16 Haziran 2014 Pazartesi

Haftaya ait ne varsa, hepsi bu yedi milongayla daha da bir renklendi...:-)

Bir "milonga kuşu" için her milonga keyif, her renk mutluluk, tat, haz, coşku, aşk ve danstır. Bu mantık çerçevesinde ilk danssal, bağlantısal uçuş yolculuğumuza Armada'yla başladım. Dj Manuk Bey'in beni mest eden cortinaları, güzel tandaları sayesinde oradaki tüm süper milonguerolarımla çok güzel danslar ettim. Yüksek, alçak tüm irtifalarda salındım, dalgalandım, süzüldüm;  Aziz Abi'nin ekstra içki fişlerini değerlendirdim; meyvemi, sohbetimi, neşemi tüm dost miloguera(o)larımla paylaştım. Gıcık olanlara ise hiç pas vermedim..:)
Salı Günü, yaz mevsiminin hepimize güzel hediyelerinden olan açık hava milongalarına açılış olarak Topless milongasına geçtim. Gayet güzel hava koşulları, renkli bir kitlenin katılımı, zemindeki pürüzleri aldırmamamı sağladı -hep açık hava milongalarında sıkıntıdır zemin zaten, ya çiğ düşer, ya pütür olur vs-ve hoş tandalarla güzel kopuşlarımıza yenilerini ekledik. Erdal, Hüseyin, Muzaffer, Mehmet Sinan, Can ve bir çok sevdiğim milongueroyla yıldızlar altında en güzel rakslarıma kavuştum ve son bonus tandada ise Dj Erman arkadaşımız, bir Uzay Heparı bestesi "Küçüğüm" parçasıyla ve "Midnight Express" parçasını çalınca,  muhteşem bir dans serüveniyle daha geceyi  çok coşkulu tamamladım
Çarşamba Günü, Porteno milongasına geçtim. Erkenden yerleştiğim "Pugliese"masamda, fonda Dj arkadaşımız Gökhan'ın tandaları duyulurken, Isabel'le, Mehmet Sinan'la, Berkay'la tüm dolunay pozlarımızı çekmede ve selfielerde en yaratıcı olabilme yarışlarına girdik.. Leziz fermente kırmızı üzümlerimizi de yudum yudum tadımlarken, keyifli danslarımıza uzandık yine. Oranın tüm harika milongueroları, M.Sinan, Ongun, Ali-Bu kez Ralph firardaymış diye duydum, artık Paris'te mi Yunan Adaları'nda mı bilinmez-ve bir çok dostla  tüm güzel akışlı danslarla kucaklaştık.
 İlerleyen saatlerde Ahmet, Ceren çiftinin üç parçalık performanslarını izledik. Bir kaç kez daha, performanslarını gözlemleme şansı bulduğum bu çiftin danslarında, zariflik bir yana, daha içsel ve olgunlaşan bir yapı ve akış hali gördüm. Yoğun figürlerle de kirletilmemiş bir danstı bana göre.  Zaten hepimizin dansları, adımları, yaşama bakış açıları, an be an, yaşadığımız tüm deneyimlerle gelişip, olgunlaşmıyor mu...Hepimizin ifadeleri de, dansı, yaşamı yaşayış şeklimizle belirmiyor mu...Her renk, her tat, her ses olarak farklı farklı ifadeleriz belki hepimiz...
Performansın ardından, performansçı milonguera beni bir güzel lead etti-kendisine kalpli çikolata ile doping verdiğimden olsa gerek, ben de ödülümü aldım sanırım..:)- ve yine mest olup, müzikte ve dansta kopuş hissimi yaşadım.
Ful renkle akan gecede, tüm katılımcı dostlarla birlikte harika bir milonga deneyimini daha tamamlayıp evlerimize dağıldık.
Perşembe Günü, Evrim'le milonga öncesinde bir nevi doping alma mantığıyla, Gezi Ist Cafe'de Barbare'nin tüm pek leziz üzümleriyle zenginleşip, peynir, zeytinyağı yanında leziz sohbetimizle şenlendikten sonra, döne döne Point Otel milongasına geçtik. Bu üzümsel dönüşerimiz, milonga pistinde danssal olarak da devam etti ve tüm rondalarda, Serçin tandalarında, oranın müdavim milonguerolarıyla yoğunlaştı.  Ortamın aşırı kalabalık olmaması, rahat adımlarla süregelen rakslarımızda, daha bir huzurlu ve özgür olmamızı sağladı.Bu da güzeldi!
Kalabalık milongalarda, yurdumda hala küçük adım atabilme kabiliyetini göremediğimden ve bu konuda pek fazla geliş(e)mediğimizden, pistte "çarpışma"larda ve rahat "akış"larda oldukça sıkıntı yaşıyoruz zaman zaman. Dolayısıyla "mor bacak", "topuktan ezilmiş ayak", "çarpışmadan kaynaklı çok sinirli olan ve yüzü kıpkırmızıya dönmüş milonguero(a)"sendromuna sıkça rastlıyoruz. Oysa internasyonel ortamlarda, diğer memleketlerden gelen dansçılar-kuşkusuz hepsi değil, onlarda da adım açma egzersizleri ve şov yapma potansiyelini geliştirici hareketler milonga ortamlarında sözkonusu-çarpışmaları önlemek için biraz daha dikkatli gözüküyorlar. Daha minicik adımlar atıp, rondalarda daha hızlılarsa bile sabredip, daha yavaş dans edenleri bekleyebiliyorlar ve önünüze bir hırsla geçme yarışına girmiyorlar, geçiyorlarsa da daha uygun bir an kollayıp, bu girişimde bulunuyorlar sanırım. Bu çarpışma mevzuları hepimizi güldürüyor ve bazen de kıl ediyor ya, geçenlerde bir arkadaşımla bu konu üzerine sohbet ederken baya gülüştük, dertleştik, muhakeme yaptık ve kocaman düşünsel sıçramalara ulaştık. Bu çarpışma vakaları için farklı farklı tanımlamalarla yaratıcılığımızı arttırdık, hatta bu alanda tavan yaptık diyebilirim İşte bazı örnekleri ve taktığımız isimler...:-)
"Biçer döver" -ronda nasıl akarsa aksın, kendi ronda modelini uygulamaya çalışıp, hızı da kendi kurallarına göre belirleyen, çarpıp, geçen kişi, kişiler-,
"Mayın"- sen dursan bile o esnada, sırttan, yandan, sağdan, soldan, her yönden sert bir şekilde çarpan insan ve insan grubuna verilen isim-,
"Figür Saplantı Parçacığı" - figürlerini, senin bulunduğu alanı kaplıyor mu, kaplamıyor mu mühimsemeyip,  mühim olanın, onun tüm milonga pistini kaplayan hareket ve özgürlük alanı olarak düşünen ve kim var kim yok rondada o an önemli olmayıp, figürlerini ve dansını izleyen kitleyi mühimseyerek ona göre bir yığın atlamalıi sıçarmalı figür yapan insan ve insan grubudur" ...
Bu bahsettiklerim, bunlardan sadece bir kaçı,
 bir de çarpışmada sıkıntı yaratmasa da, oldukça enteresan görülebilen insan ve insan toplulukları vardır.  Onlardan bir tanesi,
"Dış gözlemci"  dediğim-dans ederken kendi içinde olmak yerine, kim kiminle sohbet ediyor, milongadan içeri kim giriyor çıkıyor takip eden" kişilerdir. Hatta öyle hissederim ki bazen, neredeyse dansın ortasından gelip sizinle sohbet edecekler. Zaten bir anlamda, kısmen ediyorlar da...:-)
 Ee insanlar  farklı, farklıdır, dansı yaşayışlar, algılayışlar da mutlak surekle farklı olacaktır....Kimbilir, hepimiz için nerler söyleniyordur ve nasıl algılanıyoruzdur o da ayrı bir hikaye....Kimine göre şahaneyiz, kimine göre çok gucık, sinir insanlarınız, kimine göre pek tatlıyız, keyifliyiz....Sınırsız sayıda algı, sınırsız sayıda bakış açısı...Seç seç beğen...
Dolayısıyla tüm farklı ifadelere rağmen, gayet keyifli ve hoş seyriyle ilerleyen dolunaylı bir milongayı daha tamamlayıp, yanlışlıkla yere düşüp paramparça olan parfümümüm acısı içimde Ortaköy'üme kavuştum. Tüm Point Otel benim parfümüm kokmuş olsa da, çok acılı bir Türk milonguerası edasında, merdivenlere oturup Aslı'yla sohbet ettim iki üç cümle. Acımı kalbime gömdüm! :-)
Cuma Günü, Tangolic milongasındaydım. Dj Sabri'nin hoş tandalarında, Sn Salsa Hocam Ertuğrul'la harika dansla ettim, uzun uzun ve gayet internasyonel -yalnız malesef çoğu kadındı yabancı dansçıların, bize bir faydası olmadı yani-oldukça iyi dansçıların bulunduğu keyifli bir geceyi daha tamamlayıp huzurlara erdim, en tatlı nüanslara uzandım.
Cumartesi Günü, Martı Elegante-yani "Jonathan"- milongasındaydım. Sergülen Abla'yla Martı Jonathan' ın uçtuğu yüksekliklere ulaşmayı hedeflediğimiz uçuşlarımız için güzel renkler sunan milonga olan Martı'ya... Dj koltuğunda "Çıtır Dj2"lakaplı-kuşkusuz ben taktım bu lakabı, "Connection Guru", "En iyi Leader Milonguera" lakaplarının yanı sıra- Ceren'ciğimiz vardı. "Çıtır Dj1" kim diye merak edenler varsa, o da Sezen Saçık'tır. Şu an kendisi Umman semalarında, Türk mimarının yeteneğini ve gücünü gösteriyor, sergiliyor o da ayrı. Bir diğer lakabı da Sezen'ciğimizin "Gurme" dir. Leziz yemek, şarap ritüellerinde, süper bir eşlikçi ve sohbet dostudur..:-)
Yine bol danslı, bol coşkulu ve şahane sohbetli bir milonga gecesi daha yaşadık Martı'da. Sn Salsa Hocamla salsa bile  yaptık ve muhteşem bir tat yakaladık. En güzel tandalarda hem hocamla, hem Erdem'ciğimle, hem leader milongueramla harika uçuşlu danslarıma yenilerini ekledim ve son tandada ise ful kopuşlu süzülüşleri, adımsal  izlerimiz olarak piste bıraktık, çünkü topuğum öyle bir erimişti ki anlatamam...Fulvio Salamanca tandasıydı o hangi tandaydı diye soranlara..."Adios Corazon", "Hasta Siempre Amor" parçaları filan vardı işte...Biz de bek "amor" bir halde döndük evlerimize varsın topuklar erisin dursun...;-)
Pazar Günü, haftanın tüm yorgunluğu üzerime birikmiş gibiydi ama bir deniz esintisiyle şenlenip, Ponte milongasına geçtim. Sergülen Abla ve Ayşe Abla'yla milongaya erken gelenlerin yaşadığı o manzarasal şansı görüntülemek ve hatırlamak adına, harika fotoğraflar çekip, o muhteşem manzarayı ve bu güzel anı ölümsüzleştirdik. Dj koltuğunda, İrem Abla'nın ise yine şahane cortinaları, güzel tandaları-bu arada İrem Abla, bolca milonga tandası çalar; saat fark etmez. O yüzden ayrı bir severim kendisini. Milonga tandalarını bolca çalan Dj' ler ayrı bir yerdedir kalbimde çünkü. Bazıları çok az çalıyor ya, ağlamak istiyorum işte o zaman-sayesinde "Ponte'nin Asil, Genç Milonguerosu" Mehmet Cemal'le, sonradan sürpriz yaparak geceye renk katan "Yüksek İrtifa Pilotum" Hakkı'cığımla bol uçuşlu danslara uzandım. Bir anda,  tüm uyku halleri, bütün hücrelerime sinince, bu kez son tandaları duyamadan eve koşar adım ulaştım ve tüm renklerin, tınıların, tatların, kokuların, yolculukların buluştuğu rüyalar alemime daldım.
Yeni haftaya ise, yine ful umutlarla gözlerimi açtım ve tüm en güzel semaları selamlayarak kalbimi, ruhumu dansa yönlendirdim. İçimde hep dans, kalbimde hep aşk varken, gülen tüm dostlarımın pırıltıları da içimde yankılanır ve parlar. Güneşe, denize, toprağa, kuma, ağaca yolcu kuşlar gibi süzülürüm tüm özgürlüklerin buluştuğu coğrafyalarla...Yüzerek açılırım en engin okyanuslarıma ve buluşurum oradaki tüm en derin mutluluklarımla, en tatlı,sempatik yunuslarımla....
Hepimize muhteşem bir hafta diliyorum dostlarım. İçimizden ne geçerse, tüm hoş dileklerimizle birlikte  gerçek olsun; tüm güzellikler, coşkular, mutluluklar bizi bulsun. Yakında tüm milongalarda yine görüşürüz!
Bir süre tango dışında da, en güzel denizlerle buluşup, doyasıya derinliklere dalıp, en güzel maviliklerle, renkliliklerle yüzüp döneceğim ve hepinizle yeniden buluşacağım... ;-)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder