7 Nisan 2015 Salı

Enteresan bir haftayı daha geride bıraktık. Artık güncel haberlerle o denli büyük şoklar yaşıyoruz ki, bu konulara sarfedecek sözcükler tükeniyor. Gerçekten tarihte yurdumda yaşanmamış bir çok şeyi ardı arkasına yaşadığımız garip bir dönemin ve sürecin içindeyiz. Her geçen gün aklımız biraz daha karışıyor, kalbimiz dünyadaki ve Türkiye'deki terör saldırılarıyla duracak gibi oluyor. Bu dönemin insanları olarak en büyük korkumuz bir zihinsel, ruhsal, kalpsel ve bedensel "hack"lenmek, bombalanmak ya da yok edilmek belki de...Ve  adına bazı sistemler, kurallar ve yapılar başlıklarını verdiğimiz ruh "hacker"ları,  sayıları her gün daha da artarak yaşamlarımızı istila eder hale geliyorlar. Tüm bu politik sevimsizliklerden ve her gün aldığımız korkunç haberlerden dolayı ciddi bir bulantı ve travma içinde yaşamlarımızı sürdürüyoruz. Bu yüzden ruhumuzu ışıldatan ve içimizdeki aşkı açığa çıkaran aktiviteler tek tedavimiz ve yaşama gücümüzü sağlayan motivasyonlarımız haline geliyor. Yoksa dünyanın her yerinde süregelen tüm şiddet dolu saldırılara, insan katline, vahşete ve sosyopat istilalarına nasıl dayanabiliriz ve bu şartlar altında nasıl yaşayabiliriz... Bir ışık, bir aydınlık, sonsuz uçuşlar yaşadığımız, kendimizi bulduğumuz anlar bizleri yaşama bağlıyor. Biz tanguera(o)lar için tango müziği, yaşamı, derinliği, dansı, felsefesi ve dünyası bize yaşattığı büyülü translarıyla, eşsiz derinlik yüklü deneyimleriyle her daim bizim yanımızda bulunan dostlarımız, sevgilimiz, ailemiz, ilacımız ve tüm varlığımıza, ruhumuza açılan ırmaklar oluyorlar; içimizden yaşam enerjisine dönüşen çiçekler haline gelerek tüm bulunduğumuz anlarda, bizi müziğin içinden yansıtıyorlar. Dolayısıyla sevdiğimiz şeylere uzun zaman emek vermek, bizi ruhen dönüştürüyor ve yaşamın içimizdeki asıl varlığını, değerini ve anlamını ortaya koyuyor.
İyi ki aşkla, sevgiyle bağlandığımız insanlar, faaliyetler, coğrafyalar, canlılar dünyası var. Yoksa bu negatif "güç" ve" ego" çatışmaları içinde her an yıkıma ve yokoluşa biraz daha sürüklenebilirdik. Tüm dünyanın tek yaşam senaryosu, özünde sevebilme yetisinde vurgulanırken, saygı duyabilme, evrimleşip gelişebilme potansiyeliyle de devamını sağlıyor . Bu yaşadığımız zor süreci de, hoş anları da bulunduğumuz milongalarda, dansımızın içinden kendi tarzımızla ifade ediyoruz. Çünkü yıllarca belli bir aktivitenin, hobinin, yaşam stilinin, ortamın içinde bulunanlar, yaşamlarını her renkleriyle ve boyutlarıyla bu ortamların içine taşıdıklarından yaşamlarına ait tüm içsel izleri fark edilebiliyor.  Tanguera(o)lar dünyasında bulunan hemen hemen herkes, yaşam akışını tangoya büyük oranda uyumladığından, yaşadığı tüm, iniş çıkışları, ülkesel, dünyasal, bireysel dertleri, sorunları, pürüzleri, sıkıntıları, coşkuları, mutlulukları  bulundukları ortamlara, atmosferlere ve milongalara getirirler. Çünkü yaşamlarını tüm hisleriyle, düşünceleriyle, varlıklarıyla birlikte  bulundukları pistlere akıtırlar, dökerler, tüm enerjilerini katıksız yayarlar. Bu büyük bir güç ve yaşam enerjisi verir insana, çünkü dans eden kişiler birer kuş misali hafiflerler; özgürleşirler ve tüm bu dünya dertlerine rağmen dansın ve müziğin içinde bambaşka boyutlara uzandıklarından, binbir çeşit transın içinden yeniden doğabilirler...
Bulundukları müzikal, tınısal realitelerin ve dünyaların içinde bambaşka bir yerlerdedirler ve  merkezlerinde ve içsel huzur noktalarındayken yoğun ruhsal tatminlerini sağlayan o eşsiz bütünlük zirvelerindedirler. Bu yüzden milonguera(o)n(ı)un mutlulukları, coşkuları, aşkları, heyecanları, kıpırtıları, hüzünleri, acıları, üzüntüleri, kızgınlıkları, yaşamları, çoğu duygu ve düşünceleri döndükleri rondaların içinde belirir, görünür, duyulur, hissedilir hale gelir ve  her dönüşlerinde değişip, dönüşüm geçirirler. Böylece her duygu, düşünce ve yaşam pırıltısı "deneyim" insanı uçuşan, yoğuşan yeni halleriyle karşılar. Bu da insanı, duygularının, düşüncelerinin ve deneyimlerinin ötesine, yani özüne, asıl varlığına ulaştırır. Bunlar da rondalarda bulunanlar tarafından tüm enerjisiyle farkedilir ve yaşanır hale gelir. 
 Bu durum benim literatürüme göre, tüm coğrafyaları ve hatta ötelerini  kapsayan bir "sihir" yolculu-
ğudur. Çünkü orada her şey derinliğiyle hissedilirken,  yaşanırken, aynı zamanda farklı farklı kimlikler kazanarak yeniden doğabilir, oluşabilir ve değişebilir. 
İnsan ne için yaşar, ne amaçla soluk alıp, verir ki zaten...? 
Herkese göre değişir mutlaka ama birbirini yok etmek, katletmek, öldürmek, dolandırmak, acıtmak ve aldatmak için olmadığı kesin! 
Bu yüzden sevgi her zaman yaşam için çok önemli ve severek yaşamak da, insanı gerçek, asıl varlığına ulaştıran uçsuz bucaksız, uzun soluklu, deneyimsel zenginliğin hakim olduğu bir yol. 
Severek, sevgi dolu yaşamları, deneyimleri, hisleri, anları hepimizin seçebilmesi dileğiyle haftamın tüm uçuş dolu milonga serüvenlerini kendi yorumlarım ve hislerimle yine paylaşmak istiyorum.
Haftanın ilk milongası, 333'e "Kız Kuleli "semalarına yöneldi ve biz tango aşıklarını yeniden buluşturdu. Yerli, yabancı dansçılarla dolu güzel bir kalabalıkla çevrelenmiş atmosferde, Dj Serpil'in leziz tandalarıyla "follow" ın yanı sıra, dönüşünlü "lead" seyrine de kavuştuğume "Duramayan Milonguero" Erdem'ciğim ile tandalarca o ikimize has o espri yüklü danslarımıza yine keyifle uzandık; Hüsnü'yle, Suer Hoca'yla, Ahmet'le ve bir çok dostla daha gece boyu enerji ve trans yüklü "abrazo"larla ve yaratıcı adımlarla muhteşem bir milonga ziyafeti daha yaşayıp, geceyi bu tatla tamamladık!
Perşembe Günü "Para Bailar" milongasındaydım.  Dj Ali'nin - son dönemin genç yeteneklerinden - harika, enerjili tandalarıyla tüm sevdiğim dostlarımla eşsiz müzikal yolculuklara uzandım bu kaliteli dansçılarla dolu gecenin tadını çıkarttım
Mehmet, Onur, Tolga, Ali, Alper dahil bir çok dostla ve son tandada ise Utku'yla maksimum uçuşlu dans keyfiyle tadı damağımda bir milongasal tat yolculuğu yaşadım. Geceyi de tüm bu şahane hislerle tamamlayarak, geleneksel Nizam ziyafetinde yerimizi alırken- ben yine çay içtim, o çılgın milonguero(a)lar ise ne buldularsa yediler yine ;-) - tüm dans dostlarımla harika sohbetlere açılıp,  hikayesel renkliliklerle şenlendik ve uykulu gözlerle taksilere yöneldik. 
Bazıları buradan çıkışımızda İtalya semalarına havalandılar ve  kıskançlıktan kısmen çatladım! Neyse ki bir şişe kırmızı üzüm ricam olduğunu kendilerine ilettim. Artık getirdiler mi, yoksa sadece kendileri mi içtiler bilinmez. Mühim olan o aromatik İtalyan üzümleriyle bazılarımız translara kapıldılar. Bunu hissetmek ve anılarını dinlemek bile güzel! Elbette o üzümlere bir de kendim dalabilsem daha mutlu olabilirim, o da ayrı bir gerçek! ;-)
Cuma Günü " Tangolic" milongasında, yine enerji muhteşemdi. Dj Selen harika tandalarıyla, müthiş bir gece yaşamamızı sağladı. Giuseppe'yle - süper bir milonga tandasında -, Mr. 360'la - yine bir enerji dolu bir milonga tandasında - , Sabri'yle keyifle, müzikle, Berk'le sonlarda "connection"la, Aylin'le - Pugliese'de gülerek, koşarak, coşkulanarak; duramadım çünkü - ve bir çok dostla daha çok çok keyifle en güzel, heyecan dolu de danslarıma kavuştum. Geceyi bu lezzet içindeyken, Aylin'le ve Giuseppe'yle sürdürdüğüm keyifli bir araba yolculuğu ve sohbeti eşliğinde sonlandırdım.
Cumartesi Günü "Martı Elegante" milongasının "veda" gecesine katıldım. Evet bu "en yüksek irtifa uçuşu" kavramını ürettiğim, tüm sihirli, yoğun translı dans deneyimlerine kavuştuğum, bütün süper dansçı arkadaşlarımın ve Hakkı'yla da birlikte benim için anlamı çok büyük bir "Melody Gardot" parçasında sosyal dansa dair hoş içsel pırıltılarımızı sunduğumuz dans deneyiminlerine açıldığımız, bir de birlikte Dj'lik koltuğunda da  oradaki ortamın çoşkusu ve konforuyla mutluluktan uçtuğumuz, neşeyle yükseldiğimiz, müzikal translara ait paylaşımlarla dolup taştığımız, her hafta konumlandığımız masamızda Songül, Dilek, Canan ve zaman zaman bize katılan Sergülen, Anette gibi tatlı dostlarımızla derin sohbetlerimize daldığımız, peynir ve şarap ritüellerimize kapıldığımız, kapıda her girişimizde bizi gülümseyerek, sıcacık bir enerjiyle karşılayan Müge, Bilgen, Gözde, Murat ve Erdem beşlisi "Tango Rocio" ekibi dahilinde en güzel dans ve milonga deneyimlerine süzüldüğümüz, duygu, haz dolu anlarla dolu bir süreci hep birlikte bu güzel, şık tango atmosferinde paylaştık. Elbette  pırıl pırıl, ışıl ışıl çok anılar biriktirdim. Dolayısıyla bu son milongayı kaçırmadım ve Dj Çağatay'ın birbirinden güzel, şahane tandalarıyla - milonga tandalarında ise maksimum kopuş yaşadım yine - hem kendisiyle, hem de diğer dostlarımdan "tangoradyo" kurucusu Fatih'le keyifle, Erdem'ciğimle ful kapasitede, Martı uçuşunun en yükseklerinden birini daha yaşayarak, Can'la sükunetle, keyifle, tatla, Adnan'la konforla, müzikle, rahatlıkla, neşeyle, Hakkı'yla yine uçuşarak, kopuşarak, müzikle yoğuşarak, yıllar sonra Metin hocayla keyifle, neşeyle, enerjiyle,  Murat'la son bonus parça "Querer"de tüm ruhumu piste teslim edercesine dans ederek bizi biz yapan, tüm ruhumuzu, içsel süreçlerimizi de içinde yansıtan tangomuzu bir kez daha kendi stillerimizle icra ettik. Hepsi derin deneyimlerdi ve mutluluk vericiydi!
 Gecenin ortalarına geldiğimizde bir miktar hüzünlü bir hava esti. Erdem duygu yüklü bir konuşma yaptı. "Girit Türküsü" fondayken, Edip Cansever'in "Yerçekimli Karanfil"adlı şiirini seslendirdi. Konuşmasının bitiminde de koca bir demet kırmızı karanfili Bilgen'le hepimize dağıttılar!

Bu şiiri sizinle paylaşmak istedim, çünkü gerçekten mana ve his yüklü...

"Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde  
Oysaki seninle güzel olmak var  
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi  
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda  
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.  

Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte  
Sen de bir başkasına  veriyorsun daha güzel  
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor  
Derken karanfil elden ele.  

Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle  
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil  
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk  
Birleşiyoruz sessizce.  " 
 İşte böyle bir hikayeye açtı kalbimizi "Yerçekimli Karanfil" şiiri.Sonrasında da düşünsel antrakta odak-
ladı.Erdem konuşması sırasında çok yakın zamanda yitirdiğimiz Serdar'ı - amcaoğlu dediği, Mimoza 
milongalarının neşeli Dj'i, rakı masalarının vazgeçilmez kahramanı değerli dostumuz -, Mustafa'yı ve 
Sinan'ı -yine tango dostlarımız - saygıyla andıktan ve tangoyla kendisini buluşturan, gelişimine katkıda
 bulunan tüm hocalarına teşekkürlerini sundu ve hepimiz de bu esnada duygulandık. İtiraf etmeliyim
özellikle "Serdar" dediğinde bir an yerimden sıçradım ve bu hüznü içimden çıkarmakta zorlandım. 
Çünkü bu yaşamın içinde sonsuza dek kaybettiğiniz dostlarınızı unutmanız, onlara dair özlemleri dindir-
meniz pek mümkün olmuyor aslında. Elbette yakınlık dereceleri, bu tür acıların boyutunu belirleyen en 
önemli niteliği oluşturuyor. Yine de diyorsunuz ki, kalanlara uzun ömürler gelsin, güzel  tatlar  onlarla 
yakalansın!
Sonuç itibariyle, iki yüz civarında kişiye son kez ev sahipliği yapan milongada, Martı'yı, Martı haline 
getiren tüm güzel dostlarımızla sıradışı bir şölen gecesi yaşadık.  Her şey harikaydı!
Aslında içsel olarak vedalara pek inanmam.  Çünkü her "veda", yeni bir gülümsemeyle ve "merhaba"yla,
buluşturabilir insanı. Bu yüzden dileğim, bu güzel insanların yeni sezonda vakitleri, enerjileri ve odakları
olduğu oranda yeni organizasyonları ile ve tangoya dair zarif, kaliteli dokunuşlarıyla biz tangoseverleri,
 sevindirmeleri yönünde olacak. Eğer bir süre dinlenmek isterlerse de, buluştuğumuz tüm milongalarda
 tangonun içinde onlarla bulunmak güzel bir coşku sağlayacaktır, o da ayrı.
Sonuçta aslolan danstır ve tangonun içinde, tını tını, melodi melodi kavrulmaktır bazılarımız için! :-)
Pazar Günü'ne geldiğimizde, geç uyanma rekorlarıma bir yenisini daha ekledim ve ruhumu saatlerin öte-
lerindeki yolculuklara yönlendirdim. Akşam Ponte'ye vardığımda önce tek Türk olarak kendim var
zannettim. Neyse sonradan yurdumun milonguero(a)ları da ortamı doldurdular ve yerli yabancı dansçılar
la dolu gecede Dj koltuğunda Ayşe'ciğimizin ve öncesinde Suer Hocanın müzikleriyle hem kendisiyle 
keyifle, müzikle, hem de tüm diğer dostlarım Murat'la coşkuyla, dinamizmle, enerjiyle, yerli, yabancı ilk
kez dans ettiğim milongerolarla ve Yeni Zellanda'lı  hoş bir dançıyla, Kenan'la, Satılmış'la yine konforla,
 huzurla, müzikle, Metin'le bir milonga tandasında koparak, Korhan'la neşeyle, hareketle, Kerem'le de 
son Cumparsita'yı yakalayarak mutlulukla ve keyifle dans ettik. Bu güzel kalabalık, sinerjik geceyi
 üzüm ve dans dolu translarla, Suer Hoca'yla tangoya ve yaşama dair hoş sohbetlerle ve sonrasında da
 tüm dostlarımla vedalaşma seremonisiyle tamamlayıp,bir haftayı daha tango odaklı ve müzik 
konsantrasyonu yüksek bir şekilde tamamladım. 
Diyeceğim şudur;
Şanslıyız sağlıklıyız, dans edebiliyoruz;
Şanslıyız içimizdeki tango aşkı ve tutkusu her daim artıyor, durmaksızın dans etmek istiyoruz;
Şanlıyız "abrazo", müzik ve "connection" asıl dilimiz olmuş, onların içinde yaşadığımız tüm translarla
 uçuşlara kapılabiliyoruz;
Şanslıyız tüm o büyülü veeşsiz tandaları işitebiliyor, bizim kadar tango coşkusunu yaşayan insanlarla 
"cabeceo"larımızda buluşuyor, doyasıya, tüm enerjimizi piste bırakırcasına dans edebiliyoruz;
Şanslıyız her geçen gün yurdumdaki ve dünyadaki milongaların ve dansçıların kalitesi ile tüm müzikal 
yolculuklardaki patikaların sayısı artıyor;
Şanslıyız bu süreçte, sıkıntılı anlarımızda bile dans edebiliyoruz, çünkü dünyadaki sorunların yerini, 
içimizdeki yoğun dans aşkı kaplıyor ve ruhumuzla bizi her daim buluşturuyor;
Şanslıyız hala bir kalbe sahibiz, sınırsızca sevebiliyoruz, hala düşünebiliyoruz, üretebiliyoruz ve hala
 bizi biz yapan ifadelerimizle, renklerimizle, fikirlerimizle, dansa dair ifadelerimizle belirebiliyoruz;
Şanslıyız her yeni günde başka bir milonga fikrini değerlendirebiliyor, dilediğimiz gün arzu ettiğimiz 
milongalara yelken açabiliyoruz, ettiğimiz bütün güzel danslarla  da en yüksek irtifalara ulaşabiliyoruz;
Şanslıyız, çünkü bu şansımızı kendimiz oluşturuyor ve içine daldığımız tangonun tüm damarlarından,
yaşamının sınırsız potansiyeline ulaşabiliyoruz..
Her daim bu şansla yaşayabilmemiz, her durumda ve koşulda bu yoğunluklara erişebilmemiz dileğiyle...
Bu hafta da en yüksek irtifalarda salındığmız tüm eşsiz danslar hepimizin olsun dostlarım. 

Son olarak şu güzel sözle güncemi noktalamak istiyorum; 
"Huzur içerden gelir; onu dışarda arama.
İçinde renk yoksa, dışarda gökkuşağı arama"
Buddha

Hepimize sevgi dolu,tüm renklerle, mis kokulu çiçeklerle bezenmiş,  bilinçsel sıçramalarla, ruhsal bütünlüklerle ve 
uyumla dolu bir hafta diliyorum dostlarım!
 Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum...**

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder