9 Kasım 2013 Cumartesi

Yurdumuın Festival milongalarından Kasım Ayı'nın incisi Ritüel'de,  ilk 3 gün...

Yılda bir kaç kez farklı organizatörlerin düzenlediği İstanbul festivallerinden genelde kışa denk gelenlerinde, arada bir tango enerjim düşer ya da gider gelir nedense. Hava durumu da etkiler tabii. Dolayısıyla, tango moodumu, festivale hazırlayana kadar özel çabalarda da bulunurum zaman zaman. Neyse ki, bu yıl buna ihtiyacım olmadı, çünkü muhteşem bir hava koşulu ve bol güneşli günler hakimdi İstanbul'da. Sonuç olarak da,  içim kıpır kıpır bir şekilde, MKM'de, Hyperion Ensemple konseri, tango gösterisinin  ve Hüsrev İsfendiyaoğlu'nun Borges cümleleriyle süslenen keyifli gitar dinletisinin ardından, yine orada gerçekleşen açılış milongasıyla festivale başlamış oldum. Tango mood on!
Orkestra bana göre gerçekten başarılıydı. Harika tango parçalarını dinlerken, bu anı kaçırmadığıma çok sevindim.Anormal bir trafik vardı o gün İstanbul sokaklarında;  yetişemeyeceğiz diye ödüm kopmuştu ama hızlı şoförümüz Özden bizi yetiştirdi sağolsun. Kaçırır mıyız hiç!
Keyifle konseri ve gösteriyi izledikten sonra hemen merdivenlerden inip, milonganın içine dalarak tanguera rollerimize büründük. Horacio Godoy, DJ'di ve bana göre çaldığı tandalar harikaydı. Hazırladığı keyifli parçalarla zaman zaman güzel danslar etmeme, zaman zamansa yanımda oturan milonguera arkadaşlarımla ortam kritiklerini yapmamıza yardımcı oldu diyebilirim.
Bu arada, yan yana oturan milonguera ve milonguerolardan korkun. Kritik yapma konusundaki özverili çalışmalarında, pek titizlerdir diyebilirim. Hoş,  genelde, herkesin dansını beğenip, çoğu kişinin de giysilerini kendilerine yakıştırırım ya da belki de pek de dikkat etmem o detaylara aslında. Odağım insan farklılıklarının enteresanlığı ve ortamdaki o eşsiz  sinerji olduğundan, asıl genel akış ilgimi çeker. Zaten moda konusunda da pek yetenekli sayılmam. Sanırım moda ikonları, beni tanısalar, krize girerlerdi giyim tarzım konusunda ama insan mutlu olduğu renklerin ve kumaşların içinde yaşama akmalı ve dansın, yaşamın bir parçası olmalı. O zaman her şey güzel ve rahatlık, huzur ve heyecan da ardından gelen tattır çünkü!
Neyse bu konuyu sonlandırıp, festivalin ilk milongasına geçecek olursam, milongada kadın sayısı oldukça fazlaydı ama yine de, keyifli dans deneyimlerine erişmemize engel olmadı diyebilirim. Çünkü bazen az ve öz dans yeterli olur, hep olmasa da.
Tüm şov dansçılarının açılış danslarını izleyip, biraz daha ortamı soluduktan ve yine hoş sohbetlerden sonra çok geç saatlere kalmadan eve döndüm. Elbette, asıl enerjiyi bugünlere saklamak şarttı. Zira bugün Suada için pek sabırsızım da. Hava da muhteşem diyebilirim. Günlük güneşlik, yani tam festivallik! Olmazsa, orada Boğaz'ın akıntılı sularına kapılıp, hayali de olsa kulaç kulaç yüzüveririz. Zira sonbaharda denize gerçekten girecek kadar hala delirmedim. Hoş Fethiye'de Şubatın ortasında girmiştim denize ama o ayrı. Gençlik...:-)
Festivalin ikinci günü, biraz kararsızdım festival milongasına gitmekle ilgili,  mekan aynı olduğundan ama  beğendiğim bir çiftin şovu olduğunu görünce programda, kendi içimde %90 gideceğime kanaat getirdim tabii. Zaten hiçbir zaman dayanamam festivallere; her gününe katılırım. Katılmayacağım desem de. Bir nevi rahatsızlık bu...:-)
Milonga öncesinde de, harika bir arkadaşım olan Yasemin'le, Solera'da üzüm sanatının inceliklerini midemize ve ruhumuza aktarıp, pek derin sohbetlerle şenlenmiş ve bir nöbetçi milongaya uzanmıştık. Manzara, keyifli müzik ve güzel bir içecek,oradaki çok sevdiğim arkadaşlarımızla da karşılaşmamızın ardından  taksiye atlayıp festivalin yolunu tuttum.
Milonga şahaneydi!  Dünyanın her yerinden gelen ve elbette yurdumun bir çok iyi milonguerolarıyla harika tandasal keyiflere ulaştım ve sabah 4lere kadar da bu enerji tuttu orada beni diyebilirim. Deliren milonguera sendromu da bu işte!Allahtan Nevra da, şov 1:30 da olacak demişti milongaya ulaştığımda, keyfim daha da artmıştı. Hiç kaçırmak istememiştim  Christian Marquez and Anabela Brogioli çiftinin şovlarını. Gayet de keyifle aktı adımlar. Ancak çifti beğendiğinizde, beklenti biraz daha yüksek oluyor sanırım.  Hep daha fazlasını umuyor insan  ama elbette çevik adımlar ve hoş süslemeler ilgimi çekti ve keyifliydi!
 Elbette, izleyen olup, yorumlarda bulunmak daima kolay ama, asıl zorluk güzel şovlar oluşturmakta. Sürekli yenilikler ekleyip, daima ilerlemek, gelişmek bekleniyor ki, sanırım bu işin içinde olan tüm dansçılar da bu yolculuğu an be an yaşıyor.
Bu arada MKM bu kez, o kadar farklı bir enerjideydi ki, sanki kendimi başka bir mekanda dans eder gibi hissettim. Ortamdaki keyifli kalabalık, ışıklandırma ve hoş akan pist sanırım bunun sebeplerinden biriydi.
Yine çok iyi bir DJ de sahnedeydi elbette, Semeon Kukormin  harika tandalarıyla coşkuyu arttırdı ve hepimiz keyifle dans ettik..
Festivalin üçüncü gününde ise YEM milongasında bulduk kendimizi bu kez. Zira Horacio Godoy'un şovunu kaçırmak istemiyordum. DJ de Punto y Branca olunca merakla koştum milongaya. Farklı stiller de ilgimi çekiyor, gerek DJlikte, gerek dansta.
Yine harika bir milonga oldu diyebilirim. Çok güzel danslar, keyifli sohbetler, internasyonel dansçıları seyirler, günün eşsiz tınısını  ve tadını tüm renklere boyadı.
 Müzikalite konusunda çok beğendiğim harika milonguero arkadaşlarımla da dans edince gerçek bir transın içinde buldum kendimi yine. Hatta bu kez chacarera bile yaptım. Erdem bu konuda dahi bence. Hazdan koptum  o an, oysa pek chacarera hayranı olduğum söylenemez. Ama bu kez bayıldım! Motive oldum!
Şov zamanı gelince,  başta Horacio Godoy ve Magdalena  Gutierez çiftinin danslarını izledik. Kendi adıma, bu şovu izlerken keyif aldım diyebilirim. Müzikalitede renklilik, özgünlük ve farklı bir çizgi sanırım hep ilgimi çekiyor. Hatta Godoy'un Brüksel'de yıllar önce yaptığı bir şovu izlemiştim youtube'da, unutamam o milonga parçasındaki her bir notayla oynayış stillerini.  Bana göre muhteşemdi!
Bir tandanın ardından, ikinci çift olarak Inez Muzzopappa ve Dante Sanchez'in şovlarını izledik. Birlikte dans etmekten çok keyif aldıkları belliydi. Elbette biraz daha renklilik daha çok hoşuma gidebilirdi bu şovda o kesin. Şovun ardından yine sabah 4'lere kadar  muhteşem danslar aktı ve aktı. Gözlerimi açamadığım an, koşarak eve döndüm. Taksinin içinde koşmak bu tabii!
Festival keyfinin o eşsiz kıpırtısı da, içimi derin bir uykuya çoktan hazırlamıştı zaten. Allahtan takside uyuyakalmadım! 
Bu akşam da  Suada'ya uzanıp,  yine tangoyla dolup, hazdan dört köşe olma planlarım var elbette...Gelen arkadaşlarımla da bu hazzımı paylaşabilirim tabii...
Herkese harika bir haftasonu dilerim! :-)

1 yorum: