16 Mart 2015 Pazartesi

Sadece bir insan bile, kendi enerjisindeki dengeli halle, girdiği her ortama hoş bir pırıltı, ışık dolu bir iletişimsel yaklaşım sunabiliyor. Bu yüzden içsel mutluluğumuzun, huzurumuzun ve bununla sağladığımız tüm yaratıcı potansiyelimizin kendimize faydası bir yana, çevremize de katkısı çok büyük oluyor. Pozitif, motivasyonu yüksek, sevgi dolu insanlar toplumsal gelişimim de temelini oluşturuyor. Çünkü ancak ilgisi, konsantrasyonu, odağı, merakı, tutkusu ve içindeki yaratıcı potansiyeli devrede olan insanlar gerçekten öğrenebiliyorlar, öğrenirken gelişebiliyorlar, gelişirken  geniş bir vizyona, esnek algılara ulaşabiliyorlar ve kendilerini yaşamın içinde an be an bulabiliyorlar. Bir insan yetiştirmekten - başta kendin - aslına, özüne erişebilen bir şahsiyet olabilmekten ve enerjini tüm yalınlığıyla, apaçık, cesurca ve içindeki sonsuz aşkı yansıtan bütünlüğün ışıltısıyla sergileyebilmekten bu dünyaya verebileceğimiz daha büyük ürün ne olabilirdi bilmiyorum. Her şey bende, sende, bizde, onda, hepimizde başlıyor neticede. Önce kendi ışıltınla kendinin etkilenebilmesi ve motive olabilmesi  gerekiyor ki, sonra tüm çevrene bu eşsiz ışıltıyı yayabilesin ve yansıtabilesin!
İşte durum böyle olunca, tüm seçtiğim milongalara genelde  koşarak, coşku, heyecan dolu gitmem, çoğu dansımda gerçek manada kopmam ve içimdeki yoğun hislerle engin derinliklere doğru süzülebilmem başta bu içsel enerjinin etkisindendir diye düşünüyorum. Uçamamak, yükselememek, anların içinde sonsuzluğu yakalayamamak çok acı olurdu, onu da hissediyorum. Mutsuz, tatminsiz ve ışıksız dolaşmak gerçekten her şeyi boşuna yapmak anlamına gelebilirdi, belki de.... 38 yıllık hayatımda nice güzel, olağanüstü, etkileyici anlar, mutluluklar, zaferler, tatminler yaşadım ve bunların yanı sıra çok derin acılar, kayıplar ve sarsıntılar da geçirdim. Hepsinden yaşamın ve ölümün yalın bir çizgide buluştuğunu ve bu dünya üzerinde yaptığımız her şeyin başta mutluluğumuz, enerjimizin öz ifadesini sunmak ve içimizdeki aşk potansiyelini aktive etmek için olduğunu öğrendim. Bir gün sonramızı bilmediğimiz yaşamlarımızda, bir çok günümüzün dilediğimiz şekilde geçmesini doğru ve manalı buldum. Yaptığımız şeyler, çalıştığımız yerler, seçtiğimiz paylaşımlar, buluştuğumuz insanlar, derinleştiğimiz sohbetler, kopuştuğumuz danslar, dolaştığımız coğrafyalar, kendi ruhumuzu özgürlüğüne kavuşturduğumuz, kalbimizle ritmsel dansların büyüsüne kapıldığımız, zihinsel kopuşlarla bilinçsel farklar yarattığımız anlar bütünü, asıl bütünlüğümüzü oluşturur diye düşündüm. Evet benim için tangonun hissel yansıması,  kopuşların, uçuşların ve yoğun transların ifadesi olması... Her ya da çoğu milonga deneyiminde, bambaşkalaşan bir yanımı, kendime ait farklı hissiyatları da keşfediyorum. Diyeceksiniz ki her zaman olur mu, mümkün mü böyle bir şey...Gerçekten hemen hemen hepsinde hissettiğim, yoğun bir transın içinde yol aldığım, ışık ve müzik içinde ilerlediğim yönünde. O anlarda her şey büyülü, her şey rengarenk, bambaşka boyutlarda ve farklı frekanslarda... Dans ifadesel bir dil ve bu dilin içinde tüm yaşadığımız deneyimler, hissettiğimiz duygular, tadımladığımız anlar, etkileşim içinde bulunduğumuz paylaşımlar farklı ve bir o kadar da etkili. Bu yüzden ileride hatırlanacak bir özelliğim olursa şayet, bunun ilelebet üzümsever tınılarda gezinen, yeme, içme sohbet, haz. mutluluk, coşku, aşk ve güzel tatlar düşkünü sade bir milonguera olmamdır arzum. İmzam da bu şekilde olsun! Üzüm ve tango kokan, bütünlük yankılanan bir sade vatandaş işte....
Tango yaparken bulutlarda geziniyor, en engin semalarda uçuyor, masmavi okyanuslarda kendimle yeniden tanışıyor ve tüm içsel ritmlerimi yeniden keşfediyorum. Bu kadar derin yaşıyorum bu dansı evet, o yüzden yaşamımdaki izleri çok önemli ve değişik nüanslı yerlere dokunuyor. Beni, bana yansıtıyor, beni benimle buluşturuyor ve beni bana tanıtıyor. Belki bir çoğumuz da buna benzer şeyler duyumsuyoruz ya da çok çok farklı deneyimler yaşıyoruz ama yine de yoğun bir şekilde bu dansa vakit ayırıyorsanız ve enerjinizi veriyorsanız, içinde kendinize ait çok şey buluyorsunuz demektir. Elbette  bir ömür boyu da bulmaya da devam ediyoruz sanıyorum!
Tango yolculukların belki de en büyüğü. Çünkü içinde sınırsız coğrafyanın enerjisi, rengarenk insanlar,  bambaşka kültürler, mis kokulu translar ve en derin dokunuşlarla dolu izler var.. Bir "abrazo"ya sarmalı dönüşlerimiz bize ait tüm içsel yolculukların da gemisi olabiliyor. Herhangi bir rondada,  bulunduğumuz yerde, duyduğumuz bir tandada,  farklı bir melodide tüm dönüşlerimizle süregelen bir bulunuş hikayemiz var.  Dolayısıyla derin translarımızın hakim olduğu tek reel dünyamız orası belki de...
İşte bu haftanın birbirimizi, birbirimizle buluşturan rondasal akışı, Çarşamba Günü 333 milongasıyla başladı. Öncesinde tatlı dostum Aylin'ciğimle yaşamsal aromalar, deneyimsel zenginlikler üzerine enerji yüklü bir sohbetle yoğunlaşıp, milongaya hazır bir hale gelmiştik. 333'te de festival sonrası şampanya sefası ve "after party" si için heyecanla milonga serüvenine başladık.
Dj Maral'ın çok leziz tandalarıyla, harika danslarla yoğun, çok pırıltılı müzikal yolculuklara süzüldüm. Sonrasında Eşref ve Murat şampanyaları patlattılar ve hepimiz bundan kutlama ve yudumlama anlamında nasibimizi alıp, eğlenceyi  arttırarak katlattık. Tüm harika milonguerolarla enerji yüklü, müzik dolu danslarımın ardından da evimin türlü semalarına uzandım.
Perşembe Günü Para Bailar milongası yine muhteşemdi. Dj Halil'in keyifli tandalarıyla gece boyunca tüm güzel dostlarımla - Connection gurum ve oranın Maestroları dahil - doyasıya dans ettim.  İlerleyen saatlerde Doğa'nın ve Hüsrev Abi'nin doğumgünlerinin kutlanmasıyla pasta lezzetiyle ve doğumgünü danslarıyla da şenlendik. Yine tadı damağımda kalan gecenin ardından, tüm eşsiz danslarımın, komik sohbetlerimin, connectionsal yoğunlaşmalarımın enerjisi içimde geceyi tatlı bir Taksim yürüyüşüyle noktaladım.
Cuma Günü bir değişiklik yaparak Levent'te Wyndham Grand'ın içinde, Tangog ekibini düzenlediği "Grand Milonga"ya katıldım. Milonga mekanını gayet hoş bulduğumu, sıradışı, çeşit çeşit, lezzetli atıştırmalıklarıyla şok olduğumu, güzel şaraplarını keyifle yudumladığımı ve Dj Kivi - Kıvılcım'ın - güzel tandalarıyla da harika danslarıma Erdem'ciğimle bol miktar ve az biraz da Volkan dostumla uzandığımı söylemeliyim. Gecenin ortasında da Hasan Gogani'nin - oranın eğitmenlerinden ve organizatörlerinden - doğumgünü seremonisiyle daha da renklenen ortam, benim için tatlı bir milonga deneyimiyle sonlandı. Böyle bir milongaya daha sahip olduğumuz için memnuniyet hissettim. Güzel alternatifler, hep renkli semalar sunarlar...
 Milonganın ardından yaşama dair yoğun frekanslara uzanarak, anları daha da bir sonsuzlaştırdık ve gecenin sessizliğinde bir farklı ışıltı, bir değişik yıldızlar olduk...
Cumartesi Günü uzun bir aradan sonra Galata'daki Noa milongasına katıldım ve gecenin enerjisiyle de cidden büyülendim. Benim için muhteşem hislerle ve coşkuyla dopdolu geçen gecede, Dj Aykut'un çok keyif aldığım tandalarıyla, gece boyunca tüm güzel dostlarımla nonstop dans ettim ve adeta bir festival sinerjisinin yoğunluğuyla, şahane tınıların hoş nüansları içimde dans etmekten yorgun ve yorgunluktan kısmen bitik bir halde Galata Silüeti' nin gülen ışıl ışıl bakışlarıyla geceyi tamamladım.
Pazar Günü'ne neredeyse öğleden sonra gözlerimi açtım. Cevriye milongasına gitmeyi planlamıştım ancak tüm gün kahvaltı, gazete keyfi ve onu, bunu düzeltme ile evde oyalandığımdan dışarı çıktığımda, milongaya çok geç kalmıştım. Ben de İstanbul'umun güzel semalarında biraz dolaştım, hoş lezzetlere uzandım ve ilginç pırıltılar sunan kitabıma gömüldüm. Yorgunluğumu da bu güzel dinlenme ritüeliyle aştım. Haftaya enerjik başlamak adına, güzel melodiler eşliğinde, boğaz havasını soludum. Şimdi gecenin ilerleyen saatlerine yaklaştığımda, bu her an festival tadını yakaladığımız yaşamlarımızdan ve bu hissettiğimiz olağanüstü duygulardan ötürü ne denli şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Milyonlarca kez süregelen tüm uçma hikayelerimizi, hayatlarında bir kez bile deneyimleyemeyen nice insan var dışarda bir yerlerde... Bizler aslında bir anlamda mutlak cenneti, bulunduğumuz anlarda, yerlerde ve bütün  dünyalarımız üzerindeki  tüm "connection"larımızda ve  "abrazo"larımızda bulmuşuz. Müzik dilimiz, dans ifademiz, trans benliğimiz, anlardaki sonsuzluklar da ruhsal özgürlüğümüz olmuş. Bahse girerim "Milonguera(o) DNA"ları da diğer insanlarınkinden farklıdır. Döne döne, değişmiştir sarmallarımız. Bir değişik canlı türü olmuşuzdur eminim!
Bu yeni pırıltılarla gelen haftamızda, hepimize her şeyden önce sevgi dolu anlar, motivasyon yüklü çalışmalar, neşe dolu paylaşımlar, tüm yoğunluklarla dolu, masmavi semalara akan hislerde, deli uçuşlar diliyorum dostlarım. Her güzel esen rüzgarda, hoş akan rondada, en keyif dolu milongalarda ve olağanüstü tandalara bağlanan tüm duygu yoğunluklu danslarımızda buluşmak dileğiyle. Sizleri coşkuyla, saygıyla ve neşeyle selamlıyorum! :)

2 yorum:

  1. tango yu bu kadar derin yaşadığın ve anlattığıniçin tesekkurler

    YanıtlaSil
  2. Fatih'ciğim eksik olma çok naziksin. Ben de sana teşekkür etmeliyim eşsiz bir tango radyosu kurduğun için! :-)

    YanıtlaSil