26 Mayıs 2014 Pazartesi

Yedi renk, yedi milonga ve bambaşka frekanslara, pırıltılara hoş yolculuklar...
Haftaya rengarenk bir ruh haliyle başladım. Pazartesi festival yorgunu olmama rağmen, yine de Armada'ya koştum. Oranın sıcak atmosferiyle tüm yorgunluğumu atıp, 19 Mayıs'ı tüm harika dostlarla ve dansçı arkadaşlarla hakkını vere vere kutladık. Aylin, Tuncay, Aziz Abi ve Ruşen'le dalgalandırdığımız Türk bayrağımızla birlikte bayramımızı coşkulu bir seremoniyle kutlarken, gece boyunca süren harika sohbetler, Serdar Hoca'nın tandaları eşliğinde gelen güzel danslarımız, cumhuriyetimizin hepimize sağladığı özgürlükleri daha bir manayla yaşattı sanki hepimize. Tüm adımlarımızda, dönüşlerimizde, o içimizden yükselen ve müziğe akan özgürlüklerimizin coşkusunu da çok daha yoğun duyumsadık sanıyorum.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor  Bayramı'nı hoş bir sefa ile kutlamak ve gece boyunca akış halindeki harika danslarımdaki baş kahramanlardan, Tuncay, Deniz, Aziz Abi, Ralph, Hakkı ve bir çok milonguero ile yine en hoş "connection"lu, derin "abrazo"lu dans yolculuklarına ulaştım.  Dolayısıyla milongayı, tüm tadıyla, neşesiyle, rengiyle yaşadık, paylaştık bu sefer de...
Salı Günü Mekan milongasına gittim. Stilistim ve moda danışmanım ilan ettiğim Evrim'ciğimi yanımda götürdüm, çünkü artık olmadan adım atamıyorum. Yahu Chique markası olmadan önce, ne giyiniyormuşum diye düşünüyorum zaman zaman. Reklamlara ise asla son veremiyorum sevdiğim insanlarla ve kaliteli bulduğu ürünlerle, tatlarla, lezzetlerle ilgili, mazur görünüz...Her dostumun, reklamcısıyım ben! ;-)
Milonga öncesinde de biraz üzümle yıkanmış ve en derin  ve güzel sohbetlere dalmıştık yine tabii ki....
Dj koltuğundaki Utku arkadaşımızın da çaldığı harika tandalar eşliğinde yiyip, içip, yaşadıklarımızı, tüm dansımızın ve müziğin akışına aktarma deneyiminin doruklarına vardık kuşkusuz...Elbette, kahraman milonguerolardan-bu haftanın milonguerolarına "kahraman"demek istiyorum ve nedenini ben bile bilmiyorum-Mehmet Sinan, Metin, Utku, İzzet harika danslarla yine güzel kopuşlara ulaşmamı sağladılar sağolsunlar. Cunda Ada'sındaki tatilleri dolayısıyla Mekan milongasının müdavimlerinden gelemeyen çok kişi vardı. Bu yüzden gece pek kalabalık değildi ama yine de milonga hoş bir seyirle başladı, ilerledi ve sonlandı.
Çarşamba Günü, 333 milongasına geçtim ve harika bir kalabalıkla karşılaştım. Dj Tina'nın tandaları eşliğinde birbirinden süper milonguerolarla, yine oraya has uçuşlarıma yenilerini ekledim. Sanırım her milongada farklı bir kanaldan uçuşa geçiyorum. Kız Kuleli milongada da, katıldığım gecelerinde,  çoğu kez harika bir enerjiye ulaşırım ve nonstop dans ederim. Nitekim böyle bir gece daha yaşadım, tattım..
 En güzel danssal süzülüşlerimi, Erdem'le-tandalarca durmaksızın-, Koray'la-Pugliese tandasında da beni yalnız bırakmadı sağolsun-, Bülent'le-yumuşacık bir tınıda- ve bir çok milongueroyla gecenin ilerleyen saatlerine kadar doyasıya yaşadım. Gecenin ortalarında ise, Gökhan ve Mehtap çiftinin  üç parçalık keyifli danslarını izledik. Bolca alkış da aldılar...
Gecenin sonunu  ise biraz uzatıp-uzatmadan olmuyor genelde- yorgunluk had safhadayken ancak ayrılabildim. Ful mesai veriyorum bu tangoya gerçekten. Mesai hediyesi talep edebilirim evrenden artık, değil mi...
Perşembe Günü, geç başlayan Point Otel milongasına geçtim. Uykulu olmama rağmen Aziz Abi'yle, Mehmet Sinan'la,  Aykut'la süregelen danslarım sonucu biraz da olsa uyanıp, açıldım neyse ki... Elbette oraya has nezih ve şık havayı soluyup, Point'in çok kalabalık olmayan atmosferiyle huzur bulurken, güzel danslarla, leziz sohbetlerle geceyi yine hoş keyfiyle yaşadım. Milonganın ortalarında ise, Serçin'le Berkay'ın chakarera danslarını büyük bir merakla ve ilgiyle izledim. Zaten Serçin, bence bu dansta muhteşem ve camiamıza chakarera dersi bile verebilir diye düşünüyorum. Onun üstüne bir kadın "Chakarerist" görmedim zira... Gören, duyan var mı? ;-)
Gece bitminde, hiçbir çorba muhabbetine katılmadan Ortaköy'üme ulaştım. Arada kafam çalışıyor Allahtan!
Cuma Günü, haftanın dört gözle, sekiz kulakla beklediğim en özel günlerinden biriydi benim için çünkü, Banu'yla İş Sanat'taki Pink Martini konserini izleyecektik. Kıpır kıpırdım ve o gün geldi, çattı... O kadar heyecanlıydım ki, neşem tavan bir halde, gurme Banu'muzun yemeklerine ve atmosferine bayıldığı o şahane Japon Restaurant'ı Itsumi'de, önce sushi yemek için buluştuk; muhteşem lezzetleri, harika blush şaraplarımızla yuvarladık. Konsere geçtiğimizde, ikimizin de enerjisi ve hazzı en büyük bir coşkuda,  Pink Martini'nin en güzel parçalarını dinlemeye ve harika performanslarını izlemeye başladık. Konserin ortalarına doğru, Pink Martini ile sahne bile aldık, çünkü seyircileri sahneye çıkarttılar ve  biz de kendimizi sahneye fırlatıp, bir kaç parça da olsa doyayısa dans ettik. Harikaydı!!
O kadar eğlendik ki konser boyunca, bitiminde de bunu dansla kutlamak istedik. Dolayısıyla, civara en yakın milonga olan Tahtasaray'a gitmeyi planlamıştık önce, ama sonradan karar değiştirip, Bora ve Didem Erdem çiftinin Beşiktaş'ta yeni düzenlemeye başladıkları Dans Spor milongasına geçtik. İlk kez gittiğim Dans Spor salonunu gerçekten çok beğendiğimi söylemeliyim. Havadar, geniş, rahat ve hoş bir atmosfer sunuyor katılımcılara. Zemini güzel, insanları keyifli, huzurlu ve sıcak bir ambiyans olunca da, keyifli bir gece yaşatıyor dansçılara onu farkettim.
 Gecenin müziklerini ise yıllardır Dj' liğiyle beğeni toplayan Yüksel arkadaşımız yaptı. Yine özenle seçtiği tandalarıyla ve cortinalarıyla hem kendisiyle, hem diğer dostlardan Seçkin'le, Bora'yla, Çağatay'la harika dans serüvenlerine ulaştık. Banu'yla hazdan dört köşe geceyi tamamlayıp, evlerimize doğru yöneldik.
 Bu arada Banu'cuğumdan bir süredir yelpaze açma dersleri alıyorum. Ondan iyi usta görmedim bu alanda. Kadın ful karizma yahu...Konserde de bir ara çıkardı yelpazesini, koptuk gülmekten..."Şırk"gibi bir sesle açıldı bu hayat kurtaran milonguera malzemesi ve konserdeki her kafa-kuşkusuz abarttım- bize doğru şaşkın bakışlarını yönlendirdi..Karizma her şeydir bazen...Olmazsa olmaz! ;-)
Cumartesi Günü ise, koşa koşa Martı Elegante milongasına gittim. Hem Müge'nin doğumgünü vesilesiyle depar attım oraya, hem de Soma'da gerçekleşen facia sebebiyle olan yastan ötürü, geçen hafta ertelenen milonganın özlemi içimde cam kenarındaki pek özel  masamda, erkenden yerimi aldım. Erdem'in, Müge'nin, Bilgen'in yine yumuşacık karşılamalarıyla gecenin ilk güzel dokunuşlarını içimde hissedip şenlenirken, dansıma Aziz Abi'yle başladım. Oblivion parçasının canlı provası vardı tam milongaya vardığım esnada ve bu durumu değerlendirdik tabii ki ve bir güzel dans ettik Aziz Başkan'la..
Şebnem Hanım bence harika söyledi Oblivion'u ve Aziz Abi de "gecenin şovu" öncesinde, benimle dans ederek, biraz da olsa stres attı sanırım. Huzur veririm arada insanlara...:-)
Yine muhteşem bir kalabalıkla, ışıl ışıl, pırıl pırıl dostlardan bir çok harika simayla kucaklaşırken, Dj Serdar Tombul'un hazırladığı tandalarla da en güzel danslarıma Ertuğrul'la, Aziz Abi'yle, Volkan'la, Cem'le, Ahmet Abi'yle, Erdem'le-efsane bir danstı bu arada-,Hakkı'yla ve bir çok değerli milongayla ulaştım.
 Bu arada bir süredir, adım büyücüye çıktı camiada sormayın... Hep bu kalpli çikolatalarımdan geldi başıma ne geldiyse zaten. Zira onları yiyen, evlenme teklifi alıyormuş da...Avuçlarından kalplerine yönlendiriyorum o tatlı çikolata kalplerini, ne oluyorsa ondan sonra oluyor sanırım. Elif ve Müge tescilli "kalp ve aşk büyücüsü" ünvanımı onayladılar geçtiğimiz hafta. Artık yeni iş tekliflerine de açığım, duyduk duymadık demeyin! ;-)
Yine Martı'nın müdavimleri mekanı ful kapasite doldururken, uzun zamandır görmediğim ve mücadelesiyle ve duruşuyla saygı duyduğum engelli bale dansçısı Mehmet Sefa Öztürk'ün de bu güzel geceye katılımının memnuniyetinin yanı sıra, varlığıyla hep kalbimde özel bir yer tutan Sergülen Abla'mızla, süper kalpli Özden kadın ile çılgın bedişler ekibinden Yeşim ve Mira'yla-arabadaki hallerini görmelisiniz, ful kapasite eğlence yüklüler ve   süper komikler- ve bir çok tanguera(o) ile,  yine en güzel sohbetleri paylaştım.
İlerleyen saatlerde, Müge'nin doğumgünü  kutlaması, dansı ve pastasıyla da bir güzel şenlendik. Çok hoştu! Oblivion'un yine dinledik ve sonrasında  Aziz Abi ile partneri Şerife'nin üç parçalık harika dans performanslarını seyre daldık. Bana göre harikalardı. Uzun yıllar sağlıkla ve mutlulukla dopdolu danslar diliyorum kendilerine...
Bu arada gece boyunca  Bea Tv'nin katılımı sebebiyle tangoya dair röportajlar da  vardı. Bu da milongayı daha bir renklendirdi sanırım ve şarapsever dostlarımla da kaliteli şarapları bir güzel yuvarlamayı-Kavaklıdere Öküzgözü Boğazkere; Türk üzümleri bir başkadır- ihmal etmedik... Sonuç olarak, gecemizi hazzımız  en doruklara ulaşmış bir halde noktaladık. Tadımız, tuzumuz, sağlığımız, içimizdeki aşki, tango tutkumuz, coşkumuz ve dostlarımız hiç eksik olmasın...
Bir şahane Cumartesi gecesini daha bitirip, öğlene kadar uyuyacağım, haftanın son gününe yelken açabildim..
Pazar Günü CRR'de La Seleccion Nacionel Del Tango Orkestra'sının konserini izlemeye gittik; hem de ücretsizdi. Allahtan Pazar rehavetine kapılıp, deniz kenarında saatlerimi harcama ritüelimi erteleyerek bu etkinliğe katılmışım. Çünkü Lidia Borda'nın solistliğiyle, harika ve "extraordinary" performnaslarını izleme şansı yakaladığım Ivan Romero ve Silvia Nunez -2004 yılının sahne tangosunda, dünya şampiyonuymuşlar-çifti ile dopdolu ve enerji yüklü gecede buluşurken, harika bir orkestrayı da canlı dinleme fırsatı buldum. Gitmemek, gerçekten büyük bir  hata olurmuş diye karar verdik Yeşim'le. Dolayısıyla iki deli milonguera-kendimize deli demeyi seviyorum- izlediğimiz bu harika konserin ardından, güzel bir Harbiye-Taksim yürüyüşü ile dinlenerek, ağaçlarının kesilmesine hepimizin büyük bir mücadeleyle ve azimle engel olduğu Gezi Parkı'mızın, salaş bir Cafe'sinde, geleneksek çay ritüelimize daldık. Ardından da Ponte'mizin güzel manzarası, şarap + peynir lezzeti damağımızda, Ayşe Hanım'ın zarif ve hoş tandalarıyla yine buluştuk.
Yaz mevsiminden dolayı mekandaki camlar da açılmıştı. Dolayısıyla püfür püfür esen havada, güzel masamızda, hellim peynirlerini ve üzümleri hoş bir tatsal zenginlikle içimizle buluştururken, "Ponte'nin Asil Kahramanı"dediğim, geç arkadaşım Mehmet Cemal'le leziz danslarıma adım attım. Gece boyunca, hoş bir kaç tandada, bir kaç milongueroyla da bu adımlarıma devam ettim; Yeşim'le, Mira'yla yine komik sohbetlerime yenilerini ekledik. Onlar bıksa da, sıkılsa da, yine de en komik karelerimizi emektar Samsung'umla çektim. Engel olamadılar bu kez de bana. Sevdiğim aktivitelerle ilgili, pek engel tanımam! ;-)
Gecenin sonlarına doğru bir ara,Yeşim'le bile dans ettik. Canımız çok dans etmek istedi  çünkü milonga tandası çalıyordu ama bir "kahraman" milonguero gelip de, kaldırmadı bizi dansa. Ne yapalım, iş başa düştü, piste fırladık ve gülmekten komaya girsek de yine de dansımızı bir güzel ettik!
 Sözde ben lead ediyordum ama, bu kadını lead etmek marifet bazen. Öyle adımlar atıyor ki mahsus, lead edebileyim diye bambaşka adımlar organize etmeye çalışıyorum. Canım çıktı valla lead' imi yapıcam diye...
Yani görünürde follower ama gizlide leader bir milonguera daha huzurlarınızda...
  Neyse sözü uzatmayayım,  geceyi yine güle oynaya sonlandırdık ve bir de harika rock bateristlerinin bulunduğu bir mekanda canlı müzik seremonisiyle tamamladık haftamızı. Bu her telden keyfi ve tadı yakaladığımız gün, bize her telden ve renkten haftayı da getirsin diliyorum.Yine şahane bir haftaya uzanalım; en güzel dostları, en leziz yolculukları, en verimli çalışmaları, birbirinden güzel kazançları, başarıları, sohbetleri ve harika milonga deneyimlerini coşkuyla yaşayalım, paylaşalım dostlarım. En güzel tandalarda, en kaliteli ve güzel milongalarımızda buluşmak dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder