28 Nisan 2015 Salı

Bedenin ötesini yaşamak, görmek, duymak için bedenin ötesine yolculuk etmek lazım. Bu nedenle bazılarımız yaşadığı her deneyimde fiziksel algılarının yanı sıra içsel, özsel ve ruhsal farkındalıklarına odaklanırlar. "Connection" ı ve buna açılan sınırsız "abrazo"larımızı bu kadar önemsemememizin nedeni de insanı ruhuyla, tüm varlığıyla ve diğerlerinin derinlikleriyle, enerjisel ifadeleriyle buluşturmasıdır. Dolayısıyla bir çoğumuzun dünyasında hep bu yoğun hissedişlerin izleri hakim oluyor. Müziğe, tangoya ve bu dünyada  birlikte paylaştığımız güzel ve derin her şeye büyük bir şükran ve saygı duyuyorum. Hayatımızın gerçek renklerini  bizimle yeniden buluşturuyorlar çünkü....
Haftanın milongalarında  beş gün boyunca festival milongaları bu renkleri daha da canlandırdı  ve bunların ardından süzüldüğümüz "after party"ler  ise o renklerin farklı melodilerini oluşturdular.... Lokal milongalar hali hazırda devam ederken, festival tercihinin dışında bir akışa kapılanlar için hizmet verdiler. Bu da farklı alternatifleri de gün yüzünde tuttuğu için festivale katılamayanlar için hoş bir alternatif olmuştur. Seçeneklerin fazlalığı kaliteyi de getiriyor diye düşünüyorum!
Pazartesi Günü ful dinlenerek, diğer yaşamsal  mutluluklara odaklandım.
Salı Günü ise Hindi Zahra'nın konserine son anda bilet bularak,  Özden'le harika bir yemek, bira lezzetinin ve şahane sohbetin ardından Babylon'a geçiş yaparak  tüm müzikal, yoğun, heyecan, coşku, tını yüklü translara kapıldık.
Çarşamba Günü önce Almanya'dan gelen arkadaşım Jens'le muhteşem bir Zencefil sefası yaptık. Güzel bir shiraz içtik ve oranın lezzetli yemeklerini yuvarladık. Ardından "Academia Tango Meeting" in açılış gecesine katıldık. İTÜ sosyal tesislerindeki ilk festival gecesinde hoş, enerjik bir kalabalık hakimdi. Böyle olunca da Dj Akın'ın seçkileri eşliğinde - Pugliese yoğunluğu da hakimdi :-) - gece boyu çok güzel danslara uzandım. Performanslarda önce Yunanistan'dan Nikos ve Margarita çifti ile sonrasında Antalya'dan Kadir ve partneri Eleanna yerlerini aldıklar. İki çifti de keyifle izledim. Sonrasında tüm maesto(a)lar açılış dansı yaptılar. Harikaydı!
 Gecenin sonunda ise şakır şakır yağan yağmura rağmen yılmayıp"after party" e gittim. Kafaya koymuştum daha da çok dans etmeyi ve nitekim ettim de!
Deliyim diyorum ya hep, inanın lütfen artık! :-)
 Dj Göktuğ'un hoş tandaları eşliğinde Academia'nın güleryüzlü ekibiyle ve Almanya'dan bir iki dansçıyla güzel danslar edip, kısmen makul saatlerde - saat 5 sularına makul der hale geldik - geceyi bitirdim.
Perşembe Günü festivalin ikinci gününde Innpark'ta yerimi aldım ve neredeyse loca diyebileceğim bistro bir masa kapıp, gecenin pek hoş ve naif dans akışına kapıldım.
Dj Ömer'in güzel tandalarıyla - bir milonga tandası çok lezzetliydi ve son tanda da beni çok mutlu etti - gece boyunca yerli, yabancı dansçılarla sayısız danslar ettim ve keyiften uçtum.
Performanslarda ise  bu kez yurdumdan Aydın ve Eda çifti ile Özgür ve Sonja çiftinin duygu yoğunluklu, hoş adımlarla, figürlerle süslü, lezzetli danslarını izleme şansı bulduk. Bu tatla da  "after party"e geçerek Dj Sabri'nın hoş tandalarıyla yine tüm engin semalara kapıldım.
Cuma Günü festivalin 3. gününe yine Innpark'ta aynı loca masamda konumlandım.. Dikkat ettiyseniz kimseye kaptırmadım o masayı...;-)
 Dj Emre'nin güzel tandalarıyla da gece boyu sayısız danslar ettim. Stefan ve Yusuf ile 3 tandalık danslarım  gecenin festival akışındaki en uzun dansları olarak yerini aldı. Festivallerde  3 tanda dans etmek aslında nadir bir durumdur çoğumuz için ama biz Türkiye'liyiz  deriz ve tandalarca dans edebiliriz. Demek ki Almanlar ve Avrupalılar da bize benziyor. Çünkü Stefan'la  tandalarca çok keyifle ve yoğun "connection" hissiyle  dans ettik!
Elbette diğer tüm dostlarım Enis'le, Volkan'la, Hakan'la, İtalyan, Alman milonguerolarla dans akışım beni geleneksel olarak beliren en yoğun translarıma yönlendirdi. Milongayı bu keyif içimdeyken  iki  Yunanlı çift olan Haris ve Malika ile Loukas ve Georgia çiftinin hoş, enerji yüklü, dinamik, hızlı gösteriyle  tamamlayıp "after party" e geçiş yaptım ve Dj Georgia'nın tandalarıyla da bir süre daha uçuşlarıma yenilerini ekledim!
Cumartesi Günü festivalin 4. günü Innpark'a bu kez yerimi biraz daha geç aldım ve Hakkı ve Mehmet'le başka yer bulamadığımızdan İtalyan grubun içinde konumlandık.
 Bu arada İtalyan gruptan biri 30, 40 kişilik yer ayrılmış. Üstelik biz saat 11'i geçerken girdik salona ve bu aşırı sayıda dnsçıya yer ayırma durumunu festival etiğine uymadığını düşünerek,  ayrılan üç kişilik yeri bir güzel kaptık ve yerleri ayrıan kadına da gıcık bakışlarının yanıtını aynı şekilde yolladık! Haksız mıyız....?
Hadi bir iki,  kişi, üç kişi için yer ayırmak tamam da, 30, 40 kişi için olan durum hangi etiğe uyar?
Fikrimce bu saygı dışında bir şeydir!
Dolayısıyla mücadeleyle kazandığımız yerimizde festivalin dokusuna katıldık yine! :-)
Dj Ramo Gogo'nun keyifli tandalarıyla, bu kez diğer gecelere nazaran erken çıktığımız için az ama yine bol uçuşlu danslarla geceyi "after party"siz tamamladım.
Performanslarda ise  iki sıradışı Arjantin'li çift Neri ve Yanina ile Fernando ve Sol'un şahane performanslarını izledik. Tüm figürleri, adımları, dans akışları bir yana,  tırnak, parmak üzerinde bir dönüş vardı ki, fizik kanunları o an itibariyle değişti sanırım. O ivme ve güç nasıl sağlandı anlayamadım. Etkileyiciydi!
Dolayısıyla gösterilere bayıldım ve geceyi bu tatla tamamladım. Bu arada "after party"e sözü getirecek olursam bir konuya değinmem manalı olacak..İyi ki gitmemişiz, sormayım! Biz gitmedik ya tüm maestrolar gitmiş maşallah ve yine sıradışı, yoğun enerjilerde bir milonga keyfi yaşanmış.
Efsaneydi diyenler oldu ve gıcık kaptım, hatta kıskançlıktan çatladım! :-)
Pazar Günü ise erkencikten uyanıp, "Dos Ufos" ve dostlar pikniğine uzandım ve Silivri'ye yakın bir ormanlık alanda öğleden sonra saatlerine kadar doğayla bütünleştim. Aslında daha da uzun sürebilirdi piknik ama festivali kaçırmak istemediğimden hafif bir "time management" olayına girdim. Elbette ormanda içimdeki his muhteşemdi. Sessizlik, insanın olmadığı yerlerde soluk buluyor ve böylece doğanın eşsiz sesine ve doğasal bir çok sesliliğine ulaşabililiyor, onların tınılarıyla farklı bir translar alemine dalabiliyorsunuz.
Uyum danstaki en önemli unsurlardan biri. Herr şey onunla başlıyor, onunla ilerliyor, onunla soluk buluyor!. Daha "cabeceo"da ilk buluşma anından, milonga ortamlarındaki tüm atmosfere ve sinerjiye, bütünsel uyuma kadar, partnerler arasındaki iletişimle ve hareketle birlikte müziğin bütün ritmlerine. melodilerine ve notalarına kadar her yerde, frekansta ve ambiyansta uyum sözkonusu oluyor. Bu da bana sorarsanız önce doğaya olan uyumla mümkün. Çünkü insanın titreşimleri başta doğaya ait ve onunla kalp atışlarına dönüşüyor. Sağlık, mutluluk, coşku, bütünlük ve akış için doğayla iletişim şart! İşte bunu deneyimleyince ve muhteşem bir piknikle keyiflenince de festivalin final akışına  harika bir bütünlük hissiyle geçiş yapıyorsunuz...
Öncesinde de rozeleri yuvarlamayı ihmal etmedim tabii ve bu enerjinin etkisiyle de iki güzel arkadaşımla neredeyse Toscana'ya yerleşmeye karar verdikten sonra bir hayli geç Innpark'a geçebildim.
Cumartesi'ye göre dingin ve nispeten sakin bir kalabalıkla dolmuş ortam bana ciddi  huzur verdi ve Dj Murat Mengi'nin güzel tandaları eşliğinde -  La Cumparsita'sı efsaneydi bu arada - Ertuğrul'la, Yusuf'la, Stefan'la, Volkan'la ve bir çok dansçıyla daha akıştığım tüm danslarımda rahat adımlar atabilmenin mutluluğuna ve özgürce rondalarda ilerlemenin mutluluğuna ulaştım. Bu gerçekten harika bir histi! :-)
Performans zamanına gelince,  merakla beklediğim Micheal ve Eleonora çiftinin gerçekten şahane danslarını izledik. Harikalardı ve düşünmeden edemedim. Eleonora gibi bir kadın dansçı Türkiye'de yetişir mi diye.. Ne kadar bale ve dans eğitimi alırsa alsın o esneklikte bir dansçı pek yetişemiyor. Lütfen bana kızmasınlar tüm dansçı, performansçı dostlar...Bir performans dansçısı olmak gerçekten çok zor ve mücadeleli bir iş. Günlerce, gecelerce yıllarca çalışıyorlar ve daha iyiye ulaşmak için yoğun bir tempoyla ve fazlaca stresle yüklenebiliyorlar. Daha iyi olabilmek ve başarıya ulaşabilmek adına çok çok çalışıyorlar...Bu gerçekten mühim bir bedel ve saygı duyulası bir azim, emek öyküsü!
Elbette Eleonora'yla benzer, aynı estetiye, rahatlığa ulaşabilen nadir sayıda dansçının görülmesinin sebeplerinden biri de belki kültürel etkenlerdir kimbilir... Rusların DNA'ları farklı işliyor da olabilir tabii...Her konuda bu kadar başarılı olmaları gerçekten inanılmaz! Esteti, esneklik ve "connection" yüklü dansları gerçekten performanslarının hakkını veriyor!
 Başka bir konu da hafta boyunca izlediğim tüm performansların ardından gelen tangoya dair diğer düşüncelerim oldu. Şöyleydi;.
" Her bestecinin farklı farklı eserlerinde dünyanın her bir köşesindeki milonguero(a)lardan eşsiz danslar, performanslar izledim ve gerçekten de büyülendim. Ancak Pugliese parçalarında Arjantin dışından bir dansçının genellikle hiçbir performansını o oranda beğenmedim. Hatta o parçalarda vuku bulan bale adımlarından ve vals hissiyatındaki mimiklerden nefret ettim diyebilirim. Bu dünyada tango her coğrafyanın dansı olsa bile Pugliese, Piazzolla ve Diaz sanırım sadece Arjantin'e ait!"
Bunlar o anda içimde beliren  hislerim ve düşüncelerimdi. Arjantin' sel ifadelerin vurguları gerçekten kültürlerini ve tangoyu bir farklı  ve daha da olduğu gerçek, öz haliyle yansıtıyor sanki.!
Milonganın sonrasında "after party" e geçerek Dj Murat Gürmen'nin hoş tandalarıyla sabah 6:30, 7 ye kadar duramayan milonguero Erdem'ciğimle  pek bir eğlenerek dans ederek tamamladık Hatta  kendisi "La  Cumparsita" da beni fiziken de uçurmayı uygun gördüğünden, coşkumuz maksimumda festivali tamamlamış olduk. Elbette bu anı Ceren, Ahmet, Ali, Erdem ve Kerem ile fotoğraflayarak sonsuzlaştırıp  Erdem'ciğimle Taksim'in sabah güneşinin hakimiyetinde  meydan boyu yürümeyi başararak, pek değişik tınılarla başlayan bir haftayı daha selamladık..
Gerçekten de  festival boyunca çok güzel dans deneyimleriyle buluştum. Gündüz milongalarına ve derslerine yetişemesem de tüm gece milongalarında ve "after partyl"lerinde ettiğim sayısız, coşku dolu dans deneyimi yine bana çok şey kattı diyebilirim. "Connection"lar insanı dönüştürüyor ve gittikçe daha da geliştiriyor!
Bu nedenle başta Utku ve İris çifti olmak üzere tüm Academia Del Tango ekibine çok çok  teşekkür etmek isterim. Ekipleri içindeki sıcak, güzel enerji  festivalin her adımına yansıdı ve biz milonguera(o)ların keyfine keyif kattı. Sosyal dansçıların buluştuğu bu tür internasyonel ortamlarda huzursuzluk en son istenilen şey. Bizler huzurla ve rahat akışla kavuştuk. Mutluyduk!
Dans adına en büyük hayallerimden biri, ilerleyen yıllarda pist içindeki terörün ve çarpışma facialarının yerini rahat bir akışla ilerleyen rondaların alması ve minik adımların, kıvamında figürlerin hakim olduğu danslarda, birbirine saygıyla oluşan daha yetkin ve ileri seviye bir kitlenin oluşması ve sadece partnerlerimizle ettiğimiz danslarımız değil de ortamlardaki her dans eden çiftle olan uyumlanarak adımlarımızı ve figürlerimizi bu yoğun sinerjilere ayarlamamız.  Belki bugün bunu istediğimiz oranda başaramıyor olabiliriz ama yurdumda tango adına yapılan bunca kayda değer, güzel  çalışma varken ve yoğun emeklerin, çabaların etkisiyle buna bir gün ulaşacağımızdan eminim aslında. Dolayısıyla hepimizi mutluluktan daha da uçuracak ortamlara, rondalara kavuşacağız...
Madem uçuş var,  aslolan hep birlikte havalara yükselmektir! :-))
Festival süresince kopan tırnağımın feci acısı bir gün sürdü ama bu beş gün boyunca yaşadığım tüm haz dolu, "connection" hissiyle dolu muhteşem danslarımın enerjisi bir ömür boyu sürecek ve daima yanı başımda, kalbimde, ruhumda benimle olacak. Bu yüzden dans, tango, müzik ile birlikte birbirimizle de bu dünyada buluşmamız çok özel  bir deneyim dostlarım. İyi ki buralarda bambaşka boyutların, frekansların, alemlerin içinde buluşmuşuz ve ömrümüz yettiği sürece de bu coşkuyla bu dünyada yerimizi alabiliriz. Burada sevgi, aşk, coşku, bütünlük, sonsuz uçuş ve sınırsız translar var çünkü...
Son olarak Osho'nu harika bir sözüyle bu haftalık serüvenimi noktalamak istiyorum.
Diyor ki,
" İlgi enerjidir. Biri sana sevgi dolu bir şekilde baktığında seni besler."
Gerçekten de ifadeye sonuna kadar katıldım!

Hepimize ilgi, sevgi, bütünlük dolu bir hafta diliyorum  öncelikle ve tüm eşsiz, güzel milongalarda  mutlulukla birbirmizi selamlamamızı yine güçlü bir şekilde arzuluyorum!
Sevgiyle, saygıyla ve aşkla kalınız! ***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder