14 Nisan 2015 Salı

"Sarılmak için yürek gerekir, kollar sonraki iş" demiş Özdemir Asaf ve biz tanguera(o)lar için sarılmanın önemine müthiş bir tanım getirmiş. Dansa açıldığımız, birbirimizle buluştuğumuz "abrazo"larımızda en mühimi yürek ve ruhsal bütünlük olmuyor mu zaten...İşte bu söz gerçekten gönlünü, ruhunu tangoya kaptıran her insanı içeriyor. Sarılmak yürek, dans etmek ruh gerektirirken "connection"da transa girmekse özsel bir uyum ve paylaşım aşkı getiriyor. Bunlar olunca da insan bu alemde bambaşka boyutlarda uçar, değişik frekanslarda yankılanır, farklı farklı ritmlerde salınır ve eşsiz titreşimlerle etkileşimi sonucu olumlu bir sarsıntı ve idrak süreci geçirir. Sarılmak tango için dilin oluşumu ve akışının başlangıcıdır. Sarılmak ilk ve tüm adımlardır. Hepsidir, her şeydir, her yerdedir. O yüzden bu haftanın engin "abrazo" serüveni ilk olarak ayda bir kez düzenlenen 360 milongasınla gerçekleşir. Haftalardır Pazartesi'leri yorgunluktan pert bir halde olduğumdan ne Armada'ya, ne Tangoz milongasına katılabiliyorum. Nadiren Salı'ları da bir milongaya, La Cumparsita'ya gidecek halim oluyor ama bu kez ayda bir kez olduğu için 360'ı kaçırmak istemedim. Bir de ambiyansı, manzarası ve estetiği muhteşem bir mekan elbette orası. Bu nedenle Nisan'da Aralık havasını aratmayan korkunç bir soğuğun hakim olduğu akşama rağmen önce Aylin'le ve Giusseppe'yle Sensus'ta - benim cennetim - üzüm aromalarının içine derin bir dalış yaptık. Corvus Syrah 2010 rekoltesiyle pek derin, komik sohbetlerle dolu engin translara kapılırken, kısmen üzüm aromasını abartmış olduğumdan milongaya  da sallanarak gittim. Dj Aykut'un hoş tandalarıyla oldukça dolu olan gecede Erdem'ciğimle bolca, komik komik dans edip, Gius'le, Yeni Zellandalı dansçıyla bu dansların devamını getirdim. Yerli yabancı dansçılarla ve ortamın tango dışındaki müşterileriyle dolmuş ortamda bolca dans etmiş olmanın neşesiyle geceyi keyfiyle tamamlayıp, gecenin renkli sessizliğine kapıldık.
Çarşamba Günü 333 milongası tam bir festival havasındaydı. Bu kaliteli ve iyi dansçılarla dolu olan gecede Dj Burcu'nun güzel tandalarıyla Jens'le, Ahmet'le, David'le, Yeni Zellandalı bir milongueroyla ve bir kaç dostla daha harika danslarla ve Vanessa'nın espirili doğumgünü dansı ile yeni yaşının pasta üfleme merasimiyle kutlanmasından sonra geceyi tatlı bir esintide tamamladım. Dans ettiğimiz sırada konuştuğum İsviçreli bir milonguero - aynı zamanda tango eğitmenliği de yapıyormuş - Türkiye'deki kadın dansçıların hisse ve enerjiye çok önem verip, vermediğini sordu. Pek hissi bulmamış sanırım yurdumun milongueralarını. Ben de hissetmeyi bilmek ya da ifade etmek de ayrı bir yeti diye düşündüm. Zira, hisler dalgalı bir okyanus. Onları tüm varlığınla "abrazo" nun içine aktarıp, müziğin akışına yansıtmak da herkese göre değişken. Sonunda ikimiz de hissetmenin belki de tango eğitiminin temel aşaması olduğuna karar verdik ve elbette müziğin de. İkisi de enerjiyle ifade bulup, görünür hale ulaşıyor neticede. Bu erkek dansçılar için de geçerli ve ne kadar hisler derinliğine ulaşırsa, dans deneyimleri de o kadar unutulmaz oluyor. Bu konuda sıkıntı yaşayanlar olursa da , - çünkü yurdumda kendini duygularının akışına bırakmak ve bunları özgürce ifade etmek bazen çok zor olabiliyor - eğitmenlerin ve bu konuda rahat olan insanların, sıkıntı çekenlere yardımcı olmaları faydalı olabilir ve farklı vizyonlar getirebilir. Kişisel deneyimimde, yakın danstan çekinen çok milonguero gördüm geçmişte. Hatta ilk yakın dansı benimle yaptığını söyleyen  çok  dostum olmuştur. Milonga tandalarında da...Yani yurdumda insanlar sarılmaktan çekiniyor ve birbirine dokunmayı zor başarıyor. Bu baskıların bir sonucu ama yeni nesil çok daha özgür olduğu için daha rahat ve bu konuda konforlular. "Connection"un hakkını verince de tüm danslarda ve tandalarda sonu gelmeyen uçuşlar başlıyor. Hepimizin en yüksek irtifalara uzanmasını gönlümden diliyorum. Çünkü orası apayrı bir boyutun ve realitelerin merkezi. Ruhun, özün, kalbin yansıması orada! :)
Perşembe Günü Para Bailar milongasında yine çok keyifli danslara uzandım. Gece çok kalabalık olmadığından da Dj Gökhan Abi'nin "Gogo" tandalarıyla - Bir Pugliese tandasında ise bize yazılı sözlü yaptı, üç farklı orkestradan yorumlar çaldı ve bunu sordu, sonra da yanıtlar 2. orkestrada tıkanınca kendisi yanıtladı tabii - oradaki güzel dostlarım Utku'yla,  Samet'le,  Hüseyin'le, Fatih'le,  Onur'la, Hakkı'yla, Zafer'le, Mehmet'le, Tunç'la  güzel salınımlarda uzun adım atabilmenin keyfiyle bolca dans ettim. Milongalar çok kalabalık olunca, minik minik adımlarla hareket edip, rondada da çok daha dikkatli olmak şart oluyor ama bu kez alanda ferahlık olduğundan enerjik, büyük adımlar atabildim. Böylece yine ful kapasite koğuşlu danslarla dolu geceyi, Fümerel'in doğumgünü pastası ve kutlaması tamamlandıktan sonra Nizam'da hem dans kritikleri, hem de keyifli bir sohbetle tamamladık. Artık kim ne yedi, kim içti söylemiyorum. Çünkü bunu yazdığım haftanın bir sonraki haftasında herkes yeme, içme konusunda daha bir çekingen olmuştu. Şaşırmıştım. Ebru yazar, açık eder her şeyi diye korktular sanırım! :-)
Cuma Günü Aylin Resort'ta "Latin Amerika ve İtalya Yemek festivali" organize ettik. Üç sıradışı aşçı Aylin, Evrim ve Giusseppe Jazmin'e, bana ve kedilerine unutulmaz bir lezzet ziyafeti hazırladılar. Güyya yemeklerin isimlerini onlara sorup burada yazacaktım - hep unutuyorum adlarını - ama yine unuttum sormayı ve tarif etmeye çalışacağım. Aylin'in patates püresi üzerine avakado dilimli ve ton balıklı Peru lezzetine, bir de Portekiz usulü çikolatalı tatlısı eklendi. Evrim'in somon ve levrek balığının yeşil limonla pişirilmesi ile hazırladığı  muhteşem tabağın yanı sıra, avakadolu mısır chipsi ile yenen müthiş lezzeti ve muzların kızartılıp üzerine sade dondurma eklenerek oluşan yine Latin Amerika tatlısı takip etti.  Giusseppe'nin ise muhteşem ötesi karidesli risottosu bizleri tattan delilik seviyelerine getirdi. Hepsini yiyip, Syrahlara, Cabernet Sauvignon'lara ve Merlot, Öküzközü, Boğazkere'lere gömülürken tatsal olarak tatminde zirveleri kucakladım. Bu üç "mionguera(o)" aşçı muhteşem performanslarıyla Jazmin'le beni büyülediler. Gece 1'de hala sofradaydık. Gerisini düşünün...Dolayısıyla tüm Cuma milongaları ekilerek bu yemek ziyafetinin tadı maksimumda yaşandı.
Cumartesi Günü Noa milongasında muhteşem bir enerji vardı. Haftanın en yüksek enerjili milongası olarak seçtim Noa'yı. Dj Alp'in dinamik tandalarıyla yerli, yabancı iyi dansçılarla buluştuğumuz gecede Volkan'la, Uğur'la, David'le, Barboros'la, Amerikalı bir arkadaşla - Pugliese tandasında dans ettik ve bundan sonra Pugliese'de hem beni bulacağını söyledi :) - bir diğer Volkan'la harika enerjilerle çok güzel danslara uzandım. Bu enerji içimdeyken de gecenin değişik nüanslarında üzümsel tınıların yoğunluğu bambaşka boyutlarla tamamladım.
Pazar Günü Ponte'de çok çok keyifli bir milonga deneyimi daha yaşadım. Dj Ayşe'nin muhteşem tandalarıyla - ve bir Los Vino yorumu vardı ki, 16 yıldır hiçbir milongada duymadım ve tabii ki koptum- yerli, yabancı  dansçılarla yoğunlaşan milongada Hakkı'yla, Mehmet Cemal'le, Kenan'la, Murat'la, Satılmış'la, David'le - hatta Pugliese'de dönüşümlü lead, follow yaptık, hazdan dört köşe oldum - Selanik'li bir dansçıyla çok keyifle dans ettim. Gece boyunca da bu büyülü sinerjinin etkisinde, aromasal üzümlerin transında ve anason kokularının hakimiyetinde haftanın son ve keyif dolu milongasını da tamamlamış oldum. Çektiğim bir çok fotoğrafla da Ponte'nin ve içindeki insanların güzelliğini herkese göstermek istedim. Zaten günde en az yüz fotoğraf paylaşıyorum malum! :)
İşte enerji dolu , muhteşem bir haftayı daha bu şahane duygularla tamamlamış oldum.
Dans varsa her an, her hafta güzel oluyor. Bu yüzden hep dans olsun; hep gözlerimizde ışıltı, yüreğimizde  tango aşkı bulunsun. Aklın almadığını kalp çözer; kalbin tıkandığı noktaları ise ruh açar ve  tüm deneyimler ruhsal aşkın ifadelerine, içsel melodilere ulaşabilir bazen. Sadece cesurca enerji akışının içinde, merkezinde ilerlemek gerekiyor belki de...
Bir alıntıda okuduğum şu cümle çok etkilemişti beni; yazarını tam bilmiyorum.
"Cesaret, sevgidendir!"
Gerçekten çok doğru bir cümle!
Cesaret, sevgi, aşk, tutku ve özgürlük her şeyin temeli.
 O halde cesur olalım, sevgimizi tüm kalbimizle çevremize yayalım; mutluluklarımızı, coşkularımızı doyasıya paylaşalım ve bunların tüm güzelliklerini de bütün hoş nüanslı danslarımıza aktaralım.
 Bu yeni haftamızda hepimize etkileyici, sıradaşı, büyülü danslarla dolu geceler, ışıl ışıl gündüzler diliyorum dostlarım. Geç gelen baharın tadını ise çok çok ve daha  da yoğun çıkaralım olmaz mı...?
Sizi sevgiyle, saygıyla ve tüm kalbimle selamlıyorum! :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder