5 Ocak 2015 Pazartesi

Haftanın milongalarında iki Milongahane neşesi ve bir yılbaşına dair sürpriz tango seremonisi vardı. Diğer tüm günlerse "milongaları ekme" tatilime uzandım...:-)

Bir Pazar gününün sonlandırırken gecenin ilerleyen sesinde bir yankı belirdi hafızamda. Nasıl mı?
İşte;
İnsan aklı limitsiz düşünebildiği, zaman zaman kalbini okşayabilecek kadar kendini aşabildiği kadar hür; insan kalbi duygularını tüm boyutlarıyla hissedebildiği, bazen aklına da ses verebildiği kadar açık; insan bedeni, tüm hücrelerini varlığında hissedebildiği, duygu ve düşüncelerinin ötesine geçebildiği kadar en has ifadesinde, en rahat esnekliğinde ve özgür fonksiyonunda; insan ruhu ise, en yoğun "connection"lara uzanabildiği, zihniyle, kalbiyle, bedeniyle ve karşılaştığı tüm eşsiz enerjilerle dans edebildiği sürece aşkta, anda, varlığında ve sonsuzluğunda...
Hepimiz bu vesileyle de, yine yurdumun güzel milongalarında ve sofralarında buluştuk. Dolayısıyla bir haftamız daha güzel bir yeniyıl seremonisi ve iki şahane milongayla süslenmiş oldu.
Pazartesi Günü "Sultans of Marathon" etkinliğinin son milonga serüveni için Milongahane'ye yönlendim. Dünyanın çeşit çeşit memleketlerinden ve yurdumun çeşitli kentlerinden hoş dansçılarla dopdoplu olan gece neticesiyle de şahane bir milonga deneyimine uzandık. Jörg'le, Yusuf'la, Christopher'la, Samet'le, Utku'yla ve ismini hatılayamadığım nice süper milonguerolarla, Dj Alper'in güzel tandalarıyla coşku dolu danslar ettik. Gece üç sularında da bonus tandamızı da kaparak -hem de bir Pugliese tandasıydı, Dj sağolsun- milongayı tüm güzel enerjisiyle tamamladım.
Salı Günü milongaları ektim. Çarşamba Günü ise yılbaşı yemeği için annemle ve ufak dayımla, Çengelköy'lü dayımlara yemeğe geçtik. Sıradışı bir sofrada hoş sohbetlerle, fonda şahane müzik seçkisiyle, muhteşem tatlarla, çok leziz yemeklerle ve aromatik üzümlerle dolu olan akşamı gece boyu sürdürmeyi düşünmüştüm ki o esnada, Mehmet Cemal'in telefonuyla sarsıldım ve kendimi önce Litera'da, ardından ise Ponte'de buldum. Durum özetiyle şöyle oldu;
Akşam boyunca sofradaki tüm lezzetleri ve ana yılbaşı yemeğini bolca yuvarlayıp, üzümlerle bol nüanslı danslar ettiğim ve koltuğuma gömüldüğüm bir esnada bir telefon gelir ve içinde" tango" sözcüğü geçen bir kaç cümle duyulur. Bir kaç dakika düşünmek için telefon kapatılır ve düşündükten sonra yine telefonlaşılır, elbette Litera yollarına düşülür. Mehmet Cemal, Yalçın ve bir kaç arkadaşla Litera ve Ponte semalarında mini gösteri olarak Tanguera, Libertango, La Cumparsita parçaları ile bir  de merenge parçasında keyif, haz doruklarda, şampanyaları  da sonrasında yudumlayarak dans edilir. Sonrasında ise özlediğimiz diğer danslarla, Dj'lerin dans parçaları seçkisi ile bolca hip hop, pop danslar edilip, muhteşem bir "Hoşgeldin 2015"  kutlama gecesi geçirilir.
Kesinlikle sıradışı, sürprizli, bolluk, eğlence, neşe, coşku ve eğlence içinde bir yılbaşı gecesi geçirdim diyebilirim. Şanslıydım! Ponte'den dışarı çıktığımızda ise taksi arama anlarımız Steinbeck'nin "Sefiller" romanını aratmayacak şekildeydi neredeyse. "İyi kalpli" taksi şöförleri, bir yıllık tüm iyiliklerini tam bugün sergilediklerinden meydana yürüyerek, Beşiktaş'a da dolmuşla inerek ancak Beşiktaş'ımın semalarında taksi bulabildik. Üstelik o dondurucu soğukta!  Taşı toprağı altın demek burada yerinde olur. Ertesi günse elbette  bitkin, soğuktan çırpılmış ve pert bir halde güne başladım. Evden minik bir süre çıkarak, tüm günü dinlenerek geçirmek mantıklı oldu!
Cuma Günü yine Milongahane milongasına geçtim. Dj Sabri'nin tandaları eşliğinde iki Erdem'le oturduğum masamda, ortalarında konumlanmış olmanın şerefine, şu yaşadığımız koca, muamma evrene tüm dileklerimi sundum. Gerçekleşmeleri için tüm yüreğimle anın içine seslendim!
2015'i bir anlamda hedef yılı seçtim aslında. Umuyorum ki bu yıl, hepimizin tüm dileklerimize, hedeflerimize ulaşabileceğimiz bir yıl  özelliği sunar ve arzu ettiğimiz tüm ya da en azından çoğu isteklerimize, hedeflerimize kavuşuruz. İnanalım ve bunu sağlayalım, olmaz mı...;-)
Milonga atmosferinde ise yine hoş dansçılar belirgindi. Bunun yanı sıra Elif ile bir arkadaşın daha doğumgünleri kutlandı, pastalar bolca yendi ve tonlarca bardak çay içerek Tolga'yla, iki Erdem'le  ve Deniz'le güzel tandalarla uçuldu. Özellikle Hugo Diaz milonga tandasında da tüm enerjimi zemine aktarmanın huzuruna vardım. Yine sağolsun Dj ve harika bir tatta geceyi tamamlayarak hoş bir sohbet eşliğinde taksilere yöneldik.
Cumartesi, Pazar Günleri ise tüm milongaları ekerek, sakin, rahat, bol lezzetli, çok yiyecekli, kitaplı, TVli, müzikli bir haftasonu geçirdim. Yeni haftaya saatler kala da aldığım acı haber "Sibirya'dan gelen soğuk hava dalgası"  sebebiyle de kış mevsimini sevmeyi yeniden öğrenmeye ya da en azından bu potansiyelimi geliştirmeye yüzde yüz karar verdim.
 Kaçarı yok; gümbür gümbür bir buzul çağı geliyor yarın!İstersen sevme! ;-)
Bu yeni haftamız hepimize, kar tanelerinin her birindeki eşsiz yapılar, farklı farklı boyutlar, şekiller, görünümler, güzellikler gibi bambaşka, renkli deneyimler, çok muhteşem danslar, derin "connection"lar, bir ömürlük sohbetler, harika lezzetler ve olağanüstü, yoğun soluklu paylaşımlar getirsin. Sizleri sevgiyle, saygıyla ve daimi tango aşkımla selamlıyorum dostlarım. Kendinize çok, kalbinize ise bol sevgiyle bakınız... .-))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder