçek manadaki sevgiyle buluşur ve  bu güzel enerjinin içine, kucağına kendimizi güvenle bırakabiliriz. Geleceğimiz aydın, hür, iradesi sağlam oluşumlarla yükselir ve gerçek ideallerimize kavuşuruz.
 Hepimiz, her insan en güzeli hak ediyor aslında. Çünkü her insan özeldir ve değerlidir. Bu değer dolu yaşama dair izleri  tüm estetisiyle ve zerafetiyle yaşamamızı, birbirimizle doyasıya paylaşmamızı diliyorum dostlarım.
Bol dansla, aşk dolu gözlerle, derin duygularla, neşe dolu ruh halleriyle,  konforla, huzurla kalınız. Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum ve coşkuyla kucaklıyorum! ***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder