27 Ekim 2014 Pazartesi

"Kontrol ettiğin çok şey seni kontrolsüz, kontrolü bıraktığın çok şeyse seni sonsuz yapar.
 Elbette çok şey, her şey demek değildir...."
Bugün aklıma gelen cümlelerden bir iki tanesi bunlardı. Aslında çok sayıda daha ifade ruhumdan bilgisayar ekranına içimdeki tüm yaşamsal manalarıyla akıverdi, ama bu ikisini özellikle vurgulamak ve burada belirtmek istedim. Zihnimizde canlanan, hayat bulan fikirler, yorumlar enteresandır aslında, çünkü bize ait deneyimsel, duygusal ve düşünsel izleri taşırlar. Bunları aktarmak da, sözcükleri asıl ve kişiye özel anlamlarıyla ifade edilen bir formata sokar. Bizler yaşamlarımızı ve diğer yaşamları yazarken, bir anlamda buluşuruz. Bu da oldukça yoğun bir 'connection' dur. Her bir yerde, coğrafyada, yaşadığımız sonsuz evrenler içinde karşılaşırız ve çeşit çeşit kanallarla birbirimizi selamlarız. Dolayısıyla bu yazdığım cümleler üzerine biraz düşününce, konuyu hemen dansa odaklayıverdim. Algıda seçicilik durumu ve bir de aklımız fikrimiz dans olduğundan olsa gerek...Elbette dansın içindeki tüm yolcukluklarla, transal akışlarla birlikte, müziğe, duygulara ve ana ait her şey de buna dahil!
Dansın içinde tüm rahatlığınla, müziğin tüm notalarının içindeki bambaşka izleriyle hem akışta, hem partnerinle güzel bir uyum içinde olmak, hareketsel, ruhsal bütünlük sağlamak ve tüm duygusal yoğunluklarla en derin translar, renkli ve farklı farklı boyutlar alemlerine dalmak için, öncelikle içindeki kontrol mekanizmalarını teslimiyete bırakmak ve bunun için cesaret, güven ve yetkinlik ile birlikte, müzikle yaşadığı tüm yoğun translara rağmen, doğru adımları atabilecek bir iradeyi ve zekayı da içinde barındırabilmek gerekiyor. Bu da özünde bilinçtir.  Bilinçlilik ve olgunluk seviyelerinde hareket edebilme yeteneğidir de...Yani bilincin, bilinçdışının sonsuzluğuyla olan uyumu ve rahat iletişim kurabilme becerisi, insanı akışa adapte eder, akıştaki rahatlığını sağlar. Akışla olduğunda, akışla kaldığında ise, tüm bilincinin içinde ruhsallığınla, duygularınla, düşünsel süzülümlerinle, sezgisel yeteneklerinle, deneyimsel farkındalıklarınla uçma hallerin kaçınılmaz olur ve tüm kurduğumuz kalpsel bağlarla, 'abrazo'larımızla bu yolculuğun içinde an be an yeniden doğar, yaşar, bambaşka seslerle, renklerle var oluruz sanıyorum.
 Geçtiğimiz hafta da yaşadığım tüm duygusal, düşünsel, hareketsel ifadelerim beni haftanın birbirinden güzel beş milongasına götürdü; hepsinden de çok güzel hislerle ayrılmamı sağladı.
Pazartesi ve Salı günleri milongaların yerini,  yaşama dair diğer güzel  pırıltılar, içsel derinlikler, mevsimsel rahatlamalar ve yenilenmeler aldı. Dolayısıyla dinginlik tüm hücrelerimin içinden dışarıya doğru yayılırken Çarşamba Günü  Innpark'taki Tangoz milongasına katıldım. İçerideki huzurlu hava, dinginlik, sıcacık hisler, hoş insanlar, güzel sohbetler ve keyifli danslar ruhumu, kalbimi gerçekten okşadı. Farkındalar mıdır bilemiyorum ama bu güzel arkadaşlarımızın hoş enerjileri bana o gece çok iyi geldi ve milonga akışımda Dj Dogaç'ın tandaları eşliğinde, keyif aldığım danslarım da  Soreş'le,  Aycan'la, Mustafa Abi'yle, Hayati'yle, Özgür'le anın içinde dalgalana dalgalana tüm keyfiyle sürdü.  Milonganın ortalarında, Özhan'la Silvina çiftinin üç parçalık performanslarını izledik. Rahat, doğal ifadelerinde, hareketlerinde, akışlarında, o anki müzikal hislerini yansıttıkları bir performans yansıması aldım. Sade, geceye uygun dinginlikte ve dokuda. Bu da kendi danslarımıza kapılmadan önce değişik bir renk kattı ve bir kaç hoş dansla daha gönlümü eğledikten sonra gecenin son noktalarını Taksim sokaklarındaki ışıltıları ve insanları izleyerek tamamladım. Çok sayıda insan sokaklarda, bazısı Taksim'e has Cafe'lerde, çeşit çeşit pub'larda, renkli renkli mekanlarda, ortamlarda kendilerini ifade eden ihtiyaçlarını bulmaya odaklandıkları yerlerde, kendilerini aradıkları, bazen kaybettikleri, bazen de bir anlamda yeniden buldukları yerlerdelerdi. ..
Bizlerin dünyasında ise milonguera(o)lar olarak ihtiyacımıza gelince konu, yıllardır neyse o... Sonsuzluk, an, bütünlük ve kopuş arıyoruz.  Buluyoruz da...Bunları hemen hemen gittiğim her milongada ve bir çok dans ettiğim dostumla yakalayabildiğim ve her şeyden öte birlikte oluşturabildiğimiz için hep çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Çünkü sadece bir pistte, çalan tango müziğinin tüm yankılanmalarında, birbirinden hoş melodilerinde ve değişik frekanslarındayken bambaşka boyutlara ulaşabiliyor, içimizdeki tüm duyguları müziğin içine aktarabiliyor ve bütün yanlarımızla, renklerimizle yansıyabiliyoruz.  Mucizeleri uzakta, ulaşılmaz noktalarda aramaya gerek yok aslında. Belki de bizler, her an mucizelerin içinde yaşıyoruz, dolaşıyoruz ve birbirimizle buralarda, en  merkez noktalarımızda buluşuyoruz. Bu da çok mümkün!
Perşembe Günü'ne geldiğimizde, Para Bailar milongasına katıldım. Yine çok hoş bir katılımcı kitlesi, süper bir Dj, muhteşem danslar, hoş sohbetler geceye damgasını vurdu. Oraya ait hem sıcacık, dingin, hem kaliteli,  rahat, hem özgün, şık ve konforlu havayı seviyorum. Çağatay'ın güzel tandaları eşliğinde de anın içinde yoğunlaşmamı sağlayan danslarım Hüseyin'le en hoş rahatlıkla müzikle, Samet'le keyifle, tatla, Onur'la dinamik bir enerjiyle, güzel dokularla, Erdem'le yoğunlukla, mutlulukla, dostlukla, Murat'la milongada koparak, coşarak, Çağatay'la neşeyle, coşkuyla, tatla, Utku'yla da dinamik, müzikal ve connection yoğunluklu yapısıyla birbiri ardına devam etti ve danslarımın hepsi de beni mutluluktan havalara uçurdu! Bazen uzun uzun dans etmek, yaşanan, hissedilen yoğunlukları, derinlikleri arttırıyor. En azından benim için öyle. Daldıkça içlere, hem engin masmavi okyanuslara,  hem de tüm açıklığıyla parlayan muhteşem kalplere doğru olan dalış tutkusu artıyor. Dans ettiğiniz her kişiyle,  farklı farklı tandalarda, bambaşka yoğunluklara ulaşabiliyorsunuz. Bu da müziğin, partnerinizle olan uyumun ve rahat iletişiminizin en konforlu ifadesini sunuyor. Dolayısıyla,  tüm güzel danslarla enerjimi yenilememe ön ayak olan ve rahat atmosferiyle huzurumu sağlayan bu ilk geldiğim günden itibaren hemen ısındığım milongayı, hoş bir tebessüm içimde tamamlayarak diğer ansal ve yaşamsal bütünlüklerime açıldım...
Cuma Günü benim için çok değerli bir dostumun, tango, müzik arkadaşımın doğumgünü kutlaması adına Milongahane'ye katıldım. Öncesinde kendileriyle  ve güzel dostlarımızla en hoş sohbetlere, müzikal yolculuklara açıldığımız bir lezzetsel, bol üzüm sunan, sıcak bir şarapevinde buluştuk. Bu güzel enerjinin tüm tadı içimizdeyken de milongaya geçtik ve Aykut'un hoş tandaları eşliğinde öncelikle Hakkı'cığımla -doğumgünü milonguerosu- danssal yolculuklarımız başladı ve bol sayıda dostla da gece boyunca devam etti.
Milonga çok hoş bir kalabalıkla doluydu. Hatta bir süredir görüşemediğim bir çok dostumla, sevdiğim eğitmen arkadaşlarımla karşılaşmanın mutluluğunu yaşadım.
Milongada tüm katılımcıların keyifli danslarının oluşturduğu harika bir sinerjinin yanı sıra, tüm danslarımın coşkusu da içimdeyken Hakkı'mızın doğumgünü kutlaması için tüm milongueralar hoş bir doğumgünü dansı hediye ettik kendisine. Umarım hoşuna gitmiştir... Herkesin enerjisi tavanlara fırlamışken de güzel şarap seremonili, ekstra bir kutlama yaptık ve ardından Banu'cuğumla hoş sohbetlerimin,  Muammer dostumla, Erdem'ciğimle, Aron'la, Metin'le,  Ceren'ciğimle, Can arkadaşımla, İzzet Abi'yle harika danslarımın enerjisiyle coşkum iyice arttı ve geceyi ful kapasitede, maksimumlardaki mutluluk enerjisiyle noktaladım.
 Doğumgünlerini bu yüzden çok seviyorum işte. Coşkuda, birlikte ve bütünlükte en güzel heyecanlar, mutluluklar hep birlikte doyasıya yaşanıyor, paylaşılıyor. Dostlarımın hepsi muhteşemler sağolsunlar!
Cumartesi Günü'nü ise en yüsek irtifa uçuşlarımda her zaman en üst sıralarda yer alan Martı milongasına ayırdım. İçeri girdiğimde hoş bir kalabalık gözüme çarparken, Dj koltuğundaki Murat dostumun ara ara  çaldığı değişik ve hoş tandaları -Mandragora Tango Orkestrasının milonga tandası gibi- eşliğinde en güzel danslarım Ertuğrul'la, İsmail arkadaşımla, Erdem'ciğimle, Aziz Abi'mle, İzmit'li süper dans eden arkadaşımız Ozan'la, Murat' la ve bir çok milongueroyla daha en hoş hislerle devam etti. Hepsi şahaneydi, hepsi muhteşem kalitede danslardı. Yurdumda bu kadar iyi dansçılar  olduğu için çok şanslı hissediyorum kendimi. Bir de deli gibi tutkuluyuz  hepimiz tangoya...Hem de çok büyük bir aşkla bağlıyız. Daha ne olsun..Bol dans ve akış olsun!
İlerleyen saatlerde canımın içi, çok sevdiğim dostum, yolculuk arkadaşım, manevi kızkardeşim Yeliz'ciğim birbirinden tatlı dört arkadaşıyla birlikte beni yaşadığım, soluk aldığım, kalbimi, ruhumu ana ve müziğin içine  yansıttığım, aşkın içinde yoğrulduğum tango evinde, bu şahane, şık milongada buldu ve harika bir sohbette, güzel pırıltılarla hoş kalpleriyle bana eşlik ederek müthiş bir enerji sundu. Geceyi de bu harika tatta tamamlamış oldum!
Pazar Günü yemek yemek, şarap ve peynir ritüeline kapılıvermek için önce Yeliz, Jeanne, Fernando ve onların iki arkadaşlarıyla daha Ponte'de buluştuk. Hoş, keyifli bir atmosferde milonganın tüm havasını hissetmeye başlamıştık ki, derin mevzular içeren sohbetimiz esnasında bana tangoya nasıl başladığımı sordular ansızın.  Soruyu soran kişi Jeanne, Fransa'dan gelmiş, hoş bir sesi olan -şarkı söyledi çünkü oradan biliyorum- ve çok zeki olduğunu hissettiğim tatlı bir arkadaştı.Tanışmak gerçekten mutluluk verdi ve uzun zamandır da bu tarz bir soru almadığım için tangoya başlama hikayemi uzun uzun anlattım kendilerine ve onlar da ilgiyle dinlediler....
Soran kalp yoluyla ifade edince sorusunu, yanıtlar o anki frekansa göre çok hoş bir tınıda ve hikayesel bir havada içten dışa rahatça çıkıveriyor; anın en güzel enerjisinde ifade buluyor ve tekrar tekrar yaşanarak, yeniden var oluyor sanki. Bir de o kadar çok kez, 'connection' ın, müziğin birleşimiyle tangonun kendisi haline geldiğinden bahsettim ki, bir kaç yıl içinde, belki de tüm bu arkadaşlar ucundan, kıyısından da olsa birazcık merak edip, tango dansını deneyecek, dans etmek isteyecek ya da bazı ortamlara katılacaklar. Bunu bilmek elbette zor ama, bir büyüsüne kapılırlarsa tangonun, hayat stilleri bunun kanalında şekillenebilir...Çok riskli yani.. Ama risksiz bir hayat, hayat mıdır sormak lazım...;-)
Milongaya gelince, Ayşe Hanım'la, Sergülen Abla'yla hoş sohbetlerimi,  Dj Sedef ve İzzet çiftinin güzel tandalarıyla birlikte  Mehmet Cemal'le, Cem'le, Satılmış Abi'yle, Eray dostumla, Kerem'le ve Volkan'la harika danssal yolculuklar tamamladı ve en tatlı içsel tatminlerle milongayı kalbimde izselleştirdi.
Sonrası ne mi oldu...Tüm bir haftanın en yoğun ve derin uçuşları içimdeyken, uzun ama bir o kadar da kısa bir haftayı daha tamamlamış olmanın huzuruna erdim ve Ortaköy semalarımda gecenin sakinliğine kendimi teslim ederek, rüyalar alemlerinde bambaşka boyutlara ve deneyimsel yolculuklara açıldım. Dans dolu, duygu yoğunluklu bir haftayı daha ardımda bırakırken, bir kış havasını adeta aratmayan bu sonbahar haftasında hepimize huzurlu, neşeli, sağlıklı, çok mutlu, güzel danslarla, harika insanlarla, muhteşem kazançlarla, aşk pırıltılarıyla, yoğun tutku dolu anlarla, güzel seyahatlerle, başarılı çalışmalarla, verimli projelerle, rengarenk keşiflerle, en olağanüstü müziklerle, rahat akan pistlerle, kaliteli düşünsel yaklaşımlarla ve hoş, duygu yüklü anlarla dopdolu bir hafta diliyorum dostlarım.
En derin ruhsal, kalpsel, zihinsel ve fiziksel kenetlenmeler tüm varlığımızdan bulunduğumuz anlara, noktalara dokunsun, hepimizi ışıl ışıl parlatsın!
Sizleri sevgiyle, tatla, lezzetle selamlıyorum.
Milongalarda, en harika 'connectionlar'da görüşürüz ve bolca da yoğuşuruz umuyorum...***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder