10 Şubat 2015 Salı

Farklı  bir nüansta, bambaşka duygularla ve düşüncelerle dolu bir haftayı geride bıraktım. Zamanın hızla geçişiyle oluşan ansal izlerimizi, bir noktada hepsini durdururmuşkasına  kendi bakış açılarımızla anılara dönüştürüp, tüm seçimlerimizi  başka başka tınılarda yaşıyor ve bunları farklı farklı yöntemlerle ifade ediyoruz diye düşünüyorum. Binlerce olay yaşıyoruz, milyonlarca duygu ve milyarlarca düşünce içinden bazılarına daha çok yoğunlaşıyoruz ve onlar üzerine derinen odaklanıp, eylemlerimizi ve bize ait özgün seçkilerimizi oluşturuyoruz. Hepimiz kendi enerjimizi aktarıcı yollar, yönler arayışındayız belki. Çünkü bu enerjilerimizin akışını, devinimini ve gerçekliğini bir anlamda sağlıyor, yansıtıyor ve oluşturuyor.  Ben de kendi adıma oldukça değişik nüanslarda içsel hislerle dolu bir yedi gün yaşadım. Bunların yanı sıra, bazı milongalara katılarak, tüm ruhumu okşayan "connection" lara coşkuyla kapıldım ve bu vesileyle de gerçekten mutlu ve enerjik hissettim.
Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri milonga yaşamını rölantiye aldım. Perşembe Günü ise
 "Para Bailar" milongasında, Dj Çağatay'ın "Nina Miranda"yı, elbette "Pugliese"yi ve "Fulvio Salamanca"yı es geçmediği harika bir müzik seçkisiyle karşılaşıp, kaliteli dansçıların varlığıyla oluşan ambiyansın ve bu hoş dinamizmin içinde gece boyunca dans ettim. Tüm güzel tandalara uçarak kapılmamı sağlayan süper  milonguerolar arasında Hüseyin, Onur, Çağatay, Arcan, Mehmet, Alper ve ismini şu an anımsayamadığım bir çok dost daha vardı. Dolayısıyla ayaklarım neredeyse kopuncaya kadar pistte salındım ve bu tatminle de keyifli, hoş danssal hislerin hakim olduğu geceyi tamamlamış oldum.
Cuma Günü Milongahane milongasına geçtim ve  çok renkli, kalabalık bir atmosferle karşılaştım. Dj Alper'in çok güzel tandaları eşliğinde, harika dansçılarla dolu bir sinerjide Bora'yla - Ankaralı olan -, Murat'la, Ogün'le,  Erdem'ciğimle -"lead" ve "follow" daki tüm içsel devrimlerimizle -  ve bir çok dostumla daha en muhteşem danslarıma kavuştum. Gecenin ortalarında da Didem'in doğumgünü pastası ile birlikte kutlama dansı ve bir de Kizomba gösterisinin seyirlerini tadarak, neredeyse üçlere kadar doyasıya  dans edip, sıcacık evlerimizin yolunu tuttuk. Kizomba performansını izlerken  bu dansa pek uygun olmadığımı dakikasında anladım. Oysa rumba, cha cha cah ve salsa gayet eğlenceli benim için. Öğrenmek ve  bu alanda biraz daha  yetkin dans etmek isterim. Yavaş yavaş da olsa, güçlü adımlarla ve azimle öğrenmeli, ilerlemeli. Bu konudaki tüm hocalarım duysunlar sesimi ve çok büyük arzumu da anlasınlar "por favor"! :-)
Cumartesi Günü ise milongaları ekip eve yöneldim ve iki çok  hoş film seyrettim. "Lucy" ve "Divergent". Filmlerin etkisiyle insan aklının sınırlarına ve sınırsızlıklarına yolculuk edip, en güzel rüyalar alemlerinde salına salına gezinerek günü tamamlamış oldum.
Pazar Günü geniş bir aile brunch'ının ve eğlencesinin ardından Milongahane'ye yönlendim. Sebastian Arce ile partneri Anastasi İzvekova'nın gösterinin izlemek için mekanı dolduran süper bir dansçı kitlesiyle süslenen ortamda, en büyülü danslarıma  maratoncu milongueromuz Hatem'le başlayıp, Mehmet'le, Murat'la, Volkan'la, bir iki yabancı milongueroyla birlikte, Çağatay'la ve Oğuz'la devam ettim. Gecenin sonunu ise Volkan'la "lead" ve "follow"da değişim yaparak yaşadığımız " La Cumparsita" eğlencesiyle noktaladık. Gerçekten camiada "follow"da dahi erkeklerin ve "lead"de yine muhteşem  ve diva kadınların varlığı dansın içindeki "connection"u, dengeyi, empatiyi, yetkinliği güçlendiriyor, genişletiyor ve ilerletiyor diye düşünüyorum. Bu da dansın kalitesini yoğun bir şekilde arttırıyor ve partnerlerin birbirini tanımasını  kolaylaştırıp, birbirlerine yönelik anlayışlarının artmasını sağlıyor. Dansta bunu deneyimlemek, yaşamda da insanı genişletiyor ve bakış açısını yüksek oranda esnetiyor, geliştiriyor. Dans ve yaşam içiçe ve birlikte hareket ediyor. Yaşamda dansı, dansta yaşamı bulmayan hangilerimiz vardır ki.... Hatta bazen bir tandanın içinde bir çok yaşam yaşıyor gibi de hissedebiliyoruz. Bu da duyguların gücü, yoğunluğu, renkliliği ve geniş yayılımlı etkisidir. Ne de olsa duygularımız ve düşüncelerimiz enerjimizin akışını sağlayan yollar, patikalar. Elbette niyetlerimizin "lead"yle organize olup, bizi yaşayan canlılar ve deneyimleyen varlıklar haline dönüştüren yegane pırıltılar da...
Dolayısıyla tüm bu pırıltılarla birlikte yine tüm hoş dansçıların hep birlikte güzel "connection"larla buluştuğu pistte, akışkan rondalara koparak kapılan dansçılarla dolup taşan gecede, "Arce" ve "İzvekova" çiftinin de dört parçalık performanslarını izledik. Arce her zamanki gibi Arce'liğini, piste tüm adımlarıyla, kendine has figürleriyle yansıttı ve  " Bu adam adım atsa  bile izleniyor" diye düşündürdü beni yine. Adım var, adımlar var zira...;-)
  Izkekova'yı ise ilk kez izleme şansım oldu. Arce'nin yanında hep izlediğimiz partneri Montes'in alev alev yankılanana bakışları ve enerjik, hızlı hareketleriyle dolu enerjisine göre daha "soft" bir enerjiye hakimdi, ancak  süslemeleri çok zarifti. Zaten ayakkabıları o kadar hoştu ki, siyah renk üzerine ışıl ışıl taşların verdiği  görüntü sayesinde - ve Arce'ninki de aynı şekilde çok çok güzeldi -  ayaklarına bakmaktan - ikisinin de - şovu  ancak bu formda yakalayabildim. Yani kısmi izleyip, kısmi  kaçırdım ve bu güzel ayakkabıların büyüsüne kapıldım...Ardından Dj Halil'in güzel tandaları devam etti ve geceyi bol dans ettiğim için yüzümde kıpır kıpır bir  gülümseme ile dolu hoş tatminle ve içimdeki çay kokulu aromalarla tamamladım.
Yeni bir hafta ise  bugün itibariyle başladı ve  kışın geri dönüşünü vurgulayan soğuk bir hava dalgasıyla selamladı bizleri. Elbette tahmin edeceğiniz gibi hazdan dört köşe oldum!
 Hepimize bu yeni haftamızda her şeyden önce mutluluk, sağlık, güzel kazançlar ve dans dolu geceler diliyorum. Ruhumuzla buluştuğumuz, kalplerimizle derinleştiğimiz, bütünümüzle yansıdığımız  tüm büyülü anlar, etkili, renkli, yoğun deneyimler bizlerin olsun. Sevgiyle, saygıyla abrazo'luyorum  hepinizi dostlarım...**

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder