"Sarılmak için yürek gerekir, kollar sonraki iş" demiş Özdemir Asaf
ve biz tanguera(o)lar için sarılmanın önemine müthiş bir tanım getirmiş.
Dansa açıldığımız, birbirimizle buluştuğumuz "abrazo"larımızda en
mühimi yürek ve ruhsal bütünlük olmuyor mu zaten...İşte bu söz gerçekten
gönlünü, ruhunu tangoya kaptıran her insanı içeriyor. Sarılmak yürek,
dans etmek ruh gerektirirken "connection"da transa girmekse özsel bir uyum ve
paylaşım aşkı getiriyor. Bunlar olunca da insan bu alemde bambaşka
boyutlarda uçar, değişik frekanslarda yankılanır, farklı farklı
ritmlerde salınır ve eşsiz titreşimlerle etkileşimi sonucu olumlu bir
sarsıntı ve idrak süreci geçirir. Sarılmak tango için dilin oluşumu ve
akışının başlangıcıdır. Sarılmak ilk ve tüm adımlardır. Hepsidir, her
şeydir, her yerdedir. O yüzden bu haftanın engin "abrazo" serüveni ilk olarak
ayda bir kez düzenlenen 360 milongasınla gerçekleşir. Haftalardır
Pazartesi'leri yorgunluktan pert bir halde olduğumdan ne Armada'ya, ne Tangoz
milongasına katılabiliyorum. Nadiren Salı'ları da bir milongaya, La
Cumparsita'ya gidecek halim oluyor ama bu kez ayda bir kez olduğu için
360'ı kaçırmak istemedim. Bir de ambiyansı, manzarası ve estetiği
muhteşem bir mekan elbette orası. Bu nedenle Nisan'da Aralık havasını
aratmayan korkunç bir soğuğun hakim olduğu akşama rağmen önce Aylin'le ve
Giusseppe'yle Sensus'ta - benim cennetim - üzüm aromalarının içine derin bir dalış yaptık. Corvus
Syrah 2010 rekoltesiyle pek derin, komik sohbetlerle dolu engin translara kapılırken, kısmen üzüm aromasını
abartmış olduğumdan milongaya da sallanarak gittim. Dj Aykut'un hoş
tandalarıyla oldukça dolu olan gecede Erdem'ciğimle bolca, komik komik
dans edip, Gius'le, Yeni Zellandalı dansçıyla bu dansların devamını getirdim. Yerli yabancı dansçılarla ve
ortamın tango dışındaki müşterileriyle dolmuş ortamda bolca dans etmiş olmanın neşesiyle geceyi
keyfiyle tamamlayıp, gecenin renkli sessizliğine kapıldık.
Çarşamba Günü 333
milongası tam bir festival havasındaydı. Bu kaliteli ve iyi
dansçılarla dolu olan gecede Dj Burcu'nun güzel tandalarıyla Jens'le,
Ahmet'le, David'le, Yeni Zellandalı bir milongueroyla ve bir kaç dostla
daha harika danslarla ve Vanessa'nın espirili doğumgünü dansı ile yeni yaşının pasta üfleme merasimiyle kutlanmasından sonra geceyi tatlı bir esintide tamamladım. Dans
ettiğimiz sırada konuştuğum İsviçreli bir milonguero - aynı zamanda tango
eğitmenliği de yapıyormuş - Türkiye'deki kadın dansçıların hisse ve
enerjiye çok önem verip, vermediğini sordu. Pek hissi bulmamış sanırım
yurdumun milongueralarını. Ben de hissetmeyi bilmek ya da ifade etmek de
ayrı bir yeti diye düşündüm. Zira, hisler dalgalı bir okyanus. Onları
tüm varlığınla "abrazo" nun içine aktarıp, müziğin akışına yansıtmak da
herkese göre değişken. Sonunda ikimiz de hissetmenin belki de tango eğitiminin
temel aşaması olduğuna karar verdik ve elbette müziğin de. İkisi de
enerjiyle ifade bulup, görünür hale ulaşıyor neticede. Bu erkek
dansçılar için de geçerli ve ne kadar hisler derinliğine ulaşırsa, dans
deneyimleri de o kadar unutulmaz oluyor. Bu konuda sıkıntı yaşayanlar
olursa da , - çünkü yurdumda kendini duygularının akışına bırakmak ve
bunları özgürce ifade etmek bazen çok zor olabiliyor - eğitmenlerin ve bu
konuda rahat olan insanların, sıkıntı çekenlere yardımcı olmaları
faydalı olabilir ve farklı vizyonlar getirebilir. Kişisel deneyimimde, yakın danstan çekinen çok milonguero gördüm geçmişte. Hatta ilk yakın dansı benimle yaptığını söyleyen çok
dostum olmuştur. Milonga tandalarında da...Yani yurdumda
insanlar sarılmaktan çekiniyor ve birbirine dokunmayı zor başarıyor. Bu
baskıların bir sonucu ama yeni nesil çok daha özgür olduğu için daha
rahat ve bu konuda konforlular. "Connection"un hakkını verince de tüm
danslarda ve tandalarda sonu gelmeyen uçuşlar başlıyor. Hepimizin en
yüksek irtifalara uzanmasını gönlümden diliyorum. Çünkü orası apayrı bir
boyutun ve realitelerin merkezi. Ruhun, özün, kalbin yansıması orada! :)
Perşembe
Günü Para Bailar milongasında yine çok keyifli danslara uzandım. Gece
çok kalabalık olmadığından da Dj Gökhan Abi'nin "Gogo" tandalarıyla -
Bir Pugliese tandasında ise bize yazılı sözlü yaptı, üç farklı
orkestradan yorumlar çaldı ve bunu sordu, sonra da yanıtlar 2. orkestrada
tıkanınca kendisi yanıtladı tabii - oradaki güzel dostlarım
Utku'yla, Samet'le, Hüseyin'le, Fatih'le, Onur'la, Hakkı'yla, Zafer'le,
Mehmet'le, Tunç'la güzel salınımlarda uzun adım
atabilmenin keyfiyle bolca dans ettim. Milongalar çok kalabalık olunca, minik minik adımlarla hareket
edip, rondada da çok daha dikkatli olmak şart oluyor ama bu kez alanda ferahlık olduğundan enerjik, büyük
adımlar atabildim. Böylece yine ful kapasite koğuşlu danslarla dolu geceyi, Fümerel'in doğumgünü pastası ve kutlaması tamamlandıktan sonra Nizam'da hem
dans kritikleri, hem de keyifli bir sohbetle tamamladık. Artık kim ne
yedi, kim içti söylemiyorum. Çünkü bunu yazdığım haftanın bir sonraki
haftasında herkes yeme, içme konusunda daha bir çekingen olmuştu. Şaşırmıştım. Ebru yazar, açık eder her şeyi
diye korktular sanırım! :-)
Cuma Günü Aylin Resort'ta "Latin
Amerika ve İtalya Yemek festivali" organize ettik. Üç sıradışı aşçı
Aylin, Evrim ve Giusseppe Jazmin'e, bana ve kedilerine unutulmaz bir
lezzet ziyafeti hazırladılar. Güyya yemeklerin isimlerini onlara sorup burada
yazacaktım - hep unutuyorum adlarını - ama yine unuttum sormayı ve tarif etmeye çalışacağım. Aylin'in
patates püresi üzerine avakado dilimli ve ton balıklı Peru lezzetine,
bir de Portekiz usulü çikolatalı tatlısı eklendi. Evrim'in
somon ve levrek balığının yeşil limonla pişirilmesi ile hazırladığı
muhteşem tabağın yanı sıra, avakadolu mısır chipsi ile yenen müthiş
lezzeti ve muzların kızartılıp üzerine sade dondurma eklenerek oluşan
yine Latin Amerika tatlısı takip etti. Giusseppe'nin ise muhteşem ötesi karidesli
risottosu bizleri tattan delilik seviyelerine getirdi. Hepsini yiyip, Syrahlara, Cabernet Sauvignon'lara ve Merlot, Öküzközü, Boğazkere'lere gömülürken tatsal olarak tatminde
zirveleri kucakladım. Bu üç "mionguera(o)" aşçı muhteşem performanslarıyla
Jazmin'le beni büyülediler. Gece 1'de hala sofradaydık. Gerisini
düşünün...Dolayısıyla tüm Cuma milongaları ekilerek bu yemek ziyafetinin
tadı maksimumda yaşandı.
Cumartesi Günü Noa milongasında muhteşem
bir enerji vardı. Haftanın en yüksek enerjili milongası olarak seçtim
Noa'yı. Dj Alp'in dinamik tandalarıyla yerli, yabancı iyi
dansçılarla buluştuğumuz gecede Volkan'la, Uğur'la, David'le, Barboros'la,
Amerikalı bir arkadaşla - Pugliese tandasında dans ettik ve bundan sonra
Pugliese'de hem beni bulacağını söyledi :) - bir diğer Volkan'la
harika enerjilerle çok güzel danslara uzandım. Bu enerji içimdeyken de
gecenin değişik nüanslarında üzümsel tınıların yoğunluğu bambaşka
boyutlarla tamamladım.
Pazar Günü Ponte'de çok çok keyifli bir
milonga deneyimi daha yaşadım. Dj Ayşe'nin muhteşem tandalarıyla - ve
bir Los Vino yorumu vardı ki, 16 yıldır hiçbir milongada duymadım ve
tabii ki koptum- yerli, yabancı dansçılarla yoğunlaşan milongada Hakkı'yla,
Mehmet Cemal'le, Kenan'la, Murat'la, Satılmış'la, David'le - hatta
Pugliese'de dönüşümlü lead, follow yaptık, hazdan dört köşe oldum -
Selanik'li bir dansçıyla çok keyifle dans ettim. Gece boyunca da bu
büyülü sinerjinin etkisinde, aromasal üzümlerin transında ve anason
kokularının hakimiyetinde haftanın son ve keyif dolu milongasını da
tamamlamış oldum. Çektiğim bir çok fotoğrafla da Ponte'nin ve içindeki
insanların güzelliğini herkese göstermek istedim. Zaten günde en az yüz fotoğraf paylaşıyorum malum! :)
İşte enerji
dolu , muhteşem bir haftayı daha bu şahane duygularla tamamlamış oldum.
Dans varsa her an,
her hafta güzel oluyor. Bu yüzden hep dans olsun; hep gözlerimizde
ışıltı, yüreğimizde tango aşkı bulunsun. Aklın almadığını kalp çözer; kalbin tıkandığı noktaları ise ruh açar ve tüm deneyimler ruhsal aşkın ifadelerine, içsel melodilere ulaşabilir bazen. Sadece cesurca enerji akışının içinde, merkezinde ilerlemek gerekiyor belki de...
Bir alıntıda okuduğum şu cümle çok etkilemişti beni; yazarını tam bilmiyorum.
"Cesaret, sevgidendir!"
Gerçekten çok doğru bir cümle!
Cesaret, sevgi, aşk, tutku ve özgürlük her şeyin temeli.
O halde cesur olalım, sevgimizi tüm kalbimizle çevremize yayalım; mutluluklarımızı, coşkularımızı doyasıya paylaşalım ve bunların tüm güzelliklerini de bütün hoş nüanslı danslarımıza aktaralım.
Bu yeni haftamızda hepimize etkileyici, sıradaşı, büyülü danslarla dolu geceler, ışıl ışıl gündüzler diliyorum dostlarım. Geç gelen baharın tadını ise çok çok ve daha da yoğun çıkaralım olmaz mı...?
Sizi sevgiyle, saygıyla ve tüm kalbimle selamlıyorum! :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder