3 Haziran 2014 Salı

Mayıs biterken, haftanın en hoş milongaları 3 renkle ve 3 lezzetle karşıladı bizleri..:-)

Haftaya Porteno milongasıyla başladım. Pazartesi ve Salı günleri güzelce dinlenmiş olduğumdan, ful enerji yüklü olarak oradaki geniş masalardan birinde Erdem ve tüm arkadaşlarımızla yerimizi aldık.
Gece keyifle başladı. Dj Deniz Aybar arkadaşımız da hoş tandalarıyla, pistte uzun süre dans etmemize yardımcı oldu sağolsun. Gecenin ortalarında da değerli dostum Erdem'le "Gecenin Dansı" için piste fırladık ve harika bir Hector Varela parçası olan " Fueron tres anos" ta çok keyifle dans ettik.
Benim için bol hisli, harika bir andı ve bu hoş anı, müzikal yolculuğu dostum Erdem'le paylaşmak da çok çok güzel ve manalıydı. Serdar olsa keyifle gülümser ve ikimizi de kucaklardı eminim. Ara ara aklıma da geldi zaten o güzel gülüşü ve sıcacık esprileri...:-)
 Sağolsun Ralph  ve Mehmet Sinan, bu geceyi hatırlayacağımız hoş bir hediye sundular bize ve bol keyifle süslü gecemizi, sonuna kadar dans ederek kutladık tüm dostlarımızla...
Perşembe Günü, geç başlayan Point milongasına gittim ve iyi ki gitmişim çünkü kendimi gecenin en şanslı kişisi gibi hissettim. Anlatacağım sebebini birazdan...
Gecenin müziklerini Halil arkadaşımız, tüm güzel tandalarıyla yaparken, harika danslar tüm süper dansçı arkadaşlarımla başladı, sürdü, tüm derinliğiyle, lezzetiyle yaşandı ve geçti.Hepsi harikaydı benim için! Bir de, iki süper ikizler kadınının doğumgünü kutlaması yapıldı tabii...
Muhteşem pastalar havada uçuşurken ve şampanyalar patlatılırken, Seda ve Berkay "iki doğumgünü kadını" doğumgünü danslarına kavuştu. Çok esprili ve keyifliydi izlemesi...:-)
Sonra gecedeki en şanslı anıma geldi sıra ve Güralp'in geleneksel çekilişlerinden biri daha bu geceye denk geldiğinden, "21" nolu biletime, bana göre en büyük ikramiye isabet etti...
 Masamda "21 Numara, 21 Numara Hadi" diye haykırıp duruyordum, abartmıyorum bu arada ve biletimi öpüyordum ki, Chique'nin patroniçesi Evrim Hm'cığım benim bilet numaramı çekiverdi ve "Milonga" gösterisine davetiye kazanmış oldum.  Tabii ki masamdan fırlayıverdim ve en tepelere sıçradım sevinçten. Tahmin etmek zor olmamıştır...
Herkes şike var diye çamur atmak istedi ama kesinlikle şike mike yoktu. Dansımın güzel hisleri, şansımın gücü ve dostlarımın ellerinin uğuruyla, tüm dürüstlüğümle hak ederek kazandım ikramiyemi ve bu gazla da 2,5 lara kadar dans edip uyuklamaya başlamıştım ki,  Ralph ve Evrim sayesinde rahatça ve konforla Ortaköy'üme ulaştım.
Cuma ve Cumartesi günleri, milongaya gitmedim. Cuma Günü,  Zorlu'daki muhteşem "Milonga"gösterisini izledik Özden'le birlikte diğer şanslı çekilişçi İzzet ile onun bir arkadaşıyla ve sağanak yağmurlu bir günde Özden'in beni Ortaköy'e bırakma ısrarlarına rağmen, yoğun ıslanma riski olsa da Beşiktaş Ortaköy arası o yemyeşi yolu yürüme girişiminde bulundum. Elbette deli gibi ıslanarak-şemsiyeme rağmen- şirşipit bir halde eve ulaşabildim.
Cumartesi Günü ise, 31 Mayıs olduğundan Gezi Parkı'mızın yıldönümüydü. Hepimizin arzusu ve büyük bir çoğunluğumuzun niyeti, bu manalı günü, danslarla, müzikle, sohbetlerle, anmalarla ve hoş anılarla kutlamak, doyasıya paylaşmaktı. Ama son bir yıldır maksimum enteresan ve trajik bir süreç yaşadığımız Türkiye'mizde  elbette bu gerçekleşmedi ve ne mi oldu dersiniz...Anlatayım olanları...
Böyle anlamlı bir günde, Gezi Parkı kapatıldı ve yüzlerce polis, "güvenlik"sebebiyle her ara sokakta olağanüstü hal durumunda gibi konumlandırıldı ve görev aldı. Bir an bugünün "Polis Günü" olduğuna emindim ama sonra hafızam yerine geldi ve Gezi Parkı'nın Yıldönümü olduğunu anımsadım. Hepimizin Gezi Parkı'mızdaki mücadeleli, zorlu, sıkıntılı, gazlı ama buna rağmen eğlenceli, hoş, birlikli, keyifli günlerini...Ne günler geldi geçti ama o park kaldı işte. Hepimiz sayesinde korundu. Umarım sonuna kadar korunur da...
Günün ilerleyen saatlerinde ise, arzumuz bu olduğu halde ne dans edildi, ne de müzik sesleri duyuldu Gezi Parkı'nda. Çiçek kokuları ise hiç hissedilmedi bile. Çünkü yoğun biber gazı bulutları ve tomanın tazyikli suları, tüm bunların yerini aldı ve bu kutlama gününü, berbat ve şiddet dolu bir geceye çevirdi. Elbette moralim sıfır bir şekilde, hiç de demokratik olamayan ülkemin, hazin şiddet ve kavga dolu sahnelerini evde tüm televizyon kanallarındaki programlardan izlemeye başladım. Dolayısıyla hiçbir milongaya gitmemiş oldum ve bir tek polis görmediğim yer olan evimde huzur bulmaya çalıştım!
Pazar Günü ise,  fırtına sonrası sessizlik hakimdi sanki tüm sokaklarda ve herkeste bir keyifsizlik hissi hissediliyor gibiydi. Buna rağmen akşama kadar dinlenme ve gazete, kahve ritüelimin ardından saat 20:00 gibi  Ponte'me koştum. Yine muhteşem masamızda kadeh kadeh şaraplara ve leziz peynirlere Evrim ve Pelin'le başladık. Banu, Volkan ve Sergülen Abla ise bizden önce başlamışlardı bu manzarayı ve oraya has leziz atmosferi tatmaya, hissetmeye.... Çünkü tam hava kararmadan önce oranın manzarası çok büyüleyici oluyor. Demedi demeyin! Eşsiz bir güzellik! .-)
Bu hoş ambiyanslar ve en güzel sohbetlerle birlikte de çok dinamik, renkli, tutkulu ve sakin danslarımız da, oranın tüm süper milonguerolarıyla sürdü de sürdü. Gecenin müziklerini Namık arkadaşımız pistin enerjisini hiç düşmeyecek şekilde, keyifle yaptı.. Saatler ilerlerken, 23:40 sularında, çok sevdiğimiz değerli dostumuz Ayşe Hm'ın anonsuyla, Erdem'le üç parçalık "Gecenin Dansı "serüvenimize bir yenisini daha ekledik. Niyetimiz sadece tango ve vals parçalarında dans etmekti ama milonga bile geldi arkasından. Dolayısıyla Rodolfo Biagi'den, "El Recodo" tangosu, Alfredo de Angelis'ten "Poble Flor" vals'i ile son olarak da Jorge Falcon'dan "Azucar pimienta y sal" parçasında-tamamiyle sürprizdi-dans ettik. Bu anı paylaşmak büyük bir mutluluktu sanıyorum ikimiz için de ve tüm dostlarımızın pozitif enerjileri,  geceyi daha da renkli, hoş ve heyecan verici kıldı diyebilirim. Sağolsunlar, varolusunlar hepsi...
Bolca üzüm sularıyla yıkanıp, peynirlerimizle lezzet rekoru kırdıktan sonra, haftanın son gününü en hoş seyriyle tamamlayıp, evlerimize dağıldık.
Başladığımız bu yepyeni haftamızda ise hepimiz için dileğim, bol keyif, bol lezzet bizleri karşılasın ve en güzel dostlarımızla, sevdiklerimizle, aşık olduklarımızla tatlı anlara kavuşalım, bol keşifli yolculuklarla dolalım, çok güzel kazançlarla gülümseyelim ve bol bol da harika kutlamalar, serüvenler yaşayalım diyorum.
Tüm güzel, keyifli, kaliteli ve sıcak milongalarda görüşmek dileğiyle dostlarım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder