16 Kasım 2013 Cumartesi

Haftalık milonga akışında, .Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma milongaları...

Festival haftasıyla birlikte, tango enerjim tekrar yerine gelince, haftanın tüm milongalarına uçar adım gittim diyebilirim. Allahtan sabahın çok erken saatlerinde uyanmadığımdan, günlük aktivitelerimin ve ofis yaşamımın ardından tangoyla buluşma anlarına yolculuk edebiliyorum. Bu da gerçekten iyi oluyor; tangoya an be an akabiliyorum ki, tangoyla yaşayan insanlar bunun önemini çok iyi  anlarlar...:-)
Pazartesi Armada milongası şahaneydi diyebilirim. Bir gün önceki festival kapanış milongasındaki kalabalığın yerini, çok sayıda iyi dansçının aldığı ama daha tenha bir milonga ortamı almıştı ve bu hoş ortamı keyifle soluduk, yaşadık elbette.
Milonga öncesinde ise, İzmirli dostlarım Ferhan ve Yusuf'la, Sensus'ta Sevilen şaraplarımızı yudumlamış ve Ayvalık tulumunu da bol cevizli ekmekle götürmüştük. Tam milonga öncesi dopingi işte ve doping olunca da, milongalara akmak pek minicik bir çaba; dansa başlamaksa bir o kadar kocaman keyif oluyor..:-)
Dolayısıyla, gerek Türk, gerek yabancı bir çok milongueroyla harika danslar edip, gerçekten dans etmekten yoruldum diyebilirim. Zaten festivalin yorgunluğunu, üzerimden henüz atamamıştım. Gerçi insan tangoyla hiç yorulmuyor, sanırım katlarca kez enerjiyle doluyor ki, hepimizin deli gibi tango yapma isteğimiz de bu enerjinin eseri sanırım. Bitmek tükenmek dinmeyen bir tutku ve enerji diyarı bu tango dünyamız...
Horacio'yla da sonunda tanışıp, tarzının ve müzikalitedeki ifadesinin çok ilgimi çektiğinden bahsedebildim. Sıcak bir ortam olmadan, sadece tanışmış olmak ya da konuşmuş olmak için, tanışmam ve konuşmam insanlarla genelde. Sıcak bir an ve his şart güzel bir iletişim için bana göre. Derinlik de, bu güzel sıcaklıkta gizli işte...:-)
Son tandada, La Cumprasita'yı da duyupi dansımızı ettikten sonra, ertesi güne hazırlanma ritüeli olan, uyku saatlerimize ulaştık. Binlerce rüya da ardından geldi tabii...Şaşmaz bir gerçeklik de bu!
 Salı Günü 'ne başladığımda, akşam saatlerinde uzanacağım Kalamış miongasına zemin hazırlayacak olağanüstü bir kahvaltı sonrasındaki günlük rutinin; biraz Taksim semalarında insan seyrinin ve İstiklal Cadddesi'nde keyifli bir yürüyüşün ardından, Kalamış'ın harika Marinasının içindeki Kalamış Ertekin milongasında buldum kendimi. İlk gittiğimden biraz daha faklılaşan ışıklandırma, çok daha sıcak bir enerji oluşturmuştu ve girer girmez mekana, hemen gözüme çarptı. Elbette bu güzel ambiyansın diğer etkenleri de, ışıl ışıl yanan mumlar, kayan bir zemin ve Dj Yüksel arkadaşımızın da çaldığı muhteşem tandalar oldu. Bir süredir göremediğim değerli bir arkadaşımın da milongaya katılımı, beni yine çok sevindirdi ve biraz da sohbeti tango dışında da derin sulara taşıyarak yaşamsal düşüncelere yoğunlaşmamı sağladı.
Düşünsel açılımlar ve derin diyaloglar olmadan, yaşamlarımız  pek yavan neticede...
Milonga çok kalabalık olmasa da, ortamda keyifli bir katılımcı kitlesi olması, yine pek keyifli danslar ederek,  eve koşarak-arkadaşın arabasıyla..:-)- gitmemi sağladı.
Bu günü de yorularak geçirdik demek, bir milonganın keyfini de yansıtır çoğunlukla. Elbette zeminde zorlanma, çarpışmalar ve problemlerden oluşan yorgunluklar değil buradaki kastım. Çok dans etmekten ayaklıktan çıkmış ayaklar ve belki büyümüş parmakların varlığıdır bu tatlı yorgunluk sinyali!
Çarşamba Günü, ofiste geçen sakin bir günün ardından akşam Kız Kuleli  milongaya geçtim. İnternasyonel bir katılımcı kitlesi olunca, harika danslar geldi geçti, şükür.
Özellikle Arjantinli, Fransız milonguerolarla ve elbette bizim başarılı arkadaşlarımızla da müzikal derinliklere, keyifli dakikalara ve muhteşem danssal yoğunluklara ulaştık. Dj Sermet Sünnetcioğlu da harika tandalar çaldı diyebilirim. Bazılarını kendisinden istedim bile. İsteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki yüzü demişler...:-)
Milongayı keyifle tamamlayıp bir sonraki güne uyandık. Gecelerle gündüzlerin birleştiği bir dans bu tango, biz çoğunlukla masumuz, hep olmasak da...:-)
Perşembe Günü, Point milongasının 9.yaşgünü kutlaması için 9. kattaki milongasına ulaştık. Yalnız milongaya  ulaşmadan önce, Yasemin'le Solera yapıp, bu kez biraz fazlaca İtalyan şarabı içtiğimizden, kafam biraz kaymış bir şekilde milongaya geçtim diyebilirim. Peki itiraf ediyorum, biraz değil bir hayli fazla kaymışız...:-)
Nasıl dans edebildik bilmiyorum.  Bazı arkadaşlarım hiç görmüyorsun Ebru demişler, uzun süre düşündüm ne zaman görmedim diye. O derece yani...Her şeye rağmen gece, yine de harikaydı. Yoğun bir enerji hakimdi milongada; Alperle Setenay'ın şovları, Serçin, Güralp Ve Suat Bey'in pasta kesme seremonileri, kaybettiğim çekilişler-ayakkabıyı Allahtan Özden kaptı da yabancıya gitmedi ama oda kahvaltıyı kaybettiğime çok üzüldüm..:)-ve bir çok farklı okuldan gelen  iyi dansçılarla birlikte, yabancı dansçıların varlığı ortamı daha da renklendirdi. Bu milongaya bolca sohbet, bir kaç keyifli dans ve güzel bir dansçı seyrini de sığdırdım ve bu kez milongayı tamamlayamadan eve koşup, direkt uykuya daldım. Mantıklı olanı yapmak manalı şu hayatta...
Cuma Günü, ciddi bir yorgunluk vardı üzerimde, dolayısıyla milongaya gitmem diyordum ama ta ki La Paz'a uğrayıp Alejandra ve Erdem'le sohbete dalarak, harika bir kokteyl de deneyene kadar bu düşüncem devam etti ve hemen akabinde de  son buldu tabii...Enerjim geldi yerine çünkü!
Aslında orada biraz daha kalmayarak, canlı Küba müziğini kaçırdım. 11 de başlıyordu ve o kadar bekleyemedim ama kalsam çok da eğlenecekmişim. Yazık oldu! Neyse haftaya akarız artık Küba semalarına...Ardından, Tangolic milongasına geçip bolca dinlenme ritüelimi gerçekleştirdim. Pek dans edesim de yoktu zaten ve hissedilmiş gibi dansa davet de bir iki kişi dışında kimseden almayınca güzel sohbetler edip evimin yolunu erkenden tuttum. Aslında  lic'te de keyifli bir kalabalık vardı. Birbirinden iyi dansçının danslarını izlemek de, keyifli oldu bu kez. Süper dansçılarımız var bizim. Gurur verici!
Bir hafta da Tahtasaray milongasını denemeye karar verdim.  Sadece oraya giden dostlarım olunca onları da görmek, onlarla hasret gidermek adına. Umarım üşenmeyip gidebilirim çok yakında.
Dolayısıyla bu kocaman ve bir o kadar da  küçücük  haftayı,  muhteşem milongalarda, harika tandaların içinde, yaşama ve tangonun büyülü, renkli dünyasına akarak yaşadım diyebilirim. Daha iyisi can sağlığı, kalp ritmi, aşk dinamizmi ve iç huzuru olsun.
Yaşama ve tüm muhteşem anlara akmak dışında nedir ki yaşamın manası, tüm ansal kopuşlara uzanmak da hediyesi....
Hafta sonuna da, güzel milongalar sığdıracağımızdan hiç süpheniz olmasın.
Daima, tüm güzel milongalarda ve elbette her yerlerde akan adımlarımızla, dans aşkının içinde ve o eşsiz anlarda buluşalım dostlarım...:-)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder