19 Mayıs 2014 Pazartesi

Enteresan bir hafta yaşadık...301 demek yeterli mi...

Haftaya geleneksel Armada milongasıyla başladım ve güzel, pırıl pırıl dostlarımla yine oraya has hoş ambiyansı, keyfi soludum ve dans aşkını yine tüm iliklerime kadar hissettim.
Salı Günü, anormal bir enerji düşüklüğü ve enerjimde geri çekilme hissi yaşadım ve kollarım neredeyse kalkmaz bir halde eve geçmeyi tercih ettim.. Zaten o gün, şu an belirtildiği rakama göre 301 maden işçisi, Soma'daki felaketle yaşamını yitireceği bir maden kazası geçirmişti.  Bu sayının çok daha fazla olduğu söyleniyor bu arada ama açıklanmayan gerçeklere malesef çok alıştık bu memlekette. Dolayısıyla tüm moraller sıfırlandı ve haftanın diğer tüm  milongaları da bu acı haber sonucu iptal edildi. Onca insanın acısı karşısında dans edebilmek çok zordu zaten. Yine ihmaller, usulsüzlükler, sorumluluktan kaçışlar had safhadayken, onlarca canın yitimine seyirci kalmak en korkunç olaydı sanıyorum. Sonuç ne mi oldu, hayatını kaybedenler, ölümleriyle kaldılar ve geride perişan aileler ve dostlar bıraktılar. Bugün itibariyle de diğer işçiler işbaşı yaptılar. Ne gülünç hikayeler...En az 300 kişiye mezar olan bir madende işbaşı.. Hiçbir şey olmamış gibi...
Bu günlerin acısını biraz dindirmeye uğraşırken, standar hafta içi milongalarına iptallerden dolayı gidemesek de, haftasonu ilk kez düzenlenen Tangoz festivaline katıldım. Zaten ekibi çok sevdiğim insanlardan oluşan bu küçük ama hoş ekip, Taksim Venue Innpark'ta, kısacık bir sürede organize ettikleri bir festivale ev sahipliği yaptılar. Tabii ki üç gün de oradaydım. Kaçırmam ki...
Cuma Günü açılışta, Hüsrev Abi'nin gitar dinletisi ile başladık festival tadını yakalamaya.
Bu arada bu ilk kez düzenlenen fest milongasına ilk gelen kişi ben olmuşum. Aslı söyledi...:-) 1. Tangoz festivalinde 1. katılımcı...Gerisi geldi tabii...
Dolayısıya bana göre mekandaki en iyi masayı gözüme kestirip, oraya yerleştim ve sonradan üç gün boyunca da bir çok arkadaşımla o masada en keyifli paylaşımlara uzandım...
Festival süresi boyunca, çok kalabalık bir kitle yoktu ancak çok keyifli danslara uzanabilecek sayıda bir dansçı grubu vardı. Hem bir fest milongasında, sağdan soldan çarpacaklar, sakatlanacağız diye korkmadan, özgürce, rahat adımlarla dans etmek de harika oldu diyebilirim. Hep kalabalık yoruyor bazen!
Gecenin müziklerini Mihran arkadaşımız yaparken, 3 günlük Soma'da hayatını kaybedenler için bir yas sürecinde olduğumuzdan olsa gerek milonga tandası çalınmadı. Dolayısıyla en çok da ben isyan ettim!
"Milonga tandasız, milonga olmuyor"diye düşündüm. Çünkü enerji tangolar, waltzlarla ilerlerken, yükselişe geçiyor ve en tepelerde o enerji akışına ulaşamadan aşağılara iniyor ki, bu bir tatminsizlik yaratıyor dansçılarda. Yine de Mihran, enerjiyi canlı tutmak için daha ritmik parçalar çalmaya çalıştı. Neyse ki performans yapan çiftler, milonga parçalarında da danslarını sergilediler de biraz kulağımızın pası silindi. Buna da şükür!
Yine çok keyifli danslarımı Ertuğrul, Aziz Abi, Fernando-bir Arjantin'li milonguero- ve şu an hatırlayamadığım bir çok milongueroyla paylaştım ve performans zamanı geldiğinde de,önce Yalçın & Burcu çiftini izledik. 2, 3 parçalık performanslarında, hoş, zarif adımlarını beğeniyle izledim. Farklı figürleri de kullanmışlar danslarında bu kez, o yüzden hoş bir seyir sundurlar. İkinci çift Macit ve Ayşe çiftiydi. İlk kez birlikte danslarını izledim. Gayet hoş bir şekilde sundular performanslarını. Bu arada Ayşe'nin kostümüne bayıldım. Pırıl pırıl, ışıl ışıl bir renklilik sundu geceye bana göre.3. çift olarak da Pablo  ve Sofia çiftini seyrettik. Yine keyifli performansları ile hoş bir elektrik bıraktılar ortamda. Adımları, uyumu, elektriği ilgiyle izledim, gözlemledim.
Performansların bitiminde, tüm milonguera(o)lar danslarımıza geri döndük. Saat üçlere kadar da enerjimiz yerinde, bütün rondalarda döne döne yine içimize ve kenimize yaklaştık.
Cumartesi Günü, bir gazlama seremonisi vardı Taksim'de ama yine de ben Gezi İstanbul Cafe'de biraz takıldığımdan, gazları yutmadan Inn Park'a geçtim. Aziz Abi'ler ise o kadar şanslı olmamışlar ve tam kargaşanın içindei bolca gazla yıkandıklarından fena olup, milongaya gelememişler...Nedir bu ülkedeki tüm insanların bitmeyen dertleri...Böcek gibi ilaçlamalar, rezillikler...Üff neyse, konuştukça, düşündükçe sinirlerim bozuluyor...
 Milonga süresince, yine keyifli bir kitle hoş bir atmosferi oluşturdu bana göre. Uzun zamandır görüşmediğim dostlarımla da karşılaştım, bu da güzel oldu... Bu arada festival süresince, ışıklandırmaya bayıldım  salondaki. Gayet karanlık bir loşlukta ama hoş rengarenk ışıklarla dolu bir ambiyans yaratılırken, en güzel dansların içine akmak daha bir kolay oldu. Apaydınlık yerler, her zaman aynı hisse yönlendirmiyor beni. Hele beyaz ışık varsa tamamiyle deliriyorum. Hazdan değil mutsuzluktan!
Bu arada biraz kritik yapacak olursam, mekandaki içki fiyatları oldukça yüksekti; minicik kadeh şaraplar 15, 20 TL ye satılırken (Cuma, Cumartesi fiyat farklı söylendi), su da 5 TL'ydi. Tabii fiyatlar bu kadar yüksek olunca, hemen Ebru formüllerimden bir kaçını ürettim. Beni tanıyanlar bu formülleri üç aşağı beş yukarı tahmin ederler zaten..:)
Neyse fiyatlandırmalar bir yana,  yudum yudum israf etmeden içkilerimizi tadımladık ve en hoş danslarım Murat Selçuk, Ertuğrul, Erdem-hep duran olan- ve bir çok iyi dansçılarla aktı da aktı. Hatta hiç durmadan dans ettik gece boyunca.. Gecenin müziklerini de Ömer yaptı ve çok şükür milonga tandaları da çaldı da keyfim katladı. Bol milonga tandalı bir milonga akşamı, baldan tatlı olur benim sözlüğümde...
Performas zamanı geldiğinde önce, Antalya'da Chill Out maratonu da düzenleyen arkadaşlarımız Akın'la Gülşen'i seyrettik ve daha önceki performanslarından biraz daha farklı bir yapı gözlemledim bu kez danslarında. Gayet hoş figürleri de dansın akışı içine oturtmuşlar ve sanırım yoğun da bir çalışma süreci geçirmişler. En azından ben öyle hissettim. Çünkü dansçıların normal danslarında farklılıklara açılması ekstra bir çalışma gerektirir. Hiçbir şey göründüğü kadar kolay olmuyor iki bambaşka insanı içeren bir yolculuk yani dans serüveni olduğunda. Kuşkusuz gelişecek şeyler hiçbir zaman bitmez ve bitmeyecektir de tüm dansçılar için o da ayrı bir hikaye...
İkinci olarak Murat ve Mine çiftini izledik. Onları da ilk kez birlikte bir performans sergilerlerken izledim. Genel hatlarıyla Murat benzer, coşkulu enerjisinde, Mine de kendi stilinde danslarını aktardılar.
3.olarak da konuk dansçı olarak Matias ve Ayşe'nin bana göre çok keyifli ve hoş danslarını izledik. Gerçekten enerjiye, akışa, uyuma ve dinamizme bayıldım. Yine kostümler de şahaneydi.
Renkler aynı notalardaki akışlar gibi, bambaşka bir algı sunuyor insana..
Bu performansları ve genel hatlarıyla sosyal dansçıları izlerken bir şey dikkatimi çekti,
sanırım bizim kültürümüze has bir şey bu, yaptığımız şeyleri çok tutkuyla yapıyoruz ve yoğun yaşıyoruz ya, biraz da fazla hissiyiz bunu da dansa taşıyoruz.. Örneğin Pugliese tandalarında ve bir çoklarında, bizim milonguerolarımız daha bir keskin adımlarla öne çıkıyorlar ve bazen vurguları çok yoğun oluyor. Yabancı olan milonguerolar ise sanki daha sakin bir enerjide, o yoğun ritmleri ve enerjiyi  daha farklı ifade ediyorlar ve birlikte dans ettikleri kadınla ortalarına ve  merkeze akıtıyorlar ve daha soft bir akışla ilerliyorlar gibi hissettim. Tamamiyle kişisel gözlemlerim...
Biraz da kültürel bir şey ya, bizde erkeklerin çoğunun ciddi bir sorumluluk yükleri oluyor ve her şeye hakim olma beklentisi ve ihtiyacı oluyor bazen. İşte bundan dolayı hepimiz bu rollerin, dansta izlerini yaşıyoruz Bunun yanı sıra, dünyaya çok iyi milonguerolar ve milongueralar  yetiştirdiğimiz de kesin ve bu da ayrı bir konu tabii...
Dolayısıyla keyifli bir festival akşamını daha bitirip, yağan yağmurun serinliğiyle Taksim sokaklarından yavaş yavaş meydana yürüyerek taksiye atlayıp evime ulaştım.
Pazar Günü, üzerimde ciddi bir yorgunluk vardı ama yine de milongaya katıldım tabii ki. Zaten biletimi bugüne kadar hiç yakmadım. Dolayısıyla aynı masamı-3 gün kapatmıştım ya aynı köşeyi- Eda'yla Yeşim'le Ertuğrul'la paylaşmıştım ilk iki gün, bu kez Banu ve Volkan'la paylaştım ve hem harika sohbetlerle, hem leziz çikolata tatlarıyla, hem de çok hoş sohbetlerle şenlendik yine...
Cumartesi  Günü, gecenin performansları için sunumu Özhan ve Silvina  esprili bir şekilde yapmışlardı. Cuma akşamı da başka bir arkadaş, şu an ismini hatırlayamıyorum. Bu geceninkini ise, Aslı gerçekleştirdi ve gerçekten renkli kostümü, gözlükleri, "siyasi" vurguları ve komik tarzıyla hepimizi güldürdü. Ee tiyatrocu olunca insan,  sağlam bir potansiyel  geliyor tabii...Ses sisteminden ötürü, hem müziklerde hem de konuşmalarda, bazen biraz yüksek volum görülse de, hoş dansçıları izleyerek içsel volumlerimizle dengeledik ses sistemini....
Eskişehir'den Koray ve Feza çifti hoş, zarif  performanslarını bizimle paylaştılar, sonra da Özhan ve Silvina farklı stil danslarıyla değişik bir çizgi oluşturdular. Zira performanslarını gerçekleştirirken gerçek ney sesini de duyduk.Bu da hoştu!
Yine bir çok keyifli danslar yaşadık gece boyunca, Dj arkadaşımız Halil'in hoş tandalarıyla ve Elina da bol bol fotoğraflarımızı çekti ama yine de geleneksel selfielerimizle bu tatlı anlarımızı fotoğraflandırdık.
 İlerleyen saatlerde ENTU grubu sahne aldı.  Ben yorgunluktan bitap düşmüş olduğumdan,  az bir süre dinleyebildim parçalarını  ve nispeten daha erkence ayrılarak,  festivali sonlandırdım.
Bir keyifli üç günlük dans serüvenimin ardından, tüm rüyalarıma kavuşacağım uykular alemine süzüldüm.
Bazen rüyalar mı daha etkili, günlük yaşamdaki yaşadıklarımız mı bilemiyorum, o da ayrı...
Bugün 19 Mayıs ve hepimizin Atatürk'ü Anma ve Gençlik Spor Bayramı'mızı kutluyorum. Memlekette 3, 5 kişi kutlamayacak diye keyifsizlenmeyip, daha da coşkuyla kutlayalım diyorum bugünü.tüm ulus olarak!
Bakalım bugün de Armada'ya uzanıp, dans mı, yoksa "rest" mi  edeceğiz hala belirsiz  ama tüm cumhuriyet tarihimiz boyunca olduğu gibi, bu manalı günün, hepimize uğurlu ve aydınlık anlar, nesiller getirmesini diliyorum. Bolca dans edelim, ruhumuzu en yüksek duygularımızla, güzel niyet ve düşüncelerimizle en büyülü ufuklara taşıyalım ve göklere yükseltelim.  Tirteşimsel dansların içinde ışıltılar olup birbirimizle en güzel anlarımızı paylaşalım dostlarım.
Her milongada  görüşmek dileğiyle...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder