10 Mart 2015 Salı

Hayat bir aromaysa, müzik aromayı sağlayan kaynak, o müziği yaratan ise aromadaki notaların, melodilerin ve ritmlerin ta kendisi oluyor...
Bazılarımız yaşamı tangonun içinde tadımlarken, tangoyu da yaşamın tamamına aktarıyor. Bu durumda tango müziğini oluşturan üstad bestecilere ve farklı dokular katan gruplara üzümsel anlamda şu tanımlamaları yapmam uygun olacaktır;
"Pugliese Shiraz, D'Arienzo Boğazkere, Di Sarli Öküzgözü, Canaro Kalecik Karası, Tanturi Cabernet Sauvignon, Calo Merlot, Diaz Shiraz, Öküzgözü kupaj, Biagi Papaz Karası , Piazzolla Cabernet Sauvignon, Shiraz, Öküzgözü, Boğazkere, Merlot kupajının kupajı ama Kalecik Karası yok, Rodriguez Sangiovese, Donato rose Tempranillo, Grenache ve Kalecik Karası kupaj, Lomuto rose Kalecik Karası, Angels'lar beyaz Riesling, Alfredo de Angelis Sauvignon Blanc olurken marjinal tınılarıyla tango dünyasında farklılık yaratan gruplardan Quadro Nuevo tüm roseler, Gotan Project Shiraz Cabernet Sauvignon, Öküzgözü, Otros Aires Adakarası, Tempranillo, Grenache, Bajofondo Öküzgözü, Merlot, Adakarası üzümlerinin müzikal yansımalarıdır...":)
Elbette üzüm içteyken, tango ruhta yükseldiğinden, bayıldığım bestecilere iltimas geçip en sevdiğim üzümleri uygun gördüm. Zaten aslında gayet yerinde bir seçim oldu, çünkü müzikal renklilikleri ve farklı nüansları anlamında bu tanımlamalara çok da uyuyorlar....
Bu aromaların tadını yudum yudum hissederken, geçtiğimiz hafta yine tangoyla dopdolu anlara kanalize oldum. Korkunç bir soğuk hava etkisinde bir yeni haftaya başlamış olsak da, Salı Günü 360 milongasında ilk kez yerimi aldım. Elbette öncesinde müzikal bir arkadaşımla Cabernet Sauvignon ve Öküzgözü üzümlerinin birer, ikişer kadehlerini yuvarladıktan sonra, o muhteşem ambiyansa, olağanüstü İstanbul dokusuna sahip olan şık, ışıltılı Mısır Apartmanı'nın teras katındaki milongaya geçtik. Uzun bir süre önce yabancı arkadaşlarımı etkilemek ve kentime aşık olmalarını sağlamak için buraya getirmiştim. O gün bugündür ne zaman İstanbul'a gelseler beni ararlar, görüşmek isterler...Ee ayda bir kez düzenlenen ve Ogün arkadaşımızın organize ettiği - lakabı "Mr. 360" business olan ve diğeri "Uçan Panda" çizgifilm karakteri gibi yorumlarından dolayı, milonguera(o)lar arasında  ;-) - bu milongada  "İstanbul Kanatlarımın Altında" filmini  çevirmek istedim ama kısmet olmadı!
Dj Yüksel'in müziklerini yaptığı, güzel tandalarla dolu gecede -  milongalar içinde Dj kabini en havalı yer burası, yüzde yüz  - tango dansçılarının yanı sıra, dans etmeyen ve belki de tangoyu ilk kez izleyen mekan müşterileri de vardı. Kimi dansçılar bu durumdan çok memnun olmayabiliyorlardır belki bilmiyorum ama  kendi adıma bu tür karma enerjileri de  sevebiliyorum zaman zaman. Hem tango dansında,  müzikal ve "connection" anlamında uçuş translarına kapılan insanları gören kişiler de belki tangoya bir nebze de olsa ilgi, merak  duyabilirler, bir gün başlayabilirler kimbilir. Hem bu seçkin mekan bir "Türkü Bar" tarzında bir yer asla olmadığı için de diğer müşteriler kendi hallerinde ortamın tadını çıkarıp, lezzetlere akarken, dansçıları alkışlama girişiminde de bulunmuyorlar. Bu yüzden tangosunu yapan, bundan keyif alıyor, diğer müşteriler de kendi havalarında ortama bir anlamda dahil oluyorlar. Benim kanalımda ise böyle bir yerde tango yapabilmek de gerçekten özgürlük aslında. Yoksa kırk yıl düşünsem orada da tango yapacağım aklıma gelmezdi ama isterdim elbette... Etkinlik  haberini alınca da çok sevindim tabii!
 Servisteki arkadaşlar da çok kibarlar ve kaliteliler. İçecek fişimi kaybettiğim halde, bana bir kadeh "Kalecik Karası" ikram ettiler. Dolayısıyla gece gayet hoş ritmlerde ve renkli bir atmosferde geçti benim kanalımda. Müzik hoştu, lezzetli danslara süzüldük, güzel sohbetler ettik ve geceyi hoş bir Taksim yürüyüşüyle noktaladık.
Çarşamba Günü ise internasyonel bir tango festivalinin açılışı için Şişli Marriott Otel'e gittim. İstanbul Tango'nun ev sahibi olduğu gecede benim için her şey kusursuzdu diyebilirim. Dj Maral'ın ruhumu okşayan tandaları gece boyunca sürerken, dünyanın bir çok yerinden dansçıyla ve yurdumdan arkadaşlarımla  doyasıya dans ettim. Otelde zemin, pist her şey harikaydı. Zencefil'de yeme, içme kısmını da hallettiğim için normalden az, biraz daha yüksek fiyatlı şaraplara dokunmama gerek  kalmadı. O da otel politikası, yapacak bir şey yok ama akıllı milonguera(o)lar bu tür durumları düşünüp milonga öncesinde vakitleri olduğunda bir miktar haz aldıkları içeceklerle ve yiyeceklerle motivasyon, enerji yakıtlarını alıp, akışkan danslarına başlarlar.Nitekim öyle de başladım! :-)
 Gece boyunca ettiğim tüm "connection" yüklü danslarımın yanı sıra, bütün  maestro(a)ların açılış danslarını ve Vaggelis ile Marianna çiftinin de şık, hoş performanslarını keyifle izledim.
 Gece 3'e kadar devam  milonganın ardından, deli bir yorgunluk sinyalleri eşliğinde evime yollandım.
Perşembe Günü festivalin 2. Günü için Hilton Otel'e geçtim. Gece yine şık ambiyansıyla, güzel dansçılarıyla dolup taşarken, Dj Ömer'in hoş tandaları eşliğinde şahane dans deneyimleriyle tatlandım ve mutluluk hormonlarında tavanlara sıçradım.
 Gecenin ortalarında da yıllardır hayranları olduğum Gaston ve Moira çiftinin sıradışı, duygu, enerji ve özgünlük yüklü performansları ile, Sebastian ve Maria çiftinin çevik, değişik adımlarla dolu ve yine his yoğunluklu performanslarını keyifle seyrettim. Sabah 4:30 sularında artık gözlerimi açamaz ve ayak tabanlarıma basamaz bir halde, bitik hissiyatlar içinde geceyi noktaladım.
Cuma Günü Swissotel'de festivalin 3. günü için mekandan içeri girdiğimde, hemen harika bir köşe kaptım. Dans akışımız için yer seçimi mühimdir!  Aylin'ciğimle de aromatik üzümlerin içine dalarken, yeni gelen gümüş rengi ayakkabımı - Giuseppe sağolsun - denemenin ve üzerinde coşkuyla  dans etmenin mutluluğunu yaşadım. Tam ayakkabılarımı giydiğim an düşündüğüm şey şu olmuştu;
"Sanırım en çok da yeni bir tango ayakkabısı giydiğim,  farklı ve lezzetli aromalar hakimiyetinde bir üzüm tadımladığım, masmavi bir denizde sonsuzluğa doğru yüzdüğüm, müthiş bir "abrazo"nun içinde binbir duyguyla yoğunlaşıp, ruhen yükseldiğim ve bir müzik eserinde ful kapasite koptuğum an mutlu oluyorum. "
Bu da gerçekten bu böyle bir andı işte!
Yeni ayakkabılar, yeni elbiseler  milongueralar için büyük oranda heyecan, neşe, kıpırtı ve motivasyon dopingi sağlar! 
Rusya'lı Dj Viladimir'in renkli, hoş tandaları ve Pugliese yorumlarıyla geceye mana katan, yıllardır hayranı olduğum "Color Tango" orkestrasının canlı performansıyla, yine tangosal anlamda kopuşta doruklara tırmandım. Yerli, yabancı çok sayıda dansçıyla en güzel rakslarımla akışırken, Volkan  dostum artık Pugliese'de sayemde daha rahat dans edebildiğini belirtti. Çok nazik, sağolsun çünkü önceden Pugliese tandalarında çok iyi dansların olmayacağını düşünüyor olmalı ki, bir miktar çekiniyordu. Oysa süper danslar ettik bu kez de, ne mutlu! Pugliese severlere bir yenisi eklenmiş olabilir, belki de...:-)
 Bir de milonga tandalarında çekinen çok sayıda milonguero dostum oluyor. Bu denli milonga korkusu neden var hala anlayamıyorum. En çok enerjiyle dolabildiğim anları da kapsıyor zaman zaman hepsi ve kendimi asla tutamayıp piste sıçraya sıçraya atılıyorum. Hiçkimseyi bulamazsam da arkadaşlarımın yanına sokulup, dans için ikna çalışmalarına başlıyorum. "Cabeceo" nun göz teması olan sanatı bir yana, bir de sözlü ifadesi mevcut elbette. Onda diyorsunuz ki, "Hey milonguero(a) haydi dans edelim!". Pek eğlenceli olabiliyor.  Hatta dokunsalı bile var.  O da ayrı bir mevzu!
Eh ne yapalım "cabeceo"da bile yaratıcı olmak ve zaman zaman yurdumun kendine has usüllerini de eklemek güzel. Ne de olsa hepimiz bu coğrafyanın dansçıları ve insanlarıyız. Araya değişik baharatlar katmak, ortamlara hoş lezzetler vetatlı  eğlenceler getirebiliyor...
Gecenin ortalarında da Dana ile Adrian ve S. Achaval ile Roxana'nın performanslarını seyrettik. İlk çiftin Hugo Diaz yorumlarını kapsayan sıradışı, özgün, farklı ve renkli performanslarına bayılırken, ikinci çiftin de özellikle milonga performansları çok enerji yüklüydü. Zaten iki çifti de yıllardır büyük bir dikkatle, ilgiyle izliyor ve takip ediyorum. Hepsi olağanüstü dansçılar!
Roxana'nın ışıl ışıl pembe kostümü de ortalığı yakıyordu. Sanırım ışıltılı kostümler gerçekten daha hoş bir lezzet sunuyor seyirde. Bir de istiyorum ki adım attığında alttan ışıldayan tango ayakkabıları yapılsa...Ama hala piyasada yok. Merakla bekliyorum. Belki bir gün!!
Bu güzel performansların sonlarına yaklaştığımda Fransa'dan gelen Didier adlı arkadaşımızın ve Tel Aviv'li dostumun enerji yüklü dansları hafızamda gecenin sabaha bağlanan ritmine kapıldım. Düşünüyorum da her festivalde bizi gönülden etkileyen dansçılar olur ve onlarla daha sonrasında da yıllarca görüşürsünüz. Enerji uyumlanması mı, tangoyu benzer frekanslarda deneyimlemek mi, "connection"da, o yoğun hissel dünyanın merkezine birlikte ulaşmak mı, müzikal beklentide ve duyumda çok yakın nüanslara dokunabilmek mi bilmiyorum ama bir şekilde bazı insanlarla çok yakın, özel, hoş, derin bağlar kurarsınız. Türkiye'deki sevdiğim  bir çok dansçı arkadaşımla da hem dansta, hem iletişimlerimizde buna benzer  hisler içinde olurum. Onlarla yakın bağlar ve derin translar içinde yoğunlaşırım. Sanrım tangoyu, tango yapan şey de bu benim için. Derinliğin içsel rengini, kendi rengine bütünleyip, yansıtmak ve "connection"da da bu bütünlüğü sürdürmek ve bunu sonsuza dek, daima hissetmek!
Bu güzel kalabalıkla dolu  hoş geceyi de tamamladıktan sonra, Cumartesi Günü festivalin 4. gününe geçiş yaptım. Maslak'ta konumlanan "Wolswagen Arena"da düzenlenen gecede, çift orkestranın sahnesinin yerleşim şeklini harika buldum. İçecekler de, özellikle bizim üzüm bağlarından sofralara uzanan kırmızılar, pek makul fiyattaydı ve birer, üçer kadehleri yine Aylin'ciğimle yuvarlayarak gecenin enerjisine  güzelce senkronize olduk.
Yoğun bir kalabalığın olduğu gecede, iki muhteşem orkestra olan "Color Tango" nun ve "Los Reyes Del Tango" nun olağanüstü performanslarının büyülü ışıltısı altında, tüm parçalarında haz en yüksek irtifalarda, coşkuyla dans ettik; damardan Pugliese ve D'Arienzo yüklemesini maksimum enerjide yaşadık. İlk önce "Color Tango" sahne aldı, sonra "Los Reyes Del Tango" ve ardından ikisi düello şeklinde biri bir parça, diğeri bir parça çalmaya başladılar. En son tadı damağımda kalan an ise, iki orkestranın aynı anda "La Cumparsita"yı müthiş  bir enerjiyle çalmaları ve bununla birlikte pistin içinde tüm dansçıların, hepimizin sihirli derinliklere kapılan "abrazo"lar içinde evrensel dönüşlere ve uçuşlara kapılmamız oldu. Gerçekten olağanüstü bir andı bu benim için, unutulmazdı!
Gecenin ortalarında da festivale katılan tüm maestro(a)lar birer parçalık performanslarını sergilediler. Hepsi ışıl ışıldı, hepsi keyifli bir seyir sundular!
Sabah 5:30 lara kadar Dj Analia LaRubia'nın tandalari eşliğinde dans edip, yürüyemez hale gelince de, aydınlanan gecenin sabaha dönüş anında evime ancak ulaşıp, uykular alemine kavuşabildim. Allahtan rüyamda da dans etmedim o gece. Bir o eksik kalırdı doğrusu! ;-)
Pazar Günü festivalin 5. günü, yani kapanış milongası, efsanevi bir mekanda, Çırağan Sarayı'nda gerçekleşti. Öncesinde TİM'de "Los Reyes Del Tango" orkestrasının konserini ve tüm festival maestro(a)larının performanslarını ilgiyle seyrettim. Bu orkestrayı dün dinlediğimde, aslında itiraf etmeliyim bir ara Pugliese'yi boşamaya ve D'Arienzo diye sayıklamaya yeltendim. Ama sonra düello şeklinde iki orkestranın atışmalarıyla bu aptalca fikrimden vazgeçtim ve sonsuza dek Pugliese'me de bağlı kalacağıma  o an itibariyle and içtim!
Konser ve performanslar yine şahaneydi. Bütün performans yapan kadın dansçıların ışıl ışıl, rengarenk kostümleri göz kamaştırıcıydı. Hepsi bu çok zevkli kostümleriyle tango ruhunu görsel, sanatsal seyre aktarıp, danslarıyla özgün yapılarını bizlere sundular. Elbette erkek performansçıların da elegant, şık kostümleri ve parıl parıl parlayan ayakkabıları figürlerinin ve müzikal dokularının izlerini adım adım dikkatle izlememizi sağladı.
Konser bitminde enerjim çok yükselmiş bir halde Çırağan Sarayı'ndaki kapanış milongasına geçtim. Bu tarihi dokuya ve enerjiye sahip saray, bina gerçekten olağanüstü bir görkeme, muhteşem bir ambiyansa sahip olduğu için,  içeri girer girmez büyülenmiştim zaten. Her yıl buraya dans için geldiğimde böyle hissediyorum. İçeri girdiğimde derinlik sarhoşluğuna kapılan dalışçılar misali, baştan kopmuş başlıyorum milongaya. Elbette kaliteli şaraplarında da Doluca'nın Karma serisinin Shiraz, Boğazkere kupajı hakimdi. Pugliese ve D'Arienzo'ya da pek uygun üzümler, bakın şimdi farkettim! Fiyatları da çok makul olunca gece boyunca, bir kaç kadeh enerji kısvesi altında huzurla, lezzetle yuvarladım ve sabah 5'lere kadar da  bu üzümsel yolculukların hoş etkisiyle durmaksızın, kısmen yorulmaksızın - aslında bittim tamam-  dans ettim. İtalya'lı Dj Mauro'nun çok beğendiğim, enerji yüklü tandalarıyla bütün danslarımda ve güzel tandalarda yüksek irtifalarda salındım. O yüzden hep diyorum, yerde bile olsanız uçabilirsiniz. Yükseklere süzülmek, engin ufuklara uçuşmak için mutlaka tango öğreniniz. Asla pişman olmazsınız, inanın!
 Hala tangoya başlamaları için kandıramadığım arkadaşlarım var ama bu konuda baya hırslıyım aslında ve biliyorum, bir gün başlayacaklar tangoya, adım atacaklar bu büyülü dünyaya ve benimle bu büyülendiğim anları paylaşacaklar...Elbette bekliyorum bunu ve hep inandım bunun olacağına. Bir gün olacak, bir gün mutlaka olacaktır!
Milonga süresince çok sayıda yerli yabancı süper milonguerolarla dans edip, ayak tabanlarımı hissedemeyecek kadar mahvettikten sonra, biraz dinlenmeye yeltendim ama pek fayda etmedi ve gecenin ortalarına gelince de "Tango Infinity " ekibinin  performanslarını büyük beğeniyle, coşkuyla  izledim. İlk performans parçaları, Oblivion'un şu an adını anımsayamadığım - arkadaşlar hatırlatabilirler, memnun olurum -  bir Türk orkestrasının  ney enstrümanını da dahil ettikleri özgün bir yorumdu. Dolayısıyla müzik başladığı anda,  bitmiştim. Elbette sıradışı, değişik performansları da geceyi renklendirdi bana göre. Hoş bir lezzet kattı.  Sonrasında  da, Murat ve Nadide Ece ile Javier ve Noelia çiftlerinin performanslarını izledik. Murat'la Ece'yi de izlerken düşündüğüm şey, Türk maestro(a)larının da Arjantin'li maestro(a)lardan pek bir farkının kalmadığı yönündeydi. Gerçekten seçkin, şık, doğal ve neşe dolu danslarını keyifle izledim. Ardından da Javier ve Noelia çiftinin çok zarif, şık ve elegant performanslarını büyük bir ilgiyle izledim. Harikalardı!
Bu güzel performansların enerjisi içimde, sabahlara kadar dans edip oteldeki son taksiyi kaparak evime ulaştım ve bir muhteşem festival anısının daha tüm güzel hisleri hafızamda bu güzel haftayı tamamladım.
Yıllardır sayısız başarılı festivale katılıp, bütün festival milongalarında milyonlarca tandada uçmuşluğum vardır. Bu yüzden festival ortamlarında neşeyle, enerjiyle dolar, maksimum kopar, uçar, kendimi tüm derinliklerde, renklerde, coşku yüklü anlarda bulduğumu hissederim ve çok  çok mutlu olurum. Bu festival de böyleydi benim için. Gerçekten tadı damağımda kaldı!
Organizayonu yapan arkadaşlarımızın tangoya olan tutkuları, en iyiyi yapma arzuları, dansın coşkusunu paylaşma, bunu sinerji yüklü tango dünyamıza sunmaya olan hevesleri ve bu alanlardaki bütün hizmetleri böyle güzel festivallere, milongalara, müthiş ambiyanslı milonga mekanlarına, harika orkestralara, kaliteli dansçlılara ve iyi Dj'lere ulaşma şansımızı yaratıyor. Bu yüzden emekleri, özverileri, çabaları ve arzuları çok değerli. Hepsine, tüm ekipteki arkadaşlarımıza en içten sevgilerimi ve teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Yapacakları çoğu festivallerine gözüm kapalı katılabilirim, çünkü o güveni veriyorlar. Her yıl daha da mükemmeleşen, organize olmuş bir sistem içinde hizmet veriyorlar. Bu da her geçen yıl artan festival deneyimlerinin, leziz izlerinin eseridir mutlaka...Hepsi sağolsunlar ve tangoyla dolup taşsınlar! 
Diğer bir çok organizatör arkadaşlarımızın da yakın gelecekte festivalleri olacak. Onlar için de sabırsızım. Her anda, festivalde, milongada, maratonda yakaladığın enerjiler ve melodiler bambaşkadır. Bu aşka kapılan, daimi tango aşıklısıdır artık ve bu husustaki aşkı asla sönmez. Aksine alev alev daha da parlar, canlanır. Bazılarımız daima bu kategorideyizdir işte!
Son olarak bu yeni haftamızı da festival havasında geçirmemizi, doyasıya ettiğimiz tüm büyülü danslarımızla yürekten erimemizi ve ışıl ışıl, enerji yüklü "cabeceo"larımızla birbirimizi selamlamamızı diliyorum. Hepimize şahane ve tüm renklerle, enfes kokularla bezenmiş bir hafta gelsin dostlarım. En güzel tınılar, melodiler, frekanslar sizlerin, bizlerin, hepimizin olsun! ***


2 yorum: