20 Ekim 2014 Pazartesi

Haftanın milongalarında klasik dokular, yeni mekanlar, 'hero'lu atraksiyonlar, performanslı milongalar, 'abrazo'lu derinlikler, ful 'connection'lu danslar ve deniz esintili serüvenler vardı...

Sonbahar havasının tüm etkisini içimde hissetmeye başlamışken, haftanın milongalarından ilkine Armada esintisiyle başladım. Yıllardır keyifle dans ettiğim bir çok dansçı arkadaşımla da, en güzel rakslarıma kavuştum elbette...
 Serdar Hoca'nın müzikleri eşiliğinde, tango tarihindeki ilk dans partnerim olan Tevfik'ciğimle enerji yüklü danslara uzandık öncelikle. Bu kadar dans derinliğine ulaşan nadir dostlardan biridir Tevfik. Eşi Ayşe de çok sevdiğimiz bir arkadaşımızdır. Bir  de bebek beklediğini öğrendim o gün, ne mutlu! Junior milonguera(o) çekirdekten yetişmeye başlamış bile. Tango müziğini daha anne karnında hazmetmeye başlayan nadir ve şanslı insanlardan birisi olacak bu yeni doğacak arkadaşımız....Ne diyelim, sağlıkla dünyaya gelsin; anneli babalı, mutlu ve bol abrazolu büyüsün inş şimdiden! .-)
Armada yine hoş bir kalabalık kitleyle doluydu. Bu yüzden bol bol dans etme fırsatı yakaladım.
Aziz Abi'yle, Giuseppe'yle ful enerji yüklü danslarla tangonun tüm mutluluğuna ererken, Ralph'le, Mehmet Sinan'la, bir kaç yabancı milongueroyla yine tango müziğinin en derin translarını hissetme fırsatı yakaladım. Aslında günler geçtiği için şu an ismini hatırlayamadğım bir çok nice dostla daha tüm güzel danslara akış sağladık. Hatta gecenin sonunda Evrim'i bile lead etme girişiminde bulundum. Çok da eğlendik, güldük ve  keyifli bir şekilde milongayı tamamlamış oldum. Sonra da keyifli bir araba seyahatiyle Otaköy semalarıma ulaştım.
Salı Günü enerjim biraz zayıftı, ama ilerleyen saatlerde biraz enerji depoladım ve yeni düzenlenmeye başlanan "Golden Horn" milongasına geçtim Erdem'le. Gecenin Dj'i Serpil'in müzikleri eşliğinde hem Erdem'le, hem de milonganın organizatörü Bülent Bey'le dans ettik; Sebnem'in de söylediği 'Oblivion' dahil  bir iki parçayı daha dinledik ve bu küçük ama sevimli, masa düzeninin hakim olduğu, manzaralı milongayı bitirerek evlerimize yollandık.
Çarşamba Günü, Kız Kuleli milongadaydım. 'Social Heroes' etkinliğinin olduğu gecede Dj Alp'in leziz tandaları eşliğinde gelen güzel danslarım, Giuseppe -herolardan biri- ile başladı, Gökhan Abi'yle,  yabancı bir iki milongueroyla, Tümay'la, Amerikalı bir leader milonguerayla ve bir çok dostla devam etti. Gecenin ortalarında da önce Sezgin ve Deniz çiftinin, ardından kırmızı mendiliyle göz kamaştıran Giuseppe ve Aylin çiftinin, en son olarak da tango dışı bir parçayla sahne alan Ali ve Yasmin çiftinin performanslarını izledik. Hepsi birbirinden keyifli  performanslarda, ilk çiftteki güzel klasik dokuların, ikinci çiftteki zarif adımların yanı sıra son çiftteki değişik stil ve dinamik yapı gerçekten çok hoşuma gitti diyebilirim. Yani 'hero' dansları, 'hero' ve 'diva' mentalitesiyle ful kapasite gerçekleşti ve izleyen herkesin de beğenisini sağladı diye düşünüyorum.
Şovların ardından yine harika danslarımız Erdem'le devam etti ve son olarak Giuseepe'yle koptuğumuz Pugliese tandasındaki ful enerjik dansımız da geceye damgasını vurdu ve enerji bitik milongayı noktaladık.
Perşembe Günü Para Bailar milongasındaydım. Yine çok keyifli ve enerji yüklü olan milonga serüveninde, Dj Ömer'in tandaları eşliğinde, en güzel danslarım Onur'la, Hüseyin'le, Samet'le - yani oranın süper milongueroları- ile başlarken, Utku'yla yine en güzel tınısında, hissinde, Çağatay'la konforla, Sakiz'le -Yunanistan'dan gelmiş bir milonguero arkadaş- rahatlıkla, Can'la yine en güzel müzikal enerjiyledevam etti.
 Bol dansların yanı sıra bir de Orhan ve Burcu çiftinin üç parçalık keyifli, hoş performanslarını izledik. Bu da geceye renk kattı!
Yine kaliteli bir dansçı kitlesinin buduğu gecenin sonunda ise, yorgunluktan ancak GS taksi durağına erişip, ruhumu o anın ve en son kucaklaştığım yatağımın kollarına bırakıverdım.
Cuma Günü üç günlük Abrazo etkinliğinin ilk ayağına katıldım. Orada yemek yemek - bu arada dans etmekten yemek yiyemiyorsunuz bir milongada onu anladım; peynir tabağı hariç- ve Oko Tango Quartet'i izlemek için 20:30 sularında Martı'ya vardım ve en güzel konuma sahip bir  bistro masaya konumlandım. Burası Oko Tango'yu izleyebilecek en güzel noktalardan biriydi ve hem Dj masasına en yakın, hem de piste en hakim köşeydi. Malum işimi bilirim! :-)
Dolayısıyla gecenin Dj'i Çağatay'ın güzel seçkileri ve Oko Tango'nun hoş müzikleri eşliğinde, İsmail'le, Çağatay'la, Sakiz'le, Arben'le, Fatih'le ve bir çok dostla harika danslara uzandım. Hepsi harika, hepsi müzik, 'connection' ve enerji yüklüydü. Şanslıyım!
 Çok kalabalık ve güzel bir kitlenin hakim olduğu gecede, kalabalığa rağmen, ronda akışındaki rahatlık huzur verdi. Gecenin ortalarında ise şahane bir performans izledik.. Kaçmazmış bu performans benim için!
 Damien ve Jimene çiftine  gerçekten bayıldım ve danslarını izledikten sonra, düşündüğüm şey şuydu;
"Gerçek bir tango dansı izledik az önce. Tango, tango gibi ancak böyle dans edilir işte. Tüm hissiyle, müziğiyle, sadeliği, yalınlığı, özgünlüğü, enerjisi, doğası, ruhu ve büyüsüyle...Gerçekten harika!"
Performansa bayıldığımı söylemeliyim! Dolayısıyla hemen yanlarına gidip, tebrik ettim iki tango dostumuzu. İleride yine İstanbul'a gelirlerse, onlarla çalışmak isteyebilirim. Vakit yaratıp güzel derslere, ifadelere, yorumlara, farklılıklara, yeniliklere ve değişik enerjilere uzanmak hoş oluyor zaman zaman ve bu dansta da yaşamın her noktasında olduğu gibi her zaman öğrenerek, gelişerek, yenilenerek tatmin var. Zaten sormayın bu dansın, müziğinin, dünyanın içine bir girdik, çıkamadık. Bu nasıl bir tutku ve aşksa artık!
 Aman neyse, çıkmayalım da zaten. Sonra elimizde, avucumuzda ne kalır...Dünyanın haline bakarsak, pek de optimist durumlar yok zaten! Ne yapalım,  hep dans edelim, hep aşkla dolalım! Aşksız ve tutkusuz yaşanan hayat, hayat değil diyelim son olarak ve konuyu değiştirip milongaya geçelim yine;
Gece boyunca süren, akışan tüm dansların, sevdiğim arkadaşlarım Didem'le, Çağatay'la, Evrim'le - Chique standı da enfesti. Bu kadar çok renkte ve modelde elbise göreceğimi tahmin etmemiştim bu arada-  Özden'le hoş sohbetlerimin keyfi, Erdem'in, Müge'nin, Bilgen'in, tüm organizatör arkadaşların Alper'in, Ongun'un güzel enerjisiyle ve harika müziksel hislerle dolu olarak milongayı  noktalamış oldum.
Cumartesi Günü Abrazo'nun ikinci ayağı olan "Holiday Inn" milongasına hazırlanmıştım. Ancak ilerleyen saatlerde içimde bir enerji kırıklığı oldu.Giyinmiş olmama, bir çok arkadaşımla sözleşmememe, hatta yola çıkmama rağmen Holiday Inn'e gidemeyerek eve yöneldim ve koltuğumda çay içerken, dinlenirken buldum kendimi. Hatta 11:30 gibi de rüyalar alemine dalarak Cumartesi gecesi eğlencesinde kısmen bir Ebru rekoru kırmış oldum! Bu kadar erken uyuduğum bir Cumartesi Günü azdır.. Elbette gecenin kritiklerini aldım. Gayet kalabalık bir dansçı kitlesi salonu doldurmuş ve bol dansların yanı sıra güzel performanslar izlenmiş ve keyifli, ful abrazolu bir gece daha tamamlanmış. Ne mutlu ki abrazosuz kesinlikle yaşayamayan nice dansçı kitlesi var yurdumda. Varsın Ebru rüyalar aleminde bin adet rüya görerek geceyi tamamlasın ne olacak...:-)
Pazar Günü sonbaharın pek güzel güneşi tam tepemdeyken, Ortaköy semalarında dolandım. İlerleyen saatlerde hava fena soğudu ve resmen dondum. Abrazo'nun 3. gecesine katılmak için de giyinmiştim ama yine bir şeyler oldu içimde, ruhumda, bedenimde ve kendimi eve gönderdim. Hatta annemi yağlıboya resimlerine gömülü bir halde bastım.  Yine sıcak içecekler, biraz sonbahar hazırlıkları ve az bir TV seyrinin ardından uykular alemine daldım ancak yine de etkinliğe giden arkadaşlardan geceye dair bir kaç ipucu edindim.
Abrazo'nun son günü Pazar'a denk geldiği için çok kalabalık bir kitleyle buluşmamış, ancak huzurlu, dingin bir havada, Ayşe ve Mert çiftinin hoş performansları ile Serdar Hoca'nın güzel müzikleri eşliğinde, hoş hislerde tamamlanmış. Bunu da bir çok dosttan duydum!
Bir de bu etkinlikte dikkatimi çeken bir şey oldu aslında. Bu tür mini fest organizasyonlarında giriş fiyatına içki dahil olduğunu sanırım ilk kez gördüm. Giriş bedeli  35 TL - son gün ise 30 TL idi- + Martı'da bir kaliteli içki dahil edilirken, Holiday Inn'de ise girişe içki dahil edilmemiş olsa da -çünkü ilk kez bir organizasyona ev sahipliği yapan bir oteldi-  en ekonomik mini fest niteliği kazanmış diye düşündüm. Bu içki dahil mini fest benim bildiğim kadarıyla bir ilk oldu!
Bu tür organizasyonlar öğrenci kitlelerini daha çok tangoyla buluşturur ve daha büyük festivaller için daha geniş bir kitleye de uzanmaya yardımcı olur diye düşünüyorum.  Bu yüzden bol bol mini ve ekonomik festivaller de olsun diliyorum! Üniversite yıllarımı hatırladıkça, parasız pulsuz milongalara gitme serüvenlerimizi düşünüyorum..Neyse ki, o zamanlar fazla milonga yoktu hali hazırda. Yoksa gidemeyince ağlayabilirdim...Bizler şanslıymışsız, şimdi öğrenci olsam, okulu bir kenara bırakıp bir tango okuluna ve stüdyoya dahil olmaya çalışabilirdim bol bol dans edebilmek adına. Şart olurdu hatta! :-)
Bu organizasyon böyle güzel bir fark da yaratmış oldu . Hem iki okulu organizasyonları çakıştığı için buluşturmuş oldu, hem de kitleleri bölmedi. Ortak bir iş gerçekleşti.  Bu yüzden  tüm Abrazo'cuları getirdikleri kaliteli dansçıları ve güzel organizasyonları için ayrıca çok tebrik ediyorum. Nice güzel, keyifli, huzurlu organizasyonlarda buluşmak dileğiyle....
Sonuç olarak bir haftayı daha tangoya dair en yoğun hislerle, en güzel dostlarla, en derin 'connection'larla ve en büyülü danslarla geçirdik dostlarım. Hepimize yine bol danslı, huzur, barış, aşk dolu, verimli bir hafta diliyorum. Tüm istedikleriniz, zamanı geldiğinde sizleri selamlasın ve yapmak, gerçekleştirmek istediğiniz ne varsa, tüm hayalleriniz gerçek olsun!!
En güzel dokulu, tüm güzel hislerle, insanlarla dopdolu milongalarda görüşmek dileğiyle...
Kendinize bu güneş tutulmasının olacağı haftada iyi bakınız, bazı akışsal halleri önsezilerinize bırakınız...
Çok yakında görüşürüz! :-)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder