12 Mayıs 2014 Pazartesi

Bir haftada yedi gün varsa, her güne minimum bir milonga düşebilir, değil mi....;-)

Geçen hafta boyunca doğayla, kendimle, evle, işle, güçle "connected" olma durumum geçince, kendimi haftanın yedi gününde de, milonga yolculuklarıma adadım.
Pazartesi Armada, Salı Mekan, Çarşamba Porteno, Perşembe Point, Cuma 333 Maraton, Cumartesi Martı ve Pazar Ponte.
Yine tüm milongalar benzer seyrinde, bol keyifle geçti benim için. Yurtdışından ve yurtiçinden bir çok dansçıyla, farklı farklı Dj' lerin müzik seçkileri eşliğinde, bu yedi coşkulu milongada, tangonun dinamizminde buluştum ve dansın içinde yaşadığım tüm yoğun hislerime ulaştım.
Armada Otel yine her zamanki coşkusunda, güzel, kalabalık ve kaliteli bir kitleyle karşıladı bizi.. Oranın tüm sevdiğim milonguerolarıyla bolca dans ettim ve yine çok yoruldum. Hatta ayaklarımı hissetmez hale geldim. Ah bir durabilsem...
Zaten milonga öncesinde, Evrim ve Ralph'le Şili'ye ve Fransa'ya has en leziz kırmızı üzümler vasıtasıyla, harika bir şarap serüvenine katılmıştık benim cennetlerimden diye tasvir ettiğim Solera Winery'de. Diğer cennetim de Sensus'tur bu arada. Dolayısıyla üzümün getirdiği hoşlukla,coşkuyla,  aşkla, sanat kokusuyla ve lezzetle milongaya yinlenip, duyumsadığımız tandalarla gelen rondalarda, normalimizden daha bir hızla döndük sanırım...
Zaten hep dönüp durmuyor muyuz derim ya hep bu gezegende, galakside, evrende...
Her dönüş bir yolculuk,  bireysel ve  bütünsel dönüşüm zaten bana göre. Bu  konu ayrı bir felsefe malzemesi tabii ayrıca tartışırız..
Dolayısıyla Serdar Hoca'nın hazırladığı klasik Armada milongasına has tandalarında, Ferhat, Hakkı, Zafer Abi, Aziz Abi en hoş danslarımda beni yalnız bırakmadılar ve bir çok yabancı milongueroyla da yine keyifli danslara uzanıp, geceyi bana göre süper bir tatla tamamladım.
Bu arada değinmeden edemeyeceğim, yurdumda "dans edemeyen milonguera" sendromu olur zaman zaman ve pek mutsuz, asabi olabilirler dans edemezlerse gece boyunca...O zaman başınıza iş alırsınız...
İşin şakası bu ya, bir ara bu konuyla ilgili, stüdyo milongalarındaki-bazen süregelen- danstaki kısırlıkla ilgili bir kaç eleştride bulunmuştum. Çünkü pek dans edemediğinden yakınan bir çok iyi kadın dansçının ifadesini de dinlemiştim öncesinde. Elbette yapıcı bir eleştiri niyetiyle belirtmiştim gözlemlerimi o günlerde. Amaç hep güzel şeyler inşa etmek olsun.
Bunun yanı sıra, bir de yurdumda "cabeceo" yapamadığından-çünkü anlaşılmıyormuş- yakınan milonguerolarımız var; onları da dinliyorum."Gönül Abla Milonguera" lakabımı mazur görünüz bu konulara has sahipleniyorum. Tanıdığım çok iyi dans eden milonguerolardan- bir yığın yurtdışı festivallere ve maratonlara da katılırlar -Giuseppe, Tuncay ve bir çok değerli dost, çoğu milongalarda "cabeceo" yapamamaktan dolayı motivasyonlarının düştüğünden ve geceyi çok az dansla geçirmek zorunda kaldıklarından bahsetmişlerdi. Gözgöze gelmeyen kadınlar olduğu gibi, sadece cep telefonuyla ilgilenenler de oluyormuş. Oysa bir de ayağı ağrıyanlar vardır ya sıkça., hiç değinmeyeyim. Bir de başkasına sözü olanlar olur hep, o da ayrı bir mevzudur. Neyse, ben şahsım adına, bu konuda hiç sıkıntı yaşamadım. Beni tanıyanlar tahmin ederler zaten, gayet rahat cabeceo yapıp, sıkça  da dans ediyorum.  Hele bazı parçalarda kendimi durduramıyorum ve yakaladığım bir milongueroyla dans ediyorum.Kısmen kendime benzettiğim milongueralara "Dans Çılgını  ve Atmaca gibi İstanbul Milongueraları" lakabını takarım. Enerji hep tavanlarda bir yerde oluyor çünkü. Maratonlarda bile durmuyoruz, ne güzel!
 İşin esprisi bir yana, bolca dans etmek ve güzel sohbetler yakalamak bir milongadaki tatmini sağlıyor benim için. Herkese göre değişir tabii..
Salı Günü ise, Mekan milongasında gerçekten çok keyif aldığımı söylemeliyim. Enerjim çok düşük bir şekilde gitmeme rağmen, harika milonguerolara dans edip, Yusuf arkadaşımızın hazırladığı  tandalarla, o güzel  anların içinde, dinginliğe doğru süzüldüm ve terapi tadında bir rahatlama hissettim.
Can, Yusuf, Kadir ve bir çok yurdumun milonguerolarının yanı sıra İtalyan, Rus ve Amerikalı milonguerolarla da harika danslar peşpeşe gelirken, gecenin sonunda hoş bir keyifle geçen bir tango sohbetinin ardından-Aydın Hoca, Can, Berkay ile birlikte biraz tango kritiği yaptık-Ortaköy semalarıma kavuştum.
Düşünüyorum da, Türkiye'de dans eden insanların hepsi olmasa da sanırım çoğuı aşık bu dansa ve dolayısıyla en güzele, en iyiye,  en kaliteli, sıcak, hoş atmosferlere ulaşmak istiyor. Bu da tangonun gelişiminde, hepimizin katkısının ne kadar büyük olduğunu gösteriyor bana göre.  Çünkü bu konu adına muhakeme yapıyoruz, düşünüyoruz,  bir takım kritikleri oluşturuyoruz, yaşıyoruz, değerlendiriyoruz ve nasıl daha iyiye ulaşacağımızı "beyin fırtınası" yöntemiyle bulmaya çalışıyoruz; vizyonumuzu ve beklentilerimizi genişletiyoruz...
Tango uğruna zaman harcamak ve kafa yormak hepimizn ikinci işi bana göre...Hepimiz çok içindeyiz bu dansın, inkar edemeyiz...Neyse konuyu uzatmayayım ve diğer milongalarımıza geçeyim.
Çarşamba Günü, Porteno milongasına katıldım ve yine çok güzel bir atmosferde geçti buradaki saatlerim. Yurtdşından gelen misafir bir Dj olan John, tandalarıyla geceye farklı bir renk kattı. Kendisinin tandaları eşliğinde gelen  keyifli danslarım, Metin-Cumparsitalı olan diyorum kendisine-, Mehmet Sinan, Ralph-hostlar-, Ongun-genç ve süper milonguero-, Çağatay ve oradaki bir çok milongueroyla daha şenlendi. Bunun yanı sıra İsabel, Pelin, Evrim, Didem ve Banu'yla hoş sohbetlerle de sıcacık bir milonga tadını yine tüm iliklerimde hissettim. Bu sıcaklık hissini gerçekten çok seviyorum.
 Çıkışta hoş bir sürpriz yaşadığımdan içten gülümseyerek eve döndüm.
Sürpriz ise şuydu;
 hiç tanımadığım gencecik bir delikanlı-kız arkadaşından ayrılmış gariban-çok kibar bir şekilde, bana çok güzel kokan bir gül hediye etti. İfade şekli çok zarif ve düzeyli olduğundan, gülü kabul ettim çünkü hiçbir rahatsızlık vermedi. Bilakis hoş bir his oluşturdu içimde. Zaten eve gelince de, tüm bu  güzel çiçek  kokusu sindi salonuma. Mis gibi bir bahar esintisi kıvamında...
Perşembe Günü, Point milongasına geçtim. Öncesinde, son dönemlerdeki favori mekanım olan Gezi İstanbul Cafe'de-2 kadeh şarap + 1 peynir tabağı promosyonu muhteşem-Aylin, Giuseppe, Tuncay, Fatih ve Berrak'la süper sohbetli bir tat yolculuğuna uzandık ve sonra Point'teki klasik yuvarlak masamıza yerleştik. O masayı yıllardır ne çok dostumla paylaşmışımdır. Her düşündüğümde gülümserim...
Güralp''in lakabıyla "Kızıl Saçlı Dj"  Serçin, güzel tandalarını ardı ardına sıralarken, ben de  "Hiperbolik Milonguero" lakaplı arkadaşım Giuseppe'yle, Ferhat'la-oranın müdavimlerindendir-, "Sn Salsa Hocam" Ertuğrul'la, "The King of the Waltz Tandas" Aziz Abi'mle ve yine bir çok yabancı milongueroyla-onlara henüz lakap takamadım, zamanım yetmedi- uçarak,koparak dans ettim ve gerçekten de,  harika bir gecenin tüm mutluluğu içimde, "Mr Şöför ve Kritik Uzmanı" arkadaşım Ogün'le leziz bir sohbet eşliğinde, köprümü selamladım.
Cuma Günü  ise yine duramadım-Duran Adam'lar var memlekette ama Duran Kadın yok; ben de hiç  olamadım zaten- maratona koştum.
"333'te sabaha kadar dans edeceksin Ebru "dediler ne yapayım,  kaçırır mıyım...Hemen erkenden gittim maratona. Mutluyum ki aşırı bir kalabalık da yoktu. Dolaısıyla Utku'nun hoş tandaları eşliğinde  Murat'la "Mr. Patron"  yumuşacık, keyifli bir dans serüveninin ardından, Yusuf'la-İzmir'in en iyi dansçısı diyorum ona çoğu zaman, biraz subjektiftir kuşkusuz-bol enerjili ve müzik yüklü danslara, Metin'le-333'lü olan, enerjik arkadaşımız-, Yalçın'la-bence en soft enerji veren milonguerolardan biridir-, Utku'yla yine yumuşacık ve süper tınılı, müzikal yolculuklu danslara kavuştum ve Deniz'le de-kendisini görünce hep psikodramaya başlasam mı artık diye düşünürüm ama hiç başlayamam nedense-. Sonlarda ise Ceren'le çok güzel bir tandasal yolculuğa uzandım yine çünkü muhteşemdi hissi, connection'u. Hatta dedim ki kendisine," Nasıl böyle dans edebiliyorsun anlayamıyorum Ciren. Şov yapmalısın artık Por Favor"  Zaten her dans ettiğimizde lead 'indeki yetkinlik karşısında dumur oluyorum. Etkileyici bir şey bu, bir dansçı için!
Tahmin edeceğiniz gibi, tüm maratoncular gün aydınlanınca kadar durmaksızın dans ettik keyifle ve eve bitik ve bol üzümlü döndüm.
Cumartesi Günü, Martı Elegante milongasında, her zamanki cam kenarındaki masamızı, Yusuf, Evrim, Didem, Ertuğrul, Yeşim'le paylaşırken, çok sevdiğimiz Dj arkadaşlarımız Ramo Go Go ikilisinin-çalacakları tandalarını o hoş güzel ses tonlarıyla belirtirler ya, çok mutlu oluyorum o zaman, çünkü sıradaki tandada ne geliyor biliyorum -harika tandaları eşliğinde, çok güzel danslarla coştumç.  Hatta "Sn Salsa Hocam" Ertuğrul'la salsa bile yaptım bir parça. Zaten pist de fuldü. Ne çok salsacı varmış camiada... Hepsinden öğreneceğim bu dansı azmettim  ama  en çok da Ertuğrul ve Giuseppe'den, çünkü bambaşkalar bu dalda. Yetenek daima konuşur.  En süper,  hiper hocalarım onlar şimdilik!
Çok keyifli danslarım  Yusuf'la Ertuğrul'la, Erdem'le, Galip'le ve Gökhan Abi'yle sürerken, Pugliese tandalarında bu kez de büyük bir kopuş yaşadım...Özellikle gecenin sonunda çalan, "yolluk" tanda,  Pugliese çıkıverince bittim, tükendim, eridim. Kuşkusuz muhteşem bir dans yolculuğu Yusuf'la sürdü de sürdü. Dolayısıyla, tüm enerjimi ve son nefesimi o tandaya ve süregelen dansımızın içine aktarım Müthiş bir haz ve coşkuydu...Sanırım Pugliese tandalarında kopmamak olanaksz benim için! Yine tatlı dostlar
ım Müge'yle, Aslı'yla "Yaşam Gurum"- Bize Tangoz festivalini de hatırlattı. Bu haftasonuymuş-Neşe, Türkan Abla, Ogün-ondan bahsetmeyince kızıyor, korkumdan yazıyorum- Eda, Aziz Abi,  Can, Doğa, Aycan, Aya, Sergülen Abla, Elif-kendisine kalpli çikolatalarımla aşk büyüsü yaptım, ihtiyacı olur diye bir gün; Müge'ye de- ve daha bir çoklarıyla karşılaşmanın, bu hoş anları, dansları, sohbetleri paylaşmanın keyfi üzerimde geceyi tamamladım. Yeşim çay içelim dediys de bitmiş olduğumdan ertesi gün  için ona "milonga sonrası çay ritüeli" sözü verdim. Sözüm sözdür bu camiada, biline...;-)
Pazar Günü, Ponte milongasına katıldım. Giuseppe'yle şarap peynir ritüeline erkenden başladık ve
Ayşe Hanım'ın yine harika Ariel Ramirez waltz tandalarında  tüm hücrelerimle içsel bir dans aşkı yaşarken, manzaranın büyüleyici güzelliği ve Gius'in komik sohbeti eşliğinde, milonganın keyfini sürmeye devam ettik. İlerleyen saaatlerde, Yeşim ve Yusuf geldiler ve masamız daha da bir canlandı, neşelendi..Sonra Dj değişimi oldu ve Burcu Dj koltuğuna geçti.  Güzel tandalarıyla, gece boyu bolca dans etmemize yardımcı oldu sağolsun. Gecenin enerjisi harikaydı! Kaliteli, hoş dansçıların olduğu bir kalabalık vardı. Yusuf, Ertuğrul, Giuseppe enerji yüklü dansları paylaştığım dostlarım olmakla birlikte, Kenan Abi'yle dans ettiğimiz üç tandalık muhteşem müzikal yolculukta tamamiyle koptum diyebilirim. Sanırım ikimiz de o kadar yoğun bir dans enerjisinin içine düşmüşüz  ki, diğer tandalar ne diye merak edip kazara beklesek, gece boyunca dans edebilirdik. Zaten bir keresinde, oradaki çok keyifle tandalarca dans ettiğim genç arkadaşım Mehmet Cemal'le, neredeyse bir on tandalık durmaksızın dans serüvenimiz olmuştu. İnanılmazdı! Duramamıştık ve bayılana kadar dans etmiştik.
 Bu yoğun dans uyumunu birlikte paylaşmak, tangonun büyüsü  diyorum ben çoğu zaman  ve bizi  bu dansa ciddi bağımlı kılan da bu paylaşım sanıyorum. "We are connected"
İlerleyen saatlerde, Özhan ve Eşref ikilisinin performanslarını izledik.
Ben zannediyordum ki Eşref, Özhan'ı havalara filan fırlatacak, ya da Özhan, Eşref'e parandeler filan attıracak  ama ikisi de girmediler bu klişelere. Anlaşmalı bir şekilde lead ve follow yaparak, birirlerini kırmadan, dökmeden, fırlatmadan, sade sade dört parça dans ettiler.
Ben en çok 4. parçalarını beğendim. Müzik harikadydı, ismini hatırlayamıyorum şu an, hatırlatan olursa memnun olurum.
Dolayısıyla yine harika bir geceyi daha sonlandırıp, en güzel dostlarla," milonga sonu sohbeti" yakalayacağımız bir Cafe'de soluklanarak, çay ve şarap partisiyle enerjimizi dengeleyip, yeni haftaya hazırladık.
Meydana kadar yürüdükten sonra,  taksilere atladık ve Taksim sokaklarını "hoşçakal"la uğurladık..
Görüldüğü gibi  tango dolu bir haftayı büyük bir keyifle tamamladım. Daha nice gideceğimiz milongalara olsun kısmet!
Tüm en büyülü, eşsiz milonga deneyimlerinde hepinizle buluşmak;  müziğin içinde huzurla yolculuk etmek, tango aşkının ve üzümün içinde yüzüp, en güzel sohbetlere uzanmak dileğiyle;
Hepinizi sevgiyle, saygıyla ve aşkla selamlıyorum dostlarım!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder