3 Şubat 2015 Salı

Haftanın milongalarında dört renk, dört coşku ve yedi muhteşem yolculuk vardı.

Geçen haftaların yoğun geçen milonga akışından sonra, haftanın ilk üç günü tango hayatım yerine, farklı aktivitelere ve dinlenme ritüellerine odaklandım.
Perşembe Günü, "Para Bailar" milongasında, Dj Utku'nun çok keyif aldığım tandaları eşliğinde harika bir milonga coşkusuna eriştim. Güzel dansçılarla dolu olan gecede, tandaları atlamaksızın, en sevdiğim dostlarımla, en güzel danslara kavuştum; güzel arkadaşlarımla sohbet ettim ve yorgunluktan bitkin düşünceye kadar dans ettikten ve milongayı tamamen bitirdikten sonra evimin yolunu tuttum.
Cuma Günü, "Milongahane" milongasına katıldım. Öncesinde Aylin'ciğimle harika bir üzüm sohbetine kanalize olduk. Bu da Cuma'nın akşamlarında vazgeçilmez bir öncelik oluşturuyor. Sonrasında ise milonga akışı yerini tamamlıyor.
"Hane"ye geçtiğimizde yine harika dansçılarla dopdolu, yüksek enerjili bir milonga serüveninde bize düşen "bol dans" görevimizi tüm saygımızla ve sevgimizle yerine getirdik. Dj İrem'in hoş tandaları eşliğinde, saatlerce süren danslarımız tüm keyfiyle ilerlerken, harika çay sohbetlerimiz buna eşlik etti ve geceyi de bu çok hoş hislerle tamamladık.
Cumartesi Günü, "Martı Elegante" milongasına katıldım. "Oko Tango Quartet"in sahnesi ve Dj Çağatay'ın enerji yüklü tandaları eşliğinde yine çok güzel danssal serüvenlerindeki uçuşlarıma, yenilerini ekledim. Elbette gece tüm güzel dansçıların varlığıyla şenlenirken, bütün enerjimin kırıntılarını bile piste bıraktım ve bunun tuhaf ve az mazoşist hazzını - ayaklarım ayakkabıdan kesildi- doyasıya yaşadım. Hepsi unutulmaz anlardı ve tüm danslarım, bugünkü enerjimde bileiçimde yükselen şahane pırıltılar niteliğinde bir his sağlıyor diyebilirim. İşte bizim dansı ve müziği yaşayış şeklimiz bu belki de.. İçinde sonsuzluğu bulduğumuz ve sonsuzluğa ulaştığımız bir derinlik ve mücevher sanki burası. Gerçekten eşsiz bir deneyim! Belki de sonsuza dek şu cümleyi söyleyeceğim;
"Tango insanı daima yolculukta var eden eşsiz bir trans, büyülü bir okyanus, enerji yüklü bir bütünlük, sıradışı bir serüven, aşk dolu bir frekans ve sonsuzluğu simgeleyen bir müzikal araçtır. İçindeyken bütünde, bütündeyken anda, andayken de okyanustasındır... Orası, insanın kendini bulduğu ve kendini yaşadığı bambaşka bir yerdir ve  olağanüstü bir boyuttur! "
Bizler tangoyla birlikte, diğer tüm dünyalara  doğru olan sonsuz yolculuklarımıza da belki bir anlamda kavuşurken, bu milongada da yıllar önce dans ettiğim iki arkadaşıma rastladım. En az 5, 7 yıl olmuştur onlarla dans etmeyeli. İsim hafızam korkunç olduğu için arkadaşlarımın adını hatırlayamadım - en az 20 kere söylemişlerdir ve ben yine unutmuşumdur-  ve  neyse ki İlker'inkini yeniden öğrendim. Çünkü ona  "Yineadını unuttum biliyor musun" dediğimde, "Yine mi?" sorusundan sonra,  gülümseyerek, adını söylediği için artık biliyorum. Diğer arkadaşıma ise sormaya utandım! Neyse ki, çoğu arkadaşım bu huyumu biliyorlar ve bana çok kızmıyorlar, hoşgörüyorlar. En azından öyle umuyorum! :-)
Dolayısıyla ikisiyle de ardı ardına hemen piste atlayıp, çok çılgın tandalarda benim için çok mutluluk verici danslara kavuştum ve hem "lead" de, hem de "follow"da  uçtum, koptum ve kendimden geçtim. "Abrazo"nun ve "connection"un insanın "time line" ına etsinin çok güçlü olduğunu ve bu pırıltılı anları unutulmaz kıldığını düşünüyorum. Çünkü bu iki arkadaşımla da dans ettiğimde, yıllar öncesindeki gibi aynı sıcaklığı ve keyfi hissettim. Sanki o yıllara geri dönmüş gibiydim. Bu coşku içimi kanatlandırdı işte!
Bu tür  enerji yüklü anılarımızın etkisi,  sihirsel bir nitelik taşıyor. Bunlar asla unutulmaz ama daima anımsanır, sonsuza dek yaşanır ve hatırlandığında da insanı içten gülümsetir, sevindirir ve coşkulandırır. Bu yüzden yaşadığımız tüm derin "connection" yüklü danslarımız özünde ölümsüzdür ve bizi sonsuzlukta, sonsuzlukla buluşturan ve adeta sonsuz yolcular haline dönüştüren pırıltılardır. Gökteki yıldızlar gibi parıl parıl parlarlar ve her içimize baktığımızda bizi sevgiyle kucaklarlar...Aşk gibi bir şey işte. Anı sonsuzlaştıran tüm tınıları içinde barındıran o muamma bütünlük gibi...
Dolayısıyla geceyi ruhumda yükselen tüm muhteşem pırıltılarla ve içimde filizlenen, yoğun enerjisel kopuşlarla tamamladım.
Pazar Günü, Lodos kentimi fena çarptı. Ortaköy'de, deniz suyu, neredeyse Cafe'lere kadar ulaştı.  Ponte'ye ise son anda katılabildim. Aslında niyetim ev sefasıydı ama ne oldu bilmiyorum ama olan o anda oldu ve kendimi  o rüzgara rağmen bir anda Taksim'de ve milongada buldum. Beni yoldan çıkaran arkadaşlarım sağolsunlar; onlar kendilerini biliyorlar. Deşifre etmiyorum ama ışık dolular işte! ;-)
Milongaya biraz garip bir enerjiyle ulaştım, çünkü sanırım Lodos beynimi ve aklımı yoğun rüzgarıyla bir an uçurmuştu, bedenimi de garip bir hale sokmuştu.  Normal koşullarda milongaya girdiğim anda dansın içine ve ortama hemen adapte olan bendeniz, bir süre frekansımı ortama uyumlamaya çalıştım ve uzun süre de başarılı olamadım aslında. Garip ama gerçek!  Neyse sonra buna aldırmadım ve Dj Murat'ın değişik tandaları eşliğinde bir kaç keyifli dansa ve elbette yine pek hoş sohbetlere uzandım.  İçeride hoş bir kalabalık olsa da, benim enerjimde yorgunluk hakim olduğu için geceyi daha erken noktalayarak, Ortaköy'ümün yolunu tuttum ve yolculuk boyunca da şu mendebur rüzgar Lodos'un yurdumu terk etmesi ve diğer gıcık gezegen Merkür'ün düzgün harekete geçmesi  için - hep ters mi gider bu gökten gelen  tuhaf cisim - neredeyse "dua" ettim. Ama dualarım kabul olmadı ve Pazartesi Günü'ne korkunç bir Lodos havasıyla başladık ve akşam saatlerinde adeta "gök yarıldı" dedirten bir seste gök gürlemesi ve  çok sesli korosu ile pek renkli senfonisi eşliğinde sağanak yağmur, dolu ve yağmura ait her tarz yağışı üzerimde bizzat deneyimledikten, dolayısıyla da üstüm, başım,botlarım ve  kendimin tamamı  şemsiyeme rağmen ıslanmaktan şirşipit olduktan sonra eve ulaşıp, güzel bir  "ev pikniği" hediyesini kendime hazırladım. Tüm akşam boyunca da Tv izleyip, günün gazetelerine göz attım bir kaç "ilginç" metin okuduktan sonra da bu günceyi yazma işlemine giriştim.
Çılgın bir haftayı daha bol muhakemeyle, nitelikli niyetlerle, heyecan veren hedeflerle, derin arzularla, mutluluk veren dileklerle ve  neşe dolu anlarla tamamladım.
Hayatlarımızın öncelikleri çoğu zaman  birbirinden farklı farklı. Diliyorum ki, her yeni günde, haftada, ayda, yılda, tüm istediğimiz anlarda bu önceliklerimize kavuşur ve onları dilediğimiz oranda yaşar, daha nice yeni, dopdolu keşiflerle büyür ve süratle istediğimiz yönlere doğru yol alırız.
Hepimize en güzel anlarda, en hoş insanlarla, lezzetli tandalarla süregelen eşsiz, sıradışı, büyülü danssal yolculuklar, coşku dolu mutluluklar diliyorum dostlarım. Gülümsediğimizde bilelim ki, hepimiz biriz, hepimiz bütünde yansıyan birer eşsiz okyanusuz, evreniz, muammayız ve çok çok derin ışıltılarız...
 Yine kalplerimizin sevgiyle buluştuğu anlarda ve kendimizi tüm varlığımızla, ruhumuzla bulduğumuz, coşkuyla, huzurla, mutlulukla, güzel kıpırtılarla yoğunlaştığımız şahane milongalarda görüşmek dileğiyle. Sizleri sevgiyle ve coşkuyla selamlıyorum...***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder